‘’Antalyaspor gününde olursa...‘’
Fenerbahçe için fikstüre baktığımızda zorlu gözüken bir deplasman, Antalyaspor karşılaşması. Sergen Yalçın, Nuri Şahin’in Dortmund’a gitmesiyle boşalan göreve gelirken işlerin yoluna girdiği bir ekibe geldiğini biliyordu. İlk iki sıranın koptuğu Süper Lig’de 3 ve 4. sıra için en büyük adaylar Trabzonspor ile Beşiktaş gözüküyordu. Ancak iki ekibin inanılmaz kötü skorlar alması ve kadro zaafiyetleri takipçilerini umutlandırdı. İşte o umudu en yüksek taşıyan takımların başında Antalyaspor geliyor. O nedenle bu maçta ev sahibinin en büyük motivasyonlarından biri bu olacak. Ayrıca eldeki kadronun, gününde olduğunda rakip kaleye inmede ve sonlandırmada sorunu yok. Ancak rakibin de beraberliğe bile razı olmadığını çok iyi biliyor Antalyaspor. Özellikle forvette Buksa’nın performansı Antalyaspor’da gol yollarındaki belirleyici faktörlerin başında geliyor. Ayrıca Akdeniz ekibinin şutör özellikli önemli isimlere sahip olması da önemli artılarından biri.
‘’Şans da yanında olacak‘’
Kendi sahasında şimdiye kadar beraberlik dahi almadan kazanarak yoluna devam eden Galatasaray taraftarına acı çektirmeyi sürdürüyor. Dün gece de Gaziantep FK karşısında ezici bir istatistik üstünlüğüne rağmen ilk yarının sonunda soyunma odasına 1-0 yenik gitti. İki direkten dönen top var ama baskıyaya rağmen net pozisyon bulmada rakip Gaziantep daha üstündü. Üstelik hava toplarında başarılı 3’lüye sahip rakip karşısında ısrarla havadan oynamak bence akılcı değildi. Bu tür kapanan rakiplere karşı yerden ve çabuk oynayıp hataya zorlamak gerekir bunu Galatasaray çok az yapabildi bana göre. Kerem Aktürkoğlu’nun her topta ısrarla İcardi arayışından vazgeçmeli hatta pas yerine insiyatif kullanmalı derim. Gaziantep FK sürpriz yapmadı beklendiği gibi oynadı ve bunu Okan Buruk’un bilmesine rağmen ilk yarıda hava toplarıyla gol arayışı anlamsızdı... İkinci yarı gerilim filmi gibiydi Galatasaray için. İşi kapanan rakibini açmak için tüm opsiyonları denedi ilk yarının aksine ama son vuruşlarda bir türlü istediğini bulamadı.
Kimyasını bozdu!
Okan Buruk ikinci yarının başında Zaha’yı alarak hücum gücünü daha da yükseltti ancak Kerem Aktürkoğlu belki de en verimsiz maçlarından birini oynadı çıkana kadar. Okan Buruk 70’te Tete ve Halil’i oyuna alarak son hamlesini denedi ve hemen de karşılığını Zaha’nın beraberlik golüyle aldı. Dün gece gördük ki gerçekten futbol şansı da yanınızda olacak 5 topun direklerden dönmesi bir anlamda Galatasaray’ın kimyasını da bozdu. Futbolda bazı maçlar vardır her şeyi yaparsınız olmaz biraz öyle bir geceydi Sarı-Kırmızılılar adına... Evinde 12 maçlık galibiyet serisi bu maçta bozulmamalıydı ve Barış Alper nefis golüyle seriye devam dedi...
‘’‘Kazanan haklıdır’ diyelim...‘’
Galatasaray kağıt üzerinde maçın favorisiydi. Ama futbol kâğıt üzerinde oynanmıyor yeşil zemindeki mücadele bambaşka. Nitekim öyle de bir ilk yarı izledik. Takımı Süper Lig’e taşıyan Osman Zeki Korkmaz’ın, tekrar göreve gelince ilk yaptığı iş, oyun formatını değiştirmek oldu. 5’li savunma geriden pasla çıkma yerine dikey oyun anlayışı ve ikili mücadele üstünlüğü üzerine kurulu kurgu; Kayseri deplasmanında 3 puan getirmişti. Belki de penaltı olmasa Galatasaray soyunma odasına evinde yenik gidebilirdi. Peki Trabzon’da şov yapan Galatasaray niye böyleydi diyebilirsiniz. Bence iyi kapanan bir takıma karşı Zaha’nın, forvetin ortasında fazla şansı olmaz. Bir Okan Buruk’un, Tete’den Medet umması adeta ilk yarıyı bir kişi eksik oynamasına neden oldu. Çare ister istemez kulübeden Icardi’yi işaret ediyordu. Çünkü bu tür maçlarda kilidi açacak çilingir ihtiyacı vardır. Bu isim de Icardi’den başkası olamaz… Bir de uyarım olsun, ara transfer bitmeden sol bek sorunu çözülmeli.
Buna kim inanır...
Ayrıca Abdülkerim’in savunmada ne kadar önemli olduğunu dün gece Nelsson ile Sanchez’in uyumsuzluğunda gördük. Bir de Okan Buruk, Kerem Demirbay’ı çıkartıp Ndombele’yi oyuna almasına hiçbir anlam veremedik. Osman Zeki Korkmaz, kısa sürede kadroyu maksimum verimli hale getirmiş. Gerçekten dışardan birisi gelse, bu takımın lig sonuncusu olduğuna zor inanır. Geceyi özetlersek, Galatasaray taraftarını yine gererek bir galibiyet armağan etti ama hep diyoruz, ‘Nereye kadar’. Şimdilik, ‘Kazanan haklıdır’ diyelim...
‘’İstekli ama üretemeyen!‘’
Bu sezon gerçekten zor günler geçiren Beşiktaş, dün gece Adana Demirspor karşısında ilk yarıda pozisyon bulmakta güçlük çekti. Portekizli teknik adam Santos elindeki dar kadrodan en iyisini sahaya sürüp verim almak istiyor. Ancak iyi takım olmak için futbolcu kumaşınızın da kaliteli olması gerekir. Sadece iki kanat Semih ve Rashica ile gol bulabilmek kolay değil çünkü rakip de bu bölgeler için önlemini almıştı. Buna rağmen iki kanattan bir kaç etkili atak da sonuçsuz kalınca gol sesi duyamadık. Konuk ekip ilk yarıdaki gücünden uzak ama oyun disiplini açısından yeterliydi ve mücadele ederek rakibine karşı ezilmedi. Özellikle önde baskı yapmakta etkili olamayan Beşiktaş karşısında Adana Demirspor savunmadan paslarla rahatça çıktığını ve gördük. Açıkçası golsüz biten ilk 45’te temposu düşük bir oyun vardı. İkinci yarının başında hakemin yüzüne gözüne bulaştırarak çıkan acemice bir kırmızı kart gördük. Atilla Karaoğlan önce Stambuli sonra yanlışını anlayıp Yusuf Barasi’yi ikinci sarıdan kırmızı kart ile oyun dışı bıraktı. Tabii ki bu dakikadan sonra baskıyı artırmaya çalışan Beşiktaş’a karşı tempoyu düşürüp rölanti bir görünümde Adana Demirspor izledik.
Yeterli değildi
Hikmet Karaman ayağa paslarla Beşiktaş’ın ritim yakalamasını önleyip puan almayı hesaplamıştı. Santos ilerleyen bölümde Rebiç ve Ghezal gibi tecrübeli gol üretebilecek silahlarını sahaya sürse de etkileri isimleri kadar yeterli değildi. Son anlarda uzun süre 10 kişi oynayan Adana Demirspor tamamen kapandı açıkçası bu şartlarda yapacağı başka bir şey olamazdı. 90 dakikayı özetlersek Pendik hezimetinden sonra Beşiktaş’ın nasıl bir futbol sergileyeceği merak konusuydu. Dün gece istekli baskılı 3 puanı çok isteyen ama üretken olmayan bir Beşiktaş vardı sahada...
‘’Kritik virajdan kayıpsız döndü‘’
Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi, Galatasaray’ı, Trabzon deplasmanında motive eden önemli bir unsurdu. Sarı-Kırmızılı ekip kazanırsa puan farkını kapatma avantajını değerlendirmek için oyuna konsantre başladı. Trabzonspor’un önemli isimlerinden yoksun olması evinde de olsa gerçek gücünü düşürmüştü. İlk yarıda özellikle sağ kanadı etkili kullanan bir Galatasaray izledik. Bu maçta sağ önde oynayan Barış Alper’in hızlı hücumunda yaptığı asisti İcardi’nin mevkisinde oynayan Zaha gole çevirince konuk ekip oldukça rahatladı. Trabzonspor biraz bu kadroyla bu kadar olur havasında ama dolu tribünlerin itmesiyle oynar gibiydi. Bu baskı da maçı önde götüren Galatasaray’a gol atmak için yeterli değildi.
İdare ederek devreyi kapadı
Ancak ilk yarıda Galatasaray adına eleştirim geriden çıkan topların pas kalitesinin düşüklüğüydü. Zaten bir kere savunma arkasına atılan toptan da gol geldiğini gördük. Oysa Trabzonspor’un skoru eşitleme çabaları karşısında daha kaliteli Galatasaray hızlı hücumları görebilirdik. Ama Kerem Aktürkoğlu sol kanatta geçmiş maçlarına göre daha savunma ağırlıklı oynatılması ve hücumda etkisinin az olması olası bir 2. golü bulmasına engeldi. Özetle ilk yarıda aradığı golü bulup öne geçen Galatasaray durumu idare ederek soyunma odasına gitti.
Buruk'un değişiklikleri...
İkinci yarı Trabzonspor’dan bir reaksiyon bekliyorduk ama gecenin yıldızı Zaha bir bir asist ile takımının 3-0 öne geçmesini sağladı. Abdullah Avcı ikinci yarıda Baniya’yı çıkartıp Mendy’i stopere çekti, sonrasında Bakasetas’ı orta alana alsa da deyim yerindeyse iş işten geçmişti. Ancak maçın rehavetine girmiş olsa gerek ki Buruk anlamsız 3 oyuncu değişikliği yaptı. Gerçekten parçaların birbirine uymadığı bir değişiklikti ve arkasından Enis Destan golü geldi Trabzonspor’un. Neyse ki dün gününde olmayan Kerem Aktürkoğlu nefis bir golle hem takımın hem de hocasını rahatlattı. Böyle zorlu gözüken bir deplasmanda alınan bol gollü galibiyetten sonra Okan hocayı eleştirmek abartı gelebilir. Ama tam işler yolundayken 3 puanı garanti altına almak varken ne düşündü de böyle bir oyuncu değişikliklerine gitti pek anlayamadım. Özetle Galatasaray 4 nefis golle şampiyonluk yolunda önemli bir virajı kayıpsız geçmeyi başardı ve İstanbul’a mutlu döndü.
‘’Ne varsa eskilerde var!‘’
Türkiye Kupası’nın en çok kazanan ancak uzun süredir bu başarıya hasret Galatasaray, Ümraniyespor karşısına rotasyonlu bir kadro ile çıktı. Maça gelince; başlangıç olarak kötüydü ve rakibin üstelik açık bir futbol sergilemesine rağmen ceza alanına girmekte zorlandığını daha doğrusu final vuruşlarında etkisizliğini gördük. Dün gece Barış Alper savunmanın sağında izlerken genç futbolcu yine ilk yarıya damgasını vurdu. Barış Alper Ümraniye hücumunda topu kendi ağlarına gönderirken ardından Kerem Demirbay’ın nefis ortasında gerilerden gelip harika bir kafa vuruşuyla rakip fileleri havalandıran isimdi. Tete ve Kazımcan için rahatlıkla kendilerini göstereceği bir maçta vasata yaklaşamayan oyunları düşündürücüydü. Gecenin bir başka yıldızı Kerem Demirbay 3 goldeki asistiyle ışık saçtı. Aslında sezon başından beri tanıdığımız bildiğimiz Kerem Demirbay yavaş yavaş yükselen grafiğiyle orta alanda ligin ikinci yarısı için Okan Buruk’un elini güçlendirdi bana göre. 69’da Ümraniyespor, Sıraçhan’ın kırmızı kart görmesiyle 10 kişi kalınca hemen hemen iki takım adına maç bitti diyebiliriz.
Hazırlık maçı kıvamında
Sarı kart gören Barış Alper, şık bir kafa golü atan Abdülkerim ve 3 golün de asistini yapan Kerem Demirbay’ı değiştiren Buruk bir anlamda hazırlık maçı kıvamında bir kupa maçı oynadı. Özetle Galatasaray dün geceki oyununa bakarsak yine ne varsa eskilerde var dedirtti. Özellikle Barış Alper’in performansıyla. Kerem’lerden Aktürkoğlu etkili değildi ama Demirbay performansıyla bu sezonki eleştirilen transferler içinde yönetime bir nefes aldıran isimdi.
‘’Bu kadroyla bu futbolla çok zor‘’
Fenerbahçe güçlü kadrosuna rağmen önemli transferler yaparak işi şansa bırakmak niyetinde değil. Çünkü şampiyonluğun yolunun güçlü kulübeden geçtiğini biliyorlar. Son şampiyon Galatasaray ise bu konuda ezeli rakibine göre zayıf kaldı. Dün gece de önemli eksikleri vardı. Okan Buruk’un bunları tolere etmekte zorlanması normaldi. Özellikle Kerem Aktürkoğlu’nun yokluğu fazlasıyla hissedildi. İlk yarı bütün bu handikaplara rağmen temkinli başladığı karşılaşmada baskı kurup aradığı golü de yine bir başka stoperi Nelsson ile buldu. Ancak tam havaya girmişken iptal edilen ikinci golün Galatasaray’ı gerdiğini gördük. Çünkü anlamsız iptal sonrasında oyuncuların, Atilla Karaoğlan konusunda kafası karıştı ve bu da futbola olumsuz yansıdı. Gerçekten bu kadar yetersiz hakemlerle bu lig nasıl biter endişesi herkeste hakim. Sonrasında Kayserispor, kimyası bozulan rakibi karşısında önemli ataklar ve pozisyonlar buldu. Bunlardan biri penaltı oldu. Penaltı atışını Muslera kurtarınca Galatasaray rahat bir nefes aldı.
Nereye kadar?
İkinci yarıda skoru perçinlemek için 2. gol hesapları yapan Galatasaray basit bir pas hatasıyla kalesinde beraberlik golünü gördü. Değişiklikler yapan Okan Buruk, Barış Alper’i forvete çekti. Benim bir türlü anlayamadığım, Okan Buruk 77 dakika hiçbir şey yapmayan Tete’yi nasıl sahada tuttu? Skordan bağımsız olarak Galatasaray, son 4 maçını kaybeden, son 2 maçında 7 gol yiyen Kayserispor karşısında bu haldeyse sonuçtan bağımsız söylüyorum işi gerçekten zor bana göre. Yaz transferleri tutmadı ama ara transferde telafi şansı var. Son bölümde baskı, Karaoğlan’ın VAR kararıyla vermek zorunda kaldığı penaltı ve Mertens’in golü ile evdeki seriyi sürdürdü Galatasaray. Ama ‘Böyle nereye kadar?’ dedirterek...
‘’Şampiyonluk niyeti varsa...‘’
Sivas deplasmanları hem iklim şartları hem de ev sahibinin dirençli futbolu nedeniyle İstanbul’un büyükleri için zorludur. Dün de hava şartları iyiydi ama eksiklerin hatırı sayılırdı iki takım adına. Zaten Galatasaray’ın yedek kulübesi U-19 takımı gibiydi. Gerçekten Okan Buruk’un bu maça böyle bir kadroyla çıkacağı hiç aklına gelmezdi. Sivasspor rakibin bu zaaflarına rağmen yine de evinde savunma ağırlıklı bir oyunu tercih etti. İlk yarıya baktığımızda baştan sona oyun hakimiyeti Sarı-Kırmızılı ekibindi. Aslında Galatasaray aradığı golü uzatmanın uzatmasında buldu ama biraz gecikmiş bir öne geçişte. Oysa önce Kerem Aktürkoğlu, sonra Mertens direkleri geçemedi ama bir başka lejyoner Kerem Demirbay yerden bir vuruşla ilk yarının skorunu tayin etti.
Penaltı planları bozdu
İkinci yarıda Bülent Uygun’un hamlelerini gördük. Özellikle savunmadan ofansif oyun anlayışına geçişi skor bulmak için yapmak zorundaydı. Öte yandan Okan Buruk’un hamle için elinde gençlerin haricinde Ndombele ve Tete vardı. Nitekim bu 11 ile götürebildiği yere kadar götürüp sonrasında da hamle yapmaktı amacı ve 70’te önce Ndombele, sonrasında Tete ile güç tazeledi. Ancak son bölümde hiç de hesapta olmayan bir penaltı Buruk’un planlarını bozdu ve Koita skoru 1-1’e getirdi. Açıkçası maç öncesi tabloya baktığımızda çıkan sonuç Galatasaray adına sürpriz olmaz derdik. Ancak 85 dakikalık oyuna bakarsak bu kadro ve oynanan futbolla Galatasaray adına 3 puanın kaçtığını söyleyebiliriz. Galatasaray Yönetimi’nin bu maç sonrası şapkayı önüne koyup transfer politikasını gözden geçirmesi gerekir eğer şampiyon olmak gibi bir niyetleri varsa tabii ki. Sivasspor ise Bülent Uygun’la 2 maçta 4 puanla çok iyi bir başlangıç yaptı.