‘’Skandal kararlar‘’
Egemen 67. dakikada, Erdem ile girdiği mücadelede sol kolunu net biçimde rakibini engellemek için kullanırken aynı zamanda ayağıyla da açık şekilde pozisyonunu bozuyor. Yüzde yüz penaltı olması
lazım. Ve Egemen’in son oyuncu olduğu için atılması gerekirdi. Aynı Egemen, Fener’in ikinci golünden önce Chibuke’nin ayağına sert biçimde basıyor. Geçen yıl hakemlere, “Eğer bir oyuncu topla
oynamış olmasına rağmen devamında rakibine sert bir harekette bulunursa, serbest vuruş kararı verilecektir” denildi. Buna rağmen hakem pozisyonu devam ettirip, ardından Fenerbahçe’nin ikinci golünü hazırladı. Bu iki pozisyonda yorum ve kararlarında isabet göstermeyen Halis Özkahya, 71. dakikada Gökhan Süzen’in Alper’e ceza alanında hafif dokunmasına penaltı verdi. Şimdi Özkahya’ya, Alper’e gösterdiği hassasiyeti, daha sert iki pozisyonda neden göstermediğini sormak lazım. Geçen hafta Eskişehir maçında Galatasaray aleyhine iki penaltıyı es geçen Özkahya neye göre bu mücadeleye verildi, onu da merak ediyorum.
‘’2 penaltı güme gitti‘’
Maçın daha 2. dakikasında Umut Bulut’un dirseği, 48. dakikada da Melo’nun Serdar Özkan’a müdahalesi net penaltıydı. Tribünde seyirici olmayınca, Halis Özkahya bu iki penaltıyı pas geçti.
Seyircisiz maçlar hakemler açısından çok kolay geçer. Ne bir baskı vardır ne de tribünlerden gelecek olan yoğun tepki. Çoğu hakem bu tip maçları yönetme arzusu içinde olur her zaman. Karşılaşmanın seyrini etkileyecek 3 önemli pozisyon vardı. 2, 48 ve 60. dakikalarda. Bu karşılaşma eğer dolu tribünler önünde oynansaydı, hakemin kararı kesinlikle Eskişehirspor’un lehine olurdu. 2. dakikada Umut Bulut üzerine gelen topa dirseğiyle müdahalede bulunuyor. Hem topun geliş mesafesi uzak hem de kasti hareket var. Hakem Halis Özkahya’nın penaltı vermesi lazımdı.
Tarık’ın pozisyonu da çalınabilir
48. dakikada, Serdar Özkan, Galatasaray ceza alanı içerisine süratli bir şekilde giriş yapıyor. Bu esnada Felipe Melo, ustaca Serdar’ın hem ayağına ters biçimde basıyor hem de eliyle rakibinin gidiş yönünü engelliyor. Sambacı üstüne üstlük masum bir şey yapmış gibi iki elini de havaya kaldırıyor. Halis Özkahya buradaki penaltıyı da pas geçiyor. 60. dakikada ise Tarık ile Mori kıran kırana bir mücadele yaşıyor. Her iki futbolcu da topa aynı zamanda hamle yapıyor. Tarık bu karambolde Mori’nin kafasını kollarının arasına alıyor. Bu pozisyonu hakemin inisiyatifine bırakmakta fayda var. Fakat penaltı verse kimse bir şey diyemez.
‘’Baskı işlemedi‘’
Günlerdir en çok merak edilen konu Yıldırım’ın tüm baskılar karşısında ortaya koyacağı performanstı. Emenike ve Diego’nun penaltı beklediği pozisyonlarda devam kararı doğru. Tek tartışılacak karar Egemen’in tokatıydı. Baskıya rağmen kontrolü hiç kaybetmedi.
İsmi açıklandıktan sonra gündemi yoğun şekilde meşgul eden Bülent Yıldırım’ın performansının ne olacağı herkes tarafından ciddi anlamda merak ediliyordu. Yıldırım, oyunun genelinde şunu gösterdi ki; maça kendisini mental olarak, kafa olarak çok iyi şekilde hazırlamış. Oyunun başından sonuna kadar otokontrolünü ve oyuncuların psikolojik davranışlarını çok iyi şekilde idare etti. Bu kadar çok eleştiri altında olan bir hakemin maçta hataları yok muydu? Elbette üzerinde konuşabileceğimiz hakem kararları vardı.
Diego takıldı
Mesela Fenerbahçe’nin 57. dakikadan Diego’nun beklediği penaltı pozisyonu... Bence Brezilyalı yıldız’a, Medjani’nin önünde olmasına rağmen bilerek ve isteyerek bir hareket yok. Diego’nun ayağı takılıyor. Yine 33. dakikada Emenike’nin beklediği bir penaltı pozisyonu var. Özer, topa net biçimde oynuyor. Bu pozisyon da kesinlikle penaltı değil. Ancak Trabzon ceza alanı içerisinde maçın 52. dakikasında Aykut ve Egemen arasında yaşanan itişmelerde Egemen’in, Aykut’a tokat attığı pozisyonda ikinci oyuncuya da sarı kart belki de Yıldırım açısından tartışılacak en ciddi-kritik karar olarak değerlendirebiliriz.
Kırmızı açıklanabilir
Maçın bitiş düdüğü sonrasında, Caner’e gösterilen kırmızı kartta ise muhtemelen, Caner’in küfür ettiği, hakaret içeren hareketleri ve sözleri olmalı ki bu şekilde cezalandırıldı.
Sonuç olarak bu kadar spekülasyon yaratılan maçta birkaç hata olsa bile Bülent Yıldırım’ın bu yönetimi, ‘kabul edilebilir yönetim’ şeklinde değerlendirilebilir.
‘’Hakem ateşe atıldı‘’
1) Bülent Yıldırım’ın bu maça verilmesinin ardından yaşananları nasıl değerlendiriyorsunuz?
Yıldırım’ın maça atanmasıyla birlikte yaşananlar, bizim de daha önce bildiğimiz, hakemi baskı altına alma çabasından başka bir şey değil. Yıldırım, bugüne kadar iki takımın da birçok maçına verildi. Son dönemdeki hakem performanslarına baktığımızda, zaten Yıldırım’ın karşılaşmada düdük çalacağını yazmıştık. Açıkçası Merkez Hakem Kurulu (MHK) dersine iyi çalışsaydı, bunlar olmazdı. Geçen sezon yarıda kalmış maçın hakemini, sen yine aynı takımların maçına veriyorsun! MHK iyi araştırma yapmamış. Çalışsaydı, başkasını verirlerdi. MHK, yanlış planlamayla, hakemini ateşe attı. Burada yapılan büyük bir yanlıştı.
2) Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun, hakem Yıldırım’ı aramasına ne diyorsunuz?
Bu akşamki maç öncesi hakemi, Trabzonspor Başkanı İbrahim Hacıosmanoğlu’nun aramasındaki amaç nedir... Eğer hakemle ilgili bir şüphesi varsa, Türkiye Futbol Federasyonu’nun hakemi açıklamasının ardından düşüncelerini dile getirmesi gerekirdi. Eğer böyle bir düşüncesi yoksa, neden Bülent Yıldırım’ı arıyor. Hacıosmanoğlu, kulüp başkanı olduktan sonra her maç öncesi hakemi arayıp, “Adaletli ve dürüst ol” dese, bunu anlarız. Ama bu maç öncesi çıkıp aramasının ise, hiç doğru yanı yok. Hadi hakeme inanmıyorsun. O zaman gerekli değerlendirmeyi maç sonrasında yapmalıydı.
‘’Çakır penaltıyı vermedi‘’
Aslında Cüneyt Çakır açısından kolay bir maç oldu. İlk 45 dakikada tek bir kritik sayılabilecek bir pozisyon vardı. O da 45+2. dakikada Mabiala’nın top kontrolunüde olmasına rağmen gerisinden gelen Emenike’nin yüzüne eliyle vurduğu ve akabinde gelen sarı karttı. Zaten bu pozisyonda da Cüneyt Çakır’ın kararı doğruydu.
İkinci yarıya baktığımızda yine hakemi zorlayabilecek pozisyon sayısı 2- 3’ü geçmedi. Mehmet Topuz’un rakibinin ayağına bir basması var, bu pozisyon karambolde kaldı. Ancak en tartışma yaratacak pozisyon da 86. dakikada yaşandı. Ceza alanı içerisine topla buluşmak üzere koşu yapan Tanju’ya Moussa Sow’un sol elini koşu yoluna doğru koyarak bir teması var. Cüneyt Çakır pozisyona yakın. Tercihini devamdan yana kullandı. Fakat bana göre pozisyona penaltı kararı verseydi daha doğru olurdu. Çünkü Sow, arkasında koşu yapan rakibine bir temasta bulunuyor.
Ayrıca maçın 47. dakikasında Waterman’ın çizgi üzerinde topu kontrolüne aldığı bir pozisyonda ilave yardımcı hakemin görüş alanını Waterman tamamiyle kapatıyor. İlave yardımcı hakem topun çizgiyi geçip geçmediğini görmemesine rağme, "geçti" diye hakeme bilgi veriyor. Zaten, top oyun alanı içerisinde görmediğin bir pozisyona karar vermek hakemlikte ‘fal açmak’ demektir. Falların birçoğunun da yanlış çıkacağını ilave yardımcının bilmesi lazım.
‘’Göçek iyi maç yönetti‘’
Anıl'ın 57. dakikada atmış olduğu golde Musa Nizam'a bir faulü söz konusu değil. Belki bu pozisyonda Anıl'ın eli Musa'nın yüzüne geliyor, ancak daha yükseğe sıçrayan Anıl bu pozisyonda kendine avantaj oluşturuyor. Dolayısıyla daha alt seviyede kalan rakibinin yüzüne elinin gelmesi çok normal. Hüseyin Göçek, bence fena maç yönetmedi. Birkaç tane avantajı da iyi süzdü. Oyuna hakimeyeti ve kontrolü gayet iyiydi. Belki de eleştirilecek iki kararından biri Mehmet Ekici'nin bileğine doğru yapılan sert harekette Yasin Pehlivan'a sarı kart göstermeyişiydi. İkincisi de 84. dakikada Trabzon ceza alanı içerisindeki karambolde Caner'in Aykut Demir'e tendonuna hafif de olsa gelen dokunuşu oldu. Karambolde topu kazanma amaçlı hafif bir temas olsa da hakemin devam kararı vermesi doğru karardı. 90+3'te Serhat'ın Edinho'yu arkadan çekip yere indirmesi sarı kart, Edinho'nun ise düştükten sonra ayak tabanıyla oyuncuyu tekmelemesine verilen kırmızı kartın hiçbir tartışılacak tarafı yok.
‘’Havada kalan yönetim‘’
Maçın henüz başında Melo’nun Kıvanç’ın bileğine bastığı pozisyonun hakem yorumunun dışında olduğu, kaldı ki bu tip yaralayıcı hareketlerin karşılığının mutlaka kart olduğu bir gerçek. Ayrıyetten ilk devrede Galatasaray’ın kullandığı köşe vuruşunda Kıvanç’ın, Melo’yu göğsünden net biçimde tutarak çekmesi var. Bu pozisyonun karşılığı penaltı olmalıydı. 54’te Kıvanç yine Melo’nun bacak arasına kendi bacağını takarak kilitliyor. Kalkarken de bacaklarının birleştirdiği kalça arasına basıyor. Bunun karşılığı da kırmızı kart olması gerekiyor.
Kıvanç tahrik oldu
Fakat Kıvanç’ı tahrik eden de yine maçın başında Melo’nun Kıvanç’ın bileğine basması oldu. İlginç olan bu üç pozisyonda, saha içindeki agresifliği nedeniyle eleştirilen Melo’nun mağdur sıfatına düşmesi. Antalya’da düzenlenen seminerde, ilave yardımcı hakemlere ‘Gol çizgisi ve topun köşe vuruşu/kale vuruşu olması haricinde oyuna çok fazla müdahil olmayın’ denmesine rağmen, 90+2’de Telles’in rakibine yaptığı harekete ilave yardımcı Çağatay Şahan’ın burnunu sokması bence çok gereksizdi. Maçın geneline baktığımızda ise çoğu kişi hakemlik olarak çok da eleştirilecek pozisyon olmadığını düşünebilir. Belki de net penaltı pozisyonlarının yaşanmamış olması veya ofsayttan gol iptali yahut gol kararı verilmemesi bu düşünceyi destekleme konusunda en önemli etken.
‘’Çakır iyi maç yönetti‘’
Avni Aker’de oynanan maçta konuşulacak tek pozisyon 18. dakikada yaşandı. Sivasspor ceza sahası içerisinde Mehdi Taouil topa yumruğuyla net bir şekilde dokunarak oynadı. Pozisyon yüzde yüz penaltı. Zaten hakem Cüneyt Çakır da penaltıyı tereddütsüz verdi. Bunun dışında oyunun geneline bakıldığında sahada sportmence davranış sergileyen futbolcular ve maçı son derece başarılı yöneten bir hakem vardı. Şunu da söylemek isterim ki bu sezon içerisinde bana göre Cüneyt Çakır’ın sürekli beraber maçlara çıktığı yardımcılarıyla yönettiği maçlarda en iyi olduğu 90 dakikaydı. Bundan sonraki oynanacak zorlu haftaları da düşündüğümüzde, Cüneyt Çakır’ın bu performansı zannediyorum ki, Yusuf Namoğlu’nu çok mutlu etmiştir.