Arama

Popüler aramalar

‘’İstikrar şart‘’

Fenerbahçe’nin grubu Şampiyonlar Ligi ayarında. Sarı-Lacivertliler’i gruptan çıkaracak garanti puanlar için hedef takım tabii ki Zorya Luhansk. Ancak rakibin de Fenerbahçe için aynı şeyleri düşünmesi doğal. Dolayısıyla tam bir mücadele maçı izledik. Bu tip maçlarda fiziki özellikler ağır basar. Fenerbahçe için tek dezavantaj bu. Oyuncu kalitesi, teknik, taktik anlayış, bireysel yetenek gibi unsurlarda Zorya, Fenerbahçe’nin rakibi değil. Bu maçı kazanmak zorundalardı. Beceremediler. Gruptan çıkamayacak ilk takım belli oldu: Zorya Luhansk. Fenerbahçe, şansını diğer maçlara taşıdı.

En iyi yardımcı Sow olur

Kazansa da kaybetse de Fenerbahçe onbiri artık değişmemeli. Üst üste iki maçta da aynı onbir hiç birşey kaybettirmez. Aksine sahadakilerin özgüvenini arttırır. Nasıl olsa sezon başı iyi çalışmadılar bahanesi mevcut. Sakatlanan çıkar, sağlıklı olan oynar. Ligde fazlasıyla puan kaybı var. Bu gruptan çıkmak Fenerbahçe için çok önemli hale geldi. Herkes ayağını denk almalı. Sow forvet için iyi bir başrol oyuncusu değil. Başrolde kimi oynatırsan oynat, en iyi yardımcı oyuncu olarak Sow, ‘oscar’ alır. Hava hakimiyeti yetersiz. Ön direk, arka direk koşuları yok. Duvar olmuyor. Çok iyi bir şutör olduğu da söylenemez. Böyle bir karakter tek başına forvet oynayamaz. Sow’a yazık oluyor. Taşıyabileceği yükü vermek, performansını ikiye katlayacak. Ancak bu şekilde katkısı çok az.

Forvet arkası oyuncu yok

Fenerbahçe’de forvet arkası oyuncusu yok. Salih, Alper ya da herhangi bir başka oyuncunun bu işe soyundurulması nafile. Sonradan oyuna giren oyuncularla birlikte sahada bir başıboşluk oluyor.

Sistemde, ilk onbirde istikrar olmadıkça skorlarda hoşnut etmeyecek. Kjaer’in son dakikadaki şans golü kimseyi yanıltmasın. Fenerbahçe pozisyon üretmekte çok zorlanıyor. Şut sayısı az. Tempo yavaş. Pas yüzdesi düşük. Futbolda olumsuzlukları değiştirmenin tek yolu var: Galibiyet. İvedi olarak alınacak bir galibiyetle işler rayına oturabilir. Bireysel olarak oyuncular hakkında
yorum yapmak anlamsız. Herkes aldığı süre içerisinde elinden geleni yapıyor. Çok süre alan icraat yapacaktır. Aksi taktirde Fenerbahçe’deki soru işaretleri bitmeyecek...

16 Eylül 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Bitmeyen arayış‘’

Dick Advocaat ile ligde 3. maç. Fazlasıyla puan kaybı var. Artık iskeletin oluşması, takımın önce galibiyet, sonra da yol alması lazım. Lakin takım yine değişik. Yeni transferler Lens ve Sow ilk onbirde. İyileşen De Souza hemen ön liberoya yerleştirilmiş. İyi de Salih sezona kötü başlamadı ki. Stoch görev aldığı her maçta faydalı. Bu neyin arayışı. İyi performanslar varken daha iyisini aramak niye? Yeni bir sistem ya da oyun anlayışı da gözükmüyor. Yazık, çok yazık...

Büyük takımlarımızın yana, geriye oynamasına bir anlam veremiyorum. Kendi sahanda pas yaparak kimi eksilteceksin. Rakip üstüne gelmiyor ki. Tamam, topun sende kalması önemli. Ama pozisyon üretemiyorsan topun sende kalmasınında anlamı kalmıyor.

Golü yemek mi lazım?

Fenerbahçe kalesinde golü görene kadar biri tehlikeli, dört geri pası var. Golü yedikten sonra dikine oyun başladı, takım boyu kısaldı. Doğruları yapmak için geri düşmek mi lazım. Aksine, öndeyken bile futbolun doğrularınından taviz vermeyenler hedefine ulaşır. Taraftar maça ilgi göstermemekte haklı. Fenerbahçe heyecan vermiyor. Lens güçlü fiziği ve mücadeleci futboluyla farklı bir kanat oyuncusu görüntüsü verdi. Faydalı olacağı kesin. Oynadıkça arkadaşlarıyla uyumu artacak. Yeterince top aldığı söylenemez.

Yabancı hoca anlamsız

İkinci yarıda Fenerbahçe pozisyon bulmaya başladı. Sebebi, Advocaat’ın değil, Hamza Hamzaoğlu’nun hamlesi. Sercan’ı oyuna alarak ikinci golü aramaya başladı. Amaç savunarak 45 dakika oynamaktansa, ikinci golü atarak maçı bitirmek. Cesur ama riskli hamle. Bursaspor’un bu hamle ile daha ofansif oyuna niyetlenmesi defansında da boşluklara neden oldu. Volkan Şen gibi bir yetenek için icraat fırsatı. Direkten dönen ve çizgiden çıkarılan top büyük şanssızlık. Kanarya’da son iki sezondur transfer çok ama bir Batalla yok. Bir de naçizane bir tavsiye. Sezon başlarken yabancı hocayla anlaşmak faydasız. Adamlar ligi anlayana kadar, atı alan Kadıköy’ü geçiyor.

12 Eylül 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ne yakışıklı bir takım olduk‘’

Maçın başında Kartal’ın sağlı sollu atakları var. Bunda Karabükspor’un oyun kuramaması da etkili. Kaybettikleri toplar Beşiktaş’a yeni atak fırsatları veriyor. Yine jeneriklik bir gole Ahmet Şahin’den izin yok. Tecrübesine saygı duyuyoruz. Teknik adamla aynı yaşta olmak her futbolcuya nasip olmaz. Tebrikler Ahmet. Oynayabildiğin kadar oyna. Nasılsa kaleci yetişmiyor.

Kiralıklar Ömer’i geliştirmiş

Ömer’in ilk gol de ön direkte olması çok önemli. Vuramasa da topun uzaklaştırılmasını önledi. Yoksa, Caner’in müthiş ortası heba olacaktı. Aklı hep gol de olan oyuncuların ıskası bile işe yarar. Kaldı ki ikinci golde topla rakibin arasına girerek, Dany’den kurtulması ve yaptığı gol vuruşu usta işi. Yaptığı kiralıklar Ömer’i geliştirmiş. Fakat artık kalıcı olmak zamanıdır.

Karabük lige yakışıyor

İkinci golden sonra Karabükspor’un atakları başladı. Kolay geçilen orta saha Kırmızı- Mavililer için büyük avantaj. Çünkü Atiba yok. Gökhan ve Tolgay top kullanmakta becerili ama defansif olarak eksikler. Gökhan’ın katkı sağlayacağı kesin. Fakat Tolgay’ın iyi işleri hep ofansif. Rekabet artıyor. Oyunu iki yönlü oynayan sahada kalacak. Sadece defans yada sadece ofans yetmiyor. Futbol çok aç gözlüdür. Hep daha fazlasını ister.

Futbolun adresi Arena

Hırvat hoca kısa zamanda takımını toparlamış. Igor Tudor’la futbol oynamak isteyen bir Karabükspor seyrediyoruz. Sezon başından beri kötü maçları yok. Poko takımın en çok dikkat çeken oyuncusu. Traore’nin golü mükemmel bir plase. Bir galibiyet serisi bu takımı düşme potasından uzak tutar. Bu Karabükspor süper lige yakışıyor.. Fabricio basit hata yapmadı. Tosiç geçen sezondan çok farklı. Şu an Beşiktaş defansının en banko adamı. Diğer oyuncuların performansı Tosic’in sadece mevkisini değiştirir. İlk onbirdeki yeri baki. Futbolun yeni adresi Vodafone Arena. Güncellemekte fayda var...

11 Eylül 2016, Pazar 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Harika skor‘’

Kadro değişikliğinin yanı sıra sistemde de değişiklik var. 3-4-3 dizilmiş milli takımımız. Defansta, Serdar ve Kaan’ın kesici özelliği, Mehmet Topal’ın süpürücülüğü ile tamamlanmış. Amaç, yan toplardaki zaafımızın çoklu stoperle giderilmesi. Kanatlar, Şener ve İsmail’e emanet. Defansa yardım öncelik. Ama İsmail’in defansa yardım etmemesi daha hayırlı. Bu kaçıncı penaltı İsmail. Ayakta kal. Dalma rakibe, kendi ceza sahanda. Alır penaltıyı elin oğlu. Dokunmadım bile diyemezsin. Sen dokunmasan rakip takacak ayağını sana. Yapmayın kardeşim. Vazgeçin artık bu ikramlardan...

Hakan’ın golü çok değerli

Forvet arkasında iki genç yıldızımız var. Hakan ve Emre Mor. Bu sistem onları kanat mecburiyetlerinden kurtarmış. Bek takip etmek zorunda değiller. Enerjilerini ofansta yoğunlaştıracaklar. Emre’nin kolay adam eksiltmesi forvetteki eksikliği hissettirmiyor. Geliştirilen ataklarda onun bireysel becerisi var. Hakan Çalhanoğlu’nun ihtisası duran toplar. Baraja çarpmış olsa da attığı gol çok değerli. Zira bireysel hata ile yenilen penaltı golü büyük moral çöküntüsü olacaktı. Takımımız milli takımlar yaş ortalamasının çok altında. Moral, motivasyon düşüklüğü telafisi olmayan durumlar yaratabilir...

Terim, istediğini aldı

İkinci yarıda sadece oynatmamaya değil, oynamaya da çalışıyor millilerimiz. Gole verilen erken cevap özgüveni artırmış. Kısa paslaşmalar ve topun olduğu yerde çoğalmak avantaj sağlıyor. Fakat çıkarken yapılan pas hatalarının riski devam etmekte. Kötü alışkanlıklarımızdan biri de bu. Yapmasak olmaz. Kendi işini zora sokmakta dünya lideriyiz. Pek matah bir özellik değil. Adrenalin tutkunuyuz.

Volkan Babacan, Mehmet Topal ve Emre Mor’un performansı zorlu deplasmandan bir puanı getirdi. En büyük performans da Fatih hocamızdan. Alayına inat, yine istediğini aldı...

06 Eylül 2016, Salı 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Böyle olursa gol çok zor‘’

Serdar’la İsmail henüz yeni takımlarında oynamadılar. Şener şimdilik yedek. Çağlar’ın yeni takımında banko oyuncu olması en büyük dileğimiz. Kendi takımlarında yeterli süre alamamış bu evlatlarımızın geride oyun kurmasını beklemek haksızlık. Milli takımda yaptıkları bir kaç taktik idmanı hemen sahaya yansıtmaları da beklenemez. Mehmet’in çabalarına rağmen geride oyun kuramamamıza, Volkan çare oldu. Babacan tavırlarıyla, garip geri paslarını engellemekle kalmayıp rakibin araya attığı topları da yerinde müdahalelerle önledi. Yedek kulübesine baktığımızda bu 11’i çok fazla zorlayacak oyuncu göremedik. Dolayısıyla Hırvatistan maçında da benzer bir takım görme olasılığımız yüksek. Vaziyet böyle olunca ‘Ya Allah Bismillah’ diyerek Dünya Kupası elemelerine başlayacağız.

Emre her maçın adamı olur

Kanat oyuncularımız yetenekli. Adam eksiltmedeki hünerleri çok rakibin canını yakacak. Özellikle Emre topla buluştuğunda sahada kıyamet kopuyor. Topla ışık hızına ulaşabilen Emre ve on durduramayıp yaka paça yere indiren Ruslar. Ancak her pozisyonda çalıma gitmesi top kayıplarına sebep olmakta. Rakibi eksik ve kademesiz yakaladığında bu yeteneklerini sergilese her maçın adamı olur. Gencecik bir oyuncu. Her maçta büyüyecek, büyültecek..

Nezaketsiz Rusya!

Ruslar dostluk maçı nezaketinden uzaktılar. Resmi maçlarda kırmızı kart görmeleri gereken birçok müdahaleyi böyle bir maçta niye yaparlar, bilinmez. Ciddi sakatlık yaşanmamış olması büyük şans. Yine de şüpheliyim. Maçın sıcaklığı geçince bir çok oyuncumuz darbelerden mütevellit problem yaşayabilirler. Dilerim olmaz.

Çabalar fazla bireysel

Su molası ve oyuncu değişiklikleriyle geçen ikinci yarıdan aklımızda kalanlar, genellikle rakip ataklar. Rakip kaleye inmek için yaptığımız çabalar bireysellikle sınırlı kalmamalı. Kanat varyasyonlarını, verkaçları, defans arkasına sarkmaları ve duvar olmaları da hücum zenginliğimize katmalıyız. Yoksa, gol çok zor..

01 Eylül 2016, Perşembe 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Pes etmemek‘’

‘Takımın kondisyonu yerlerde’ lafı tehlikelidir. Tekerrürü daha da tehlikelidir. Ülkemize yeni gelmiş teknik adamlara futbolumuz ve futbolcularımız hakkında kısa da olsa bir brifingvermekte fayda var. Bahane üretmeyi severiz. Şampiyonlar Ligi’ne veda edildi. Lig başlangıcı iyi değil. Artık icraat zamanı. Milli maç arası fizik kondisyonun toparlanması açısından faydalı olacak. Ancak toplardaki zaafiyetler, oyun kuruluşundaki yavaşlık, pozisyon üretmede bireysellikten kurtulmuş atak varyasyonları konusunda da takımıyla mesai yapması lazım. Tecrübesiyle bu problemleri aşacaktır.

Alper, tercih olmalı

Hasan Ali’nin içeri ve geriye oynadığı toplar bulunduğu kulvarın verimini düşürüyor. Öne verip bindirme yapmayı da düşünmeli. Topun takımında kalması tabii ki önemli. Ama yapacağı bindirmeler daha fazla katkı sağlayabilir. Ozan için bu gol çok önemli. Arkası gelecek. Bursa’da ve milli takımda yakaladığı gol ortalaması için sadece özgüven gerekiyor. Bu gol, gelecek olan gollerin müjdecisi olabilir. Ozan’da bu kabiliyet fazlasıyla mevcut. Üçlü orta sahada Alper’in oynatılması, mecburiyet değil oyuncu tercihi olmalı. Topla çok buluştuğunda performansı artıyor. Hareketli oyunu, topla çabukluğu orta sahaya dinamizm kattı.

Takımının eksik kaldığında gösterdiği çalışkanlık gözden kaçmamalı.

Kayseri stres yaşamaz

Kayserispor enteresan bir takım. Deniz ve Umut gibi yetenekli oyunculara sahipler. Nakoulma ve Welliton ülkemizde kabul gören oyuncular. Bir seri yakalamaları halinde geçen sezon yaşadıkları stresten uzak kalırlar. Basit gol yeme zaafiyetini çözmeleri şart.

Evinde kazanamamasına rağmen gösterdiği direnç ve skora koyduğu tepki Fenerbahçe’nin iyi taraflarıydı. Takım olma yolunda iyi bir başlangıç...

29 Ağustos 2016, Pazartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Kartallar yüksek uçar‘’

Takım boyunu kısaltabilen Konyaspor’un kademe anlayışı mükemmel. Çift santrfor oynayan Bajic ve Rangelov’un birbirine yaptığı kademe Süper Lig’deki bir çok takımın stoperlerinden daha iyi. Durum böyle olunca Aykut hoca Beşiktaş’a karşı bile büyük oynuyor. Günümüz futbolunda çift santrfor oynamak cesaret işi. Bravo Konyaspor. Anadolu Kartalı’yla Kara Kartal’ın maçları keyifli oluyor. Modern futbolun gereklerini yerine getirebilen iki takım seyrediyoruz.

Quaresma’yı kısıtlamak delilik

Beşiktaş’ın her rakibe karşı çözümleri var. Takım boyunu kısaltan rakibe karşı defans arkasına atılan uzun toplar ve rakip alandaki diegonal paslar çok etkilidir. Beşiktaş genelde başarılı olduğu dar alanda kısa paslaşmalara eklediği bu paslarla rakibini zora soktu. Goller bu uzun toplarla geldi. Oğuzhan’ın performans düşüklüğü sakatlığından olsa gerek. Tolgay kesinlikle forvet arkası değil. Devamlı geri gelerek top alması Kartal’ın ileride eksik kalmasına sebep oluyor. Cenk önde yapayalnız. Çalışkanlığı olmasa sıkıntı büyük. Olcay ve Queresma’nın da başına buyruk
futbolu bu yalnızlığı büyütüyor. Rakip sahadayken Queresma’yı kısıtlamak tabii ki delilik. Olağanüstü yeteneği, onu takımının en özgür oyuncusu
yapmakta. Fakat kendi sahasında yaptığı riskli hareketler çok tehlikeli. Hiç bir defans, top takımındayken müdafa düşünmez. Avrupa şampiyonunun biraz daha dikkatli olmasında fayda var.

Rhodolfo’yu hazırlamak şart

Konyaspor’da Ali Turan yerinde müdahaleleriyle kalesini golden korudu. Aynı şeyi Rhodolfo için de söyleyebiliriz. Kale çizgisinden çıkardığı top müthiş. Sakatlıktan çıkmış bir oyuncu için harika bir müdahale. Eğer stoper alınmayacaksa Rhodolfo’yu artık hazırlamak şart. Başı sonu harika bir maç seyrettik. İki takımın da ayağına sağlık.

27 Ağustos 2016, Cumartesi 02:30
YAZININ DEVAMI

‘’Tur kaçınılmazdı‘’

Turu Kadıköy’de geçmiş olan Fenerbahçeli futbolcuların Zürih’te yapmaları gereken tek şey var; Saçmalamamak. Advocaat’ın ihtiyatlı kadrosu saçmalığa neden olacak gibi değil. Mantıklı geri dörtlüsünün önüne sezon başından beri değişmeyen üçlüyü koymuş. Kanatlarda Alper ve Stoch tercihinin sebebi bu ikilinin beklerine yardım etmesi. Top rakipteyken de doğru pozisyon alıp arkalarına adam kaçırmamaları.

Topa sahipken de yapabileceklerini tüm spor kamuoyu bilmekte ve desteklemekte.

Yana sürme hastalığı

Hollandalı teknik adam, skorda sürprize yer vermeyecek bir kadro ile sahada. Ancak bizim çocuklar tabii ki hocaları şaşırtmaktan geri kalmıyorlar. Yanında bir sürü boş adam varken, Alper’in bütün rakiplerini çalımlamaya kalkışmasını buna bir örnek olarak söyleyebiliriz.

Oysa basit oynayıp boşa çıkarak yapabileceği o kadar çok şey var ki. Bir de sadece bizim orta saha oyuncularımıza mahsus olan yana top sürme alışkanlığı. Müsaitsen öne sür. Yana topu sürmek de neyin nesi? Süreceğine pas ver. Yorma kendini. Yanındakine de saklanacak yer aratma. Top dolaşsın, sen keyfini çıkar. Grasshoppers’ın, Fenerbahçe’yi değil elemek, gol atması bile zor. İki maçtan birisini bile seyreden herhangi bir sporsever bunu görebilir.

Yeri Devler Ligi

Aatif’ın oyuna girmesiyle orta sahadaki gereksiz paslardan vazgeçildi. Fenerbahçe artık skora gitme niyetinde. Gollerin gecikmemesi iki takım arasındaki kalite farkının göstergesi. Stoch’un basit oyunu spor kamuoyunun gözünü boyamayabilir.

Fakat o neticeye giden futboluyla, bu futboldan bi haberlerin gözünü oyuyor. Artık takdir zamanıdır. Takım oyuncusuyla, tribün futbolcusunu ayırt edelim. Takımlarımız hep üst seviyelerde mücadele etsin. Fenerbahçe’nin yeri Avrupa Ligi değil. Monaco’nun yerinde, Şampiyonlar Ligi E Grubu’nda mücadele etmeliydi.

26 Ağustos 2016, Cuma 02:30
YAZININ DEVAMI