Arama

Popüler aramalar

‘’Ne işin var ligde!‘’

Ne kadar etik bilmiyorum. UEFA’da ülke puanına ihtiyacımız var. Beşiktaş maçını düşünerek Başakşehir, Avrupa arenasına 7 eksikle gidiyor. Hepsi sahada, o halde neden ligdesin! Yerin burası değil. Arkana almışsın Belediye’yi, Beşiktaş maçına gelen 40 bin kişinin vergisiyle bu takımın neyine para harcıyorsun? Soruyorum, ne işin var o zaman ligde? Seyircin de yok. Her şey para değil. Göksel Gümüşdağ yarın, bugün bıraktığında Başakşehir takımı bitecek.

Kilit açılmadı

Tesisler, para, her şey emrinizde. Beşiktaş altyapıları saha ararken, İstanbul’da birçok saha emrinde duruyor. Belediye’nin imkanları ise Başakşehir’de. Yol, su, elektrik paraları... Biz kerizmiyiz? Nereye gidiyor bu paralar? Maça dönecek olursak, Volkan Babacan’ın önüne defansını dizmiş. Emre’nin komutasında orta saha oyuncularını kapatan Abdullah Avcı, uzun toplarla Adebayor’la medet umdu. Beşiktaş maalesef kapalı defansı açamadı. Bilhassa ilk yarı Quaresma ve Lens ne kadar top yapsa da kapalı defansa takıldı.

Bol bol sermaye verdi

Cenk sıkışıp kaldı. Kilidi açacak bir anahtar oyuncusu var; Oğuzhan. Ama olmadı. Sakatsa, kulübede ne işi var; iyiyse sahada olmalıydı Gökhan Gönül. Başı sıkışınca Şenol hoca sahaya sürdü. Ancak iş işten geçti. Başakşehir’in golü Beşiktaş’ın kendi evladı Kerim Frei’dan geldi. Merak ediyorum, Kerim’deki hırs Beşiktaş’tayken neden yoktu? Orta saha ve forvet oyuncuları sahadayken yine gol Tosic’ten geldi. Ancak son 5 dakikadaki oyunu Beşiktaş oynasaydı, dışarıda 25, içeride 150 taraftarı olan bir takımın kusura bakmayın ligde işi yok. Zor bir geceydi. Hem de çok zor. Ancak adamlığına, hakemliğine güvendiğim Mete Kalkavan, maalesef son haftalardaki hakem hocalarına bol bol sermaye verdi.

24 Ekim 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’II. Louis zaferi‘’

2000 yılından bu yana II. Louis Stadyumu, UEFA Süper Kupa şampiyonluğundan sonra bir zaferle daha noktalandı. Futbolcular sahaya eşit oyun tabelası ile çıktı ama maalesef 6. dakikada gelen Babel’in golü ‘ofsayt’ diye iptal edilince eşit oyuna biraz şaşırdık. Hırvat maçlarında karşımızda olan Subasic, yine belalısı Cenk ile karşı karşıyaydı. 33. ve 54. dakikalardaki iki harika golü Subasic’in, Türk takımlarına olan şanssızlığından olacaktı. İlk defa Şenol Güneş, Oğuzhan’sız sahaya çıkmıştı. Etinden, sütünden öyle faydalandı ki Oğuzhan’ın son haftalarda sadece iskeleti kalmıştı. Oyuna girdiğinde öyle bir pozisyon yakaladı ki tribünde herkes saç baş yoldu.

Daha farklı olabilirdi

Bence günün en başarılı isimlerinden olan Tolgay, Şenol hoca tarafından herhalde sarı kartından dolayı çıkarıldı. Ancak Medel de onu aratmadı. Tolgay’ı böyle kısa bir cümle ile geçmek ona yapılan en büyük haksızlık olacak. 26 bin kişilik II. Louis Stadyumu’nda Monaco seyircisi yoktu. Onların da herhalde takımına güveni yoktu. 1500 kadar kaçak giren Beşiktaş seyircisi, İnönü’yü aratmadı. Eğer dün gece final paslarında biraz daha etkili olabilseydik, çok daha farklı bir netice ile İstanbul’a dönebilirdik.

Hayırlı olsun

Günün yıldızı Cenk Tosun ve sahanın en iyilerinden Quaresma, bu eleştirimizde asıl pay sahipleri. Ancak isteneni o kadar güzel yaptılar ki bu hataları hiç göze batmadı. Tek sıkıntımız, kazanılan topları zamana karşı değil, maalesef biraz uzun oynayınca giden toplar duvara çarpmış gibi geri gelerek sıkıntı yaratmadı değil. Ancak ortadan Adriano, Tosic, Caner ve bilhassa Pepe’nin organizasyonuyla defansta Beşiktaş harika işler yaptı. Falcao kontrol edilemez bir oyuncu dendi ama orada Cenk Tosun’u, Quaresma’yı, Babel’i unutmuşlar. Kartal, Türkiye Ligi’ndeki son 3 haftadaki ayıbı dün gece affettirdi. Bu galibiyet Beşiktaş’ı bir üst tura çıkarmıştır. Hayırlı olsun.

18 Ekim 2017, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Oynamadan kazanılmıyor‘’

Şenol Güneş maçı kafasında nasıl oynadı? Hiç dünyada Saldırma Bakanlığı var mı? Önce Savunma Bakanlığı vardır. Lens, Cenk, Negredo, Talisca ve bunlara bir de Oğuzhan’ı eklersek Şenol Güneş belli ki ‘ben nasıl olsa bu maçı kazanırım’ düşüncesinde. Ancak kazın ayağı belli değil. Mesut Bakkal, takımını kendi sahasında ceza sahasının önünde orta sahaya yakın dizerek, iki açık oyuncusunu da geriye çekerek oyunu sıkıştırdı. Ahmet İlhan, Serdar Özkan, Vedat Muriqi uzun toplarla zaten savunmada eksik olan Beşiktaş defansının üstüne giderek Beşiktaş’tan daha çok pozisyon buldu. Caner, Lens, Gökhan Gönül çizgide. Hatta bunlara Cenk’i de ekleyebiliriz. Sıkışan oyunda Negredo ne yapsın. Orta sahada da Atiba tek başına ortada sıçan oynatıldı.

Yapma Şenol hoca!

İki açık; Lens ve Cenk. Cenk’in yolları kapalı. Arkalarından gelen Caner ve Gökhan da bilhassa ilk yarı oyuna katkıları olmayınca Beşiktaş ilk yarı çorbaya döndü. Koca 45 dakika 2 cılız şut. Gençlerbirliği kalecisi Hopf, yere dahi yatmadı. Şenol Güneş nasıl olduysa ilk defa 45. dakikada iki oyuncu değiştirdi; Babel ve Quaresma. Ancak Babel’in topa bakarken rakibe yaptığı hareket, alışılmış Halis Özkahya klasiğiyle kırmızıyı yedi. 10 kişi Beşiktaş, ilk yarı ki Beşiktaş’tan kat kat iyiydi.Yalnız anlamadığım bir şey var. Oyunda yedek takımda 2 kaleci var. Biri Tolga Zengin, biri Utku Yuvakuran. Bilhassa Utku’ya karşı değiliz, asla! Şenol Güneş neye hizmet ediyor? Yasin Sülün’ün takımından 30 tane oyuncu var. Zaten borç içinde takım. Bir de sen vurma be Şenol hoca.

14 Ekim 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Beşiktaş kimsenin çiftliği değil!‘’

Trabzon maçında esame listesi elime geldi. 18 kişilik kadroda 2 kaleci bir de Fatih. Sonra öğreniyorum ki altyapıdan 2 futbolcu olmadığı için 250 bin TL ceza... Bu ceza Beşiktaş’ın Federasyon’dan alacağından kesiliyor. Halbuki yönetmelik gereği, altyapıdan 2 oyuncu esame listesinde olması lazım. Koskoca Beşiktaş takımının U21 takımında 2 tane oyuncu yok mu bu kadroya girecek? Yasin Sülün’ün takımını neden besliyoruz? Beşiktaş kimsenin babasının çiftliği değil. Bunun suçlusu bir an evvel çıkmalı. Bu Şenol hoca da dahil olsa.

Seyahat kuşları

Mitrovic, Milosevic, Boyko ve Pedro Franco toplam 12 milyon Euro. Bunlar Beşiktaş takımında bir saat bile oynamadan bu paraları alıyor. Bunları kim aldı? Bu çiftliğin sahibi kim? Bu sinekgillerden ne zaman kurtulacağız?

Başkana bir şey demiyorum. Fikret Orman yetimin hakkını yedirmediğini biliyorum. Metin Albayrak, Nevzat Demir’deki toplu fotoğraflar dahil hiç meydanda yoktu. Birden bire ortaya çıktı. Ona tek bir lafım var; babası Sami Albayrak’ın oğlu olsun. Babası Beşiktaş’ın kuruşunu yedirmezdi. Kocaeli Birlik’e verilen para geri alındı mı? Cevap bekliyorum.

Milli takım rezaleti

Lucescu, Beşiktaş’ta teknik direktörken tercümanı Sinan Serhatlıoğlu misafirimdi. Kendisi ile pek çok kez bir araya geldik. Bana “Altyapıyla çok ilgilisiniz, Romanya’dan 6 tane genç getirelim” dedi. O zaman Lucescu’ya çok kızdım.

O günden beri hiç aramadım sormadım. Rumen gençlerle ilgileneceğine Beşiktaş gençleriyle neden ilgilenmiyor diye kızmıştım. Duydum ki milli takımda da oğlu Razvan’ı antrenör yapmak için elli takla atmış. Sonucu da belli. Lucescu’dan hoca olursa, isteksiz, gamsız bir A Milli Takım da böyle olur.

09 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’İğnenin ucu gözüktü‘’

Bu kadarı da pes artık. 10 gün geçti, akıllarda hâlâ Fenerbahçe-Beşiktaş maçı var. Yıllarca Beşiktaş’a çuvaldız batıyordu. İğnenin ucu gözüktü, Fenerbahçe’nin başta Mahmut Uslu ve Aykut Kocaman’ın ayranı kabardı. Susmak bilmiyorlar. Beşiktaş ne kadar çok acıtmış be kardeşim... Akhisar’ın defansını Beşiktaş mı kurdu? Pozisyonları yok. Önce ayıpların temizlemeliler. Bakın, Ali Palabıyk depreminin artçı şokları Vodafone Park’ta 90 dakika açıkça kendini hissettirdi. Fırat Aydınus’u inanın oğlum Hakkı kadar severim ancak Okay Yokuşlu’nun sarı kartı var, Cenk gidiyor. Beline sarılmış çekiyor. Fırat faul veriyor. Vermese bile önce sarı kart var. İkinci sarıdan atsana Okay’ı.

Yazık oluyor

Quaresma, Atiba, Oğuzhan ve Cenk ilk 11’de yok. Yani takımın yüzde 40’ı sahada değil. Peki sahadakiler ne yaptı? İstediğimizi aldık mı? Gol atmasına rağmen Lens, Quaresma’yı çok arattı. Lens’den çok ümitliydim. Kulübede kala kala körelmiş. Hele Lens’in bir pozisyonu var ki atsa 3 olacak. Dönen top o ana kadar başarılı olan Fabri topu kaleden çıkardı. Fenerbahçe maçının bir artçısı da Şenol hoca. Zaten Fener maçlarına 1986’dan

beri bir fobisi var. Bu maçlarda hep fiyasko. Hele dünkü maçta oyun bir ara öyle bir hal aldı ki tenis maçı gibi bir defanstan bir defansa orta saha oyuncuları sadece birbirine bakıyor. Hal böyle olunca beraberlik de kaçınılmaz oldu. Ve tabii ki Beşiktaş’a yavaş yavaş yazık oluyor.

02 Ekim 2017, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Aferin Palabıyık!‘’

93 yıl, 344. maç ama hüsran. Bu müsabakadan sonra gazeteleri ve televizyonları hissediyorum. Hepsi sırayla yazıyor, tek bir kişi Ali Palabıyık. 5 kırmızı kart, 2 penaltı, verilmeyen kırmızı kartlar ve verilmeyen penaltı... Ali Palabıyık’a yazık değil mi? Ben burada ona kızmıyorum. Geçen seneki kupa maçından zaten Beşiktaşlılar’ın kafası karışık. Gözüne sokar gibi bu maça verilmesi... Mutlu olmuştur herhalde Merkez Hakem Kurulu.

Cenk’e verilmeliydi

Beşiktaş aslında kötü değildi. Topa sahip olmak için sahaya çıkan takımdı. 90 dakikanın en az 75 dakikası top Beşiktaş’daydı. Maçı isteyen de Beşiktaş’tı. Ama Ali Palabıyık’ı düşünememişti. Medel’in pozisyonunda verilen penaltı, Cenk Tosun’un o pozisyonda niye verilmez! Öncelikle iki takım da çok sinirliydi. Oynamaktan daha çok Aykut Kocaman, Beşiktaş’ı oynatmamak için malesef sahada tribünle beraber biraz futbolun dışına çıktılar. Hasan Ali’nin Cenk’e yaptığı pozisyonla Medel’in pozisyonu arasında ne fark var? Ali Palabıyık, her pozisyonda düdük çaldı. Uçana kaçana... Yani futbolcuların oynamaması için Ali Palabıyık’a ihtiyaç mı vardı?

Kahraman MHK!

Bakın yazıya Ali Palabıyık’la başladım, onunla bitiriyorum. Güne çok iyi başlamıştık. U21 maçında Dereağzı’nda alınan 1-0’lık Beşiktaş’ın galibiyeti, Ülker Stadı’na taşınır diye çok ümitlenmiştim. Ancak beklemediğimiz bir şey vardı. Derbi maçlarda daha doğrusu atmosferi bu derece yüksek olan müsabakalarda oyuncuları sahada tutmak önemli. Yoksa cart curt atmak kolay. Anladığım kadaryla Beşiktaş’lı futbolcuların çıkarken hakeme yaptıkları tepkide mutlaka kırmızı kart vardır. Bunlardan biri Oğuzhan. Bu gecenin kahramanı Merkez Hakem Kurulu’dur.
Ne acıdır ki maçtan sonra Mahmut Uslu’nun konuşmalarını dinledim. İşte Türk futbolunun sonu.

24 Eylül 2017, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yorgun ama galip‘’

Dün saat 16.00’da, Konyaspor’un 2-1 kazandığı, Beşiktaş-Konyaspor U21 maçını izledik. Başta Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan olmak üzere birçok kişi Türk oyuncuların sahaya sürülmesi gerektiğini söylerken, yabancı çöplüğüne dönen ligimizde her iki takımda da oynayabilecek pırıl pırıl gençler gördük sahada. Beşiktaş takımında Ersin, Mertcan, Mustafa, Konyaspor’da ise Emre,

Ahmet ve Murat rahat rahat A takımda oynayacak seviyedeler. Neyse, biz Vodafone Park’a dönelim. Şampiyonlar Ligi’nden moralli gelen Siyah-Beyazlılar aldığı dopingle galip geldi.

Necip her derde deva

Ben daha çok Medel’e dikkat ettim. Akıllı, zamanlaması yerinde, topun sibobunu aramayan, fazla riske de girmeyen bir oyuncu olduğunu gösterdi. Adriano sakatlanana kadar gayet iyiydi. Ancak burada her derde deva bir isim var; o da Necip. Hiç alışık olmadığı bir yerde sırıtmadan oynadı. Fabri ilk yarı yere yatmadı. Ancak Konya, yorgun Beşiktaş’ın üzerine gelmeye başlayınca ikinci yarı yerden kalkamadı. Quaresma’yı her zaman eleştirmişimdir. Ama dün adına yakışır bir şekilde, gerektiği gibi oynadı. Hele 66. dakikada Konya defansının içinden geçerek attığı gole şapka çıkarılır.

Seyirci muhteşemdi

Tolgay... Dün kaptan Oğuzhan’ın yerine oynadı ama onu hiç aratmadı. Aksine mücadele gücü çok yüksekti. Ve tabi bir de seyirci... Taraftarı tebrik etmek lazım. Çünkü dün sahadaki başarının Şenol Güneş’ten sonraki mimarı onlardı. Ancak hoca her hafta aynı kadroyu sahaya sürerse, üç dört hafta sonra hem onun, hem de takımın başı çok ağrır. Rotasyon hocam, rotasyon...

19 Eylül 2017, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Devamı gelecek!‘’

İstanbul dışında olduğum için müsabakaya gidemedim. Gitmediğim maçlarda televizyondan yorum yapmak aslında pek prensibim değil. Ancak televizyondan izlediğim kadarıyla müsabakada koltuklarım kabarmadı değil. Başta Şenol hoca olmak üzere takımla gurur duydum. Tellioğullar’ı ve Seferoğullar’ı bu. Cenk Tosun, Beşiktaş’ın Tosun Paşa’sı. İşte benim istediğim Cenk bu. Yere düşmeyen, dimdik ayakta kalan, futbol adına yapması gereken her şeyi yapan mücadeleci ve hırslı bir Cenk. Yıldızımız pek parlamasa da başta Cenk olmak üzere takımdaki bu başarının arkasında yatan tek bir gerçek var. O da Şenol Güneş’in kulübesi. Sahadaki futbolcu kulübeye bakarak ‘Ben çıkarsam bir daha formayı zor alırım.’ İşte bu duygu ve düşünceler bu seneki başarısının ana mihenk taşlarından biri. Hep söylüyoruz, “Kulüben zenginse korkma.” Sadece alkışlamak istiyorum. Göreceksiniz devamı gelecek.

Altyapıya neler oluyor?

Bir başka konuya değinmek istiyorum. Kulübe dahil 14 yabancı, bugün Türkiye liglerinde oynayan onlarca değil, yüzlerce var. Maalesef ulufe gibi dağıtıldılar. En son Muhammed Göztepe’ye, Sedat Balıkesir’e gitti. İkisi de bu haftanın karesinde. Sabredemedik. Liglerde sürünen böyle yüzlerce topçu var. İsmini say say bitmez. Batuhan’dan hiç bahsetmiyorum bile o kendini harcadı. Muhammed Demirci de öyle. Adem, Sezer, Kenan, Erkan aklıma gelenler. Üzülüyorum şimdi üç sezon önce bir maçta izlediğim, Ümraniye Kazım Karabekir’den beş kuruş para vermeyip takıma kattığım, evet benim kattığım Fatih’in, Necip’ten sonra bu takımda kalıcı olması.

Bu daha başlangıç

Bu zamana kadar Beşiktaş’ın lehinde şeyler yazdım. Ancak geleceğini hiç parlak görmüyorum. 30 trilyonun üstünde bir menacere borçlu olan kulüp, 2 milyon Dolar borca yaklaşan ve kulübün yüzde 50 hisseleri satışta olan maalesef menacerlerin ahına düşmüş ve kurtulması da mümkün olmayan bir takımın geleceği zor mu? Çok zor. İlgili arkadaşlara duyurulur. Habertürk Gazetesi’nden Atilla Türker’in yazısı başta Türk futbolu ve Beşiktaş’ın geleceği ile ilgili çok güzel sinyallar verdi. Kulüplerin zengin olmasına değil de şahısların zengin olmasına doğru yol almaktayız. Ne günlerden bu günlere kaldık. Bu daha başlangıç...

16 Eylül 2017, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI