‘’Yediğimiz gol ofsayttı‘’
Maç içerisinde tartışılabilecek birkaç tane pozisyon var. 4. dakikada Hasan Ali’nin soldan ceza alanına girmek isterken maruz kaldığı faul kararında, hakem Manzano’nun umut vaad edebilecek bir atak olarak değerlendirmesi gerekirdi. Yani sarı kart çıkmalıydı. Serbest vuruşun devamında oluşan karambolde top ağlara gitti ancak hakem, De Sanctis’e faul yapıldığı gerekçesiyle iptal etti. Her ne kadar ilk anda bir çarpışma gibi görünse de Fernandao’nun kaleciye bir müdahalesi var gibi görünüyor. Dolayısıyla bu kararı eleştirmiyorum. Fenerbahçe’nin 41. dakikada yediği gol öncesinde ise top son oynandığı anda Falcao bana göre santimlerle de olsa ofsayttaydı. Sonuç olarak İspanyol hakem, oyunun genelinde doğru kararlar verdi. Özellikle ikili mücadelelerde oynatmaya yönelik tutumu alkışlanacak cinstendi. Örneğin 39. dakikada Emenike’nin golden önce rakibiyle omuz omuza girdiği mücadelede devam ettirmesi yerindeydi.
‘’Collina strateji hatası yaptı‘’
Cüneyt Çakır’ın İtalya-İspanya maçına atanmasından hemen sonra İtalyan basınında Çakır’ın üzerinde psikolojik baskı oluşturulmaya çalışılmıştı.
Bunun neticesinde maçtaki performansı turnuva başından bu yana izlediğimiz hakem performanslarının çok altında kaldığını düşünmüyorum.
Birkaç pozisyonda hatası oldu ancak bu maçın sonrasında masaya yatırılıp tartışılacak pozisyonlar değildi.
Bana göre kalan turlarda görev alamayışının en büyük etkeni, İtalya’nın İrlanda yenilmesi sonrası elenmemiz ve Türk medyasının İtalyanlar’ı topa tutması.
Hakem Kurulu Şefi Pierrluigi Collina bu tepkileri gözden kaçırıp, stratejik bir hata yaparak Cüneyt Çakır’ı İspanya-İtalya maçına atadı ve final yolunu tıkamış oldu.
‘’3. gol ofsayt‘’
Sırp hakem Mazic, maçın hemen başında Burak-Ramos mücadelesinde İspanyol oyuncuya gösterdiği sarı kartla oyundaki ciddiyetini ve otoritesini net biçimde göstermiş oldu. Ancak Burak’a 9. dakikada gösterdiği sarı kart gereksizdi.
Burak rakibini sadece göğsünden itti. Bu sadece bir faulü gerektirirdi. Şunu net biçimde söyleyelim. 48. dakikada üçüncü gol öncesinde İniesta’nın pasında topla buluşan Alba net bir şekilde ofsayt.
Bir de 21. dakikada Ozan Tufan’ın İniesta’nın bileğine kontrolsüz ve yaralayıcı basışına hakem Mazic sadece faul kararı verdi ki burada kartına başvurmaması bizim adımıza şanstı. Turnuvada aldığımız iki yenilgide de hakemlerin sonuca doğrudan etki eden hataları yoktu.
‘’İsveçli'den boşuna korktuk‘’
Son dönemlerde İsveçli hakemler ülkemizde pek de istenmiyordu. Bu maça da UEFA’nın İsveçli hakem Jonas Eriksson’u ataması herkeste bir endişe yaratmıştı.
Maça baktığımızda Eriksson yönetiminin korkulduğu gibi olmadığını net biçimde gördük.
Karşılaşmanın genelinde verdiği kararlar tartışma yaratmayacak cinstendi. Oyunun başında Ozan’ın Modric’e yapmış olduğu sert harekete uyarı yapması, oyunun kontrolünü elinden bırakmayacağını bizlere gösterdi.
Sonuçta bizdeki korku ve endişe boşa çıktı, Eriksson oldukça temiz bir maç yönetti.
‘’Kötünün iyisi Kalkavan‘’
Hakemlerimiz sezon başından beri yaptıkları yoğun ve sürekli hatalarla büyük eleştiriler aldılar. Ancak özellikle ikinci yarıdan itibaren, tüm hakemler içinde performansıyla kamuoyuna biraz daha olumlu bir izlenim bırakması, Mete Kalkavan’ın bu finale atanmasındaki en büyük etken gibi görülebilir. Zaten son dönemde yönettiği derbi maçlarındaki performans, çöküş içindeki hakem camiasına ve MHK’ye de bir nebze olsun nefes aldırdı. Bu açıdan bakıldığında, Kalkavan’ın kupa finaline atanması bizim için sürpriz olmadı.
Daha stresli, daha agresif
Ancak şunu gözardı etmemek gerekiyor... İki takım da kendileri açısından başarısız bir sezon geçirdiler. Kalkavan, iki ezeli rakibin iddialarının devam ettiği sezon içindeki karşılaşmalar gibi bir atmosfer bulmayacak. Bu kez tüm iddiaları bitmiş, artık sadece bu kupayı isteyen iki takım olacak sahada. Bu da, Kalkavan’ın işinin, sezon içindeki maçlardan farklı olarak çok daha zorlu olacağını gösteriyor. Daha stresli, daha agresif bir oyun oynanacak. Umarım Mete Kalkavan bu yoğun ve zorlu atmosferin altından kalkabilir.
‘’Terim UEFA'yı ofsayta düşürdü‘’
“Bir teknik direktörün hakeme telefondan pozisyon izletmesi bugüne kadar yaşanmış bir olay değil. Dolayısıyla kural kitabında da bununla ilgili bir açıklama yok. İlk defa karşılaşılan bir durum”
“UEFA, bu olayla ilgili her iki tarafa yaptırım uygulayacaktır. Cezadan ziyade dikkat çekme şeklinde bir değerlendirme yapılacağı görüşündeyim. Özellikle 4. hakemin uyarılacağını düşünüyorum”
4. hakeme telefondan pozisyonun izletilmesiyle ilgili kurallar ne diyor? Bu konuda bir ceza var mı?
DİĞER HAKEMLERi DE UYARACAKLARDIR
Bugüne kadar hiçbir resmi müsabakada bunun örneği yaşanmadı. Dolayısıyla bu, ilk defa karşılaştığımız bir durum. UEFA’nın bu hareketle ilgili olarak hem teknik direktöre hem de 4. hakeme yönelik bir yaptırımı olacaktır. Cezadan ziyade dikkat çekme şeklinde bir değerlendirme yapılacağı görüşündeyim. Kural kitabında bununla ilgili bir açıklama yok. Deyim yerindeyse Fatih Terim, UEFA’yı ofsayta düşürmüş gibi oldu. Fakat mutlaka UEFA bir karar verecektir. Bunu hep birlikte göreceğiz. UEFA’nın bundan sonraki maçlarda benzer şeyin yaşanmaması adına hakemlere genel uyarıda bulunacağını düşünüyorum.
Benzer bir durum özel maç yerine resmi karşılaşmada yaşansa ne olurdu?
HAKEM TELEFONU HÇ ALMAMALIYDI
Resmi maç veya özel karşılaşma fark etmez. Hazırlık maçları da UEFA’nın gözetimi altındadır. Nitekim özel bir müsabakada oyuncu kırmızı gördüğünde bir sonraki resmi mücadelede cezalı duruma düşüyor. Dolayısıyla bu hareketin hazırlık maçında olmasının bir önemi yok. Kritik nokta aslında 4. hakem. Normalde ne olursa olsun kesinlikle bir hakem, orada telefonu almamalı. Ancak sanırım kendisinin dalgınlığına geliyor. Sonrasında telefonu geri vermemesi de normal. Çünkü talimatlarda yedek kulübesindeki teknik heyetin, dışarıyla görüşme yapması yasak.
Görüntü teknolojisi bu olayla birlikte yeniden gündeme geldi... Basketbolda olduğu gibi futbol maçlarında da kritik pozisyonları hakemler kenarda izlemeli mi?
VİDEO TEKNOLOJİSİ BÜYÜK KÜLFET
UEFA’nın daha önce gündeminde olan video hakemlikle ilgili bazı çalışmalar yapılmıştı. Hollanda’da bununla ilgili bir takım değerlendirmeler oldu. UEFA’ya üye olan bazı federasyonlardan yetkililer seminere katıldı, video hakemliğin futbola neler kazandırabileceği konuşuldu. Hatta Hollanda’nın alt liglerinde bunu denemeyi düşünüyorlar. Ancak bu teknolojinin tüm maçlarda kullanılması çok zor... İlave yardımcı hakem uygulaması bile federasyonlara ciddi maddi yük getirirken, bu sistemin her stada kurulması büyük külfet olacaktır. Aynı zamanda UEFA, video teknolojisiyle futbol hızının düşüceği görüşünde. Dolayısıyla bu teknolojinin yakın zamanda uygulaması neredeyse imkansız.
‘’Aydınus maç boyunca eyyam yaptı‘’
Bundan önceki son iki sezona baktığımızda hakem kadrosu içerisinde performans ve güven açısından Fırat Aydınus en öndeki isimdi. Ancak geldiği noktada bu özelliklerini kaybetmiş. Sahada mimikleri, tavır ve davranışlarıya sorumluluğu üstlenmeyip yardımcılarının üzerine yıkmaya çalışan eyyamcı bir hakem görüntüsü çiziyor.
Penaltı ve kırmızı...
Ozan Tufan’ın sarı kart gördüğü pozisyonda eğilip dördüncü hakemden, Volkan Demirel’in eliyle Napoleoni’yi ittiği pozisyonda ise enteresan hareketlerle ilave yardımcı hakemden yardım istemesi gerçekten komikti. 86. dakikadaki pozisyon net şekilde penaltıydı, hatta son adam olduğu için Volkan Demirel de devamında atılmalıydı. Ancak Aydınus buna cesaret edemedi.
Kurnazlık yaptı
Volkan Şen’e sarı kart gösterdikten sonra aynı oyuncu 40. dakikada kontrolsüz bir şekilde Doka’nın yüzüne müdahalede bulunuyor. Bu pozisyonda da yüzde yüz ikinci sarı kart çıkmalıydı. Burada da Fırat Aydunus yine enteresan bir vücut davranışı yaparak, devam ettirdi. Bununla kalmadı, kurnazlık yapıp hakem atışıyla oyunu başlattı. 75. dakikada ise Başakşehirli Ferhat, Fernandao’nun formasını net biçimde tutup, çekiyor. Burada çalınan penaltı doğru karar. Genel olarak 90 dakika boyunca Fırat Aydınus eyyam yaptı dersek yanlış olmaz.
‘’Kural hatası yok‘’
Maçın içerisinde yaşanan en önemli pozisyon, 76. dakikada Gomez’in golü attığı sırada bir taraftarın aynı anda sahaya girmesi oldu.
Oyun kuralları içerisinde futbolcuların dışında sahaya giren kişinin öncelikle, oyuna müdahalesinin olup olmadığına bakılır. Gol sırasında topa her hangi bir teması var mı yok mu? diye değerlendirilip, atılan golün geçerli sayılıp, sayılmamasına hakem tarafından karar verilir. Beşiktaş’ın attığı gol sırasında oyuna alanına giren bu kişinin, yukarıda saydığım müdahalelerin ve kriterlerin içerisinde olmadığını gördük. Çünkü top Galatasaray ceza alanında oynanırken, bu kişi orta alandaydı. Dolayısıyla hakem Mete Kalkavan’ın Gomez’in golünü geçerli sayması yüzde 100 doğru karar. Burada hiç kimse kural hatası beklemesin.
Sportmenlik dışı hareket
Mete Kalkavan’ın hafta içerisinde, maçın kolay geçeceğine dair haberlerden ciddi anlamda etkilendiğini özellikle ilk 45 dakikada net gördük. Oyuna konsantrasyonu ve kontrolü anlamında ciddi manada tökezledi. Birkaç göstermesi gereken sarı kartlar var ki gereksiz tolere etti. Mesela 40. dakikada Quaresma’nın taç çizgisi dışında yayıncı kuruluşun kamerasını koruyan alete vurduğu tekme, kesinlikle sportmenlik dışı hareket. Yine topsuz alanlarda Podolski’ye ve Oğuzhan’a ayrı ayrı yapılan hareketleri tespit edip, cezalandırmada yeterli olamadı.
Skora etki etmedi
Ancak 14. dakikada Emre ve Tosic’le başlayıp, futbolcuların birbirlerine girdikleri pozisyonu iyi yönetti. Gomez’in golü öncesinde Oğuzhan’ın Cenk’e yapmış olduğu asist de pozisyon ofsayt değil. Sonuçta ligin ikinci devresinde iyi çıkış yapan Mete Kalkavan’ın bu maçtaki performansı bundan öncekileri aratmış olsa da skora neticeye etki etmedi.