‘’Avrupa Voleybol Şampiyonası'nın ardından‘’
Jenerasyon değişimiyle atlattıkları kısa süreli duraklama dönemini ne kadar verimli geçirdiklerini de kanıtlamış oldular. Eskiden skorer birkaç oyuncusu olan ve ona yardım eden voleybolcular varken, son Dünya Şampiyonu Rusların da artık takım oyununa döndüğünü seyrettik. Fiziksel özellikleriyle de diğer takımlara karşı avantajlarını sürdürdüklerinden başarı daha kolay geldi. Aklımızda kalan sadece Rusya’nın şampiyon olduğu değildi;
- 2 sene öncenin bronz madalya sahibi Milli Takımımızın yaşadığı hayal kırıklığı... A’dan Z’ye herkesin şapkasını önüne koyup özeleştiri yapma zamanı olduğu... Ocak ayında Dünya Şampiyonası için neler yapmamız gerektiğine konsantre olmak...
- Süprizler her zaman heyecan katar tıpkı Belçika gibi... Yıldız oyuncu olmaya gerek olmadığı, inanarak, hırsla mücadele edersen karşında kim olursa olsun ezilmeden cesaretle ayakta durmanın örneğini sergileyerek emeklerinin karşılığında tarihlerinde en büyük başarıya ulaştılar... Bronz madalya...
- Sırbistan; özellikle Grand Prix ’den sonra yaşanan düşüşü... Her takımın her zaman formda olmayacağının ispatı. 2011 Şampiyonu Sırplar, 2 sene önce ev sahibi avantajını muazzam kullanmıştı. 2013 podyum dışındalar...
- Almanya Milli Takımı’nın başındaki Giovanni Guidetti’nin en inanılan ve güvenilen antrenör olduğu ...
- Şehirde turnuvaya dair kaç tane billboard, reklam gördün? diye sorarsanız cevabım 1-2 olur. İnsanları salona taşımak sadece reklamla olmuyor maalesef. Spor kültürü gelişmiş bir ülke zaten her şeyden haberdar ve ilgili ...
- Organizasyon kalitesi, muhteşem bilinçli seyircisi, salon etrafında oluşturduğu sıcak atmosferi, saha içi anonsları, molalar ve madalya seramonisinde seçtiği müzikler dahil her anlamda tam not alan organizatör Almanya...
- Özellikle Türk Milli Takımı desteklemeye gelen seyirciler... Türkiye’den sırf şampiyonayı takip etmek için gelen bile vardı. Onlara da teşekkürler.
- Voleybol servis atışıyla başlar. Ne kadar agresif olursan ve ne kadar vazgeçmeden ısrar edersen o kadar karşılığını alırsın. Servis rezil de eder vezir de...
- Başarı; emek ister, yürek ister, amatör ruhu yaşatarak profesyonel olmayı gerektirir ... Doymamak lazım, oldum dememek lazım. Her gün yeni bir başlangıç. Hatalardan ders alıp, yola devam etmek gerek.
- Milli forma kutsaldır. Kıymet bilmek lazım.
‘’Rus duvarı‘’
Eskiden uzun oyuncular aynı zamanda yavaştı ve tavana kadar dikilen toplarla oynardı. Son dönemde oyunları biraz da çabuklaştı ve defansları da devreye girince daha modern voleybol oynayan bir takım oldular. Bu ekolün şu ana kadar Avrupa ™ampiyonası’nda sonuncusu 2001’de olmak üzere 17 altın madalyası var ve aynı zamanda son Dünya Şampiyonu ve Olimpiyat Oyunları tarihindeki başarıları da keza parmak ısırtıyor.
2011’deki şampiyonada Rusya ile yine çeyrek finalde karşılaşmıştık ve 3-0 ile geçerek yarı finale yükselmiştik. Ardından İtalya’yı da devirerek bronz madalyayı boynumuza takmıştık.
Avrupa’da ilk madalyamızda 2003’de gelmişti. Polonya’ya yenilince rengi gümüş olmuştu. O gümüş madalya herkese voleybol sevgisi ve ilgisi aşılamıştı. Günümüze, şampiyonaya dönersek; Rusya; Belarus- Hırvatistan ve Azerbaycan grubunu lider kapattı ve 2 gün dinlenmeye çekilip bu maçı bekledi. Türkiye; Hollanda-İspanya galibiyetlerinin ardından Almanya’ya yenilince Belarus ile Play-Off oynadı ve çeyrek final aşamasına geldi.
Maça iyi başladık. Üst üste aldığımız sayılar maçta sadece bedenen değil, ruhen de sahada olduğumuzun kanıtıydı.
İlk teknik molanın ardından Rusya kaptanı ve pasörü Pankova’nın ve ardından Kosheleva’nın servis turlarında ise hücumda top geçmekte zorlandık. 7 blokla set kurdular. Tek ayakta kalan smaçörümüz Neslihan oldu. Rus ataklarına karşı da blok kurmakta zorlanınca sayı avantajı ve set rakibe geçti. İkinci set başa baş bir mücadeleyle başladı.
Neslihan, Ruslara karşı sert smaçlarla karşılık vermek yerine kedi-fare oyunu oynamaya başladığı zaman daha etkili olduk. Plaseler, boşluklara gönderilen toplar nefes aldırdı bize ama karşımızdaki yüksek bloklar bu kez direkt olarak 8 sayı çıkardılar. Set sonunda Gözde’nin yaptığı manşet ve smaç hatası ise maalesef akılda kaldı.
Son şansımız olan sette ise 6-7 sayılık avantaj yakaladık başında... Orta oyuncuları devreden çıkardığımız anda sıkıştık köşelerden ve ikinci teknik molada yakalandık. Bu dakikadan sonra dikkat, en önemlisiydi. Basit hatadan kaçınmak ve topu oyunda tutmak... Ancak Rus hücumları sanki önlerinde hiç blok yokmuşçasına rahattı. Özellikle Kosheleva, Rusların sayı makinesi oldu. Serviste de dengeyi bozamayınca ritimden iyice düştük ve maçı da 3-0 kaybederek Avrupa Şampiyonası’na veda ettik.
Emeklere, yüreklere sağlık. Bu maçla birlikte de Filenin Sultanları için uzun ve zorlu milli takım süreci tamamlanmış oldu.
‘’Çeyrek final bileti‘’
Avrupa Şampiyonası’nın başından beri sağlamayı umduğumuz istikrarla maça başladık. Hollanda ve Almanya maçında yaptığımız basit hataları, inişleri, çıkışları yaşamadan disiplinli oyunla sonuca gittik.
Gözde ve Seda’nın ateşleyici performansına Gizem’den gelen nokta manşetlerle Naz’ın ortadan Bahar ve Büşra’yı devreye sokmasıyla rahatlayan hücum bölgelerimiz, nefes aldığımız ve motivasyonumuzu yükselten bir ilk set yaşattı. Neslihan ilk sette oyuna giremeyen tek oyuncumuzdu, Polen kenardan destek vererek katkı yaptıktan sonra kaptan tekrar sahaya döndü. Karşılaşmanın geri kalanında da baskılı oynadığımız Belarus teslim olunca 3-0 ’lık net galibiyetle birlikte çeyrek finale yükselmeyi başardık.
Şimdi rakip Rusya... 28’incisi düzenlenen Avrupa Şampiyonası tarihinde; 17 altın, 4 gümüş ve 3 bronz madalya almış bir ekipten bahsediyoruz. Son 2 bronz madalyası 2005 ve 2007’de geldi. Bizim ise 2003’te Polonya finalinin ardından kazandığımız gümüş madalyamız; ki bu başarı bayan voleybolu bu noktalara getiren ivmeyi sağladı. 2011’de de İtalya’yı yenerek aldığımız bronz madalya... Grupta oynanan maçlarda; Belarus Rusya mücadelesi sırasında Rus pasörün parmağı kırıldı. Önemli bir oyuncularını, oyun kurucularını kaybettiler. Bu büyük avantaj... Ama tıpkı bu maçta olduğu gibi bizim için daha çok rakip değil, bizim sahada kendi alanımızda yapacaklarımız daha büyük önem taşıyor.
Mücadeleye devam, sırada çeyrek final var... Son yıllarda Rusya’yı yendiğimiz çok maç oldu. Korkmadan, inanarak, istikrarlı şekilde, disiplinden kopmadan, son sayıya kadar mücadeleye devam...
‘’Gücümüzün farkına varalım‘’
Maçı kaybetmemizdeki en büyük etkenlerden birinin daha çok psikolojik olduğu kanısındayım. Pasör Naz, libero Gizem, orta oyuncular Büşra ve Bahar, köşeden Gözde ve Seda, pasör çaprazı olarak Neslihan ile ideal kadromuzla sahadaydık. Ancak ideal motivasyonda değildik. Ev sahibinde Brinker ve Kozuch’un yıldızlaştığı maçı başladığımız gibi tamamlayamadık. Takımın en skoreri Gözde oldu ancak ondan bile beklenmeyen hatalar silsilesine tanıklık ettik. Tek oyuncunun üzerine bütün sorumluluğu yıkmak ise çok büyük hata olur. Gençleşen ve yenilenen bir kadromuz var. Esra ve Gülden takımdan ayrıldı. Eda ve Neriman da sakatlıklarından dolayı şu anda Almanya’da değil. Bu oyuncuların eksikliklerini ise bu maçta daha çok hissettik. Kenardan Güldeniz omzundan sakat olsa da özellikle servis ve manşette takıma destek olmaya çalışıyor ama kötü gidişatı değiştirebilecek bir benche sahip değiliz henüz.
Türkiye’nin en büyük kozu servisleri oldu her zaman. Ne zaman agresif servislerden vazgeçtik ve rakibimiz istediği gibi oyunu yönlendirebildi işte o zaman ibreler tamamen tersine döndü. Bir kişi kötü oynadığında zincirleme olarak ona ayak uyduruyoruz. İşler iyi gittiğinde herkes iyi oynuyor. Bunu aşamadığımız zamanlarda ise canımız yanıyor. 16-10 gibi bir üstünlük sağlamışken ve avantajı yakalarken nasıl olurda o seti ve ardından da maçı verdiğimizi çoğu voleybolsever henüz anlayabilmiş değil. Ama bazen işler sahada dışarıdan görüldüğü kadar kolay olmayabiliyor.
Şimdi yapmamız gereken hatalardan ders almak. Şampiyona henüz bitmiş değil. Belçika, Rusya, Sırbistan ve Almanya gruplarını birinci olarak geçip çeyrek finali bekliyor. İtalya Polonya; Hırvatistan Hollanda; Çek Cumhuriyeti Fransa da bizim gibi çeyrek final bileti arıyor.
Türkiye’nin önündeki ilk engel Belarus... Play-off’taki rakibimiz karşısında servis üstünlüğümüzü kurup, dengeli bir oyun ortaya koyarsak zorlanmayacağımız kanısındayım. Belarus’u geçtiğimiz taktirde ise çeyrek finalde zorlu Rusya maçı bizi bekliyor olacak. Yeni maç yeniden hedefe odaklanmak tek yapmamız gereken bu... 2003’te gümüş madalya ile bayan voleybolunda yepyeni bir sayfa açılmıştı... dönemden bu yana korkulan takımlardan ve kaliteli voleybol ekiplerden biri olduk. 2011’de bronz madalya alarak Avrupa arenasında varlığımızı tekrar hatırlattık.
Sene 2013, kadromuzda neredeyse gençler dışında herkes Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu yaşadı. Takımlarında en üst seviyelerde mücadele etti. Gücümüzün farkına varmanın tam vakti... Haydi kızlar!
‘’Pes etmek yok sarıda Play-Off‘’
Gözde ve Neslihan hücumlarda takımı ayakta tutmaya çalışsa da; köşeden özellikle Brinker ve Kozuch, ortadan da Ssuschke ’nin hücumlarına çare bulamadık. Gözde ve Seda’nın üzerine atılan servislerde manşet dengemiz de bozulunca set 19-25 ile Almanların oldu.
İkinci set başa baş başlasa da, Gözde’nin servis turunda yakalanan avantaj; yapılan bloklar ikinci teknik molaya 16-10 önde girmemizi sağladı. Brinker’in servis köşesine geçmesiyle ise fark yavaş yavaş erimeye başladı. Hücumda tek yöne bağlı kalıp top öldürememek, konsantrasyonumuzun düşüp çare üretememek Almanların set sonunda öne geçmesine neden oldu. Mücadeleden vazgeçmeyen ev sahibi ise 23-25 ile de avantajlı konumunu sürdürdü.
2-0’lık avantaj yakalayan Almanlar karşısında maçı çevirmek ve kazanmaya giden yolu çizmek için son şansımızdı. 20’li sayılara kadar dengeyi ortalama düzeyde tutsakta, hücumlarına çare bulamadığımız ev sahibi, set sonuna oyun olarak daha avantajlı girdi. Öne geçtiğimiz dönemlerde dahi bir an olsun maçı bırakmayan Almanya seti 25-27 maçı da 3-0 almayı başardı.
Genel hatlarıyla Almanya maçı kazanacağına daha çok inanmıştı ve ev sahibi avantajını da sonuna kadar kullandı. İşin üzücü yanı iyi başladığımız maçta, kolay pes etmemiz oldu. İyi manşet aldığımız anlarda top öldürmede sıkıntı yaşarken, rakibin ataklarına karşı da file üstünde yada yer de istikrarlı çareler üretemedik.
Sırada play-off var. Eğer bu maçı alsaydık doğrudan çeyrek finaldeydik. Şimdi Belarus ile tur atlamak için mücadele edeceğiz. Hiçbir şey bitmiş değil. Hala madalyaya giden yolda şansımız var. Sadece biraz daha engebeli bir yoldan dolanacağız. Önemli olan disiplinli oyundan vazgeçmemek ve inanmakÖ Avrupa Şampiyonası’nda gümüş ve bronz madalyamız var. Üçüncü madalyayı rengi ne olursa olsun almak için pes etmeden devam.. Bu zamana kadar 2 altın, 5 gümüş ve 3 bronz madalyası olan Almanya ise çeyrek finale yükseldi.
‘’Grup birinciliğine adım adım‘’
Filenin Sultanları bir gün önce Hollanda karşısında 2-0 öndeyken yaptıkları basit hatalarla Portakallara şans vermiş ama maçı 3-2 kazanmayı bilmişti. Uzun ve yorucu geçen günün ardından görece daha kolay rakip olan İspanyollar karşısında oynamamız Almanya maçına dinlenik çıkmamız için de avantaj sağladı. Avrupa’da bugüne kadar üst seviyelerdeki turnuvalarda başarı gösterememiş olan İspanya, elemelerde Slovakya’yı yenerek gelmişti şampiyonaya... Ancak takım performansı; Türkiye, Hollanda ve Almanya grubunu kaldırabilecek kalitede değil.
Günün diğer maçında ev sahibi Almanya, Hollanda’yı çekişmeli oyunun sonunda 3-2 mağlup etmeyi başardı. Hollanda 2 gündür kendisinden beklenenden daha kaliteli bir voleybol oynayarak maçlara ortak oldu. Ancak son nefeste kazanan, rakiplerdi.
Bugün grubumuzda son maçımıza çıkacağız Almanya karşısında... İki favori ekibin mücadelesinde voleybola doyacağımıza eminim ancak önemli olan galibiyet... Grup birincileri direkt olarak çeyrek finale adını yazdırıyor. 2. ve 3. olanlar play-off maçları sonunda kendilerine yer buluyor. Hollanda’ya karşı tıpkı bizim gibi 2 set kaybeden ev sahibi Almanya karşısında alacağımız her türlü galibiyet bize final yolunu daha kolay açacak.
3-0/3-1/3-2 olması önemli değil, sadece galibiyet gerekiyor. Maçı kazandığımız taktirde Berlin’e gidip dinlenip, antrenman yapıp rakipleri beklemeye koyulacağız. Aksi taktirde ikinci bitirirsek Rusya, Azerbaycan, Hırvatistan ve Bulgaristan gurubun 3’üncüsünü geçmemiz gerekecek önce...
‘’İlk gün zordur‘’
Karşınızdaki rakip kim olursa olsun turnuvaların ilk günü her zaman önemli ve zordur. Oyun kalitesi dışında; saha, seyirci, stres gibi her faktör olumlu ya da olumsuz etkileyebilir takımları; zaman zaman gel-gitler yaşanabilir maç içinde. Sezon başından bu yana en büyük hedefi bu şampiyona olan ekibimiz ise özellikle ilk 2 set ritmini bozmadan, dağılmadan, disiplinli bir şekilde takım oyunu ortaya koydu; genç, uzun ve jenerasyon değiştiren Hollanda karşısında; millilerimizin her takım karşısında en büyük kozu iyi servis atmak. Atılan kaliteli servislerle birlikte kurulan iyi oyun ve öldürülen smaçlar da eklenince sonuca olumlu bir şekilde gitmek hiç zor olmuyor. Hollanda ise set başlarında daha iyi oynayıp ardından voleybolcularımızın baskılı oyununa teslim oldu. 2. setin sadece başlarında diş gösteren Portakallar’ın üçüncü seti almasında en büyük etken ise yine kendi oyunumuzdu.
Maça başladığımız gibi devam edememek, konsantrasyonumuzun bozulması ve üstün iken dezavantajlı duruma düşmek maalesef atlatamadığımız sendromlarımızdan biri. 3. ve 4. sette yaptığımız basit hatalar Hollanda’ya hediye oldu. Takımımızın yumuşak karnından yararlanan rakibimiz maçı da karar setine taşıdı. Son sette ise tecrübe konuştu. Savaşçı ruhumuzu yakaladığımız ve kazanma hırsımızı kaybetmediğimizi ispatlayarak sahadan galip ayrıldık. Ne olursa olsun kazanmak her zaman çok kıymetli. Turnuvaya galibiyetle başlamak da aynı öneme sahip. Akdeniz Oyunları’nda finalde İtalya’ya kaybederek gümüş madalya alan kızlarımız, ardından uzun bir Grand Prix periyodu geçirdi ve bu turnuvayı da sekizinci tamamladı. Massimo Barbolini önderliğinde yeni bir yapılanmaya giden milli takımın hedefinde şimdi gruptaki İspanya ve Almanya maçları var. 2003’te gümüş, 2011’de bronz madalya kazandığımız arenada neden koleksiyonumuza bir madalya daha eklemeyelim?
Uzun lafın kısası, maç sahada kazanılıyor ve son sete son sayıya son topa kadar hiç kimse kazandım ya da kaybettim gözüyle bakmamalı; mücadeleye ve savaşmaya devam.
‘’Kırmızı Roche'a yakıştı‘’
Bu zaferiyle hem kendisi hem de takımı NetApp’a büyük turda ilk kez galibiyet tattıran Çek sporcu; Katusha’dan Daniel Moreno ve Saxo-Tinkoff’tan Nicholas Roche’yu geçerek podyumda çiçeklerle karşılandı.
2 senedir NetApp formasıyla yarışan König, Kaliforniya ve Çek Turlarında bazı etaplarda da finişi ilk gören bisikletçi olmayı başarmıştı. Zaman karşı ve tırmanış etaplarında güçlü olan König, geçen yılda takımının en başarılı ismi olarak ön plana çıkmıştı. Yarışa gelmeden önce genel klasmanda ilk 10’da kendine yer bulmayı hedefleyen König, takımının da desteğiyle daha büyük başarılara imza atabileceğini göstermiş oldu.
Özellikle 3 gün boyunca zorlu dağlık etapların üstesinden gelmeye çalışacak olan sporcular böylece üçlemenin ilkini arkalarında bırakmayı başardılar. Bu zorlu üçlemenin 166,6 km’lik ilk günü genel klasman yarışını da iyice karıştırdı. Astana’dan Vincenzo Nibali, 8. etapla birlikte kırmızı mayosunu RadioShack-Leopard’dan Chris Horner’a kaptırdı. 41 yaşındaki tecrübeli sporcu böylece hayallerini süsleyen mayoya da kavuşmuş oldu. 21. ve son etapta Madrid’de kürsüye lider olarak çıkmak isteyen Horner, daha şimdiden bu ritmi de yakalamış gibi gözüküyor. Horner’a kırmızı yakışırken, Nibali ise 18 saniyelik farkla 4. sıradaki yerine alışmaya çalışıyor.