‘’Çocuklarımız hatrına‘’
Celallenme… Hele bir dur.
Ama iyi dinleyerek dur.
Birileri artık dur diyor bu olaylara.
Her yerden sesler ciddi ve çözüme yönelik yükseliyor.
Hadi o zaman yapalım şu işi yok edelim futboldaki bu zararlı parazitleri.
Bu ülkede yıllardır hep aynı yaklaşıma dur diyen birileri çıktı işte.
“Sen bana bunu yaptın, bende sana…”
“Bu bize de olmuştu ama böyle değil.”
“Bak bizde çalınmayan düdük onlarda çalındı.”
Standart yok. Eşleşme yok. Ortak buluşma yok.
Ama asıl önemli olan verilen tüm kararlarda beklenen;
Saha içinde hakem ile,
Saha dışında kurullar kurumlar ile,
Hukukun spor bakışında aranan tek anlayış,
Eşitlik.
Ve karar adaletin terazisinde ne ince ayara göre veriliyor olsa da;
Taraf olduğumuz için hep aynı söylev,
Haksızlık.
Daha ileri gidenlerde, küfür.
Daha ilerisinde kavga,
Sonuç;
Ahlak yoksunu anlayışımızın tavan yaptığı süreç.
Her kişinin birbirini suçladı vicdanın delik deşik olduğu yaşanmışlıklar.
Mağdur ile suçlunun aynı kefede tartışıldığı durumlar.
Ve bazen “yok artık bu kadar olmamalı” dediğimiz bakışlar.
Sarsıntılar artık futbolda deprem gibi.
Yıkıyoruz bu yüce mabedi.
Futbol denen bizim de içinde yaşadığımız evi yakıyoruz çıkarlarımız adına.
Yazık.
Bu markayı değersiz kılmak kime ne fayda sağlayacak.
Ekmeğim bu benim. Alın terim.
Çocuğumun nafakası.
Medya olarak, futbolcu olarak ve bu işten para kazanan her kimsek ortak aklı bulmalıyız.
Birileri ekmeğimize saldırıyor.
Bugün en büyük en güzel ve dünyada tek bayram armağan edilen bu ülkemin çocuklarına ne diyeceğiz.
23 Nisan Ulusal Egemenlik Ve Çocuk Bayramını kutlayan evlatları öfke ve küfür ile mi spora çekeceğiz.
Onlara ne anlatacaksınız spor adına.
Koltuklarınızın ne kadar önemli olduğunu mu kulüp başkanları…
Başarıya giden her yolda her şey mubah mı futbolcu kardeşim…
Hakem dostlar adalet pazarda değil vicdanda büyür.
Medyadaki can dostlarım kalemlerimizin bedeli patronlarımız tarafından ödenir, saygınlık ile.
Ekranlardaki sesimize güç veren özgünlüğümüz ve aklımızdır.
Artık yeter diyenlerin sayısı artsın,
Çocuklara bu güzel bayramda armağanımız olan gelecek daha aydınlık kalsın.
Yoksa ahlak kaybı, ülkenin temel yapısını sarsan büyük depremin ta kendisi olacak.
YA YAPALIM-YA YAPALIM EL BİRLİĞİ İLE SEVGİYİ AŞILAYALIM.
‘’Neredesin ey vicdan….‘’
Ölmüş anneye küfür, maça “deşarj olmaya geldik” tavrı. YA HAK.
Evine gelen konuğa yabancı madde, “bize de attılar” tavrı. EYVAHLAR OLSUN.
İşin insanları korumak, “ben yalaka güvenliğim rakibi döveyim” tavrı. YAZIKLAR OLSUN.
Para, çakmak, yetmez koltuk atayım, “bizi sinirlendirince dayanamadık” tavrı. DEFOL ANLAYIŞIN İLE.
Bizimde kafamızı yardılar, “kısasa kısas” tavrı. ADALET, YA ADALET.
Yaralıyı hastaneye taşıyan ambulansa taş. MERHAMETİ KİM ÖLDÜRDÜ.
“Saç bölgesinde kanama çok olur kan az” bu iş rol diyen doktor. Yeminin Hipokrat adına mı, YOKSA…
“Geçmiş olsun” tavrı yerine, maç sevdası. NEREDESİN EYYY VİCDAN.
Futbolu düşleyen Fenerbahçe, Beşiktaş taraftarı. HAYAL KIRIKLIĞI DOSTLAR.
Oyuna gönül veren yöneticiler. ÇOĞALIN EY DOSTLAR.
Öfke ile beslenen gazeteci ve yorumcular. AZALIN VE OLMAYIN ÇEVREMİZDE.
Adaleti verecek kurumlar size güven tam o zaman. YILMADAN YOLA DEVAM.
İşletin artık 6222’yi verin en ağır cezaları. İBRETİ ALEM İÇİN.
Eyyam olmasın hiçbir kurumda, renkler olmasın akıl duraklarında. GELECEK İÇİN.
İngiltere’de holiganizmi yok eden felsefeyi,
Dirayeti ve cesaretli ortak tavrı,
Kupalara, yıldızlara, galibiyetlere değil onura yönelik anlayışı,
Rakibe saygıyı,
Vicdan dolu tribünleri,
Merhamet ile beslenen gönülleri,
İnsana saygıyı,
Oyun kavramını unutmamayı,
Öfke nöbetinden uzak yöneticileri,
Birbirini kucaklayan spor anlayışını,
Onurlu duruşları.
Haykırarak, bağırarak, sözler ile, yazılar ile söylüyorum.
Tam 30 yıldır istiyorum,
Meslek hayatım boyunca arıyorum,
FUTBOLDA İNSAN OLMANIN ONURUNU BİLEN ANLAYIŞI…
‘’Aklım ve vicdanım‘’
Gazeteden görevlendirme geldi. Heyecanlandım. Maçın yazısında sende varsın ifadeleri. İlk maç 2-2 . Düşlerimde 1996. Seksi futbol. O yıl bu ifadeyi ilk olarak ortaya atan Hollanda futbolunun efsanesi Gullit’ti. Yorumcuydu BBC ekranlarında ve futbol seksi olmalı diyordu. Oyunun gol kokan arzusunu, pozisyon zenginliğini ve taraftara her an heyecan veren baskıyı anlatıyordu. Taraftar ve oyunun rengini sahada ve kenarda tat veren ögeler olarak anlatıyordu. Bu düşler ile geldim maça. Seksi bir gece olsun diye. SonraÖ Yazı mı? Maç mı? Kanat değişimleri. İlerde basan Fenerbahçe mi? 100 yılı aşan çınarlar mı? Güzide kulüpler mi? Geçiniz. Yazıyı da. Futbolu da. Öfkeye teslim olan anlayışın nesini yazayım. Daha önce çıkan 12 kırmızı kart ve 36 sarı kartın yansımasını mı? Ekranda maçı izlemek isteyen, maça sadece maç için gelen ve taraf olmadan ötesini düşünmeyenin suçu ne? Takımı finale giden oyuncunun, ilk maçı 2-2 tamamlayan futbolcunun suçu ne? Aklım ve vicdanım olayları anlayamıyor.
Gecenin sorusu
Ahlak nedir? Taraf olmak? Saygı? Takıma destek olmanın karşılığı? Futbol nedir?
Maçın starı
Ahlak yoksunu anlayışımız. Öfkenin kavurduğu yüreklerimiz. Takımı yakan taraftarı kim bulacak, 6222 işleyecek mi? İbreti alem için bunun sorumluları en ağır cezayı almalı. Tekrar yazayım. EN AĞIR CEZA AL-MA-LI...
Maçın olayı
Sevdim Beşiktaş taraftarının maç kostümünü. Her biri, Matrix’di. Telefon ile stadı aydınlatan Fenerbahçe taraftarını da sevdim. Ama o kadar. Gerisi için söz biter.
Kısa mesaj
Futbolu yazmak... Hangi futbol? 3-0 hükmen mağlubiyeti getirecek, dünyaya bizi rezil eden futbolun dürbün ile arandığı ÖFKEBOL’u mu? Öfke oyununu mu? Ben bundan sonra Moğolistan Ligi’ni izlemek isterim ama iğrençlikleri değil...
‘’Anatomik maç‘’
Bir maçın anatomisi,
Galatasaray kalp durduran heyecanı yaşarken,
Mariano’dan suni teneffüs,
Gol doktoru Adebayor’dan gol nakli hamlesi,
Damarlarımdan “Sarı-Kırmızı” kan akıyor diyen Arda Turan’a taraftarın renk körüsün tavrı.
Renkler ile sorun var mı bilmem,
Ama gözü için acil bir destek gerek hep destek, tam destekdediğim Arda kardeşime,
Maç sonu “Terim’i görsem selam verirdim “demiş sevgili Arda,
Terim’in ruhu her oyuncunun yanında,
Bedeni kenarda çizginin oradaydı.
Centilmenlerin centilmeni Abdullah Avcı hocanın hemen yanında.
Tolga Galatasaray’da akıl tutulmaları yaşarken, taraftar tribünde delirmeceleri oynadı.
Volkan bileğin gücünü, Emre çalışmanın ve kendine iyi bakmanın ödülünü aradı.
Maicon’un yürek delen şutu ile, taraftar böbrek taşını düşürdü,
Başak’ın renklerine gönül verenlerin nefes darlığı başladı.
Tam o anda Mossoro ile suni teneffüs arandı,
Avcı’nın planları Adabayor’un eğemediği boyuna takıldı.
Maçın hakemi düdüklü neşterini kullanmasa da varlığını zaman zaman hatırladı.
Ama futbolun kırmızı kartını unuttu.
Galatasaray evinde tam bir ilk yardım uzmanı.
Taraftarın o müthiş soluğu ile acilin kapısına düşmekten hep kurtuluyor.
Lakin ya dışarıda.
Ali Sami Yen’in karşısındaki sokak arasında maç yapsa Sarı-Kırmızılı takım acaba diyorum…
Ya buna bir ilaç bulmalı Terim,
Ya da neşter vurmalı.
Sevgi her şeyin ilacı derler,
Küçüklükten beslenir diye söylerler.
Emre ve Arda bu takım renklerini giyen,
Kahraman olma şansını yakalayan isimlerdi.
Hadi Emre tercihini yaptı,
Ya Arda,
Bir baksana can dost Atıf’ın Sivas’a attığı gol sonrası tavrına.
Bu ne öfke, bu ne celal sevgili Arda.
Gece GALATASARAY.
Lakin Şampiyonluk bilinmez…
Bilinen tek gerçek dostlar asla unutulmaz,
“Bürütüs” olmadıkça.
‘’Başakşehir şampiyon olur‘’
Celallenme hemen farklı renklerin güzel dostları,
Kızmayın hemen, hele küfür etmeyelim.
Fikrimi anlatayım yanlışım varsa konuşalım.
Galatasaray yaralı, bu hafta evinde Başakşehir önünde.
Galibiyet tek çıkışı, beraberlik Başak’ın işine yarar.
Saldıran bir anlayış kontra topları Adebayor’a taşır.
Mossoro dönüyor.
Orta alanı daha dinamik bir Başakşehir var.
Emre’nin ara topları Serdar Aziz’i avlayacak nitelikte.
Savunma daha toparlayıcı Başakta.
Favorim Başak, tek ve en önemli faktör bunu kıracak Galatasaray’ın coşkun taraftarı.
Bu maçı Başak alırsa, Galatasaray Beşiktaş maçına çok zor koşullarda çıkar.
Bundan sonra tüm takımlar Başak’ın kaybını bekleyecek.
Bu durumda ligin en kritik maçı bu hafta ve bence Başak galibiyete yakın.
Osmanlı-Sivas-Antalyaspor-Kasımpaşa maçları var.
Galatasaray sonrası Kayseri maçını da kazanabilen bir Başak Şampiyonluk için sistemi tamamlar.
Çünkü kaybetme lüksü olan puan farkını yakalar.
Bu yüzden bu hafta Başak’ın şampiyonluk haftası olabilir.
Sivas, Kasımpaşa ve Kayseri maçları kolay,
Osmanlı-Antalya maçları zor geçer.
Tüm takımlardan daha çok pozisyon bulan bir takım Beşiktaş ardından Başak,
Ligin Beşiktaş ardından en az gol yiyen ekibi,
Beşiktaş ve Fenerbahçe ardından en az kaybeden,
Galatasaray ardından Sivas ile beraber en az berabere kalan takım.
Çok pas yapan,
Kontrollü,
Orta alanı etkin bir Başak bence Şampiyon olacak.
‘’Hayırlı olsun‘’
“Otur burada” dedi, babamın arkadaşı,
Oturdum.
“Görüyor musun hepimizi” diye sordu…
Başımı salladım.
6 yaşınaydım.
“Başla” dedi…
Askeriyenin yüksek yangın kulesinin parmaklıklarından ayaklarımı sarkıtmıştım.
Aşağıda kocaman bir dut bahçesi onların arasında mini bir saha,
Ve ortasında 8 adam. Minyatür kale maç.
Anlatmaya başladım.
Onlar oynadı ben maçı anlattım büyük bir coşku ile
42 yıl olmuş.
30 yıldır profesyonel olarak…
13 yıldır bu sayfaların size ulaşmasını sağlayan aile ile,
Ailem ile.
Eşime, bebeme, dostlarıma kazancımı paylaşma şansı veren insanlar.
Bugün tarihi bir gün,
Doğan ailesi veda ediyor.
Beraber çalışarak yüreklere dokunmaya çalıştığımız ekranlarda,
Duygulara yol olduğumuz sayfalarda,
Karakterlere can veren kitaplarda,
Hayatın tam içinde, medya denen sistemde artık olmayacaklar.
Gidiyorlar.
Masama bıraktıkları adıma yazılı veda mektubunda saygıdeğer ailemiz soruyor,
“Hakkınızı helal ediniz…”
Verin tüm kâğıtları ve kalemleri,
Yazacağım yeryüzünde her noktaya,
Helal olsun Doğan ailesinin her ferdi.
Çalıştığım her yönetici, arkadaş…
Helal olsun.
Onlar giderken biz çalışanlar şimdi yeni ufuklara farklı bir armadanın emekçileri olarak yelken açıyoruz.
Umutlar bizim ile,
Çalışma azmi yanımızda,
Bırakmadığımız iş aşkı ile…
Görev verildiği sürece.
Hoş geldiniz derken Demirören Medya ailesine,
Her kimliğin içinde yaşanan heyecanın olumlu adımlar ile büyümesi dileğim ile,
Sanki 6 yaşındaki ben yeni bir kuleden seslenmeye hazırlanıyorum.
Birileri “Anlat” diyecek,
Ve anlatacağız yine, yazacağız coşku ile…
HAYIRLI OLSUN HEPİMİZE…
‘’Hele bir bak‘’
Şampiyonlar Ligi çeyrek final günü bugün.
Juventus-Real Madrid buluşması.
Torino’da.
Buffon kalede 39 yaşında soruyorlar kaledeki bu amcaya;
“Dünya Kupası mı? Şampiyonlar Ligi Şampiyonluğu mu?”
“Şampiyonlar Ligi” diyor.
Higuain sahada, Ronaldo karşısında,
Dibala, Pjanic, Chellini tur için final için sahada,
Benzema, Kroos, Modric, Bale karşılarında.
Ortada bu da hakem mi dediğiniz Cüneyt Çakır.
Biletini almak için bile aylarca önceden rezarvasyon,
Şampiyonlar düşü her futbolcunun adresi,
Ve sahaya Torino’da Cüneyt Çakır çıkıyor önde.
Ve sen dost hala tartışıyorsun bu ismi.
Worldreferee.com adresinde dünyanın en iyi 10 hakeminden biri 9.8 not ile.
Euro 2006 19 yaş altı grup maçı Slovenya-Avusturya mücadelesinden bu güne,
2011-12 sezonu Şampiyonlar Ligi yarı finali Barca - Chelsea maçı,
2012 Avrupa Şampiyonasında maçlar ve yarı final Portekiz-İspanya,
2012 Dünya kulüpler kupası finali Corinthians - Chelsea,
2013-14 yılı Avrupa Ligi yarı finali Benfica - Juventus,
2014 Dünya kupası yarı finali Hollanda-Arjantin buluşması,
06-06-2015 tarihinde şampiyonlar ligi finali Juventus-Barcelona,
2015-16 Şampiyonlar Ligi yılında iki yarı final, M.City-R.Madrid ve B.Munih-At.Madrid,
2016 Olimpiyatlarında maçlar,
2016-17 Şampiyonlar Ligi yarı final Madrid derbisi, At. Madrid-Real Madrid maçı,
2018 yine Dünya kupası yolcusu,
Üst düzeyde yönettiği sayısız çeyrek final, grup maçları ile 1000’e yakım mücadele.
Ve hala tartışılan isim, hala futbolu pozisyonu süzemiyor eleştirileri,
Gururlanmak,
Alkışlamak,
Övünmek yerine,
Kötü hakem yorumuna maruz bırakılmaya çalışılan bir dev isim.
Cüneyt Çakır için hakem yorumu yapan biri çıkarsa karşıma,
Bir CV istiyorum artık, bundan iyi ise gel konuşalım,
Yok değilse;
Hadi canım sende diyorum…
Kapat kapat camı, esiyor…
‘’Görülen köy‘’
Cuma günü yazmıştık Pazar’ın buluşmasını
Uzun uzun anlatmıştık.
Galatasaray yüzde 60 kazanır demiştik.
Bireysel hatalara dikkat çekmiştik.
Trabzonspor Burak ile ofsayte çok yakalanır derken,
Gününde Selçuk ve Donk maçın kaderini etkiler,
Gomis asla hatayı affetmez diye eklemiştik.
Yazı orada duruyor.
Biz müneccimiyiz?
Hayır.
Çok bilgili muhteşem adamlar mıyız?
Hayır.
Biz fal bakar mıyız?
Hayır. Hayır. Hayır.
Ders çalışırız.
Takımları izler, kaynakları tarar ve analizi göbekten değil akıldan yaparız.
Yanılırız her zaman aynı dediklerimiz gibi olmaz,
Lakin çoğu zaman doğruyu buluruz.
Bunun için her maçı izler analiz eder ve kaynakları tarar bilginin gücü ile analiz yaparız.
Galatasaray şampiyonluk kilidini Beşiktaş maçı ile değil, Başakşehir mücadelesi ile açmaya çalışır.
2 hafta sonra Başak önünde alınacak galibiyet Galatasaray’ı şampiyon yapar.
Yaşanacak yenilgi Galatasaray’ı 3. sıraya atar.
Beşiktaş’ta Galatasaray’ı geçer.
Başak şampiyon olur.
Beşiktaş 2.
Galatasaray 3.
Lakin Galatasaray Başakşehir engelini atlarsa,
O zaman şampiyon Galatasaray.
Değişemeyen ve bu futbolu ortaya koyan Beşiktaş takımına Galatasaray önünde verebileceğim şans yok.
Beşiktaş ilk 15 dakika oynuyor sonra yatıyor.
Talısca yok, Queresma yok ise takım el freni çekilmiş gibi.
Galatasaray oyunu domine eden anlayışı ile şu ana açık ara çok iyi oynuyor.
Bakmayın 2-1 ‘lik Trabzonspor maçı skoruna 5-0’da bitebilirdi.
Başakşehir’de bu hafta tutukluk skora yansımadı, ama; bir heyecan, bir panik.
Mossoro ya da Emre ve hatta Epru yok ise işleri zorlaşıyor.
Bir oyuncu takımların kaderinde bu kadar etkin olmalı mı?
Galatasaray bunu kırıyor N’Diaye gitti, Fernando sakat
Elde Selçuk ve Donk, oynuyorlar ama…
Tolga’ya iş bile düşmüyor.
Rodri gününde olmasa Belhanda devrede,
Toparlandı dedik Muslera’ya yanlış mı söyledik?
Muslera toparlansa da konsantrasyon askıda.
Bu maç 1-0 olsa Muslera o golü yese ve 1-1 bitseydi.
Özet ile bu haftalar çok sıkıntılı.
Hatanın affı yok.
Şampiyonluk için şu 3 hafta belirleyici olur.
Koca sezonun özeti çıkıyor yavaş yavaş.