Arama

Popüler aramalar

‘’Fener'in başına sıkıntı olur‘’

Yedek kadrosuna ligden bir oyuncu koysanız şampiyonluk iddiası yüksek bir takım olur ama ilk devreyi A kadrosuyla 1-2 geride bitirdi Fenerbahçe. Üstelik duran toplar dışında ciddi bir atak yapamadan! Durum epey tuhaftı! Jose Mourinho sezon başında sık sık takımının antrenman sayısını hatırlatan açıklamalar yapardı. Ama dün sahada takımla onca antrenman yapmış oyuncular yerine bir iki antrenmanla formayı giymiş iki oyuncu vardı; Skriniar ile Diego Carlos! Ne de olsa ’Burası Türkiye!’, çabuk unutulur burada çoğu şey değil mi? Onca harcamaya, sükseli transferlere rağmen pek bir şey yapacak gibi görünmüyordu Fenerbahçe ama devre sonunda ilginç bir eşleşmeden hem penaltı buldu hem rakibi 10 kişi kaldı. 44. dakikada geçersiz sayılan golde kafa vuruşunu yapan, ki o pozisyon da bir duran toptu, 1.87’lik Skriniar’ı kornerde savunan 1.78’lik İbrahim Olawoyin’di! Haliyle savunamadı. Penaltıya sebebiyet verip ikinci sarı karttan oyun dışı kaldı… Oysa o ana kadar çoğu şey Rize’nin istediği gibi gidiyor, savunmasına yaslanıp hızlı çıkışlarla gol arıyordu! İkinci devre kurgusu da ilki gibi Sebastian Szymanski’nin tasarımlarının uygulamaya çalışılması olarak ilerledi Fenerbahçe’de. 55’e doğru Rize’yi iyice ceza sahalarının içine ittiler ama bir iki şut dışında sonuç getiren hücumlar örgütleyemediler.

Olacaklar belliydi...

Derken 61’de bir başka ‘İdmansız’ Anderson Talisca’yı gönderdi Mourinho sahaya! Baskı arttı ama bu arada ya kaleci Tarık Çetin’i ya da direkleri geçemediler. Ama daha olacaklar vardı! Ülkeye bir kez girince dışarı salınmayanlardan Rachid Ghezzal ne yapıp edip kendini attırdı ve dönüşünde Edin Dzeko ile beraberliği buldu Fenerbahçe. Artık olacaklar üç aşağı beş yukarı belliydi ama 89’u beklemesi gerekiyordu Fenerbahçe taraftarının! Rize, oyuncuları tarafından bu kadar kolay eksik bırakılmasaydı başka bir maç olur muydu bilinmez ama Fenerbahçe’nin oynayamadığı ilk yarılar gelecekte başlarına sıkıntı açarsa hiç şaşırmam!..

03 Şubat 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Hayalcilik!‘’

İlk devre boyunca savunma anlamında sahada genellikle dengeli durmaya çalışan bir Beşiktaş gördüysek de zaman zaman ciddi sayılabilecek bir iki pozisyon vermediler de değil. Neyse ki kalelerinde hemen her maç çizgisini bozmadan güvenle oynayan Mert Günok vardı ve iki kritik kurtarışla takımı maçta tuttu. Kaleden Gedson Fernandes’e uzanan alanın kontrolü savunmacılarca layığınca kontrol edildi ilk devrede. Ancak Fernandes’in önünde oynayan Rafa Silva, Muçi, Rashica ile Immobile’nin performansları için benzeri ifadeleri kullanmak mümkün değildi.

Ön alandaki bu dörtlü kendilerine ulaştırılan ya da öyle ya da böyle kaptıkları topları kolayca kaybedince ciddi hücumlar organize edemedi Beşiktaş. Özellikle ön alan oyuncuları ciddi anlamda mecalsiz görünüyordu. Etkili değildi Beşiktaş ve bu durum tehlikeye açıklığı da beraberinde getiriyordu.

Değişiklikler geldi ama...

Bir şeyler yapılmalıydı Ola Gunnar Solskjaer ikinci devre de... Peş peşe değişiklikler geldi ancak Immobile, Rafa Silva, Ernest Muçi yerine giren Semih, Salih, Joao Mario şimdiye kadar maçlara belirgin bir etki koyamamışlardı ki bu maça koysunlardı! Yani beklenti birilerinin bir şey yapmasıydı ama kimse hiçbir şey yapamıyordu. Kaç sezondur sık sık idari ve teknik hattını değiştiren, tutarlı politikalar tasarlayıp onları hayata geçiremeyen Beşiktaş’tan bundan daha fazlasını beklemek hayalcilik olurdu. Yani o gösterişli Athletic Bilbao maçı özel bir örnek olarak tarihin sayfalarında yerini almış oldu.

31 Ocak 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Futbolcular yoruldu mu!‘’

Yeni teknik direktör Ole Gunnar Solskjaer’in ilk maçına sükseli başlangıcının ardından Beşiktaş’ın ilk maçında neler yapacağı merak konusuydu. Ve Süper Lig’deki ilk maçında Türkiye ile tanışma fırsatı buldu ve tanıştı! Alanından çıkmayan rakiplere karşı Athletic Club maçı benzeri planlar işleyemezdi, ilk devre işlemedi de. Bizim gibi Solskjaer de ‘’Neler oluyor sahada?’’ diye sormuş olmalı kendine. Bilbao maçının başlangıç kadrosunda olmayan Semih Kılıçsoy ile Alex Oxlade-Chamberlaine’in de diğerleri gibi ‘’görünmez’’ olduğu devre boyunca adeta koşmamak, fazladan bir şeyler yapmamak üzere sözleşmiş iki takıma bakıp durduk öylece.. Solskjaer baktı ki, bazı oyuncular kendisine anlatıldığı gibi değil 58. dakikada Ernest Muçi ile Giro Immobile’yi sahaya gönderip Bilbao maçı başlangıcına döndü. Ne var ki, yine de bir şeyler olacak gibi görünmüyordu. Gerçi 70. dakika sonrası Antalya bir parça öne çıktı ama yaklaşık 10 dakika süren bu bölüm de topu alanın karşı taraftan bir oyuncuya verdiğine tanıklık ettik hep birlikte.

Neden?

Ve o ikramlardan birinde, bizim buraların deyimiyle Antalyalı oyuncuların ‘’Basit hatası’’nda Immobile, Rafa Silva işbirliğinden öne geçtiler. Ardından bu kez topu takip etmeyen, çıktı diye bırakan, ardından oyuna yeni giren Bakhtiyar Zaynutdinov’un dahil olduğu ‘’toplu basit hata’’dan Erdal Rakip ile Antalya golü geldi. Beşiktaş maça neden Semih, Alex ile başladı, ilk soru… Muçi ve Immobile üst üste maçları kaldıramaz durumda mı, ikinci soru. Ve son olarak. Olan biten onca şeyin ardından Serdar Topraktepe yine yedek kulübesindeydi. Bu soru değil! Ve bitirirken… Futbolcular bu maçta yoruldu mu bilemem ama ben bu maçı izlerken ciddi anlamda yoruldum, işte onu biliyorum!

27 Ocak 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’İlerleme tespit edilemedi!‘’

Maçın hemen başındaki kısa süreli yüksek tempo ve arayıştan gol çıkaramayan Fenerbahçe’nin o arzuyu ne kadar sürdüreceği merak konusuydu kuşkusuz. Ağırlıklı olarak Fred, Sebastain Szymanski oyunlarıyla Youssef En Nesyri’ye ulaşmaya çalışan Fenerbahçe’nin arayışı bu anlamda fazla da uzun sürmedi zaten. Devamında top, ağırlıklı olarak Lyon’un ayağında gezdirdiği etkisiz bir oyuncağa dönüştü. Topu alan diğer takıma vermek için yarışır görüntüdeydi. Öyle ki Fred, Szymanski ile Yusuf Akçiçek dışında mevkisinin ondan beklediği istatistiğe ulaşan oyuncu yok gibiydi ilk yarı boyunca sahada. Bu durum kaçınılmaz olarak tribündeki başlangıç coşkusunu da düşürdü… İkinci devresinde işler biraz daha sarpa sarmış göründü Fenerbahçe açısından. Topu da oyunu da gitgide kaybettiler. Bir ara çaresizce topun peşinden koşan Fenerbahçeli oyuncular izledik sahada.

O kadar savruldu ki!

Çağlar Söyüncü gibi poziyonundan uzaklaşıp amaçsızca taç çizgisine kadar rakip oyuncuların peşine düşen bir stoper gördük. Neyse ki oyun o kadar savruldu ki Lyon da buna uydu! Paslarla geldikleri Fenerbahçe ceza sahası içinde anlaşılmaz acemiliklerle topları ezip durdular. Öyle ki, iki takım açısından maç boyu etkili sayılacak pozisyon sayısı bir, bilemediniz ikiydi. Rakip takımlara laf yetiştirip, haklı olarak ligin düzeyinden sarkastik bir dille şikayet eden Jose Mourinho’nun takımında ilerleme yönünde herhangi bir emare bu maçta da tespit edilemedi. Eğer bu ‘’oyunsuzluk sorunu’’nu iki stoper çözecek diye düşünülüyorsa ‘’Onca antrenmana yazık olmadı mı?’’ diye sorsa birileri kendisi ne yanıt verirdi acaba?

24 Ocak 2025, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Akıllı oyunla kazandı..‘’

Birkaç sezondur yaşananların ışığında beklentilerin düşük olduğu, üstelik zorlu bir takımla zorlu bir maça çıkmanın bilincinde olan Beşiktaş, temkinli bir oyun sergiledi. Topu mümkün olduğunca elinde tutup, tempoyu düşük tutarak —gerçi tempoyu artırabilseydi bile bu bir soru işaretiydi— ilk devreyi savuşturmayı planladı. Görünen o ki, hücumda alanı genişletip, arkadaki boşluklara koşu kapasitesi yüksek Milot Rashica ile topla yetenekli Ernest Muçi’yi göndererek Rafa Silva ile buluşmalarını sağlamayı hedeflediler. Bu plan, Muçi, Silva ve Rashica üçgeninin her adımı izlenmeye değer ilk golü getirdi. İlk devre boyunca rakibi hücumdan uzak tutmayı başaran Beşiktaş, bizim buralarda sıkça kullanılan tabirle “Korner dahi attırmadığı” Athletic Bilbao’ya karşı üstünlüğünü korudu. Beşiktaş savunması genel anlamda yerleşik bir görüntü sergilese de rakibin seri pas trafiğine engel olamadı ve arkada bomboş kalan Unai Gomez’in golüne engel olamadı.

Sakin kaldı ve!

İkinci devreye yine aynı sakinlik ve dengeyle başlayan Beşiktaş, hemen devrenin başında sağ kanattan organize ettiği iki önemli pozisyonda golle burun buruna geldi. Rafa’nın değerlendiremediği ilk pozisyonun ardından Rashica da ikinci fırsatı gole çeviremedi ancak sanki “Geliyorum” diyen gol nihayet geldi ve gecikmedi. Futbol bir “Alan ve zaman oyunu”dur. Bu oyunda alan yaratmak ve zamanı doğru kullanmak için fiziksel yeterlilik şarttır. Beşiktaş henüz bu seviyede görünmese de sakin kalıp hücum anlarında sahayı mümkün olduğunca genişleterek akıllı bir oyunla maçı kazanmayı başardı, Solskjaer ilk maçında Bilbao gibi zorlu bir rakibe karşı işleyen bir planla umut veren bir başlangıç yaptı. Görüldü ki, eldeki oyuncular “Yıldız transfer politikası” adı altında alınması muhtemel futbolcular kadar iş yapabilecek nitelik ve olgunlukta. Bundan sonrası artık Solskjaer’in oyuncuları “Geliştirme” becerisine bağlı.

23 Ocak 2025, Perşembe 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Maçı değiştirdi!‘’

Galatasaray’ın ‘iki puan kaybettiği’ni varsayıp Fenerbahçe’nin bambaşka bir oyuna evrileceğini düşünenler sükutu hayale uğramıştır.

Aslında bir takım ‘bilmediği bir oyun’u oynayamaz. Oynarsa ya tesadüfidir ya da rakibi gerçek anlamda sahada yoktur! Tam da bu nedenle öyle bir maç başlangıcı izledik ki, ilk devre uzun süre ‘gol beklentisi’ iki takım için de sıfırı (0) aşamadı! Başına gelmedik bırakılmayan, 8 milyon Euro’luk piyasa değerine inen Adana Demirspor’un durumu anlaşılabilir de, 98 milyon Euro’luk Fenerbahçe’nin yaptıkları kolay anlaşılamaz. Fenerbahçe’nin oyun hızı lig başından bu yana düşük… Rakip biraz koşunca maça tempo ve ritm yüklemek de imkansızlaştığından ortaya sıkıcı maçlar çıkıyor. Bu maçta da Edin Dzeko ile Youssef En-Nesyri’ye top indirme oyunu bir direkten dönen top altı da kornerden öte pek fayda sağlamadı! İkinci devreye iki takım da değişikliklerle başlayınca maça biraz hareket gelmesi beklenebilirdi. Öyle de oldu. İlk olarak; İrfan Can Kahveci atak başlangıcında faul yapınca En Nesyri’nin golü ardından bu kez En Nesyri faul yaptı İrfan Can’ın golü iptal edildi! Bu hadiselerin arasında da Adana Demirspor’dan Yusuf Barası oyundan atıldı.

Ziyan ettiler

Bir şeylerin olacağı belliydi ve derken oyuna Fenerbahçe taraftarının yakın hedefi Dusan Tadiç girdi ve iki dakikada maçın seyri değişti. Ev sahibi de o anlardan sonra sahada ‘görünmez’e dönünce maç oracıkta bitti!. Ülkede zaten futbol, ‘hakem merkezli’ yaklaşımların boyunduruğunda. Bir de ‘mutlak kazanma baskısı’ var ki, o da zaten kırık dökük olan oyunu iyice izlenmez kılıyor. Bu hafta Göztepe, Samsun gibi takımlar kazanma baskısıyla ‘inşa etmeye çalıştıkları futbolu’ da ziyan ettiler. Tıpkı bu akşam ki maçın ilk yarısında olduğu gibi… Yoksa Fenerbahçe en azından bu maçı baştan sona 65’ten sonra oynadığı gibi oynayabilir ve insanlar da sadece kazanan bir takım değil futbola yakın bir şeyler izlerdi!

20 Ocak 2025, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Kara kara düşünüyor‘’

Tribünden maçın ilk yarısına tanıklık eden Beşiktaş’ın yeni teknik direktörü Ole Gunnar Solskjaer içinden şunları geçirmiş olmalı: ‘Bu oyun ne benim oynadığım ne yönettiğim ne de izlediklerime benziyor!’ Koca devre boyunca amaçsızca sağa sola koşturan oyunculardan kurulu iki takımdan kendisinin yöneteceğini gördükçe kara kara düşüncelere dalmış olmalı yeni hoca. Devre boyunca 15. dakikada Ciro Immobile’nin direkten dönen şutu ile Beşiktaş savunma oyuncularının birbirlerine girmesi neticesinde önüne düşen topu ceza sahası dışından kaleye vuran Emre Kılınç’ın şutu dışında olan bitene ‘futbol’ demeye bin şahit gerekirdi. Öyle ki, zaman zaman kimi takım için derler ya, ‘Şut dahi atamadı.’ İşte o misal! Beşiktaş korner dahi kullanamadı devre boyu! Stadyumda izlemesi ızdırap olan bu maçı Beinsports için anlatan Ali Ferahbot’un ajite tarzı da olmasa muhtemelen insanlar televizyon karşısında uyuklardı! Nihayet 62. dakikada derli toplu sayılacak ilk Beşiktaş atağında Ferahbot uyuklayanları ‘dürttü’ ancak Rafa Silva topu kaleye ‘Dürtemedi! Transfer yasağı gibi ezberlenmiş bir olumsuzluk tabusuna rağmen Thomas Reis antrenmanlarının yüksek randımanıyla 22.5 milyon Euro piyasa değeri olan Samsun son bölüme kadar 77.5 milyon Euro piyasa değerli Beşiktaş’la kafa kafaya oynadı ve bir puanı almayı başardı. Elbette bunda zaman zaman Mert Günok performansına ulaşan Okan Kocuk’un da payı büyüktü.

İlginç futbol dili

Ve bir son not... Ülkemizde epeydir ilginç bir futbol dili ve anlayışı yerleşmiş durumda. Neredeyse herkes her durumu istediği gibi tanımlama hakkını özgürce kullanabiliyor! Örneğin, maçın anlatıcısı Ali Ferahbot da bu yerleşik dili üç poziyonda kullandı ve ‘Yüzde 99’luk gol pozisyonu’ diye anlattı durumuları. Düşündüm, belki de futbolda kaleciler ve savunmacıların payı yüzde 1’e kadar geriledi de bana haber veren olmadı! Bir parça latife ediyorum elbette.

19 Ocak 2025, Pazar 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Hatalar zinciri‘’

“Futbolda hata vardır” demezler de öğrendikleri dille “Futbol hatalar oyunudur” demeyi yeğler çoğunluk! Sanırım dün akşam bu önermeyi haklı çıkarmaya uğraştı iki takım oyuncuları. Savunmacı tarzıyla ön plana çıkan Mourinho’nun takımı henüz 25. saniyede gol yedi! Ama gidip iki kornerden iki stoperiyle Konya kalecisi, savunmacısı ve santforunun arasından golleri de attı. Fenerbahçe’nin ilk golünde Kramer, bir adım atmak yerine topu bekleyince Mert Müldür golü buldu. İkincisinde kaleci Slovik ile yine Kramer kornerden gelen topu bekleyince bu kez Çağlar Söyüncü vurdu kafayı. Kramer’in attığı ikinci Konya golünde ise bu kez bekleyenler Fenerbahçe’nin iki stoperiydi. Maçın ilk devresi goller ve kaçan pozisyonlar düşünüldüğünde izleyenler açısından hayli heyecanlı geçtiyse de teknik açıdan sorunlarla doluydu.

İkinci devre ilkine göre daha durağan ilerledi. Ancak ilk devrenin sonunda En Nesyri’nin daha net vuruş yapmasına izin vermediği Tadiç, yine kaleci Slovik’in hatasında takımını yeniden öne geçirdi. O Tadiç ki, son maçta taraftarlarınca ağır biçimde yuhalanmıştı hatırlanırsa... Nihayet 90’da olanlar oluyor ve Konya neredeyse beraberliği yakalıyordu ama Melih Bostan dışarı vurdu! Oyunun özellikle ikinci yarısı düşünüldüğünde maçı kazandılar belki ama Fenerbahçe’nin tempo, ritm sorunları apaçık ortadaydı. Galatasaray’ı önce yakalamak sonra da şampiyon olmaları için bu oyundan çok daha fazlasına ihtiyaçları var. Bu dağınıklık ve tedirginlikle kimi maçlarda ‘kaza’ya uğrama risklerinin yüksek olması bir yana rakiplerini ürkütecek oyundan da çok uzak görünüyorlar.

Ve son bir not... Maç içinde bir çok örnek verilebilir ama Çağlar’ın kornerden gelen topta attığı kafa golünden önce yavaşlatılmış çekimde topun En Nesyri’den auta çıktığı tespit edildi ekranda! Bu durumda hakem Direnç Tonusluoğlu’nun kasıtlı olarak ‘Fenerbahçe maçı kazansın’ diye bu kararı verdiğini düşünmüyoruz sanırım. En azından ‘politik doğruculuk ilkesi’ gereği bundan böyle bu tür problemli değerlendirmelerden uzak durmakta sonsuz fayda var.

14 Ocak 2025, Salı 06:59
YAZININ DEVAMI