‘’Mourinho'nun eseri!‘’
Fenerbahçeli futbolcular önemli maçlara nasıl hazırlanıyor çok merak ediyorum doğrusu. Ayaklarına ağırlık bağlayarak sahaya çıkıyor böylesi önemli maçlarda galiba sarı lacivertliler.
Şaka bir yana, demek ki zihinsel ve fiziksel açıdan takımını iyi hazırlayamıyor Jose Mourinho, bunun başka açıklaması yok çünkü.
Tamam, Kayserispor yeni hocasıyla iyi bir uyum yakaladı. Oynadığı futbolla, topladığı puanla alkışı hak ediyor. Ve kabul edelim, bu kadronun bu kadar pozitif görüntü vermesi kesinlikle göz kamaştırıcı. Ya da şöyle soralım: Sonradan takımın başına getirilmiş Sergej Jakiroviç Kayserispor'a alkışlık futbol oynatıyorsa, Sayın Mourinho neden bu kaliteli kadroyu kekeme bir futbola mahkum ediyor?
Kusura bakmasın ama Fenerbahçe'nin defolarının üstünü örtmeye yetecek örtü bulamaz Jose Mourinho. Fenerbahçe'nin yediği ilk golde Milan Skriniar'ın eli ayağı birbirine karıştı, Syzmanski ise ışık görmüş tavşana döndü.
Şunu anlamıyor insan; Oğuz Aydın gibi bir asist ustası neden kenarda oturuyor acaba, Yusuf en Nesyri de Oğuz'un ortalarını değerlendirebilecek yeteneğe sanipken üstelik?
Diego Carlos'un oynatılma şartı mı var, sahi böyle kritik bir virajda defans bloğuyla bu kadar sorumsuzca oynamak olacak iş mi veya akıl karı mı şimdi, tercihin böylesi.
Jose Mourinho rakibi "çantada keklik" gibi görmüş anlaşılan Kayserispor'u. Eh, o zaman da böyle ecel terleri döktürürler ve hevesini kursağında bırakırlar insanın bay Mourinho.
‘’Mourinho'nun eseri!‘’
Fenerbahçeli futbolcular önemli maçlara nasıl hazırlanıyor çok merak ediyorum doğrusu. Ayaklarına ağırlık bağlayarak sahaya çıkıyor böylesi önemli maçlarda galiba sarı lacivertliler. Şaka bir yana, demek ki zihinsel ve fiziksel açıdan takımını iyi hazırlayamıyor Jose Mourinho, bunun başka açıklması yok çünkü.
Tamam, Kayserispor yeni hocasıyla iyi bir uyum yakaladı. Oynadığı futbolla, topladığı puanla alkışı hak ediyor. Ve kabul edelim, bu kadronun bu kadar pozitif görüntü vermesi kesinlikle göz kamaştırıcı. Ya da şöyle soralım: Sonradan takımın başına getirilmiş Sergej Jakiroviç Kayserispor'a alkışlık futbol oynatıyorsa, Sayın Mourinho neden bu kaliteli kadroyu kekeme bir futbola mahkum ediyor? Kusura bakmasın ama Fenerbahçe'nin defolarının üstünü örtmeye yetecek örtü bulamaz Jose Mourinho. Fenerbahçe'nin yediği ilk golde Milan Skriniar'ın eli ayağı birbirine karıştı, Syzmanski ise ışık görmüş tavşana döndü.
Şunu anlamıyor insan; Oğuz Aydın gibi bir asist ustası neden kenarda oturuyor acaba, Yusuf en Nesyri de Oğuz'un ortalarını değerlendirebilecek yeteneğe sanipken üstelik?
Diego Carlos'un oynatılma şartı mı var, sahi böyle kritik bir virajda defans bloğuyla bu kadar sorumsuzca oynamak olacak iş mi veya akıl karı mı şimdi, tercihin böylesi.
Jose Mourinho rakibi "çantada keklik" gibi görmüş anlaşılan Kayserispor'u. Eh, o zaman da böyle ecel terleri döktürürler ve hevesini kursağında bırakırlar insanın bay Mourinho.
‘’Yıldızlar sorunu çözdü‘’
Fenerbahçe'nin deplasmandaki Sivasspor maçları genellikle çok zor geçiyor. Dün akşam da bir türlü maçın belli bölümleri dışında üstünlüğü eline geçiremedi sarı lacivertliler. Üstünlük kurmak bir yana Livakoviç devre biterken kalesinde devleşmese soyunma odasına daha farklı bir skorla bile giderdi Fenerbahçe.
Ama bu tür kritik maçlarda, yani takım sorun çözmek konusunda eli kolu bağlı hale gelmişken "Yıldız" futbolcuların varlığı bir takım için en büyük silah oluyor işte. Sivas gibi zorlu bir deplasmanda birkez daha şahit olduk bu gerçeğe.
Gerçeği yüksek sesle dillendirelim;Eğer Anderson Talisca gibi bir yıldız futbolcusu olmasa, keza Efkan Bekiroğlu'nun muhteşem golüyle aradaki fark bire inince yıldız futbolcularının varlığı nedeniyle soğukkanlı kalmayı başaramasa, paniklese, bu kadar zor bir deplasmandan şen şakrak dönemezdi her halde sarı lacivertliler.
Bir de Allan Saint Maximin ve Jose Mourinho için de bir şeyler söylemek zorundayız. Maximin oyuna, arkadaşlarına saygı sınırlarını zorlayacak denli kendine oynarken, Yusuf en Nesyri, Kostiç ve Oğuz Aydın'ın kenarda oturtulması en hafifinden ayıp değil mi?
Ve Mourinho tabi. Adınız ve kariyeriniz ne kadar saygıdeğer olursa olsun Maximin'in kendisini takımdan üstün görmesini bu kadar uzun süre seyirci kalamazsınız, kalmamslısınız Hocam.
‘’Talisca şov yaptı‘’
Fenerbahçe ile Trabzonspor'un maçları gergin başlar ve öyle de biter. Bunun nedenlerini (üzerinde çokça düşündüğüm halde) anlamış değilim ne yazık ki. Yerleşik hale gelmiş bu stresten dolayı kör dövüşü halinde geçti ilk yarı. Ve Portekizli teknik direktörün tercihleri de işin içine girince ev sahibi adına ilk yarı düş kırıklığına dönüştü deyim yerindeyse maalesef. Fenerbahçe'nin yediği golü hatırlayın lütfen. Uğurcan 70 metre uzaklıktaki arkadaşına topu atıyor ve top gidip Livakoviç'in kalesindeki filelerle buluşuyor. Neden? Çünkü ikide bir birlikte oynayan futbolcular uzun süre birlikte oynayamıyor hale geliyor.
Mourinho'yu anlamakta zorlanıyor insan
Mourinho güya beşli bir orta sahayla oynuyor ama Trabzonspor elini kolunu sallayarak Livakoviç'in kalesine gidebiliyor. Mouriho'yu anlamakta zorlanıyor insan. Hem takımında hem milli takımda başarılı maçlar çıkarmış Oğuz Aydın ve Kostic gibi iki önemli futbolcuyu yedek kulübesinde oturttu ilk yarıda misal. Açıkçası Mouriho'nun tercihlerinden ötürü soyunma odasına 0-1'lik bir skorla geride gitmek zorunda kaldı sarı-lacivertliler.
Fantezinin bu kadarını yapan kişinin adı Jose Mourinho da futbolseverler sadece mutsuz olur. İkinci yarıya Anderson Talisca'yla başlayınca durum değişti tabii. Talisca oyuna girince iş değişti ve Fenerbahçe kalitesine yakışan futbolu oynamaya başladı. Maçın kahramanı Talisca'ydı hiç şüphesiz. Jeneriklik golü de yıllar geçse bile unutulamaz bence."
‘’Tadic ve Dzeko'suz daha güzel! ‘’
Milli maç arası dönüşlerde sorun yaşadı genellikle Fenerbahçe. Aslında futbolcularının çoğu kendi ulusal takımlarında oynayan diğer kulüp ve takımlar için de geçerli bu sorun. Ama dün akşam böyle bir problem yaşamadı Jose Mourinho'nun öğrencileri.
Birden fazla nedeni var şüphesiz bunun. Ancak, bence ilk ve en önemli neden Fenerbahçe'nin Edin Dzeko ve Dusan Tadic'siz ilk on birle sahaya sürülmesiydi.
Çünkü önalan baskısını daha yoğun uygulama gücü buldu bu tercihlerden ötürü sarı lacivertliler. Doğal olarak da Oğuz Aydın, Szymanski ve İrfan Can Kahveci yeteneklerinin karşılığına denk düşen performansla oynadılar dün gece.
Oğuz Aydın'a resmen hayran kaldım bir kez daha. Fenerbahçe'nin ikinci golüne imza atarken topla ilişkisi, oyundan kopmayışı, çok temiz ve bilinçli şekilde topa dokunuşuyla "Ben birinci sınıf futbolcuyum" dedi aslında resmen.
İrfan Can Eğribayat'ı da kutlamak zorundayız. Net kurtarışlar yaptı dün akşam. Takımının kendisine ihtiyaç duyduğu anlarda kalesinde duvar ördü resmen.
Bodrumspor'un gencecik kalecisi Rüzgar da bir talihsizlik yaşadı maalesef. Yedikleri ikinci sonrası moralman dağıldı genç kaleci. Neyse ki iki takımın futbolcuları da tam bir sportmenlik örneği sergileyerek her fırsatta üzüntüsünü hafifletmeye çalıştılar gencecik Rüzgar'ın.
Fenerbahçe'yi ve Jose Mourinho'yu kutlarım. Bodrumspor haftalardır yenilmiyor ve gol bile yemiyor. Savunmada bu kadar başarılı olmuş bir ekibe 4 gol atmak alkışlık bir performanstır zira.
‘’Mourinho Irmağı tersten yüzmeye çalışıyor‘’
Fenerbahçe koca ilk yarıda akıllarda kalacak veya Samsunspor'u tedirgin edecek tek tehlikeli hareket gerçekleştiremedi pazar akşamı maalesef. Tabi Oğuz Aydın'ın yaptığı ama arkadaşlarınca değeri bilinmeyen iki ortasını saymazsak.
Neden böyle oldu peki? Çünkü, Dzeko ve Dusan Tadic'in etkisiz oyunlarından ötürü deyim yerindeyse sayısal anlamda 2 kişi eksikti Fenerbahçe sahada. Bunu yazarken üzülüyorum ama Edin Dzeko sahada en kolay şekilde kontrol edilebilen bir forvet oyuncusudur artık ülkemizde. maçın yirminci dakikasında (Talisca tarafından uyarıldığı halde) o mesafede ofsayta yakalanır mıydı Boşnak futbolcu eğer 30lu yaşlarının başında olsa, soruyorum size?
Jose Mourinho aynı anda neden birlikte sahaya sürüyor Dzeko ile Tadic'i anlamakta zorlanıyorum gerçekten. Irmağı tersten yüzmeye çalışıyor, bilimle, dolayısıyla gerçekle inatlaşıyor nedense adeta Portekizli teknik direktör.
Dzeko ve Tadic'in kariyerlerine saygı duymayacak sporsever yoktur her halde yeryüzünde. Ama ikisini aynı anda sahaya sürmek, sahada uznca süre kalmalarında ısrar etmek kesinlikle doğru değil.
Tamam, yorgun döndü Glasgow'dan Fenerbahçe. Ama pazar akşamı (Küme düşmesi kesinleşmiş Adanademir spor'un 2 gol attığı) Samsunspor'a 1 gol bile atılamaması yorgunluğa bağlanamazki.
Fenerbahçe'nin 2 puan daha kaybederek şampiyonluk şansını hepten azaltmasının ana nedeni Mourinho'nun elindeki kadroyu doğru kullanamamasıdır bence. Eğri oturup doğru konuşalım, Yusuf en Nesyri ( Yaş farkından ötürü) Edin Dzeko'dan daha fazla katkı sunar takım savunmasına ve gol bölgesinde Fenerbahçe'nin ofansif oyununa.
Mourinho'nun sitemi de çok garip. Neymiş, rakipler Galatasaray maçlarına daha az motive olarak sahaya çıkıyorlarmış. Haklı olabilirsin. O zaman ona göre on birini, taktiğini şekillendirmen gerekmiyor mu, bunu bile bile Dzeko ile Tadic'i aynı anda sahaya sürmen sorun yaratmıyor mu, bu bariz gerçeği atlamak katiyerinle bağdaşıyor mu? "Özrü kabahatinden büyük" derler buna bizde sayın Mourinho, bilmenizi isterim.
‘’Heyecan arttı‘’
Fenerbahçe güçlü bir rakip karşısında maça çok iştahlı başladı. Zaten daha 9. dakikada da aradığı golü buldu sarı lacivertliler.
İlk golde sol kanadın etkinliği, kolektif bilinci ve hareketliliği başrol oynadı bence. Tıpkı üçüncü golde olduğu gibi yani... Mert Müldür'ün attığı gol çok erken gelince zaten bilinçle hareket eden Mourinho'nun öğrencileri hepten özgüven kazandı.
Yusuf en Nesyri'nin attığı üçüncü golde aslan payı 38'lik delikanlı Edin Dzeko'nun, bu konuda herkes hemfikir olsa gerek.
Dzeko'nun oyun iştahı, oyunu yönlendirişi, biliçli pas ve hareketleri göz önüne alındığında insan üzülüyor böyle bir karekterin aldığı yaştan ötürü.
Oğuz Aydın dün gol atamadı belki. Ama 2-3 kez asist olabilecek paslar verdi arkadaşlarına. Maalesef yaşından ötürü bu pasların iki tanesini Edin Dzeko asiste dönüştüremedi. Oğuz Aydın da Dzeko ve Fred gibi çok bilnçli hareket ediyor, oynuyor. Deyim yerindeyse bilerek, görerek koşuyor, pas veriyor ve istiyor gurbetçi futbolcu.
Yeri gelmişken altını kalın çizgilerle çizelim ki Talisca 67'de müsait durumdaki Oğuz'a pas vermeyerek biraz ayıp etti ve takımının dördüncü golü atmasını engelledi istemeden de olsa.
Jose Mourinho'nun Çağlar'ı riskli oyunundan dolayı uyarması şart bence çünkü tedirginlik yaratıyor topa müdahale etme ve pozisyon alma şekli.
Sonuçta zor geçmesi beklenen Antalyaspor maçını net bir skorla kazandı Fenerbahçe. Ve lider Galatasaray'ın iķi puan kaybetmesiyle puan farkı 4'e indi, şampiyonluk mücadelesindeki heyecan biraz daha arttı.
‘’Uyutulduk resmen!‘’
Tam bir taktik savaşı halinde geçti günlerdir Türkiye'nin nefesini tutarak beklediği maç. Koca ilk yarıda Oğuz Aydın'ın sayılmayan golü dışında tribünlerdeki ve ekran başındaki izleyiciyi heyecanlandıran bir pozisyonu araki bulasın.
Maalesef ikinci yarıda da devam etti düşkırıklığı dünya derbisi(!) maç. Nasıl dünya derbisi keşke birileri anlatsa yada ikna etse bizi.
Galatasaray'ın bu rölanti futbolu tecih etmesi anlaşılır bir durum. Çünkü tam 6 puanlık farkla lideri durumda halen Süper Lig'in. Dolayısıyla en yakın rakibi olan Fenerbahçe ile oynadığı bir maçta beraberliği önecilikli hale getiren bir taktikle oynaması pekde yadsınamaz.
İyi de Fenerbahçe neden puan cetvelinde tam 6 puan gerisinde bulunduğu rakibiyle oynarken beraberliği birinci seçenek haline getiren bir anlayışla oynadı acaba? Keşke bizi ikna edebilecek bir gerekçe önümüze koysa, koyabilse Jose Mourinho.
Elbette ezeli rakiple hem de deplasmanda oynarken kaybetmemek önemlidir. Ama rakibinizle hiç olmazsa puan puanaysanız. Oysa tam 6 puan önünüzde rakibiniz ve ligin boyu da giderek kısalıyor.
Gol makinesi Yusuf en Nesyri doksan dakika boyunca doğru dürüst topla buluşamadı. Oğuz Aydın, Kostiç doğru dürüst ileri çıkmadı, bindirme yapamadılar. Edin Dzeko biraz da yaşı gereği bir türlü beklenen servisi yapamadı en Nesyri'ye.
Deyim yerindeyse dağ fare doğurdu. Hatta biraz da uyutulduk galiba Jose Mourinho ve Okan Buruk tarafından.
Yazık, gerçekten çok yazık.