‘’Gururumuzsun Avni‘’
Yılın boks maçında, Avni Yıldırım ile dünyanın en iyisi Meksikalı Alvarez, Miami'de karşı karşıya geldi. Yıldırım, Alvarez'in ani atakları karşısında 4. raunda devam edemedi. Alvarez WBA ve WBC kemerlerini korurken milli boksörümüzün bu seviyelerde bizi temsil etmesi en önemlisiydi...
Sonuç ne olursa olsun, Türk profesyonel boks tarihi dün gece önemli bir maça şahit oldu. 29 yaşındaki Türk boksör Avni Yıldırım ile dünyanın 1 numarası, WBA ve WBC süper orta sıklet kemerlerinin sahibi Canelo Alvarez'le 80 bin kişilik Miami Hard Rock Stadyumu'nda karşı karşıya geldi. Bilet fiyatları dudak uçuklatsa da organizasyon muhteşemdi. Stadyuma 20 bin kişi alınırken yılın maçını en iyi yerden izlemek isteyenler 8 bin-9 bin Dolar ödedi.
6 ay önce ameliyat oldu
Alverez ringe, reggaeton müzik tarzının dünyaca ünlü şarkıcısı J Bowldvin'le çıktı. Alvarez gibi bir boksör karşısında işimiz kolay değildi. Avni'nin ayrıca 6 ay önce ameliyat geçirmesi, 1 yıldır ringe çıkmaması ve bu maçın hızlı bir şekilde kararlaştırması bizim aleyhimize işledi.
4 raundu göremedik
29 yaşındaki milli boksörümüzün hedefi ise iyi bir maç çıkarmaktı. Tribünlerin büyük bölümü Meksikalı boksörü destekliyordu ve bu atmosfer ister istemez, ringe de yansıdı. Yumruk canavarı Alvarez karşısında Avni 2. rauntta üst üste kontra yumruklar aldı, 3. rauntta da vücuda gelen aparkatlar ne yazık ki, 4.raundu çıkmamıza engel oldu. Sonuç maalesef yenilgiyle bitti. Ancak önemli olan, Avni Yıldırım'ın bu seviyelerde boy gösterip, Türk bayrağını en iyi şekilde taşımasıydı. Teşekkürler Avni Yıldırım.
‘’Efsaneler asla ölmez‘’
NBA kariyeri 20 yıl sürdü ama sanki sırtında 100 yıllık bir ağırlığı taşımıştı. 20 yıl önce NBA muhabirliğine başladığım dönemde tek bir soru sorma hayalini kurduğum adamdı Kobe. Yıllarca soyunma odasının önünde duştan çıksın, ayaklarını buz kovasına soksun diye bekleyip, mikrofon uzattığım kişiydi. Koskoca Los Angeles şehrinin her Lakers maçında nefesi gibiydi. İlk maçında potayı ıska geçince salonun ışıklarını açtırıp, sabaha kadar şut çalışmıştı. Salona hep ilk o geldi, sabaha kadar hep en çok o çalıştı. Çünkü Kobe; inadın, hırsın, kazanmanın ismiydi. İtalyanca ve İspanyolca’yı çok iyi bilir, piano çalar, felsefe konuşur, her türlü spordan bilgi sahibi olan bir yardımseverdi.
Daha çok işi vardı...
Basketbola olan sevgisini şiire döktü, o da yetmedi çizgi filme dönüştürdü, Oscar’ı kazandı. NBA ve Olimpiyat şampiyonluklarının yanı sıra Oscar’ı kazanan tek adam olarak tarihe geçti. Basketboldaki hikayesini kızı Gianna ile devam ettirecekti. Onunla maçlara geliyor, kızına tüm detayları anlatıyordu. Yapacak daha çok işi varkan aramızdan ayrıldı. Keşke o helikopter hiç kalkmasa, o sabah hiç olmasaydı. Ancak hayat hikayesinin kaderi yazılmıştı. Hikayen yarım kaldı Kobe... Ama efsaneler asla ölmez ve senin gibi milyonların kalbine yazılır... Elveda!
‘’Bu Beşiktaş Avrupa için yeterli mi?‘’
Takvimler 20 Nisan 2017'yi gösterirken 114 yıllık kulüp tarihinin Avrupa kupalarındaki en önemli maçına çıkıyordu Beşiktaş rakibi Olympique Lyon karşısında. Yemeden atacağı tek bir gol bile yarı finali getirecekti Beşiktaş'a. 41.903 seyirci desteği ile başlayan maç 2-1 bitti.
Ve uzatmalar sonunda penaltılarda yüzü gülen Olympique Lyon oldu ve yarı final biletini kaptı.
Gelelim Beşiktaş'ın bu sene Şampiyonlar Ligi ve UEFA Avrupa Ligi'ndeki maçlarına...
Beşiktaş, Napoli, Dinamo Kiev, Benfica ile başladığı Şampiyonlar Ligi'nde oynadığı maçlardan sadece bir tanesini kazandı ve evinde oynadığı hiçbir maçtan galip gelemedi.
Son oynadığı Olympique Lyon maçı dahil 12 Avrupa Kupası maçında 4 galibiyet, 3 yenilgi, 5 beraberlik aldı. Özellikle son Olympique Lyon maçı Beşiktaş'ın önümüzdeki sene büyük bir ihtimal ile tekrar katılacağı Şampiyonlar Ligi için büyük bir ölçü oldu. Beşiktaş özellikle elinde bulundurduğu mevcut defans oyuncuları ile seneye de en fazla bu kadar hatta daha azını yapar.
Ne Vodafone Arena atmosferi ne 41903 seyirci futbolun olmazsa olmaz gerçeklerini değiştirmez. Beşiktaş eğer hem Türkiye ligini hem Avrupa'yı garantiye almak istiyorsa seneye kadrosuna en az 4-5 tane defans kurgusu, alan savunması, geriye dönüşleri iyi olan kaliteli oyuncular almalı. Ne yazık ki Tosiç, Necip, Mitroviç seneye yaşları daha da ilerleyecek Andriano ve Marcelo ile olmaz. İyi defans şampiyonluk getirir.
Bu sene Şampiyonlar Ligi'nde Barcelona gibi bir devi eleyen Juventus bunun en iyi örneğidir. Beşiktaş'ın ayrıca kaptanlığını yapacak saha içinde savaşan takımını büyük maçlarda ateşleyen bir lidere ihtiyacı var.
Büyük umutlar ile üzerine itina ile titrenilen Oguzhan Özyakup ne yazık ki Beşiktaş kaptanlığı yapacak bir seviyeye hala ulaşamadı. Oguzhan'ın akıllarda kalan aldığı büyük bir maçı yok.
Uzun süren lig ve Avrupa maçları derin ve kaliteli kadrolar ve doğru yatırımlar ile oluyor. Beşiktaş artık kulüp olarak her şeye sahip. Bundan sonra Başkan Fikret Orman efsane başkan apoletini takmak istiyorsa önünde çok iyi ince hesap yapması gereken bir sezonu var.
‘’Imparator ve Asker‘’
Shakespeare'in 3. Richard oyununda Kral Richard' ın savaş sırasında atı ölmüş ve Kral savaşın ortasında ortada kalmış. "Atım, Atım nerdesin Atım, Krallığımı veririm senin için Atım" diyordu . Ve bugün için Imparator Fatih Terim'in geldiği nokta Kral Richard ile aynı durumda.
İmparator her geçen gün zayıflıyor ve güç kaybediyor ve etrafında savaşacak askerler arıyor. Avrupa'da artık yolun sonu gozükmüş sahanın ortasında yalnız kalmış. Kral da olsan imparator da eğer adalet terazisini iyi tutamiyorsan başarısızlık kaçınılmaz oluyor. Yıllardır verilen değerlerin, sevginin, şanın, şöhretin, paranın, egonun, kibirin kontrölü elinden çıkınca bir daha toparlaması çok zor oluyor. Başarılarda esip gürlerken, başarısızlıklarda arslanların onüne atıyorsun yola çıktıgın askerlerini. İhale içlerinde en dik durana, senin için savaşan askerlerin hakkını koruyana kesiliyor. Ama sen imparatorsun hala ve güçlüsün yine çıkarım diyorsun bunun içinden. Ama bu sefer sert kayalar var onünde geçmen için, çünkü zaman her zaman aynı hataları yapmana izin vermez. Ve o gün geldiğinde ararsın sahanın ortasında Kral Richard gibi, ARDA, ARDAM, nerdesin senin için veririm imparatorluğumu diye.
‘’Elveda Kobe‘’
Leyla´ mı yoksa Mecnun ´ mu ? Romeo ´ mu yoksa Juliet ´ mi daha çok sevdi bilmem ama tek bildiğim birsey varki kimse ondan çok sevmedi bu oyunu . Bugün onun sevgilisinden o ellerinin derisine işlemiş ´ Spalding ´ den ayrılma günü . Bugün son kez buluşucaklar Staples ´ ın parkesinde .
İkiside bakamayacak birbirinin yüzüne ama nafile ayrılık günü bugün . Konuşmak isteyecek onunla bogazı düğümlenecek cıkmayacak kelimeler bırakma , bırakma diyemeyecek beni . Kort ´ un her santimetresine düsürdüğü terinden , belalısı olduğu skorbord ´dan soyunma odasındaki buz kovasından , arabasını park eden vale ´den yıllardır selam verip geçtiği güvenliğinden , havlucusundan , masöründen , binlerce resmini çeken fotoğrafcısından , Kobe , Kobe , Kobe diye salonu inleten taraftarından , takım arkadaşından , hocasından ve üzerinde ´BRYANT ´ yazan soyunma dolabından artık ayrılma vakti . 20 yıldır olduğu gibi o yine saat 4 gibi Staples ´ a gelecek . Ve yine her zamanki gibi jilet gibi inecek arabasından . Binlerce flash patlayacak yürümeye başladığında yüzünde . Ama o karizmasını yine hiç bozmadan dimdik yüreyecek soyunma odasına doğru . Belki yanlız kalmak isteyecek biraz soyunma odasında son kez orada cünkü .
Aklına gelecek yaşadığı anılar , şampiyonluklar daha dün gibi işte tam burada şampanyayı patlaşmıştık diyecek Boston macından sonra . Acıları aklına gelecek işte o an yüzüne bir tebessüm inecek onlarada gülüp geçecek . Soyunma dolabına bakacak derin derin sonra . Cünkü 24 numaralı forma son kez bekliyor onu orada . Hemen yanı başında duran ayakkabıları ve beyaz kolluğu . Bu sefer çok ağır gelecek 24
numarasını üzerine geçirdiğinde . 24 numara beni bu akşam sakın üzerinden cıkarma diyecek onun kulağına . Ayakkabıları yalvaracak çok sıkı bagla bizi lutfen çok sıkı hiç çıkmayalım diyecekler ayağından . Beyaz kolluğu benide al unutma bu akşam diye gözlerinin içine bakacak .
O artık hazır son macına O artık hazır ´Spalding ´ e vedaya . Işıklar sönecek önce Staples ´ da ve son kez ismi anons edilecek 24 numara ´KOBE BRYANT ´ inleyecek yer gök Kobe , Kobe , Kobe diye .
Ve ben orda bir köşede bitmesin , gitmesin diye ağlıyor olacağım . Elveda bana mükemmel olmayı gösteren adam , elvada Siyah Mamba , lanet olsun 13 Nisan 2016 sana .
‘’ELVEDA KOBE‘’
Bugün günlerden 13 NİSAN 2016 . Lanet olası gün geldi çattı . Sabah ne kadar dirensede geceye güneşi doğdu LA ´ de . Bu sabah hiç uyanmak istemedim cünkü biliyorumki o yatakdan kalktığımda meslek hayatımın en duygusal günü başlayacak . Kahvemin tadı acı , iştahım ise kapalı olacak . Leyla´ mı yoksa Mecnun ´ mu ? Romeo ´ mu yoksa Juliet ´ mi daha çok sevdi bilmem ama tek bildiğim birsey varki kimse ondan çok sevmedi bu oyunu . Bugün onun sevgilisinden o ellerinin derisine işlemiş ´ Spalding ´ den ayrılma günü . Bugün son kez buluşucaklar Staples ´ ın parkesinde . İkiside bakamayacak birbirinin yüzüne ama nafile ayrılık günü bugün . Konuşmak isteyecek onunla bogazı düğümlenecek cıkmayacak kelimeler bırakma , bırakma diyemeyecek beni .
Kort'un her santimetresine düsürdüğü terinden , belalısı olduğu skorbord ´dan soyunma odasındaki buz kovasından , arabasını park eden vale ´den yıllardır selam verip geçtiği güvenliğinden , havlucusundan , masöründen , binlerce resmini çeken fotoğrafcısından , Kobe , Kobe , Kobe diye salonu inleten taraftarından , takım arkadaşından , hocasından ve üzerinde ´BRYANT ´ yazan soyunma dolabından artık ayrılma vakti . 20 yıldır olduğu gibi o yine saat 4 gibi Staples´a gelecek .
Ve yine her zamanki gibi jilet gibi inecek arabasından . Binlerce flash patlayacak yürümeye başladığında yüzünde . Ama o karizmasını yine hiç bozmadan dimdik yüreyecek soyunma odasına doğru . Belki yanlız kalmak isteyecek biraz soyunma odasında son kez orada çünkü. Aklına gelecek yaşadığı anılar , şampiyonluklar daha dün gibi işte tam burada şampanyayı patlaşmıştık diyecek Boston macından sonra . Acıları aklına gelecek işte o an yüzüne bir tebessüm inecek onlarada gülüp geçecek . Soyunma dolabına bakacak derin derin sonra . Çünkü 24 numaralı forma son kez bekliyor onu orada . Hemen yanı başında duran ayakkabıları ve beyaz kolluğu . Bu sefer çok ağır gelecek 24 numarasını üzerine geçirdiğinde . 24 numara beni bu akşam sakın üzerinden cıkarma diyecek onun kulağına . Ayakkabıları yalvaracak çok sıkı bagla bizi lutfen çok sıkı hiç çıkmayalım diyecekler ayağından . Beyaz kolluğu benide al unutma bu akşam diye gözlerinin içine bakacak .
O artık hazır son macına O artık hazır ´Spalding ´ e vedaya . Işıklar sönecek önce Staples ´ da ve son kez ismi anons edilecek 24 numara ´KOBE BRYANT ´ inleyecek yer gök Kobe , Kobe , Kobe diye .
Ve ben orda bir köşede bitmesin , gitmesin diye ağlıyor olacağım . Elveda bana mükemmel olmayı gösteren adam , elvada Siyah Mamba , lanet olsun 13 Nisan 2016 sana .
‘’Q7 yarar mı, zarar mı?‘’
Ricardo Quaresma, 32 yaşında ve şimdiye kadar kariyeri boyunca 7 değişik takımda oynadı. Portekiz Milli Takımı'ndan takım arkadaşı olan Cristiano Ronaldo piyasada yokken bütün dünya basını, Q7'ye, 'geleceğin süper star oyuncusu olacak' diyordu. Bugün bile Q7 hala dünya üzerindeki tartışmasız top tekniği en yüksek futbolcusu... Ama gel gör ki Q7, aynı zamanda oynadığı bütün takımlarda yararından çok zararı olan bir futbolcu. Bu sezon oynadığı toplam 33 maçta 4 gol, 7 asist, 11 sarı ve 2 kırmızı kart ile oynuyor. Q7'nin en büyük sorunlarından birisi de teknik hızının mental hızı ile doğru oranda olmayışı. Q7, oynadığı çoğu maçta takım için oynamak yerine tribünleri seçiyor ve dünya üzerinde bunu kabul ettirdiği en doğru tribün de Beşiktaş tribünleri...
Ancak taraftar değiştirir!
Q7, ayağına top geldiğinde hep bir artistlik peşinde... Biliyor ki dünya üzerinde bir tek kendisinin yapabileceği bu özel haraketler, çalımlar ve şutlar bütün Beşiktaşlılar'ı mest ediyor. Ama her zaman evdeki hesap 'ÇARŞI'YA' uymuyor. Beşiktaş artık ligin kendisi için en önemli haftalarına girdi. Gereksiz ve amatörce yapılacak hatalara, bencilliklere yer yok. Peki Q7 artık bundan sonraki kalan haftalarda ne yapar onu kim değiştirebilir? Şahsen Q7'yi ben ne yönetimin ne de Şenol Güneş'in değiştirebileceğini zannetmiyorum. Quaresma'yı artık değiştirse değiştirse büyük Beşiktaş taraftarı değiştirir.
Unutmayalım ki...
Quaresma'ya kalplerini veren, onu hayatında hiç bir yerde göremeyeceği sevgiye boğan Beşiktaş taraftarı artık nasıl Quaresma'yı iyi yaptığında alkışlıyorsa gereksiz ve takıma zarar verici haraketlerinde aynı şekilde eleştirmesi lazım. Unutmayalım Quaresma'nın önümüzdeki sezon içinde Beşiktaş ile devam eden ve garanti alacağı 1,7 milyon Euro'luk kontratı var.
‘’Tolga Zengin 'The End'‘’
1999-2000 sezonu, Beşiktaş şampiyonluğa koşuyor . Ezeli rakip Galatasaray önünde 1-0 önde... Maçın son dakikalarına doğru girilirken Beşiktaş'ın son adamı Halilagiç, kalecisi Fevzi´ye geri pas
veriyor ve birazda zeminin azizliğinden Fevzi topa ıska geçiyor. Hakan Şükür topu boş kalaye yuvarlayıp maçı 1-1'e getirmekle kalmıyor ayrıca sezon sonunda Galatasaray Şampiyon oluyordu . Bu sonuçtan sonra Beşiktaş ve Fevzi'nin adı bir daha beraber anılmadı ve Fevzi kariyeri boyunca hep bunun acısını yaşadı.
Gelelim geçtiğimiz akşama , Uefa Kupası grup mücadelesi... Beşiktaş'a 1 puan bile yetiyor üst tura yükselmek için . Maçın başından beri oynanan üstün baskılı futbol neticesinde 58'inci dakikada Quaresma'nın harika pasında Mario Gomez topu aglara gönderiyor ve Kartal Lizbon deplasmanında 1-0'lık üstünlük kuruyordu.
Bu sonuç Kartal'ı grup lideri yapıyor ve aynı zamanda kasasına 1 Milyon Euro'yu koyuyordu. Ama hayaller gerçekler ile 72. dakikada buluştu ve Islam Slimani kendisinin bile 'bu kaleci ne
yapıyor' dediği bir posizyonda ikramı geri çevirmiyor ve Lizbon'un beraberlik golünü atıyordu. Bundan sonrası zaten tam bir facia Kartal lider çıkacağı, böylesine önemli bir maçtan mağlubiyet ile ayrılıyor ve gruplara veda ediyordu.
Avrupa Kupaları'nda ve üst düzey liglerde şampiyonlukları olan ünlü Portekizli Teknik Direktör Jose Mourinho, verdiği bir roportajında şunları söylüyor: Her zaman için kurduğum takımlarda duygusallığı
öne çıkarmayan, karakteri kuvvetli, savaşan oyuncular ile yola çıkarım. Duygusal, kırılgan oyuncular ile uzun vadede zorluk yaşarsınız. Futbolda buna yer yok!
Beşiktaş artık 1 numarası ile yüzleşmek zorunda . Ne yazık ki ne Tolga'dan Beşiktaş'a bir hayır gelir ne Beşiktaş'tan Tolga'ya. Tolga artık ağzı ile kuş tutsa kalesindeki en ufak hatasında hedefteki
adam olacak. Ağlamak ile tarih yazılmıyor, ayrılık vakti geldi.