‘’Karadeniz fırtınası‘’
Trabzonspor’u iyi çalışan Gaziantep rakibinin tüm zaaflarından faydalandı. Meunier’in önünü iyi kapattı, tecrübesi eksik ve Fountas tarafından yalnız bırakılan genç Arif’in kanadını iyi kullandı, Trabzonspor topu kaybettiğinde ilk müdahalelerde gecikince boş alanları çok iyi buldu ve Sorescu-Draguş golleri ile devreyi farklı kapadı. Onuachu’nun konsantrasyon problemiyle maça başladığı, bu oyuncunun kenar ortalarına yaptığı etkisiz vuruşlardan belli gibiydi. Pepe de bu etkisizliğe eşlik edince hücumda yük olduğu gibi Edin Visca’nın omuzlarındaydı ve bu oyuncunun çabası yeterli olmadı. Bu kaderi değiştirmek isteyen Abdullah Avcı, Umut Güneş ve Trezequet hamlesi ile döndü soyunma odasından. Bu hamle etkisini çabuk gösterdi.
3 önemli detay...
Visca maça ağırlığını iyice koydu ve hikayeyi değiştirdi. Onuachu’ya attırdığı ilk gol ile geri dönüşün kıvılcımını çaktı. Hem Onuachu’nun hem de Trabzonspor’un adeta ipleri çözüldü. Onuachu’nun 3 ve Bardhi’nin attığı her golde ustalık ve enfes bitirişler vardı. Meşhur Karadeniz fırtınası yaklaşık 20 dakika sürdü ve Gaziantep bu fırtınaya direnemedi. Bana göre ilk yarıyı bu kadar vasat oynamış bir takımın geri dönüşü için birkaç detay vardır. Öncelikle doğru değişiklikler (Abdullah Avcı yaptı), oyuna karakter koyan oyuncuların devreye girmesi (Visca, Onuachu ve Bardi gibi) ve son olarak soyunma odası motivasyonunun da devre arasında sağlanması. Bu detaylar biraraya geldi ve Trabzonspor izleyenlere galibiyet, güzel goller kısacası harika bir maç izlettirmiş oldu.
‘’Yarıştan kopmadı‘’
Fenerbahçe’nin baskısı ile başlayan derbide Beşiktaş’ın küçük de olsa direnme ihtimalini yaptığı kurtarışlarla taze tutmaya çalışan Mert Günok, bu ihtimali tamamen ortadan kaldıran ise gördüğü anlamsız kırmızı kart ile asrın felaketi olmaya aday Al Musrati oldu. Fenerbahçe için Fred ve Tadiç’in ağırlığını koyduğu ilk yarıda Batshuayi golüne rağmen maçı erken bitirebileceği bir skor alması uzak bir ihtimal değildi. İsmail Kartal ise ilk yarının başında İsmail Yüksek sakatlanınca Türk oyuncu kuralından dolayı Becao’yu da oyundan çıkararak yıldız oyunculara yapmaması gereken bir muamele ile büyük takım hocalığına yakışmayan bir hamle daha yapmış oldu. Fenerbahçe, 2. yarıya düşük viteste, Beşiktaş ise Ghezzal ile başladı. Muleka’nın kafasında harika bir kurtarış yapan Livakoviç, Beşiktaş’ın tabelayı değiştirebilmek adına en önemli şansını da yok etti.
Nefes yetmedi
İlk yarıdaki tempoya çıkmasına gerek kalmadan İrfan Can golü ile maçı sağlama alan Fenerbahçe, güle oynaya bir derbi oynayacakken Cenk Tosun son bölümde enfes bir gol atarak son dakikaları Fenerbahçeliler için tedirgin hale getirdi. Ancak Beşiktaş’ta form durumu ya da kalite o kadar eksikti ki bu gole rağmen puan için nefesleri yetmedi. Fenerbahçe derbi galibiyeti ile hem yarıştan kopmadı hem de olası bir taraftar tepkisini önleyerek haftayı kapatmış oldu.
‘’Gol becerisi ve Muslera‘’
Sezonun belki de en git-gelli ilk yarısı oldu. Galatasaray’dan çekinmeyen oyun anlayışıyla Balotelli istasyonundan Mendoza ve Yusuf Erdoğan’a savunma arkası koşular yaptıran Adana Demirspor için eksik kalan tek ayrıntı, finalleri yapamamak oldu. Galatasaray ise sadece Barış Alper ile bulduğu pozisyonları gol yapsa, ilk yarıdan maçı koparabilirdi. Aslında ilk yarı özelinde hücum iştahı yüksek Galatasaray’da Icardi, Mertens ve Ziyech de final pasları konusunda yanlış seçimler yaptılar. Gol çıkmayışının en önemli sebebi ise Magomedaliev ve Muslera’nın harika performansları oldu.
Kulübe kalitesi faktörü
2. yarıya da iki taraf aynı gol isteği ile çıktı fakat Adana Demirspor forvet oyuncuları, Muslera ile girdikleri düelloları sürekli kaybederken, Galatasaray’da önce Ziyech sonrasın da ise Kerem Demirbay devreye girdiler. Galatasaray belki savunma anlamında iyi bir gece geçirmedi ama Muslera gerçeği kötü savunma performansının üstünü çizdi. Kulübe kalitesi ile gelen her hamle Galatasaray için maçın kontrolünün daha fazla alınışı demek oldu. Adana Demirspor bu sezon özelinde Galatasaray’a karşı en fazla pozisyona giren takım olmasına rağmen gol becerisi ve Muslera puan almalarına izin vermedi. Icardi’nin noktayı koyduğu Galatasaray ise galibiyetle hem şampiyonluğa bir adım daha yaklaştı hem de Fenerbahçe için derbinin önemini arttırmış oldu.
‘’Önce yönetim sonra Kartal‘’
Ali Koç ve yönetimi görev aldıkları andan itibaren birçok hata yaptılar ve bu hataların bedeli sportif başarısızlık olarak ödendi. Bu sezon özelinde ise Nisan ayı bitmeden, ulaşılabilecek tek hedef olan lig şampiyonluğu ihtimalinin de mucizelere kalmasıyla başarısızlık tavan yaptı. Futbolu yönetenlerin oyuncu kadrosu özelinde yapabileceği hataları doğru teknik direktöre sahipsen telafi edilebileceğini ama ne kadar iyi kadron olursa olsun yanlış teknik direktör seçtiğinde bugün olduğu gibi oyunculardan yeterli verim alınamadığını, yıldızların bile söndüğünü ve özel kadroların sıradanlaştığını görürler. Sonuç olarak yaşanan hezimetin sorumluları iyi birer Fenerbahçeli de olsalar önce yönetim sonrasında ise İsmail Kartal’dır.
‘’Aslan rahat kazandı‘’
Konu Galatasaray olunca maç başlangıcında düşük tempo ile oynayarak yarım saatlik bir bölümde rakiplerine direnme şansı vermek gelenek gibi. Pendikspor da bir çok benzeri gibi yarım saatlik bölümde gol için boş alanlar buldu ama final paslarında beklenen kaliteyi gösteremedi. Bu bölümden sonra da devreye yavaş yavaş Köhn-Mertens-İcardi üçlüsü girdi. Güzel bir organizasyonla öne geçen Galatasaray, devamında Ziyech kornerinde Abdülkerim ile 40’ınca dakikada maçı kopardı ve ikinci yarıya averajı düzeltmek hatta öne geçmek için çıktı.
Averaj farkı...
Bu anlayış Pendikspor’da gol için çok adamla deneyince 2. yarı iki taraf için de orta sahaların kolay geçildiği bol pozisyonlu geçti. Ziyech’in denemeleri, Barış Alper’in rahat pozisyonu harcaması ve Torreira ile kaçan fırsat Galatasaray için tabelayı değiştiremediği anlar oldu. Aslında daha kısa süre önce averajla şampiyonluk kaybetmiş Galatasaray için Pendikspor maçı önemli bir fırsattı ama çok da değerlendirilemedi. Mertens ve Kerem A. golüne rağmen Alparslan’ın golü geldi. Maç kazanılmasına rağmen attığından fazlasını kaçıran Galatasaray rahat bir maç daha kazandı ama avarejı daha fazla düzeltebilirdi.
‘’Enis maçın kahramanıydı‘’
Trabzonspor oyun planında bekleri bazen orta saha, bazen de kanat oyuncularını içeri kaydırıp, öne çıkarmak vardı. Ancak Fountas, Pepe ve Enis etkisiz kalınca, Trabzonspor ilk yarıda, rakip sahaya geçmeyi başarsa da üretkenliği yeterli değildi. Geldiği andan itibaren ligin en iyi sağ beki olan Meunier, Kayserispor savunması ve kalecisini çaresiz bırakan harika bir ortayla, Enis Destan’a golü attırdı. Kayserispor’un ise kazandığı toplarda yaptıkları ilk pas tercihleri genelde yanlış olunca, Uğurcan da rahatsız olmadan içeri gitti.
VAR olmasa..!
Burak Yılmaz 2. yarıya Ramazan ve Nazon hamleleri ile çıktı. Özellikle sağ kanadından maçın kaderini değiştirebilmek için çok çabaladı, ancak Trabzonspor savunmada hem takım hem de MendyDenswil ikilisinin iyi oyunuyla, kolay pozisyon vermedi. Kayserispor’un geniş alanda oynama çabası Pepe için avantaj oldu. İki pasta kaleye giden Trabzonspor, Enis’in indirdiği topta, Pepe ile golü buldu. Kayserispor teslim olmuştu ama Uğurcan Çakır öyle bir hata yaptı ki, son bölümün heyecanı yüksek oldu. Onuachu kadroda olmasına rağmen, Abdullah Avcı’nın forma adaletini kazanan Enis 1 gol, 1 asistlik performansı ile maçın kahramanıydı. Berat, Denswil, Mendy, Meunier ona eşlik ettiler. Trabzonspor maçı kazandı ama dikkat çekici bir ayrıntı da maçın hakemiydi. Pozisyonları yakından takip etmesine rağmen, her önemli kararda hata yapan Çağdaş Altay ‘VAR’ olmasa gerçek anlamda bir felakete sürüklenebilirdi.
‘’Yönetim bahaneyi verdi‘’
Tarihinin en pahalı kadrosuyla Fenerbahçe için son şans artık sadece şampiyonluk. Aslında bu kadro eğer sadece 1 kulvara kalmışsa ve sadece şampiyonluk elde ederse bana göre başarılı sayılamaz. Zaten en başından beri yönetimin İsmail Kartal ve oyunculara gönderdiği şampiyonluk odaklı mesaj büyük bir hata oldu. Şimdi Türkiye Kupası, Süper Kupa ve Avrupa’dan elenmiş Fenerbahçeli oyunculara sorsan, ‘Zaten bizim hedefimiz şampiyonluk’ diyebilecekleri bahaneyi yönetim en başından oyuncuların önüne koymuş. Halbuki hem Fenerbahçe hem de Galatasaray bu kadar büyük paralar harcamışken şimdi şampiyonluk üzerinden başarısızlığın üstünü örtme peşine düştüler. Bakalım bu sezon gittikçe çirkinleşen bu hikaye kimin için iyi bitecek...
‘’Kime yazar‘’
Fenerbahçe ideal kadrosuyla maça olabildiğince iştahlı başladı. Fakat hızlı başlama isteği zaman zaman oyuncuların telaşa düşmesiyle orta sahadan hücuma geçişlerde kolay pas hataları getirdi. Yine de sahada kalitesi ile form durumu doğru orantılı kariyer sezonu geçiren İrfan Can attığı harika gol ile kurbanları arasına Olympiakos’u da eklemeyi başardı. İlk 20 dakikalık bölümden sonra oyun bi parça dengelenmiş olsa da Tadiç ve İrfan Can ile pozisyonlara giren taraf yine Fenerbahçe oldu. Olympiakos’a karşı özellikle Becao ve Djiku ilk yarıda çok yerinde müdahaleler yaparak Livakoviç’in yere yatmasına bile izin vermediler. 2. yarı ise karşılıklı düşük tempo ile başladı. 2 takımın da oyunu kontrol etme çabası üretkenliğin azalmasına sebep oldu. Olympiakos’un maçtaki tek pozisyonunda Livakoviç çok önemli bir kurtarış yaptı. İsmail Kartal Fenerbahçe’nin düşen direncine önce Batshuayi, sonrasında ise Zajc ve Cengiz ile müdahale etti. Fakat oyundan maçın iyileri İrfan Can ve Fred’in çıkması oldukça şaşırtıcı bir karardı. Oyunun dengelenmesine rağmen tabela değişmeyince uzatmalar geldi. Uzatmalarda da yorgunlukların haricinde oyuna sonradan giren isimler de çok etkisiz kaldı.
Yetmedi
İsmail Kartal rakibi tedirgin edebilecek en özel 3 oyuncuyu da oyundan almışken Olympiakos da cesaretlendi ama neyse ki kalitesi tabelayı değiştirmeye yetmedi. Sonuçta Fenerbahçe bu ilk maçtaki yanlışlara ve rövanşta yapılan karşılığı olmayan hamlelere rağmen işi penaltılara taşıdı. Ancak Fenerbahçe o kadar kötü penaltılar attı ki Livakoviç de dayanamadı. Fenerbahçe bana göre kendisinden daha zayıf bir takıma elendi. Kime yazar derseniz, ister 2 maçta da çok kötü seçimler yapan İsmail Kartal’a, ister Karagümrük maçının ertelenmesi teklifini geri çeviren yönetime, isterseniz penaltılara çalıştığı söylenen oyunculara.