‘’Derbinin tek iyi tarafı...‘’
Teknik adamların kağıt üzerine yazdığı 11’ler umut vericiydi. Özellikle İsmail Kartal’ın İrfan’ı merkeze çekip, Cengiz’i kanatta kullanması.
Okan Buruk’un, Barış Alper Yılmaz’ı sol bekten ziyade çizgide hücumun bir parçası olarak konumlandırması.
Kerem Demirbay’ı da dönen toplarda şutör olarak kullanma hedefi. Kerem, üç isabetsiz şut atabildi. Fenerbahçe cephesinde ise İrfan/Cengiz tercihinin bir kazanımı olmadı.
Karşılıklı niyet de iyi olmayınca ortaya dün geceki saçmalık çıktı.
Sahaya ayak basan oyuncuların toplam maaş bütçesi yaklaşık 50 milyon Euro civarında. 1.5 milyar TL’lik bir görsel şovdu bize vaadedilen.
Ben söylemiyorum bunu. Sezon başında yapılan kontratların karşılığı bu aşağı yukarı.
Hakem tartışması yaşanabilecek bir pozisyon ve kaleyi bulan tek şutla tamamlayabildik Kıtalararası derbiyi!
Haftalardır Türk futbolundaki tek kötülüğün hakem kararları olduğu propagandası yapan futbol insanlarının aynaya bakabilme ihtimali, derbinin iyi olan tek tarafı!
Fenerbahçe ve Galatasaray, 5 gün sonra bu kez bir final için Suudi Arabistan’da düelloya tutuşacaklar.
Benzeri bir 90 dakika izleyeceğimizi varsayalım. Böyle bir kapışmaya kim, neden para ödesin!
Türk futbolunun krizde olduğu dillendirilen böylesi bir dönemde, kaliteyi, adaleti, güzel oyunu ne kadar istediğimizi tekrar sorgulamamız gereken bir itiş-kakış izledik.
Futbola gerçekten sevdalı mıyız? İlerleyebilir miyiz? Oyunu geliştirtirebilir miyiz?
Çok soru var!
‘’Fred & Uçar‘’
Fenerbahçe, ikinci bölgeyi geçtiğinde o alanın sahibi Szymanski hayalete dönüştü! Çoğunlukla sağa kayan Polonyalı, Fred’in o bölgede topla geniş bir alanda buluşmasını sağladı.
Fred, enerjisiyle varolmanın yanısıra topu kullanma becerisi açısından da üst düzey bir oyuncu. Nitekim, Batshuayi’yi tüm savunmayı oyundan düşürüp, kaleciyle karşı karşıya bıraktığı pozisyondaki pas, görmek alışık olduklarımızdan değildi.
O pozisyon, Fred’in sonrasında yapacaklarının işaretiydi.
Fred, sahaya bu derece enerji koyup, oyunun iki yönünü aynı standardda oynayabilen çok nadir oyunculardan. Türkiye’de muhtemelen bu düzeyde tek yıldız belki de.
Bu tür oyuncuların varlığı denge bozuyor. Elbette yoklukları da!
Kayserispor’un Recep Uçar’la sistematik bir oyun planı olduğunu tekrar gördüğümüz bir 90 dakika daha yaşadık.
Recep Uçar, bu ligin futbol kalitesini yukarı çeken teknik adamlardan.. Çok daha fazlasını hak ediyor.
‘’Duvarı yıkamadılar‘’
Kopenhag, 10. dakikadan itibaren bildik disiplinli ve sinir bozucu oyununu başlattı. Kalelerinin önünde yarım bir aya benzer, güvenli bir alan oluşturdular. Zeminde boşalttıkları büyük bölümü Galatasaray sahiplendi doğal olarak. Öyle ki, Davinson ile Abdülkerim, Kopenhag kalesine 40 metre mesafede konumlanır hale geldi.
Galatasaray hepsini finalize edemese de atak devamlılığı sağlayabildi. Özellikle Kaan’ın ekstra eforu, Toreira’nın müthiş oyun bilgisi Kopenhag duvarından dönen topları alıp, orada kalmalarını sağladı.
Eksik olan her iki kanatta Tete ve Zaha’nın adam eksiltemeyişi oldu. Tete, 38’de rakibinin gördüğü sarı kart dışında neredeyse bire birde hiç adam eksiltemedi. Zaha’nın oyunda daha uzun kalmasının nedeni ise topsuz da olsa ceza alanına girebilmesi ve bu yönüyle Kopenhag için bir tehdit olmasıydı.
Kopenhag maç başından beri aradığı geçişi 58’de bulup, golü de atınca müdahale aciliyet kazandı.
Okan Buruk 4 dakikada 3 değişikliğe gitti. Kaan’ı da kenara çekip, 4-1-3-2 gibi bir dizilişle risk de aldı. Bu durum sonrası, biraz da Danimarkalılar’ın kabullenişiyle top da oyun da Galatasaray’da kaldı. Ancak bu durumun ciddi bir sonucu oldu. 22 oyuncunun 16-17’i kadarı Kopenhag ceza alanı ve çevresinde pozisyon aldı. Ne verkaç yapılabilecek ne de sabırla top çevrilebilecek bir alan kaldı.
Ziyech’in ortaları ceza alanında Galatasaray hücumcularıyla ne kadar buluşabildiyse, o kadar gol umudu varoldu.
Burası Şampiyonlar Ligi. 6 maçlık kısa bir maraton. Kaç puan aldığınız kadar o puanları kimden aldığınız önemli.
Galatasaray, Manchester’dan 4 puan alabildiği için üst tura çıkabilirdi. Kopenhag’dan 1 puan alabildiği için ‘büyük oyun’ dışında kaldı!
‘’Derbi 2024'e kalabilir!‘’
FIFA kokartlı hakem Halil Umut Meler’e yönelik fiziksel saldırı sonrası ligleri süresiz erteleyen TFF yönetimi bugün çok kritik bir karar alacak. Lig takvimini yeniden belirlemeye çalışacak olan Mehmet Büyükekşi ve ekibi, zorlu bir takvimde maç tarihlerini yeniden planlayacak. Masada birkaç senaryo söz konusu ancak en çok dillendirilen, ligin 2 hafta kadar ertelenmesi.
Derbilerin arası açılabilir
Bu senaryoda Süper Lig fikstürünün kaydırılması güçlü olasılık. Bu opsiyona sıcak bakılmasının nedenlerinden biri de iki Galatasaray-Fenerbahçe derbisi arasının açılmak istenmesi. Senaryoya göre maç takvimi kaydırıldığında, 25 Aralık-5 Ocak tarihleri arasındaki lig arası da kısalacak. 16. hafta maçlarının, 22-24 Aralık periyodunda; 17. hafta maçlarının ise 2-3-4 Ocak periyodunda oynanması ihtimali belirecek.
6-7 Ocak’a kalabilir
Yine bu senaryoya göre 18. haftadaki Galatasaray-Fenerbahçe derbisi de 6-7 Ocak tarihlerinde oynanabilecek. Bu alternatif, 24-29 Aralık’ta iki kez oynanacak Galatasaray-Fenerbahçe derbilerinin arasının açılmasını sağlayacak. TFF yönetimi bugün yapacağı toplantı sonrası fikstürle ilgili resmi kararını duyuracak.
‘’Fenerbahçe standardı yetti‘’
Rıza Çalımbay, Necip’i Fred’le eşleştirip, biraz da yarı alanında oyunu kabullenmek istemiş. Açık alanda Trabzonspor’un, Nordsjaelland’ın yaptığını yapıp, Fenerbahçe’yi hızlıca geri itip oyunu anlık oynamak istemiş. ‘Top Fenerbahçe’de kalsın ama baskın ataklarla skora gidelim’ gibi bir plan yapmış.
Burada Necip’in görevinden sonrasının çok işlediğini söyleyemeyiz. Özellikle Gedson’un sakatlığı sonrası Crespo’nun geniş bir alanda neredeyse her istediği topu Tadiç’e, İrfan Can’a attığını gördük.
Oyunu bariz şekilde Fenerbahçe lehine çeviren durum da Beşiktaş yarı alanındaki karşılıklı eşleşmeler oldu.
Bir tarafta Onur Bulut, Amartey, Bailly, Umut sonrasında Tayfur; diğer yanda İrfan, Szymanski, Tadiç, Dzeko..
Beşiktaş yarı alanındaki bu 4’lü eşleşmenin kazananı klas ayaklar oldu. Bireysel anlamda Beşiktaş savunmacılarını yerden yere vurmayalım ama ilk kez bir arada oynamanın da etkisiyle, ciddi şekilde dağıldılar. Çok klas ayaklara karşı, oyuncu kalitesi eksik kaldı Beşiktaş’ın.
Sezon başından bu yana bir gerçek var. Fenerbahçe’yi geri itip, kendi alanından uzaklaştıramayan hiçbir ekip oyuna ortak olamıyor. Beşiktaş da başaramadı.
Fenerbahçe, Kadıköy’de bir Anadolu takımına karşı sergilediği standart performansla Dolmabahçe’de pozisyon, skor ve kolay bir derbi zaferi aldı.
‘’Kopenhag havası!‘’
Okan Buruk, Kopenhag maçı öncesi olmasa dün akşam yaptıklarının hiçbirini yapmazdı muhtemelen. Adana Demir maçının telafisi var zira. Kopenhag öyle değil.
64’te Zaha ve Kaan Ayhan’ın sahaya ayak basışı da Kopenhag 11’nin büyük kısmını birlikte sahada görme amacı taşıyordu ama olmadı! Oyunun dengesi bozulunca, 78-83 arası üç değişiklik birden daha yaptı.
Haftalardır oynamayan Kerem Derimbay’ın, Dervişoğlu’nun sahada olduğu, Barış Alper’in sol bek oynadığı, 11’de başlamayan Kaan’ın son yarım saatte riske edildiği, Bakambu’nun skor avantajına rağmen ikinci hücumcu olarak sahaya sürüldüğü bir 90’dı.
Buruk Kopenhag maçına öylesi fokuslanmış ki vazgeçilmezi Torreira’yı dahi kenara aldı.
Saha içi ve dışındaki bu yoğun sirkülasyona rağmen, Galatasaray’ın ilk yarı oyun sürekliliğinin kusursuz olduğunu da atlamamak lazım. Gravillon’un olmadığı Adana Demir savunma merkezini çok fazla tehdit edip, ilk iki golü de böyle buldular. Hücumcuların büyük kısmının tek dokunuşlarla rakip stoperleri oyundan düşürdüğü aksiyonlar izledik.
Kopenhag deplasmanında Galatasaray’ın en fazla ihtiyaç duyduğu şey de bu.
Çok disiplinli, saha dizilişini çok iyi yapan ve fiziksel olarak çok iyi bir takım Kopenhag. Avrupa’da herhangi bir takımın mevsimin bu döneminde final maçı oynamak istemediği, enerjisi tükenmeyen bir grup Danimarkalılar.
Fiziksel savaştan çok dün geceden kesitlere ihtiyacı var Galatasaray’ın.
Bir de dün gece son yarım saatte sahip olamadığı soğukkanlılığa.
‘’Daha fazlası mümkün‘’
Montella’nın sihri, saha içi bireysel özgürlüklere göz yumuyor olması. Hırvatistan maçından bu yana akan oyunda ya da tabelanın havaya kalktığı anda yaptığı müdahaleler dışında serbestlik tanımış tüm oyunculara.
Ne zaman ki işler istediği gibi olmaktan uzaklaşıyor, o zaman keskin müdahalelere başlıyor. Konya’daki Cenk Tosun hamlesi ve diğerleri.. Dün gece de ilk ve ikinci yarı.
İlk 45’i Hırvatistan deplasmanı gibi oynayıp, rakibi sürekli geri itme amacındaydı ama belki de erken gelen Galler golü nedeniyle istediğini alamadı. Galler önde çok kalmadı.
İkinci yarı müdahalesi ise takdirlik. Soyunma odasında muhtemelen “Sakin kalın. Topu alın” demiş olmalı.
İlk yarıdaki 0.16’lık karşılıklı gol beklentisini 90 dakika bitiminde 0.56 / 1.25’e (maçkolik) çevirmek büyük iş.
Üstelik ev sahibi, mutlaka kazanması gereken 90 dakikanın ilk 45 dakikasını önde bitirmişken.
Montella’lı 4 maç bize her zaman yeni bir planın devreye girebileceğini öğretti. Bu yetenekli ve potansiyelini ispat çabasındaki oyuncu grubunun seviyesini yükselten faktörlerden biri de bu.
Montella ve milli takım, 3 galibiyet 1 beraberlik sığan 4 maçlık seriden çok daha fazlasını yapabileceğini vadediyor.
‘’Fenerbahçe’ye yeni plan lazım‘’
Adana Demir topla çıkmaya çalışınca Fenerbahçe, Trabzonspor maçında bozulan fabrika ayarlarına döndü.
Sürekli geri koşmak zorunda kalmayınca, fazla sayıda top kazanarak direkt Adana kalesini buldular.
Ertaç’ın sezonun en iyi maçını oynaması Fenerbahçe’nin şanssızlığıydı. Vuruş kalitesi de skorbordun değişmesini engelledi.
Dzeko ve Tadiç’in kendi standartlarında son vuruşlar yapamamalarının nedenlerinden biri de olağanüstü kötü zemindi. Şu işi çözemiyoruz maalesef. Zemin kötüyse olmuyor işte. Futbol güzelleşmekte zorlanıyor!
Adana Demirspor’un orta sahayı hızlı geçip, iki hızlı kanadıyla kaleye inme çabası ise pozisyonlara dönmedi. Fenerbahçe savunmasını hızlı geçişler dışında tehdit edemediler.
Fenerbahçe bu lüks sayesinde sadece oyun kurma ve hücum etme imkanına sahip olabildi. Savunma için ekstra bir efora gerek kalmadı.
Bu konfora rağmen bir şeyleri değiştirme çabasına girişmediler. İsmail Kartal oyuncu değişiklikleri dışında ezber bozacak bir aksiyona girişmedi.
Trabzonspor, Ludogorets ve Adana Demir maçlarının 270 dakikasına 2 penaltı golü sığdırabildi Fenerbahçe. İsmail Kartal milli takım arasında yeni bir plan üzerine çalışmalı.