Arama

Popüler aramalar

‘’'Dolar'dinho!‘’

Ronaldo de Assis Moreira… Dünya futbolunun şimdiye kadar yetiştirdiği sayılı yıldızlardan birisi O. Kariyeri tam bir başarı öyküsü. Henüz 13 yaşındayken, amatör ligde oynadıkları ve 23-0 kazandıkları maçta tüm golleri atan bir oyuncu. Barcelona'dan eski takım arkadaşı Eidur Gudjohnsen onun için "Saha içerisinde topla yaptıkları beni şaşırtmıyor. Tek yapmadığı şey topu konuşturabilmek" diyor. Ronaldinho, kariyeri boyunca imzaladığı kontratlar ve reklam gelirleriyle yüz milyonlarca doların üzerinde para kazandı. PSG ile başladığı ve Milan ile son bulan Avrupa kariyerinde 276 maçta 107 gol attı, yüzlerce asist yaptı. Son 3 sezondur oynadığı Brezilya Ligi'nde, Flamengo ve Atletico Mineiro formalarıyla 78 maçta 31 gol atmayı başardı. Brezilya'nın Play-Boy dergisine verdiği bir röportajda, "Barcelona'da oynarken bazı maçlardan önce seks yapardım. Bazen bunun neticesinde maçlar sırasında kendimi daha rahat hissediyordum" diyen bir adam Ronaldinho.

Nasıl geldiler, nasıl gittiler

Yıldız oyuncular, büyük yetenekleriyle oynadıkları takımları, taraftarları ayrı bir havaya sokar, seyirci onlara tapar. Posterleri duvarlara asılır, top onlara geldiğinde tribünler ayağa kalkar. Kötü oynadıkları maçlarda onlara bağırmak zordur, yıldızdır çünkü onlar, şakaya gelmez! Son dönemlerde çok yıldız geçti Beşiktaş'tan, Ailton, Ricardinho, Gutti, Quaresma, Kleberson ve Simao... Hepsi de önemli oyunculardı, havalimanına onları karşılamaya onbinlerce insan gitmiş, ama ülkelerine dönüşte sadece tercümanlarıyla vedalaşmışlardı.

Dolar ve Euro tavan yapmış

Roberto Assis, Ronaldinho'nun ağabeyi ve menaceri... Beşiktaşlı bir yönetici ağabeyimiz tarafından yılbaşı tatili için davet edilmiş ve 16 saat uçtuktan sonra gelmiş İstanbul'a. Bakalım ne çıkacak hediye paketinin içinden, o kadar yoldan eli boş gelmedi herhalde! Hikayenin bundan sonraki kısmında gündem sadece Ronaldinho'ydu. Dolar'ın 2.175 ve Euro'nun 2.955 tavan yaptığı günlerde 5-6 milyon Euro arası pazarlıklar konuşuluyor. Sayın Başkan Fikret Orman, yıllarca her seferinde Yıldırım Demirören'in transfer politikasını yerden yere vurdu. 'Beşiktaş'ın geleceğini satıyorlar' dedi.

O zaman soruyoruz Başkan'a

Haliyle insan soruyor Başkan'a, "Ronaldinho'yu almak istiyorsunuz. Ama hali hazırda takımın iki seneye yakın tamamlanacağı söylenen stat projesi var. 33 yaşında olan ve yeni stat açılınca 35 olacak bir oyuncu, her halde kurdele kesmek için orada olur. Bu kadar maliyetin altına girmek hangi akla zarar bir muhasebedir?' Teknik direktör Slaven Bilic'le sezon başı yaptığımız bir sohbette Ronaldinho konusu açılmış ve kendisi de bize, "Ronaldinho çok büyük bir oyuncu ama hala eski Ronaldinho mu!" demişti. Hoca haklı... Sütte yararlıdır ama son kullanma tarihi geçmeden içerseniz. Bir de son olarak şu forma satışı hayalleri var yine gündemde. Hani Ronaldinho transferi için ek gelir olarak. NBA yıldızı Allen Iverson, Guti, Quaresma'nın forma satışından ne kadar gelir edilip, maliyet karşılandı bir ona bakılsın önce. Mevsim Beşiktaş için kıştır. Orman ve kurmaylarının da ayaklarını yorganına göre uzatması şarttır.

06 Ocak 2014, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolda momentum ve Beşiktaş‘’

Üç büyüklere baktığımızda açıkça görüyoruz ki, forvet hattı en zayıf olan sadece belli oyun şablonlari ile gol üretebilen takım Beşiktaş. Takım olarak cok şey yapmak istiyorlar ama bunu isterken futbolun bazı olmazsa olmazlarını yapmakta zorlanıyorlar.

Futbolda yapılması ve uygulanması en zor olan Momentum. Nedir peki bu Momentum denilen şey? Sihirli, görünmeyen bir değneğin maç içerisinde, durumlara, atmosfere, yaşanan olaylara, ya da yaşanacak pozisyonlara direkt etkisi. Beşiktaş takım olarak Momentum'un eksikliğini bu sezon oynadiği ve iki kere avantaj kendisinde iken toplam 5 puan kaybettiği derbilerde yaşadı. Özellikle son oynadiği Fenerbahçe maçında soyunma odasına 3-2 önde girdi ve rakibi Fenerbahçe 10 kişi kalmıştı. Önünde tam olarak 45 dakika eksik rakibine karşı olan bir ikinci yarı vardı. Peki ne oldu da Futbol'un sihirli değneyi Momentum devreye girdi ve işler bir anda değişti? Saha içerisinde özellikle büyük maçlarda içeride dışarıda tecrübeli oyuncular ve hocalar, durumun gidişatına göre insiyatif alır ve ona göre saha içerisindeki tansiyonu sağlar. İşte Beşiktaş'ın en büyük eksikliği bu sene burda başlıyor. Saha içerisinde işler iyi giderken her şey güzel ama işler değisti mi, bu stresi kaldıran, takımı kontrol altında tutmayı başaran lider oyuncu var mi ?

Küçük maçların dev adamı Fernandes!

Şüphesiz futbol tekniği ve zekasi 10 numara adam Fernandes. Fakat bunlar yeterli mi Fernandes'i takım lideri yapmaya? İşte bunlar yetmiyor büyük maçlarda. Büyük oyuncu sadece kendisine değil yanindakine, önündekine, arkasındakine kısacası herkese büyük olmalı. Fenerbahçe ve Galatasaray derbilerinde bunu yapamadin Fernandes!

Sivok , Escude , Ersan Gülüm
Beşiktaş’ın defans bölgesinde göbeğin patronları, ligin başından beri üçünün bir ortak özellikleri olduğu ortaya çıktı. Kademe sıfır , ceza sahasına düşen hava toplari sıfır, yenilen goller hemen hemen aynı şablon goller…

Bilic

Popüler kültürün, ateşli Besiktaş taraftarının görmek istediği modern sosyalist Hoca. Bilic akıllı adam, biliyor elindeki malzemeyi ama poker masası gibi bazen saha içerisinde olanlar, doğru kart doğru zaman. İnandığı oyuncuları var ama onların da kendilerine inanmalarılazım. Bunu kim yapacak; Bilic! Bilic'in işi zor. Bu sezon elindeki limondan ne kadar su çıkarsa iyi… Ama Bilic hocanın kesinlikle takımına anlatması gereken konu Momemtum’dur, Beşiktaş ya bunu öğrenir ya da daha çok büyük maçlarda sıkıntı yaşar, 1-0 önde başlaşa bile…

04 Aralık 2013, Çarşamba 17:20
YAZININ DEVAMI

‘’Elveda İnönü‘’

Simitimin kokusu, Köftemin dumanı,
Cebimdeki son kuruş, haftalık yevmiyem, annemin mutfak parası
Yine yalan söyledim sevgiliye iki saatten dönerim diye,

Sabahladığım çınar, cop izim, eve dönüş korkum

Babam´dan duydum ilk Gazhaneyi
Anlatırdı hep, Yusuf ´u, Lefteri, Metin´i

Tünel´den çıkınca yüzüme çarpan deniz kokun hala aklımda
Güzel giyinirdin ne giysen yakışırdı sana
Ama sen en çok siyah ve beyaz´ı sevdin

İstanbul´ işte bazen kar yağardı o güzel yüzüne
Ayrılırdık senden istemesek de, ama sen hep yine dönerdin bize

Bir Mayıs ayı getirmiş seni ve
Bir Mayıs ayı alıyor bizden

Yoruldun tabi, kolay değil bunca sene
Bilmiyorum sana ne verebilirim diye?

Gel Sevgilim sana Tek bir söz vereyim,

Nasıl Babam seni anlattıysa bana
Bende anlatacağım seni doğacak her yeni KARTAL’A ,

Elveda İnönü

11 Mayıs 2013, Cumartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Elveda İnönü!‘’

Ben bu muhteşem, tarih kokan stada ilk olarak 5 yaşındayken, babamla birlikte gitmiştim. Şimdi ise bu asırlık çınarın son günlerini yaşaması, sizin olduğu gibi beni de derinden etkiledi. 20 yıldır ABD’de yaşayan bir futbolsever olarak, İnönü’nün bende bıraktığı izlerin, kelimelerle buluştuğu anı sizlerle paylaşmak istedim;
Elveda sevgilim, mutluluğum göz yaşım, aşkımın sesi, kapalım, açığım… Duyunca Üsküdar´dan sesini sana ulaşabilmenin heyecanı, simitimin kokusu, köftemin dumanı… Cebimdeki son kuruş olan haftalığım, annemin mutfak parası! Yine yalan söyledim sevgiliye, iki saatte dönerim diye... Sabahladığım çınar, cop izim, eve dönüş korkum. Babamdan duydum ilk Gazhane'yi, anlatırdı hep Yusuf’u, Lefter’i, Metin’i. Tünel´den çıkınca yüzüme çarpan deniz kokun hala aklımda. Güzel giyinirdin, ne giysen yakışırdı sana, ama sen en çok Siyah ve Beyaz'ı sevdin.

İstanbul, işte bazen kar yağardı o güzel yüzüne. Ayrılırdık senden istemesek de, ama sen hep yine dönerdin bize. Bir Mayıs ayı getirmiş seni ve bir Mayıs ayı alıyor bizden. Yoruldun tabi, kolay değil bunca sene. Bilmiyorum sana ne verebilirim diye? Gel sevgilim sana tek bir söz vereyim; nasıl babam seni anlattıysa bana, bende anlatacağım seni doğacak her yeni ‘KARTAL’A, Elveda İNÖNÜ...

Barbaros Tapan/Twitter: @BarbarosTapan

10 Mayıs 2013, Cuma 00:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kobe sen iyileş, b,z yine bekleriz‘’

Kazanmaları gerekiyordu, Mamba ve takım arkadaşları inanmıştı bu yola. Bütün sezon boyunca sakatlık illeti bırakmamıştı peşlerini. 35 yaşında'ydı Mamba. Hala inanıyordu, inandırıyordu Lakers taraftarına yaşatmalıydı kariyerinin sonlarına gelirken bir şampiyonluk daha. Maç başladı çetin ceviz cıktı Warriors. Bırakmıyordu maçı 3. çeyrek bitmişti ve önde gidiyolardı .Bir pota altı turnike mücadesinde arada kaldı ´Mamba´ acı ile yere düştü pota altında. Dizini tutuyordu. Staples Center´da sanki hayat durdu. 20.000 kişi nefesini tutmuş ayağa kalmasını bekliyordu. ´Mamba´nın bütün takım arkdaşları başına toplandı, takımın doktoru Gary Vıttı ve Koç Mike D´Antoni´yi korku sarmıştı "ya sakatlanırsa" diye. Neyseki ´Mamba´ayağa kalktı yavaş yavaş yürüdü, kenara işaret etti ve devam yola dedi.

Staples Center inliyordu ´Kobe´ ´Kobe´ ´MVP´´MVP ´diye. ´Mamba´alışıktı bu duruma, yıllarca kırık parmakla oynadı rekorları kırarken, yüzüne darbeler aldı, yılmadı maske taktı. Almıştı yılların yükünü üzerine bu sezonun en çok sayı atan 3. oyuncusu. Ortalama 27.3 sayı. Maç başı 5.6 ribaunt, 6 assist, 1.36 top çalma ve 78 maçta 38.6 dakika ortalaması ile oynuyor, adeta "master class" ders veriyordu NBA´de.

3. çeyrek bitti, taktikler verildi. O da takım icerisindeki ´Koç Vıno´lakabı ile arkadaşlarını motive ediyor ve maçı almak icin yapmaları gereken şeyleri söylüyordu. 4. ve son ceyreğin zili çaldı. Mamba son olarak, Lakers Bench'inin iki sıra arkasında oturan kızlarına baktı ve ´Daddy is ready ´ (Baba hazır) sinyalini verdi. Son çeyrek yine hızlı başladı. Basket üzerine basketler, ribauntlar, derken ´Mamba ´çıktı sahneye üst üste attığı 3´lüklerle ´Staples Center ´ı ayağa kaldırdı yine. Koymuştu kafasına bir kere ´Mamba ´kazanacaktı maçı.

109-106 Warriors´un üstünlüğü ile girildi maçın 3.10 dakika kalan süresine. Top ´Mamba´nın elindeydi. Karşısında ´Warrıors´un çaylak oyuncusu Harrison Barnes vardı. Daha önce milyon kere yaptığı kendisine has "dribble" haraketini yapmak istedi. Kariyerindeki 54.031 dakikayı vurdu o anda ´Staples Center´ın parkelerine ve kaya yıkıldı. Zaman durdu. ´Mamba ´acı ile parkelerin üzerine bıraktı yorgun vücudunu. Bu sefer yüzündeki ifade çok farklıydı daha öncelerine nazaran. Bileğini tutuyordu. Sıcağı sıcağına anlamamıştı. Sadece kulağına ´PAP ´sesi gelmişti. Hakemler faul çaldı. NBA tarihindeki atılması en zor, en acı veren iki serbest atış için önce kenara gitti. Yürümemesi gerekiyordu ama atmalıydı onun için çok önemli olan bu iki serbest atışı. Seke seke yürüdü. Sol dizini bükemiyordu bile yürürken... Kimse ne olup bittiğini bilmiyordu. Sessizlik bürüdü ´Staples Center´ı. İki atışı da kullandı sayı yaptı. Beraberliğe getirdi ve acı icerisinde dim dik yine 17 sene evvel ilk girdiği gün gibi gururla yürüdü soyunma odasına 20.000 kişinin alkışları arasında. Takım maçı bırakmadı. Kazandılar ve yola devam ettiler .

Maç bitti, galibiyetin sevinci yaşanamıyordu soyunma odasında. Sesizlik hakim olmuştu. Yüzlerce medya ordusu ´Mamba´nın terapi odasındaki durumunu bekliyordu.12 yıldır bekleyenlerden birisiyim o soyunma odasında her maç sonrası ´Mamba´dan demeç alabilmek için... En son o gelir genellikle, bekletir hepimizi. Yıldız ne de olsa haberdir o, maaştır o, manşettir o basın için. Buz kovası vardır onun. Sokar ayaklarını içerisine, yayılır köşesine siz sorarsınız, o söyler. Bazen dalgasını geçer, bazen kızar, ama sonunda o da biz de işimizi yaparız o soyunma odasında. Daha geçtiğimiz günlerde Galatasaraymuhabbeti yapmıştık futbolu da bir o kadar çok sever ve takip eder ´Mamba´.

Terapi odasının kapısı açıldı. kameralar "stand by" modundan "recording" moduna geçti. Işıkları yandı. Lakers tarihinin en önemli soyunma odası röportajı geliyordu çünkü. Bu sefer koltuk değnekleri ile çıktı o odadan. Yavaş yavaş yürüdü köşesine. Üzerinde hala forması vardı çıkarmamıştı, oturmadı acı icinde olsa da. Verdi sırtını duvara ayakta yapacaktı açıklamalarını. Herkes birbirine bakıyordu "ne sorsak" diye... Gözleri dolmuştu.

Ağlamış belli. Sanki yüzüne hüzün maskesi makyajı yapmışlar gibiydi. Yutkunmasından belliydi durumun ciddeyeti. İlk soru John Ireland´dan geldi: Nasıl hissediyorsun?

"Çok kötü, tekme yemiş gibiyim, milyon kere yaptığım şeydi denediğim. Olmadı bu sefer. Koptu. Duydum sesini ve anladım o an neyle karşı karşıya olduğumu" diyordu. "Hayatımda yaşadığım en kötü sakatlık" diye devam etti. "Bu sene yakamızdan eksilmedi sakatlık illeti" diyordu. Takıma güvendiğini onsuz da yola devam edeceklerini, arkadaşlarına dışarıdan bile olsa destek olacağını söylüyordu.

Sonra hiç duymak istemediği soru geldi: Bu senin son maçın oldu diye bilirmiyiz ?

Önce kafasını eğdi, derin bir nefes aldı ve soruyu soran basın mensubuna bakarak, "Gerçekten mi soruyorsun bu soruyu yoksa şaka mı?" dedi ve sonrasında güler bir yüzle "Aynı soruyu senden gelecek sezon yine bekliyorum" oldu cevabı... En kötü gününde bile yılmadı, dönecekti. ´Mamba´hikayesini kendi istediği şekilde sonlardırmaya kararlıydı. Sen yeter ki iyileş ve dön Mamba. Biz bekleriz yine seni sabaha kadar soyunma odasının kapısında.

15 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI