‘’Güzel günlerin başlangıcı‘’
Kjaer ikili mücadelelerde başarılı. Kademe anlayışı kusursuza yakın. Frikiklerdeki başarısı da malum. Oyun kuruluşlarında sorumluluk alması bir diğer artısı. Lakin geriden bu kadar uzun topa ne gerek var? Pas yaparak rakip sahaya geçmek Fenerbahçe için daha makbul. Zira Lens ve Volkan Şen gibi iki top cambazı var. Volkan adam eksiltmede çoğu kanat oyuncusuna açık ara yapar. Lens topla iyi ilişkilerine duran toplardaki becerisini de eklemiş. Bu iki oyuncunun bu kadar az topla buluşması futbola günah. Ver topu ayaklarına sonra da seyret, bak neler olacak!
RvP’nin sınırı yok
Aatif, kendini kanıtlama çabasından vazgeçip topu ayağından erken çıkarsa oyun çok önce kopabilirdi. Onun yapabileceklerini zaten biliyoruz. Attığı golle üzerindeki baskıyı atması yeteneklerini ortaya koyması açısından çok önemli. Böylesine çeşitliliğe sahip bir kadronun sıralamadaki yeri üzücü. İkinci yarının başında topla rakip sahaya katetme arzusu Fenerbahçe’nin yapabileceklerini ortaya koydu. Özellikle sağ kanadın kullanımı skorun artmasındaki en büyük etken. Şener’in her bindirmesi bereketli. Çünkü Lens bu bindirmeleri göz ardı etmiyor. Basit bir ayak içi pas ile takım arkadaşlarını pozisyona sokabiliyor. Arkadaşlarına pozisyon hazırlamakta bir diğer usta da Van Persie. Attıklarının yanında attırdıkları da dikkat çekici. Yeter ki fizik kapasitesi yeterli olsun. Yapabileceklerinin sınırı yok.
Karabük’e biraz sabır
Eksik kalması Karabükspor’un kimyasını bozdu. Yeni kurulan, doğru işler yapmaya çalışan bir ekip. Kısa zamanda çok yol aldıkları da söylenebilir. Ancak eksik kalma tecrübesine hazır olmadıkları ortaya çıktı. Poko hep oyunda. İyi gününde müthiş katkı sağlıyor. Tanase istekli oyunuyla bu sezon güzel işler yapabilir. Defans bir arada oynadıkça daha iyi olacak. Latovlevici’nin muhteşem ortaları mutlaka asist olacaktır. Biraz sabır..
Fenerbahçe’nin bu skora ihtiyacı vardı. Güzel günlerin başlangıcı olabilir..
‘’Risk alan kazandı‘’
İlk yarı keyifsiz. İki takımın da defansif disiplini had safhada. Bireysel hata, yok denecek kadar az. Az adamla yapılan çabuk hücum çabaları da defans kalabalıkları arasında eriyince pozisyon kıtlığı yaşandı. Az olan şut girişimlerinde isabet sayısı sadece bir. Bursaspor çok orta yaptı ama Deniz’in hava toplarına hakim olduğu söylenemez. İkinci yarıda Bursaspor’un önde pres yapması maçı hareketlendirdi. Konyaspor geriden oyun kurmakta zorlanıyor. Kaptığı toplar Bursaspor için atak şansı. Ancak Konyaspor, top kayıpsız rakip sahaya geçerse pozisyon buluyor.
Zemin azizliğine dikkat
Risk alan Hamzaoğlu karşılığını bulmakta gecikmedi. İyi hazırlanmış iki gol seyrettik. Özellikle ikinci gol, ders niteliğinde. Güzel bir verkaç sonrası kale ile defans arasına atılan top. Bravo Serdar. Batalla’nın son vuruştan önceki soğukkanlılığı da neticeyi getirdi. Risk alma sırası Konyaspor’da. Ama nafile. Moral motivasyonu artan Bursaspor’un değil puan vermeye, gol yemeye bile niyeti yok. Üstelik pozisyon yakalamaya da devam ettiler. Del Valle son paslarda başarılı olsa fark atacak. Venezuellalı sert orta yapma sevdasıyla birçok pozisyonu heba etti. Zeminin de etkisi var. Kışa girmeden bu kadar yumuşayan zemin için önlem almak şart. Aynı sıkıntıyı ilk yarıda John yaşadı. Aman dikkat. Muhteşem stat ile şahlanan Timsah, bozuk zeminin azizliğine uğramasın.
Harun’a alkış
Galibiyetin bir diğer mimarı da kaleci Harun. Maçın ilk net pozisyonundaki kurtarışıyla skoru doğrudan etkiledi. Milli takımı fazlasıyla hak ediyor.
‘’Bu 1 puan hiç fena değil!‘’
Necip Uysal sakatlanıp çıkınca bilanço ağır. Kaptan değişti. Stoperlerin biri değişti. Sol bek değişti. Ön liberolar da değişti. Değişikliğe uğramayan mevkiler, kale ve atak oyuncuları. Atiba evinde değil de yedek kulübesinde dinlenseydi, bu kadar değişikliğe gerek kalır mıydı? Hayır. Necip’in yerine Atiba girerdi, hayat devam ederdi. İlk yarıda seyrettiğimiz Beşiktaş’ın sezon başından beri seyrettiğimiz takımla alakası yok. Gol yok, pozisyon yok, orta ve şut hiç yok. Üstüne bir de Fabri’den duble hata. Çıkışı zaten yanlış. Müdahalesi de rakibe değil Rhodolfo’ya. Serdar hayatının en kolay golünü attı. İşi kolay olanlar sadece Serdar değil. İrfan Can da hayatının en kolay maçını oynadı.
Olcay değişikliği doğal
Defans oynama becerisi olmasına rağmen Adriano ön liberoda pozisyon hatası yapmakta.
Tolgay zaten top ayağında iken var. Top rakipte iken Beşiktaş orta sahası yol geçen hanı gibi. Zafiyeti fark eden Aydın da içeri girip top alınca, Gençlerbirliği için pozisyon bulmak zor değil. Biraz cesur olsalar maç ilk yarıda bitecekti. İlk yarıda bir diğer sıkıntı da Quaresma’nın geri gelip top alması. Onun geride kalması zaruri. Yeteneklerine atakta ihtiyaç var. Kendi sahasında adam eksiltmesi bir işe yaramıyor. İkinci yarı başındaki Olcay değişikliği doğal. Takımı skorda geri düşmüşken bu etkisiz oyunla saha da kalması mümkün değil.
Quaresma şov sahada
Quaresma rakip ceza sahasında top almaya başlayınca oyunun seyri değişti. Kartal çok adamla hücum ediyor. Talisca’nın kabiliyetleri için muhteşem bir ortam. Hem gol atmakta hem de attırmakta becerili. Beraberlik golü çok gecikmedi. Çünkü Quaresma şov ikinci yarıda sahada. Aboubakar ile de zenginleşen Beşiktaş forvetlerinin yakaladığı bir çok pozisyon var. Son vuruşlarda netice olmayınca Kartal bir puana razı oldu. Gençlerbirliği’nin kaçırdığı pozisyonları da göz önünde bulundurursak bu puan hiç de fena değil. Atiba’sız zor dostum zor...
‘’Yıldızlar geçidi...‘’
Quaresma, Talisca, Marcelo, Tosic... Bu gece yıldızlar göz kamaştırıyor. Her biri için ayrı bir maç yazısı yazılır. Peki ya Fabri’ye ne demeli. Bu nasıl bir refleks! Fakat, topu oyunu sokarken risk almamalı. Kalecinin eldiveni, kramponundan daha değerlidir...
Antalyaspor, Avrupa Kartalı’na karşı iyi hazırlanmış. Çok adamla hücum etmekle kalmayıp, oyunu rakip alanda oynamak niyetindeler. Hiç de ligin son sırasındaki bir takım gibi değiller. Ancak cesur olduğu kadar riskli olan bu iyi futbol oynama isteği, Kırmızı-Beyazlılar’a pahalıya mâl oldu. Çünkü rakip Beşiktaş. Top oynamak isteyenlere karşı Kartal bu ligde daha iyisini oynar. Kadrosu alternatifli. Yaşıt ve yetenekli oyuncuları var. Ve elindeki kadronun performansını hep daha yükseğe taşıyan bir teknik adama sahipler. Mevcut Beşiktaş ’ın mimarı Fikret Orman. Mühendisimiz en büyük inşaasını gerçekleştirdi. Yönetiminden aldığı olağanüstü destekle harika işler başarıyorlar. Tebrikler....
Joker Adriano
Geldiğinde hayal kırıklığıydı. Şimdi tüm takımların hayallerini süslüyor. Adriano’dan bahsediyoruz. Namı değer joker, Adriano. İster sol bek oynat, ister sol kanat. İhtiyaç halinde orta sahaya da monte edebilirsin. Her takımda olması gereken bir oyuncu. Özgüveni artıp arkadaşlarıyla uyumu çoğalınca müthiş bir oyuncu haline geldi. Toplu-topsuz çabukluğu ve tekniği büyük avantaj. En iyiyi düşünebilmesinden daha da önemlisi, düşündüğünü yapabilmesi. Bu özellik yıldız oyuncularda bulunur. Mevkileri ne olursa olsun onlar, futbol arenasında mutlaka yer bulurlar.
Şut değil, gol vuruşu
Bir diğer göz kamaştırıcı performans da Aboubakar’dan gelmekte. Napoli’ye diz çöktüren Kamerunlu, muhteşem gollerine devam ediyor. Bu şut değil, gol vuruşu. Uzak köşeye bilerek yollanılan bir top. Kalecinin çaresizliği hoş görülebilir. Yapabileceği hiçbir şey yok.
Bu gece yıldızlar göz kamaştırıyor. Quaresma, Talisca, Marcelo, Tosic. Her biri için ayrı bir maç yazısı yazılır. Peki ya Fabri’ye ne demeli. Bu nasıl bir refleks. Fakat, topu oyunu sokarken risk almamalı. Kalecinin eldiveni, kramponundan daha değerlidir. Tabii ki ayaklarını da iyi kullanabilen kaleciler rağbet görüyor. Ama öncelik gol yememek. Ekstraya gerek yok Fabricio. Arkadaşların işlerini mükemmel yapıyor.
‘’Sen kendin ettin!‘’
Oyuncularımıza uluslararası arenada ceza sahamızda rakibe müdahaleyi yasaklamak gerek. Sakın dokunmayın. Göz temasında bile bulunmayın. Ve asla okşamayın. Hakemler zaten penaltıyı çalmak için bahane arıyorlar. Fırsat vermemek lazımken riskli müdahalelerde bulunuyoruz. Fatura ağır. Ortada giden bir maçta iki penaltı golüyle geri düşüyor Fenerbahçe. Moral bozukluğu üçüncü golü getiriyor. Yazık. Çok yazık. İkinci yarı başında Advocaat’tan Emenike hamlesi. Yanlış diyemezsin, üç farkla geridesin. Doğru diyemezsin, defansif eksilme dördüncü golü getirdi.
Kader diyemezsin, sen kendin ettin. Kanarya’nın bu kötü günlerinin tek nedeni yok. Geç yapılan hoca değişikliği. Takımını tanımayan bir teknik heyet, ki ülkemizi tanıdıkları bile söylenemez. Chek-up için bile memleketlerine gidiyorlar. Ve ne yazık ki ‘çubuklu’nun forma değerini bir türlü öğrenemeyen yıldız oyuncular. Yanlışlar silsilesi peşi sıra gelmiş. Bir de niye taraftar maça gelmiyor diye hayıflanmak var. Fenerbahçe’de şimdi özeleştiri zamanı. Baştan ayağa herkes bu özeleştiriyi yapmalı..
Çare çoklu forvet
Van Persi artık idmanları kaçırmıyor. Gol atmaya da başladı. Daha fazla pozisyon üretmek istatistikleri düzeltebilir. Lens olmayınca yapılan orta sayısı çok düşük. Alper ve Volkan pozisyon hazırlamakta eksikler. Vaziyet böyle olunca Şener’in ortasına İsmail vuruyor.
Yani sağ bek sol beke orta yapıyor. ‘İsmail sol bek değil sol açık oynuyor’ diyebilirsiniz. Ama değişen fazla bir şey yok. Sadece fark azaldı. Sakatlıklar tabi ki kurguyu bozar. Ama oyunu bu kadar etkilememeli. İlk 11’deki orta saha üçlünüsünün hiç değilse biri yaratıcı olmalı. Fenerbahçe’yi rakip alana daha kolay taşımalı. Pozisyonlar yaratmalı. Elde bu tip bir oyuncu yok. Çare çoklu forvet. Emenike her durumda oynar. Hiç değilse transfer başlayana kadar..
‘’Keyifli maç‘’
Tempo yüksek. Sebebi Osmanlıspor’un oyun anlayışı. Oyun kuruluşlarında iki ön libero defansın arasına girerek top alıyor. Özellikle de Mehmet Güven. Musa’da aynı işe soyununca orta saha da pas yapacak adam kalmıyor. İki bek oyuncusu da öne çıktığından, paslar genelde uzun öne ya da kanatlardan atak gelişimine servis ediliyorlar. Bu anlayış çok adamla hücum eden ve kanatlarını iyi kullanan bir takım çıkarıyor karşımıza. Oyun rakip alana yıkılınca da iki ön liberonun atağa katılımı da bir diğer önemli nokta. Bu çıkışlar, şut sevdalısı Musa için ideal pozisyonlar hazırlıyor. Bazen abartılsa da mevcut şut girişimleri, Osmanlıspor’u atağın her türlüsünü gerçekleştirebilen bir bir takım yapmakta. Pozisyon zenginliği kaçınılmaz. Attıkları gol sayısının az olması oyun anlayışının suçu değil. Suç, son vuruşlardaki beceriksizlikte. Bir son vuruş ustası Başkent ekibini şampiyonluğa oynayan bir ekip yapar.
İkinci yarı başında Hamza hocadan Merter hamlesi. Sercan dışarı, Batalla sol kanada. Diziliş artık 4-2-3-1 değil. 4-3-3. Merter’in ön liberoya yerleştirilişi diğer iki orta saha oyuncusun önde pres yapmasına fırsat tanıdı. Şamil ve Faty’nin bu işi iyi yaptıkları da söylenebilir. Ancak, Osmanlıspor’un karşı konulamayan bir taktik becerisi var. Kanatları kapatsanız ortadan, ortayı kapatsanız kanatlardan geliyorlar. Harun’un müthiş kurtarışları olmasa skor konuk takım lehine gelişecek. Gol olmayıp da bu kadar keyifle seyredilebilen maç bulmak çok zordur. İyi futbol oynama niyetinden ötürü iki takıma da tebrikler.
Osmanlı’ya yazık oldu
Maçı keyifli yapan bir diğer etken de futbolcuların kişisel becerileri. Del Valle sabaha kadar seyredilebilir. Ters çalımlarıyla Koray’ı sakatladı. Daha çok topla buluşturulursa harikalar yaratması mümkün. Osmanlıspor’un top cambazları ise Ndiaye ve Umar. Yaratılan pozisyonlarda katkıları büyük. Regattin’in yapabileceklerini önceden kestirmek zor. Bu özelliği onu önlenemez yapıyor. Tek eksik son vuruş. Golcü idmanlarını çalışması katkı sağlayabilir. Atacağı golleri kendisi bile önleyemez. Takımlar birer puan aldılar. İkişer puan kaybettiler. Özellikle Osmanlıspor’un güzel futboluna yazık oldu..
‘’Kanatsız olmaz‘’
Bizim taraftar baklava, börek sevmez. Canı çekerse de kanatlardan sonra tercih eder. Beşiktaş’ın şanlı tarihinde tribünlerin sevgilisi olmuş bir çok kanat oyuncusu vardır. Tuğrul, Şaban, Necdet ve Metin, ilk aklıma gelenler. Mevcut takımımızda da Quaresma bu sevginin güncellenmiş halidir. Kaldı ki Kerim Frei da yedek kulübesinde. Bu sebeptendir ki Beşiktaş’ın baklavaya benzetilen orta saha şekli pek içimize sinmedi. İlk yarıdaki pozisyon zenginliği kimseyi yanıltmasın.
Kayserispor ligin en çok gol yiyen takımlarından biri. Attıklarının neredeyse iki katını yemişler. Kanatsız oyuna rağmen yapılan bol orta ise Caner’in şahsi şaheseridir. Uzun lafın kısası. Kartal kanatsız uçamaz. Quaresma hamlesi kaçınılamaz.
Aboubakar kendini aşmalı
Aboubakar, golcü olmadığını kendisi de biliyor. Golcü, altı pasın içinde şut atmaz. Üstelik kaleci de yerde. Girer topun dibine ya da sağa gösterip sola plase ile bitirir işi. Aboubakar’ın bu stresten kurtulması gerek.
Öncelikle ona iyi bir forvet olduğunu ve ondan beklenilenin sadece gol olmadığını hissettirmek lazım. Adam eksiltsin, toplu-topsuz depar atsın, orta yapsın. Yapabileceklerini yapmak onun kendini aşmasını sağlayacaktır. Hatta şanslı bir gününde Head-trick bile yapabilir. Ama gol ortalaması hiçbir zaman üst seviyede olamayacak. Ne yapalım, Rabbim hepsini birden
vermiyor. Mukadderat.
Bir de ‘Umut’ olsa!
Hakan Kutlu’yu kutlamak gerek. Beşiktaş’a karşı bile, böylesine ofansif kadroya büyük bir alkış. Kartal defansının eksik yakalandığı pozisyonlarda son pas ve vuruşlar etkili olsa bu cesaret karşılığını bulacaktı. Vazgeçilmemeli. Basit gol yemekten kurtulmuş bir Kayserispor, bu ofansif zenginliğiyle lige renk katacak. Kuşkuya yer yok.
Welliton’un gol zekası, Nakoulma’nın bireysel yetenekleri ve Deniz’in öngörülemez hareketleri, Sarı-Kırmızılılar’ı umutvari yapıyor. Hele bir de Umut var olsa. Galatasaray’ı unutup yeni takımına uyum sağlasa. Bu takımın seyrine doyulmaz. Beşiktaş yine tek attı. Ligin başındaki bol gollü maçları özledik. Futbol işte. Hep daha fazlası...
‘’Tek tek değil takım oyunuyla‘’
Toprağımız Ömer, uzun bir aradan sonra milli takımda. Üstelik ilk onbirde. Tedirginliğinden olsa gerek müdahaleleri kontrolsüz. Bu müdahalelerinden biri ceza sahamızda olunca cezası ağır. Geriye düşme şokunu atlatamadan stoperlerin arasına atılan topla ikinci şoku yaşıyoruz. Kanatlarımız daha oyuna ısınamadı.
Stoperlerimizdeki uyumsuzluk çift santrforumuzda da mevcut. Yapılan ortalarda, ön direk-arka direk paylaşımı olmayınca topla buluşamıyoruz. Atak yaptığımız kanada ikisinin de yaklaşmaması enteresan. Zaten kanatlarımız beklerin önünü açmak için içeri giriyor. Peki kanatlarımız öne çıktığında kiminle pas yapacak. Dolayısıyla ataklarımız gelişemeden bitiyor. Hakan Çalhanoğlu’nun ters tarafa attığı etkili paslar, Emre Mor’un yeteneğiyle buluşunca etkili ataklarımız başladı.
Emre’yi tutmak ne mümkün. Ceza sahası içerisinde yapılan bir müdahale var ki, hakemin penaltı çalmamasının tek sebebi, rakibin faulü kontrollü yapması. Göstere göstere yapmaması. Aslında ikisi de penaltı. Ama bizim penaltımız verilemedi. Ozan’ın golüyle maça döndük. Futbol direktörümüzün orta sahadaki sıkıntıyı görmesiyle ikinci yarı başında iki de değişikliğimiz var. Oyunu rakibin kontrolünden almamız şart. Top kullanma kabiliyetimiz onlardan fazla. Ancak pas trafiklerini kesemediğimiz ve oynamalarına müsaade ettiğimiz için bu kabiliyetimizi kullanamıyoruz.
Futbol böyle bir oyun
İkinci yarıda top daha fazla bizde. Ama yakalandığımız kontrataklar ölümcül. Maç gidip geliyor. Hakem, Cenk’e yapılan faulü göz ardı etmeyince beklediğimiz gol geldi. Görmemezlikten gelemezdi. Çünkü rakibin faulü de göstere göstere yapıldı. Bu penaltı da doğru..
Tarihi geri dönüşlerimizden birini daha yapacaktık ama olmadı. Evinde beraberlik, tabii ki iyi değil ama iki gol geriden skoru eşitlemek bu kadro için çok önemli. Kazanmaya çalıştığımız oyuncular var. Eminim ki, biz onları kazanınca, onlar da bize maç kazandıracak. Futbol böyledir. Hem gençleri hem de maçları kazanmak zordur. Biraz sabır..