‘’Mourinho’yu bekleyen final‘’
CV’si tartışılmayacak olan Mourinho’yu sezon sonunda nasıl bir son bekliyor? Bu soruya bugünden kimse net cevaplar veremez. Göreve geldikten sonra Fenerbahçe’nin beklenenin aksine sıkıntılı günler geçirmesi, Galatasaray’ın gerisinde kalışı Mourinho’ya sıkıntılar yaşatıyor. Lider ile 8 puanlık farkın 4’e inişi her Fenerbahçeli’yi şampiyonluk için ümitlendiriyor. Ligin yanı sıra camia ve taraftarlar, Avrupa Ligi’nde de Mourinho ile büyük hedefler kovalanacağının hayallerini kuruyorlardı. Ancak Rangers maçının Kadıköy’de beklenmeyen skorla kaybedilişi hayal kırıklığı yarattı. 3 kulvarda yarışan Fenerbahçe’nin en büyük güvencesi ve ümidi Mourinho. Sarı Lacivertli taraftarlar Portekizli hocanın takımlarına da önemli kupalar kazandıracağını bekliyorlar.
Unutulmaz olabilir...
Bu kupalara ulaşmak kolay mı? İstanbul’da 3-1 kaybedilen Rangers maçının rövanşı çok zor. Fenerbahçe bu maçı döndüremez ise Avrupa defterini kapatacak. Sonra Galatasaray ile kupa ve lig kapışmaları başlayacak. Ezeli rakibi 2 kulvarda geçerlerse Mourinho krallığını ilan edecek ve Fenerbahçe tarihinin unutulmazları arasına girecek. Sezon sonunda zirvede yine Galatasaray olursa, o zaman Mourinho’nun ne havası kalır ne de 'Special One’lığı. Bakalım Mourinho’yu nasıl bir final bekliyor?
‘’Masallar ve gerçekler‘’
Çok bilmiş, yemiş yutmuş! yorumcularımız maçtan önce Glasgow Rangers’a “çantada keklik” diyorlardı. Karşısınızda kim ne derse desin ada futbolunun esintilerini taşıyan bu platformda önemli işlere imza atmış bir takım vardı. Buraya kadar alkışlanarak gelen Fenerbahçe bu önemli 90 dakikaya son haftaların en formda oyuncusu Fred’siz yakalanmıştı. Takımın önemli parçalarından Oğuz Aydın da yoktu. Maç başladı, oyuna ısınamadan rakip hemen golü buldu. Orta alandan çabuk çıkan rakip takımı kolay karşılayamıyor, kanatları kullanamıyor, golü daha çok duran toplardan arıyorduk. Aslında oyun “nerdesin Fred, nerdesin Oğuz” diyordu. Amrabat hücuma katkı yapamıyor, Szymanski ve Tadic sadece orta yapmaya çalışıyorlardı. Bir korner sonucu gelen Djiku golü hepimizi ümitlendirirken, rakip yine bir ani atağında Cerny (sahanının en iyisi) ile yine öne geçiyordu. Maçı döndürmek için Mourinho riskli hamleler yapmaya başladı.
Güzel bir ders...
Önce Yusuf’u dışarı alıp Talisca’yı (sadece şut attı) sonra da Szymanski’nin yerine Maximin’i aldı. Fenerbahçe’nin oyunu doldur boşalta dönerken rakip 3 gol attı, 2’si milim ofsayta takıldı. Rakip her atağında gol pozisyonu bulurken Fenerbahçe’nin futbolu çorbaya dönmüştü. Çabuk oynayan ani atağa kalkan takımlara karşı 3’lü defansın ne hallere düştüğünü gördük. Ne Skriniar ne diğer stoperler bir iş yapamadı. Rangers oynadığı futbol ile bizim futbol ulemalarına güzel bir ders verdi. Demek ki neymiş oynanmadan hiç bir maç kazanılmazmış. Hocan Mourinho da olsa, sahada Talisca da olsa bu değişmez. Fenerbahçe cephesi bu geceden itibaren Galatasaray kupa maçı muhabbetine başlayabilir. Çünkü bazıları gerçeklere değil, masallara inanır.
‘’Durdurmak çok zor‘’
Livakoviç, Djiku, Yusuf, İrfan Can Kahveci, Mert Hakan, Talisca, Amrabat, Maximin, Cenk Tosun. Bunlar dün sahada değil, kulübede olanlar. Burak Kapacak ile Osayi’yi de sayarsak kenarda bir başka Fenerbahçe var. Kulübede bunlar varsa, sahadakileri hesap edin. Böylesine geniş kadrosu ve yıldızları olan bir takımla baş etmek mümkün değil. Maç başladı, rakip ne olduğunu anlayamadan 30 dakikada kalesinde 3 gol gördü. Sarı-Lacivertli takımda çok silah (Tadic, Dzeko, Szymanski, Fred, En Nesyri) var. Dzeko adeta ikinci baharını yaşıyor. Kostiç ve Oğuz Aydın iki kanadı ofansta ve defansta mükemmel kullanıyorlar. Takım oyunu istediği zaman hızlandırıyor, önde baskıyla rakibe pozisyon bile vermiyor. Szymanski ve Fred enerji küpü. Maçın ilk bölümünde, İrfan Can Eğribayat tek kurtarış yapmadı.
Hiç sürpriz olmaz
Maç 3-0 olmuş, Emre Belezoğlu kenarda çırpınıyor. Hocam sen önce bu amatör görünümlü takımına bir çeki düzen ver, yoksa gidişat iyi değil. Devre 3 farkla bitmesine rağmen Fenerbahçe’nin hamleleri son 20 dakikada yapıldı. Önce Talisca sonra da Amrabat ile Cenk Tosun oyuna girdi. İkinci yarıda pozisyonlar bulan Fenerbahçe kale önünde cömert olunca, fark artmadı. Konuk takımın bırakın gol atmayı, pozisyon bulma becerisi bile yoktu. Antalyaspor galibiyeti ile puan farkı 4’e indi. Liderin futbolu, “SOS” veriyor. Fenerbahçe’nin futbol görüntüsü ise alkışı hak ediyor. Bu takımı durdurmak zor. Fikstür avantajını da hesaba katarsak, Fenerbahçe’nin rakibini yakalayıp geçmesi hiç sürpriz olmaz.
‘’Sürprize yer yok‘’
Fenerbahçe’nin sıfır hatayla oynaması gereken maçlar başlıyor. Lider Galatasaray’ın 6 puan gerisinde olmasına rağmen küçümsenmeyecek fikstür avantajı Sarı-Lacivertli takımı ümitlendiriyor.
Antalyaspor’un başında güçlü rakibini çok iyi tanıyan bir teknik adam var. Ancak Emre Belözoğlu’nun saha içi planları Fenerbahçe’yi durdurmaya yeter mi? Moral ve motivasyonu üst düzeyde olan Fenerbahçe’ye Kadıköy’de kafa tutmak, durdurmak zor. Mourinho’nun tribünde olacağı maç yine “Kapalı gişe” oynanacak. 6 puanlık farka rağmen camia, Mourinho ile takımına güveniyor. Kaldı ki, liderin düşüşe geçen ve sonuç alamayan futbolu ümitleri daha da arttırıyor.
Yeni bir maraton başlıyor
Gelelim sahadaki ilk 11’e... Mourinho, kupa oyunundaki 11’i bozar. Bankolarından vazgeçmez. Skriniar, Çağlar, Yusuf, Fred, Kostic, Oğuz ve Szymanski sahada olurlar. Tadic, Talisca, Dzeko, En Nesyri dörtlüsünden bakalım kaçı sahada olacak? En Nesyri mutlaka oynar. Yanında Dzeko mu olur, yoksa Talisca mı? Tadiç ve İrfan Can hamle oyuncusu olabilir. Bu arada Sofyan Amrabat’ı da unutmamak lazım. Görüldüğü gibi böylesine geniş, iş bitirici ayaklara sahip bir kadro hangi teknik adamın elinde var. Onun için her Fenerbahçeli şampiyonluk ve kupalar istiyor. Antalyaspor maçı ile yeni bir maraton başlıyor. Maratonun ilk maçında da sürprize yer yok diyelim ve 90 dakikayı bekleyelim.
‘’İdman niyetine ‘’
Mourinho’nun elinde öyle bir kadro var ki kim yedek kim as belli olmuyor. Sahaya çıkan 11’de ilk göze çarpanlar Talisca ve İrfan Can Kahveci idi.
Maç başladı, oyuna 10 dakika baktık ve ev sahibinin sahaya ‘bu maç da nereden çıktı!’ havasında olduğunu gördük. Fenerbahçe’ye karşı tedbir almazsan, sonuçlarına da katlanırsın. Gaziantep ilk 45 dakikada ne defans yapmayı becerebildi, ne de hücum. Rakibin silahlarını da (İrfan Can, En Nesyri, Oğuz, Talisca) kendi başına bırakınca maç 30 dakikada gelen goller sonrasında idman havasına döndü.
Talisca 11’in bankosu olur
İkinci yarı girdikleri pozisyonlar da göz boyama idi. Fenerbahçe’nin güle oynaya kazandığı maçta öne çıkanlara bir göz atalım. İlk golü hazırlayan, ikinci golün asistini yapan İrfan Can Kahveci’nin yeri kulübe olmamalı. Kafa golleriyle gündeme gelen En Nesyri’nin yarım vole ile attığı 2’nci gol tam jeneriklik idi. Talisca attığı gollere rağmen hala ısınma turlarında. Tam ısındığında ilk 11’in bankosu olur.
Kasımpaşa ayıp etti
Osayi-Samuel’in futbolu geri gitmeye başlamış. Gelelim yine Mourinho’ya... Maç farka gitmiş, 5 oyuncu değiştiriyorsun. Cenk Tosun’u oyuna almamak için yemin mi ettin? Neyse vardır onun bir bildiği! Not: Fenerbahçe farka gitmeyip averajla 2’nci olsaydı, grubun dengelerini bozan Kasımpaşa’ya ne yorumlar yapılacaktı? Olmadı Kasımpaşa. Kupaya ve katılanlara ayıp ettin.
‘’Fenerbahçe Yönetimi nerede?‘’
Mesleğe başladıktan sonra yıllarca Fenerbahçe muhabirliği yaptım. Geçmiş dönemlerde kulüp içindeki grup çatışmaları ve kavgaları yüzünden çok fazla kongreler yaşadım. Geçen gün bir hesap yaptım, o günlerden bu günlere 11 başkan ile çalışmışım. Fenerbahçe Yönetimleri hep güçlü isimlerden oluşurdu. Başkanlık koltuğuna iki defa oturan (1981 ve 1995) Ali Şen’in yönetim kurulu arkadaşlarını unutmak mümkün değil. İki yönetimde yer alan isimlere arşivlerden bakın, içinden en azından 5 başkan daha çıkar. Rahmetli Ali Dinçkök, rahmetli Mete Has, Niyazi Önen (Dardanel), Şadan Kalkavan, Vefa Küçük, Nihat Özdemir, Mehmet Ali Aydınlar bu isimlerden bazıları. Fenerbahçe Yönetimleri hep güçlü olurlar ve kulübün haklarını sonuna kadar savunurlardı.
Güçlü duruş sergilenmiyor
Ali Şen’in 12 Eylül harekâtından sonra askeri yönetimlere bile Fenerbahçe için direndiği hâlâ hafızalarda. Kulübün Kalamış Tesisleri’nin yıkım kararına, o dönemde sıkıyönetime rağmen karşı durmuştur. Aziz Yıldırım’ın yönetim kurulları ve verdikleri savaşlar hâlâ hafızalarda. Bunları niye yazdım? Son yıllarda Fenerbahçe’nin gerek saha içinde, gerekse saha dışında haksızlıklara uğradığını kimse inkar edemez. Ancak gördüğüm kadarıyla Fenerbahçe’de yönetimlerin eski ağırlıkları yok. Bu sezon hakemler konusunda sürekli veryansın eden Sarı- Lacivertliler, dışarıya karşı çok güçlü bir duruş sergileyemiyorlar. Ben Fenerbahçe Yönetimleri’nde öyle Genel Sekreterler (Orhan Ergüder, Orhan Keçeli, Vedat Olcay) gördüm ki, bir açıklama yaparlar ortalığı ayağa kaldırırlardı.
Sadece Ilıcalı var
Şimdiki Genel Sekreter arkadaş ise sadece Divan toplantılarında etkisiz konuşmalar yapıyor. Kimsenin umurunda olmuyor. Bakın son dönemlerde sahnede hep Acun Ilıcalı var. Bu da doğru değil. Sevgili Ilıcalı, diğer camiaların hedefi haline geldi ya da getirildi. Ezeli rakip Galatasaray yeri geliyor, muhalefeti ile birlikte sert açıklamalar yapıyor. Fenerbahçe’de ise maç öncesi, maç sonrası açıklamalarda, televizyon kanallarının hepsine bağlanan Acun Ilıcalı. Etkili oluyor mu? Hiç sanmıyorum. Peki Fenerbahçe Yönetimi nerde?
Sahne sırası sizde başkan
Onlar sadece Divan toplantılarında ya da bayram kutlamalarında fotoğraf veriyorlar! Fenerbahçe bir savaş veriyorsa, bu savaşın baş aktörlerine önemli roller düşer. Eğer savaşı Acun Ilıcalı ile kazanacağını düşünüyorsanız yanılırsınız. Ne dersiniz sayın Ali Koç? Sahneye çıkmakta bazen geç kaldığınızı düşündüğümden bunları yazdım. Fenerbahçe geçmişte de çok zor günler gördü ama hiç bir zaman pes etmedi. Sahne ve söz sizin sayın başkan
‘’Fenerbahçe devam ediyor‘’
Mourinho’nun 11’nde ilk göze çarpan Çağlar stopere, Amrabat sürpriz bir şekilde kulübeye dönmüştü. Fenerbahçe yine 3’lü defans oynuyor, önde baskı yapıyor, rakibini geriden çıkarken hataya zorluyordu. Galatasaray’ın kanattan hızlı çıkışları yüzünden de Oğuz Aydın ve Kostiç defansif oyunu daha ön plana alarak oynuyorlardı. Kanatlardan ortalar gelmeyince Dzeko ve En Nesyri de ilk 45 dakikada sahneye çıkamıyorlardı. Devre iki tarafın kale önlerinden uzak futboluyla golsüz geçildi. Fenerbahçe ikinci yarıda biraz daha etkili gözüktü. Galatasaray pozisyon bulamıyor, öncelikle gol yememeyi düşünüyordu. Mourinho ilk hamlelerini son yarım saatte yaptı. Sarı kartlı Çağlar’ın yerine Djiku’yu, Szymanski’nin yerine Amrabat’ı aldı.
Talisca’yı anlayamadık
Değişikliklere rağmen Fenerbahçe rakip kalede baskı kuramadı. Talisca gibi bir silahın bitime 10 dakika oyuna alınışına da pek anlam veremedik. Bu arada Kaleci İrfan Can Eğribayat ile Yusuf Akçiçek güven veren oyunlarıyla ilk 11’e hep göz kırpacak gibi gözüktüler. Sonuç mu? Galatasaray kazanamadan sevindi, Fenerbahçe kazanamadı ama, üzülmedi. 6 puan fark olsa da yarış devam ediyor. Hem de Mourinho’nun büyük maçları kazanamamasına rağmen. Fikstür ve sahadaki görüntülerine bakarsak Fenerbahçe’nin zirve şansını da küçümsememek lazım. Hakem Vincic mi? Bakalım maçtan sonra ona da sallayanlar olacak mı?
‘’Kazanırsa şampiyon olur‘’
Haftalardır konuşulan, haftalarca da konuşulacak olan derbi geldi çattı. Maça genelde şampiyonluk 90 dakikası gözüyle bakanlar çoğunlukta. Kadıköy’deki ilk maçı kaybeden ve 6 puan geriden gelen Fenerbahçe için galibiyet çok önemli. Bakalım usta hoca Mourinho bu oyunda neler planlayacak? Sarı-Lacivertli takım genelde 3’lü defans oynuyor. Bu maçta da 3’lü oynar ama stoperler değişebilir. Djiku ve Çağlar şans bulursa, Amrabat orta alana kayar. Mourinho’nun 11’nde Skiniar (Osimhen’e kelepçe), Fred, Kostiç, Tadiç diğer bankolar.
Fenerbahçe kontrollü oynar
Sağda Mert Müldür ile Oğuz Aydın forma için kapışır. Talisca ise hamle oyuncusu gibi duruyor. Bakalım Dzeko ve En-Nesyri aynı anda sahada olacaklar mı? 6 puanlık farka rağmen ben Fenerbahçe’nin topu rakibine verip, kontrollü oynayacağını düşünüyorum. Galatasaray sahaya mutlak kazanmak için çıkar ve ofansif bir futbolu tercih ederse, geride geniş alanlar bırakıp kolay gol yiyebiliyor. Bakalım onların oyun planı ne olacak? Mourinho kazanamazsa, kaybetmemek isteyecek.
En azından kaybetmez
Fenerbahçe yenilirse sadece maçı kaybetmeyecek, yarıştan da çekilecek. Ben Fenerbahçe’nin ezeli rakibi karşısında kaybetmeyeceğini düşünüyorum. Kazanırsa da virajı döner ve ipi finalde göğüsler. Neden mi? Fikstür ve iki takımın son haftalarda oynadıkları futbol bana bu yorumu yaptırıyor.