Lozan kampı, 1 ay önce enkazı devralıp, süratle onarım çalışmalarına başlayan teknik direktör Aykut Kocaman ve futbolculara biraz daha zaman gerektiğini gösterdi. Kocaman, ilk başta yaptığı değerlendirmede, “Zincirler arasında büyük kopukluklar var. Takım birbirinden uzaklaşmış. 3. etap kamp dönemi sonunda mesafeyi biraz olsun daralttık. Ama zamana ihtiyaç var. Bu kopukluk tam olarak 1-2 ayda ancak düzelir” demişti.

5 maçta galibiyet yok

Aykut Kocaman’ın ne kadar haklı olduğunu Lozan kampında gözlemledik. Biri Topuk yaylasında, 4’ü ise İsviçre’de olmak üzere oynanan 5 hazırlık maçında 2 beraberlik 3 de yenilgi alındı. Belki bu sonuçlar sezon öncesi taraftarı tatmin etmeyebilir. Ama Sarı-Lacivertli futbolcular bu maçlarda ilerisi için ışık saçtılar. Yolun henüz çok başındalar. Zamanla bu takım daha iyi olacağının sinyallerini veriyor.

Ahmethan ve Oğuz’a dikkat

Stoch, Salih, Alper, Ozan ve Aatif gibi futbolcular için bu kamp süreci büyük şanstı. Bu isimler yeniden doğmak için adeta kendilerini paraladı. Gençlerden Ahmethan Köse ile Oğuz Kaan Güçtekin’in yeni sezon için A takıma el salladıklarını gördük.

Neustadter çok farklı

Defansta ise Kjaer ve Skrtel’i izlerken gözlerimize inanamadık. Büyük bir düşüş içindeki bu ikilinin bir an önce toparlanması, yorgunluklarını atıp, kendilerini futbola vermesi gerekiyor. Bizi en çok şaşırtan ise Roman Neustadter oldu. Rus oyuncunun sergilediği performans parmak ısırttı. Aykut Kocaman’ın, “Ayağı çok düzgün. Hazır geldi. Çok istekli” dediği bu oyuncunun bir maçta kaşından yaralanıp, Marsilya maçında forma giyemeyen oyuncunun, dikişleri düzelmeden Bilbao ve Monaco karşısına çıkması, futbolu ne kadar özlediğinin bir göstergesi oldu. Artık herkesin gözü Avrupa Ligi’nde oynanacak olan 3. ön eleme turu maçına çevrildi.

Yeniler tam isabet

Takıma yeni katılan isimlerden Dirar, Valbuena ve Kameni’nin nokta atışı olduğunu gördük. Mehmet Ekici ise sakatlığı nedeniyle İsviçre’de fazla boy gösteremedi. Ama daha önceki görüntüsüyle takımın vazgeçilmezlerinden biri olacağının sinyallerini verdi. Henüz seyretme şansı bulamadığımız Mauricio İsla ve Eljif Elmas ne getirir bilinmez. Ancak Volkan Demirel, Şener ve İsmail’in büyük düşüşlerine şahit olduk.

RvP çok farklı

Bir de futbola susamış, takımdan gitmek istemeyenlerin çabasını gözlemledik. Kampın en çalışkanlarından biri de Van Persie idi. Hiç olmadığı kadar istekli gördük kendisini. Ancak şu anda takımda tek forvet olması, onu da zorluyor. Rekabete ihtiyacı var. Yapılacak bir takviye, onun formunu da üst seviyeye çıkartacaktır. Ayrıac Josef’in de kampın iyileri arasında olduğunu söyleyebiliriz.

Fenerbahçe, İsviçre kampındaki ilk sınavında Portekiz’in güçlü ekibi Sporting Lizbon’la karşı karşıya geldi. Kanarya maçı 2-1 kaybetti. Sarı- Lacivertliler, Sporting karşısındaki ilk tehlikeli atağını, 21. dakikada yakaladı. Dirar sağdan götürüp, Robin van Persie’ye verdi. Hollandalı bekletmeden Valbuena’ya bıraktı. Ancak Fransız yıldızın ceza sahası içindeki müsait vuruşu, savunmaya çarpıp kornere çıktı. 32’de Sporting’in sağdan Medeiros’la kullandığı serbest vuruşta kaleci Volkan Demirel boşa çıktı, Coates kafayı vurdu. Arka direkteki Dost’un vuruşunda Skrtel’e çarpan top, ağlarla buluştu: 1-0. 40’ta Şener sağdan ortaladı. Portekizli oyuncunun eline çarpan topta hakem devam kararı verdi.. Ve Dirar sağ çaprazda önünde kalan topa vurdu ve beraberliği sağladı: 1-1. 44’te Valbuena, ceza sahası çizgi üzerinde şutunu gönderdi, kaleci Jug son anda topu kornere çeldi. İlk yarı 1-1 bitti.

4 isim 90 dakika oynadı

İkinci yarının ilk dakikasında Doumbia sağ çizgiye inip, pasını verdi. Medeiros’un şutunda Şener topun önüne geçip, golü engel oldu. 74’te Mattheus soldan ortaladı, Doumbia kafayı vurdu, Volkan topu çelmeye çalıştı ama gole engel olamadı: 2-1. Sadece kaleci Volkan, Şener, Josef ve Alper’in 90 dakika sahada kaldığı maçta Kanarya, kalan dakikalarda beraberlik golünü bulamadı ve ikinci hazırlık maçından da yenilgiyle ayrıldı.

Maçın adamı Valbuena

Sarı- Lacivertliler’deki ikinci karşılaşmasına çıkan ve oyunda kaldığı süre boyunca istekli bir görüntü çizen Mathieu Valbuena, maçın adamı seçildi. Ödül olarak saat hediye edilen Valbuena, “Maçın adamı seçilmemden daha önce takımın performansı daha önemli. İlk maça göre gelişimimizi görebiliyoruz, daha iyiye gidiyoruz. İlk yarıda çok iyi bir görüntü ortaya koyduk. Hocamız da elinden geleni yapıyor” dedi.

Başarıya aç taraftar bu sezon sabırla futbol takımından başarı bekledi. Ancak tüm cepheler bir bir düştü. 2. yarının başında Süper Lig, ardından Avrupa Ligi, son olarak da Türkiye Kupası bir kuş gibi elden uçtu. Taraftar küstü, Ülker Stadı’na gidip, takıma destek verenlerin sayısı dibe vurdu.

Adı büyük, kendi ortada görünmeyen futbolcular bir tek derbilerde coştu. Advocaat bile bu durumdan pay çıkardı. Ezeli rekabet, futbolcuların kalkanı olurken, Trabzonspor maçı öncesi hedef 3.’lüğe sabitlendi.

Gönül alma maçı

Advocat kulüp kariyerini sonlandıracak ama futbolcular için hayat devam ediyor. Yönetim gelecek yılın planlamasını yaparken, onlar şimdiden planlamadaki yerlerini sorgulamaya başladı. Basketbolda gelen başarı ise camiada futbolun ikinci plana itilmesine yol açtı. Bu durum Samandıra’da hafta boyunca hissedildi.

Şimdi top oyuncularda... Bu ruh hali ile bu sezon İstanbul’daki son maçlarına çıkıp, bir anlamda kırgın taraftarın da gönlünü almaya çalışacaklar.

Böylece artık alkol oranı belli bir seviyenin üstünde olan futbolseverler artık stadyumlara alınmayacaktı. Dün de Konyaspor-Fenerbahçe maçında bu yeni düzenlemeyi gözlemledim. Güvenlik güçleri iki takımın taraftarlarını önce stadyum girişinde kontrolden geçirdi. Üstleri dikkatlice aranan futbolsevelerle ilgili polisler özellikle alkol konusunda titizlerdi. İlk izlenimlerimizde şiddet içeren olaylara rastlanmadı.

Fenerbahçe taraftarı olsun Konyaspor taraftarı olsun maç boyunca küfür de etmediler. Siyasal pankartların önüne geçebilmek adına tribünlere sokulan pankartlara maç öncesi polis dikkat etti. Özellikle kadın futbolseverler mücadeleye büyük ilgi gösterdiler. Bazılarıyla konuştum gelen ortam yorum, “Umarız hep böyle olur bizler de maçlara rahat bir şekilde gideriz küfür işitmeyiz. Kazananı alkışlarız” şeklinde oldu. Kısacası Konya’daki izlenimlerim olumluydu. Umarım tüm sezon bu şekilde devam eder.

Derbi öncesi sakatlıklarla boğuşan Fenerbahçe, bu handikapı aşarsa Fiyapı İnönü Stadı’ndan istediği sonuçla ayrılabilir. Aykut Kocaman’ın sahaya süreceği Mehmet Topuz ve Volkan Demirel, derbiye antrenman eksikleriyle çıkacak. Bunlara ağrıları bulunan Yobo da eklendiğinde, Sarı-Lacivertliler’in bu akşam işi çok kolay olmayacak izlenimi verebilir. Dia’nın da kadroda olmayışı Kanarya’nın eksilerinden gibi görünebilir, ancak bu durum Fenerbahçe cephesinde pek fazla dert edilmedi. Kaleci Volkan Demirel ve Mehmet Topuz’un oynayabilecek durumda olması ise Sarı-Lacivertliler’de morallerin tavan yapmasına neden oldu. Aykut Kocaman’ın en büyük kozu ise şüphesiz Alex de Souza olacak. Kaptan gününde olursa, sazı eline alır. Deplasman maçlarındaki etkili oyunu da Fenerbahçe’nin derbide ki artılarından.

Kötü tezahürat motive eder

Sarı-Lacivertli taraftarların alınmayacağı maçta, Beşiktaş seyircisi bilinen performansıyla Fenerbahçeli futbolcuları 90 dakika boyunca zorlayacak en önemli etkenlerin başında geliyor. Ancak Aykut Kocaman ve öğrencileri, Siyah-Beyazlı taraftarların tezahüratlarını, kendilerini artı motive edecek bir şekilde algılarsa, seyircisiz oynamanın dezavantajını, avantaja çevirebilir.