‘’Ateşten rize çıktı‘’
Siz ne kadar teknoloji deyin, yapay zeka deyin, VAR deyin sonuçta hepsini üreten, programlayan ve nihai kararı verecek olan insandır. Adaleti makineler, entegreler, elektronik beyinler, kameralar değil insan dağıtır. Çünkü, gerçek akıl ve zeka, hisler, duygular, vicdan insanda vardır. Ve insanın verdiği kararlarda temel parametreler de aklı, zekası, duyguları ve vicdanıdır...
Bariz golü iptal etti
Hakem Özgür Yankaya, dünkü Erzurumspor-Rizespor maçının 42’inci dakikasında Taylan’ın attığı nizami golü iptal ederken aklıyla mı, duygularıyla mı, vicdanıyla mı hareket etti bilemiyorum! Ama ev sahibi ekibe ağır bir haksızlık yaptığı ortada. VAR, adaletsizliği ortadan kaldırmak için vardır. Ancak bu konuda son karar yine maçın hakeminindir. Yankaya VAR’ın uyarısıyla pozisyonu uzun uzun seyretti ve hiçbirimizin göremediği faulü gördü ve bir takımın kaderiyle oynadı. Sadece bir takımın değil, o takıma karşı kümede kalma mücadelesi veren diğer takımların da kaderini değiştirdi. Oysa, tehlike hattından çıkmak isteyen iki takım canla başla mücadele ediyordu. Hem birbirlerine karşı, hem de soğuk havaya ve buzlu zemine karşı. Rize savunma prensiplerine sadık kalarak daha temkinli bir futbol sergiledi. Erzurum ise daha agresif, daha ataktı. Ancak pozisyon üretmekte fazla mahir değildi. Sağdan Rashad, soldan da Edouk ile Rize’yi zorluyordu. Gelgelelim, bitirici bölgede etkisizdi.
Boldrin zaferi getirdi
42’de iptal edilen golün ardından ikinci yarıya daha hırslı bir başlangıç yapan Erzurumspor, Rize savunmasını ve kaleci Gökhan’ı geçemezken, 76’da defansın arkasına sarkan Boldrin, çarprazdan sert vurdu ve skorda dengeyi bozdu: 0-1. Portekizli bu golüyle takımını iki basamak yukarı çıkarırken, ligin dibini de yeniden şekillendirdi.
‘’Konyaspor-11'den artı 28'e‘’
Futbolun şakaya gelir yanının olmadığının kanıtı gibiydi Erzurumspor ile Konyaspor arasındaki mücadele. 90 dakikanın tamamına baktığınızda oyunu domine eden, istatistiklerde rakibine fark atan tarafın ev sahibi takım olduğunu görürsünüz. Ancak skor tabelası: 1-2! Çünkü şakası olmayan futbol esasında bir fırsatlar oyunudur. Daha az pozisyona giren, rakip ceza alanında daha az gözüken, topa daha az sahip olan, daha az pas yapan -ki bu tablo Kocaman’ın felsefesine terstir- Konya rakibinin iki hatasından bulduğu iki fırsatı değerlendirdi ve buz pistini andıran zeminden üç puanı söktü aldı. Maçın ilk 45 dakikası her iki takım oyuncuları da, olağandışı bir zeminde futbol oynamaktan ziyade ayakta kalma savaşı verdiler. 45’te Jahovic karşı karşıya plaseledi, Sehiç son anda dokundu. Ancak 45+3’te Sehiç bu kadar şanslı değildi. Ömer Ali’nin plasesi eşitliği bozdu: 0-1. Son söz Taylan’dan İkinci yarı Erzurum adeta tek kale oynadı ancak yine kalesinde golü gören taraf oldu. 57’de kornerden gelen top uzaklaştırılamayınca Volkan farkı ikiye çıkardı: 0-2. Erzurum’un bu gole tepkisi çabuk ve ani oldu. Yeni transfer Rashad Muhammed’in saklayıp, Taylan’a çıkardığı topu genç futbolcu ağlara gönderdi: 1-2.
‘’Mızrak-çuval olayı!‘’
Meraklısı bilir, kasım ayının ortalarında Türk atletizminin yeni bir doping skandalıyla sarsıldığı yönünde bir haber yayınlamıştık. Haber özetle şöyleydi: WADA, Ağustos ayında Bursa’da yapılan Türkiye Atletizm Süper Ligi Finalleri’nde yarışan ENKA Sporlu iki atletten Karin Melis Mey’de yasaklı maddeye rastlandığını, Meryem Akdağ’ın ise biyolojik pasaportunda anormallikler olduğunu Atletizm Federasyonu’na bildirmişti. Federasyon, bunun üzerine sezon içinde yapılan tüm yarışların sonuçlarını tescil ederken, Kadınlar Ligi sonuçlarını tescil etmemişti. Haberde, bu iki doping olayından sonra Kadınlar Ligi’nde şampiyonluğun ENKA’dan Fenerbahçe’ye geçeceğini belirtmiştik.
Haberimiz üzerine ertesi gün, Atletizm Federasyonu ve ENKA Kulübü, Meryem Akdağ’ın dopingli olmadığını iddia ederek gazetem FANATİK’i ve şahsımı hedef alan zehir zemberek açıklamalar yayınlamış ve haberi tekzip etmemizi istemişlerdi. Biz ise ‘Mızrak çuvala sığmaz’ diyerek haberin arkasında olduğumuzu ve gerçeklerin er ya da geç ortaya çıkacağını belirtmiştik.
Evet, mızrak çuvala sığmamaya başladı bile! Atletizm Federasyonu Yönetim Kurulu, 22.12.2018’de yılın son toplantısını yaptı. 18 maddelik toplantı tutanağında Kadınlar Ligi’yle ilgili bir madde yok! Yani Federasyon, 2018 Türkiye Atletizm Ligi’ni birinci bitiren ENKA’nın şampiyonluğunu yılın son toplantısında da tescil etmedi. Bunun anlamı açık. Meryem Akdağ’la ilgili sıkıntı büyük! Bekleyip göreceğiz!
‘’Rakip değil insan!‘’
Güreş Federasyonu dün TSYD Genel Merkezi’nde 2018 yılını değerlendirdiği bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıda Dünya ve Avupa Şampiyonu kadın güreşçimiz Yasemin Adar da vardı.
Kadın güreşinde ülkemize ilkleri yaşatarak spor tarihimize adını altın harflerle yazdıran Adar’ın elde ettiği başarılarının yanısıra toplumun pek bilmediği bir özelliği daha vardı.
Macaristan’da yapılan Dünya Şampiyonası’nda yarı finalde karşılaştığı Macar güreşçi dizinden sakatlanınca müsabakanın kalan bölümünde rakibinin sakat ayağına hamle yapmamış ve Dünya Fair Play Özel Ödülü’ne layık görülmüştü.
Toplantıda Adar’a, İstihbarat Şefimiz Hüseyin Sakarya tarafından bu davranışı ve kazandığı ödül hatırlatıldı ve maçı riske etme pahasına neden böyle davrandığı soruldu.
Yasemin Hanım’ın verdiği cevap ders niteliğindeydi: “Çünkü rakibim önce insan! Ona bir insana nasıl davranılması gerekiyorsa öyle davranmalıydım. Ben de sakatlık geçirdim ve bunun ne demek olduğunu çok iyi biliyorum. Genç sporculara da bu yönde tavsiyede bulunuyorum.”
Toplumun giderek kutuplaştığı şu günlerde rakibine empatiyle yaklaşan Yasemin Adar’ın fair play mesajı doğrusu ilaç gibi geldi.
Umarım, sadece genç sporcular değil, toplum olarak fair play’i bir yaşam biçimi haline getirir ve kısa zamanda deva buluruz!
‘’Her şey var kazanan yok!‘’
Sezonun henüz başında hoca değişikliğine gitmek zorunda kalan Demir Grup Sivassspor ile Çaykur Rizespor’un karşılaşması tek kelimeyle nefes kesti. Son zamanlarda ülkemizde seyrettiğim en tempolu müsabakaya tanık oldum. Mücadele düzeyi yüksek, bol pozisyonlu, kıran kırana bir maçtı. Sivasspor rakibine oranla daha baskılı, daha agresif olan taraftı. 25 şut, 19 korner attılar. Gel gelelim, ev sahibi ekip bulduğu pozisyonları klasik tabirle, cömertçe harcadı. Başta Kone olmak üzere son vuruşlarda inanılmaz bir beceriksizlik sergilediler. Burada Rize kalecisi Gökhan ile yılların tecrübesi Ali Çamdalı’nın kritik müdahalelerinin de hakkını teslim etmeliyiz. Rizespor ise özellikle ilk yarıda pasifti.
Başrol Aminu’nun
Oyunu sahasında kabul etti. Baskıya boyun eğdi. Hızlı ataklar geliştirmek istedi, ancak devreyi tek pozisyona giremeden, hatta sadece bir şut çekerek tamamladı. Konuk takım, ikinci yarının başlamasıyla birlikte Sivasspor’un ataklarına cevap vermeye, tehdit etmeye başladı. Baş rolde Aminu vardı. Nijeryalı, sürati, tekniği, oyun zekası ve yırtıcı stiliyle Sivas defansını zorladı.
Harika asist
Nitekim, 60. dakikada maçtaki ilk gol de onun harika asistiyle geldi. Vuruşu yapan Muriç’in sol ayağıyla topu kontrol edip, sağıyla topu ağalara göndermesi de görülmeye değer bir ustalıktı. Sivasspor’un bu gole 76. dakikadaki cevabı ise bir karambol ve VAR kararıyla geldi. Rizeliler, gol öncesi faul yapıldığı yönünde itirazlarda bulundular ama maçın en iyilerinden hakem Ümit Öztürk ile VAR odası aynı fikirde değildi.
‘’Mızrak çuvala sığmaz!‘’
2012 Londra Olimpiyat Oyunları sonrası kopan fırtınaları hepimiz hatırlıyoruz. Olimpiyat Şampiyonu Aslı Çakır, ikincisi Gamze Bulut ve Avrupa Şampiyonu Nevin Yanıt’ın dopingli oldukları haberleri kısa zamanda tüm atletizm camiasına yayıldı. Ancak o dönemin hassasiyeti (İstanbul’un 2020 Olimpiyat adaylığı) göz önüne alınarak, bu gerçekler hasır altı edilmek istendi. Bir müddet edildi de... Ancak ne var ki, böylesine büyük haberleri çuvala sığdırmak mümkün değildir. Er ya da geç ortaya çıkar. Haber su gibidir, en ufak çatlaktan sızar!
Meryem Akdağ’a itiraz ediliyor
Bugün de benzer bir süreç yaşıyoruz. 16 Ağustos’ta Bursa’da yapılan Türkiye Atletizm Süper Ligi’nde Şampiyon olan ENKA Sporlu iki sporcudan Karin Melis Mey’de yasaklı maddeye rastlanırken, Meryem Akdağ da biyolojik pasaporttan WADA’nın kıskacına giriyor. Dolayısıyla Atletizm Federasyonu da Kadınlar Süper Ligi dışında 2018’in tüm sonuçlarını tescil ediyor. Biz de bunu öğreniyor ve kamuoyuna duyuruyoruz. Gelgelim, gerek Atletizm Federasyonu, gerekse ENKA Kulübü birbirine benzer duyurularla haberimizin bir kısmını yalanlıyorlar. Açıklamalarda Karin Melis Mey’e değinilmezken, Meryem Akdağ’ın dopingli olmadığını iddia ediyorlar.
Akdağ milli takımdan çıkarıldı
Doping süreci ucu açık uzun bir süreçtir. Sporcunun itirazı var, savunması var, ceza verilse bile Tahkim Kurulu boyutu var, sporcu isterse CAS süreci de var. Dolayısıyla bu bir zaman meselesidir. Zamanı gelince de gerçekler ortaya çıkar! Benim burada Atletizm Federasyonu’na çok basit iki sorum olacak. Meryem Akdağ’ın biyolojik pasaportunda sorun yoksa 18.09.2018 tarihinde yapılan Atletizm Federasyonu’nun Yönetim Kurulu toplantısında Kadınlar Süper Ligi sonuçlarını neden tescil etmediler, neden ENKA’yı şampiyon ilan etmediler? Zaten Yönetim Kurulu kararında “doping sonuçlarının belli olmasından sonra...” diye bir ibare de mevcut. 09.12.2018 tarihinde Hollanda’nın Tilburg şehrinde yapılacak Avrupa Kros Şampiyonası’na katılacak Milli Takım’dan Meryem Akdağ’ı neden çıkarıldı?
‘’Diriliş Konya‘’
Her şeyden önce her iki takımı da, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün 80. ölüm yıldönümü münasebetiyle Atatürk imzalı formalarla sahaya çıktıkları için kutluyorum. Bu vesileyle biz de Ulu Önderimizi saygı, minnet ve şükranla anıyoruz.
5 maçtır kazanamayan Konyaspor’la, 3 maçlık bir galibiyet serisi yakalayan Ankaragücü karşılaşmasında galibiyete ve morale daha fazla ihtiyacı olan takım ev sahibiydi. Elbette bir de Rıza Çalımbay! Bu maçtaki olası bir puan kaybı Rıza Hoca’nın koltuğunu tehlikeye atacaktı.
Konyaspor bu motivasyonla hızlı başladı ve ilk 45 boyunca bariz bir üstünlük kurdu. Öyle ki, devreye girildiğinde Konya’nın attığı 12 şuta karşılık Ankaragücü’nün tek bir gol girişimi ve şutu yoktu.
Yeşil-Beyazlılar’ın ilk yarıyı golsüz tamamlamasının temel nedeni, başta Yatabare olmak üzere forvet oyuncularının son vuruşlarda telaşlı olmalarıydı. Bu bölümde en önemli iki pozisyon 6. dakikada Jahovic’in direkten dönen topu ve 32’de hakemin Djedje’ye ikinci sarıdan kırmızıyı göstermemesiydi.
Kontratağa dönünce...
İlk yarıda rakip kaleye gitmekte zorlanan Ankaragücü ikinci yarının başında arka arkaya pozisyonlar buldu. Beş dakikada üç pozisyon yaratan Sarı-Lacivertliler’de, El Kabir klasına yakışmayacak vuruşlarla takımının öne geçmesine engel oldu.
Yatabare, Jahovic ve Fofana ile bir çok pozisyonu değerlendiremeyen Konyaspor ise 56’da kornerden Faty’nin kendi kalesine attığı golle öne geçti: 1-0.
Golden sonra iki futbolcusunu sakatlıktan dolayı zorunlu olarak değiştiren ve hamle şansını kaybeden Konyaspor kontratak futboluna dönerken, 77’de Miloseviç’in sürükleyip asist yaptığı atakta Fofana ile farkı ikiye çıkardı: 2-0.
‘’Doha'da yükselen ışık!‘’
Benim jenerasyonumun aklına cimnastik deyince ilk gelen isimler Nadia Comaneci ve onun ezeli rakibi Nellie Kim’di. Siyah beyaz televizyonlardan yıllarca bu iki süper starın çekişmesini izledik. Kazanan, genelde Comaneci’ydi. Hem bu nedenle, hem de Balkan ülkesi olması hasebiyle Rumen süper starın Türk sporseverin gönlünde ayrı bir yeri vardı. Yerli starımız ise genç yaşta bir trafik kazasında hayatını kaybeden Murat Canbaş’dı. Murat’ın, Yunan rakibi Ioannis Melissanidis’le rekabeti günlerce konuşulurdu. Canbaş’ın ardından bugünün Federasyon Başkanı Suat Çelen çıktı sahneye. Uzun süre tek başına forse etti Türk cimnastiğini.
Suat Çelenle başlayan atılım
Ancak türlü imkansızlıklarla boğuşan Çelen, önündeki bariyerleri aşamayınca erken yaşta sporu bırakmak zorunda kaldı. Sonrası ise derin bir sessizlik! Derken 2000’li yıllarda Ümit Şamiloğlu’nun damga vurduğu bir sürece adım attık. Ama onun ki de anlık bireysel başarılardan öteye gidemiyordu. 2012 yılında ise Türk cimnastiğinde yeni bir döneme girildi. Suat Çelen’in Federasyon Başkanlığı’na gelmesiyle arka arkaya yapılan atılımlar kısa zamanda meyvesini vermeye başladı. Cimnastiğin tüm ülke sathına yayılmasıyla yeni sporcular, yeni başarılar ardı ardına sükun etti.
105 ülkeyi geride bıraktılar
Şamiloğlu’nun yanısıra Ferhat Arıcan, İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Tutya Yılmaz, Ayşe Begüm Onbaşı gibi isimler uluslararası arenada ülkemizi gururlandıran sonuçlar aldı. Cimnastiğin bu yeni starlarının son sınav yeri ise Katar’ın Başkenti Doha’ydı. Bir haftadır devam eden Dünya Cimnastik Şampiyonası’nda sahne alan sporcularımızdan ikisi finallere kalmayı başarırken, erkeklerde takım, kızlarda ise bireysel olarak Tokyo 2020 şansımızı önümüzdeki yıla taşıdılar. İbrahim Çolak, Ahmet Önder, Ümit Şamiloğlu, Ferhat Arıcan, Mustafa Arca ve yunus Emre Gündoğdu’dan oluşan Erkek Takımımız 120 ülke arasında 15. sırayı alarak olimpiyat barajı şansını sürdürdü. Ahmet Önder ve Ferhat Arıcan bugün ve yarın yapılacak finallerde madalya arayacaklar.
Rakiplerinden farkları yok
Göksu Üçtaş Şanlı, Demet Mutlu, Tutya Yılmaz ve İlayda Şahin ’den oluşan kız takımımız ise başarılı bir yarış çıkararak, üç sporcu ile gelecek yıl olimpiyat kotası için mücadele etme şansını yakaladı. Cimnastikçiler, bütün bunları yaparken, tabii ki ülke gündemine girmeyi başaramadılar! Ne duyan oldu, ne de gören! Oysa yaptıkları az buz bir şey değil! Bir zamanlar esamisi okunmayan cimnastikte Dünya kürsüsüne çıkmak ve olimpiyata katılmak için yarışıyorlar. Onların bu mücadelelerinin ilk beş gününe Doha’da tanıklık ettim. Rakipleriyle aralarındaki farkı kapattıklarını gördüm. Sadece küçük nüanslarla geçiliyorlar önlerindeki rakiplere. Bu da giderilmeyecek bir şey değil. Yeter ki kendilerine inansınlar!