‘’Özel yaşam üzerine!‘’
Topluma mal olmuş kişiler, başta ülkeyi yöneten yönetmeye talip olanlar, her bir hareketleri kitleler tarafından örnek alınan sanatçılar, ün para sahibi olmak gibi öncelikli nedenlerle, çocukların, gençlerin idolü olan sporcular, yazıları ve söylemleriyle kamuoyu oluşturan gazeteciler, özel hayatlarına dikkat etmek zorundadır.
Durumu spor özeline indirgersek; özellikle futbolcular, daha bir göz önündedirler. Tabi ki onların da özel yaşamları olacak. Tabi ki sevecek sevilecekler, bekar kız ise erkek, erkek ise kız arkadaşları olacak, yiyecek içecekler, gezecek görecekler. İzinli oldukları dönemlerde bunların hepsini toplum kurallarına uygun biçimde yapacaklar da. Ancak bu davranışların, meslek yaşamlarında olumsuzluğa yol açmaması koşuluyla.
Daha fazla dikkat etmeli
Konumuz malum; son transfer sezonunda Beşiktaş’ın ısrarla almak, Trabzonspor’un ısrarla vermek, kendisinin de ısrarla gitmek istediği halde siyah beyazlı kulübe transferi, fıkralara konu olabilecek biçimde gerçekleşmeyen Burak. İzinli günlerinde gerçekleşmiş olsa da Burak’ın gece yarısı jeep kazası ve sonrasındaki Arda olayına adının karışmasında olduğu gibi, bu futbolcunun özel yaşamında toplumu rahatsız etmeyecek kriterlere uymaması, benzer konuların kendisine yakıştırılmasına neden olmaktadır. Şimdilik herhangi bir kanıt henüz sunulamadığı, hem kendisi hem de söz konusu genç futbolcu tarafından yalanlanan olayda haklı gözükmüş olsa da, Burak’ın genel olarak medyayı sorumlu göstermesi, aslında buna daha önceki “vukuatlarının” neden olduğu gerçeğini görememesi anlamına gelir.
Burak özel yaşantısına bundan sonra daha fazla dikkat etmelidir.
Mantıklı bulmuyoruz
Gelelim olayın yönetim Burak medya ilişkisi boyutuna. Yönetimin devre arasında bu oyuncuyu göndermek için değersizleştirmek istediği, bunun için de medyayı kullandığı iddialarını mantıklı bulmuyoruz. Bir yönetim satmak istediği oyuncuyu neden değersizleştirsin ki? Aksine onun daha iyi performansa sahip olup, gidene kadar kulübe futboluyla golleriyle katkı sağlaması, böylece giderken daha iyi bir bonservis bedelinin alınması için onu daha bir özenle korur. Hatası varsa da medyadan saklar. Medyaya sızacak yanlışı varsa, cezasını kendisi verir. Şu ana kadar böyle bir ceza söz konusu olmadıysa, böyle bir şey gerçek değildir, gerçekse de yönetimin Burak’a ceza vermeye gücü yoktur. Bu da medyaya sızdırılmasının yönetimin işine gelmeyeceğinin göstergesidir.
Gerisi her tarafın olayı kendi penceresinden değerlendirip, bir şekilde diğerlerine çakma gayretinden başka bir şey değildir.
‘’Kaybedene yazık olurdu!‘’
Trabzonspor, daha ikinci dakikada pozisyon verdiği Antalyaspor’un hızını gol yiyene kadar kesemedi. Bu dönemde ciddi baskı yese de ilginçtir baştaki gibi tehlike yaşamadı. Buna Doukara’nın golü de dahil. Zira o gol Onur hatası ve direk katkısı gibi durdu. Bordo mavililer golü yedikten sonra futbolu hatırladı. Geçen haftadan biri zorunlu 3 farklı isimle kadroyu kuran Karaman Zeki’yi öne çıkardı, takımı özellikle sağ kanattan rakibe iyice baskı kurdu. Fırsatlar da buldu. Rodallega yine direk engeline takıldı. Ancak bu kez hata Cissokho’dan geldi! Gereksiz hareketi Burak’ı yerde bıraktı, O da eşitliği sağladı. Ardından takımlar kontrollü oyuna döndüler. Bu durum bir saat dolana kadar sürdü. Sonrasında kenar müdahaleleri başladı. Ünal Karaman Pereira hariç Abdülkadir ve Vahit Amiri ile Erzurum maçı kadrosuna döndü. Ama bütün bunlar işe yaramadı ve eşitlik bozulmadı.
Gecenin sorusu
Abdülkadir geçen haftanın kötülerindendi. Yusuf kulübedeydi. Bu kez tersi oldu, Abdülkadir kulübede, Yusuf sahada ama kötü. 74’te birbirleriyle değişen flaş isimlerdeki düşüş nedendir Sorgulanmalı.
Maçın starı
Ne oyuncular performanslarıyla ne de teknik adamlar müdahaleleriyle öne çıkamadı. VAR sistemi Antalya penaltı beklerken aleyhine faul, Trabzon gol beklerken ofsayt, penaltı beklerken devam tespitlerini sağlayıp maçın “starı!” oldu.
Maçın olayı
Doukara’nın golünde uzaktan vuruşundaki Onur ikramına, Cissokho’nun Burak’ı düşürerek penaltı jestiyle karşılık vermesi... Kalan bölümde oyuncuların yeni “ikram!” yapmama adına azami dikkatle maçı tamamlamaları.
Kısa mesaj
Zeki Yavru aslında şanssızdı! Zira formunun tavan yaptığı bir dönemde hastalanan Pereira’nın yerinde oynadı hem de Maicon gibi bir oyuncuya karşı. Savunmada sırıtmadı, ofansta katkı sağladı.
‘’Haydi Fırtına!‘’
Son 3 maçta topladığı 7 puanla zirveye doğru tırmanan Bordo- Mavililer bugün son haftaların formda ekibi Antalyaspor’a konuk olacak. Son deplasman maçını kazanan Fırtına, Antalya’dan da galibiyetle ayrılmayı ve çıkışını sürdürmeyi hedefliyor...
Savunmada büyük sıkıntılar yaşadığı için lige kötü başlamış Antalyaspor. İlk 5 haftada kalesinde 12 gol görmüş, 7 puan toplayabilmiş. Belli ki sonrasında Bülent Korkmaz, defansa büyük dokunuşlar yapmış, kalan 4 haftada sadece 2 gol yemiş, bu süreçte 9 puan kazanmış Akdeniz temsilcisi.
Morali bozuk Trabzonspor bugün, artık zor gol yiyen, özgüveni artmış bir rakiple karşılaşacak. Halbuki iki takım arasında sadece 2 puan fark var. Bu çelişki Ünal Karaman’ın sözlerinde de net şekilde ortaya çıkıyor zaten: “İstatistiklerde ligin en iyi ekiplerinden biriyiz. Ama bir beraberlikle her şey bitmiş, Nuh Tufanı kopmuş sanki. Ortalık facia.”
Sosa ve Abdülkadir...
Trabzonspor, formda Antalyaspor karşısında sonuca isabetli ve dikine pas sayısını artırarak varabilir. Geçen hafta bu anlamda kötü grafiği olan Sosa ve Abdülkadir’in performansları bu maçın kaderi olacak gibi duruyor.
Dikkat çeken bir özelliği daha var Antalyaspor’un, 90 dakika diri kalıyor. 1-0 geriye düştüğü Sivas ve Rize maçlarını kazanması, 3-1 gerideyken Konyaspor’dan puan alması bunun örneği.
Bu noktada altı özellikle çizilmesi gereken ayrıntı; Trabzonspor’un sadece psikolojik değil, fiziksel güce de bugün çok ihtiyacı olduğu gerçeğidir. Tüm bu nedenlerden ötürü iki takımı da çok zorlayacak bir mücadele olacak.
Kısa mesaj
Trabzonsporlular, bir galibiyetle şampiyonluk şarkıları söylerken, bir puan kaybıyla neredeyse küme korkusuyla karalar bağlıyor. Bunun ortası yok mudur?
Ön plana kim çıkar?
Geçen haftayı boş geçen Burak ve Rodallega ikilisi suskun olduklarında takım puan kaybediyor. Bu akşam ‘özür performansı’ gösterebilirler.
Bu istatistiğe dikkat!
2012-13 sezonundan bu yana Antalya ile 11 kez karşılaşan Fırtına, bu maçların 9’unu kazandı. 2 karşılaşma ise beraberlikle sonuçlandı.
‘’Rize'de olay var,kazanan yok!‘’
Çaykur Rizespor, Fenerbahçe’yi farklı yenerek büyük sükse yaptığı bu sahadaki beşinci mücadelesinde kaybettiği Kasımpaşaspor maçı da dahil en kötü performansını sergiledi. Atiker Konyaspor da aynı: 2 galibiyet bir beraberlik çıkardığı rakip sahalardaki oyununu mumla arattı. Böylelikle ortaya kazananın üç puanı haketmeyeceği, sıkıcı, az sayıdaki futbolsevere “bitse de gitsek” dedirten, Boldrin ve Jahoviç’in karşılıklı penaltı golleriyle birer puanın paylaşıldığı bir maç çıktı.
Oyuna girenlerin etkisi
İki takımın da pozisyon üretmekte zorlandıkları ilk yarıda ev sahibi ekip, son dakikalarda bir penaltı golüyle soyunma odasına önde gitmeyi başardı. İkinci yarıdaysa benzer şeyi Konyaspor yaptı. Traore’nin oyuna girmesiyle tempoyu biraz yükseltip yine son dakikalarda Jahoviç’in kazandırıp gole çevirdiği penaltıyla eşitliği sağladı.
Nerede Fair-Play!
Maç sonrası futboldaki Fair-Play ruhuna aykırı görüntüler izlendi. Rizeli futbolseverlerin Trabzonspor’daki günlerine atıfta bulunup protesto ettiği Uğur Demirok’un tribünlere, Abdullah’ın da kendisine tepki biçimi sahada arbede yaşanmasına neden oldu.
‘’Ağaoğlu'nun düşüncesi önemli‘’
Seçimli olağan genel kurul yaklaşıyor ya; Trabzonspor camiasında kulisler olabildiğince yoğunlaştı. Şu ana kadar dedikoduları bolca olsa da başkan adaylığı için ciddi adım atan olmadı. Asbaşkanlık ve diğer koltuklar daha bir cazibe merkezi konumunda. Belli ki şu kriz dönemini ekibinin tamamıyla olmasa da ‘kısmi kesimiyle’ kuruma ağır bedel ödetmeden geçiştiren öteleyen tabirini de kullananlar olabilir, saygı duymak gerek- Ağaoğlu’nun camiadaki kredisinin, başkan olmadan önceki dönemi aşması, malum kesimlerin iştahını büyük ölçüde kaçırmış. Ama yine de Kasım ayını bir görsün camia; ‘iyi niyetle bayrağı daha çabuk ileriye taşıma arzusu, kişisel hırs, yarım kalan işi tamamlama girişimi ki burada yarım kalan işi her noktaya çekmek mümkün-, cahil cesareti vs’ gibi düşüncelerle ortaya çıkabilecek adaylarla karşılaşmaları sürpriz olmayacaktır.
Hedef Asbaşkanlık!
Biz bu noktada başkanlık koltuğu dışında olası Ağaoğlu adaylığı halinde kendilerine, listesine girme, listesinin en azından Trabzon kanadında yer alma, daha iddialı olanlar için listenin Trabzon kanadını oluşturma gibi misyon biçenler konusunda iki kelam edelim. Bu noktada hedef tartışmasız, Aralık kongresi için kararsızlığını her daim dile getiren, devam etmeme olasılığı daha fazla gibi gözüken Hayrettin Hacısalihoğlu’nun oturduğu Asbaşkanlık koltuğu. Kamuoyunda açık açık duyulmamış olsa da, “Hacısalihoğlu olmasaydı ben Asbaşkandım” sözünün atfedildiği kişi, kişilerden tutun, ‘Despot tavrı sonunu getirdi, bu nedenle devam etmeme sözünü dillendiriyor, eski tip yönetici’ söylemiyle o koltuk heveslisi olduklarını, başkalarının ağzı kalemiyle gündeme getirenlere kadar, bir dizi kişinin çalışmalarını sürdürdüğü biliniyor.
Başarısızlığa mâhkumlar!
Peki Hacısalihoğlu neden hedef? Başarısız olduğu için mi? Gün boyu mesai verdiği tesislerdeki, kulübün çıkarlarına tartışmasız öncelikli, sert tavrı mı? Menacerlere resti mi? Engellediği ‘büyük paralarla yıldız transfer’ beklentisindeki taraftara şirin gözükmemesi mi? Bu soruların yanıtı verilmeden koltuğuna sahip olanlar, seçildikleri takdirde başarısızlığa mahkumdurlar. Eğer yanıtları olumlu ise kamuoyu nezdinde destek verip, arkadan farklı çalışma içinde olmaları karakterlerini sorgulatır. Eğer olasılığı yüksek devam etmeme fikrini hayata geçirirse başka.
Fikir belirtmeli
İşte bu nokta da iş Ağaoğlu’na düşüyor: Hacısalihoğlu ile devam mı, tamam mı? Fikrini zaman geçirmeden kamuoyuyla açık bir şekilde paylaşmalı ki onun kararında etkili olsun! Diğer koltuklara gelince: Onlar kesinlikle asbaşkana göre şekillenir. Bunun için, ‘Aceleye gerek yok’ diye başta yöneticilik beklentisi içindekiler olmak üzere, herkes biliyor!
‘’Aralık 2018 sınavı‘’
Seçimli son genel kurulu, (Olağanüstü-Nisan 2018) Trabzonspor üyeleri için ciddi bir sınavdı. Çünkü son iki dönemin ilki ekonomik ve kurumsal prestij, ikincisi ise özellikle ekonomik açıdan camiaya ciddi travmalar yaşatmıştı. O dönemlerin tahlilini sporla biraz ilgisi olan kişilere bile yaptırsanız, ilkini, “O soyunma odasına hakem hapsetmeler neydi yaa!”, ikincisini de, “Bir sporcuyla yapılan o malum sözleşme, futbolcu transfer literatürüne girmiştir!” şeklindeki alaylı birer cümleyle özetleyerek söze başlarlar. Böyle bir ortamda ne yapacaktı üyeler, tercihlerini nasıl kullanacaklardı? Neyse ki, formalite kabul edilebilecek, sadece demokratik hakkını kullanma amaçlı bir listenin karşısında tek aday ve onun yönetim kurulu seçeneği vardı da, tercih yaparken, ahbap çıkar, hemşeri vs. gibi ilişkiler nedeniyle zorlanmadılar.
Önemli yol katettiler
Seçtikleri Ağaoğlu ve ekibi iyi de bir sınav verdi. Kısa vadede kulübe büyük bedeller ödetebilecek zorlukları aşmada önemli yol katetti. Ağaoğlu yönetiminde; Hayrettin Hacısalihoğlu’nun tartışmasız kulüp çıkarları merkezli organizasyonu, Mehmet Alp ve Ertuğrul Doğan’ın finans çevreleriyle, Zeyyat Kafkas’ın da siyasi kanatla ilişkileri mali açıdan engellerin birçoğunun aşılmasını, bir kısmının da ötelenmesini olanaklı kıldı. Abartılı transferler yapılmadı, yorgan ayağa göre uzatıldı. Gelinen noktada kulüpte sorunlar tümüyle çözülememiş olsa da, mali durum bir hayli yoluna sokuldu. Yani, Aralık’taki genel kurulda, bazı çevrelerin ‘adaylık iştahını kabartacak!’ noktaya yeniden geldi kulüp. Asıl sınav şimdi işte! Bakalım camia nasıl adaylar çıkaracak. Ağaoğlu ve ekibini takviyeyle devam ettirmeyi sağlayabilecek mi? Ağaoğlu ‘devam’ derse, malum dönemlerin anlayışına uygun rakipler çıktığında nasıl bir duruş sergileyecek? Bekleyip göreceğiz.
Yeni rol model!
Gidin futbol okullarının, amatör profesyonel kulüplerin faaliyetlerine bakın, alt yapılarda birçok yaşlarına göre futbolcu grubu görürsünüz. Çocuğunun futbol yeteneğini üstün gören çok sayıda aile, okuldan daha fazla bu faaliyetlere önem verirler. Oraya giden çocukların da amacı, iyi bir futbolcu olmak, üne ve bol paraya kavuşmaktır. Ayrıca hepsinin birer rol modeli vardır. Türkiye’de bu çocuklar kendilerine kimi rol model seçecekler? İşte en ünlüleri: Kebapçı basan teknik adam... Sabaha karşı trafikte ölümüne neden olduğu yayanın yaşamını hiçe sayıp ‘sabah namazından geliyordum’ yalanına, sahte belgeler ekleyerek ceza almadan yırtan bir kaptan... Gece yarısı emanet milyonluk araçla takla atıp, kaza tutanaklarını yok ettiren, alkol kontrolünü engelleyen golcü... Etik değerlerden, vicdanından değil, hocalardan icazet alarak şike yapan futbolcu... Belinde silah o bar senin bu bar benim dolaşıp, el alemin karısına sarkıntılık, yetmezmiş gibi, bu duruma tepki gösteren eşini hastanelik eden... Daha bitmedi; silahla hastane basıp, iddiasına göre kazayla ama kaza ya da değil tetiğe basan, Avrupa’nın en büyüklerinden birinde forma giymiş olan bir kişiliği mi? Her biri bir hukuk devletinde önemli cezaları gerektiren ama ülkemizde görmezden gelinen ‘vukuatları’ cezasız atlatan bu kişileri mi? Kimi rol model alacak bu çocuklar? Örnekleri çoğaltmak mümkün tabi ki! İşin garibi bu örneklerde ülkemizde iyice yozlaşan adalet sisteminin çarpık uygulamalarına da tanıklık ediyor olmaları bu çocukların. Geçtik futbolcu olmalarını, iyi insan, örnek birer meslek sahibi olmak için bu rol model adaylarına kolaylık sağlayan, onları cezasız bırakan kolluk güçlerini, hakimleri, savcıları mı, rapor değiştiren doktorları mı örnek alacaklar? Ne yapacaklar!
‘’Yüksek tempo‘’
İlk yarım saati yüksek tempolu ama Akhisarspor’un da Trabzonspor’un da birbirlerine net üstünlük kuramadığı bir mücadele şeklinde geçti. Karşılıklı pozisyonlar savunmalarda, olmadı kalecilerde eridi. Bu durum Mustafa Yumlu’nun sakatlanmasıyla Bordo-Mavili takım lehine değişti. Onun yokluğunda iki kritik Trabzonspor atağında pozisyon hatası yapan stoperlerden yerine giren Dany, Sosa’ya serbest vuruştan, Caner de Burak’a penaltıdan gol olanağı sağladı. Altışar oyuncusu 30 yaşın üzerinde olan iki takım ikinci yarıda da maçı yüksek tempoda oynadı. Akhisarspor farkı azaltmak için bir süre baskı kursa da yine bir ölü top organizasyonunda üçüncü golü kalesinde gördü. Sonrasındaki çabası da sadece şeref sayısını elde etmeye yetti. Trabzonspor bu skorla deplasmanda ilk 3 puanını elde ederken, milli maç nedeniyle verilen 15 günlük araya, farklı Galatasaray galibiyeti sonrası olduğu gibi, yine kazanmanın verdiği yüksek moralle girme fırsatını elde etti.
Gecenin sorusu
Trabzonspor’un bu maçtaki arzusu, savunmada en az hatayla oynayıp, hücumda çok etkili oyunuyla ilk deplasman galibiyetini alması, “Daha önce neredeydiniz?” sorusunu haklı olarak sordurttu.
Maçın starı
Tartışmasız Sosa... Attığı mükemmel gol bir yana, ikinci gol öncesi penaltıyı hazırlayan pozisyon öncesi Abdülkadir’e pası, savunmada yaptığı iki kritik müdahale, öndeki ikiliye servisleriyle haklı olarak maçın starı unvanı aldı.
Maçın olayı
İlklerin maçı oldu! Sosa Trabzonspor formasıyla ilk golünü jeneriklik bir vuruşla attı. Bordo-Mavili takım sezonun ilk deplasman galibiyetine ilk kez 2 maç üste üste kazanarak elde etti, Burak Yılmaz da ilk penaltı golüne imza attı.
Kısa mesaj
Kasımpaşa maçıyla başlayan Burak-Rodallega uyumu yine üst düzeydi. Birbirlerine oyun saygıları da öyle. Rodallega penaltı aldı, Burak kullandı, attı. Özellikle ilk yarıda rakip stoperlere çok zor anlar yaşattılar.
‘’Bir seri yakalamak!‘’
Kendinize üst sıraları hedef olarak belirlemişseniz, bu uzun ve zorlu maratonda rakiplerinizi geride bırakmanın yolu bir kazanıp bir kaybetmekten -ki bu sistemde beraberlik de kaybetmekle eşdeğerdir- değil, bir dizi maçı kazanmaktan geçer. Yani seri yakalamaktan. Hedefi büyük Trabzonspor ilk yedi haftada bunu başaramadı.
Birisi iç sahada olmak üzere 3 yenilgiyle bu anlamda yönü negatif. Akhisar deplasmanında bu sezon için bir ilki başarmayı amaçlıyor Bordo-Mavililer. Eğer başlarsak devamı Fenerbahçe maçına kadar gelir düşüncesi hakim. Kolay mı? Değil.
Yeni sistem...
Zira Belçika yorgunluğu sonrası üç günlük dinlenme süresi, Avrupa Ligi maçındaki kaybedilse de ortaya konan futbol ve Akhisarspor’un karşılıklı maçlarda bugüne kadarki skorlara bağlı psikolojik üstünlüğü, rakip için büyük motivasyon unsuru.
Ünal Karaman’ın kozuysa biraz da zorunluluktan Burak- Rodallega ikilisiyle uyguladığı yeni sistem. Artı bu ikilinin Kasımpaşa maçındaki uyumu ve skora katkıları.
Bu istatistiğe dikkat!
Trabzonspor, Süper Lig’de deplasmanda oynadığı son 9 maçın tamamında kalesini gole kapatamadı.
Ön plana kim çıkar?
Bu konuda Rodallega ve Burak ikilisini zorlu bir yarış bekliyor! Birlikte oynasalar da, Karaman birini tercih etse de...
Kısa mesaj
Yusuf’un kart, Olcay’ın kadro dışı cezası bitti ve döndüler. Bu durum 0-2’den 4-2’lik dönüşü sağlayan kadroya müdahale bakımından Karaman’ın kafasını büyük ölçüde karıştırır.