Arama

Popüler aramalar

‘’Güle güle Kral Kartal‘’

Olağanüstü hallerimize bakma sen... Biz hiç sıradan olmadık ki. Ağır ödedik bedelini, sahip olduğumuz her şeyin... Dünyanın dört bir yanından geldik, vatan bildiğimiz bu topraklara. Başımız öne eğilmez. Gitmeyiz. Tek bir karış toprağını savaşmadan terk etmeyiz. Laz, Kürt, Manav, Muhacir, Çerkeziz. Irkımız, dinimiz, mezhebimiz farklı. Lakin biz biriz. Bayrağımız bir, devletimiz tek. Yek vücut olmuş milletimiz. Biz geçici değil, ebediyetiz...

Sen, Alman Federal Cumhuriyeti’nin resmi devlet armasında, bir figürden mi ibaretsin? Uçmayacak mısın? Zorluklara kanat gerip, konmayacak mısın zirveye? Son birkaç gün mü ayırdı bizi? Defans arkasında, Oğuzhan’ın paslarıyla buluşmayacak mısın? Quaresma’nın trivelasında, kim gidecek arka direğe? Kollarını açıp koşmayacak mısın tribünlere, gol sonrası? Yok musun artık? Kartal ısınmaya çıktığında sahada olmayacak mısın? İsmin okunmayacak mı esame listesinde? Yok musun harbiden? Şaka mı bu? Bu kadar mı Alman’sın be Gomez...

“Git”, diyebilir mi evladına Kara Kartal. Küsüp, yüz çevirebilir mi senden yana? Diyecek laf bırakmadın ama yine de son bir lafımız var: Yolun açık olsun evlat. Güle güle Kral Kartal...

22 Temmuz 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çok yakışacak‘’

Metin, Vanspor’a gider. Ali, Kayserispor’a yollanır. Çıt çıkmaz. Feyyaz, Fenerbahçe’ye gidince kıyamet kopar! Her zaman olduğu gibi fatura futbolcuya kesilir. “Kendi gitti” derler, “bıraktı bizi” diye veryansın ederler. Oysa herkes bilir. Bosman kanunundan önce bonservis hakkı kulüplerindir. Kulüp yollamazsa futbolcu hiç bir yere gidemez.

Şimdi şartlar futbolcu lehine gelişti. Sözleşme bitince özgürsün. İster kal, ister git. Yeter ki samimi olsun. Kulübüne saygı, futbolcuna sevgi baki kalsın. Gökhan’lar gitse de gönüller kırılmasın.

Niye beni tutuyorsun Alpay!

3 büyükler arası yapılan transferler her zaman sıkıntılı. Gözden çıkarılan oyuncunun gideceği kulüpte de başarılı olma ihtimali, yöneticileri rahatsız ediyor. Hele bir de gidenin yerine alınan oyuncu randımansız çıkarsa... Eyvahlar olsun. Traji komik olaylar da yaşanır zaman zaman. Bizzat başıma geldi.

Fenerbahçe forması ile Beşiktaş’a karşı ilk maçım. Hocamız İviç’in beni ön libero oynatacağı tuttu. Basit oynuyormuşum, duracağım yeri biliyormuşum. ‘Hocam yapma, etme’ dedik dinletemedik. Çıktık maça.. Alpay geldi, beni marke ediyor. “Görmüyor musun ön libero oynuyorum, niye beni marke ediyorsun” diyorum Alpay’a.”Daum emir verdi, yanından ayrılmayacaksın” diye cevabını veriyor.

İkimize de top değmeden maç devam etmekte. Derken canı sıkılan Alpay, Beşiktaş’ın ataklarına destek vermeye başladı. Bu sefer de ben başladım Alpay’ı marke etmeye. İviç kenardan bana bağırıyor. “Yakın markaj, yakın markaj!” Hasbinallah... Millet gol bekliyor. Ben Alpay’ı marke ediyorum. Neyse ki Daum devre arası Alpay’ı stopere çekti. Maç da berabere bitti.

Güneş’in eli zenginleşti

Gökhan, Beşiktaş’a faydalı olur. Çünkü Atiba var. Fenerbahçe’de Mehmet Topal’ın yaptığı gibi her atağa çıkan defans adamının kademesine giriyor. Bu da Gökhan’ın atağa çıkma özgürlüğü Beşiktaş’ta da devam edecek demek. Alternatifi de Andreas Beck. Atak oynayacaksan Gökhan, defans oynayacaksan Beck. Şenol hocamızın eli her geçen gün zenginleşiyor. Yakışır hocama...

02 Temmuz 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Neredeydiniz!‘’

Takımımızda görevini yapmayan yok gibi. Takım olmak işte budur. Arda’ya tribünlerden ıslık değil, alkış var. Olması gereken de bu. Turnuvadan elenirsek çok yazık olacak. Tam da oynamaya başlamışken...

Burak’la gol orucumuzu bozduk. Bismillah. Asistin Genç Emre’den gelmesi güzel. Özgüveni artacak, adaptasyonu yükselecek.Golümüzün Burak’tan gelmesi daha da güzel. Golcülerin moral motivasyonunu golü atmış olmaktan daha fazla ne yükseltebilir ki? Arda’ya tribünlerden ıslık değil, alkış var. Olması gereken de bu. Arda bizim gururumuz. Unutmamakta fayda var...

Yer gök Tufan!

Skoru korumakta sıkıntılıyız. Her yan topta yüreğimiz ağzımızda. Ozan diğer maçlara göre daha defansif. Stoperlerimize hava toplarında verdiği destek oldukça önemli. Zira rakipte uzun adam çok. Hele bir de golü var ki... Yer gök Tufan.. Teşekkür için vakit yok. Futbol topu beklemez. Ayağa çabuk oynadığımızda, Çekler’e çok çektiriyoruz. Kafayı kaldırıp adam aramak gereksiz. Ver yanındakine, boşa çık. Top bizde kalsın. Koşsun rakip, coşsun seyirciler.

Emre’yi kazandık

İsmail fırsatı iyi kullandı. Top kullanmakta zaten becerili. Müdafayı da aksatmadığında zaten görevini tamamlıyor. Takımımızda görevini yapmayan yok gibi. Takım olmak işte budur. Emre büyük kazanç.
Gruptan çıkamasak bile onu kazandık. Müthiş bir patlama gücü var. Böyle hızlanabilmek ve bunu topla yapabilmek yıldız oyuncuların özelliğidir. Adam eksiltmek onun için kolay. Her hareketi ayrı bir
olay. Oğuzhan oyuna girdikten sonra önceki iki maçtan daha fazlasını yaptı. Top ayağındayken nefes aldık. Enerjimizi doksan dakikaya yaydık. yeni başlamıştık Maçın sonlarında bizim pozisyonlar daha net. Olcay ve Cenk ile yakaladığımız pozisyonlar fizik kondisyonumuzun daha iyi olduğunun göstergesi. Bu turnuvadan elenirsek yazık olacak. Tam da oynamaya başlamışken...

22 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bu defansla bu kadar‘’

Devşirme beklerle kendi ligimizde oynanabilir. Çünkü kimsenin defans beklediği yok. İki kere bindiren, hele bir de gol atabilen varsa, haftanın karmasında. Lakin uluslararası arena farklı. Önce savunmak lazım. Nolito’dan böyle çalımlar yememek, Silva’nın top kullanmasını engellemek, kademelere gecikmemek lazım. Ne yazık ki olmuyor.

Bir tek biz...

Ofansa katkıları da ligimizdeki gibi değil. Zira karşılarında gerçek bekler var. Defanstaki görevlerini aksatmayan, gerektiğinde bindiren bekler. Yani olması gerekeni yapanlar. Yetmiyor.. Ön liberolarımızı da stopere çekiyoruz. Sonuç maalesef hüsran. Bizden önceki 22 maçta kimse, hiç bir takım 3 gol birden yememiş...

Hakan’ın mevkisi değişmeli

Hakan Çalhanoğlu bekleneni henüz veremedi. Potansiyeli yüksek olan bu gencimizin performansı düşündürücü. Ancak kolay vazgeçilecek bir oyuncu değil. Mevki değişikliği doping etkisi yapabilir. Yaptıkları yapacaklarının teminatı olan bu evladımız tercihini Ay-Yıldızımız’dan yana kullandı. Bunu unutmamalıyız. Gerekeni yapacağından kimsenin kuşkusu olmasın. Yanında iyi bir kesici ile Oğuzhan mucizeler yaratıyor. Fakat diğer iki orta saha oyuncusu da oyun kurmaya soyununca Oğuzhan sıradan biri.

Arda bunu haketmedi

Arda bu protestoyu haketmedi. Kendi kalecisine eldiven bıraktıran, dünyadaki en önemli futbol elçisini yuhalayan bir hale geldik. Ne olursa olsun, bu takım bir mucizeyi gerçekleştirdi. Koca bir yıl yenilmeyerek Avrupa Şampiyonası’nda mücadele etme şansı yakaladı bu çocuklar. Çek Cumhuriyeti’ni yenerek gruptan çıkma başarısını gösterebilirler. Hala son sözümüzü söylemedik..

18 Haziran 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yakaladığını atacaksın!‘’

Ozan Tufan’ın suçu yok. Top rakipteyken pozisyon alıyor. Ayağındayken iyi kullanmaya çalışıyor. Ama top ortada iken yani topa henüz kimse sahip değilken ne yapacağını bilmiyor. Bilseydi, top daha Luka Modric’e gelmeden pozisyonunu alır, golü engellerdi. Topun kimsede olmadığı zamanlar. Çok uzundurlar. Bir kornerin ceza sahasına gelişi, kalecinin aut atışı, topu uzaklaştırmak için yapılan gelişigüzel vuruşlar, ikili mücadelede ortada kalan toplar, kısa kalan paslar vs... Aklı oyunda olan, önsezi sahibi oyuncu topu kazanır.. Ve rakibin en hazırlıksız zamanında top kullanma şansını yakalar. Bu toplar Modriç yeteneğinde oyuncuların ayağına düşerse sonuç rakip için hüsrandır.

Baygınlık veriyor

İspanyollar’ın topa sahip olmadaki hassasiyetleri çok can sıkıcı. Hatta baygınlık veriyor. Oyunu rakip alanda oynamaya da bayılıyorlar. Kendi kalecilerine dargın gibiler. Rakibin ender geliştirdiği ataklarında kalecilerine bir hal hatır sorup, yardıma ihtiyacı var mı? diye bakıyorlar. Sonra da soluğu rakip alanda alıyorlar. Kontrol pas vazgeçilmezleri. Baski halinde tek pasa geçip müdahale şansını sıfırlıyorlar. Bu oyun anlayışında mükemmele yaklaşmış bir takıma karşı pres yapmayı sanal alemlerde başarabilirsiniz. Ama realite, menacer oyunlarına pek benzemez. Şunları yapmakta fayda var; Takım boyunu onlar zaten kısaltıyor. Hele ataktayken rakip alana o kadar yaklaşıyorki, bizim müteahhitler onların sahasına AVM dikmeye kalkışabilir. Bu arazi, ani kontraataklar için ideal. Paniklemeden çabuk oynamamız şart.

Trajikomik oluyorlar

Topun olduğu yere o kadar çabuk geliyorlar ki topu kullanmak için saliseler kalıyor. Defans arkası koşularını seven iki santraforumuz var. Burak ve Cenk. İkisi ağır gelebilir ama biri sahada olmalı. Onları defans arkasında buluşturmak bize fırsat yaratabilir. Pozisyon sayımız çok olmayacak. Girdiğimizi atmakta büyük fayda var. Boş koşu ile rakip arkasında topla buluşmakta emsalsizler. Sahanın her yerinde kademe yapmak zorundayız. Defansta ki kadememizde, ofsaytı bozmamalı. Ofsaytı bozup elini kaldıran defans oyuncularından sıkıldık artık. Trajikomik oluyorlar. Sahada Türkçe konuşulmalı. Bilgi amaçlı konuşan takımlar sahada bir kişi fazla olurlar. Ama mutlaka pozisyon öncesi, sonrası değil. Yaşı büyük olandan ziyade oyunu gören oyuncu konuşmalı ki faydası olsun. Sevgili Ozan, top havada iken adın değil soyadın gibi ol ki o topa başkası vuramasın.

17 Haziran 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Birlik olmalıyız!‘’

Gol yemeyen kaleci tabii ki yok. Peki ya gol kaçırmayan golcü var mı? Olsa, parayı koyacak yer bulamazdık. Evet, dünyada yenilmeyen takım da yok. Dolayısıyla İspanya karşısında enseyi karartmamalıyız. Az da olsa şansımızı zorlamak, kadere boyun eğmekten daha iyidir. İspanya şahsına münhasır bir takım.

Çok koşmakla yetinmeyip topu da koşturuyorlar. Boşa çıkmada ve rakip arkasına koşuda, zirvedeler. Fakat önem verdikleri oyuncuların değil, topun koşu mesafesi. Top, İspanyollar’ın ayağındayken mesafe tanımıyor. Devamlı hareket halinde. Topa üçüncü kere dokunmak için tek şart, boşa çıkacak bir arkadaşının hareketlenmesini beklemek. Arkaya adam kaçırmak, ana hedefleri. Topla gözünüzü yorup, adamı kaçırıyorlar.

Uyanık olunmalı

Bu oyuncular genellikle Alba ve Juanfran. Yani bekler. Topa hipnotize olmak yerine uyanık kalıp, etrafı kolaçan etmek gerek. Oyun kurucuları tek değil. Defansta oyun kurarlarken, Busguest ya stoperlerin arasına girerek ya da kenarlara çıkarak top alıp oyuna sokuyor. Kenarlarda bu görev İniesta ve Fabregas’a verilmiş. David Silva ise gezici oyun kurucu. Topun olduğu her yere ulaşmaya çalışıyor. Bu kadar çok oyun kurucusu olan bir takıma karşı adam markajı yapmaya çalışmak nafile.

Sen, ben demeden...

Zaten adam markajında çokta başarılı olduğumuz söylenemez. Mevcut kadromuzda layıkıyla adam markajı yapabilecek tek isim Mehmet Topal gibi gözüküyor. Selçuk, yan pas yapmakla, Ozan ise saçlarını düzeltmekle meşgul. Bu durumda yapılabilecek tek şey alan markajı. Herkes bölgesine gelen adamı adamı kontrol edecek. Yalnız bir sorun daha var. İspanyollar yalnız gezmiyor. Aynı bölgeye iki üç oyuncuyla bile geldikleri oluyor.

Hatta topun olduğu yerde tüm takımı görebilirsiniz. Senin, benim adamım demeden her oyuncu birbirine yardımcı olacak. Birlikte hareket etmek şart. Topu ayakta fazla tutmadan, terse atılacak uzun paslarla ve çok çabuk hızlı hücuma çıkarak bir şans denenebilir. Gerisi Allah’a kalmış..

14 Haziran 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Orta oyunu!‘’

Bizim çocuklar yağmurlu havaları sevmez. Kramponlarını değiştirmez oyuncularımız. Vidalar yükseltilmez. Kalecimiz kaygan zemini hesap etmez ve yere düştüğünde hızlanan top ağlarımızla buluşur. Teknik taktikle, fizik kondisyonla, moral motivasyonla ne kadar dolu olursan ol, bir küçük ihmal, ufak bir ayrıntı geri düşürür takımları. Ve nedense o takım hep biz oluruz. Futbolda çok şey değişti ama kötü alışkanlıklarımızı bir türlü değiştiremiyoruz.

Pozisyon yoksa...

Hırvatlar çok pozisyon yakalama, Millilerimiz ise topa sahip olma derdinde. Futboldaki yeni trendimiz bu: Topa sahip olmak. Doğrudur. Topa sahip olduğunda rakip doğal olarak pozisyona giremiyor. Ama pozisyona girmiyorsan topa sahip olmanın ne anlamı var? Büyük bir yanlış anlama mevcut, lakin ülkemizdeki futbol ailesinin umrunda değil.

Kanatlara alamadığımız önlemler, ciddi sıkıntılar yarattı. Arda ve Hakan ile zorlayamadığımız rakip bekler başa bela. Özellikle de Srna. Brozovic her içeri kat ettiğinde bindiriyor. Önündeki arkadaşından yardım alamayan Caner hep yalnız. Sonuç kaçınılmaz. Kalemizde bir sürü orta ve gol şansı. Direkleri geçseler fark olacak.

Kalecimiz de tedirgin

Kalecimiz Volkan da tedirgin. Tutabileceği topları yumrukluyor. Dönen topları devamlı rakibin kazanması, rakip atakları sonlandırmamızın bir diğer sebebi. Defansif zaaflarımızı azaltmak zorundayız. Geri düşüyoruz ve yıldız oyuncularımızın çokluğu bir şey ifade etmiyor. Arda, Emre, Volkan gibi bireysel becerileri yüksek oyuncular kalabalıklaşan defanslara karşı etkisiz kalıp, yeteneklerini ortaya koyamıyorlar.

Yere yattılar

Orta sahamız kalabalık. Selçuk, Ozan ve Oğuzhan’ımız var. Mehmet Topal’ı stoper, Hakan Çalhanoğlu’nu ise kanat oyuncusu yapmışız. Bu kadar orta saha oyuncusu ile ne yapacağız? Orta oyunu mu oynayacağız!

Uzatmayı Hırvatlar yere yatarak bitirdi. “Biz bitti demeden maç bitmez” diyemedik...

13 Haziran 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kartal hedef büyütmeli‘’

Hava güzel. Kadro güzel. Yönetim güzel. Kutlamalardan kafamız da güzel. Lakin beyhude geçmesin bu günler. Paçaları sıvamak yetmez. Dere yok önümüzde, koca bir okyanus var. Adı Şampiyonlar Ligi. Artık boğulmayalım bu okyanusta. Grupları aşıp, finallerin çeyreğine, yarısına, hatta finalin ta kendisine ulaşmaya çalışalım. Olur mu? Olur. Umudumuz mevcut kadrodur. Büyük takımlara on yıllarda bir gelir böyle kadrolar. Rıza’nın kaptanlığını yaptığı, Metin-Ali-Feyyaz’lı kadrodan sonra bocalamadı mı Beşiktaş? Tugay, Emre, Hakan’lı Galatasaray kadrosunun yakaladığı başarı Avrupa’da bir daha tekrarlandı mı? Oğuz, Aykut, Rıdvan gibi kaç tane yetenekli futbolcu geldi, Fenerbahçe’ye..

Olcay’dan bek bile olur

Beşiktaş’ın elindeki kadro büyük başarılar için ümit veriyor. Veli’nin dönmesi, Tolgay’ın eski formuna tekrar kavuşmasıyla halen başarıyla mücadele eden Oğuzhan-Atiba ikilisi, ihtiyacı olan rekabete fazlasıyla kavuşacak. Necip’in varlığı azda olsa rekabeti sağlamış durumda. Kanatlarda yetenekli oyunculara sahibiz. Quaresma kendine has stili, adam eksiltmedeki başarısı, göz okşayan orta ve şutları ile taraftarın gönlünü fethetti. Kerim, dar alanda çabuk, top kullanmada becerili. Çok gol atmasa da yaptığı asistlerle skora doğrudan etki yapabiliyor. Olcay’ın rakipten top çalma yeteneği çok az forvette var. Alışılmış bir durum değil. Defans oyuncuları top çalmak zorunda. Ama forvetlerin bu gibi mecburiyetleri yok. Bu yetenek Olcay’ı ihtiyaç halinde bek bile yapar.

Beşiktaş’a bütçe lazım

Maçlarda yaşanabilecekleri öngörmek her zaman mümkün değil. Saha içinde alternatif çokluğu her zaman yararlı. Olcay’ı hep kadroda tutmakta fayda var. Gökhan Töre sakatlıkları yüzünden sezonun ikinci yarısı çok katkı sağlayamadı. Ama evveliyatında yaptıkları yapacaklarının teminatıdır. Ederi yüksekse gözden çıkarılabilir. Bütçe lazım. Zira Beşiktaş defansı transfere mahkum. Bindirmeyi seven, çıktığı atakları sonuçlandırabilen ve akabinde geri dönüşü gecikmeyen bir sağbek, biri çabuk diğeri oyun kurabilen iki stoper ve defansı, ofansı kadar yeterli solbek transferi zaruri gözüküyor.

Defansa takviye şart

Hocanın transfer istekleri genellikle doğru. Defansındaki sıkıntıların farkında. Saha kenarındaki jestleri takımına çok güvenen bir teknik adam profilinde değil. Kaçan gollere böylesine tepkili olmasına sebep defansa olan güvensizlik. Gol yemeyiz, nasıl olsa bir tane atarız diye düşünen bir teknik adam, takımı iki farkla öndeyken kaçan gollere bu kadar sinirlenmez. Tepkileri hoş görülebiliyor. Zira camianın hissiyatı da Şenol hocanın mimikleriyle örtüşüyor. Defansa takviye olmazsa olmaz. Fazla söze gerek yok.

Tolga’nın performansı düşündürücü

Beşiktaş kalesine bir alternatif lazım. Boyko’nun gelişi Tolga’nın rekabet gücünü artırdı fakat performansı, bu rekabeti uzun süreli tutmayacak gibi gözüküyor. Kupada ayrı ligde ayrı kaleci fikri de düşünebilir. Tolga’nın lig performansı takdiri hak ediyor. Ama özellikle de Avrupa kupalarında yediği goller düşündürücü. Hele Şampiyonlar Ligi bu hataları hiç affetmez. Uzun lafın kısası. Bu kadroyu heba etmeyelim. Doğru takviyeler yapalım. Kartal zaten zirvede. Artık keskin gözleri ufka bakmalı. Potansiyel mevcut. Şimdi hareket zamanıdır...

01 Haziran 2016, Çarşamba 02:30
YAZININ DEVAMI