‘’Defansif güç‘’
Fenerbahçe’nin saha dizilişi ile oyun anlayışı arasında tezat var. Mehmet, De Souza ve Ozan’dan oluşan bir orta saha mevcut. Bu üçlüye rağmen defanstan uzun topla çıkılıyor. Bu topların forvet oyuncuları tarafından kontrol edilmesi ve pozisyon yaratılması oldukça zor. Çünkü oyunu kendi sahasında kabul eden Eskişehirspor’un, Fenerbahçeforvetlerine boş alan ve zaman bırakması zaten intihar. Dolayısıyla atılan bu uzun topların çoğu top kaybıyla sonuçlanıyor. Mehmet, Ozan ve De Souza arasındaki pas alışverişi yok denecek kadar az. Bu üçlü kendi arasında pas yapmayacaksa, topun Fenerbahçe’de kalması sağlanamayıp, oyuna hakim olunamayacaksa orta sahadaki bu kalabalığın sebebi ne?
Ofansif transfer şart
Çift santrfor ya da forvet arkasıyla oynamak daha mantıklı. Diego sakat, forvet arkası yok. Ama bu maça Van Persie ve Fernandao ikilisi ile başlanılabilirdi. Kazanılan penaltı dışında ilk yarıda tek pozisyon yok. Sadece uzaktan atılan şutlar var. Oysa takım güçlü ve agresif. Fenerbahçe yedek kalmayı dert etmeyecek değil, ofansif gücüne çeşitlilik katacak bir oyuncu transfer etmeli.
Defansta eksik yok
Markovic hızlandığında yakalanması mümkün değil. Onun bu süratini etkili ara paslarıyla taçlandırmak şart. İstediği topları aldığında yapamayacağı şey yok. Nani’nin ise top ayağındayken yardıma gelecek, boş koşularla önünü açacak bir takım arkadaşına ihtiyacı var. Şimdilik yapabilecekleri kendi bireysel yeteneği ile sınırlı. Bu defans Fenerbahçe’yi hedeflerine ulaştırır. Defanstaki hiç bir oyuncunun eksikliği hissedilmiyor...
Es Es’e yazık...
Eskişehirspor’a yazık oldu. Alpaslan’ın gördüğü kırmızı kart yanlış. Müdahalesi topa. Mehmet Topal, Alpaslan’ın ayağına takılıp düştü. Hakem Es Es’i eksik bıraktı. Eskişehirspor’un kayıp puana tahammülü yok. Oyuncular daha serinkanlı olmalı. Engin bireysel yetenekleriyle büyük katkı sağlayabilir. Emre ve Sezgin’in tecrübesi, Pinto’nun golcülüğüne kavuşması ve yapılacak birkaç takviye, takımı ligde tutabilir.
‘’Şans, Kjaer, kısmet‘’
Kanarya’nın kanatları rengarenk. Verkaçlar, bindirmeler, araya adam kaçırmalar ve driplinglerin hepsi mevcut. Ofanstaki bu renkli görünüm, rakip ceza sahasına erişimi çok kolaylaştırıyor. Ancak son pas ve ortalarda topun olduğu yerde hep Sivasspor defansı var.
RvP yalnız kalıyor
Sebebi ceza sahası içerisindeki eksiklik. Van Persie ceza sahasında yalnız. Orta sahadan bir sürpriz destek ya da ters kanattan ceza sahasına giren kanat oyuncusu yok. Bir destek Van Persie’yi ön direğe zorlayacak. Arka direğe koşan adamla birlikte gol şansı yükselecek. Kanat varyasyonlarının rakip ceza sahasına fazla oyuncu sokma zorunluluğu, cepheden yapılan ataklar için şart değil. Pas ya da şut atan bir oyuncu ve bir takipçi yeterli. Kalecinin tutamadığı veya direkten dönen her top, gol getirebilir. Temiz iş. Takipçilik, golcünün olmazsa olmazıdır. Van Persie bunu bildiği için bir dünya yıldızı.
Ozan şu an yetersiz
Etkili forvetlerin Fenerbahçe defansını zorlaması doğal. Hasan Ali’nin defansif yetersizliği ve Gökhan’ın geciken geri dönüşleri stoperleri zorda bırakıyor. Mehmet Topal’ın her açığı kapatması imkansız. De Souza’nın bu yükü azaltması lazım. Ama yapmıyor. Onu vazgeçilmez yapan, top kullanmadaki becerisi olsa gerek. Bu performans sezonun ikinci yarısında Souza’yı tartışmaya açar. Uyum süreci bitecek. Ozan şimdilik yetersiz. Futbol hayatının en verimsiz günlerini yaşıyor. Biraz özgüven ve iyi geçirilen bir devre arası Ozan’ı rekabetçi yapar. Bu rekabet olmazsa hedeflere ulaşmak oldukça zor.
Üçüncü forvet şart
İkinci yarıda tam bir abluka. İlk yarıdaki görüntünün tersine Fenerbahçe’nin tüm forvetleri rakip ceza sahasının içinde. Fakat sihirli dokunuş gecikti. Gol vuruşu Markovic ya da Volkan Şen’in işi değil. Dar alanda, sürat ve dripling yetenekleri de faydasız. Tam Fernandao’nun maçı ama o yok. Çare Alves ya da Kjaer’in duran toplardaki hava hakimiyeti. Kjaer’in bu ihtiyacı karşılaması büyük şans. Fenerbahçe mutlaka bir santrfor daha almalı. Üç kulvarda mücadele edecek olan bir takım işini şansa bırakamaz.
‘’Her şeyin başı sağlık‘’
Maç başındaki pozisyon bolluğunu görünce heveslendik. Bu kaliteli kadrolar golü geciktirmez diye düşündük. Yanılmamışız. Rusescu, Gomez, Ndiaye ve Sosa’nın golleri sıradan değil. Bu goller için futbol zekası, top kontrol yeteneği ve son vuruş kabiliyeti gerekiyor. Yani kalite şart. Oynatmamayı değil, oynamayı düşünen her iki takımın yapabileceklerinin sınırı yok. Üstelik sahada karşılıklı öyle bir defans zaafiyeti var ki, bu maçın skorunu değil önceden, oynanırken bile tahmin etmek mümkün değil.
Günay’ın hakkı verilsin
Beşiktaş’ın sağlık heyetini kutluyorum. Maç sabahı talihsizce sakatlanıp, oynayamayacak durumda olan sakat oyuncuları, ne yapıp edip bir sonraki maça yetiştiriyorlar. Kaledeki vazgeçilmezimiz ve canımız kaptanımız Tolga’yı ilk 11’de görünce çok mutlu olduk. Ama risk edilmesine biraz da üzüldük. Zira, geçen maçta yediği golde hatalı olmasına rağmen, derbideki zafere katkısı olan Günay’a da bu takımın bu takımın bir değeri gibi davranılmasını bekliyoruz. Mecburiyetten değil de hakkaniyetten görev alması yegane dileğimizdir.
Gökhan yetişmeli
Beşiktaş’ın kanatlarında formsuzluk hakim. Olcay ve Quaresma beklentilerin uzağında. Sağlık heyetinden ricamız Gökhan Töre’nin de bir an önce formasına kavuşturulması. Onun yeteneğine ihtiyacımız var. Sosa’nın üstün formu ve Gomez’in bitiriciliği bu maçı da kazanmaya yetti. Ama yardıma ihtiyaçları var. Ofanstaki yüklerini azaltmak lazım.
Osmanlı imparatorluğu gibi!
Osmanlıspor, Süper Lig’e renk kattı. Ndiaye, top kullanma becerisi ve Muhammed de kendine has çalımlarıyla dikkat çekiyor. Mehmet’in tecrübesi önemli katkı. Rusescu her takıma gol atabilir. Dilerim bu takım, Süper Lig’de Osmanlı İmparatorluğu kadar uzun soluklu olur. Hatta dünyaya hükmederler. Futbolumuzun, büyükleri zorlayacak rakiplere ihtiyacı var. Rekabettir başarıyı getiren. Zoru başaranlar önce kendilerini sonra da ülkeyi aşar. Milletimiz her zaferi hak ediyor.
‘’Emin adımlar‘’
Fenerbahçe hücumda ve preste etkili. Kazanılan birçok top var. Pas yapmak yerine rakip kaleye yönelseler pozisyon bolluğu yaşanır. Çünkü rakip dengesiz ve eksik yakalanacak. Aslında Fenerbahçe’de ani atak yapabilecek çok iyi futbolcular var. Nani ve Markoviç, kontra için ideal oyuncular. Biraz tek pas çalışması yeterli. Gökhan, rakip arkasına aşırtma pas atmakta müthiş hünerli. Onun bu yeteneğini ortaya çıkaransa Markoviç’in delici deparları. Son maçlarda skoru etkileyen bu pas alışverişi Fenerbahçe’nin oyununa renk katıyor. Hücum alternatiflerini çoğaltıyor. En önemlisi de Gökhan’a dinlenme fırsatı vermesi. Artık Gökhan enerjisini 90 dakikaya yayabiliyor.
Forma artık Hasan Ali’nin
Hasan Ali bu sezon daha çok süre alacak. Alternatif oyuncu olmaktan çıktı. Hem savunmada hem de hücumda yaptığı doğru hamlelerle takımının sol bölgesinde sağlam bir görüntü ortaya koyuyor. Bundan dolayı forma artık onda. Caner Erkin, müthiş katkısına rağmen sinirli hareketleriyle risk oluşturuyor. Pereira’nın Hasan Ali tercihine alışmak lazım. Defansı sağlama alıyor.
Gidişatı Fenerbahçe belirledi
Fenerbahçe oyun genelinde rakibi karşısındaki üstünlüğünü sürdürdü. Oyunun gidişatını Vitor Pereira’nın öğrencileri belirledi.
Biri iyi diğeri kötü iki takım izledik. Galibiyet için bir gol yetti. Konuk ekibin oyuncuları, ilk yarıda buldukları golün ardından maç içinde tempoyu düşürdüler. Ancak gerekseydi fazlası da olurdu.
‘’Zirve müptelası‘’
Defans yapmak zorunda kalmadığında İsmail’i seyretmek keyifli. Kaçırdığı net pozisyona rağmen istekli oyunu ve top kullanma becerisi takdir topladı. Galatasaraylı oyuncular, onu durdurmak için faul yapmak zorunda kaldılar. Podolski’nin oyunu İsmail’i zorlamaktan çok uzak. Takip de yapmadığından, Beşiktaş, sol kanadı dilediği gibi kullandı. Diğer kanadı da dilediğince kullanan Kartal, ilk yarının hakimiydi. Gol yapamamasının tek nedeni Muslera. Köşe tutmadaki mahareti, geri paslarındaki risksiz oyunu ve tabi ki kurtarışlarıyla Muslera, ilk yarının en iyisi.
Günay’ın suçu yok!
Hiç resmi maç oynamadan derbiye çıkmak çok zordur. Yediği gol, Günay’ın suçu değil. Onu bu günlere hazırlamayanların suçu. Gomez’in hazır cevaplılığı, Günay’ı ve Beşiktaş’ı oyuna döndürdü. Alman yıldız büyük maçların adamı. Derbi maçlarda gol atmanın daha kolay olduğunu da fark etmiş. Bu tip maçlarda rakip de golü düşündüğünden bir defans kalabalığı oluşmaz. Akıllı forvetler için sezon fırsatıdır bu. Kaçırılmaz. Sosa, forvet arkasındaki en doğru tercih. Futbol zekası ile her pozisyonun içinde. Topsuz koşuları da Gomez’e gizli destek. Pası alabileceği yerde hazır ve nazır olmasıyla da orta sahasını rahatlatıyor. Oğuzhan’ı diğer oyunculardan ayıran çok önemli bir özelliği var; Tek pas yeteneği. Oyun hep tempolu. Çünkü paslar hiç gecikmiyor. Atiba ve Oğuzhan Kartal’ı hep yüksekten uçuruyor. Zirve yine Beşiktaş’ın.
‘’Rekabetin faydaları‘’
Hasan Ali cezalı. Oynadığında gösterdiği performans, Caner’e gözdağı vermiş. Hiç sakatlıktan çıkmış gibi gözükmüyor. Agresif ve hırslı. Topa müdahalelerinde sıkıntı yok. Ama rakip ve hakemle olan diyaloğunda dikkatli olmalı. Rekabet hata affetmez. Fernandao oyuna sonradan girdiğinde müthiş etkili. Maç başında, rakip de güçlü olduğundan Brezilyalı’nın gücü fark yaratmıyor. Yıpranmış defansa karşı ise durum çok farklı. Tam bir skor adamı. Fernandao teknik kapasitesini artırmak zorunda. Tek forvette, bir çok özelliği yek vücutta barındırmak gerek. Fenerbahçe’nin artık çift santrforlu sisteme dönmesi zor. İcraat yapan sahada kalır, yapmayan oturur.
Pereira’nın korkusu!
Başakşehir’in ismi, hocasından fazla değişiyor. Hal böyle olunca istikrar kaçınılmaz. Uzun zamandır bir arada oynayan futbolculara sahipler. Teknik-taktik anlayışları da aynı. Takım boyunu kısaltıp modern futbol oynama çabasındalar. Visca süratli, Mossoro yetenekli. Yardımlaşma da mevcut. Verdikleri iyi takım görüntüsü rakibi ürkütüyor. Pereira’nın çift santrfora dönememesinin ve atılan gole böylesine sevinmesinin sebebi de bu korku..
Defansta Kjaer, forvette Nani. İki yıldız üç puan. Bir sürü yıldız, iyi bir takım etmiyor. Ama iyi bir takım, yıldızını parlatabiliyor. Önce takım olmakta büyük fayda var..
‘’Ozzie damga vurur‘’
Hayal kırıklıklarından sonra iyi ve büyük futbol şansıdır derbiler. Her ne kadar teknik adam ve futbolcular kolay maç tercih etseler de camiayı tatmin edecek olan galibiyettir. Bu açıdan Galatasaray maçı Beşiktaş için iyi bir fırsat. Yaralarını sarmak ve ‘ben şampiyonluğun en büyük adayıyım’ demek için Beşiktaş bu mücadeleyi kazanmak zorunda...
Camia şampiyoluk istiyor
Büyük takımlar her büyük kulvarda mücadele etmek isterler. Ancak bu kolay değildir. Kadro zenginliği, değişik şartlara uyum ve motivasyon gerektirir. Beşiktaş, Avrupa Ligi’nden elendi. Artık dış kulvardan Beşiktaş’ı zorlayacak bir etken yok. Tek hedefe yoğunlaşmak çok daha kolay. Beşiktaş’ın bu sene Türkiye Kupası’nı önemseyeceğini zannetmiyorum. Camianın özlediği, birkaç sezondur elden kaçıp giden şampiyonluğa ulaşmaktan başka çare yok.
Takım boyu çok uzun
Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı takım boyu. Defansın çok ağır olması ve Tolga’nın çizgi kalecisi olması sebebiyle Beşiktaş, takım boyunu kısaltamıyor. Doğru olan forvetin takımı öne çekmesidir. Ve defansın da öne çıkmasıdır. Eğer forvetin götürdüğü gidemiyorsak defansın getirdiği yerde kalabalıklaşmak zorundayız. Bu sebeple Beşiktaş’ın forvetleri her ataktan sonra kendi alanlarına dönüp pozisyon almak zorundalar.
Yorgunluğa tahammül yok
Hatta mümkünse orta saha ve defansa yardımcı olmalarında büyük fayda var. Beşiktaş’ın mevcut oyununun 60’tan 70’ten sonra yaşanan forvet yorgunluğuna ve adale kramplarına tahammülü yok. Forvetteki alternatif çokluğunu düşünürsek Beşiktaş’ın hamle sıkıntısı yaşaması söz konusu değil. Yeter ki doğru zamanlama yapılsın.
Yasin'in alanı daraltılmalı
Günümüz futbolunda rakip analizi çok önemli. Yasin’in hareket alanı daraltılmalı; Podolski ve Sneijder’e şut attırmak büyük risk. Formda olan Selçuk ve Burak arasındaki pas alışverişi her zaman dikkat çekmiştir. Bu pas yolu mutlaka tıkanmalı. Ofansif olarak da Galatasaray’ın beklerdeki sıkıntısı avantaj haline dönüştürülebilir. Sabri’nin geri dönüşlerdeki gecikmesi Beşiktaş için bir avantaj sağlayabilir. Ayrıca Galatasaray’ın sol bekteki kimlik arayışı göz önünde bulundurulmalı. Olcan Adın defansif olarak zayıf. Hakan Balta, beke çekildiğinde stoperde sıkıntı yaşanıyor. Beşiktaş, çok etkili kanat oyuncularına sahip. Kanatlardan yapılacak ataklar, Beşiktaş’a galibiyeti getirebilir.
Melo’nun boşluğu doldurulamadı
Galatasaray’da Melo’nun takımdan ayrılmasının ardından Brezilyalı futbolcunun yeri doldurulamadı. Bu durum Beşiktaş için orta sahayı, ele alma şansı verir. Atiba’nın çok yönlü oyunu ve Oğuzhan’ın pas becerisi, Beşiktaş’ı oyunun hakimi yapabilir. Bütün bu faktörlerin Beşiktaş lehinde gelişebilmesi için çok iyi bir motivasyon, mücadeleci bir 11 ve kararlılığa ihtiyacı var. Beşiktaş taraftarı, bdesteğini bu maçta da esirgemeyecektir. Fenerbahçe galibiyetiyle kırılan derbi şanssızlığı, Galatasaray’ı yenerek perçinlenmeli. Beşiktaş’ın yapabilecekleri, Galatasaray’ın çok üstünde. Yeni hocası ve değişen teknik-taktik anlayışıyla Galatasaray’ın oyun formunu tam olarak oturttuğunu söyleyemeyiz. Mustafa hoca, tabii ki bu sorunları çözecek ama biraz zamana ihtiyacı var.
Gomez Beşiktaş’a yakışıyor
Son vuruşlardaki ustalığı, pozisyon almadaki becerisi, uluslararası tecrübesi ve golü hissetme özelliği doğru yerde olmasını sağlıyor. Büyük maçların golcüsü özelliğine sahip. Doğru kullanıldığında istenilen skoru getiren isim olabilir. Oğuzhan, bu tip maçlarda büyüyecek. Çünkü, pasları için bir tehdit yok. Rakip de pas yapıp oyuna hakim olmayı düşündüğünden defans, ikinci planda. Her türlü pas yapabilme yeteneğine sahip olan Oğuzhan için sonsuz bir özgürlük söz konusu. Bir de güzel birkaç asist olursa Oğuzhan, maçın adamı olur.
‘’Fatura Ağır‘’
İkinci yarıda Sosa yoruldu, tüm takımın hatasını kapatan Atiba’nın hatası telafi edilemedi. Fatura ağır beyler. Pozisyon yokken gol oluyor. Tolga, ne zaman kaleyi terk etmeyi öğrenecek! Yazık oluyor...
Kara Kartal cesur oyunuyla maça hakim başladı. Defansın önde kurulması ve orta sahadaki pas alışverişi güzel. Rakip defans çaresiz. Ataklarımızı, dikkatsizce kaldığımız ofsayt pozisyonları kesiyor. Bir de son pas ve vuruşlardaki beceriksizliğimiz. Hele Olcay’ın kaçırdıkları saç baş yolduran cinsten. Önde yapılan presle kazanılan toplar var. Sosa ve Gomez’in alan daraltması rakibin geriden oyun kurmasını engelledi. Beşiktaş sahasına topla geçememesi, Lizbon için büyük dezavantaj. Bireysel yeteneklerini ve top kullanma becerilerini kullanamıyorlar.
Çünkü defans yetersiz
Rakip iyi analiz edilip, alan ve zaman bırakılmayınca Kartal ilk yarıyı istediği gibi oynadı. Tek eksik gol. Quaresma ve Sosa, topla hızlandıklarında oldukça etkililer. Ancak ikinci yarıda Sosa’da yorgunluk belirtileri var. Diri olduğunda kolay top kaybetmez. Atiba tüm takımın hatasını örtebiliyor. Ama onun hatasını telafi eden yok. Bu durum Atiba’nın pas hatalarını ölümcül kılıyor. Çünkü defans yetersiz. Ağırlar. Kademeleri zayıf. Müdahaleler hep rötarlı.
Cenk’i neden yolladık?
Rakibin beş dakika tempo artırması Siyah-Beyazlılar’ı allak bullak ediyor. Pozisyon yokken gol oluyor. Yazık oluyor. Yazık...
Tolga ne zaman kaleyi doğru zamanda terketmeyi öğrenecek. Kapadığı köşeden gol yemek de neyin nesi? Tecrübe denilen şey neye yarar? Kime güvenip Cenk Gönen’i yolladık? Hocamız da eski kaleci. Fatura ağır beyler. Bu camia daha iyisini hak ediyor.