‘’Ya kazanacak ya karışacak‘’
Aslında Başakşehir maçı, Fenerbahçe’nin seyircisi ile barışma maçı olacak. Bu maç için ne Mourinho’nun ne de Sarı- Lacivertli futbolcuların mazeret üretmeye hakları yok. Sahaya çıkacaklar, galip gelecekler ve taraftarlarının gönlünü alacaklar. Şampiyonluk için karamsar tablolar çizmeye gerek var mı bilemem. Lider Galatasaray’ın çok ama çok önemli eksikleri var. Onların da her maçı kazanma garantileri yok.
Çok merak ediyorum
Lig uzun bir maraton. 6 puanlık fark her zaman kapanır. Fenerbahçe’nin bu yarışta rakibine oranla fazla kredisi yok, hepsi bu. Elbette Başakşehir kolay bir rakip değil. Yine de kağıt üzerinde favori Fenerbahçe. Mourinho’nun sahaya süreceği 11’i çok merak etmiyorum. Bankolar belli; Livakoviç, Osayi, Becao, Çağlar, Fred, Kostic, Tadic... Geriye kalanları maç başlarken öğreniriz.
Daha önce verseydi...
Tahminim stoperde cezalı Djiku’nun yokluğunda Çağlar ve Becao’nun olacağı... Sahaya çıkacak 11’den çok taraftar maçın sonucunu bekleyecek. Fenerbahçe kazanırsa sorun yok. Olası puan kaybı, ortalığı fena karıştırır. Yani ya kazanacaklar ya da karışacaklar. Unutmadan Başkan Ali Koç, önceki gün Samandıra’ya gidip futbolcularına moral ve destek vermiş. Bu destek ve morali, geçen haftaki Beşiktaş maçından önce verseydi, daha iyi olmaz mıydı? Ne dersiniz Başkan?
‘’Mourinho cepten yiyor‘’
Fenerbahçe, maça ısınamadan Samet Akaydın öyle basit bir hata yaptı ki Bilbao oyuna 1-0 önde başladı. Hatalı bir geri pas sonunda yenilen gol, hem tribünleri hem de sahadakileri şok etti. Aslında yenilen golden çok merak edilen şuydu: Becao varken Mourinho stopere neden ısrarla Samet’i koyuyordu. Fenerbahçe erken yediği gole rağmen çabuk toparlandı, rakibine kafa tutmaya başladı. Pozisyonlar buldu, değerlendiremedi. Devre biterken gelen 2’nci Bilbao golü, bir yerde maçın kaybedilişinin sinyali gibiydi. Mourinho arada ıslıklanan Samet Aydın’ı dışarı alıp, sakatlıktan yeni çıkmış Çağlar’ı sahaya sürdü. Demek ki Becao onun için hazır değildi. Oyunun ikinci bölümünde misafir takım skor rahatlığından kontrollü oynadı. Fenerbahçe’de Osayi, Amrabat, Maximin ve İsmail Yüksek’e arkadaşları ayak uyduramıyordu. Son 30 dakika, Mourinho’nun hamle dakikalarıydı.
Övünmeye devam edebilir!
Szmanski’yi dışarı alıp Dzeko ile çift forvete döndü. Baktı olmuyor bu defa Tadiç ve Maximin’in yerlerine İrfan Can ve hiç şans vermediği Cengiz Ünder’i oyuna aldı. Derken Mert Müldür kırmızı gördü ve teslim bayrağı çekildi. Mourinho geçmişi ile övünmeye devam edebilir. Ancak Fenerbahçe’de işler iyi gitmiyor. Yanlış 11’ler, yanlış hamleler ile Fenerbahçe’yi hedefe götüremeyecek gibi. Tribünler şimdilik yönetimi protesto ediyor ama böyle giderse sıra Portekizli hocaya gelir. Bakalım Mourinho ne kadar zaman daha cepten yemeye devam edecek?
‘’Fenerbahçe’ye ağır darbe‘’
Mourinho’nun sahaya sürdüğü 11’de İrfan Can ve Osayi yok, Oğuz Aydın ile Mert Müldür vardı. Kanatlarda Oğuz ve Maximin olunca, Tadiç forvet arkasına geçmişti. Beşiktaş’ın kontrollü oynayıp, ani atak kovaladığı ilk 45 dakikada Fenerbahçe daha iştahlıydı. Maçın başında Dzeko’nun girdiği pozisyonların gole dönüşmemesi şanssızlık idi. Rafa Silva’nın karşı karşıya Livakoviç’i geçememesi de Fenerbahçe adına şanstı. Fenerbahçe ilk bölümde genelde Maximin, Tadiç ve Kostiç ile sol kanat bindirmeleri yaparken, sağ kanadı Oğuz ve Mert Müldür ile etkili kullanamadı. Devre golsüz bittiğinde Mourinho ne ortada dolaşan Fred’i oyundan aldı, ne de hamle yaptı. Maçı kazanırız havasındaki Fenerbahçe’ye ezeli rakibi teslim olur gözükmüyor, müthiş mücadele veriyordu. Bu yarının başında Dzeko yine mutlak bir pozisyonu heba etti. Son 25 dakika Portekizli hoca, Oğuz Aydın yerine Maximin’i ve Dzeko’yu dışarı alıp, Szymanski (Hiç katkı yapamadı) ile En Nesyri’yi oyuna aldı.
Zoru başardı
Maçın son bölümünde Beşiktaş zoru başardı ve golünü attı. Sonrası mı? Mourinho’nun yanlış ve geciken hamleleri geldi. Daha önce sahaya sürmesi gerekenleri (Osayi, İrfan Can) ve Cenk’e bitime 10 dakika kala şans verdi. Fenerbahçe’nin maçı döndürmesi zordu ve de döndüremeyip ağır bir darbe aldı. Bakalım Mourinho bize ne gibi mazeretler üretecek?
‘’Fenerbahçe bir adım önde‘’
Yazının başlığı Beşiktaşlılar’ı biraz kızdırabilir. Gelin konuyu biraz açalım. Fenerbahçe’nin rakibine göre tartışmasız çok önemli bir hocası (Mourinho) var. Takımın form düzeyi üst seviyede. Son oynadığı 5 maçı kazanmış. Kadrosu geniş ve maçın gidişatını etkileyecek ayaklara (Tadiç, İrfan Can, Szymanski, Amrabat, Maximin, Dzeko, Osayi) sahip. Moral motivasyonu zirve yapmış. Ezeli rekabet için tek eksiği tribün tenhalığı olacak. Fenerbahçe’deki bu olumlu hava ve gidişatı rakibi mumla arıyor. Yönetim krizi var, kongre kararı alınmış. Gelen, giden birbirini suçluyor. Takımın kadrosu problemli. Banko oynayan 2 stoper sakat.
Farklı baktıkları kesin
Sahada olduğu kadar kulübede de sıkıntı var. Bütün bu olumsuzlukları dolu tribünler engeller mi? Tartışmasız bu maçta Beşiktaş’ın en büyük desteği seyircisi olacak. Hem kötü gidişatı durdurmak hem de taraftarını mutlu etmek isteyecek oyuncuların maça farklı baktıkları kesin. Bir Fenerbahçe galibiyeti Beşiktaş’ı yeniden havaya sokar. Ancak bunu başarmaları pek kolay değil. İşte bu yüzden ben Fenerbahçe bir adım önde diyorum. Bakalım 90 dakika kimleri haklı çıkaracak?
‘’Mou’nun gecesi ‘’
Mourinho, Slavia Prag maçının 5 iyi oyuncusunu ( Djiku, Mert Müldür, Szymanski, Dzeko, Maximin) herhalde yorgun diye kulübeye koymuştu. Becao, Kostiç,İrfan Can, En Nesyri ve Oğuz ilk 11’e dönmüşlerdi. Fenerbahçe maça önde baskıyla başladı ve hemen oyunun başında da Oğuz’un golüyle öne geçti. 90 dakika artık çok kolay geçer diye düşündük, öyle olmadı. Fenerbahçe tempoyu düşürdü, Gaziantep kıpırdanmaya başladı. Devre biterkende hiç hesapta olmayan bir golle eşitliği sağladı. Mourinho’nun sahaya sürdüğü 11 aksıyordu. Fred, Kostiç oyunda yoktu. Kanat oyuncuları ( Tadiç, İrfan Can, Oğuz) alan paylaşımlarını yapamıyorlardı. En Nesyri’ye hiç top gelmiyordu.
Hamleleri hemen gördü
Devre arası hamle yapmayı sevmeyen Mourinho sahada işlerin iyi gitmediğini hemen gördü. İsmail niye çıktı? İrfan Can’ı dışarı alıp, Maximin rakip defansın dengesini bozdu ve Amrabat’ı sahaya yolladı. Bu değişikliklerden sonra Fenerbahçe müthiş bir baskı kurdu ama, gol gelmiyordu. Portekizli hoca bir hamle daha yaptı. Osayi ile En Nesyri’nin yerlerine Dzeko ve Szymanski’yi aldı. Rakip sadece müdafa yapıyor,hiç hücumu düşünmüyor, baskıdan kurtulamıyordu. Sonuçta hamleler semeresini gösterdi Becao ve Dzeko’nun golleri Fenerbahçe’yi korkulu rüyadan uyandırdı. Kısacası Fenerbahçe biraz geç açıldı. Biz yine de her takımın son 15 dakikası berabere giden bir maçta Gaziantep gibi kolay teslim olmayacağını hatırlatalım.
‘’Sürprize yer yok‘’
Formda ve moralli Fenerbahçe evinde yine, “Kapalı gişe” yeni bir 90 dakikaya çıkıyor. Slavia Prag deplasmanından aldığı galibiyetle Avrupa Ligi’nde de iddiasını sürdüren Fenerbahçe, taraftarı önünde şov yapmaya hazırlanıyor. Artık kimse Jose Mourinho’nun yaptığı 11’lere takılmıyor. Oynayanlar dışında kulübede kalanlar da problem yaratmıyor. Gaziantep karşısında stoperde Samet mi oynar, Becao mu? Yoksa geçen haftanın flaş oyuncusu Oğuz Aydın maça ilk 11 mi çıkar ya da kulübeye döner yerine Saint-Maximin mi oynar? İşte bu soruların cevabını taraftar merak etmiyor. Sahaya çıkan 11 için yapılan en kısa ve bilinen yorum, “Vardır hocamızın bir bildiği” şeklinde oluyor.
Tartışmasız en önemlisi
Şüphesiz Mourinho gözdelerine hep ilk 11’de yer açıyor. Bunları başında Tadiç geliyor. Sakat ve cezalı değilse Tadiç’in takımdaki yeri garanti. Son zamanlarda oynadığı futbol ve katkılarından dolayı Sırp futbolcu tartışmasız takımın en önemli lokomotifi. Futbol bilgisine güvenilen teknik direktör Selçuk İnan, bakalım güçlü rakibine karşı sahada nasıl tedbirler alacak? Fenerbahçe’nin önde baskıyla maça başlayacağı ve bir an önce sonuca gitmek isteyeceği oyunda Gaziantep kontratak kovalayacak. Kadıköy’deki 90 dakikanın kesin favorisi olarak Fenerbahçe’yi görüyorum. Sürpriz olur mu? diyenler çıkabilir. Bana göre bu maçta, “Sürprize pek yer yok” diye düşünüyorum.
‘’Kalite farkı‘’
Kendi liginin lideri, Slavia Prag, “Taş gibi” bir takım. Çok koşuyorlar, çok iyi mücadele ediyorlar, fizikman güçlüler ve her an hücum oyununu düşünüyorlar. Fenerbahçe çok eksikle yakalandığı maçın hemen başında golü de yiyince ister istemez” eyvah” dedik. Ev sahibi çok adamla hücum yaparken geride ise geniş alanlar bırakıyordu. Slavia Prag’ın öne geçtikten sonra yaptığı gol girişimlerinin sonuçsuz kalışı Fenerbahçe adına şanstı. Sarı-Lacivertliler golü ise ani ataklarda aradılar. Maximin’nin, Fred’in Szymanski’nin, Osayi’nin, Tadiç’in rakip alana süratle taşıdığı toplarla pozisyon yakaladılar. Devre sonuna doğru yine bir ani atakta topla buluşan Dzeko topu önce kontrol edip sonrada kalecinin uzanamadığı köşeye yollayıp eşitliği sağladı. Gol Fenerbahçe’yi ister istemez cesaretlendirdi ve ümitlendirdi. Mourinho’nun kulübesinde hamle yapacak fazla oyuncusu yoktu. Oyunun ikinci yarısında ev sahibi yüklendi, Fenerbahçe yine ani ataklarla gol kovaladı. Son 15 dakikada Dzeko ve Maximin (İnanılmaz efor sarfetti) yerlerine En Nesyri ile İrfan Can oyuna girdiler.
Hedefe götürür
Fiziğine güvenen havalı Slavia Prag ile tekniğine güvenen Fenerbahçe mücadelesinde, son sözü kaliteli ayaklar söyledi. İrfan Can, Tadiç organizasyonu sonrasında kale önünde topla buluşan En Nesyri’nin golü Fenerbahçe’yi müthiş bir galibiyet ile tanıştırıyordu. Bu galibiyet Fenerbahçe’yi Avrupa’da ilk hedefine götürür. Alkışlar ve tebrikler 90 dakika ter akıtan her Sarı-Lacivertli futbolcuya gitsin..
‘’İdman niyetine! ‘’
Maçtan önce ev sahibi takımın teknik direktörü öyle iddialı açıklamalar yapmıştı ki, sahadaki oyuna ilgimiz bir kat daha artmıştı. Mourinho’nun sürpriz 11’ne şaşıranlar ise çoktu.
Mert Hakan, Samet ve Oğuz sahadaydılar. Fenerbahçe maça önde müthiş bir baskı ile başladı. Rakip sürekli pas hatası yapıyor, atak dönüşlerinde de geride geniş alanlar bırakıyordu. Demek ki Sinan Kaloğlu hocam dersini iyi çalışmamıştı. Hazırlık maçı bile olsa Fenerbahçe’ye karşı böyle oynanmazdı. Sarı-Lacivertli takımın beceri dolu ayaklarının sahneye çıkmasıyla sonuç almak kolaylaştı. İlk yarım saat dolmadan Fenerbahçe 3 farkı yakaladı. Mert Hakan takımın en başarılı ismi olurken, ilk defa ilk 11 çıkan Oğuz hareketli oyununun yanı sıra attığı 2 gol ve son gol asisti ile büyük beğeni topladı. Devre biterken Djiku’nun kendi kalesine attığı gol ev sahibine küçük bir ümit oldu.
Mourinho merakı!
İkinci yarıda Fenerbahçe önde baskıyı bıraktı, rakip atağa geçti. Rakibin kazandığı kornerde boşa çıkan ve 2’nci gole davetiye çıkaran Livakoviç oyuna heyecan getirdi. Kayserispor’un ümidi fazla sürmedi. Gol ararken, defansif tedbirleri rafa kaldırdıklarından hemen En Nesyri’nin ayağından bir idman golü yediler. Mourinho 2 farktan sonra Mert Hakan ve En Nesyri’yi dışarı alıp Szymanski ve Dzeko’yu oyuna aldı. Son bölümde skor olarak rahatlayan Fenerbahçe gollerine devam edip maçı “güle oynaya” idman niyetine bitirdi. Unutmadan Kayseri’de tribünler kapalı gişeydi. Bana göre bu kalabalık maçtan çok Mourinho merakından idi..