‘’Çok zordan, en kolaya‘’
Son lig maçını sahasında kaybeden, üstelik önemli oyuncularını sakatlıkları nedeniyle Ankara’ya getiremeyen Trabzonspor, bulduğu erken golün üzerine rakibi 10 kişi kalınca; kâbus görebileceğinden korktuğu ve fazlaca önlem aldığı maçta, katmerli kaymak yedi.
Sezonun iyi futbol oynayan takımı Gençlerbirliği, maça pas hataları ile başladı ve defansından çıkmakta ilk dakikalarda zorluk çekti. Trabzonspor, 4. dakikada kazandığı kornerden Emerson ile golü bulduğunda, her iki takım da daha oyun anlayışlarını gerçek anlamda sahaya yansıtma fırsatı bulamamışlardı.
Gençlerbirliği, yediği gol sonrasında üstünlüğü ele aldı ve atak oynamaya başladı. Ancak bu kez de, takımı faul kullanacakken, Trabzonspor ceza alanında daha top oyuna girmeden Mustafa ile didişen Petroviç, hakemden kırmızı kart gördü. Gençlerbirliği’ni bitiren de, yedikleri gol değil, 17. dakikada 10 kişi kalmaları oldu.
Trabzonspor, bu dakikadan sonra B planını uygulamaya başladı. Kendi yarı alanına çekilen rakibinin üzerine gitmeyerek, sayısal üstünlüğünü kullandı ve birinci bölgede pas yaparak topun kendisinde kalmasını sağladı. Ankara takımı, düşen gardını toparlayacak hali olmadığı için, maçın kalan bölümünü mahkum oynadı. Hakem Kuddusi Müftüoğlu da tüm takdir haklarını Bordo-Mavili ekip lehine kullanınca zor maç, Trabzonspor için bir anda antrenman havasına büründü. İlk yarı biterken farkı ikiye çıkartan Trabzonspor, daha da rahatladı ve sezonun en zor maçı olmaya aday karşılaşmayı, attığı gollerle her geçen dakikada biraz daha kolaylayıp, farklı bir skorla bitirdi.
‘’Gençler kriz yaratır‘’
Sarı- Kırmızılı oyuncular, rakip kovalamaya pek alışık değildi ve benimsemedikleri bu işi de fazla ciddi yapmadılar. Gençlerbirliği’nde Hurşut, Jimmy ve Zec, çalım özelliklerini de oyuna yansıtmaya başlayınca, rakibi eksik yakalamaya başladı. Beklerini de cesaretle oyuna sokan Gençlerbirliği, üst üste pozisyon yakalarken, üstelik Burak da ıslıklanırken, Azofeifa ile golü de buldu. İlk yarıda rakibini topla buluşturmayan Gençlerbirliği, ikinci yarıda topu rakibine bırakıp savunmaya çekilince, düşürdüğü temponun kurbanı oldu. Galatasaray’ın usta ayakları Umut Bulut ile Elmander konuştu, Gençler 3 dakika içinde 2 gol gördü. Galatasaray bu gollere sevinirken, bu kez Gençlerbirliği hatasından dönüp, yeniden topu koşturmaya başlayınca, Galatasaray’ı yine eritme başarısını gösterdi ve 3 dakika içinde Aykut ve Jimmy ile iki gol bulup rakibine cevap derdi. Bu cevap mütevazı bir kadroya sahip Gençlerbirliği için bir mucize gibi gözükse de, aslında futbolun basit ama ciddi bir iş olduğunu göstermek bakımından çok önemli. Sadece dün gece değil, bu sezon oynadıkları her maçta işlerini fazlasıyla ciddiye alan Gençlerbirliği oyuncuları, sonlarda yedikleri golle bir puana razı olmalarına rağmen, oynadıkları futbolla çok takımın başına iş açacak gibi gözüküyorlar.
‘’Rakibi küçümseyince...‘’
İlk yarının sonunda yaptığı çıkışla dikkat çeken Gençlerbirliği’ne, devre arası hiç yaramamış. En büyük özelliği, takım oyununu iyi oynamak ve disipline sadık kalmak olan Gençlerbirliği, belki de en büyük futbol yanılgılarından birisine düştü ve rakibini küçümsedi. Oysa, Ankara takımının böyle bir lüksü kaldıracak hali hiç yoktu. Kaldıramadı da.
Birinci dakikada bulduğu golün faul nedeniyle iptal edilmesinden sonra Gençerbirliği uzun süre rakip kaleye gidemedi. Buna karşılık Samsunspor, Ankara takımının isteksiz oyunu karşısında kısa sürede oyuna ağırlığını koydu ve üst üste gol pozisyonları bulmaya başladı. Özellikle Ankara takımının savunmadan çıkarken yaptığı top kayıplarından yararlanan Samsunspor, baskıyı arttırdığı ilk yarının sonunda bulduğu golle öne de geçti.
Gençlerbirliği’nin gol atacak hali yoktu ama, Hurşud’un ortaladığı topu Fink, attıkları golden bir dakika sonra kendi kalesine gönderince karşılaşmada eşitlik sağlandı. İkinci yarıda Gençlerbirliği yine vasatın üzerine çıkamadı. Yasin’in iki şut denemesi dışında varlık gösteremeyen Gençlerbirliği, Samsunspor’un da skoru yeterli görmesi nedeniyle bir puanı güçlükle kurtardı. Gençlerbirliği futbolcuları, futbolun temel unsurlarından uzaklaştıkça maç kazanamayacağını sanırım bir kez daha anlamışlardır.
‘’Muhteşem geri dönüş‘’
Sahasında bu sezon hiç kaybetmediği gibi, farklı galibiyetler ile dikkat çeken Gençlerbirliği, Beşiktaş karşısında yediği iki erken golden sonra uzun süre konuşulacak inanılmaz geri dönüşlerden birisini yaşadı.
Hafta içinde fizik gücü yüksek bir takıma karşı çok önemli bir Avrupa Kupası maçı oynayan ve yıpranan Beşiktaş’ın, Gençlerbirliği karşısında Almeida dışında aynı kadro ile maça başlaması büyük hataydı. Queresma ve Simao erken gollerden sonra oyunun temposunu düşürüp, şova yönelirken, Gençlerbirliği’nin disiplinli futbolunun başlarına iş açacağını sanırım çok fazla düşürmemişlerdi. Beşiktaş ilk yarıda Veli ve Ernst ile direndiği orta sahayı, ikinci yarının başından itibaren kaybetti. Hurşut’un İsmail üzerinde kurduğu büyük üstünlük, Beşiktaş’ın bu bölgeye Egemen’i de yaklaştırarak önlem almasına neden olurken, kısmen boşalan savunmanın göbeği, orta sahadan da iyi gelen Gençler karşısında alarm vermeye başladı.
Tüm bu dezavantajlara rağmen Beşiktaş büyük bir şans anı yaşadı ve skor 2-0 iken Mustafa Pektemek rakip kaleci ile karşı karşıya kaldı. Bu pozisyonda bu denli yetenekli bir oyuncunun golü bulması gerekirdi ama beceremedi. Beşiktaş’ın yorgun kadrosunun gardını, savunmanın göbeğindeki boşluktan yararlanan Tum düşürdü. Hurşut’un kafa şutu beraberliği getirdi. Bu golden sonra yorgun Beşiktaş’ın üzerine daha rahat gitmeye başlayan Gençlerbirliği, mutavazı kadrosu ile kurduğu baskıyla rakibini, hataya zorladı ve milli takımın da savunmacısı olan Egemen, topu Cenk’e vermek isterken kendi filelerine gönderdi.
Şov zamanı artık Gençlerbirliği oyuncularının da ve maç biterken gelen 4. gol, Gençlerbirliği takımına en büyük geri dönüşlerden birisini yaşattı. Maçın özeti ise, futbolu doğru oynayan takımların hep kazanmaya daha yakın olduğuydu.
‘’Tak tak tak Sestak‘’
Galatasaray, ilk yarıda savunma futbolu oynuyormuş gözükmesine rağmen, aslında oyunun iki yönünde de etkili oldu. Karşısında ne oynayacağına karar verememiş bir takım bulması da Galatasaray’ı başarılıymış gibi gösterdi.
Ankaragücü, savunmasını kalabalık tutup, üzerine geleceğini düşündüğü Galatasaray’ın boşalttığı sahalarda kontratak oynamayı düşünmüştü diyemeyeceğiz, düşünür gibi yapmıştı. Ancak Galatasaray savunmasındaki dengeli oyunu buna izin vermedi. Ne ileri gidebilen ne de geri gelebilen Ankaragücü, oyunda dağıldığı bir anda golü yedi.
Hagi’nin Galatasaray’daki bu maç için oyuncu seçimi de enteresandı. Rumen teknik direktör, sarı kart sınırındaki tüm oyuncularını, bir hafta sonraki Fenerbahçe maçına saklayabilmek için yedekte bırakmayı seçmişti. Ankaragücü’nde ise geçen haftaki Konyaspor galibiyetinin mimarı Vittek’in hastalığı nedeniyle oynayamaması en büyük eksikliğiydi.
Ankaragücü ikinci yarıda soyunma odasından ne oynayacağını bilerek döndü. Bu tür maçlarda savunma yapmanın bir yarar getirmeyeceği oyunculara net bir şekilde anlatılmıştı. İşte o Ankaragücü, kısa sürede Sestak ile beraberliği buldu. Galatasaray da galibiyete şartlanmıştı ve Pino’nun muhteşem füzesi geldi. Ankara takımı bu golle oyundan düşmedi ve atak yapısını bozmadı. Son 10 dakikada Sestak iki gol daha bularak, hat-trick yaptığı düelloda takımına üç puan getirdi. Ankara takımının başında çıktığı iki maçı da galibiyetle kapatan Mesut Bakkal ise bir anlamda iyi yere dükkan açtığını gösterdi.
‘’Gençler tutunamadı‘’
Sanırım, Gençlerbirliği kalecisinin yaptığı iki önemli hatadan gelen gollerle maçın başında 2 farklı öne geçtiğinde, tribündeki seyirciler gibi Sarı-Lacivertli oyuncular da maçın erken bittiğini düşünmüştü. Oysa, Gençlerbirliği’nin maça kendi yapısına uymayan pasif futbolla başlamasının faturasıydı bu goller. Ankara takımı, kendi sahasında kapanarak Fenerbahçe’yi durdurabileceğini düşünerek, maçın başında en büyük hatayı yapmıştı. Yenen goller, kenarın fazla katkısı olmasa da, Gençlerbirliği’ni kendi bildik oyun yapısına döndürdü. Ankara takımının başka bir seçeneği de yoktu. Savunma yaparak kolay goller yiyorsan, bu oyun tarzını sürdürmenin anlamı olamazdı.
Gençlerbirliği bu dakikadan sonra atak oynamaya başladı. Soğuk ve karlı havayı yadırgayan ve tempoyu düşürmeye çalışan Fenerbahçe karşısında, Ankara takımı, kaleye çok kolay gidebildiğini gördü. 13. dakikada bir toplarının da direkten dönmesinin verdiği cesaret, ikinci atakta sağbek Orhan Şam ile gol getirince, işin rengi bir anda değişti. Azofeifa’nın kaleyi bulmayan uzaktan şutları da topa vurma isteğini artırdı ve devreye, Hurşut’un böyle bir şuttan bulduğu gole berabere girildi.
İkici yarıda artan soğuk ve karla kaplı zemin iki takımı da zorlamaya başladı. Top kontrolü, şiddetini artıran kar üzerinde iyice zorlaşmasına rağmen, Fenerbahçe kısa, ayağa paslı oyun tarzından uzaklaşmadı. Gençlerbirliği oyunu geride kabul etme yanlışını sürdürdü. Maçın başındaki pasif haline dönünce, Alex’in milimetrik pas atmadaki ustalığı, karda zorlanmasına rağmen Fenerbahçe’yi yeniden öne geçirmeye yetti. Santos’un füzesi ise Gençlerbirliği’nin direncini tamamen kırdı. Kıran kırana geçeceği sanılan şampiyonluk mücadelesinde, Trabzonspor’dan sonra Fenerbahçe de bu hafta zorlanmasına rağmen, zor şartları geçerek önemli bir engeli rahat geçti.
‘’Tarzan'ın affı yok!‘’
Ankaragücü taraftarı ile takımın teknik direktörü Ümit Özat arasında, Özat’ın maymun aslan benzetmesi ile başlayan gerilim dünkü maçta tavan yaptı. Yaşanan olayların önüne geçtiği maçta kontratak futbolunun ülkemizdeki iyi uygulayıcılarına sahip Manisaspor’un sahasında kazanmak isteyen Ankaragücü karşısında kora kor mücadelesi vardı.
Isaac ve Simpson gibi iki hızlı golcüyü, pivot santrfor Kahe ile birlikte kullanan Hikmet Karaman, deplasmanda kazanmak için oynadı. Manisaspor ilk dakikadan itibaren oyun düzenini sahaya daha iyi yansıttı. 25’te hatalı çıkış yapan Ankaragücü kalecisinin boşalttığı kaleye şık bir kafa vuruşu yapan Kahe takımını deplasmanda öne geçirdi. 0-1.41’de Metin Akan, Ankaragücü’nün beraberlik golünü attıktan sonra, Ümit Özat ile seyirci arasındaki sürtüşme başladı. 44’te Metin’in şutu direkten döndü.
Savunmayı unuttular!
Ankaragücü ikinci yarıda daha baskılı gözükürken, Fatih Tekke’yi de oyuna aldığı son bölümde defans güvenliğini unutma yanlışını pahalıya ödedi. 89’da Simpson’un pasıyla hareketlenen Mehmet Güven Manisaspor’u 2-1 öne geçirdi. 90+2’de de sahneye yine Mehmet çıktı ve sert bir vuruşla skoru 3-1’e taşıdı.
Maç sonunda, “Ümit gidecek dava bitecek” diye bağıran Ankaragücü taraftarı, Özat’tan önce teknik direktörlük görevinde bulunan Manisaspor çalıştırıcısına da sevgi gösterisinde bulundu.
‘’Eskişehirspor ‘yedi' bitirdi‘’
Elinde Randall ve Yasin gibi oyunun iki tarafının da oynamayı beceren tekniği yüksek yeni transferler olmasına rağmen, savunma uzun toplarla Ermin Zec’i aradı. Bu düşünce belki doğru bir seçim olabilirdi, ama sakatlıktan yeni çıkan Zec, istenen çabukluğa henüz sahip olmadığı için topu önüne almasına rağmen son vuruşları yapmakta geç kaldı. Gençlerbirliği forvetinin çoğaldığı olgun ataklarda ise özellikle Hurşud’un ceza alanına gönderdiği yüksek topları almak, İvesa için çocuk oyuncağı gibiydi. İvesa, bence iyi bir antrenman maçı çıkardı.
Oyunun savunma tarafını beceren ama hücuma çıkamayan Gençlerbirliği, yapacakları azalınca rakibinin hücum silahlarını, dolayısıyla futbolu kilitlemeye çalıştı. İlk yarıda sonuç veren bu düşünce, ikinci yarının başında, ceza alanı içinde bir Eskişehirspor’lu oyuncunun göğsüne çarpıp Burhan’a yönelen topun gol olmasıyla iflas etti.
Eskişehirspor deplasmanda oynamasına rağmen baskılı olan taraftı. Bu kadar baskı ve yüksek topla oynama oranına rağmen Eskişehirspor’un maça çift santrforla başlaması daha doğru bir tercih olabilirdi. Puanlar aslanın ağzında olunca, Kırmızı-Siyahlılar bu riski alıp, Batuhan ile Ümit Karan’ı yan yana oynatamadı. Belki maç bir süre daha golsüz gitse, Eskişehirspor kenar yönetimi bu seçeneğe yönelebilirdi. Ancak ikinci yarıda golün erken gelmesi tek santrforlu yapıyı Batuhan-Ümit Karan değişikliği ile devam ettirdi.
Kontratak futboluna daha uygun isim olan Serkan Çalık’ı ikinci yarıda Hurşud’un yerine hücuma gönderen Gençlerbirliği, bu kez de kafa toplarına hakim pivot santrforu olmamasının sıkıntısını çekti.
Zec ve Serkan Eskişehirspor’un iri savunma oyuncuları arasında kayboldu. Eskişehirspor tecrübeli oyunculardan kurulu kadrosu ile tek golün getirdiği üstünlüğü 90 dakikanın sonuna kadar taşımasını bildi ve ikinci yarının ilk maçını 3 puanla kapattı. Es Es böylece son 7 maçından da puan çıkartarak önemli bir başarıya imza attı.