Arama

Popüler aramalar

‘’UltrA şık...‘’

Arkasında olacağı vakit Drogba’nın lisansının çıkacağı zamandır. Yani anlayacağımız sistemin şuan için bozulduğu falan yok, az buz düzenin değişmesi için hazırlık desek daha dogru olur...
Arena yine dolu yağmura ve soğuga rağmen. Tabi bunda Drogba rüzgarının etkisi büyük. Yıldız futbolcu Başkan’ın yanında, taraftarın sevgisi inanılmaz. Antalya’ya gelirsek, Şifo ve ögrencilerinin bugüne kadar yaptıkları ortada. Keyifli bir akşam bizi bekliyor, benden söylemesi...
Kuzeyin oğluyla başladı akşam. 8 dakika abluka imza erken, sonrası iki bilinmeyen denklem. Hırs var, iştah haddinden fazla, oyun kuralları içinde rakibini yıldıran sert futbol Allah için. Eee pozisyon karaborsa. Rakibe göz açtırmıyorsunuz ama gol dışında 18’e uğrayan hak getire. Maçın skoru ne olursa olsun önce maçın en arzulu kramponu Sabri’ye, sonra geldi diye Eboue’ye sarılmayan Fatih Hoca’ya selam.
Yine örneksin hocam. Anlayan anladı uzatmaya gerek yok...
İkinci 45 başlangıç ne yalan söyleyim şekerleme. Burak’ın dublesi ev sahibini rahatlatıyor. Amrabat’ın katkısı yüzde yüz.
3 puan geliyor. Ve şov sırası taraftarın. Tribünlerde öyle muhteşem enstanteler var ki Drogba bile cep telefonuyla bunları kaydediyor. Galatasaray arayı açıyor sadece skor olarak değil heyecanıyla, atmosferiyle ve oyuncu kalitesiyle. Bu daha başlangıç benden söylemesi...

11 Şubat 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Galatasaray devrimi...‘’

Evet basketbolda Türk Telekom’la, voleybolda ise Arkas’la nişan yapılmıştı. Birkaç pürüz dışında her konuda anlaşılmıştı. Sıra imzalara kaldı. O da artık yakındır. Belki Arkas’la birleşme, maçların İzmir’de oynanması tepki çekebilir. Gidin görün İstanbul Burhan Felek Spor Salonu maç günleri kaç kişiye kapılarını açıyor. Yazık milyonları harca, sponsor bulmak için göbeğin çatlasın sonra bomboş tribünlerde sahne al. Oysa ki İzmir öyle değil binlerce Galatasaraylı takımının aşkıyla yanıp tutuşuyor. Futbolda bir Süper Lig takımı bile olmayan ülkemizin en güzel şehri Ege’nin incisi kaybetiği heyecanı parkelerde bulabilir bu birleşim sayesinde. Başta Ünal Aysal ve basketbolda bir numara olmak isteyen eşi Fani hanımefendiye ve bu konuda gece gündüz demeden çalışan Bülent Tulun’a kucak dolusu alkış avuçlar kızarana kadar.

Peki sizi Beşiktaş ister miydi...

Gelelim futbola. Önce Sneijder sonra Drogba. Taraftarı bırakın biz bile yerimizde duramıyoruz. Ama bazıları öyle mi. Yok efendim bu kadar para verilir miymiş. Ailecek Galatasaray’ın muhasebecisi olduk iyi mi! Stoper ile sol bek ihtiyacı daha önemliymiş. Hadi bunları anladık fikirlere saygı adına. Ya Samet Aybaba’ya ne demeli? Geçen gün hiç gerek yokken idman sonrası Florya’ya doğru slogan attı fedakar hocamız. ‘Sneijder 4 ay top oynasa Galatasaray bu oyuncuyu kesinlikle alamazdı.’ Peki hocam ben de soruyorum size. Eğer Beşiktaş’ın sezon öncesi yeterli parası olsaydı, siz bu kulübe teknik direkör olabilir miydiniz! Bence futbol dünyamızın kalburüstü kartvizitleri daha dikkatli konuşmalı. Sneijder ve Drogba’dan söz ediyoruz biraz saygı. Neyse zenginin malı züğürtün çenesi...

Galatasaray durdurulmalı...


Son sözlerim Fatih Terim’e. Hocam bu büyük transfere rağmen yüzünüzün gülmediği söyleniyor. Haklılar bir golünüzün, bir de penaltınızın görmezden gelindiği maç sonu basın toplantısında göbek atacaktınız çünkü! Hocam siz hiç konuşmasanız da bunlar yine bir neden bulur mikserlik adına. Her kulüpte bir takım sıkıntılar olur, geçer biter. Hele o takım büyük etiketi taşıyorsa yaralar çabuk sarılır ivedi pansumanlarla. Evet ikili arasında gerilim yaşanıp bitmiştir. Bitmeyen artık her branşta Avrupa Şampiyonluğu hedefleyen Galatasaray’ın rakiplerine fark atma korkusu paniğidir. Seneler önce Galatasaray acil durdurulmalı diyen Ali Şen gibi. Ama bu sefer çok zor geç kaldınız...

Yalçın Dümer

08 Şubat 2013, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Lütfen açıklayın...‘’

Yahu alt tarafı imza günü, ne giriyorsunuz birbirinize üstelik aynı renge gönül vermiş insanlar. Biber gazı bir böyle günlerde yoktu tamam artık bundan böyle burada da yerini alır olur, tövbe. Hamit ve Melo cezalı. Yekta ve Engin sahnede. Sneijder ve Burak skora göre şimdilik Fatih Hoca’nın yanında. Bursaspor Ertugrul hocasız, kalpler kırık. Ne olursa olsun adı Bursa ve kendi evinde...

İlk 45 hızlı başladı. Özellikle konuk takım iyi başladı ama maçın hakemi Fırat Aydınus bu gidişata dur diyenlerdi. Fazla konuşmak gereksiz. Serdar Hocam gereğini söylecektir. Bu maç İngiltere’de oynansa muhtemelen Galatasaray önde başlayacaktı tam tersi oldu. Golü yedikten sonra maçı bırakmadılar Floryalı kramponlar. Umut Selçuk’un asistini skora yansıttı, bir tane daha oluyordu onu da yardımcı hakem yedi. Neyse sustum tıp. Aşırı rüzgar futbolu bozdu mu tabi ki ama yaşanan heyecanı kesmedi. Her ikisi de keyif verdi 45 dakika içinde siyahlı adamlar hariç...

İkinci yarı oynayan ev sahibi. Muslera’ya faul yapıldığı diye Bursasporun attığı verilmeyen gol de tartışılır. Fatih Hoca baktı merkez aksıyor ve kimse rakip kaleye gidemiyor, bu kez topu dikine oynayan iki ismi Amrabat’ı ve Aydın’ı soktu oyuna. Olay değişti Sneijder’in zekasıyla birleşerek. Son 20 dakika tam saha baskı Galatasaray’dan geldi ama posizyon derseniz karaborsa. Sonuç çıkmadı. Yalnız dayanamayacağım Elmander’in hareketiyle, 89. dakika da Emre’ye ceza sahası içinde yapılan temas arasında ne fark var Sayın Aydınus. Elmander’in omuz hareketi faulse, Emre’ye atılan omuz ne. Lütfen açıklayın biz de öğrenelim...

02 Şubat 2013, Cumartesi 20:15
YAZININ DEVAMI

‘’Yeter(be)...‘’

Duygu dolu başladı gala. Benim için çok önemli olan O’nun sayesinde bir üniversite daha (hayat ve adamlık) bitirdiğim Coşkun Özar’ı anıldı. Geç kalınmış olsa da şıktı. Umut ve Elmander ikilisinin yan yana görenler şaşırmıştır. Ama Terim süratli Beşiktaş’ı daha 3. bölgede durdurmayı hedeflemişti. Aldığı bu kararın ne kadar isabetli olduğunu daha ilk dakikalardan anladık... Golle başladı derbi... İmza Emre Çolak’tan geldi Umut’un mektubuna. Ev sahibinde futbol adına her şey vardı. Pres, yardımlaşma, kazanma arzusu bunun arkasına pozitif anlamda ne koyarsanız koyun uyar ilk 45 dakika için. Golle başladı, golle bitti devre. Bir mektup da Selçuk’tan... İmza bu kez ithal İspanyol patentli Riera. Beşiktaş ise tüm umutlarını kontralara ve Fernandes’e bağlamış, Hilbert’le bir pozisyonları var o kadar. Durum böyle olunca da ilk 45’in 2 farklı bitmesi gayet normaldi.

İkinci devre de golle başlıyor, bu kez konuk takım hesabına. Arena’da zaten buz gibi olan hava dona çekti bir anda. Arkadan Melo’nun kızarışı Sneijder’in antresini bile kursakta bıraktı. Uzağız malum Arena ve basın tribünü yorum yapmak istemiyorum ama, iki kelime etmezsem çatlarım. Taraftar, ‘Yıldırım Demirören yeter‘ diye slogan atıyor. Ben de ‘Yeter Melo’ diyorum hatta ‘be’yi de ekleyerek affınıza sığınarak. Hem kendini hem de maçı bitirdi. Biri artık çıksın bu adama ‘dur’ desin hatta hemen biletini kessin. Yakışmıyor. Maç mı?.. Galatasaray ilk yarıda ortaya koyduğu güzel oyununun semeresini 3 puan ve liderliğe
demir atarak bitirdi.

28 Ocak 2013, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Sneijder geliyor mu abi !‘’

Wesley Sneijder Sendromu…

İtiraf edeyim benim de aklım Wesley Sneijder’ da. Ya sizin ki... Yüzde yüzde eminim aynen öyle. Biz, siz eminim Florya’nın çaycısı da aynı ruh hali içinde. Metroya biniyorum aynı soru, bakkala uğruyorum değişen bir şey yok, işe geliyorum her sabah kapıdaki görevli (hasta Galatasaraylı) arkadaş rutine bağlamış artık günaydın demeyi de bıraktı direk ‘ Abi Sneijder’ den naber ‘ diye soruyor, kafayı yedik ailece. Abartmıyorum yazdıklarım harfi harfine kadar doğru. Biz böyleysek acaba Fatih Hoca ve ekibi ne haldedir çok merak ediyorum. Göreceğiz öncelikle bu maçta…

Görüntü kirliliği…

Özlemişiz diyecektim ama yuttum. Ne Kasımpaşa ne de Galatasaray ilk yarı ne yaptılar futbol adına koskoca bir sıfır. İki gol var Floryalılar'ın Elmander ayaklı attığı, mahalle ağzıyla yüzde yüz bal. Ibricic’ in attıgı ise belki uzaktan hoş gelebilir ama yakından inanılmaz defans faciası. Hele konuk takım. Merak ediyorum bu arkadaşlar hazırlık kampında ne yaptılar acaba. Tavla mı attılar desem değil, eğlendiler desem hiç değil. Aralarında bu kadar anlaşamayan insanlar birlikte eğlenemezler de. Bir tek Burak gayretli. Biraz da Melo ama yetmiyor. Sonuçta ilk 45 için tam bir görüntü kirliliği desek ayıp olmaz sanırım. Maçı izleyenler bizi ayıplamazlar, ayıplanacak o kadar kişi varken…

Beklenen son…

İkinci yarı Kasımpaşa’nın golüyle başlıyor. Ayıkla pirincin taşını. Sonrası akıllar başa bir tutam olsun kıpırdanma. Rierra ve Sabri’nin daha fazla hücuma katkı vermesi. Risk değil olması gereken bu. Umut ve Yekta antreleri. Son hamleler nafile. Bu arada ev sahibinin bulduğu pozisyonlar sürüsüne bereket. Özellikle Melo’nun çıkışından sonra. Ve yenilgi. Hiç şaşırmadım. Boşuna yazmadık ilk satırları. Maç bitti 3 puan gitti. Sneijder geliyor mu abi!!!

18 Ocak 2013, Cuma 21:25
YAZININ DEVAMI

‘’Hızır mı Yunus mu?‘’

Aksi halde yaprak dökümü olacağı yüksek ihtimal. Galatasaray ise taşlı karşılamaya rağmen moralli. Alınacak bir puan bile liderlige devam tatile selam demek, önemli. Hadi bakalım geçelim maça...
;
İlk kelimeler akşamın hakemi Yunus Yıldırım’a. Ya hocam emeklilik günlerin yaklaşıyor niye bu kadar farklı olma çabası? Faul vermen için illa ki bir futbolcunun ayağının kırılması mı lazım? Anladık adın Yunus, Trabzon maçı yönetiyorsun kimsenin de aklına bir şey gelmiyor ben dahil ama çok abarttın be hoca. Hele Umut’a yapılan bir faul var ki es geçtiğin akıllara zarar. Düdükten kramponlara sıra gelirse, her iki takım da orta şekerli, misafir takım pozisyon olarak daha havalı...

Burak’ın kaçırdığı bir gol durumu var ki saç baş demeyin Umut’a verse hiç demeyin. Doğrusunu yaptı, olmadı. Ben ilk 45’de Melo ve Hamit’i beğendim, plase Selçuk. Yine de deplasman ve o deplasmanın adı Trabzon’sa fena değildi Floryalı kramponlar. İkinci 45’te merkezde kaos keyifsiz ki keyifsiz. Yekta ve Aydın’ın antreleri 4-5-1 değişikliği çare olarak. Bir de sahaya atılan maddeler adres, Burak... Anlamsız ve sırf bu yüzden yaşanan anlamsızlıklar yıllardır...

Sonra Elmander, yine 4-4-2, başımız döndü. Bu ara ve Adrian’la kaçan gol var ki anlatmakla olmaz, izleyin. Sonrası verilen açıklar Galatasaray kalesinde. 80 dakika kör topal da olsa üstün oyna, son anlarda tabiri caizse ölüyü dirilt, hababam kalende kıvran. Olacak iş değil. Neyse ki Yunus Kaptan düdüğü çaldı. Derin bir oh, tatile lider girildi...


24 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Doyasıya yaşayın!‘’

Galatasaray klasik ve beklenen 11’i ve 4-4-2 taktiği. Hadi geçelim ahkama...

Golle başladı maç. Belki inanmayacaksınız ama gerçek diğer yanımda oturan gazeteci arkadaşım Süleyman Rodop pozisyon öncesi, “Şimdi gol olur, golü de Bekir kendi kalesine atar dedi.” Öyle de oldu. Birrr korku filmi gibi! Golün jeneriği Hamit’in direkte patlayan şutunda belli etmişti kendisini. Hızlı başladı Floryalılar çabuk yoruldular. Hababam yan pas, basit top kaptırmalar. Birde yenilen gol var ki toplu infaz Hasan Ali ayaklı.. Ve tam işler ters giderken Selçuk’un mükemmel imzası alışılagelen, kendine geliş. Tam bir orta alan kavgası sazı eline alanın üstünlüğü eline geçirdiği ve Galatasaray’ın skor olarak önde olmasına rağmen iyi oynamadığı bir ilk 45.

İkinci yarı baskı kuran konuk takım. Fatih Hoca baktı olmuyor. Umut-Yekta değişikliğiyle merkezi beşledi. En dogru olanı yaptı. Çünkü o ana kadar bir anlamda ‘Kal‘ gelmişti Galatasaraylı kramponlara. Nihayet oyuna denge gelmesi. Hatta can alıcı kontralar ev sahibinde. Meireles’in kızarışı da maç skorunu yavaştan belirledi. Genelde futbol kalitesinin düşük fakat renginin maksimumda olduğu bir derbi yaşadık. Herşeyden kıymetli 3 puanı kazanan Galatasaray oldu ve ilk yarıyı bir hafta evvel hemen hemen lider bitirmeyi garantiledi. Hepinize tebrikler kucak dolusu Semih ve Amrabat’a ise duble...

17 Aralık 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Şık...‘’

Galatasaray’da, Braga maçındaki bazı kramponların yokluğu da düşündürücü. Merkezde Selçuk, Yekta ve Aydın üçü bir arada. Risk gibi görünse de Fatih hocanın başka alternatifi yok bu trafikte. Amrabat’ı saymıyorum takımda dikine oynayan tek krampon olarak; O’nun olması zaten farz. Fazla lafa gerek yok görelim, bakalım ve geçelim maça, her iki takıma da hayırlısı diyerek..

Keyifli bir ilk yarı. Golü tarif etmeyelim diyoruz ama Umut 43. saniye yazarsa el mahkum anlatacağız. Eboue gönderiyor, Umut yaradana sığınarak vuruyor tabiri caizse, sonra sazı eline alıyor ev sahibi. Neler kaçıyor, defans hallaç pamuğu, bu arada Erman’ın golü de var araya sıkışan. Yalnız o pozisyon öncesi faul var mıydı? Ben bilmem hocamız Serdar Tatlı söylesin. Maçı idare eden ve tüm futbol ailesi tarafından hangi takımın sempatisini taşıdığı bilinen İlker Meral olunca kafa karışıyor kusura bakılmasın. İşler kötü giderken erken yılbaşı piyangosu olarak Amrabat yollu, Kuzeyin Oğlu’nun imzası geliyor Sivas’ın baskısını eriten...

İkinci 45 her şey konuk takımın istediği gibi gerçekleşiyor. Umut’un dublesi Yekta’nın gayreti ‘şık’. Dakika 68’de Burak çıkıp Engin girince bana göre maç bitti paydos yapıldı. 4- 5-1’e dönen Fatih hoca düğmeye basıp ‘tamam’ dedi. Dün akşam imzaları atanları saymazsak başta Amrabat, Dany, Selçuk İnan ve Yekta arkadaşlarından bir gömlek daha iyiydiler. Başta da söyledik, zor maçtı kazasız bitti Galatasaray için. Akşam sona erdi, gözler Arena’ya dikildi.

Anladınız işte, yormayın beni Fatih Terim misali...

09 Aralık 2012, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI