‘’Kazanan kim?‘’
Tribünler yine muhteşem, çılgınca bir destek.
Evinde kaybetmeyen Beşiktaş bu destek ile her yerde,
Sahada ilk 15 dakika muazzam bir pres.
Oyuna abandone olmuş boksör gibi başlayan Fenerbahçe.
Taraftarı sorarken ne oluyor bize,
Beşiktaş vuruyor eski dost ile.
Savunma dizilişindeki yanlış, sağ stoper Skrtel ve sağ bek Isla kadem hatası golü tetikliyor.
Sonrası saldıran, sahaya mükemmel yayılan Beşiktaş hamleleri.
Golü atıp geçmişe yol alan ve golün coşkusunu abartmayan Gökhan yerde,
Müdahale her açıdan penaltı.
İlk 20 dakika dolmadan 2-0.
Rahatlarken Beşiktaş, dengeyi arıyor konuk takım,
Orta alan kayıp,
Savunma dağılmış,
Kanatlar işlemiyor.
Soldado henüz top görmedi,
Dirar dolanıyor,
Sadık hata üstüne hata yaparken,
Mehmet ve Tolgay uyum arıyor.
Fenerbahçe sanki toparlandı derken, Burak akıyor Sadık izliyor, Skrtel koşuyor nafile…
3-0
İlk yarı böyle, tüm kartalın gönüldaşlarında tek düşünce fark olur…
Fenerbahçe düzelir mi? Taraftar endişeli. Faturada yazan isim belli.
Ersun Yanal bu faturayı ödemeye hazır mı?
Sonra ikinci yarı.
Soyunma odasında sihirli bir dokunuş mu oldu…
İkinci yarı blok arası kısalttı.
Ayew ve Valbuena hamlesi kanatları çalıştırdı.
Oyun boyu kısalınca ortalar hedefe, hamleler kaleye aktı.
Zajc atınca Fenerbahçe değişimi başlattı.
Asıl soru bu arkadaşa Beşiktaş savunması iki kişi arasından nasıl hamle yaptırdı.
Ateşlenen fitil yanarken, Şenol Güneş hamlesi bekledi akıllar.
Gözler bu hamleye hasret, Fenerbahçe sel gibi olmuş geliyor durdurmak ne hacet.
İki geldi önce, "acaba" büyüdü kalplerde,
Fenerbahçe taraftarı sorarken soruları Hasan Ali geceyi salladı.
Golün yansıması büyük, şekli ondan daha büyüktü.
30 metreden vurdu ip gibi top ağları salladı.
3-3.
İlk yarı fark olur diyenler şokta, umudunu bitirmiş bedenler sokaktaydı.
Dört olur mu diye düşler büyürken, taraflar golü kokladı o kadar.
Tadı gelmedi.
Lakin faturanın adresi el değiştirmişti.
Şenol Güneş makus talihine öfkeli, Beşiktaş taraftarı şaşkın sönerken stat ışıkları,
Şampiyonluğun biten umutları oldu gecenin yansıması.
Başak ve Galatasaray baş başa.
Beşiktaş takipte, Fenerbahçe bir puanı kurtarmış olmanın mutluluğu ile.
Ersun Yanal mı önce verdi sonra aldı,
Şenol güneş mi önce aldı sonra verdi.
Bildiğim çılgın gecenin kahramanı hakem Bülent Yıldırım’dı.
Kaybeden Güneş, günü kurtaran Yanal,
Kazananlar sahada olmayan Terim ve Avcı.
Çılgınlığın sınır tanımaz akşamı akılda bir soru bıraktı…
KİM KAZANDI?
‘’Benfica nasıl geçilir‘’
Bu hafta rakibine tam 10 gol attı. Durmadı, durdurulamadı. Son 9 hafta içinde sadece kupada, Porto önünde kaybetti, Nasıl kaybetti yazacağız, ama önce; Kısa pas oynayan, sık ara pas deneyen, oyunu rakip alana yıkan bir takımdan bahsedelim.
Rotasyon olmayan bir ekip. Duran top seviyorlar penaltı dahil 12 gol buldular, Etkin hücum ve kaleye şut iştahları çok fazla. Ama ceza saha dışından gelen sert şutları önlemede sorunları var.
Bireysel yetiler karşısında zaafları büyük. Ofsayttan kaçamıyorlar. İşte kilit; Porto nasıl kazandı ise Galatasaray öyle kazanabilir. Brahimi hızlı ve etkin hücumlar ile adam eksilterek son vuruşu yaparken, Marega yakalanan fırsatları affetmedi. Oyuna dinamik ve etkin müdahale hem golü hem galibiyeti getirdi. 4-4-2 ile oynayan Porto, Corona ile kanatları iyi kullandı, Pepe ve Felipe hatasız oynarken Torres ilk topları ara pas olarak besledi.
Benfica bu anlayışta hücumda Seferoviç ve Felix’e top taşıyamadı. Pizzi gibi bir silah kitlenemiyor ama kontrol edilebiliyor yakın ama kontrollü markaj. Samaris ve Pires ile kuracağı köprüleri kesen anlayış Pizzi’yi yalnızlığa boğacak. Grimaldo sol bekte zayıf halka. Svilar’ın kalesini uzaktan dövmek gerek. 42 yaşındaki Bruno Lage 4-4-1-1 seviyor. Ama 4-4-2 karşısında hemen oyunu 4-4-2 yapıyor. Porto kupa maçı taktiğini Galatasaray sahaya yansıtırsa maçı alır. Trabzonspor maçının ilk 30 dakikası iyiydi, ama orta alanlar hızlı geçildi. Benfica orta alanı bu kadar kolay geçirmez. Kontrol bu maçta şart. Gol yemeden tek gollü galibiyet yeter. Orta saha ile kaybeder ya da kazanırız. Bence 2-0 alırız...
‘’Başaklar boy verirken, Dadaş tırpanı kırdı‘’
Ligin en fazla gol yiyen iki takımından biri Erzurumspor sol bek ve sağ bekleri stoperden devşirme iki isim ile maça çıktı. Savunma dörtlüsü zamanlama hatası yanında, alan daraltma hatası yapınca 10 dakika bitmeden üç pozisyon yaşadı kalesinde.
Gol kokuyordu maç. Biz 1. dakikada, Robinho pozisyonunda top çizgiyi geçti mi? “Var” ise yok geçmedi derken, Başakşehir’in attığı son 6 golün tamamına doğrudan ve dolaylı katkısı olan Visca, mükemmel orta ile 11. dakikaya kadar kokusu gelen golün, Boz Baykuşlar için tadı oldu. Ters vuruş ile ağları bulan Opseth oldu. İroniye bakın Erzurumspor’un deplasmanda bulduğu son dört golün ikisini rakipler kendi kalelerine atmıştı.
Daha etkili oyun
Ligin en fazla alan kullanan takımı karşısında oyunun boyunu kısaltan Büyükşehir Belediye Erzurumspor, Egemen’in savunmayı mükemmel yönlendirmesi ile yediği golden sonra daha etkiliydi. Geçiş oyunlarını yeni transferi Obertan ile zaman zaman iyi yapan konuk ekip karşısında ligin en az gol yiyen takımı Başakşehir (10 gol 5’i duran top) ilk yarı hata yapmadı. Ama ikinci yarı ileri çıkan Egemen’in mükemmel ortaya klas kafasına çaresiz kaldı.
Rize maçının yaralısı Dadaşlar oyunun her noktası gibi tribünleri de iyi kullandı. Dengesi mükemmel Başakşehir’in ritmini bozan gol şampiyonluk çizgisini değiştirir mi? Başakşehir için beklenen “O yıl işte bu yıl” denirken, Başaklar boy verirken, Dadaş tırpanı kırdı.
‘’Fenerbahçe otobüsündeyiz!‘’
“Abi, otobüs ile dönmüş bizimkiler” dedi, sabahları simit aldığım genç,
“Otobüste ne fırça yemişler” dedi şirketteki güvenlikçi dost,
“Başkan soyunma odasında köpürmüş” dedi kameraman arkadaşım,
“Delirmemek elde mi” dedi yemeği getirirken garson kardeşim,
Fenerbahçe yenildi, tarihte en kötü sıralamaya geldi,
Her takımın taraftarı konuşuyor, anlatıyor.
En çokta otobüsü… Akhisar’dan 4 saatlik otobüs yolunu.
Muavin koltuğunda bir sportif direktör,
Ne işim var buralarda diye mi, bu ay kaç para kazandım düşüncesi ile mi?
Yok bu takım ne olacak hüznünde mi?
Arkalarda 60 kişilik otobüs koltuklarında yalnızlığın sesine mahkûm oyuncular,
Son ne zaman 4 saat otobüs ile yolculuk yapmıştır, Slimani, Elif, Mehmet, Harun…
Her girilen çukur, kendine getirir mi oyuncuyu,
Polislerin siren sesleri ile irkilirler mi?
Camdan içeri vuran polis eskort ışıkları ile kayba anlam yüklemişler midir?
Bu cezanın tanımını yapacak bir psikolog var mı?
Ceza mıdır bu?
İzmir’e git uçağa bin dön daha büyük meşakkat.
Bir İzmirli olarak ayda o yolu en az bir kere kullanan biri olarak otobüs rahatlık,
Uçak yeni yolun muhteşemliğinin hızının arkasında,
Lakin bunların hepsi bilimsel veri, bizimkisi dedikodu.
Ali Koç ceza verdi; Otobüs ile dönülecek…
O zaman Ali Koç’un Vizyonu, Misyonu, Bakış açısı, çığır açan müthiş yaklaşımı nerede kaldı.
Bu mu futbola inovasyon katmak,
Bu mu proaktif yönetim becerisi,
Bu mu markaya katma değer…
Bu kararı yolun yakın ve çabukluğu için verdilerse sözüm yok,
Lakin ceza ise;
Ali Koç ismi ilk yarı biterken karnesi kırıklar ile dolu öğrencidir benim için…
Bu futbolcuya ceza vermek, psikolojisini yerle bir etmek, taraftarın önünde değersizleştirmektir.
Daha acısı misyona hançer, vizyona yıldırım düşmesi, planlanan geleceğe zarar vermektir.
Kaybeden futbolcu üzgündür, kırgın, yalnız ve destek arayışında.
Bir darbede ter döktüğü renklerin etkin isimlerinden gelirse, bundan sonra alacağa paraya bakar.
Ait olma dürtüsünü kaybeder, soyunma odasına inen başkan bu yüzden tehlikelidir.
Çünkü futbolcu ya büyük beklentileri ter kokan odasında haykırır çünkü onun alanıdır,
Ya da yalnızlığını destekleyecek bir kolu arar, bulamayınca daha çok yalnızlaşır…
Ali Koç omuz olmadı futbolcuya destek veren,
Taraftara ses olmadı teknik adam konusunda,
Futbola ortak olmadı geçmişten farklı olmak adına,
Ne oldu?
Yine popüler kültürün saltanatı oldu.
Bundan sonraki hamle Comolli’ye otobüsü kullandırmak,
Slimani’ye muavinlik yaptırmak,
Mehmet’e bagajları yerleştirmek mi?
Bence nereden baksanız yanlışlık…
Yok bu futbolun akışkanlığında farkımız,
Hepimiz popüler kültürün aradığı kahramanız.
Ceza ise bu yaşananlar;
Öfkenin yansıması oldu.
Yarın ne olacak.
Geçmişte ne olduysa.
Çünkü değişimin kalesi dün itibari ile düştü.
‘’‘Helal olsun' demeye sen de gel‘’
Bu ahir ömrümüzde helallik isterken haykıracağım isimleri, tek tek zihnim listeliyor bazen.
Bana mı kalmış ki, müthiş yüreklere “helal olsun” diye haykırmak.
Lakin;
Mehmetçik bu listenin zirvesinde,
Ülkeye hizmet verenler,
Ailemizin güzel fertleri...
Bu listeye bir hüzünlü veda ile giren Fenerbahçe’li genç Koray,
HELAL OLSUN.
Sabaha karşı uykulu gözler ile izlerken Ampute Milli Takımı’nı, son penaltı kaçtığında yıkıldım.
Osman’ın, Barış’ın göz yaşları ile daha da hüzünlendim. Ampute milli takımının müthiş yürekleri Dünya 2. oldu ama bunu kutlayamadı. Ağladılar şampiyon olamadıkları için, Sordular titreyen dudakları ile; “HELAL EDİN” hakkınızı... Ve mahcup, yürekleri kırgın, bedenleri yorgun...
Lakin biz çoktan size helal ettik hakkımızı ve bunu haykırmak için; salı saat 21:00 ’de Atatürk Havalimanı’nda olacağız. Ve haykıracağız;
HELAL OLSUN.
Birileri ay yıldızlı formayı dolar ve Euro ile yorumlarken,
Siz gözyaşlarınız ile yücelttiniz...
Ter ile beslediniz,
Yüreklere yine destanın tohumlarını ektiniz,
Tüm forma aşkından uzak bireyler anlasın diye,
Milli takımın kutsallığı bilinsin diye,
Para değildir aslolan ruhtur diye,
Orada ol kardeş, orada ve haykır;
HELAL OLSUN AMPUTE...
‘’Tükeniş...‘’
Galatasaray forvetsiz,
Beşiktaş forvetli ama o mevkiler etkisiz,
Fenerbahçe zihin olarak futbolun içinde yetersiz,
Üç büyükler tükeniyor,
Futbolda Anadolu takımları tarih yazarken,
Bu güne kadar onları küçümseyen gözleri transferlerine tanıklığa zorluyor.
Bu oyuncuları minik bütçeler ile bulan futbolun Anadolu emekçileri,
Milyon dolarlar ile hovardalık yapan eskinin üç büyükleri önünde artık yıkılmıyor.
Çünkü bastır parayı, al yıldızı dönemi bitti.
Şimdi akılcı hamle transferi zamanı.
Galatasaray forvet diye aranırken,
Scout ordusu acaba; Kasımpaşalı Diagne, Trabzonspor’lu Rodellega, Kasımpaşa’lı Eduok, Konyaspor’lu Yatabare ile ilgilenmeyi düşünmedi mi? Bu takımı Eren ve Sinan forvuetine bırakan kimin futbol zihni. Terim dehası bu noktada sesizliğin sesi oldu.
Orta alanda Talıca’yı elinden kaçıran ve o alanı 16 milyon Euro için boşaltan transfer aklı, neleri ıskaladı. Cenk ögesini satarken geride bıraktıkları…Hadi onu geçtik o alanı doldurmak adına yapılan Medel hariç berbat transfer hamleleri sorarım ; Roco kim? Larin kim? Love ile olmaz… Onlar beslenemiyoruz derse, Sivasspor Robinho ismini alırken siz ne yaptınız derim?
Fenerbahçe yanlış seçimlerin kurbanı. Bunun da sorumlusu sayın Ali Koç. Comolli-Cocu’yu bu ülkeye Rimus Michel ve Cruyff gibi anlatırken Terrenao ve Pereira skandalı gözlerinin önündeydi. Neden Türk futbolunu küçümseyen ve tanımayan zihinlerin değerselliği bizim içimizden gelen akılcı futbol adamlarının aklının gerisinde diye düşünülüyor. Comolli gibi onlarca futbol yönetseli isim var. Yeter ki elinden tut. Cocu gitti sorun bitti mi?
Çok açık net belirtiyorum Türkiye’de yabancı isimler arasında milyon dolarlık oyuncu YOK.
Milyonları telaffuz eden menajerlere kapısını kapatmayan başkanlar için başarı hayal.
Teknik adamların alt yapıya düşkün felsefesi gelişmedikçe şampiyonluk düşler tarlasının meyvesi.
O zaman;
Üç büyük takımda oynamanın erdemini bilen,
Fiyatı makul,
Tabanı koklamış isimler ile başarı gelecek anahtar basit.
Yapılması gereken anahtar ile bu kapıyı açmak.
Yoksa Anadolu rüzgarı ile kapanan kapılar çok daha fazla kafa göz kıracak.
Tükeniş başladı…
Zihniyet değişmez ise şampiyonlukların ismi değişir…
Sorarım şu an üç büyüklerden birinin Anadolu takımları ile oynayacağı maça favori diyebileceğiniz bir ekip var mı?
‘’Şansı çok, ritmi yok!‘’
Beşiktaş ritim bulmalı,
Daha agresif olmalı,
Karınca gibi çalışmalı,
Atom karınca Medel geri dönmeli.
Oğuzhan futbolu hatırlamalı,
Babel pozisyon bulmayı,
Queresma’ya söyleyin deplasmanda da Beşiktaş ruhu senin ile,
Tolgay formanın hakkını vermeli,
Gökhan ve Caner ileri geri piston gibi işlemeli,
Pepe ve Vida yoksa siz varsınız, Necip ve Roco fark ediniz kendinizi…
Şenol hoca Güneş gibi ısıtacak,
Ve taraftarın alevi Genk engelini yıkacak.
Beşiktaş istemeli, yetmez bunun için mücadele etmeli.
Göztepe maçında gibi oynarsa vay haline, yoksa her şekilde dar eder sahayı Genk’e…
Kim Genk?
Belçika’da zirvede,
Gol yollarında her hamle ile tehlike,
Son vuruş becerisi çok iyi,
Hızlı hücumlarda etkili.
Son 6 haftada tek yenilgi. 21 gol ile pozisyon zengini.
Sol açık Trossard gizli golcü, adam eksiltmedi çok başarılı.
Samatta forvet ama ceza sahasını karıştırmaktan öteye pek işini görmedik desek!
Ndongala en zayıf halka.
Dikine atak ve uzaktan şutlarda savunma bölünüyor sola, sağa…
Maehle sağ bek ve Nastic sol bek stoperler ile çok uyumlu değil.
Berge göbekte prese karşı zayıf…
Çok söze gerek yok Beşiktaş kazanır, olmaz ise Genk kazanmaz, Beşiktaş kaybeder….
‘’Sabır...‘’
Ligde çok kötüler, Nuri Şahin’li Werder karşısında yine yenildiler, Beraberlikleri olmayan ligde sadece 2 galibiyetleri var. Son üç sıra içinden çıkış arıyorlar. 8 haftalık ligde galibiyetlerini son 4 hafta içinde aldılar, Şampiyonlar liginde iki gol 1 beraberlik, bir galibiyet ile yürüyorlar. Kaleye geride kalan iki maç ortalaması ile 13 şut çekiyorlar maç başına, Topa yüzde 46,6 sahipler ve yüzde 73 oranında isabetli pasları var.
Ligde ne kadar iddiaları yerle bir olsa da, şampiyonlar liginde o kadar zirve düşündeler. Galip durumda kolay kolay kaybetmezler. Kalecileri Fahrmann ekstra motive oluyor. Sakatlığı nedeniyle İstanbul’da forma giyemeyecek. Yüksek toplarda etkililer. Naldo ve Sane isimlerine dikkat. Sık şut, uzun top, agresif yapıları, rotasyonu seven anlayışları dikkat çekiyor. Caligiuri ismi kanat akınları ile, Uth ve Embolo son vuruş becerileri ile dikkat çekiyor.
Rakip takımı kızdıran bir felsefeleri var. Nastasic en agresif isimleri. Kontrolü kaybeden takımlar karşısında ceza sahası dışından şutlar ile zorluyorlar. Zayıf yönleri yok mu? Var. Beş ana unsurda toplayalım: Gol şanslarındaki bitiricilik zayıf. Duran topları savunmada etkisiz. Tehlikeli noktalarda faul yapmaktan kaçınma beceriksizliği var. Ara paslara karşı savunma çok kritik hata yapıyorlar Ofsayttan kaçınma handikapları var.
Galatasaray’ın en güçlü rakiplerinden. Aslan bu takım ile oynayacağı 2 maçtan 4 puan çıkarırsa gruptan çıkar. O yüzden mutlak kazanması gereken bir maça çıkıyor. Sarı-Kırmızılı takım için en önemli silah SABIR.