‘’Onur en önemli aktör!‘’
Trabzonspor ile Fenerbahçe belki de uzun süre sonra ilk kez her iki tarafın da iddiasının olmadığı bir müsabakaya çıkacaklar. Böyle bir karşılaşmanın teknik analizini yapmak da kolay değil... Kuşkusuz iki takım arasında doğal bir rekabet söz konusu. Ancak hedefsizlik sahaya iki türlü yansıyabilir... Ya iki taraf da kaybedecek şeyleri olmadığı için sadece futbol adına oynayacaklar ya da ‘bitse de gitsek’ havasında çekilmez bir 90 dakikanın aktörleri olacaklar...
Elbette biz izleyiciler ilkinden yanayız...
Trabzonspor penceresinden bakarsak bu mücadelenin stratejik anlamda belirleyicisi Ersun Yanal’ın kadro tercihi olacak. Başakşehir karşısında önde iki forvet (Bero ve N’Doye) kullanan Yanal bunda ısrar ederse Bordo Mavili ekip daha fazla atak aksiyonu üretebilir ve Fenerbahçe’nin ekstra adam çıkışlarını engelleyebilir. Ancak bu ikilinin N’Doye ve Rodallega olması koşuluyla. Eğer daha önce yaptığı gibi ikisini yine önlü arkalı oynatmayı düşünürse Trabzonspor şu haliyle bile Fenerbahçe’ye kaybeder...
Yanal’ın Trabzonspor’un
başındayken büyük takımlara karşı stratejisi takım savunmasını sahanın bütününe yayarak zaman ve mekan bırakmamaya yönelik oluyor. Bu tercih doğru; önemli olan futbolcuların uygulama becerileri. Trabzonspor için sorunlar oyun alanı büyüdükçe başlıyor. O nedenle parçalar ne kadar birbirine yakın kalırsa iyi sonuç ihtimali de o oranda artıyor...
Trabzonspor için zayıf halka savunma bloğu... Özellikle Mas haftalardır kötü oynuyor. Kanat atakları sıkıntı çıkartabilir. Ama hepsinden önemlisi Onur’un performansı.Tecrübeli kaleci gününde olursa Trabzonspor maça net 1 puan garantisiyle başlar.
Sonrası diğerlerinin elinde...
Kupalara haciz koymaya fırsat vermek!
Haber malum; ilk olarak sevgili Serdar Sarıdağ yazdı, ardından dün internette spor ve haber sitelerinin yerel-bölgeseller başta olmak üzere gazetelerin, televizyonların birinci haberi oldu.
Trabzonspor’un Mehmet Ali Yılmaz Tesisleri, Sadri Şener Merkezi, Ziya Bey, İstanbul Kartal Tesisleri gibi yerlerde o kadar çok malvarlığı var ki...
Ama halen ikisi Trabzonspor’da oynayan üç futbolcunun menaceri, alacağı için dava açtı, icra kararı çıktı. Avukatlar ve İcra Memuru gitti, diğer tesislerin tamamını geçtik, Sadri Şener Merkezi binasındaki TS Club mağaza ve depolarında milyonlar değerinde anında paraya çevrilebilecek mal yerine, hemen bitişikteki müzeye gidip kupalara haciz koydu.
Niyetleri ne olursa olsun, ilgililerin bu uygulamasından anladığımız şudur: “Siz müzenizdeki 6 şampiyonluk kupasını koruyamıyorsunuz, tutturdunuz yedinci kupa diye!”
Bu noktada Başkan Muharrem Usta’nın, “Bu bir sabotajdır!” açıklamasını önemsiyor ve altını doldurmasını bekliyoruz. Kimdir sabotajcı?
Mahkemelik olan bu alacağın, bir gün başlarına böyle bir “çorap öreceğinin farkına varamayan” profesyonellerinin, onları görevde tutan, dahası hepsinden önemlisi icralık alacağı ödemeyen-ödeyemeyen kendisinin sorumluluğunun altını özellikle çiziyoruz.
Zira yaşanan, “Bu bir sabotajdır!” açıklamasıyla geçiştirilecek bir rezalet değildir yani!
‘’Beşiktaş'ı mutlu ettiler!‘’
Son bir kaç haftanın oynadığı futbol ile hayal kırıklığı yaratan ekibi Trabzonspor’un en azından bu olumsuz imajı yıkmayı hedeflemesi, Beşiktaş’ın da Kasımpaşa’yı kayıpsız geçmesi nedeniyle, Başakşehir takımının şampiyonluk şansını en azından aynı koşullarda sürdürmeyi istemesi, ilk yarıda ortaya temposu yüksek, tabiri caizse kıran kırana bir mücadele çıkardı.
Her iki takım oyuncuları topa sahip olduklarında çabuk çıkarak bir an önce sonuç üretmek çabası içinde olunca da yüksek futbol kalitesi izleyenlere keyif verdi.
Volkan’ı geçemediler
Bu yarıda bekleri Pereira ve Mas’ı sıkça ileri çıkaran, orta alanda Onazi ile rakibe top yaptırmayan, Castillo ve Yusuf Yazıcı ile topu üçüncü bölgeye rahat taşıyan Trabzonspor, bu bölgede çok basit hatalar yapan şampiyonluğun iki numaralı adayı Başakşehirspor karşısında daha çok pozisyon üretti ama gününde olan Volkan’ı geçemedi. Başakşehir ise hızlı hücumlarla ev sahibi ekibi rahatsız etmek istese de, rakip aynı çabuklukla hızlı kapanınca istediği gibi etkili olamadı.
Başakşehir’in temposuna uymak isteyip de erken yorulan Adebayor’un yerine Mustafa Pektemek ile başladığı ikinci yarının ilk çeyreklik bölümünde oyunun temposu hiç değişmedi. İki takım yine hızlı oyunu ve bir an önce golü bulmayı hedefledi. Ama fırsat yakalayan taraf yine Trabzonspor oldu. Ama bu kez Volkan’a değil, birinde savunmanın şansı, diğerinde de direk engeline takıldı.
Trabzon’un şansı...
Son yarım saate girilirken oyunda roller değişti. Beraberliği işine yaramayacağı gerçeğinden hareketle konuk ekip daha bir iştahla rakip kaleye gitmeye başladı. Özellikle Visca
ile taşıdığı her top tehlike oldu.
Onur’un çıkardığı dışında bu kez şans ve direkler Trabzonspor’dan yana oldu. İyi futbolu taçlandıracak gol ya da goller de olsaydı, tadına doyum doyum olmayacak, futbol keyfi ve heyecanın tavan yaptığı bu karşılaşma böylece Trabzonspor’dan ziyade Başakşehir’i üzen, Beşiktaş’ı mutlu eden skorla sona erdi.
‘’Antep düştü‘’
Kazananı olduğu takdirde kaybedenin, beraberlik halindeyse iki takımın da Süper Lig’e veda edeceği dramatik bir maçtı. Kaldı ki kazananın da hatırı sayılır bir mucizeyi beklemek zorunda kalacağı, neredeyse ikili bir veda ve prestij maçı gibi. Başkanların, yöneticilerin, teknik adamların ve de en önemlisi futbolcuların demoralize, camialarının böyle bir duruma düşmesindeki az ya da çok rollerinin varlığıyla mahçup, 90 dakikanın tamamlanmasını bekledikleri, boş tribünlere oynanan bir maç oldu sonuçta. Gökyüzü ağlar gibiydi sanki Rizespor’un da Gaziantepspor’un da durumuna; uzun süre döktüğü yağmur sularıyla akıttı adeta gözyaşlarını! Bu koşullarda bile daha çok pas yapıp organize olmaya çalışan Rizespor’un bir tık daha üstün gözüktüğü ilk yarının asıl tadı-tuzu Edonwonyi’nin 26. dakikada kişisel becerileriyle attığı şık gol oldu.
Saldırdı ama...
Sonlara doğru can havliyle yıktı oyunu rakip yarı alana Antep. 75’te bu kez Kangwa ile direk engeline takıldı. Oyunu yarı alanında kabul eden ev sahibi ekip ise akılcı bir taktik ve ısrarla rakibin geride bıraktığı boşlukları değerlendirecek ortamı bekledi ve Kweuke ile 81. dakikada fırsatını bulup rahatladı. Böylece Gaziantepspor lige veda ederken, Çaykur Rizespor, mucizeleri beklemeye başladı.
‘’Everest'e tırmanırken‘’
Trabzonspor Kulübü Başkanı Muharrem Usta, hafta içi Fanatik ’i ziyaretinde, geçen haftaki mağlubiyetten sonra yaşananları şöyle anlatmıştı: “Kayseri maçından sonra Ersun ’u aradım. Başkası olsa düşünür kızacak mı diye ama ben ona şunu söyledim: Everest ’e tırmanırken dinlenme yerine gelmişiz. ” Halbuki; 2017’nin ilk 10 haftasındaki müthiş çıkışın ardından Trabzonspor, puan olarak olmasa da sergilediği futbolla gerileme dönemine zaten girmişti. Ersun Yanal ’ın ısrarla, ‘İyi yoldayız ’ söylemleri bir yana, kaybedilen Beşiktaş maçından sonra bile ‘çok şey kazandık ’ ifadeleri taraftarı diri tutma adına belki bir taktikti. Ama buna futbolcuların da inandığını gözlemliyoruz. Trabzonspor haftalardır, ortaya konulan hedeflerin uzağında bir görüntü çiziyor. Yusuf Yazıcı ’nın gol veya asistleri ile saman alevi gibi oyuna ortak oluyor, sonra kayboluyor.
Olcay ortada yok
Ersun Yanal ’ın 2017 ’de parlayan Trabzonspor’un önemli isimlerden biri Castillo artık müzmin yedek, diğer kanadı uçuran Olcay da, belli ki garantili formasının etkisiyle uzun süredir ortalarda yok. Yusuf Erdoğan ’ın bilinmedik nedenle bileti kesilmiş belli ki. Umut, iki bek Mas ve Pereira ’nın çıkışları. Onları kilitledi Adanaspor, Trabzonspor iyice durdu. Forvet N ’Doye’nin orta sahadan dağıtacağı paslara bel bağlanmış, o da bir yere kadar. Ligde umudu kalmayan Adanaspor ’un iki kişilik hücumlarında bile bu kadar rahat pozisyon vermesi rahatsız edici oldu.
İkinci yarı eziyetti
Son vuruş açısından şansın beceriyi ödüllendirdiği 10 dakika aralı Yusuf Yazıcı ve Foguinho imzalı karşılıklı goller, ilk yarının keyif veren ürünleri oldu. İkinci yarı izleyenler için yine aynı futbol eziyeti. Yanal’ın bile tahammül edemeyip Castillo ve Bero ile gidişatı değiştirme çabaları ne tempoyu artırdı ne de artık veda turlarında olan Adanasppr’u tedirgin etti... Öyle ki ev sahibi ekip 81’den sonra en önemli silahı Magaye Gueye’siz bir eksikle oynamasına karşın da değişmedi durum. Avrupa kupalarına bu kadar yaklaşmışken -yine bilmediğimiz başka hesaplar yoksa- sergilenen performans gösteriyor ki, Everest’e tırmanırken uçuruma yuvarlanmaması için bu takımın yapacağı daha çok işi, alacağı çok yolu var. Ama bu iş söylemlerle olmuyor tabi!
‘’Bir garip maç!‘’
Lige verilen aradan sonra başlayan süreçte 10 maçlık süper periyodu sağlayan performansın fiziksel yorgunluğu mudur ya da tribün kardeşliğinin (!) neden olduğu rehavet midir, her neyse; Trabzonspor bu maça da bir türlü konsantre olamadı.
Oysa ki Bordo-Mavililer için büyük avantaj elde edilecek beşincilik, sonrasında da kovalanacak dördüncülük için, kendi evinde iki maçı üst üste oynayacak olması tepilecek fırsat değildi. Gençlerbirliği beraberliğinin ardından Kayserispor’a kaybedilmesi, bu avantajları sildi süpürdü.
Dünkü yenilginin nedenlerinden birinin, ev sahibi tribünlerin, kendisine son dördün üzerinde yer sağlayabilecek puan ya da puanları büyük bir iştahla kovalayan Kayserispor’u Kadir Has Stadyumu’nda hisseder duruma sokması olduğunu, 38 ve 61. dakikalardaki kutlamalardan ilkinin daha coşkulu olduğu gerçeğinden hareketle rahatlıkla söyleyebiliriz. Ama Bordo-Mavililer’in, ‘bitse de gitsek’ modu, konsantrasyon konusunda futbolcular kadar, kenar yönetimin de ciddi sıkıntılar yaşaması bu sonuçta rol oynayan ana faktör oldu.
Aytaç oyundan düşünce...
İlk yarım saatlik bölümde rakip kaleyi hiç rahatsız etmeyen ve iki kez yenik duruma düşen Bordo-Mavililer, geçen haftanın suskun golcüsü Rodallega, ardından da Uğur’un penaltısıyla eşitliği sağlayarak devreyi kapadı. İkinci yarının başındaysa ilk goldeki becerisini sergileyemese de Deniz Türüç’ün yakaladığı fırsat, ardından Rodallega’nın skor 2-2 iken oyundan alınmasına tepki gösteren tribünlerin bu kez açıkça takımın aleyhine dönmesi, olası kötü skorun zaten habercisi oldu.
Göbekte Okay’ın yokluğunda onun görevini üstlenen Aytaç’ın, rakip futbolculardan daha çok tribün baskısına uğrayıp oyundan düşürülmesiyle, bu alanda adeta serbest dolaşım hakkı elde eden Lawal’ın yıldızlaşması sağlandı. Lawal, muhteşem oyununu, çok şık bir kafa vuruşuyla, galibiyet golünü de atarak taçlandırdı. Bir garip maç oldu özetle; Kayserispor’un ligde kalma adına ikide iki yaptığı, Trabzonspor’un inanılmaz kötü oyunu ve özellikle de her daim ‘3 Temmuz mağduriyetini!’ dile getirmelerine karşın, bu maçın skorunun ligin alt sıralarına yapacağı etkiyi umursamayan tribünlerinin tavrıyla anılacak bir garip maç!
‘’Rodallega'nın maçı!‘’
Rodallega, Antalya’daki golcü şansını yakalayabilse ve zaman zaman kalesinde sıkıntılar yaşamış olsa da Trabzonspor, Gençlerbirliği karşısında daha ilk yarıda kendisini rahatlatacak skoru bulabilirdi. Ama Kolombiyalı oyuncu ikisinde topa vurma adına bireysel becerisine tavan yaptırdığı tam 4 pozisyonda kaleyi yokladı, birinde Hopf engeline takıldı, diğer üçünde boşluğu dövdü. İşin kötüsü Rodallega maç boyunca bu durumu sürdürdü ve maçın skoruna takımı aleyhine damga vuran isim oldu.
Özgüven var ama!
Antalyaspor galibiyetiyle ilk dört için şansını artıran Bordo-Mavililer, bu hedefini gerçekleştirme yolunda son haftaların dikkat çeken ekibi Gençlerbirliği maçını da kayıpsız geçmeyi hedefledi. Nitekim sayısal olarak daha önceki maçlarının uzağında kalsalar da coşkulu taraftar desteğiyle ve büyük bir iştahla karşılaşmaya başladı. Rodallega tıpkı ikinci yarının hemen başında olduğu gibi daha ilk dakikada maçın 1-0 başlamasını sağlayabilecek vuruşunda Hopf’u aşamasa da arkadaşlarının özgüvenini artırdı. Bu durum Yusuf Yazıcı ve Olcay’ın önceki maçlara oranla düşen performansına rağmen ilk yarı boyunca devam etti. Bu iki oyuncunun etkisizliğinden doğan eksiği N’doye tamamladı.
Hopf’un zaferi
Pozisyon zenginliği ev sahibi ekip adına yüksek olsa da Ankara temsilcisi, sonuçsuz kalan her Bordo-Mavili atak sonrası hem direncini artırdı hem de topa sahip olduğunda hızlı çıkışlarda rakip kaleyi yokladı, değerlendiremediği fırsatlar yakaladı. İkinci yarı yine Rodallega-Hopf mücadelesi ve çok uygun durumda olmasına karşın Rodallega’nın değil Hopf’un zaferiyle sonuçlanan pozisyonla başladı. Okay’ın sakatlanmasıyla Castillo’yu oyuna alarak hücum etkinliğini artırmayı hedefleyen Yanal’ın göbekte tek başına görevlendirdiği Onazi adeta iki kişilik oynayarak hocasını mahçup etmedi. Rakibin ilk yarıdaki gibi kendini rahatsız edememesi, Bordo-Mavililer’in son 20 dakikada oyunu iyice Gençlerbirliği yarı sahasına yıkmasını sağladı. Bu durum çok elverişli pozisyonlar bulmasını olanaklı kılsa da, oyunun bu bölümünün konuşulan ismi konumuna getirdiği Rodallega skoru değiştirecek vuruş becerisini bir çok kez gösteremedi. Böylece uzatmalarla birlikte son 11 dakikayı bir kişi eksik oynamasına karşın konuk ekibin istediğini almasına katkı yaptı.
‘’Serdar gürledi, Kayseri izledi‘’
Ateş hattındaki Gaziantep’in kazanması, Rize’nin son saniye golüyle 1 puan almasının ardından Kayserispor için galibiyet olmazsa olmaz hale gelmişti. Bu durum Sarı-Kırmızılı takım üzerinde stres yaratmış olacak ki, Kayseri maça çok kötü başladı. Savunmada üst üste hatalar yapılınca, sezonun flaş oyuncularından Serdar Gürler acımadı! 23. dakikada genç futbolcu, Sow’un hatalı geri pasında araya girdi, devamında sıfırdan vuruşunu yaptı ve kaleci Muammer de izleyince top ağlara gitti: 1-0. 33’te Kayseri defansı dökülmeye devam etti, Aydın’ın pasında Serdar Gürler usta işi bir vuruşla farkı ikiledi: 2-0. Sergen Yalçın kara kara düşünmeye başlarken, imdada penaltı yetişti! 36’da Douglao, Khalili’nin temasıyla yerde kalırken, hakem kolayca penaltı çaldı; Deniz Türüç golle sonuçlandırdı: 2-1.
Gençlerbirliği farkı kaçırdı
İkinci yarıda Kayseri’nin yüklenmesi bekliyordu ama tüm doğruları Gençlerbirliği yaptı. Aydın ile Serdar hemen her pozisyonda tehlike yarattı, Başkent ekibi adeta farkı kaçırdı. Yakalanan pozisyonların bazısında şanssızlık faktörü ön plandaydı, diğerlerinde ise Kayseri kalecisi Muammer yüzde yüzlük kurtarışlara imza attı. Gençlerbirliği başından sonuna üstün olduğu maçı kazanırken, Kayserispor’da ise kaybetme serisi 4’e çıktı. Sergen Yalçın’ın istifası sonrası doğru hocayı bulmak zorundalar.
‘’Nefesleri kestiler!‘’
Trabzonspor için maç 25. dakikada başladı. O ana kadar bordo mavili takım, geçen hafta Rizespor karşısında kaldığı yerden devam etti, Beşiktaş oyunu istediği gibi yönlendirdi. Bugüne kadar en kötü performansını gösteren iki bekinden Perreira’nın kulvarını Babel ile yol geçen hanı gibi kullanıp, önce gol sonra da pozisyonlar buldu. Diğer bek Mas da bir pozisyonda kaçırdığı Gökhan’ın ıskasıyla takımına bedel ödetmekten kurtuldu.
İlk yarının hakimi Trabzonspor
Ancak meyvesini Okay’ın çok şık vuruşuyla veren Olcay-Yusuf-Okay işbirliği maçın gidişatını değiştirdi. Eşitlik golü oyuna tempo, futbola kalite, bunlara paralel olarak da heyecan geldi. İlk yarının kalan 20 dakikasının hakimi, daha etkili pozisyon bulanı ev sahibi ekip oldu. Beraberliğin bir tarafın Avrupa, diğer tarafın da şampiyonluk mücadelesine sekte vuracağı gerçeği, iki takımın da eşitliği bozana kadar tempoyu düşürmeme gayreti içinde olacağını, ikinci yarının başlamasıyla gösterdi.
Keyif dolu maçları özlemiştik
Nitekim 10 dakikaya bir Castillo vuruşu, inanılmaz bir Fabri refleksi ile bir Durica hatası ve Aboubakar klasiği damga vurdu, Beşiktaş yeniden avantajlı duruma geçip, oyunu rolantiye alma gayreti içine girdi. Ama Castillo bu durumun sürmesine sadece 8 dakika izin verdi ve Fabri’yi bu kez avladı. Ardından Rodallega siftah yapınca roller değişti.
Sonrasında Talisca’nın serbest vuruştan gelen golü, Rodallega’nın santra ile birlikte oyunu başlattığı noktadan yaptığı vuruşla direkten dönen topu ve tarafların son saniyeye kadar galibiyeti kovalamaları adeta nefes kesti! Sonuçta Atiba ile gülen Beşiktaş, üzülen de Trabzonspor olurken, mücadele, “Böyle heyecan ve keyif dolu maçları özlemiştik” dedirtti.