Arama

Popüler aramalar

‘’Anlayana!‘’

Öyleyse Trabzonspor’un Avni Aker’de kaybettiği maçı lehine çevirebileceği koskoca bir 90 dakikası vardı önünde. Dedim ya, iki devreli maç gibi sadece oyun süreleri ve devre arası biraz fazla uzundu, lig süper, final süper olunca, boylesi gariplikleri de yasamamız normal sayılır artık.

İlk maçtaki hatalardan ders çıkarmışçasına, orta sahayı kalabalık tutup, defansa çabuk dönen ve yine ilk maçın aksine fazla top kaybı yapmayan Trabzonspor ilk yarı boyunca rakibine bir iki pozisyon dışında ciddi sayılabilecek pozisyon vermezken, en net pozisyondan da Burak Yılmaz’la yararlanamayan taraftı. Puan kaybına tahammülü olmayan Galatasaray bu defa baskı altında oynayan taraftı, rahat olan taraf ise Trabzonspor’du. Bu da sahadaki oyuna her yönüyle yansıyordu, bu görüntüden ortaya çıkan netice, beraberliğin dahi Galatasaray için kazanç olacağı yönündeydi.

Nitekim öyle de oldu. Galatasaray çok şeyler beklediği maçtan bir puanla ayrılırken, ‘kaybedilmemiş her puan kazançtır’ diye düşünüyordu herhalde. Neticede kaybettiğiniz değil, kazandığınız puanlar sizi hedefinize taşırlar.

4 gün önce oynanan maçta Galatasaray, Trabzonspor’a atacağı gollerin hepsini bir maçta attığı için, ya da Trabzonspor yiyeceği gollerin tamamını ilk maçta yediği için bu maça da golsüz beraberlik düştü.

Günlerdir bu maçın neticesi için sosyal medyada çirkin yakıştırmalar yapanlar da kendi çirkinlikleriyle baş başa kaldılar. Aynayabaktıkları zaman utanacaklar mı acaba diye düşündüm, ama zaten onlarda utanacak yüz olsa, oynanmamış bir maç üzerine bu kadar çirkin yakıştırma yapmazlardı.

Not: Yazarımızın pazar günkü ‘Beyaz Mendil’ yazısı teknik hatadan dolayı yayınlanamamıştır. Yazı, fanatik.com.tr’de yayınlanacaktır.

03 Mayıs 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Beyaz mendil‘’

Her iki takımın da futbol adına ortaya pek fazla bir şey koymadığı, adlarına ve büyüklüklerine yakışmayacak kadar kötü bir performans sergiledikleri bir maç izledik. Bir şeyi ne kadar sık tekrarlarsanız o şey ya refleks olur ya da alışkanlık. Pas hatası yapmak bu sezon Trabzonspor’da uzun uğraşlardan sonra yerine oturan bir görüntü oldu çıktı ortaya. Ve dün gece de bu özelliğinden hiç ödün vermedi Bordo-Mavililer. İlk yarıda pas yüzdesi rakibinin yarısı kadar bile değildi. Yaptıkları yegane şey, ayaklarına geçen her topu kaleye şutlamak oldu. Özellikle Adrian’ın deneme yanılma yöntemiyle şut çekmeyi öğrenir gibi bir hali vardı sahada.

Halil’in golü maçın saha içerisindeki en güzel görüntüsü olarak zihnimizde kalırken, tribünleri dolduran 22 bin bayan ve çocuk taraftarın coşkusu, 90 dakika boyunca sallanan beyaz mendiller, tatsız tutsuz maçın sıkıntısını unutturan görüntülerdi.

Beyaz saflığın ve temizliğin sembolüdür. Aynı zamanda İspanyollar’ın protesto amaçlı olarak sıklıkla kullandıkları bir şeydir beyaz mendil. Hangi açıdan baklırsa bakılsın, yerine oturan bir gösteriydi. Karadeniz insanı zekidir, hele kadını bazen erkeğinden daha zekidir. Ayrıca ne kadar kibar ve hanımefendi olduklarını da tüm ülkeye bir kez daha gösterdiler dün gece. Onrun için verilen mesajların doğru olarak algılanmasında yarar var. Küfürsüz kafirsiz bu tür protestoları sadece güzel bir tribün şovu olarak değerlendirip kenara çekilmeyin. Madem ki futbolumuzu güzel bir noktaya çekmek için uğraşıyorsunuz, o zaman yapılan güzel protestoların içeriğini de iyi algılayın.

22 Nisan 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Süper Final!‘’

Logo değiştirerek, çimlerin üzerine pankart döşeyerek futbolumuzda yaşadığımız olumsuzluklarin üzerini de bir güzel örttük. Yalnız bu oyunun adını Süper Final koyacağınıza kimin adına yapılmak zorunda kalındıysa, onun adını verseydik çok daha anlamlı olacaktı! Franco futbolla halkı uyuttuğunu soylemişti, biz ise bulduğumuz akıl almaz yöntemlerle futbolu uyutuyoruz, içimize kapanıp zaman içinde futbolu elle oynamaya başlarsak buna hiç kimse şaşırmasın. Maça gelince ilk yarı boyunca Fenerbahçe topla daha fazla oynayan, Trabzonspor ise orta sahada baskı yaparak kazandığı toplarla uzaktan rakip kaleyi yoklayan bir görüntü verdiler. Trabzonspor uzaklardan kaleyi yoklaya dursun Baroni’nin uzaktan gelen şutunda da golü kalesinde gören taraf oldu.

Devre arasında soyunma odasında Colman ne içti bilemeyeceğim ama ikinci yarıda neredeyse aldığı bütün topları rakibe kaptırdı. Nitekim bunlardan birisi de Fenerbahçe’nin ikinci golü olarak Trabzonspor ağlarına gitti. Trabzonspor maç boyunca tek bir organize tehlikeli atak yapamadan maçı tamamladı. Bu kadar düsük pas yüzdesi ve top kaybıyla erken tatile çıkmış bir görüntü verdi Bordo Mavililer. Böyle oynamaya devam ederlerse bu ligi 4. olarak bile zor bitirirler.

Süper bir maç oldu, uzun zamandır hasret kaldığımız futbola doyduk hepimiz. Bu Süper Final her kimin fikrisye onlara ne kadar teşükkür etsek haklarını ödeyemeyiz.

16 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’2. Aydınus vakası‘’

Sow aktif alanda, yardımcı bayrağı kaldırıyor, Aydınus santrayı gösteriyor? Top oyunda, Selçuk ceza sahası içinde Burak Yılmaz’a taban giriyor, Aydınus oyunu devam ettiriyor ve elit hakem olma yolunda hızla ilerliyor! Futbolda dün yoktur, bugün vardır. Dün Aydınus’u yerin dibine sokanlar, bugün baş tacı yapabilirler. Hani bir şarkı vardı ya, “Kafa nereye biz oraya” diye, eleştirirsin, yerin dibine sokarsın, ama kazara dümene geçtin mi, “Kafa nereye biz oraya”, dün dündür bugün bugündür.
Maçın ilk yarıdaki görüntüsü ise yabancı bir gözle izlendiği zaman en fazla 15 dakika izlenebilirdi ancak, çünkü 15. dakikadan sonra yabancı rahat ve derin bir uykuya dalardı. Maçın ilk yarım saati dolarken her iki takım adına da faul sayısı ikiydi, varın gerisini siz düşünün artık. Bakmayın biz de heyecan var da mecburen izledik. Sakin oynayın dediysek, uyur gezer gibi oynamanız gerekmiyordu. En azından top rakipteyken orta alanda basabilirdik, ellerini kollarını sallayarak kalemizin önüne kadar gelmeleri gerekmiyordu.
34. dakikada atletler tamam, nedeni bir protesto ama yabancı madde atmak da neyin nesi oluyor? Zaten birileri öküzün altında sinek arıyorlar. Niye malzeme veriyoruz ki?
İkinci yarıda yapılan oyuncu değişiklikleri maça beklenen hareketliliği getirmiş oldu. Trabzonspor önde basınca rakibini de hataya zorlamaya başladı. Nitekim bunlardan birinde Bekir’in asistinde Burak Yılmaz topu köşeden ağlara bıraktı. Bu dakikadan sonra Halil, Burak ve Colman’ın gayretleri beklenen golü getirmezken, neredeyse aynı oranda da kalesinde pozisyon verdi Trabzonspor.
Neticede bu yıl Avni Aker’de ikinci bir Aydınus vakası izledik ki, o yönüyle bir hayli geldi bu maç bana.

02 Nisan 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Colman oynarsa...‘’

Burak Yılmaz rekoru kıracak mı? Necati, Arena’da ilk golünü atabilecek mi? Play-Off lideriyle Trabzonspor arasındaki fark azalacak mı, yoksa artacak mı? Maç öncesi sıkça gündeme getirilen bu soruların altında yatan bir gerçek vardı ki, dün geceki maçta hiç kimse golsüz beraberlik gibi bir şey beklemiyordu. Maçın başlamasıyla birlikte Trabzonspor’da, Zokora, Colman ve Alanzinho’dan oluşan orta saha her iki yönüyle de oyuna ağırlığını koyunca topa daha fazla sahip olan ve oyunu yönlendiren taraf oldu.
Trabzonspor’un özellikle Colman’ın üst düzey performans gösterdiği maçlarda çok daha verimli olduğunu gördük. Bu yaşıma kadar Trabzonspor adına ilk defa çabuk kullanılan bir serbest atışın golle neticelendiğine tanık oldum. Oyunu germek adına bazılarının ellerinden gelenden fazlasını yapmasına rağmen kontrolü elinde tutan Cüneyt Çakır, yarım metreden ele çarpan topa çaldığı penaltıyla; sabaha kadar oynasa gol atması mümkün görünmeyen Galatasaray’ı rahatlattı. Ne de olsa ülkenin gözbebeği hakemin verdiği kararı tartışacak halimiz yok. Trabzonspor’un ileri uç elemanları, Galatasaray’ın yüklendiği dakikalarda bıraktığı boş alanları gereği gibi kullanabilseydi, maç çok daha farklı olabilirdi. Skor olmasa bile ortaya konulan mücadele keyif verdi.

26 Mart 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Çaresizlik‘’

Küme düşme hattındaki Antalyaspor’un, herhalde bir taraftan ligde kalmaya çalışırken diğer taraftatan da “Şu Türkiye Kupası’nı da müzeme götüreyim” diye bir düşünceye sahip olduğunu hiç sanmıyorum. Hâl böyle olunca Trabzonspor’un bu maçı daha ilk yarıda koparıp götürmesi gerekirken, Antalyaspor ilk 45 dakikayı kendisin de beklemediği bir şekilde 1-0 önde tamamlayan taraf oldu. Antalyaspor kalibresindeki takımların, ancak siz müsade ettiğiniz ölçüde ve siz hata yaptığınız sürece skoru bulma ya da başarılı olma şansları vardır. Öyleyse böyle bir takıma bu şansı hiçbir şekilde tanımayacaksın...
Üç önemli futbolcusunu kenarda tutarak bu maça başlayan Trabzonspor’un düşüncesi eminim ki, bu futbolcularını Galatasaray maçına kadar dinlendirmekti. Ancak maç aleyhine döndükten sonra bütün kozlarını oynayıp, üstelik 120 dakika boyunca mücadele etmek zorunda kalınca, bu düşünceyle yaratılmmaya çalışılan avantaj da devavantaja dönüşmüş oldu. Eğer öyle bir düşüncen varsa, maçın başında işini bitirirsin ondan sonra da kimi dinlendiriyorsan onu dinlendirirsin.
Netice itibariyle, neresinden bakılırsa bakılsın Trabzonspor açısından çok büyük bir kayıptı dün geceki maç. Kupadan eleneceksin, söylediğimiz gibi 120 dakika mücadele etmek zorunda kalacaksın ve kendi kalibrende olmayan bir takıma karşı bu sezon ikinci mağlubiyetini alacaksın.
Trabzonspor, Türkiye Kupası’na bu kadar erken veda etmemeliydi ama takımın bu seneki genel grafiğine baktığımız zaman pek de fazla şaşırdığımı söyleyemem. Şimdi gözümüzü kupada safdışı kalmış, şampiyonluk mücadelesi veren iki takımın İstanbul’daki mücadelesine çevirmekten başka yapacak bir şeyimiz yok.

22 Mart 2012, Perşembe 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Derslik maç‘’

Olcan’ın yokluğu ciddi sıkıntı yarattı. Ve Henrique boşluğu dolduracak bir oyuncu asla değil. En azından şimdilik. Rıza Çalımbay’ın, Burak Yılmaz’ı 3 artı 1 kişiyle durdurma düşüncesi, topun daha fazla Trabzonspor’da kalmasını sağladıysa da maçın ilk yarısı bir Avni Aker klasiği olmanın ötesine gidemedi. Burak’ı 3 kişiyle kontrol edip, alan daraltıp, oyunu kendi yarı sahasında kabullenen ve kontralarla pozisyon arayan bir rakip, biz bu filmi defalarca izledik Avni Aker’de. Neticede Sivasspor Pedriel’in golüyle de bu düşüncesinin karşılığını bir anlamda almış oldu maçın ilk yarısında.
Maçın ikinci yarısı ise tam bir ders niteliğindeydi. Halil ve Alanzinho’nun oyuna girmesiyle Burak’ın üstündeki baskı azalırken Sivassporlular da kimi tutacaklarını şaşırdılar. Hemen oyuna girer girmez, Halil’in mükemmel pasında boş pozisyonda topla buluşan Alanzinho şık bir vuruşla beraberliği sağlarken, ardından yine aynı kanattan Volkan’ın golüyle skoru 12 dakika içinde lehine çevirmesini bildi Trabzonspor. Maçın tamamına yakın bir bölümünde topa sahip olan, oyunu kontrol eden ve galibiyeti arzulayan takım maçın bitiş düdüğüyle de kazanan taraf oluyordu. Bir tek kişinin üzerine oyunu yıkarak maç kazanmak nasıl ki her zaman mümkün olamıyorsa, bir tek kişiyi kilitleyerek puan kurtarmak da mümkün olamıyormuş demek ki.
Tek bir korner bile atamadan maçı tamamlayan Sivasspor’un bu karşılaşmadan puan alması çok büyük sürpriz olurdu.

Penaltı vuruşunda Burak henüz topa vurmadan kaleci Atilla’nın 2 metre öne fırlamasını hem Müftüoğlu’nun, hem yardımcısının atlaması da gecenin talihsizliğiydi.

13 Mart 2012, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Fırtına değil 'kasırga'‘’

Her halde Avni Aker’deki maçta planı tuttuğundan, “Bu defa da aynısını uygulamam da bir sakıncası yok” diye düşündü. Ancak maçın ilk 45 dakikasında o kadar çok pozisyon yakaladı ki Trabzonspor, forvet oyuncuları biraz dikkatli olsalar ya da tercihlerini biraz daha dikkatli kullanabilseler, maç ilk yarım saatte kopabilirdi. Ancak karşılaşmanın ilk golünü bulan taraf ikinci yarının başıyla birlikte Beşiktaş oldu. 50. dakikada Celutska ile Giray’ın arasından yükselen Almeida girdiği ilk ve tek ciddi pozisyorda topu Trabzonspor ağlarına gönderdi. Bu aynı zamanda ilk maçın ilk 50 dakikası içinde Beşiktaş’ın çerçeveyi bulan tek şutuydu!

Yediği golün şokunu çok kısa süre içerisinde üstünden atan Trabzonspor önce Burak Yılmaz’la ve ardından da Colman’la bulduğu gollerle geriye düştüğü maçta 2-1’i yakaladı. Attığı iki gole rağmen çok net 5 pozisyondan da yararlanamayan Bordo-Mavililer’in bu maçta gol rekoru kırmaları içten bile değildi. Carvalhal, “Avni Aker’de tuttu burada da tutar mı?” düşüncesinin bedelini ağır ödedi.

Trabzonspor neredeyse aldığı her topla Beşiktaş orta sahasını transit geçerken, Carvalhal yine de sezonun en ağır yenilgisini almadan sahadan ayrıldığı için kendisini şanslı saymalı. Trabzonspor’u tebrik ediyorum, müthiş mücadele ettiler. Maçı kazanma düşüncesi, daha maçın başından beri hakimdi. Oyuncuların üzerinde ve son dakikaya kadar da kazanmak icin mücadele ettiler. Eğer bu maç bir şekilde berabere falan bitseydi, gerçekten çok yazık olacaktı.

05 Mart 2012, Pazartesi 11:00
YAZININ DEVAMI