‘’Karşılıklı teselli!‘’
İlk yarıda ne geçen hafta lig liderine kâbus yaşatan Trabzonspor’dan ne de Fenerbahçe’nin galibiyet mutluluğu yaşamasına olağanüstü direnciyle santra dahi yaptırmadan engel olan Kayserispor’dan eser vardı. Tribün desteğini arkasına almanın avantajıyla daha bir tempo yapan, topa daha çok sahip olup oyunu genel olarak rakip yarı alana yıkan taraf olsa da Kayserispor, kanatları iyi kullanarak gerçekleştirdiği hücum girişimlerinden bırakın sonuç almayı, etkili pozisyon dahi üretemedi.
Gyan girdi, hareketlilik geldi
Buna karşılık konuk Trabzonspor mahkum oynadığı ilk yarım saatin ardından dengeyi kurdu ve varlığını rakip yarı alanda hissettirmeye başladı. Ancak gol girişimi çabaları ceza alanı önüyle sınırlı kaldı. Onazi’nin sakatlanmasıyla da merkezde tek başına Okay’la etkisiz kalınca bu avantajını kaybedip son 10 dakikayı yarı alanında tamamladı. Sosa’nın zorunlu değişiklikle devreye girdiğini kabul ettiğimiz ikinci yarıda oyuna hareketliliği Kayserispor’daki müdahale getirdi. Asamoah Gyan girdikten sonra iyi organize olduğu Deniz Türüç’le tribünleri heyecanlandıran ancak çoğu Durica ile Onur’un yerinde müdahaleleri, diğerleri de son vuruş yetersizliği engeline takılan pozisyonlar hazırladı.
Rakibe teslim oldu
Onazi’den sonra Mustafa’nın da sakatlanmasıyla ikinci kez zorunlu değişiklik yapan Rıza Çalımbay’ın maçı koparmasına yardımcı olacak tek hamle şansı kaldı. Bunu doğru bir tercihle rakip kaleye dik gidebilme özellikli Abdülkadir’den yana kullansa da amacına ulaşamadığı gibi Onazi sonrası teslim ettiği orta alanda rakibe teslim olmanın bedelini sürekli baskı yiyerek ödedi. Bu durumun doğal sonucu Trabzonspor, bir puanı başarı olarak kabullenmek, Kayserispor ise galibiyeti kaçıran taraf olmakla teselli buldu!
‘’Lige ayar tamam da!‘’
Başkanını, Divan Genel Kurulu’nun yanı sıra takımı da tribünden izleyebilme özgürlüğünden alıkoyan sürece son verebilecek şansı Galatasaray karşısında özellikle ilk yarıda çok kez yakaladı ama değerlendiremedi Trabzonspor. Üstelik daha 4. dakikada, böylesi kritik bir ortamda, 9 haftada kendisine 2.5 kat puan farkı yapan lig liderine karışı maça önde başlama şansını yan direk engellemişken...
Tadından yenmez!
Gol dışında olumlu-olumsuz çok şey yaşandı ilk yarıda. Maç öncesi ülkenin en büyük bayramı nedeniyle tribünleri coşkuya boğan 10. Yıl Marşı, ilk yarıda ev sahibi ekibin bir türlü atmayı başaramadığı gol için yaptığı, bir ara “bunlar maç mı seçiyor?” sorusunu bile sordurtan performansıyla tempoyu yükselten akıl dolu bir çok organizasyonu, futbolu çirkinleştirmeden rakibin oyununu bozan, hataya zorlayan inanılmaz baskısı, bir futbol maçında olması gereken, özlediğimiz güzelliklerdi. Olcay ve Feghouli’nin kendileri için çıkan kırmızı kartları gerektirecek hareketleri de olmasa var ya, futbolun olmazsa olmazı gol gelmemiş olsa bile tadından yenmezdi bu 45 dakika!
Can havliyle hamleler
İki teknik adamın da, birer kırmızı kartlı oyuncularının eksikliklerini yok sayarak çıktıkları ikinci yarı; N’Doye’un kendi aldığı faulün devamında Uğur Demirok’un maçın başında olduğu gibi direk engeline takıldığı kafa vuruşunu takip ederek yeni bir Galatasaray maçında yine golle buluşmasıyla başladı adeta. Tudor’un can havliyle Eren ve Rodrigues hamleleri de yarar sağlamadı lig liderinin acziyetini gidermeye! Çalımbay’ın topun daha çok takımında kalması amaçlı Abdülkadir hamlesi sonucunu verdi zira. Sonra Sosa baskısından kurtulmuş Yusuf Yazıcı golü...
Tercih kendisinin
Öyle böyle değil eze eze yendiği lider Galatasaray, tam da “koptu gidiyor” diye konuşulurken lige “ayar çekti” Trabzonspor böylece. Kendi camiasına yansımasına gelince; işte fırsat! Başkanı, ya olağanüstü genel kurul çağrılarına, “ben aslında iyi kadro kurmuştum, bakın lideri devirdik” diyerek “hodri meydan” çekebilir, ya da bir iki maçı daha tribünden izleyip sonra yine kabuğuna çekilebilir. Tercih kendisinin...
‘’Sorumsuz kahraman!‘’
Son birkaç haftaya sığdırılan şok skorların yarattığı travma ve tahribatın, camiada bir yenisini; örneğin kupaya erken vedasını hazımda oluşturabileceği zorluğun öne çıkardığı ‘işi sıkı tutma’ çabası, aslında geçen sezondan kalma bir dersin zorunluluğu olarak da görülebilir. Zira Trabzonspor bu Çorum Belediyespor karşısında ecel terleri dökmüş gruplara kalma hakkını uzatmalarda elde edebilmişti.
Bu ortamda Rıza Çalımbay’ın şansına ikinci sınavında hem rakibin iki alt ligden olması hem de sakatlık ve cezalara bağlı farklı isimleri saha sürme fırsatı bulması, onların da yeni hocaya kendilerini gösterme adına ‘iştahı’, geçen sezonun aksine daha 20 dakika dolmadan işi kolaylaştırdı. Bu kolaylığı sağlayan esas faktörün geçen sezonki direncinin çok uzağında kalan rakibin savunma kurgusundaki basit hataları olsa da...
Yedeklerden mesaj
Çalımbay’ın zorunlu rotasyonuyla şans bulan oyuncuların skora direkt katkıları, rakibin zayıf görüntüsüne rağmen gerçekleşse de dikkate değer. Esteban Rodallega, Bero, Castillo ve Bongonda işbirlikli sonrasında da Onazi ve N’Doye (2) imzalı goller, Ersun Yanal’ın pek ilgi göstermediği tercihlerin pozitif yansıması adına önemli çünkü.
Bu maç lige ‘havlu atar’ modundaki bir takım için kupada ‘yola devam’ açısından önemliyken, Galatasaray’a karşı hem kadro tercihleri, hem de güç olarak ‘nasıl yansır?’ sorusunu gündeme getirdi. Rakiplerin güç farkı performans açısından fikir veriyor zaten! Ama tercihlerin en azından forvet konusunda Çalımbay’ı yormayacak. Zira, attığı iki golle ‘kahramanlığını değil sorumsuzluğunu’ ön plana çıkaran Rodallega, sakat Burak’ın yerine hocasına, ‘benim yerime N’Doye’u düşün’ dedi.
‘’Eş durumundan Sosa!‘’
Bir kaç sezondur taraftarına “Yok artık bu kadarı da olmaz” diye düşündüğü her şeyi yaşatan ve geçen hafta kendi evinde tabiri caizse bu alanda “final!” yapan... Yanı sıra uzun vadeli planlar yaptığı teknik direktörünü bu durumun doğal sonucu zorunlu gönderip yerine alternatifini sezonluk getiren Trabzonspor için birkaç güne sığan bunca travmanın ardından çok kolay maç olmayacaktı. Ancak rakibinin benzer sorunları bir kaç hafta önce yaşadığı halde tam anlamıyla çözemeyen Evkur Yeni Malatyaspor olması bu dezavantajını bir nebze hafifletti.
Adem yoktan var etti
Moral kondisyonları olumsuz bu iki takımın mücadelesinden üst düzey bir mücadele beklentisi elbette yoktu ama açıkçası bu kadarı da beklenmiyordu. İnanılmaz kötü bir ilk yarı. Burak’ın bir metreden Ertaç’a nişanladığı top ve “eş durumundan çok özel sorunlu!” Sosa’nın kötü oyununu sadece bir kaç dakikaya sıkıştırdığı sarı kartlarla taçlandırması, ilk yarının not kağıdımıza yansıyabilecek iki notu oldu. Ama uzatmalarda Adem Büyük’ün yoktan var ettiği ve Okay’a kendi kalesi için asist yaptığı pozisyon “beni de ekleyin” dedirtti.
Erol Bulut önlemini iyi aldı
Oyundan kimi alsa farketmeyecek “Aa neden bu?” dedirtmeyecek isimleri, ikinci yarı için sahaya süren ve böylece ‘eksi notla’ işe başlayan Rıza Çalımbay’a, Yalçın Ayhan’ın kafa vuruşuyla yaptığı ve topun direkte patladığı uyarı da yetmedi. Çalımbay, 60. dakikada takımın en hızlı gelişim gösteren genci Abdülkadir’i sahaya sürerek oyuna müdahale etti. 10 dakikalık baskı sonuç getirmeyince Volkan takviyesini yaptı. Burak sakatlanınca da Rodallega... Ama ne yapsa olmadı, çünkü Erol Bulut, önlemini iyi aldı, rakibin takviyelerine yerinde karşılık verdi. Oyunu yarı alanında kabul etti, iyi kapandı, pozisyon vermeden maçı tamamladı.
‘’Maçın hakkı!‘’
Geçen hafta biri Süper Lig diğeri de Şampiyonlar Ligi’nde olmak üzere zorluk derecesi yüksek iki maça çıkan Beşiktaş’ı hem yorgun hem de bu iki karşılaşmada en önemli kozları olan bir çok oyuncusundan mahrum yakalayan Trabzonspor için bu durum, 3-0’dan 3-4’e travmasını yaşadığı haftanın ertesinde büyük bir avantajdı. Bu fırsatı değerlendirme amaçlı Yanal hamleleri de, ilk 11’de isim-görev alanı değişiklikleriyle hatırı sayılır boyutta oldu. Öyle ki; Yusuf Yazıcı ve Mas’a kulübe, Onazi ve Hubocan’a ilk 11 uygulamaları da maç öncesi kadro tahminlerine ters köşe yaptırdı.
Golle tempo yükseldi
Böyle bir ortamda Beşiktaş’ın Talisca-Babel-Talisca organizsayonuyla gelen golüne kadar ‘sıkıcı bir derby’ havasını veren karşılaşma bu golle birden yüksek tempo kazandı. Böylece iki takımın bu lig mücadelesi ‘kalite’ beklentilerini karşılamaya başladı. Ardından genç Abdulkadir’in yeteneklerini giderek üst düzey biçimde yansıtma çabalarına paralel asistiyle gelen Olcay golü eşitliği sağlamasının yanı sıra ‘vefa’ denen duyguya tavan yaptırdı. Hoş görüntüler izledik uzun süredir ligimizde tanık olmadığımız kadar... Sonrasında iki takımın da tempoyu düşürmeme çabaları, risk almama gayretinin gölgesinde kalınca tribünleri heyecenlandıracak sadece bir pozisyon üretilebildi, onda da top Cenk’i dinlendirme amaçlı ilk 11 şansı bulan Negredo ile direk engeline takıldı.
Kaybedene yazık olurdu
Oyuna ilk müdahale tribündeki Güneş’ten sarı kartlı agresif tavırlı Medel’le oldu. Skoru değiştirme amaçlı Negredo-Cenk değişikliğine kadar Trabzonspor oyunu kontrol etti. Ancak Onur’un ceza alanı dışı şutlara karşı zaafı bu maçta ikinci kez kendini gösterdi ve Quaresma’nın yokluğunda şans bulan Lens’i adeta ödüllendirdi! Yeniden eşitlik çabasına giren Bordo-Mavililer’de Yanal önce Castillo, sonra da Yusuf Yazıcı kozlarını sahaya sürdü. Ancak Trabzonspor ataklarında Fabri, Onur’a nispet yaparcasına bir performans sergilemeye başladı. Ama son koz olarak kullanılan Rodallega’nın kafa vuruşunda çaresiz kaldı ve kaybedene ‘yazık oldu’ dedirtecek son dakikaları büyük bir heyecana sahne olan karşılaşma beraberlikle sonuçlandı.
‘’3-0'dan maç vermek‘’
Trabzonspor Alanyaspor maçını, ilk yarının uzatma dakikalarının öncesi ve sonrası diye iki ayrı şekilde değerlendirmek mümkün. Ama önce Burak’ın hakkını verelim: İki haftadır “oynayacak mı oynamayacak mı?” soruları maç saatlerinde yanıt bulan Burak Yılmaz, sakatlığı engel olmadığı sürece sadece Trabzonspor’un değil Türk futbolunun da en büyük kazancı olacak gibi duruyor. Alın bu maçı! Daha onuncu dakika, Kucka’ya yaptığı topuk paslı asisti sadece estetik değil üst düzey bir beceri ürünü olarak da alkışlanacak bir hareket. Sonrasında Sosa’nın pasında topu taşırken sağladığı o efor, rakibe direnci ve plasesi, sadece ayakta alkışlanmalık? Ya penaltı pozisyonunda Welinton ile omuz omuza girdiği mücadeledeki müthiş fizik gücü, yanı sıra penaltı vuruşundaki ustalığı! Daha 30. dakikasında Burak’ın damgasını vurduğu ve tabiri caizse “erken bitirdiği” sanılan maçın geneline gelince; Alanyaspor, Trabzonspor için ilk yarı itibarıyla şu ana kadarki rakipleri içinde en zayıf halka gibi durdu. Ne doğru savunma yapabildiler, ne bir iki kişiyle zaman zaman çıkabildikleri hücümda olabildiler. Ama Bordo- Mavililer, her sahip oldukları topu kanatlardan olsun göbekten olsun taşıyarak üçüncü bölgeyi adeta ablukaya aldılar. İlk yarı bitmeden takıma müdahaleye zorladıkları Susiç, iki savunmacısını 39. dakikada kulübeye çekmek durumunda kaldı.
Şov olarak yorumlanabilir
İlk yarının uzatma dakikalarında Vagner Love’un orta alandan taşıyıp Okay ve Mas’ın kendisine sadece refakat ettiği, Esteban’ın da bacaklarının arasından geçmesine engel olamadığı vuruşunda topun filelere gitmesini sadece skorun verdiği rehavetle ilişkilendirmek mümkün. Zira böyle bir gol başka türlü yenmezdi! Skora bağlayacağımız bir başka durum da Bordo- Mavililer’deki Esteban-Uğurcan değişikliği. Eğer sakatlığı yoksa ya da kendisini çok kötü hissedip de oynamak istememişse o talihsiz golden sonra Esteban’ın soyunma odasında bırakılması gereksiz bir şov olarak yorumlanabilir ancak.
Bedeli ağır oldu
İşin kötü yanı genç Uğurcan’ın da, daha top eline değmeden Fernandes’in aşırtma vuruşunda ve Vagner Love’nin penaltısında çaresiz kalarak kötü bir başlangıç yapması oldu. Sebep her ne ise bedeli ağır oldu. 3-0’dan 3-3’lük skor Trabzonspor’un adeta kimyasını bozdu. Oyun disiplini kayboldu. Şuursuz, kontrolsüz gol girişimlerinin yanı sıra Volkan Şen ve Rodallega değişiklikleriyle abartılı risk alındı. Vagner’in ikinci, takımının da galibiyet golünü attığı penaltı, Perreira’nın çaresizliğinin ürünü oldu. Sonuç olarak 3-0’dan maç vermek kolay iş değil. Bu durumdan futbolcular kadar Ersun Yanal da sorumludur. Bu nedenle tribünlerin “Yanal istifa” tezahüratları bu işin en masum tarafının haklı talepleridir. Değerlendirilir değerlendirilmez o başka şeydir.
‘’Avantajı kullanamayınca...‘’
Trabzonspor’un gerçek gücünün test edileceği bir müsabakaydı Başakşehir maçı... Teknik direktör Ersun Yanal, Gençlerbirliği maçını çeviren kadroyu İstanbul’da bozmadan sahaya sürdü. Defansın merkezini Okay-Mustafa ikilisine teslim eden, Sosa’yı oyun kurucu pozisyonuna çeken Yanal, Abdülkadir’i de sağ kanada yerleştirerek etkinlik sağlamayı planladı. Rakibin pas yollarını tıkayıp önde baskıyı tercih eden Ersun Yanal’ın bu düşüncesi ilk yarının 30 dakikalık bölümünde tuttu. Bordo-Mavili ekip Burak’ın penaltı golüyle öne geçmeyi de başardı. Ancak daha sonra Başakşehir bilinen pas ağırlıklı oyun anlayışına geçiş yaptı. Savunma çıkışlarında özellikle Kucka’nın top kayıpları orta saha kontrolünün ev sahibi takıma geçmesine yol açtı.
Sosa kusursuz oynadı
Emre, Mahmut ve İrfan Can bölgeyi iyi tutarak Trabzonspor’u geriye hapsetti. Bu kez Emre’nin penaltı golü skorda dengeyi getirdi. Trabzonspor ikinci yarıya golcüsü Burak’ın rakip savunmanın hatasını iyi değerlendiren ustaca golüyle önde başladı ve skor üstünlüğünü yeniden eline aldı. Trabzonspor’da Sosa kusursuz oynadı. Oyun kalitesini artırdı. Abdülkadir ileri geri çalıştı. Hem rakibi kovaladı hem atak geliştirdi. Okay savunmada orta sahadan daha verimli gözüktü. Ancak öne geçtikten sonra tıpkı ilk yarıdaki gibi oyun kontrolünü rakibe veren Trabzonspor iki defa öne geçmesine rağmen Mevlüt’ün golüne engel olamayınca sahadan tek puanla ayrılmakla yetindi.
‘’Abdülkadir girince...‘’
Transfer dönemini kadrosuna kattığı pahalı ve yaşlı oyuncularla kapatan Trabzonspor için Gençlerbirliği maçı lige verilen aradan sonra Göztepe yenilgisinin etkilerini ortadan kaldırabilmek adına önemli bir fırsattı... Ersun Yanal, son gün transferlerinden Sosa’yı ilk 11’de sahaya sürerken, sakat Durica’nın yerinde Mustafa Akbaş’ı tercih etti. Orta sahanın merkezini yine Okay- Kucka ikilisine teslim eden Yanal; Yusuf-Sosa ve Olcay’ı Burak’ı destekleyecek üçlü olarak yerleştirdi. Bordo- Mavililer maça tempolu başlayamadı. Gençlerbirliği ise rakibi önde karşılayıp ayağa oynayarak Trabzonspor’un zaaflarını kullanmayı denedi. Bunda da henüz 6. dakikada Ahmet İlhan ile golü bularak amacına ulaştı.
Yusuf da devreye girdi
Trabzonspor yenik duruma düştükten sonra da tempoyu arttıramadı. Yerleşik oyunda bloklar arasındaki koordinasyon bozukluğu, skoru koruma amacındaki Gençlerbirliği’nin işini kolaylaştırdı. Bol kademeli alan savunmasıyla oynayacak alan bırakmamayı düşünen konuk ekip Milinkoviç ve Manu’nun taşıdığı toplarla kontratak fırsatları kovaladı. Trabzonspor’un özellikle rakip ceza sahası civarındaki pas bağlantılarındaki yetersizliği pozisyon üretimini olumsuz etkiledi. Rakibi ısrarla ortadan delmeyi hedefleyen Trabzonspor kanatları kullanamayınca oyunun bu gidişatı Kırmızı-Siyahlılar’ın işine yaradı... Yanal ikinci yarıya Uğur-Abdülkadir değişikliği ile başladı. Sağ kanadı kullanan genç oyuncu Trabzonspor’un atak zenginliğine ciddi derecede katkı yaptı. Nitekim Olcay’ın golünde yaptığı muhteşem asist Fırtına’yı tekrar maça bağladı. Abdulkadir’le birlikte Yusuf Yazıcı da devreye girdi.
Milli yorgun Burak!
Milli maç yorgunu Burak ikinci yarıda daha fazla boş alan buldu ama bunları alışılageldiği şekilde kullanamadığı gibi çok ofsayta düştü. Orta alanda Sosa öne doğru pas zorlamalarıyla olumlu görüntü verdi. Yanal, maçı kazanacak müdahaleyi Rodallega’yı oyuna sürerek yapmak istedi ve Olcay’ın yerine Kolombiyalı’yı Burak’ın yanına ikinci santrafor olarak gönderdi. Rodallega da Ersun Yanal’ı mahçup etmeyerek takımın galibiyet golünü imzaladı. Yine oyuna sonradan giren Onazi skoru belirledi.. Sonuçta Trabzonspor zor geçen bir 90 dakikanın sonunda hem moral buldu hem de 3 puanın sahibi oldu...