‘’Tat vermiyor‘’
Fenerbahçe maçın genelinde büyük bir yüzdeyle topa sahip olan taraftı. Ama maçtaki ilk golü gene de Eyüpspor buldu. Neden? Çünkü, Fenerbahçe daha fazla topa sahip olsa da bu üstünlüğünü skora yansıtacak kadar organize olamadı, hatlar arasında gerekli uyumu sağlamayı başaramadı maçın genelinde.
Dolayısıyla Yusuf en Nesyri bir türlü yeterli şekilde topla buluşturulamadı doğal olarak. Şüphesiz bu olumsuzluğun bir nedeni de İrfan Can Kahveci'nin sağ kanada işlerlik kazandıracak performanstan uzak olmasıydı. Buda "Büyük takım" gibi oynayamadığı için tek kanatlı hale getirdi sarı lacivertlileri. Zira, golü bulmak ümidi Kostiç'in sol kanattaki performansına kaldı sadece.
Fenerbahçe'nin oynadığı futbol tad vermiyor, bu gerçeği kabul edelim. Takım oyunu ve takım ruhu sorunlu, bu gerçek bas bas bağırıyor. Bireysel hatalar, takım oyunu ve disipliniyle bağdaşmayan laubalikler devam ediyor. Misal, 5'te Yusuf en Nesyri kaleye vurmak yerine daha müsait durumdaki İrfan Can Kahveci'ye pas verse daha maçın başında öne geçecekti büyük olasılıkla Fenerbahçe.
Takım savunması ve savunmadaki oyuncularının konsantrasyonu da sorunlu. Çağlar Söyüncü yenilen golde pay sahibi bana göre. Mame Tham'i pekala ofsayt durumda bırakabilirdi, bırakması gerekirdi onun gibi bir futbolcunun.
Maximin mi? Bu konuda söyleyecek söz, yazacak sözcük bulmakta zorlanıyorum artık gerçekten. Jose Mourinho'ya rağmen nasıl bu kadar disiplinsiz, hatta laubali olabilir, aklım almıyor. Bu düzeydeki bir futbolcu hocasının tüm uyarılarına rağmen takım oyununu her defasında önemsemeyip kafasına göre takılabilir mi? Takılıyorsa, kendisini takımın bir parçası görmek yerine takımdan üstün görüyorsa hemen biletini kesmek şart değil mi?
Hakem Emre Kargın da vasatın altında bir yönetim gösterdi bence. Caner Erkin başta olmak üzere birden fazla futbolcu kendisine "Fırça" attı deyim yerindeyse ama o hepsini sineye çekti. Keza, 88'de Dzeko'nun itmesine faul çaldı. Ama ilk yarıda daha şiddetli şekilde Dusan Tadiç'in itilmesine faul çalmadı, çalamadı. Tıpkı, Lucas'ın Szymanski'ye yaptığı sarı kartlık hareketi görmezden geldiği gibi yani.
‘’Mutlu ve huzurlu!‘’
Sıkıntılı günler yaşayan Fenerbahçe son haftalarda morallenen Başakşehir'i ağırladı dün akşam. Maçın başlarında ritim yakalamakta sorun yaşadı sarı lacivertliler. Şüphesiz bunun bir nedeni son maçlarda uğradıfığı özgüven kaybıydı. Ama bir diğer neden de Çağdaş Atan'ın öğrencilerinin çok konsantre olması, sahanın her tarafında temaslı oyunu önplana çıkararak Fenerbahçeli futbolculara nefes aldırmamasıydı.
Ha, bu temaslı oyunu abartanlar da oldu doğrusu. Ancak, bu yoğun baskıyı ilk yarının ortalarından sonra aştı ve nitelikli bir şekilde rakip kaleye gitmeye başladı Mourinho'nun öğrencileri. Yani çok yönlü bir üstünlük meydana geldi evsahibi adına ilk yarıda. Hele Oğuz Aydın'ın direği sıyırarak dışarı giden bir şutu vardıki izlemeyenler için resmen bir kayıp olsa gerek.
Edin Dzeko gibi futbolcuların ilerlemiş yaşlarından ötürü katiyerinin sonuna gelmesi üzüyor gerçek sporseverleri büyük ihtimalle. Ama, dialektik işte, yapılacak birşey yok maalesef. Sadece skor üretmiyor Boşnak süperstar, rol model de oluyor her tavrıyla genç futbolculara ve futbolcu adaylarına. Misal, Ousseynou Ba'nın 45 artıda kendisine attığı kafa vuruşuna karşılık vermedi. Ki, o kafayı çok az futbolcu karşılıksız bırakırdı her halde.
İkinci yarıya önde ve 11'e 10 başladığı halde Fenerbahçe gibi oynamadı, ritmini kaybetti sarı lacivertli takım. Buna karşılık Başakşehir gol arayışılarını arttırdı ve zaten Fenerbahçe kalesine çektiği ilk şutta golü ve beraberliği buldu Kadıköy'de.
Elbette Dominik Livakoviç'in sakatlanması da bir faktördü bu götüntünün ortaya çıkmadında. Ama sanırım asıl neden Fenerbahçe'nin Beşiktaş ve Atletik Bilbao yenilgilerinin travmasıyla kaybettiği özgüvendi.
Oğuz Aydın ve Becao da sakatlanıp çıkınca Fenerbahçe 5 değişiklik yaptığı için iki takım da 10 kişi oynayarak maçı bitirdi.
Dusan Tadiç resmen sahadaki aklı Fenerbahçe'nin. Asist uzmanı Sırp futbolcu bence. Nitekim, dün akşam da Yusuf en Nesyri'nin ilk golünde asisti yapan o idi.
Yusuf en Nesyri demişken altını kalın çizgilerle çizelim; iyi golcü Faslı futbolcu. Yeterki gerekli ve yeterli şekilde topla buluşsun. İki kafa golü de jeneriklikti bence.
Bu galibiyetle mutlu ve huzurlu ayrıldı sarı lacivertliler sahadan.
‘’Mourinho dersini çalışmamış‘’
Fenerbahçe favori çıktığı maçta ilk yarıda Edin Dzeko'yla bulduğu 2 önemli pozisyona rağmen gol bulamadan soyunma odasına gitmek zorunda kaldı.
İkinci yarıda da beklenen üstünlüğü kuramadı ve aradığı golü bulamadı Jose Mourinho'nun Maximin tercihi yüzünden ve 5 maç sonra mağlup oldu.
Hakem Mehmet Türkmen'in de önemli bir payı olduğu kanısındayım bu mağlubiyette. Tamam, hakemin bir sorumluluğu da mümkün olduğunca topun oyunda kalmasına yarayan bir anlayışla maçı yönetmesidir. Dolayısıyla ikili mücadalelere olur olmaz düdük çalmamalı iyi bir hakem. Ama bu, her defasında ve ilk fırsatta rakibine elense çeken, rakibi kolundan bacağından çekmek özgürlüğü vermez her halde kötü niyetli futbolcuya. Maalesef, özellikle ilk yarıda sıkça tanık olduk bu tür şeylere, hem de Mehmet Türkmen'in gözü önünde yapıldığı halde.
Misal, Fred'e bunu yaptı Tayyip Talha 17'de. Keza 21'de Mert Müldür'e Rafa Silva ve 27'de de Maximin'e Emirhan yaptı benzer kuraldışı hareketi.
Maalesef ikinci yarıya da Allan Saint Maximin'le başladı Portekizli teknik direktör. Halbuki Oğuz Aydın dol kanatta çok daha verimli oynuyor. Dusan Tadiç'in kanatlarda daha verimli olduğu gibi. Sırp futbolcu çok kaliteli bir oyuncu, ama ilerlemiş yaşından ötürü on numarada oynarken geriye koşmakta ve önde pres yapmakta Sebastian Szymanski kadar yararlı olamıyor ne yazıkki. Fakat Mourinho uzunca bir süre bu yanlışlarında ısrar etti, bir türlü gerekli müdahaleleri yapmadı, yaptığında da çok geç kalmıştı, bu da Beşiktaş adına çok önemli bir avantajdı hiç şüphesiz.
En çok yadırgadığım konu da Fenerbahçe' her defadında Fransız futbolcu yüzünden bir kişi eksik oynarken, yani takımı için değil kendisi için sahaya çıkmış olan siyahi futbolcuyu bir kambur olarak sırtında taşırken, teknik direktörün uzun süre gereken müdahalede bulunmamasıdır.
Jose Mourinho bu maça iyi hazırlanmamış, gerçek bu. Hafta içinde muhabirlerle sohpete dalıp az biraz Beşiktaş'ı hafife almış demekki. E, doğal olarak eli boş döndü Fenerbahçe dün akşam çok önemli bir maçtan maalesef.
‘’Oğuz Aydın parıldıyor resmen!‘’
Fenerbahçe maça fırtına gibi başladı deyim yerindeyse. Golü de dakilalar 3'ü gösterirken buldu dolayısıyla. Oğuz Aydın'ın attığı Fenerbahçe'nin bu golünde Oğuz kadar, pası veren Yusuf en Nesyri kadar, gol öncesi topu rakipten söküp alan İsmail Yüksek'in de payı var bence.
Fenerbahçe'nin golden sonra baskısı devam etti. Farkı arttıracak şanslar da buldu. Ama Fred, İrfan Can Kahveci, hatta Kostiç pasif kaldılar. Yetmedi, Yusuf en Nesyri de karşı karşıya atamadı. Devrenin donuna doğru Samet Akaydın da hamle yapmakta geçikince Gazintep FK nispeten baskıyı atlattı ve akabinde de bulduğu golle soyunma odadına beraberlikle gitti.
İkinci yarıya İrfan Can Kahveci ve İsmail Yüksek'i dışarda bırakan Jose Mourinho onların yerine Sofyan Amrabat
ile Allan Saint Maximin'i sahaya sürdü. Amrabat her zamanki gibi önemli bir katkı sundu takımına. Oyunun iki yönünde de iyi ve yarlı işler yaptı Faslı yıldız futbolcu.
Ancak aynı şeyleri Saint Maximin için söyleyemiyorum ne yazıkki Fransız futbolcu. Oyun ve taktik disiplin kavramlarını dışarda bırakarak futbol oynuyor maalesef. Yeteneğine şapka çıkarıyorum ama oyun disiplini ve takım aidiyeti sorunundan ötürü de kulağının sık sık çekilmesi gerektiğine inanıyorum teknik direktörü tarafından.
Alper Akarsu maçın genelinde iyi bir yönetim sergiledi. 60'da Dusan Tadiç'e yapılan faüle sarı kart çıkarmaması ve 90 artıda rakibibden önce topa dokunan Sebastian Szymanski'ye sarı kart çıkarmadı aklımda kalan yanlışları.
Ama Edin Dzeko'nun Fenerbahçe adına attığı üçüncü golde Alper Akarsu'nun avantaj kuralını uygulaması sonucu geldi, bunu da büyük bir artı olarak kendisinin hanesine yazmak bir nevi bocudur boynumuzun.
Peki, maçın kahramanı kimdi? Tartışmasız şekilde Fenerbahçe'nin ilk golünü de atan Oğuz Aydın'dı kesinlikle.
Aslında Jose Mourinho'nun yerinde olsam Saint Maximin'e Oğuz Aydın'ın videolarını saatlerce izlemeyi şart haline getiririm. Kayserispor karşısında olduğu dün akşam da maçın futbolcusu oldu gurbetçi futbolcu.
‘’Gol yağmuru!‘’
Fenerbahçe dün bulduğu erken golle soyunma odasına 3 farklı bir skorla gitti. Ki, rakip de son 5 maçında içerde dışarda yenilmeyen Kayserispor'du.
Böylesi bir rakip karşısında hemde deplasmanda daha maçın başında öne geçmek büyük bir avantaj hiç şüphesiz. Nitekim, bu avantajı iyi kullandı sarı lacivertliler. Çok iyi başladığı maçı iyi bitirdi Fenerbahçe. Bunun ana nedenlerinden biri uzun zamandır ilk onbirde şans bulamayan Mert Hakan Yandaş ve Oğuz Aydın dün akşam ilk onbirde sahaya çıkmalarıydı bence. Özellikle Fenerbahçe formasıyla ilk defa onbirde sahaya çıkan Oğuz Aydın bir nevi resital sundu futbolseverlere. İki gol, bir asist yaptı gurbetçi futbolcu. Oyunun iki yönünde sergilediği performansla ( beni iyi izleyin) dercesine uygulamalı ders verdi gencecik futbolculara.
Mert Hakan Yandaş oyunda kaldığı süre içinde hemen tüm gollerin içinde şu yada bu şekilde rol sahiydi. Kostiç'düşürülmesiyle kazanılan penaltıda rolü vardı. Fenerbahçe'nin ikinci, Oğuz Aydın'ın ilk golü de Mert Hakan'ın yerden çevirdiği topla geldi nitekim.
Keza, Oğuz Aydın'ın ikinci golü de Mert Hakan Yandaş'ın soldan ısrarla taşıdığı top sonucunda atıldı.
İkinci yarıda Yusuf en Nesyri'nin attığı golün asistini Dusan Tadiç yaptı. Ancak bu golün fitilini ateşleyen de Mert Hakan'dı.
Açıkçası, Fenerbahçe dün Kayseri'de çok iyi başladığı maçı her yönüyle iyi bitirdi. Bence dünkü Fenerbahçe'nin eleştirilecek tek yanı 0-3 ten sonraki konsantrasyon kaybıydı. Doğrusu bu kaliteli kadronun böyle bir zaafiyet taşıması ve bu nedenle de iki gol yemesi asla hafife alınamaz. Rakibin hiç şutu yokken kendi kalesine gol attı sarı lacivertliler. Zaten Kayserispor'un ikinci golü de Livakovıç'in boşa çıkmasıyla geldi.
Maçın iki kahramanı vardı dün Kayseri'de;Oğuz Aydın ve Mert Hakan Yandaş. Onların başrole çıktığı maçta sezonun en gollü maçını kazanarak İstanbul'a dönüyor Fenerbahçe.
‘’Çok güzel oyun!‘’
Fenerbahçe'nin yedek kadrosunun oynadığı futbola bayıldım resmen. Gerçeği söylemek gerekirse, bu sezon ideal on birlerle sadece M. United, Trabzonspor ve Sivasspor maçlarında futbolu bu kadar pozitif oynamıştı Mourinho'nun öğrencileri.
Yusuf Akçiçek, Baştuğ Elmaz, Oğuz Aydın, Levent Mercan ve İrfan Can Egribayat dahil hiçbiri aksamadı, teklemedi. Takır takır futbol oynadı hepsi.
Hele defansta oynamasına rağmen 6'da öylesine bir pas attı ki Kostic'e, o pası ancak sınıf futbolcular atabilir, o kadar yani.
Oğuz Aydın'ın, Levent Mercan'ın Mourinho tarafından bu kadar uzun süre yok sayılması hep içimi acıtmıştır doğrusu. Oğuz Aydın'ın ofansif yönünü biliyorduk zaten. Ama ben dün akşam onun en çok da savunmaya yaptığı katkıyı alkışladım.
Ferdi Kadıoğlu gitmiş, Oosterwolde sakatlanmış ama Levent Mercan yerine sağ ayaklı Mert Müldür'ü oynatıyor Portekizli teknik direktör.
Tamam, bu bir hazırlık maçı sonuçta. Skor o kadar da önemli değil, kabul. İyi de oynadığı güzel futbolun yakasına yakışıklı bir skor da iliştirmişse eğer takım, size karışmam ama ben alkışlarım .
Dusan Tadic mi? Adam asist uzmanı resmen. Kime, nasıl, ne zaman pas verilir, gidin sorun, size seminer versin.
Hem Cenk Tosun'a hem de Levent Mercan' bu uzmanlıkla gol attırdı dün akşam da.
Açıkçası dün sadece FRED ve gençlerden de Zeki Dursun aksadılar.
‘’Gol oldu yağdı!‘’
Fenerbahçe adına kazanılması olmazsa olmaz maçlardandı dün akşamki Sivasspor maçı. Çünkü, 5 puanlık bir farkla gerisinde bulunduğu ezeli ve ebedi rakibi Galatasaray gündüz maçında Samsunspor'u 3-2 iyle geçmişti. Dolayısıyla, puan kaybına tahamülü yoktu sarı lacivertliletin.
Doğrusu bütün bu gerçeklerin farkındaymış gibi çoşkulu, istekli bir oyunla başladı maça ve o bilinçle oynadı ilk yarıyı. Öyleki, iki elin parmaklarından çok bir sayıya ulaştı ilk yarıda rakip kaleye çektiği şutları. Yetmedi otuz, otuzbeş kez rakip ceza sahası ve cıvarında hücum aksiyonlarının altına imza attı evsahibi takım.
Bu sezon ilk kez onbirde maça başlayan Mert Hakan Yandaş ve Samet Akaydın ise apayrı bir katkı sundular takımına oyunun iki yönünded de. Mert Hakan her defasında yoktan pozisyonlar yarattı deyim yerindeyse. Zaten, Fenerbahçe'nin ilk golünü atan Samet Akaydın'a asisti de o yaptı. Akabinde de Yusuf en Nesyri'yi net pozisyona sokan bir pas verdi Mert Hakan, ama Faslı golcü direğe takıldı.
Sebastian Szymanski'ye neler oldu bilmiyorum. Ama kendisi adına şaşkın ve üzgünüm. Geçen sezonki performansıyla yarattığı umudu bu sezon tekzip ediyor oynadığı futbolla. İlk yarıda 22'de 36'daki tercihleri ve vuruşlarıyla geçen sezonki Szymanski'nin "Çakma"sı gibiydi resmen.
Allan Saint Maximin dördüncü golünü attı dün akşam Fenerbahçe'nin. Fransız futbolcunun tekniği, topu saklaması, adam eksiltmesi kesinlikle alkışı hakediyor. Ama keşke birde zamanında topu ayağından çıkarabilse ve pas vermesi gerektiğinde kafasını kaldırarak müsait arkadaşına topu aktarsa.
Sofiyan Amrabat mı? Müthiş bir takım oyuncusu Faslı yıldız futbolcu. Biraz ağır. Ama tek kusuru(!) da bu. Savunmada "Kale" gibi. Hücumda da "Hızır" adeta. Füze ateşliyor adeta rakip kaleye çektiği şutlarla.
Maçın kahramanları mı? Elbette Fred'i asla aratmayan Mert Hakan Yandaş ve kenarda oturmakla pas tutmayan, bulduğu fırsatı mücevhere dönüştüren Samet Akaydın.
Net bir galibiyet ve çoşkulu bir futbolla gol olup yağdı resmen dün akşam Fenerbahçe. Hem de Mourinho çezalıyken.
‘’Ne maçtı ama!‘’
Fenerbahçe ilk 15 dakikada nefes alamadı deyim yerindeyse. Rakip kaleye gidemediği gibi orta sahayı bile geçemedi Trabzonspor'un yaptığı amansız baskıdan dolayı.
İşte bu kadar önemlidir konsantre olmak. Bordo mavili takımı bu sezon hiç bu kadar istekli ve tutkulu oynarken izlememiştik açıkçası.
Oysa geçen hafta erken sayılacak bir dakikada bir kişi eksik kalmış Göztepe karşısında dün akşam Fenerbahçe'ye uyguladıkları prese kendileri maruz kalmış ve çaresiz kalmışlardı. Sonuçta da İzmir'den puansız dönmek zorunda kalmıştı Karadeniz takımı.
Fenerbahçe 20'den sonra kimliğini, kalitesini ve misyonunu hatırladı dün akşam ki, çok geçmedende oyunu dengeledi. Zaten soyunma odasına da önde gittiler bu silkinmeyle.
Fred'in golünde kesinlikle aslan payı Yusuf dn Nesyri'nindi. Ne yapsın, baktıki bir türlü gerekli pasları alamıyor "Arkadaşlar, bakın asist böyle yapılır" dercesine pas verdi Faslı yıldız futbolcu.
Aslında ilk yarının aksine ikinci yarıya çok iyi başladı Fenerbahçe. İki, hatta üç önemli fırsat da yakaladı. Ama değerlendiremedi, farkı açamadı. Bu da Trabzonspor'un ekmeğine yağ sürdü. Alexander Djuku'nunkinde çekimserim.Ama Çağlar Soyöncü'nün müdahalesi net penaltıydı. Dolayısıyla kaşla göz arasında 9 dakika içinde geriden gelip öne geçti Şenol Güneş'in öğrencileri.
Jose Mourinho geriye düşünce doğru şeyler yaptı. Daha doğrusu Mert Müldür'ü solbekte oynatmak yanlışını düzelttiği gibi Maximin'i de kenara alarak doğrularını arttırdı ve bütün bunlar da hak ettiği galibiyete taşıdı Fenerbahçe'yi.
Maçın kahramanı tartışmasız şekilde Sofyan Amrabat'tı. Yusuf en Nesyri de ona eşlik etti. Dzeko'nun golünde pas veren İrfan Can'ı da unutmayalım tabi.
Genç hakem Oğuzhan Çakır, Ozan Tufan'ın Fred'e kasti hareketlerini atladı maalesef. Keza, Ersin Destan'ın Amrabat'a yaptığı sportmenliğe yakışmayan hareketini ve sonrasında bir sporcuya yakışmayan yalancıktan yerde kıvranmasını da. Hiç ama hiç yakışmadı Ersin Destan gibi genç bir futbolcuya bu tür şeyler.
Gerilimli geçti, beklendiği gibi dün akşamki maç. Ve gerçeği söyleyelim: hakeden kazandı.