Arama

Popüler aramalar

‘’Nemoj Igrat Sa Vatrom Bilic! (*Ateşle oynama Bilic)‘’

Yine bir derbi yine Beşiktaş için hayal kırıklığı... Geçtiğimiz hafta Beşiktaş için tam bir yıkım haftası oldu. Önce Olimpiyat Stadı’nda UEFA Kupası hayalleri ve milyon Dolarlar, akıl almayacak amatör hatalar ile son buldu. Geçtiğimiz pazar günü Kadıköy’de Fenerbahçe’den alınan mağlubiyet Beşiktaş’ı yine ateş çemberine attı. Komutan Bilic, artık kalan 9 haftada ne yapar bilmem ama eğer bu takım bu kadar avantajdan sonra yine sezon sonu hayal kırıklığı yaşarsa Bilic ve ekibi Ada yolunu tutar. Büyük hoca olmak için hatalardan ders almak ve bunları bir daha tekrarlamamak lazım. Kale arkaları boş, Fenerbahçe’nin en iyi defans oyuncusu Gökhan Gönül maç başında sakatlanmış, Emenike’den dolayı takımın kimyası bozulmuş, maçın ikinci yarısında ne yaptığını bilmeden oynamış bir takımı kontrol altında tutamayıp son dakika golü ile yeniliyorsan kusura bakma Bilic... Sana verilen bu kredi, Dünya Şampiyonu olmuş Del Bosque’ye bile verilmedi...

Unutma, kimse vazgeçilmez değildir... Önünde koskoca bir 9 haftan var . Ünlü Aktör Al Pacino’nun Any Given Sunday (Kazanma hırsı) filminde final sahnesinde dediği gibi hedefe adım adım hep beraber gideceksiniz, yoksa ‘İstanbul-Londra arası 3.5 saat Good By (görüşürüz) Bilic’ olmasın!

25 Mart 2015, Çarşamba 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’'Bizim Chucky'‘’

Her şey, 'Bizim Chucky'nin 20 Nisan 2000 yılında Leeds United maçında gördüğü kırmızı kart ile başladı. Televizyon ekranlarının önünde yediği tokatlar, artık onu engellenemeyen ve korku saçan bir ruh haline doğru sürükleyecekti. Bizim Chucky, bu korku ve baskı dolu dünyasından kurtulmak için ilk fırsatta 'İtalya'nın yolunu tuttu. İtalya'da palazlanan Chucky, burada aldığı öz güven ile, bugün için sahibi olduğu muhteşem İngilizce'sini öğrenmek için 2005 yılında Newcastle United'a transfer oldu. Bizim Chucky, artık olgunlaşmış, ingilizce'yi sökmüş ve saha içerisinde artık ayaklarının dışında çenesini de kullanma özelliğini geliştirmişti. Sırası ile; Yobo, El Hadji Diouf gibi futbolcular ile yaşadığı +18'lik münakaşaları ve hayvanlar aleminden saha içerisinde verdiği örnekler, 'Bizim Chucky'yi zor durumlara düşürmüş ve çok sevdiği, İngiltere'den koparmıştı. 2008 yılında Fenerbahçe'ye gelen 'Bizim Chucky', burada da İngiltere'de öğrenmiş olduğu üst düzey İngilizce'sini 15 Nisan 2012 tarihinde rakip oyuncu Didier Zokora üzerinde denemiş ve yine başını belaya sokmuştu. Artık korku saçmak onun için top sektirmekten daha kolay bir duruma doğru gidiyordu...

Derbide de sahne aldı...
Ve 2 Kasım 2014... 'Bizim Chucky', bu sefer Olimpiyat Stadı'nda karşımıza çıktı. Yaşanan ilk gerginlikte yine muhteşem İngilizcesi ile kendisini seyreden milyonların önünde yine şov yaptı. 'F...off, F...off, F...off, F...off, F...off'. Devre arası yine koridorlarda devam 'F...off'. Biz de sana diyoruzki, 'yeter be Chucky yeter!', geldin 34 yaşına, biraz örnek ol şu memleketin çocuklarına! Hoş sen daha iyi bilirsin, 'F... off' dışında İngilizce'de birde 'Role Model' diye bir kelime vardır, vaktin olunca bir bak bakalım sözlük anlamına F...off'dan daha çok şeyler katar bundan sonraki hayatına...

Barbaros Tapan/LOS ANGELES

03 Kasım 2014, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Büyük düşün, büyük oyna Fikret Başkan‘’

Beşiktaş, Şampiyonlar Ligi ön eleme turunda, Arsenal'a karşı son iki maçta 'Maksimum' oynadı. Hani arabanın gazına sonuna kadar basarsınız motor artık boğulur ya işte o 'Maksimum'.

Arsenal, Premier Ligi'n Forbes'un listesine göre, 942.9 milyon pound değeri ile ikinci pahalı takımı. Gunners'larin başında 1996 yılından beri görev yapan, Mösyö Wenger var. Bu sezon Barcelona'dan transferleri Sanchez takıma yeni bir hava getirmiş durumda.

Arsenal oynanan son iki maçta da Beşiktaş'a karşı zor anlar yaşadı, sonuçta turu geçmeyi bildiler, her iki maçta da 10 kişi kalarak.

Teknik olarak bahane çok, sebep çok, çünkü rakip Arsenal, ismi bile korkutuyordu kuralardan önce.

Geçtiğimiz sezon, Beşiktaş son haftalarda kıl payı ile ikinciliği Galatasaray'a kaptırdı ve direkt gidebileceği Şampiyonlar Ligi'ne eleme turlarından sonra girme hakkını aldı. Peki, Sayın Başkan Fikret Orman ve değerli yönetim kurulu üyeleri geçen sezondan ders almış mıydı? Koskoca bir hayır. Bahaneler hazır, yeni stat, borçlar, ayağını yorganına göre uzat politikası. İyi de Sayın Başkan en son şampiyonluk 2008-09 sezonunda yaşandı, o gün doğan çocuklar 6 yasından gün alacak, hala bir başarı yok.

Senin taraftarın, camian artık başarı istiyor. Bahane üretmeyen, çıktığı zaman sahada ezen, hakem hatalarından bahsetmeyen, kupa kaldıran, Şampiyonlar Ligin'de destan yazan takım istiyor. Hakları, sonuna kadar hakları.

Beşiktaş sezonu en erken açan takım oldu, iki tane hazırlık kampı geçirdi. Geçen sezonki kısır kadroya sadece 8 milyon Euro vererek Demba Ba'yı aldın. Demba Ba'yı aldın da hiç mi ne Bilic, ne yanındaki yöneticilerin sana demedi “Başkan bunun yanına kimleri alacağız, yeter mi bu adam tek başına?” diye. Kimse kimseyi kandırmasın Beşiktaş'a en az 3 tane daha Demba Ba düzeyinde kaliteli oyuncu lazım, Beşiktaş’ın Arsenal maçlarında sergilediği oyun bu takımın ibresindeki son nokta. Bu takım bu kadrosu ile ancak yine zar zor Türkiye liginde üçüncülüğe oynar. Büyük oyna başkan, korkma büyük oyna, yoksa sadece Beşiktaş'ın tarihinde üçüncülüklerin Başkanı olarak kalacaksın.

29 Ağustos 2014, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Bilic'in Bal Yapmayan Arıları‘’

Bilic, fiziksel kapasitesi ve oyun zekası yüksek oyunculardan kurulu Arsenal'i orta sahada kurduğu kompakt defansla ikinci bölgede durdurmayı ve Arsenal 'in hücum hattında özellikle yeni transferleri Alexis Sanchez'in yaratacağı kontra koşuları kesmeyi planlamıştı.

Olcay, Veli, Oguzhan, Necip, Pektemek ile kurulu orta saha, yaptığı baskı ile Arsenal'e alanı boş bırakmadı ve kolayca oyunu kontrol altına almamalarını sağladı. Fakat Beşiktaş'ın her top kapışından sonra kaptığı topları hücum olarak fazla iyi kullanamayışı özellikle, Necip, Veli, Olcay'ın gereksiz top kayıpları, gereksiz yan toplar yapmaları, top çalmak için harcadıkları enerjiyi çoğu zaman maç içerisinde boşa çıkardı.

Defansif olarak, Beşiktaş hala uzun sürecek olan lig ve olası Avrupa kupaları macerasına hala hazır değil, dün aksam Mesut Özil gibi bir oyuncusundan yoksun olan Arsenal zaman zaman Beşiktaş'a zor anlar yaşattı.

Beşiktaş eğer bu sezon lig ve Avrupa kupası yarısında var olmak istiyorsa kesinlikle, iyi bir libero, iyi bir on libero ve Demba Ba ile iyi bir ikili oluşturacak hızlı bir forvet oyuncusuna ihtiyacı var.

Necip, Veli, İsmail Köybaşı, bu futbolları ile Beşiktaş'ta bal yapamayan arılar olarak ancak yollarına devam ederler.
Olcay ve Oğuzhan eğer büyük takim futbolcusu olmak istiyorlarsa, fiziksel güçlerini arttırmaları şart. Özellikle yüksek top tekniği ve oyun zekasına sahip Oguzhan Arsenal maçında girdiği ikili mucadelerde çok fazla top kaybı yaşadı, kuvvet yoksa düşünce ayaklara yansımaz.

Beşiktaş'ta Arsenal maçında sahada en çok göze çarpan ve takıma büyük katkı sağlayan isimler, Demba Ba ve Pektemek oldu.

Demba Ba, futbolun bir forvet oyuncusu için fundamentalsini almış bir adam, toplu oyunda topsuz oyunda her zaman var. Maç içerisinde henüz daha başlama vuruşunda yaptığı gol denemesi bile sadece gol için odaklanmış bir oyuncu olduğunu gösteriyor.

Kesinlikle ikinci bölgeden ona ayak uyduracak ayaklar ve yanına onun kalitesinde bir forvet oyuncusu lazım Beşiktaş için.

Son sözde Pektemek için, Arsenal maçında elinden gelenin en iyisini yaptı, tek sorun Bilic hala Pektemek 'i nerde, hangi mevkide, ne amaçla kullanıyor bu belli değil, dün sahada 90 metrelik bir Pektemek vardı.

19 Ağustos 2014, Salı 15:00
YAZININ DEVAMI

‘’Cüneyt Çakır‘’

UEFA gördü onun yeteneklerini ve imkan verilirse neler yapabileceğini. Boş durmadı o da mütevazı oldu herkesten çok çalıştı, baba mesleğine karşı olan sevgi ve saygısını gösterdi her yerde. Cıktı Şampiyonlar liginde alnının akı ile maçlar yönetti, takdir gördü, ödüllendirildi, bize geldi yine ayni tas aynı hamam. 1974 yılında henüz doğmamıştı o Almanya’da Dünya Kupası oynanırken, Türk hakemliğinin milli gururu, Doğan Babacan maçları yönetirken Dünya Kupası’nda. Aradan 40 yıl geçti, 37 yasına geldi ve topla valizini Brezilya dedi FİFA ona.

Milli duyguların en yüksek seviyede olduğu maçlardır Latin Amerika ülkeleri aralarında oynanan maçlar. En zor maçı verdiler guruplarda.

Hakemlerin fiyasko kararları ile başlayan 2014 Brezilya Dünya Kupası’nda, çıktı Meksika ile Brezilya arasında oynanan maçı yönetti kusursuz. Tam puan aldı gözlemcilerden. Sonra ikinci maç geldi, Tunus ile Rusya, o maçtan da alnının akı ile çıktı. FİFA dedi ki “aferin sana, haydi simdi yarı finaldesin!” al sana Arjantin ve Hollanda.

Hadi şimdi gelin seyredelim o maçı Türkiye olarak hep beraber, her ismi geçtiğinde, her düdüğünde, ekrandaki yakin plan görüntüsünde, tabiî ki birazda gururlanarak ve duygulanarak, içimizden birisi o 'CÜNEYT ÇAKIR'.

Maradona’ya giden ‘YOL’

Arjantin, Tango 'nun, futbol ile sokaklarda dans ettiği Latin Amerika ülkesi. Kader ağlarını yine ördü, 1978 Dünya Kupası’nda Hollanda’yı, Buenos Aires 'de Kempes ve Bertoni 'nin golleri ile 2-1 geçip ilk dünya kupasına kavuşmuştu Tangocular.

Yıl 2014 Brezilya... Ve bu kez Tangocular çeyrek finallerde yine Hollanda'nın karşısında.

1986 yılında Meksika 'da oynanan Dünya Kupası’nda 26 yasındaki Diego Armando Maradona sahneye cıkmış ve Tangoculara ikinci Dünya Kupası'nı 'Tanrı’nın Eli' golünün yardımı ile getirmişti. Tabii ki yari final maçında attığı ikinci gol dünya futbol literatürüne gelmiş geçmiş zamanların en güzel golü olarak yazılmış ve Pele'nin tahtına oturmuştu Diego. Adına kiliselerin olduğu, İspanya ve İtalya’daki futbol kariyeri ile dünya futbolunda fenomen olan Diego yaptığı eğrisi ve doğrusu ile artık Arjantin=Diego Maradona olmuştu.

Kariyeri boyunca oynadığı takımlarda 491 maçta 259 gol ve Arjantin milli forması ile 91 maçta 34 gol attı Diego. Barselona 'dan takım arkadaşı olan 'Lobo Carrasco' onun için, onun ile aynı takımda oynarken bir dahinin neler yapabildiğini görebilme şerefine eriştik diyordu.

Diego 'nun 1986 FIFA Dünya Kupası karnesi 5 gol ve 5 asist olarak tarihte yerini aldı.

Tanrı bu sefer Arjantinlilere 24 Haziran 1987 yılında 1986 zaferinden bir yıl sonra 2014 Dünya Kupası’nda Diego 'nun tahtının varisi olma sansı bulunan Leonal Messi 'yi yolladı. Sanki Diego'nun Dejavusu idi Lionel Messi. 1995 yılında daha kemikleri gelişmeden ailesi ile birlikte Barselona yolunu tutmuş ve çıktığı 277 lig maçında 243 gol ve Arjantin milli forması altında 91 maçta 42 gol attı prens ve 27 yasında. Kazanmadığı başarı ve gol krallığı kalmadı prensin bütün istatistikleri alt üst eden adam, sadece bir tanesi dışında.

Prensin iki maçı var önünde önce çarşamba günü Hollanda ve geçerlerse kendisini tahta çıkaracak final maçı.

Shakespear 'in ünlü Richard III oyunundan bir alıntı yapalım prens için. A horse , a horse, my kingdom for a horse ! Diyordu kral savaş meydanında, krallığımı veririm bir at için.

Peki, Messi nelerini verebilir Arjantin’e bir dünya kupası için?

08 Temmuz 2014, Salı 14:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tiki-Taka Show, The End!‘’

2008 Avrupa Kupası şampiyonluğu, 2010’da gelecek olan Dünya şampiyonluklarının habercisi olurken 2012’de yine kazandıkları Avrupa Şampiyonası ile artık Tiki-Taka Show fırtınası esiyordu bütün dünyada.

İspanyol Ligi La Liga, Barselona ve Real Madrid’in domino futbolu ile en değerli futbolcuların sahne aldığı liglerden birisi olmuş ve takım düzeylerinde de alt yapılarında yetiştirdikleri U16,U17,U18 genç takımlarının zaferden zafere koştuğu bir çağ yaşıyordu İspanyollar.

Sahanın her alanını domino eden, hızlı ve kısa paslar ile rakibin başını döndüren, en ufak bir boşlukta cezayı kesen Tiki-Taka Show’a karşı çaresiz kalıyordu rakipler.

Ve 2014 Brezilya Dünya Kupası, Tiki-Taka fırtınası bir anda kendisini Rio’nun sıcak kumlarında meltem şeklinde buldu.

İlk rakip 2010 Dünya Kupası finalinde 1-0 yendikleri Hollanda, İspanyollara 5-1 gibi tarihi bir hezimet yaşattı.

Dünya futbol otoriteleri bu sonuç karşısında bile, İspanyolların Şili maçında ayaklanacağını tahmin ediyorlardı ki, ikinci şok Şili’nin 2-0 kazandığı netice ile İspanyollara Brezilya Hava Alanı’nda yolcuları uğurlarken yazan ‘Adeus’u hatırlattı.

6 oyuncu İspanyol Milli Takımı’nda ‘100’üncü kere milli oldu.

23 kişilik kadronun 16 oyuncusu son oynanan 2010 Dünya Kupası’nda da oynadı.

Casillas, Xavi, Xavi Alonso, Fernando Torres, David Villa, 30 yaş ve üstü oyuncuları İspanyolların.

İspanyol Milli Takımı’nın yaş ortalaması 29.

İspanyolları hezimete götüren nedenler:

1. İlk iki maçın çok zor rakiplere karşı oynamaları: Hollanda, Şili

2. Tahmin edilebilen taktikleri

2010 Dünya Kupası’ndaki kadroya Diego Costa dışında fazla bir ekleme yapmadan çıktıkları rakipleri karşısında yorgunluk ve yaş farkı ile birlikte artık rakiplerinin bir adım gerisinden koşar oldu İspanyol Milli Takımı ve bu da rakip teknik adamların ‘leb’ in ‘leblebi’sini anlar duruma getirdi.

3. Casillas: Şüphesiz İspanyol futbolunun yetiştirdiği en büyük kaleci Iker Casillas, yaşlı ve tecrübeli kaleci son iki sezonunda artık eskisi gibi reflekslerini kullanamıyor ve bu yüzden kendi takımı Real Madrid’de bile Jose Mouringo tarafından yedek bırakılıyordu. Hollanda maçında Casillas artık bu sinyalleri iyice veriyordu yediği hatalı gollerde. Bence Şili maçı efsanenin son milli maçı oldu.

4. Carlos Puyol: Barselona ve İspanya Milli Takımı’nın şüphesiz kazandığı başarılarda en çok emeği olan, tekmeye kafa uzatan, defansın bel kemiği, Puyol’un yerini ne Barselona ne de İspanyol Milli Takımı doldurabildi. Defansta yapılan kademe hataları, arkaya sarkan topları kesiş, kaleci ve son adam arası diyaloglarında çok arandı Carlos Puyol.

5. Yavaşlık: Tiki-Taka futbolunda üst düzey teknik ve hızlı kısa pasın dışında olan en önemli şey şüphesiz rakiplere kendi sahalarında yapılan pres ile kazanılan topları en hızlı şekilde sonuca çevirmekti. Topsuz oyun, toplu oyundan daha önemliydi İspanyollar için.

Takımın yaş yüzdesinin yüksekliği ve eskisi gibi pres yaparken harcanan enerji artık yerini daha kontrollü blok futboluna bıraktı ve bu da rakipler ile aralarında olan en büyük farkı ortadan kaldırdı.

Artık İspanyolları Del Bosque’nin dediği gibi yeni bir jenerasyon bekliyor. Jese, Illaramendi, Morata artık bu takımın yeni varisleri, jenerasyon aralığı hastalığından çabuk kurtulur bu İspanyollar. Yine de yıllardır bize izlettikleri güzel futbol için teşekkürler.

19 Haziran 2014, Perşembe 13:00
YAZININ DEVAMI

‘’Su Cilgin Amerikalilar ' The Yanks '‘’

Futbolu sevdirsinler diye, Pele, Currfy, Beckenbauer gibi dünya yıldızlarını Amerika'ya getirdiler. Atlantic Records şirketinin sahibi Ertegun kardeslerin kurduğu New York Cosmos takımında Galatasaray'ın efsane kalecisi Yasin Özdanak'da 1977-1979 yıllarında 'Pele' ile Amerika'da forma giydi.

1993 yılında MLS ligini kurdular, şu an ligde 19 takım mücadele ediyor.

Soccer'larini popüler yapsınlar diye, Stoichkov, Matthaus, Beckham, Hennry, Keane, David Villa gibi yıldızları MLS'e getirdiler.

1994 yılında FIFA Dünya Kupasını Amerikan Futbolunun devşirme stadyumlarında düzenlediler. Los Angeles'daki finallerde gollerden sonra Brezilyalı Bebeto bebek sallama sevincini icad ederken, Roberto Baggio kaçırdığı penaltı ile akıllara kazındı.

'The Yanks' lerin 1930 yılında ilk katıldıkları Dünya Kupası’nda dünya üçüncülüğü var.

Toplam 10 dunya kupasında boy gösterdiler. Congacaf Gold Cup şampiyonlukları var.

Bayan futbolunda dünyadaki en iyiler. Olimpiyat ve dünya şampiyonlulukları var .

Aralarda reklam olmadan 90 dakika maç seyretmeyi sevmiyorlar, 10-15 dakikada bir mola ve ceyrek aralarına alışmışlar.

Çocuklarını soccer idmanlarına götüren annelerin arabalarının arkasında 'Soccer Mom' sticker'ları görürsünüz.

Egitim ve sporu bir arada yapiyorlar. Hemen hemen her lise ve kolej düzeyinde bütün spor branşları kız ve erkek olmak üzere mevcut.

Profesyonel liglerede kolejlerden draft sistemi yada Olimpiyat takımlarına seçilerek geçebiliyorsunuz.

Egitimin önceliğine ve devamında sporda gelecek başarı onların vazgeçilmezi, zaten katıldıkları her olimpiyatlarda çuval dolusu aldıkları altın madalyalar ortada.

' The Yanks ' lerin başında Alman Panzeri Jorgen Klisman var. Turnuva öncesi yaptığı radikal karar ile Amerikan Soccer'ınn yetişdirdiği en büyük golcü olan Landon Donavan'i Dünya Kupası kadrosuna almayınca hedef adam olmuştu medyada.

Landon Donavan çıktı “karara saygım sonsuz, en iyi taraftar ben olacağım” dedi, konu bitti.

İlk maçlarında çıktılar Gana'yı 2-1 yenmeyi başardılar, ikinci maç yaralı Portekiz ile.

'The Yanks' ler bir şeyi çok iyi yapıyor, eğitim, sistem, inanç, çok çalışmak. Bahane yok, üç kağıt yok, şikayet yok, çalış ve kazan, ' Gerçek Amerikan Rüyası'.

17 Haziran 2014, Salı 14:00
YAZININ DEVAMI

‘’Dünya Kupası ve biz‘’

21 Mayis 1923 tarihinde FIFA'nin 26'ıncı üyesi olmuşuz .
İlk Dünya Kupası 1930 yılında yapılmış.
Bizim ilk Dünya Kupasına gidişimiz 1950 ama uçak biletine para yetmemis.
1954 bu sefer gitmişiz .
Bu arada 1930 -1954 arası 24 yılda 4 Dünya Kupası kaçırmısız.
1954'den sonra bu sefer 2002 'ye kadar 47 sene beklemişiz ve arada 11 Dunya Kupası oynanmış .
2002'de Muhteşem Dünya üçüncülüğü gelmiş.
2002'den bir dahaki Dünya Kupasına 2018'e kadar bir 16 sene yine geçecek , Hakan Sükür 46 yaşında olacak .

Koca Cumhuriyet tarihinde 74 senelik Dünya Kupası'na sadece 2 kere katılmışız.
Ortalama her 37 yasina gelen bir Türk vatandaşı 1 tane Dünya Kupası'nda Milli takımı görme şansına sahip .

Sistemsizlik içerisinde sistem kurmaya çalışıyoruz.
Spor'da gerçek başarılar devamlılıklar ile gelir, devamlılık içinde, egitim, sabır, doğru insan, özkaynak olmazsa olmaz.
Milli takımlarda basarilar 10-15 yillik sistemli çalışmaların devami ve sabrı ile geliyor.
Bunların en guzel örnekleri Dunya Futbolunun son 20 yılına damgasını vuran, Fransa, İspanya ve Almanya, Hollanda 'nın devamlılıkları.

1980'lerde Almanya'dan ihtal ettiğimiz, İlyas 'lar, Erhan 'lar,Erdal 'lar, Ugur 'lar bizi yillarca sistemsizliğin, altyapı çürümesinin esiğine götürdü.
Özellikle Almanların yetiştirip piyasaya sürdüğü bütün gurbetçileri kapma politikamız, zaman zaman bizi katıldığımız turnuvalarda muzicevi başarılara götürse de, ülke içerisindeki futbolu ve Milli takimi devamsızlıklara sürükledi .

Bu kafa ile daha çok her 40 yılda bir Dünya Kupası görürüz, 2018 Dunya Kupasi, Next ?

15 Haziran 2014, Pazar 15:00
YAZININ DEVAMI