Beşiktaş rövanşa rotasyonlu bir kadroyla başladı. İlk yarıda bu 11’in pas frekansı düşük kaldı. Yenilerden Onana da ilk 11’deydi, başta 17’de “Nobody”nho’ya attığı kaleciye kadar gelen top olmak üzere ilk 45’te bonservis bedelini fazlasıyla sorgulatan pas hataları yaptı. Sadece 7. dakikada Neftçi kontraatağını olgunlaşmadan kestiği müdahale ile 6 numaralık adına olumlu bir aksiyona imza attı. Mahmudov’un 36’da attığı şut fena olmasa da Mert klasında bir kaleci o şutu kurtarmalıydı. Umut Meraş ise gerçekten talibi varsa üçe beşe bakmadan hemen elden çıkarılmalı! Şenol hoca, ikinci devre başlarken yaptığı değişikliklerle Onana ve Meraş’ı oyundan alarak en doğru müdahaleyi yaptı. Rebic de tam hazır değil. 57’de zaten son 6 ayda en az 16. kez Beşiktaş’ın mevcut kadrosunda Aboubakar’ın değil gerçek bir alternatifi, gram benzeri bile olmadığını gördük. Aboubakar’ın Afrika Kupası’na gitmesi veya Allah korusun sakatlanması halinde Beşiktaş’a şu anda sahada hayat veren yıldız tozundan mahrum kalma ihtimali bile insanın uykusunu kaçırıyor!

Geç kaldılar

Rashica ve sakatlık sorunu yaşamadığı takdirde Ox gayet iyi transferler olmasına rağmen transferlerde geç kalındı. Bakü’deki maçın ilk 77 dakikası ve oyuncu değişikliklerinden sonraki 77’den sonraki performans, dünkü maçın ikinci yarısı ve ilk yarısı arasındaki oyun kalitesi farkı gece gündüz kadar farklı ve bu da tamamen o esnada sahada forma giyen oyuncuların kalitesiyle ilintili: Beşiktaş’ın ideal 11’i ve mevkisel alternatifleri aralarındaki kalite farkları çok büyük o yüzden oyun kalitesi açısından tavan ve taban performansları arasında da büyük fark var. Mutlaka bu fark tavan performans lehine azaltılmalı.

Artık koskoca stattaki devasa boşluklardan mı, zeminden mi, oyuncuların doğru seçmediği kramponlardan mı yoksa hepsinin toplamından mı, hiçbiri bahane olarak kabul edilemez. Muleka kramponlarını değiştirdi ama sonrasında da son vuruş kalitesi yükselmedi. Beşiktaş ilk yarıda yılların defansif oyuncusu Salih Dursun’un zoraki santrfor oynatıldığı bir takıma pozisyon verdiği gibi yeterince sayıda ve kalitede pozisyona da giremedi. Özellikle ilk 30 dakikada Beşiktaş’ın oyun kurulumu sırasındaki pas temposu, hafta içi iş çıkışı köprü trafiği kadar düşük tempodaydı. Bunun sebeplerinden birisi Beşiktaş kadrosunda yeteri kadar sprinter oyuncu bulunmaması. Pas iki kişilik bir hadise ve pasla oyun temposunu yükseltmek için takımdan birilerinin pas almak için hızlanarak hareket etmesi gerek. Bunu yapabilecek ilk 11’de başlayan tek oyuncu Aboubakar. O da Baniya’nın markajında bir türlü istediği topları alamadı. Gedson adeta tek başına uğraştı, durdu. Önünde en azından uzaktan şut tehdidi oluşturabilecek Talisca, sakatlığı olmayan Ziyech veya sakatlanmadan uzun haftalar oynayabilecek bir Oxlade Chamberlain olsa en azından Gedson aynı anda iki mevkide birden oynamak zorunda kalmayıp son tercihlerde dağılmazdı. İkinci yarının başında Aboubakar, Rayan’ı zorlayıp penaltıyı aldı ama nedense penaltıda içine Jorginho kaçtı! İkinci yarıda ilk devreye göre daha iyi bir Beşiktaş izledik. Bir süre direklere takıldılar. Yine de yeterince yani olması gerektiği kadar iyi değildi çünkü oyuncu malzemesi eksik. Öyle ki 86’da Gedson tam da önünde oynaması gereken en ofansif orta saha rolündeki Talisca misali bir şut golüyle Beşiktaş’ı öne geçirdi. Talisca veya Talisca tipi hücuma dönük orta saha kadar, lider stoper ve sprinter bir kanat da Beşiktaş’a gerekiyor.

Aboubakar, hazırlık maçlarından itibaren kendine has golcülüğü ile büyülemeye devam ediyor. Dün yine Bakü’de topun altına ince ayarlı bir vuruşla girerek gol perdesini açtı. Sadece TV yayınındaki geniş açıdan yani uzaktan teleskopla incelemenin doğru betimlemeye yetmeyeceği nitelikte bir goldü. Beşiktaş’a geldiği ilk 3 ayda bu tip pozisyonlara giriyor ama bitiremiyordu. Beşiktaş’ın ikinci golü ise ideal bir kolektif goldü. Muleka’nın, Aboubakar yüksek kalitesinde bir topun dibine girme hamlesi yapmasına gerek kalmadı, doğru zamanda doğru yerdeydi. Önce Amir, Gedson’u sonrasında da Gedson, Muleka’yı parçaları tıkır tıkır işleyen bir makine intizamı ile bulmayı başardı. İyi bir teknik direktör, takımında Aboubakar gibi bir özel yeteneğin varlığından ne kadar mutlu olursa, kalan oyuncuların hocalar için kolektif açıdan kusursuz bulduğu iki pasla boş kaleye gol atılmasından da o kadar mutluluk duyar.

Takviye zorunlu

3. gol de her teknik direktörü mutlu edebilecek kalitede bir organize pres sonucu geldi! Sahada kaldığı sürece her şeyi kolektif açıdan mükemmel yapan Salih’in bu golü atması ekstra anlamlı oldu. Hocaya Talisca sorusu sordurtmamalısınız: Yönetimin Talisca’yı alabilecek mali gücü yoksa bunu söylemeli ve Talisca kalibresinde ama daha az maliyetli bir isim getirmelidir. 6 aydır Ziyech’i öneren birisi olarak şunu da yazayım: Arabistan’a sağlık testini geçemediği için transfer olamadıysa, İstanbul’a getirmeden detaylı sağlık testi yaptırmalısınız, benzer sakatlık riski durumu Alex Oxlade için de geçerli! 77’deki oyuncu değişiklikleri sonrası sahaya Beşiktaş aleyhine yansıyan kalite erozyonu, bu takviyelerin zorunlu olduğunu bir kez daha gösterdi.

Saha zemini zaten bir garip, bir de üstüne santradan hemen önce tribünlerden atılanlar ve yaşanan tartışmalar derken maç başlamadan oyuncuların konsantrasyonu allak bullak oldu. Yine de şartlar ne olursa olsun Beşiktaş formasıyla sahaya çıkanların ilk 20 dakikadaki aşırı dağınık performansı kabul edilemez cinstendi. Bireysel konsantrasyon seviyeniz düşse bile sağlam bir takımın kolektif yoğunluğu bu kadar düşük olmamalı. Neyse ki ilk yarının kalanında, kalesinde tehlikeler yaşadıktan sonra takım olarak gerekli refleksi biraz olsun gösterdiler. Futbol teorik açıdan rakip kadar zeminle de oynanan bir oyun, örneğin yağmurdan aşırı ıslanmış bir zeminde atılan pasın şiddeti ile kupkuru bir sahadaki pasın şiddeti ve biçimi aynı olmaz, o zaman pas isabeti de düşer, oyun temposunu da kendi lehine ayarlayamazsın. Beşiktaş oyuncuları ne zaman zemine adapte olarak doğru pas frekansıyla oynamaya başladılar o zaman biraz olsun oyun üstünlüğünü de kurdular. İlk 45’in son bölümünde bunun karşılığını tehlikeli pozisyonlar geliştirerek aldılar. Bu tip zeminlerde havadan kullanılacak her duran topu çok iyi kullanmak gerek. Beşiktaş’ın golü de zaten böyle bir pozisyondan geldi. Amartey’in ilk maçından golünü atması turun kapısını tamamen açtı.

Dengesizlikler fark edilmeli

Sahanın en iyilerinden birisi olan Masuaku’nun direkt kırmızı görmesi Arnavutluk deplasmanının kalanı kadar bir dahaki tur için Beşiktaş’ın handikapı oldu. Kadroda doğal mevkisi sol bek olup Beşiktaş seviyesinde olan tek oyuncu Masuaku! Bu konu açılmışken yönetimin halen kadro kimyasındaki dengesizlikleri fark edip gerekli takviyeleri yapmamış olması birçok Beşiktaşlı gibi beni de geriyor: Sadece Masuaku değil, Gedson ve yine mükemmel bir gol atan Aboubakar’ın da alternatifleri olmadığı gibi Ghezzal yokken yerine sağ ayaklı ve ofansif de olsa bek formasyonlu Onur Bulut oynuyor: Artık uyanma ve harekete geçme vakti çünkü vakit nakittir sevgili Beşiktaş yöneticileri!

Şenol Güneş, Beşiktaş tarihinin Gordon Milne ile beraber en başarılı iki teknik direktöründen birisi. Maçın başında da Beşiktaşlı taraftarlar yaptığı tezahüratlarda Şenol Güneş’in hakkını verdiler. Hemen ardından da Beşiktaş yönetimini istifaya davet ettiler. Beşiktaş’ın asıl rakibi Tirana değil, tabii ki Konferans Ligi önemli ancak ezeli rakiplerin flaş transferlerle kadrolarını geçen sezona göre güçlendirdiklerini hesaba katarsak asıl rakiplere karşı Beşiktaş yönetimi gerekeni yaptı mı? Maça gelen, gelmeyen Beşiktaşlıların yüzde 99’unun meselesi öncelikle bu! Yoksa Beşiktaş zorlansa, hatta daha az güçlü bir kadroyla sahaya çıksa bile Tirana’yı her türlü yenmeli, elemeli.

Genç Semih’in tur kapısını açan golü, oyuncu kumaşı kalitesini gösteren cinsten hücum aksiyonları ve pozisyonu usta işi şutuyla bitirişi moral verici. Şenol Güneş’in ileri üçlüde görev verdiği Onur ve Muleka’nın skor tabelasına katkıları da maçın pozitifleri. Ancak yönetimin transfere ihtiyaç varken halen yapamamış olması camiada negatif hava estirmeye devam ediyor.

Eğer unuttuysa...

Başarılı bir takım için kare formülü gerek: O karenin dört köşesinden birisi teknik heyet, diğeri futbolcu ekibi, diğer ikisi de taraftar ve yönetim. O ikisinin arası açıkken arzu edilen başarıya ulaşmak kolay değil. Bu bakış açısını en iyi başkan Ahmet Nur Çebi’nin bilmesi gerek, eğer unuttuysa Fikret Orman’ın başkanlığının son dönemini hatırlaması yeterli!

Geçen maç yazısında Beşiktaş’ın neden 15 milyon Euro’luk teklifler karşısında bonservisinin yarısına sahip olduğu Gedson’u satmayıp minimum bir yıl daha takımda tutması gerektiğini hem taktiksel hem de finansal açıdan anlatmaya çalışmıştım. Gedson da maça bu tezimi güçlendirecek nitelikle bir gol atarak başladı. Gol öncesi oraya sızmasını sağlayan oyun zekası, ilk top kontrolü kalitesi, rakiplerini teknik ve fiziksel kalitesiyle alt etmesi... Bu özellikler Gedson’da uzun zamandır var ama bunları son vuruş kalitesiyle harmanlayarak maksimum verimli halde tabelaya yansıtan şüphesiz Şenol Güneş’in teknik direktörlük katkısı. Bu Gedson, Şenol Güneş tedrisatında her maç gelişiyor ve onunla çalıştıkça da gelişmeye ve Beşiktaş’ın oyun kalitesini yükseltmeye devam edecek. Bu da Beşiktaş’ın bir dahaki sezon Türkiye’deki şampiyonluk şansını arttıracak, Avrupa Konferans Ligi’nde de Gedson’u vitrine çıkaracak.

Muleka, beklenen seviyedeydi

Güneş döneminde Beşiktaş Avrupa kupalarındaki en başarılı sezonlarını yaşamıştı. Bunları da hesaba katınca zaten Cenk Tosun’un Everton’a satılırkenki transfer bedeli Gedson için de transfer piyasası kıstası olacak. Gedson’un aşırtma vuruşu çok iyiydi, beklentilerin de üstündeydi ama Muleka’nın ikinci goldeki bitirişi aslında sezon başında ondan beklenen seviyedeydi. Benim vizyonumda Beşiktaş ya şampiyondur ya da değildir. Hele 2. ve 3. olmak katılacağın Avrupa Kupası ve fikstürünü değiştirmiyorsa çok da üzerinde durmam ama taraftarlar ezeli rekabet atmosferinde kendilerince haklı olarak farklı düşünebilir, hissedebilirler. Maçı kazanamamak bir yana efsane Atiba’nın son kez oynayabileceği bir maç gidişatı olmaması ve Cenk’in sakatlığı taraftarı tabii ki üzmüştür.

Şenol hoca için takım oyununun olmazsa olmazları vardır. Bunlardan birisi oyunun akıcılığıdır. Pasın kısa veya uzun olmasından daha belirleyici olan progresif yani takım oyunu kalitesini geliştirecek cinsten olmasıdır. Skoru 3- 0’a getiren golde “O pas”tan iki tane birden gördük. Gedson, asistin asistini yaparken Şenol Güneş’in istediği yerdeydi. Daha önce çok çalışkan, güçlü ve zeki olmasına rağmen tabelaya gol asist katkısı o özelliklerine oranla düşük kalan Portekizli orta saha, Şenol Güneş tedrisatında ofansif açıdan da gelişmeye devam ediyor. Şenol Güneş oyunculara neler yapabileceklerini çok net anlatabilen bir hoca. Yoksa Valerien Ismael döneminde bizzat gördüğümüz gibi başka bir santrforla beraber Cenk’i direkt santrfor mevkisinde oynatmadan bu kadar verimli kullanabilmek her teknik direktörün harcı değil. Cenk’in, Şenol Güneş tedrisatında Everton’a ne kadar yüksek bir bonservis bedeliyle gittiğini unutmayalım. O yüzden Beşiktaş yönetimi ne yapıp yapıp Gedson’u minimum bir yıl daha Şenol Güneş yönetiminde tutmalı.

Gedson fazlasını kazandırır

Son haftalardaki tabelaya da katkısını hesaplarsak Gedson böyle devam ederse Beşiktaş’a bir yıl içinde hem çok daha fazla puan kazandırır hem de minimum bir yıl sonra gerekirse çok daha yüksek bonservis bedeli kazandırır. Aboubakar’sız Beşiktaş yazısı olur mu, tabii ki olmaz! Özel ve farklı yetenekleri yanı sıra takım arkadaşlarıyla uyumu, ilişkisi de Şenol Güneş’in ilk döndüğü gün Aboubakar’a neden öyle sıkı sıkı sarıldığını daha iyi anlayabiliriz. Son maçtan sonra nerelere ne tip oyuncular alınmalı konusunda naçizane görüşlerimi paylaşacağım. Yeter ki yönetim Cenk Tosun Everton’a giderkenki Şenol hocanın ona bakış anıyla, Aboubakar döndüğündeki Şenol Güneş anının ne kadar belirleyici olduğunu anlasın!

Montella Türkiye’ye geldiğinden beri muazzam teknik direktörlük sergiliyor. Demirspor’un hücum sürekliliği üstüne Colley’in de hatası birleşince öne geçtiler. Şenol hoca devre bitmeden, oyuncu değiştirmeden oyunu değiştirme aklını göstererek meslektaşı Montella’ya karşılık verdi: Redmond ortaya geçip taa kendi savunmasının önünden top almaya başladıktan sonra Beşiktaş önce oyunu sonra da skoru dengeledi. Skoru 1-1’e getiren gol tabii ki Aboubakar’ın çaprazdan şut büyücülüğü sayesinde. Artık Amir gibi en yeni takım arkadaşı bile Aboubakar’ın bu eşine az rastlanır üstün yeteneğini biliyor.

Bu arada devre sonundaki Cenk - Rodrigues pozisyonunda hakem Filiz hakemlerimizin en büyük sorununu bir kez daha gösterdi: Filiz, kuralları çok iyi bilse de, oyunu oyunun kuralları kadar bilmiyor: Rodrigues’in ayağı tehlikeli olarak kalkmıyor zaten Cenk’e tehlikeli şekilde temas ediyor.

Total kontrol oyunu

Beşiktaş ikinci yarıda tamamen sonuç odaklı gerçekçi bir total kontrol oyunu oynadı: Devre başlar başlamaz Gedson’un soldan girip harika plaseyle attığı gol ekstra oldu. Gedson bu vuruşları sürekli yapabilse bonservisine artı 10 milyon Euro eklenir! Üçüncü gol Montella’nın Demirspor’da düzeltemediği tek kolektif handikabı duran top savunma eksikliğinden kaynaklanan penaltıdan geldi. Bu sezon Demirspor'u ligde Adana'da ilk kez hem de farklı yenmek, derbi galibiyetleri eksi 1 değerinde kıymetli, Şenol hocaya tebrikler!