‘’Bordo-Mavi yürekler‘’
Yani ikinci ihtimalin gerçekleşmesi bir anda hepimizin tercihi haline gelmişti. Maçın başlamasıyla Halil, Colman ve Burak’ın gayretleri ve ardı ardına Julio Cesar’ın çıkardığı iki top bu maçı kazanacağımıza olan inancımızı daha da güçlendirirken 18 dakikada gelen Alvarez’in golüne Halil hemen 5 dakika sonra cevap verince biz de çok kısa süren şoku çabuk üzerimizden attık, maçın bundan sonraki bölümünde kalemizde verdiğimiz iki net pozisyona karşılık direkten dönen top da dahil beş net pozisyon ahlar ve vahlar arasında heba olup giderken, teselliyi başta da söylediğim gibi ihtiyacımız olan iki puandan birini almakta bulduk. Müthiş bir mücadele keyifli bir futbol alınan bir puanın değeri çok büyük, dik oynadılar, dalga dalga estiler, yürekleri Bordo-Mavi’ye boyadılar, hepsinin alınlarından öpüyorum.
‘’Fotoğraf netleşiyor‘’
Kurbanı keseceksin, kabir ziyaretlerini yapacaksın, arda kalan zamanda ana baba ziyaretlerini mi yapacaksın, yoksa maçı mı seyredeceksin? Bu maçı bayramın ilk gününde bu saate alanlar ya bayramın anlamını bilmiyorlar, ya da ‘bu maçı izlemesiniz de olur’ demeye getiriyorlar.
Neyse ki dün geceki maçın başlamasıyla yaşadığımız heyecan, baba evi ziyaretini sona bırakmamın vicdan azabını bir anlamda hafifletti, Allah affetsin...
Güzel bir ilk yarı seyrettik. Önceki maçlara kıyasla daha organize, gerektiği zaman oyunu sete dönüştüren ama daha ziyade uzun toplarla Alanzinho ve Burak’ı pozisyona sokan, daha ilk dakikalardan itibaren gole yakın bir görüntüsü vardı Trabzonspor’un. Hal böyle olunca da hem beklenen gol gelmekte gecikmedi, hem de yoğun yağmura rağmen Avni Aker’deki taraftarlar takımlarının oyunundan ve Burak Yılmaz’ın gollerinden doyasıya keyif aldı.
Hani ikinci yarı bu tempo devam eder mi diye düşünürken, Trabzonspor öyle bir vites yükseltti ki bir ara top adeta Burak, Alanzinho, Halil ve Navarro arasında oynanır hale geldi. Burak Yılmaz’ın çizgiyi geçen serbest vuruşunu Baki Tuncay Akın ıskaladıysa da; yine Burak, Tolga’yla başlayan Adrian’dan Zokora’ya ve onun akıl dolu tek topuna bekletmeden vurarak galibiyet perçinleyen golü Kayserispor filelerine gönderirken, Baki Tuncay Akın’ı da bütün bir hafta tartışılır olmaktan kurtarıyordu.
Alanzinho’nun müthiş oynadığı maçta neredeyse herkes mükemmele yakın bir oyun oynayarak, özlediğimiz Trabzonspor’u izlediğimiz bir maç seyrettirdiler bizlere.
Fotoğrafın renkleri netleşmeye başladı, güzel futbol, güzel goller ve 13 golle ligi sallayan Burak Yılmaz.
‘’Tolga'nın maçı‘’
Hücum gücü yüksek olan rakip orta sahada da iyi top yapınca Tolga’ya oldukça sıkıntılı anlar yaşattılar maçın ilk yarısı boyunca. Top Burak’a doğru yönlenmeyegörsün 4 kişi birlikte bastılar. Top Trabzonspor’un ayağındayken presle hataya zorladılar. Buna karşı Colman bir türlü ayar tutturamazken, Adrian da her zamanki formunun çok uzağında olunca, bir şekilde Burak Yılmaz’ı da ileride topla buluşturarak pozisyona girmek mümkün olmadı. Ne var ki CSKA’nın yakaladığı çok net fırsatlarda da kalesinde devleşen Tolga Zengin maça damgasını vuran adam oldu.
İkinci yarıda Alanzinho ve Henrique’nin oyuna girmesiyle bir an için hücum üstünlüğünü eline geçiren Trabzonspor, CSKA’nın 10 kişi kalmasının ardından, yine aldıkları topları ‘siz eksik kaldınız, bu adil değil’ dercesine rakiple paylaşınca, maçın yükü de böylece Tolga’nın omuzlarına yüklenmiş oldu.
Son dakikada direğe ardından rakibe çarpıp dışarı çıkan topun dışında, maç boyunca bizlere ah vah dedirtecek tek bir pozisyon bile kalmadı, akıllarda dün geceki maçtan. Tolga Zengin’in olağanüstü kurtarışlarıyla kazanılan bir puan umutlarımızı son iki maça taşırken belki de sıkıntılı anlar yaşadığımız bu maçtan elde ettiğimiz puan bizi bir üst gruba taşıyacak, bekleyelim ve görelim.
‘’Halil Altıntop‘’
Dafansta yaşanan sıkıntılar da zaten herkesin malumu... Belki kalabalık ama derinliği olmayan bir kadro yapısı var Trabzonspor’un. Kadroda öyle isimler var ki ligde şampiyonluğa oynayan ve Şampiyonlar Ligi’nde mücadele eden bir takımın oyuncusu olmadıkları kesin. İnsan hiçbir şey yapamıyorsa, biraz gayret sarf eder. Şöyle Halil’e dönüp bir bakar, eğer çıkartabiliyorsa kendisine biraz ders çıkarır. Umarım bu tür şanssızlıklar ve sorumsuzluklar ilerleyen haftalarda da Trabzonspor’un canın sıkmaya devam etmez.
Herşeye rağmen keyifli bir mücadele izledik, dünkü maçın ilk yarısında, her iki takımın da, girip de yararlanamadığı pozisyonlar vardı. Hamit ve Adrian gayretliydi. Colman, Zokora’nın yokluğunu aratmamaya çalıştıysa da bir yere kadar.
Maçın ikinci yarırsında da farklı bir görüntü yoktu. 10 dakika kadar süre Gaziantepspor’un yoğun baskısını atlatan Trabzonspor, Alanzinho’nun da oyuna girmesiyle rakip kalede daha fazla görünmeye başladı. Özellikle maçın son bölümlerinde Halil Altıntop’un özverisi, izlenmeye değer cinstendi. Defanstan top çıkardı, orta sahada pres yaptı ve maçın son saniyelernde kendi yarattığı pozisyonda attığı golle takımına 3 puanı kazandıran oyuncu oldu.
Ben bu Altıntop kardeşlere oldum olası çok büyük saygı duymuşumdur. Adam gibi adamlıkları bir yana işlerine olan saygılarını takdir etmemek mümkün değil. Bazen gücümüzün tükenmeye başladığı dakikalarda bu tür oyunculara ihtiyacımız oluyor, bu açıdan baktığımız zaman Halil’in dün geceki performansı, herkese örnek olacak türdendi.
‘’Gördünüz mü hırsızı‘’
Burak Yılmaz hırsız, Arda huysuz, bilmem kim soysuz, bu ülkede bir sporcu başını kaldırmaya görsün, popülizm uğruna o sporcu üzerinden gündem yaratıp akla hayale gelmedik suçlamalarla yer bitiririz, yurt dışına kaçan kendini kurtarır, burada kalanın da vay geldi haline. Ondan sonra da bu ülkede yıldız futbolcu yetişmiyor, nasıl yetişsin ki? Hakem yorumcusunu bile yurt dışından ithal eder hale geldik.
Zokora yedek kulübesinde, Burak Yılmaz top alabilmek için orta sahaya kadar geliyor, defansın sağı ve solu koridor, rakip stoper orta sahadan kaptığı topu 50 metre sürüp gol atıyor, hemen ardından antrenmanlarda bile yenilmeyecek kadar basit ama artistik bir gol ve daha maçın 25. dakikasında 2-0 geriye düştüğü maçı nasıl geri çevirecekti Trabzonspor?
İkinci yarıda iki isabetli değişiklikle oyunu Antalyaspor yarı alanına yıkan Trabzonspor rakibini öyle bir baskı altına aldı ki, rakip değil, top bile nefes alamadı. Zokora’nın uzun pasında topla buluşan Burak Yılmaz, Deniz Barış’tan adeta attığı golün acısını çıkararak attığı gol hafta içinde kendisine yapılan yakışıksız eleştirilerin tümüne cevap niteliğindeydi. Burak Yılmaz’ın Zokora’ya gösterilen kırmızı kartın ardından attığı penaltı golü maçı kurtarmaya yetmedi ama onun attığı bu gollere Trabzonspor taraftarları 9 puan almış kadar sevindiler.
Bu kadar basit yenilen 2 golün muhasebesinin çok iyi yapılması lazım. Her iki yarıda sahada adeta iki farklı Trabzonspor vardı, biz ikinci yarıdaki Trabzonspor’u çok sevdik!
‘’Selam olsun Mehmedim'e‘’
3 gün önce 24 vatan evladını toprağa vermişsin, yürekler yaralı, gözler yaşlı. Yediğin ekmeğin tadı yok, oynanan futbolun nasıl olsun.
Maça her 2 takım da kontrollü olarak başladı. Ancak ilerleyen dakikalarda Bursaspor ayağa isabetli paslarla topa daha fazla sahip olan ve rakip kale önünde daha fazla görünen takımdı. Bu arada Glowacki’nin güme giden bir golü vardı ki, iptal nedenini anlamak için ciddi çaba sarfettim ama nafile. Bunun haricinde Burak ve Alanzinho’nun birer şutunun dışında akıllarda kalan bir pozisyonu da yoktu Bordo-Mavililer’in.
İkinci yarının hemen başında Ozan İpek’in ayağına yapışan topa, defans bir türlü müdahale edemeyince kale direği ve Tolga’nın göğsü arasında gidip gelen top Sestak’ın golü olarak filelerle buluşuyordu. Trabzonspor canlanmak için bu gölü bekliyordu sanki. Bu dakikadan sonra rakibini öyle bir baskı altına aldı ki, neredeyse her topa basarak ilk 1 saat içerisinde çalmadığı kadar top çaldı. Nitekim bunlardan birinde Serdar Aziz’in kısa geri pasını kapan Burak Yılmaz’ı, Carson yere indirince cezayı her zaman olduğu gibi yine Burak Yılmaz kesti. Bu arada Süleyman Abay’ın Carson’a gösterdiği kartın rengi, maç başından beri anlam veremediğimiz bazı kararlarının da nedenini anlatır cinstendi. Alpaslan Dedeş’e gelince. Eğer Glowacki’nin pozisyonu ofsaytsa, gol öncesinde Ozan İpek’in pozisyonu neydi?
Stadının çimlerine 2 milyon para harcayan bir takımın sol tarafına iyi bir oyuncu alması gerçekten bu kadar zor muydu? Bu soruyu da kendimize sormadan edemiyoruz. Neticede son 35 dakikada oynanan güzel futbol, atılan karşılıklı goller, yerlisiyle yabancısıyla Mehmedim’e gönderilen selamlar ve Burak Yılmaz’ın önlenemeyen yükselişi dün geceden akıllarda kalan güzel görüntülerdi.
‘’Buz gibi bir gece‘’
Trabzonspor, Devler Ligi’nde bugüne kadar oynadığı karşılaşmalar içinde ilk kez bu maçta hemde ilk dakikalarda üç kez golle burun buruna gelmesine rağmen, pozisyonların içindeki Glowacki’nin koridorundan yediği golle beklenmedik bir anda mağlup duruma düştü.
Bu golden sonra oyuna ağırlığını koyması gereken oyuncuların beklenen form düzeyinin altında ve skoru dengeleyecek yaratıcılıktan uzakta olmaları, Adrian’ın çabalarının da sonuçsuz kalmasına sebebiyet verdi. Trabzonspor’un ikinci yarıda gol umuduyla oyunu rakip yarı alan yıkma düşüncesi beklenen beraberlik golü yerine orta sahada kaybedilen toplar nedeniyle sıkıntı yaşatmanın ötesine gidemedi. Özellikle Colman ve Zokora’nın gününde olmayışları, forvette Burak Yılmaz’ın yokluğu, Bordo-Mavililer’in lider başladığı müsabakadan neredeyse tüm avantajlarını yitirerek ayrılmasına neden oldu.
Öyle ki, grupta her takım avantaja ya da dezavantaja sahip. Trabzonspor’un bundan sonra oynayacağı Lille ve CSKA Moskova maçları gruptaki kaderini belirleyecek. İşin güzel yanı Trabzon’un İnter deplasmanında kazandığı 3 puanın getirdiği beklenmedik avantajla her maça beraberlik düşüncesiyle çıkmak gibi bir şansının kalmaması... Herşey yeniden başlayabilir. Burak Yılmazlı Trabzonspor’un farklı bir oyun anlayışı ve farklı neticelerle gruptan çıkması yine kendi inisiyatifinde...
‘’Söz konusu gol ise‘’
Ayrıca 500 bin liraya yapılacak bir işi, toplamda 2 milyon lira harcayarak ancak çözümlemiş olmamız da kayıtlara geçmesi gereken önemli bir başarı öyküsüdür!
Maçın ilk yarısı serbest vuruşlarda Hürriyet, Burak Yılmaz’a yaka paça dalıyor, Tolga Özkalfa uyarıyor,
“Gözüm üzerinizde” diye. Görmeyen gözler üzerlerinde olsa ne olur? Ceza sahası içinde bir türlü çalmayan düdük ok daha hafifine ceza sahası dışında çalınınca da Burak Yılmaz cezayı kesmekte gecikmedi. Söz konusu olan gol ise ben onun her türlüsünü atarım dercesine, bu kez serbest vuruştan Adrian’ın rakip barajdan boşalttığı koridordan takımının galibiyet golünü atan oyuncu olarak Avni Aker tribünlerini sevince boğdu.
Trabzonspor dün gece iki kez geri düştüğü maçtan teknik kapasitesi ve becerisi yuksek oyuncularının maça ağırlığını koymasıyla galip gelerek 3 puan almasını bildi. Zorlu bir maç programının başlangıcında oldukça önemliydi dün gece elde edilen bu galibiyet. Zokora’nın sezon başından beri devam eden formu, Celutska’nın sadece attığı gol değil, pozitif anlamda oyuna katkısı, Adrian’ın oyunun her bölümündeki mükemmel futbolu ve top Burak Yılmaz’a geldiği anda 3 rakip futbolcunun basması dün gecenin keyifli görüntüleriydi.
Eksikler ve yanlışlar yok muydu? Tabii ki vardı, ancak mükemmel bir zemin üzerinde oynanan bol gollü bir maç vardı, 3 puan vardı, keyif vardı ve kulübede bütün bu eksikleri bizlerden daha iyi görebilen bir göz, Şenol Güneş vardı.