Maçın ilk 4 dakikalık bölümü içerisinde Van Persie, sonrasında Nani’nin Muslera ile karşı karşıya kaldıkları pozisyonlarda hakem kararları doğru. 29. dakikada Muslera’nın ceza alanı dışındaki topa müdahalesinde hakem kararını eleştirmek doğru olmaz çünkü pozisyon omuzla vücut arasında kalıyor. Ancak maçın genelinde Mete Kalkavan kart göstermemek adına büyük bir çaba sarfetti ki bu çok gereksizdi. En az 5-6 pozisyon var ki net sarı kart gösterilmesi gerekirdi. Mete Kalkavan, Nani faul yaptı gerekçesiyle Galatasaray’ın 38. dakikadaki yüzde yüz çok önemli bir avantajını kesti. Yine 86. dakikada Fenerbahçe’nin atak başlangıcı olacakken topun kendisine çarparak avantajın kaybolması, FIFA kokartlı bir hakeme yakışmayacak bir hareket olduğunun altını çizmek lazım.

Ofsayt, maçın kırılma anı

Maçın 41. dakikasında yardımcı hakem Alex Taşçıoğlu’nun Podolski’nin golle sonuçlanan pozisyonuna ofsayt diye bayrak kaldırması, maçın kırılma anı oldu. Bu pozisyona ister pilottan, ister kale arkasından yani hangi açıdan bakarsak bakalım pozisyon kesinlikle ofsayt değil. Gökhan Gönül’den çok Hasan Ali Kaldırım’ın son oyuncu olduğundan eminim.

Kalkavan maçı yeniden izlemeli

Maç sonunda Fenerbahçe’nin puan kaybetmesi, rakibi Beşiktaş’la puan farkının açılması, karşılaşmadaki hakem kararlarından daha fazla öne çıktı. O yüzden Mete Kalkavan ve yardımcıları için de bunu bir şans olarak değerlendirmek gerekir. Ancak şu bir gerçek ki özellikle kart uygulamalarında ve oyuna hakimiyet konusunda Kalkavan bu maçı bir kez daha izleyerek kendini ciddi manada test etmeli.

Barış Şimşek, oyunun başından kontrolünü sağlayamadığı maçın son dakikalarında ise tamamen ipin ucunu kaçıran kararlara imza attı.

Mücadele içerisinde kritik sayılabilecek pozisyonlar oldu. Bursasporlu Hosogai, 45’te sarı kart gördü. Ancak bu oyuncunun daha öncesinde Atiba’nın kasıklarına doğru bir darbesi oldu ki, daha bu dakikada oyundan atılması gerekirdi. Beşiktaş’ın 22. dakikada Gomez’le atmış olduğu ilk golde ofsayt şüphesi olmasına rağmen yardımcı hakemin devam ve gol kararını doğru buluyorum.

Maçın ikinci yarısında Beşiktaş’ın Alexis ile attığı ikinci gol öncesi, Atiba’nın pozisyonu ofsayt değil. Ancak 57. dakikada Sosa’nın yerde kaldığı pozisyona penaltı kararı çıkması, bana çok inandırıcı gelmedi. Rakip oyuncunun, Sosa’ya bir hareketi, darbesi yok. Maçın bitişinden sonra Quaresma ve Hosogai’nin hareketleri zaten maçın neredeyse önüne geçecekti. İki oyuncuya kırmızı kart çıktı ki, bu dakikaya gelmeden bu isimlerin atılması gerekirdi.

Maç içerisinde belki de tartışılacak iki kritik pozisyonların başrollerinde Carole vardı. 37. dakikada hızlı, süratli, topla dripling yaparak Galatasaray kalesine gitmek isteyen Ahmet İlhan’ı yere indirdi. Galatasaray yarı alanı içerisinde hiçbir Sarı-Kırmızılı oyuncu yok.

Her ne kadar topun kaleye olan uzaklığı fazla olsa bile, pozisyon kesinlikle bariz gol şansıydı ve Carole kırmızı kartla cezalandırılmalıydı. Aynı Carole, bu pozisyonun hemen sonrasında Galatasaray ceza alanı içinde topla bilerek ve isteyerek net bir şekilde elle oynadı.

Yüzde yüz penaltı olması gereken pozisyonu da Bülent Yıldırım atladı. Yalnız burada pozisyon o kadar açıktı ki, yardımcı hakemin de görüş alanı içindeydi. Sonuçta iki pozisyonda hakemin yanlış kararları, maçın kırılma anı oldu ve karşılaşmanın skoruna etki etti.

2. dakikada Konyaspor golü öncesinde Ali Çamdalı, hakem Cüneyt Çakır’ın önünde topu omuzunun altı, yani ‘pazubandı’ ile düzeltiyor. Pozisyonun devamında bu kez Ömer Ali bütün oyunculardan Fenerbahçe kalesine en yakın konumdayken, yani ofsayttayken, Skubic’ten aldığı pasla Rangelov’a asist yapıp, Konyaspor öne geçiyor. Bahattin Duran pozisyon öncesinde durması gereken yerde olmadığı için Sarı-Lacivertliler’in yemiş olduğu golde ofsaytı atlayan kişi oldu. Maçın 19. dakikasında Pereira’nın elindeki topu Ömer Ali’nin karnına doğru sportmenlik dışı bir şekilde yaptığı bu harekete Avrupalı hakemler, direkt cezayı tribüne göndermekle kesiyor.

Sistem barıştırmak üzerine

Ancak bizim ülkemizde Cüneyt Çakır’ın yaptığı gibi sistem teknik direktörle oyuncuyu cezalandırmak yerine barıştırmakla sonlanıyor. Alves’in elle oynamadan dolayı görmüş olduğu sarı kart kesinlikle doğru değil, yanlış. Bir de Cüneyt Çakır, 70. dakikada Mehmet Topal’ın kasıklarına gelen toptaki pozisyonda oyunu daha çabuk durdurmuş olsa itirazların da önüne geçmiş olurdu.

Mete Kalkavan, oyunun başında Castro ile Andreas Beck’e yaptıkları hareketler sonrasında sarı kart gösterebilirdi ancak uyararak oyunu daha kontrolünde tutmak istedi ki bana göre doğru olanı da yaptı. Peşinen şunu da söylemek istiyorum. Yardımcı hakemler doğru tetkikler yaptılar. Örneğin Kasımpaşalı Hakan için kalkan ofsayt ve Oğuzhan’ın pozisyonunda hocanın kararları son derece doğruydu.

Sarı kartlar yerinde

Marcelo’nun 54. dakikasında gördüğü sarı kart yeterliydi. Pozisyon bariz bir gol şansı değildi. Maçın 73. dakikasında ise Kasımpaşa’nın belki de gollük bir pozisyonunda önemli bir avantajı düdükle kesildi. Maçın 85. dakikasında Gomez’in penaltı beklediği pozisyonda Mete Kalkavan’ın kararı doğru, penaltı yoktu. Kasımpaşalı Hakan’ın Gomez’in yüzüne gelen darbesi ile Oğuzhan’ın Titi’ye yapmış olduğu hareketlere göstermiş olduğu sarı kartlar yeterli.

Referans açısından önemli

Ligin kaderini belirleyebilecek bu maçta Mete Kalkavan’ın kararlarını bana göre olumlu olarak değerlendirebiliriz. Bu karşılaşmadaki yönetimi, 13 Mayıs’taki Galatasaray- Fenerbahçe derbisinin de kendisine tekrardan verilebilmesi için iyi bir referans oldu.

Ali Palabıyık, maçın genel yönetimi içerisinde kritik sayılabilecek birkaç karara imza attı. Örneğin; 49. dakikada Volkan Şen, 87’de de Diego’yla Fenerbahçe’nin iki penaltı beklediği an vardı. Volkan Şen’in pozisyonunda Webo’nun, Diego’nunkisinde de Musa Çağıra’nın hareketleri penaltıya sebebiyet verecek düzeyde değildi. Hakemin iki pozisyonu da devam ettirmesi doğru kararlarıydı. Ali Palabıyık, genel de doğru sarı kartlar gösterdi. Ancak tek bir eleştirim var; Kjaer’in aleyhine verdiği en direkt serbest vuruş kararını bir daha seyretsin. Sonuç olarak, hakem ve yardımcılarının oyunun skoruna yönelik etki etmediklerini söyleyebiliriz.

Ne hakem Ümit Öztürk ne de yardımcıları Erdem Şen’in eliyle oynadığını görmedi. Devam ettirmeleri bu kadarı da olmaz dedirtti. Trabzonspor için galibiyet bir nebze olsun şans oldu.

Maçın 22. dakikasında hem ilave yardımcı hakem Ali Zağlı’nın 1.5-2 metre önünde hem hakem Ümit Öztürk ve diğer yardımcı hakemi de çok net görüş alanında... Antepli oyuncu Erdem Şen’in iki kolunu da yana doğru açıp topa doğru hamlesi sırasında, sol koluyla topla oynuyor. Dediğim gibi bu üç tane hakemin çok net, şüpheye düşmeden karar vermeleri gereken penaltı kararında oyunu devam ettirmeleri, yani ‘bu kadarı da fazla’ dedirten cinstendi.

Sıkıntıya uğrardı!

Sonuçta eğer Trabzonspor takımı bu maçı galip bitirmemiş olsaydı, eminin ki özellikle son dönemlerdeki Trabzonspor Kulübü’nün açıklamalarıyla değerlendirdiğimiz zaman federasyon ciddi manada bu kez sıkıntıya uğrardı. Galibiyet bir nebze, onlar adına şans oldu.

Uzun zamandır Avrupa’da oynanan bu tür bir müsabakada ilk defa böylesine rezil maç yöneten hakem üçlüsü gördük. Bir defa Ivan Bebek, sahadaki tavrı ve hareketleriyle tam tetikçi bir görüntü ortaya koydu. Özellikle Fenerbahçeli oyuncuları sindirme ve tahrik etmek için elinden geleni yaptı. 11. dakikada Braga’nın Ahmet Hassan’la kazandığı gol, ofsayt. Ahmet Hassan, bu pozisyonda Fenerbahçe savunmasının yaklaşık yarım metre önünde ve bariz ofsayt pozisyonundaydı. Pereira’nın tribüne gönderildiği karar kesinlikle doğru değil. O pozisyon öncesinde Şener’in yanlış yerden taç atışını kullanmasını değerlendirip, atışı rakibe vermesi doğru ancak Josef’in tepkisi tamamiyle arkadaşına yönelikti. Oyunu en başından geren Ivan Bebek’in Brezilyalı oyuncuya sarı kart göstermesi, itirazda bulunan Pereira’nın da tribüne gönderilmesine neden oldu. Rezil bir maç yöneten Hırvat hakem, 66. dakikada bir kez daha, maçı Braga lehine belirlemeye yönelik olarak sahneye çıktı.

Bakalım UEFA nasıl bir karar verecek

Dünyanın hiçbir yerinde, iki kolunu göğsüne kapatıp, toptan kaçma niyetinde olan bir futbolcunun eline top çarparsa, penaltı verilmez. Mehmet Topal’ın yaptığı tamamen buydu. Bu pozisyonda penaltıya hükmedilmesi, ancak ‘şartlı’ maç yöneten bir hakem tarafından yapılabilirdi. Onu da İvan Bebek başardı. Hem olmayan penaltıyı verdi hem de Mehmet Topal’ı haksız yere oyundan ihraç etti. UEFA’nın bu hakemle ilgili nasıl bir karar alacağını cidden merak ediyorum. Sonuçta Fenerbahçeli oyuncuların bu kadar kontrolden çıkmasının ve saldırgan olmasının, Alper ve Volkan’ın kırmızı kart görmesinin hazırlayıcısı, maçın hakemiydi.