‘’Efes sürprize izin vermedi‘’
Euroleague’e verilen ara sonrası genelde sürpriz sonuçlar çıkar. Takımların yoğun geçen sezona tekrar konsantre olmaları bazen zor olabilir.
Nitekim, dün Fenerbahçe Beko, Maccabi deplasmanında farklı kaybederken, Kızılyıldız da evinde Zalgiris’e mağlup olup hedefleri doğrultusunda yara aldılar. Efes’in rakibi de ligin dibindeki Alba Berlin’di. Ama Lacivert-Beyazlılar, ilk dakikadan itibaren konsantrasyon kaybı yaşamadı, bunun da semeresini farklı galibiyetle aldı. Alba, son 13 maçın 12’sini kaybetmişti ama hafife alındığında can yakıcı sonuçlara imza atabiliyordu. Efes buna izin vermedi. Özellikle savunma sertliği yeterli seviyedeydi. Kenardan gelen Nwora kullandığı ilk 3 üçlükten isabet bulunca, skor üstünlüğü temsilcimize geçti. Alba, skordan bağımsız bir basketbol oynuyor. Çok rahat şut atıyorlar. Kaybedecekleri bir şey olmadığı için bu oyun tarzı bazen rakipleri bozabiliyor. Fakat, Efes yine kenardan gelen iki dört numarası Willis ve Smits ile pota altında büyük üstünlük kurdu. Oturu’nun etkili olmadığı günde Poirier de 14 sayılık katkı yaptı.
Dönüşü harika oldu
Uzun süredir basketboldan uzak kalan Shane Larkin’in dönüşü harika oldu. Tabii ki bu tip maçları baz almamak lazım. Larkin’in hedef maçlarında galibiyet kazandırması gerekiyor. Dün 8 sayı atarken, 8 de asist yapıp hücum organizasyonlarının baş aktörü oldu. Takımı oynatmayı başardı. O günündeyken, Efes’in de çehresi değişiyor. Umarız, Larkin geri kalan haftalarda da benzer performanslar sergiler ve Play-İn hedefine ulaşır...
‘’Devler zirveyi kaybetti‘’
A Milli Basketbol Takımımız, Avrupa Şampiyonası öncesi grup liderliği maçına çıktı İtalya karşısına. İki takım da finallere gitmeyi garantilemişti. Bu nedenle eksik kadrolarla parkede yer aldılar. Euroleague’de istikrarlı süreler alan Pajola, Spagnola, Procida ve Diouf gibi isimlerin etkili oyunu ve ribaunt hakimiyeti ile kazanan taraf İtalya oldu.
32 üçlükten 24’ünü kaçırdık
Beraber oynamaya alışık olmayan beşlerle sahada kalan ekibimiz, hücumda çok top kaybı, ritm bulamadı en önemlisi ise boş şutları sokamadı. Kullandığın 32 üçlüğün 24’ünü kaçırırsan, taraftar da işin içine girmez, senin de havaya girmen çok zor olur. Nitekim 1 aydır parkelerden uzak kalan Larkin’in formsuzluğu, Furkan Korkmaz’ın halen kendini bulmaya çalışması, kendi kulüplerinde dakika alan oyuncuların da şutları sokamaması böyle bir yenilgiye neden oldu.
Fark 19 sayıdan 7’ye indi ama devamı gelmedi
Bayern Münih’te hiç oynamayan Onuralp’in 4. çeyreğin başında 3/3 üçlükle 1 dakikada 11 sayı atması sonrası fark 19’dan 7’ye kadar (63-70) indi ama devamı gelmedi. Kalan bölümlerde top kayıpları devam etti ve ekibimiz sadece 4 sayı daha atabilince salondan 80-67 mağlup ayrıldı. Kendi taraftarı önünde İtalya’yı yenip Avrupa Şampiyonası’na lider gitmek moral ve özgüven açısından önemliydi. Yoksa İspanya’nın bile grubu 3. sırada bitirme ihtimalinin olduğu bir senaryoda kurada yer alınacak torbaların da çok önemi yok.
Tek endişem Larkin
Çok potansiyelli bir takımız. Furkan ve Onuralp’in ritmini bulması. Ömer Faruk’un sakatlıktan dönmesi, Alperen’in NBA’den müthiş bir özgüvenle gelecek olması, Biberoviç’in Türk gibi oynayacak olması ve bir devşirme hakkımızın daha bulunması bizi Avrupa Şampiyonası’nda madalya hedefi doğrultusunda fazlasıyla umutlu kılıyor. Tek endişem Larkin... Çok fazla sakatlanıyor. Bir B planı yapılması gerekiyor. Nunn teklifi kabul etmedi gibi ama Türkiye’yi iyi tanıyan bir Jerian Grant, iyi bir alternatif olarak duruyor...
‘’Şampiyon Fenerbahçe‘’
Fenerbahçe Beko, Türkiye Kupası finalinde bir ara 31 sayı öne geçtiği maçta Beşiktaş Fibabanka'yı 104-81 yendi ve üst üste 2, toplamda da 9. kez şampiyon olmayı başardı.
Fenerbahçe başka boyutta
Sarı-Lacivertliler son iki aydır çok farklı bir seviyede basketbol oynuyor. Nitekim Euroleague'de zirveyi zorlayan Kanarya, Türkiye'de kupayı kazanırken çok önemli 3 rakibini çok rahat yendi. Bahçeşehir ve Galatasaray'ı farklı deviren Kanarya, finalde de ezeli rakibi Beşiktaş'ı kendine hiç yaklaştırmadı. Oysa çeyrek finalde Anadolu Efes'i eleyen Beşiktaş'ın kazanamasa bile en azından biraz rakibini zorlamasını bekliyorduk. Fakat Fenerbahçe Beko buna hiç fırsat vermedi. Öyle bir savunma yaptılar ki Siyah-Beyazlılar, birebir zorlamalar dışında neredeyse hiç kolay basket, ya da doğru şut bulamadı. Hücumlar ise yine makina düzeninde işledi.
29 üçlükten 16'sında isabet
Sarı-Lacivertliler'in set temposu yine müthişti. Topu çok hızlı çevirdiler, 104 sayıyı tam 24 asist üzerinden buldular. Topu iyi çevirip doğru şutu bulduğunda da o şutlar genelde isabetli oluyor. Nitekim Fenerbahçeli oyuncular kullandıkları 29 üçlüğün tam 16'sından isabet buldular. Özellikçe Sertaç'ın formda olması diğerlerini de çok rahatlatıyor. Fenerbahçe 5 numaradan şut bulunca savunma açılmak zorunda kalıyor ve diğerleri çok rahat hücum edebiliyor. Sertaç dün 4 üçlük atarken, Davis de 4 üçlükle ona eşlik etti. Geldiği günden bu yana beklentilerin çok üzerine çıkan McCollum 3 üçlük üzerinden 13 sayılık katkı verdi. Hall ve Biberoviç'in ilk yarıdaki skorer oyunu, farkın da erken açılmasına neden oldu. 4. çeyreğin ortalarında tam 31 sayıya (101-70) çıkan fark sonrası salonrdan 104-81 galip ayrılan Kanarya, Şanlıurfa'dan zaferle ayrılan taraf oldu. Ve tabii ki Nigel Hayes Davis... İki yıldır takımın lideri konumunda. Dün de 22 sayı ve 9 ribauntluk performansla finalin MVP'si oldu...
‘’Urfa'da sürpriz yok‘’
Neredeyse her Türkiye Kupası’nda benzer senaryolar yaşanıyor. Basketbol Federasyonu, ligde deplasman tribün yasağı uyguluyor. Ama Kupada mecburen temsil edilen tüm takım taraftarları tribünde yer alıyorlar. Hal böyle olunca bir maç bile olaysız bitmiyor. Geçen sene de tribün olayları nedeniyle ceza alan Fenerbahçe Beko, Bahçeşehir maçını seyircisiz oynamıştı. Dün de Urfa’da sahada hiç bir gerginlik yokken, takımları da 18 sayı öndeyken Galatasaray benchine sürekli yabancı madde atan Sarı-Lacivertli taraftarlar tribünü terk etmek durumunda kaldı. Fenerbahçe takımı yine bir kupa maçını seyircisiz oynayacak. Bu kadar akıl dışılığı anlamakta gerçekten zorluk çekiyorum.
Maça gelince...
Fenerbahçe son iki aydır çok formda. Takım savunmaları inanılmaz bir seviyeye ulaştı. Kupada da Euroleague seviyesinde savunma yapınca Galatasaray neredeyse potayı göremedi. Sarı-Kırmızılılar ise tam tersi durumdaydı. Takım olarak düşüşteler, oyuncu bazında da çok fazla formsuz isme sahipler. Düne kadar takımın en skoreri Palmer’dı. Fenerbahçe savunması onu da etkisiz hale getirince Galatasaray’ın yapacak hiçbir şeyi kalmadı. Boş şutları bile sokamadılar. 34. dakikada fark 21’e (71- 50) çıktığında kullandıkları 16 üçlüğün tam 14’ünü kaçırmışlardı. Maçın geri kalanı da formalite icabı oynandı ve Fenerbahçe hak ettiği bir maçı farklı kazanmasını bildi.
Kartal son çeyrek açıldı
Diğer eşleşmede ise Anadolu Efes’i eleyerek Şanlıurfa’ya gelen Beşiktaş, Final-Four’un sürpriz takımı Mersin karşısında ilk 3 periyot zorlanmasına rağmen, son bölümde yakaladığı 16-2’lik seriyle 76-57 öne geçti ve adını finale yazdırdı. Çok iyi savunma yaptılar. Çeyrek finalde Tofaş’ı eleyen Mersin, dar bir rotasyonla oynuyor. Cruz’un yorgunluğu ve potaya bile bakamaması nedeniyle çok düşük skorda kaldılar. Ama ligin yeni buralara kadar gelerek bence büyük başarı elde etti.
‘’Fenerbahçe ezdi geçti!‘’
Salı günü Atina’da elindeki maçı şanssızlıklar nedeniyle kaybeden Fenerbahçe Beko, İstanbul’da eksik Real Madrid’i adeta ezdi geçti. Real’de Hezonja ve Musa yoktu. Coach Matteo, oyunun büyük bölümünde alan savunması denedi. Fizikli beşlerle sahada kalıp Fenerbahçe’yi ritmden çıkarmaya çalıştı. Önlem almaya çalışan, ama çaresiz kalan taraf Real’di. Transfer döneminde Fenerbahçe dahil hiçbir takımın teklifine bile bakmayıp doğrudan Real’i tercih eden Bruno Fernando 4 numarada, Tavarez ise 5 numarada oyuna başladı. İlk 4 dakika sayı olmadı. Fenerbahçe pas ritmini bulamadı belki ama şu an ligin en kaliteli uzun rotasyonuna sahip olan Madrid’e karşı Sertaç tek başına savunmada devleşti. McCollum girer girmez 8 sayı attı, maç da 5. dakidadan sonra başladı. McCollum’a Davis de katkı verince Fenerbahçe Beko 40 sayıya ulaşıp, Real’i ilk yarıda tam 28 sayıda tuttu. Coach Jasikevicius, maç fiziksel bir oyuna dönünce rotasyonda düşünmediği Pierre’i de sahaya sürdü. Ondan da kısa sürede 4 sayılık katkı aldı. İkinci yarı da benzer şekilde geçti. Real, hücum ribauntları ile skorda kalmaya çalıştı ama sadece bireysel çabalarla, organize olamadan Fenerbahçe’yi yenmenin imkansız olacağını çok erken anladı. Nitekim 4. çeyreğin başında Davis’e, Guduriç, Hall ve Biberoviç de üçlükleriyle eklenince fark bir anda 20 sayıya çıktı ve galibiyet coşkusu çok erken yaşanmaya başladı.
Böylesini beklemiyordum
Fenerbahçe tribünleri son dönemdeki gibi yine takıma önemli destek verdi. Sarı-Lacivertliler, çift maç haftası sounda Final-Four’un en güçlü adayı olduğunu bir kez daha gösterdi. Uzun süre peşinde koşulan Fernando iyi ki gelmemiş. Karakter olarak bu takıma uygun olmadığını düşündüm. Sezon sonu baktığımızda Bango daha çok katkı verecektir. Harika bir galibiyet. Moral ve özgüven kazanılması açısından da önemliydi. McCollum’un ciddi katkılar vereceğini düşünüyordum ama böyle zorlu maçlarda bu kadar etki yapacağını hiç tahmin etmemiştim.
‘’Efes hayata tutundu‘’
Luca Banchi yönetiminde sadece 1 galibiyet alabilen Anadolu Efes, Shane Larkin’den yoksun oynadığı maçta Real Madrid’i iyi savunma yapıp 73 sayıda tuttu, Elijah Bryant’ın 21 sayılık performansı ile galibiyete ulaştı ve hayatta kalmayı başardı. Real Madrid son dönemde toparlanmış, Dennis Smith ve Bruno Fernando gibi NBA oyuncuları ile kadrosunu güçlendirmişti. Ama bu iki isim henüz alışma döneminde... Musa sakatlanıp ikinci yarıyı oynayamadı. Hezonja ve Campazzo’yu da etkisiz hale getiren Efes, hak ettiği bir galibiyete imza attı.
Bryant karakter koydu
Son dönemlerde Bryant büyük sorumluluk alıyor. Karakter ortaya koyuyor. Dün de 21 sayı, 6 ribaunt ve 3 asistle oynadı. Poirier eski takımına karşı çok iyi mücadele etti, 7/8 isabet oranı ile 15 sayı üretti. Efes, maçın kırılma periyodunu harika oynadı. Oyuna iyi başlayan, ama 2. ve 3. çeyrekte geri düşen ve son bölüme 56-61 mağlup giren temsilcimiz, muhteşem bir final periyodu başlangıcı ile hem potaya girdi hem de Real’i ateşe attı.
Her takımı yener...
Bu bölümde 19-6 ile 75-67 öne geçen Lacivert-Beyazlılar, iyi savunmasını sürdürüp salondan 79-73 galip ayrıldı ve umutlarını kalan haftalara bıraktı. Larkin’in yokluğunda Thompson’un 12 sayı ve 5 asistlik performansı çok değerliydi. Efes’in bu ligde her takımı yenecek potansiyeli ve kadro kalitesi var. Tek sorunları devamlılık. Dün de çok iniş çıkış yaşadılar ama savunma agresifliğinden ödün vermediler. Umarız devamı gelir ve Efes, hak ettiği yerde sezonu tamamlar...
‘’Fener uçuş modunda‘’
Fenerbahçe Beko tam gaz ilerliyor. Bologna karşısında arka arkaya 6. galibiyetini alan Sarı-Lacivertliler ilk 4 hedefine de sımsıkı tutunuyor. Bologna ligin dibinde. Ama bu tip maçlar her zaman zor olur. Rakibi biraz ciddiye almazsan başın çok fazla ağrıyabilir. Ama Fenerbahçe işi baştan sıkı tuttu, özellikle savunma konsantrasyonu son 2-3 dakika hariç hiç düşmedi ve yine net bir galibiyete imza attı. Jasikevicius son haftalarda değişik savunma stratejileri belirliyor. Dün de zaman zaman eşleşmeli alan savunması yaptı. İyi savunma beraberinde iyi hücumları getiriyor. Yine set temposu harikaydı Sarı-Lacivertliler’in. Evinde kazandığı son üç maçta 90’ın üzerinde sayı ortalaması yakalayan Kanarya, dün de topu çok iyi çevirdi, tam 17 üçlük isabeti üzerinden yine 95 sayı atıp yoluna emin adımlarla ilerledi. Bu basketbolun oynanmasında tabii ki Guduriç’in formda olmasının payı büyük. O son haftalarda çok önemli performanslar sergiliyor. Hem atıyor hem de hücumların bu kadar iyi işlemesini sağlıyor. Sertaç’ın yüksek yüzdeli üçlükleri de rakip savunmanın açılmasına neden oluyor. Dün de 3/3 üçlük isabet buldu.
Yolu açık görünüyor
Fenerbahçe hücumlarının en sevindirici yönü ise artık Nigel Hayes Davis’e bağımlı olmalaları. Davis yine takımın birinci skor opsiyonu belki ama dün mesela sadece 8 sayı atmasına rağmen takım 95 sayıya ulaştı. McCollum etkisinden de bahsetmezsek olmaz. İlerlemiş yaşına rağmen takımın önemli bir parçası oldu. Fenerbahçe’nin eksiklerinden biri de, hücumların sıkıştığı anlarda kendi skorunu yaratacak, bireysel katkı verecek bir oyuncuydu. McCollum da bu işi harika yapıyor. Çok yüksek bir isabet oranı ile tam 15 sayı attı, kötü gününde olan Zagars’ın eksikliğini hiç hissettirmedi. Yeni transfer Bonga’nın da pota altı rotasyonunda takıma enerji katacağını düşündüğümüzde Fenerbahçe’nin yolu çok açık görünüyor...
‘’Fenerbahçe'den devasa galibiyet‘’
Kadro yapılanması tartışılan, uzun rotasyonu çok eleştirilen Fenerbahçe Beko, lider Olympiakos'u deplasmanda kusursuz bir oyundan sonra net bir şekilde yenip zirveye darbe yaptı. Olympiakos, Atina'da oynadığı 10 maçın 9'unu kazanmış, 100'e yakın bir sayı ortalaması yakalamıştı. Ligin en iyi hücum eden takımına karşı ligin en etkili savunma yapan ikinci takımı büyük üstünlük kurdu. İstanbul'da da Olympiakos'u yenmeyi başaran Fenerbahçe Beko, hem ikili averajı eline geçirdi, hem de rüştünü resmen ispat etti. Artık sağlıklı bir Fenerbahçe Beko, net Final-Four adayı diyebiliriz.
McCollum tam da bunun için transfer edildi. Çok tecrübeli ve hücumların sıkıştığı anlarda kendi pozisyonunu yaratabiliyor. Dün de Olympiakos savunmasına çok zor anlar yaşattı. Rakip skorun içindeyken beklenmedik anlarda beklenmedik işler yaptı. Az süre almasına rağmen 12 sayı atıp, 3 ribaunt ve 2 asistle oynadı. Az zamanda büyük işler yaptı.
Fenerbahçe'nin galibiyetindeki en önemli faktör tabii ki Olymipakos'u sayı ve asist ortalamasının altında tutmasıydı ama son 5 haftadır set tempoları inanılmaz arttı. Topu iyi ve hızlı şekilde çevirip çoğunda doğru şutu buluyorlar. Bir iki pozisyon hariç neredeyse hiç zorlama hücum etmediler.
Sertaç, 'pivot transferi yapılsın' çağrıları arasında devleşiyor. Fall ve Milutinov gibi iki azman uzuna karşı büyük üstünlük kurdu. Onun soktuğu üçlükler rakip savunmanın açılmasına, diğerlinin de daha rahat pozisyon bulmasına neden oluyor.
Tüm gözler Davis'in üzerindeydi. O, Vezenkov'la cebelleşirken hücumda ise oyunun kendisine gelmesini bekledi. Çok zorlamadı. 14 sayılık katkı verdi.
Ve tabii ki Guduriç.
O ne kadar iyi oynarsa takım da o kadar büyüyor. Hem organizasyonu harika yaptı, hem de çok az top kullanıp tam 21 sayı üretti. Gerçek bir lider gibi oynadı.
Zaten onun son 5 haftalık performansı takımın performansını doğrudan etkiliyor.
Arka arkaya 5 galibiyet aldı Kanarya. Olympiakos'un iki önemli skor yıldızı var. Fournier ve Vezenkov. Fornier 21, Vezenkov da 19 sayı attı. Ama nasıl attıkları önemli. Fournier 19 şutta sadece 6 isabet bulabildi. Vezenkov ise atarsa atsın. Zaten her maçta o skoru var. Önemli olan diğerlerini devreye sokmamaktı.
Fenerbahçe Beko dün bunu çok iyi becerdi. Fornier'in zaten faydadan çok zararı oldu. Ne Dorsey ne Fall ne Milutinov ne Goss ne Vildoza ne de Papanikolau çift haneli skorlara ulaşamadı.
Adeta bir ders verdi Sarı-Lacivertliler. 'Olympiakos'u deplasmanda nasıl yenersin' dersi. Bu dersi de 11 deplasman maçının 8'ini kazanan Fenerbahçe Beko'dan başkası da veremezdi...