Arama

Popüler aramalar

‘’Kurtlar Vadisi ( Çakır )‘’

İlk golde Hamit’e yapılan duble faulu görmezden geldiniz anladık. Görme sorununuz olabilir, saygı duyarım. Ya Eboue’ye yapılan faulle, Webo’nun attığı gole ne diyeceksiniz. Ülkemizin tartışmasız en basiretsiz hakemini görün siz, değerlendirin. Ayıp Sayın Cüneyt Çakır, Fenerbahçe’nin size ihtiyacı yok. Zaten ilk 45 dakikanın mutlak hakimi ev sahibiydi. Sizin devreye girip başrole geçmenize ne gerek var. Ama doğru, gönlünüzün takımına nedense kayıtsız kalamıyorsunuz. Sayenizde Manchester United - Real Madrid maçında tüm dünyaya rezil olduk, unutmadık. Gerçi alıştık 4 gün önce son dakikada Eskişehirspor’un buz gibi golünü yazan yok. Bunu da es geçersiniz, es-esi bitirdiğiniz gibi vicdanı olmayıp biat edebiyatı olan gönüllerde.

Hakem efendiyi bırakalım nasıl bırakacaksak... İlk yarı Fenerbahçe çok arzulu. Her taraftan baskı. Floryalılar kayıtsız. Bırakmışlar. Kızmasınlar, tarih şampiyonluğu yazacak maçları değil. İlk gol penaltıdan. Gökhan Gönül’ün elle dokunuşu Burak’la öne geçiş. Sonrası Webo ve Çakır, Kurtlar Vadisi’ni gölgede bırakan diyelim. İkinci yarı aynı senaryoya devam. Konuşmayım diyorum ama Muslera ve Drogba dışında kılları kıpırdamayan Galatasaraylı futbolcular, tatile erken çıkmışlar. Ya da biri Fenerbahçe maçının önemini anlatmamış. Herşeye ragmen yakışmadı. Fenerbahçe’yi tebrik eder, lig ikinciliğini kutlarım. Ama alkışlar haftaları deviren, şampiyon olan Galatasaray’a...

13 Mayıs 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Mayıslar bizimdir‘’

Yollardan başlayalım isterseniz. Stada geliyoruz. İstanbul Sarı-Kırmızı’ya boyanmış adeta. İnsanların yüzü gülüyor, tabi hafifte olsa heyecan izlerini de taşıyarak. Stat çevresi ise daha renkli. Gripin Grubu’nun konseri, yarışmalar, coşkunun olması için yok yok. İçerisini anlatmama gerek var mı? İşte bu duygularla başladı Galatasaray-Sivasspor karşılaşması.

Golle başladı akşam, Selçuk frikiği bir adım daha yaklaştırdı hedefe. Çok şık vurdu başarılı krampon Borjan’ın yapacağı hiçbir şey yoktu. Sonrası gol kaçırma yarışı, iki Burak, bir Drogba. Kaçanların biri girse stres de bitecek heyecan da. Fenerbahçe’nin Belediye önünde mağlup duruma düşmesi bile umurlarında değil. Onlar her zaman kendi işlerini kendi bitirdikleri için sürekli gol arama ve bitmeyen pres. Olmadı, ilk 45’i sadece tek farkla önde bitirerek soyunma odasının yolunu tuttular Floryalılar. İkinci yarı da aynı enerjiyle başladı. Oyun düzeninde tek fark Sneijder’in sol taraftan alınıp merkeze çekilmesiydi. Ve Kuzey’in Oğlu Burak’ın şampiyonlugu getiren imzası taraftarı sevince boğdu. Arkadan Selçuk bir kez daha. Sonra yine Kuzey’in Oolu. Bundan sonra taktik maktik yazılması abesle iştigal. İki hafta önceden 19. şampiyonluk 19 bin defa tebrik. Başta Başkan Ünal Aysal-Fatih Terim ve tüm kramponlara. Kutlu olsun. Son olarak taraftarın sloganıyla bitirelim tribünlere yapışan, çığlıkların yıldızlarla öpüştüğü; ‘Mayıslar bizimdir’

06 Mayıs 2013, Pazartesi 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kutlu olsun...‘’

Kimse alınmasın pek inandırıcı ve samimi gelmedi, geçmişin muhasebesini yaparsak. Maçtan önce konuk takımın taraftarlarının biber gazı yemesi hepimizi üzdü. Ne oldu ne bitti bilinmez ama sanırım bir açıklama gelecektir. Neyse diyemeyeceğim pek neysesi, olmuyor artık.

Önce ilk 45. Oynayan hucüm organizasyonlarını hakkıyla yapan takımın adı Gaziantep. Misafir takımda bir Melo ve Muslera. Diğerleri gereksiz bir panik içinde. İlk şutun 36. dakika. Hiçbir dogru düzgün atağın yok. “Merkez” diyeceğim ama orta alanında ki hakimiyetin koskoca bir sıfır. Anlaşılamayan bir oyun modeli. Hele Hamit’i hiç sormayın. Rakibi Fenerbahçe’nin erken gol yemesi mi acaba kramponlara kilit vuran? Tam tersi olması lazım moral gücünü de ekleyerek.

İkinci yarı daha düzgün Floryalılar. Selçuk’un devreye girmesi oyuna Yekta’nın yerine sonradan giren Emre Çolak’ın arzulu oyunu dengeleri değiştiren etkenlerdi. Gol, “Kuzeyin oğlu” Burak’tan geldi. Sonrası kabus. Cenk Tosun ve arkadaşları yüklendikçe yüklendiler. Semih ve Riera hayati hamlelerde bulundular hayat veren. İstanbul’dan arka arkaya goller geldi.. Ve puan farkı 7’de kaldı şampiyonlukta haftaya. Matematiği de hesaba katarsak. Artık kutlu olsun...

29 Nisan 2013, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Drogba, Melo ve Zan...‘’

Fatih Hoca Sneijder’i dinlendirip, Yekta’yı sürmüş ilk onbirine. Kendi tribünde her zaman ki gibi saha içinde Drogba ve asistanı Melo, bugüne kadar böyleydi bundan sonra da böyle olacak Terim’siz. 9 maç verdiler ya ders olsun diye abartıp, içlerindeki Fatih Terim kompleksini tatmin etmek adına. Neyse geçelim. Bu kez Ümit Davala ve Tafarel var kenarda beyin takımından çareler tükenmez cinsinden. Gerçi 90 dakika hiçbirini göremedik tavır gereği çıkmadılar yerlerinden...

Hareketli ve hararetli başladı maç. Burak’ın erken golu önceki Ordu ve Mersin karşılaşmalarında yaşanan paniğin yaşanmayacağının habercisiydi adata Elazığ önünde. Sonra Drogba’nın imzası tam rahatlatmışken ev sahibini, Dany çıktı sahneye hem de ne çıkış. Anlamıyorum böyle bir hata nasıl yapılır. Galatasaray’da oynuyorsun ayakların birbirine giriyor. Neyse ki Drogba tekrar devreye girip taraftarının Cuma akşamını zehir etmedi. Unutmadan misafir takımın hababam hucum oynaması da Floryalılar’ın ekmeğine yağ sürdü... İkinci 45 karşılıklı yoklamalar, hovardalıklar. Skora göre ev sahibinin garantiye oynaması. Arkada her daim yardıma koşan Gökhan Zan. Merkezde toparlayıcı son haftaların yükselen değeri Melo. Brezilyalı biraz erken kendini bulsa şampiyonluk yarışı erken sonuçlanırdı. İleride tartışmasız isim ise Drogba. Çok büyük bir şans O’nun gibi bir futbolcunun buralarda olması. Ev sahibinde oyuncu değişiklikleri başladığı anda benim için maç bitti. Yine kayıp puan yok, yine liderlik devam. Aramızda kalsın eger Antep maçında da manzara değişmezse, şampiyonluk hayırlı olsun.

20 Nisan 2013, Cumartesi 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fatih Terim...‘’

Haklılar Fatih Hoca ne yaptı bugüne kadar kayda değer. Ben size söyleyim alavere, maç satma, haksız puan kazancı, alayı Fatih Hoca’dan geçer (!) Şimdiye kadar Türk futboluna ne kazandırmıştır ki (!) Saymayım maçı yazamayız. Hakkını araması suçtur, bu espri değil. Vurun Kahpe’ye eskidi şimdi Vurun Terim’e moda. 9 maç kesmez aslında ömür boyu men verseydiniz hepiniz rahatlardınız. Evet lider hocasız Karabük deplasmanında. Yerine Kulübede Taffarel, saha içinde Drogba var...

Önce ilk yarı. Bana göre konuk takım kapanan rakibine göre daha iyiydi. Eboue ve Riera arkadan gelip hucüma katkı sağlamaya çalıştılar. Sneijder, Madrid maçındaki çıkışını devam ettiriyor. Ama yine de gol pozisyonu karaborsa. Burak’ın son vuruşlarındaki çelişkileri skoru değiştirmeyen en önemli etkendi, olur her maç yazacak diye bir kanun yok. İkinci 45 Drogba ve arkadaşları kazanmak için ne gerekiyorsa yaptılar. Süperstar Drogba’nın asisti ve Sneijder’in imzası. Bu gol çok önemli, tüm Galatasaraylılar bu golü bir kenara yazsın, sezon sonu bakıp ne demek istediğimi daha iyi anlayacaklar...

Öne geçtikten sonra biraz vites küçültme, Burak’ın kenara alınması. Emre Çolak’la merkezin beşlenmesi. Fatih Hoca’dan pardon Taffarel’den önemli bir hamle. Dün akşam başta Drogba, Sneijder diğer arkadaşlarından alkışı biraz daha fazla hak eden isimlerdi. Fatih Hoca ‘Ben aydan bile idare ederim her türlü cezaya razıyım’ demişti. Biz de şöyle diyelim izin verirseniz. 3 puan yine geldi, hocasız, kayıpsız, yardımsız, engelleyemezsiniz...

14 Nisan 2013, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Alınlarınızdan öpüyorum....‘’

Üstelik Real Madrid gibi bir dünya markasıyla eşleşmiş. Bana göre buraya kadar ülke puanı olsun, prestij keza duble hepsini sırtına yüklemiş koymuş önümüze hem de bir çuval dolusu. Ne demişti Adnan Öztürk sezon öncesinde, ‘Stadımızda Şampiyonlar Ligi notalarını duymak için sabırsızlanıyorum. Bu daha başlangıç.’ Evet bence de başlangıç. İlerleyen yıllarda ne demek istediğimi daha iyi anlayacaksınız...

Önce Fatih Terim ve ögrencilerine bir teşekkür edelim kendimizce. Sonra maç öncesine gidelim İstanbul sokaklarına. Abartmıyorum metro, metrobüs, alışveriş merkezleri Sarı-Kırmızılı insanlarla doluydu. 3-0 yenilgiden sonra hayal peşinde koşan değildi bu insanlar. Takımlarının geldiği noktada gururlarını paylaşıyor ve teşekkürlerini sunuyorlardı bu şekilde; üstelik Arena’da bir tek koltuk boş bırakmayarak. Gerisi faso-fiso.

Erken gelen bir gol Ronaldo ayaklı. İlk yarıyı konuşmaya gerek yok daha fazla. Ama bir ikinci 45 var ki akıllara durgunluk veren. Önce Eboue sonra Sneijder ve Drogba. 3 oldu iyi mi. İnanılmaz. Yetmedi. Yetmeyecekti. Madrid’te Burak’a verilmeyen penaltı kaderi çizmişti. Ronaldo’nun son imzası maçı bitirdi. Bu takım başta da dediğim gibi önümüzdeki seneler çok daha güzel yer yerlere gelecektir, kimsenin kuşkusu olmasın. Yeterki Müslüman mahallesinde salyangoz satmaya kalkıp, Fatih Hoca’yı yemeyin yeter! Adres belli açmayalım zamanı değil. Çünkü bu çocuklar Fatih Hoca’yla çok iyi, affınıza sığınarak mahalle ağzıyla harbiden çok iyi. Alınlarınızdan öpüyorum...

10 Nisan 2013, Çarşamba 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Drogba-Melo ve Muslera‘’

Havanın güzelliği mi, yoksa Avrupa moralsizliği mi bilinmez. Ama bana saçma geliyor böyle bir tablo. Bir tek koltuk bile boş kalmamalı şampiyonluk yolunda. Fatih Terim’den hafifte olsa rotasyonlu bir kadro Mersin önünde. Sabri, Hakan ve Emre Çolak. Selçuk ve Riera’nın yokluğu da bu mecburi rotasyonu gerçekleştiren etkenler.

Tam bir felaket ilk 45 ev sahibi takım için. Önce yenilen gol, bitmedi sonra tam atağa çıkarken rakibine verdiği bir avuç pozisyon. Muslera olmasa en az üç olurdu abartmıyorum. Durun daha Dany’nin kızarışı ‘Hakem Bey’ haklı. Sinirlerin bozulması, sarı kartların havada uçuşması. Bunlarda da ‘Hakem Bey’ haklı. Ama Fatih Terim’in ‘Hakem Efendi’ tarafından atılması tam bir skandal. En azından bizim olduğumuz yerden öyle görünüyordu. Ne isterler Fatih Hoca’dan bilinmez. Biliniyor da konuştuğumuz zaman amigo oluyoruz. Şalter inmişti demiştik haftalar önce, her geçen gün daha da iyi anlayacaksınız. Haa, birde bu kötü oyuna rağmen Burak imzalı direkten dönen duble atak.

İkinci yarı büyük bir baskı Floryalı’lar tarafından. Drogba ve Melo ateşleyici ve gecenin en iyi kramponlarıydı. Seyirci ayakta kalpler duracak. Kaçan pozisyonlar. Sonunda Didier Drogba’nın ustalığı ile kazanılan penaltı. Yanlış anlaşılmasın buz gibi penaltı. Melo ve beraberlik. Arkadan maçın kahramanı Tanrı’nın da yardımıyla Drogba’nın enfes imzası. Bir atılan daha var kenardan, bu kez Hasan Şaş. Bu hengamede göremedik, özür! Kalan Ümit Davala’ydı. Davala da dışarı, inanılmaz! Kulübe masör Uğur’a kaldı. Bu arada Drogba’dan bir gol daha. ‘Oh’ dedi taraftar, 3 puan çok ama çok zor geldi ama hoş geldi.

07 Nisan 2013, Pazar 20:00
YAZININ DEVAMI

‘’Güçlü olacaksın...‘’

Ronaldo ve Benzema’nın gollerine rağmen hala inanmak için zorluyorum kendimi. Hayal değil gördüğüm nedenlerim var. Drogba ve Eboue ile kaçırdıklarımız ve verilmeyen penaltımız yenilen iki gole rağmen umudumu kaybetmiyoruz. Gol pozisyonu veriyoruz ama giriyoruz da. Bir Sneijder aksıyor anlamsızca. Dün gece deneyim ve beyin olarak O’na çok ihtiyacımız vardı. Bu beklentimiz maalesef boşa çıktı...

İkinci 45 Sneijder’i yanına alıyor Fatih Hoca haklı olarak. Yerine Gökhan Zan’ı alması çoğumuzu şaşırtmış olabilir fakat dakikalar ilerledikçe baktık ki ilk yarı çıkamadığımız kanatlardan Eboue ve Riera ile gelmeye başladık bir nebze de olsa. Sağlama gibi görünse de tatlı bir risk alınmıştı çare yoktu. 3’ü de görünce olay bitti, rüya da. Şu dakikaya kadar elinden geleni esirgemeyen Galatasaraylılar’a kimse bozulmasın. Onlar buraya kadar ne gerekiyorsa yaptılar...

Yalnız yenilebiliriz elenebiliriz de ama maçın hakemini de konuşmak lazım. İlk yarıda vermediği bir penaltıyla hızını alamayan Norveçli düdük, bu kez de Burak’ın ceza alanında ayağına basılmasını, bırakın es geçmeyi bir de futbolcumuza sarıyı bastı iyi mi. Bu görüntüleri görünce tüm takımlar eşittir ama büyük takımlar daha eşittir lafı aklıma geldi. Ve ligimizdeki Anadolu takımların çektiklerini bir kez daha anladım. Dünyada bu kural değişmiyor, her zaman güçlü olacaksın başka çare yok...

04 Nisan 2013, Perşembe 20:00
YAZININ DEVAMI