Arama

Popüler aramalar

‘’Türkiye şampiyonu elendi‘’

Trabzonspor, futbol adına haksızlığa uğradığı bir turu geride bıraktı. Ülkede buram buram acının teneffüs edildiği günlerde bu maçları oynamak bile mental bir sağlam duruş. Takdir edilesi.

Saha içindeki organizasyonun da hakkını vermeli. Hatta dün geceki maç için ilkinden çok daha övgü dolu konuşmalı.

Abdullah Avcı’nın Başakşehir’de zirvesini yapıp, Trabzonspor’da rakiplerini mahkum bıraktığı geçiş oyununun her versiyonu vardı.

Taktik plan mükemmele yakındı. Böylesi bir maçta yakalanabilecek her fırsat bulundu. Olmadı.

Futbolun başka gerçekleri var. Sadece 90 dakikaya, bir tura, bir sezona sığacak hacimde değil üstelik.

Sezon başı yapılanması, strateji, fayda/maliyet.. Kadro yapılanması ya da aklınıza ne gelirse.. Bir futbol politikası belki de..

Bariz hataları olmadığının altını çizip, Larsen’in sol bek, Bartra’nın sağ bek başladığı bir oyunu kafanızda yeniden kurgulamaya çalışın!

Çok daha önemlisi, dün geceden kopup rakamlarla değerlendirip, ‘Bu iş buraya nasıl gelir!’ diye sorgulayalım.

Türkiye liginin şampiyonu, İsviçre’de şampiyon olamamış bir takıma elendi. Güncel piyasa değeri kendisinden 100 milyon Euro daha az (140-40) bir ihracatçı ekibe..

İlk 11’inden kimi alıp, Trabzonspor 11’ine koyacağınıza bir çırpıda yanıt veremediğiniz, 170 bin nüfuslu bir şehrin temsilcisine boyun eğdi Türkiye şampiyonu!

24 Şubat 2023, Cuma 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Oyun adil değil!‘’

Trabzonspor adına mucizevi bir senaryoydu. Abdullah Avcı’nın geçmiş yıllardaki “At ve tut” felsefesi için rüya gibi bir başlangıçtı. Üstelik 12. saniyede.

Teknik adamlık kariyerini, oyunu tutup, kendi deyimiyle ‘geçiş oyunu’ üzerine kuran bir hoca için daha iyi senaryo olamazdı. Ama hiçbir şey eskisi gibi değil. Tarihi şampiyonluk sonrası oyunu, kadroyu, felsefesini değiştirmeye çalışan Avcı, yapmak istediğinden pişman olmalı. Zira, final haftalarının üstesinden gelemediği kariyerinin zirvesinde sezon başından bu yana değişimi idare edemiyor. Çok sebep var, onlar ayrı yazı konusu.

Okan Buruk’a 3 yerli zorunluluğuna rağmen önemli bir konfor sağlayan isim ise Mauro Icardi. Seferoviç’le başlayıp, kısmen Gomis’le devam ettiği sezonda Icardi’ye sahip olmanın lüksünü yaşıyor. Teknik ve mental anlamda ekstra bir güce sahip. Saha dışına rağmen üstelik!

Icardi, sahaya ayak bastığı günden bu yana tüm atmosferi değiştiren bir marka oldu. Doğrusu zaten öyleydi. Hareketsiz ama soğukkanlı ve iş bitirici. Gol atmasa dahi. Mertens’i kenarda tutup; Kerem, Barış, Rashica, Yunus’u örgütleyen bir merkez o. Kariyerlerinin başındaki bu oyuncu grubu için bir lütuf.

Mourinho’nun teknik adamlık kariyerinin en iyi santrforu Drogba’dan bu anlamda daha öne çıkan meziyetlere sahip.

Çok şey söylenebilir muhtemelen ama en doğrusu, ‘denge bozucu’ olması. Icardi’nin sahada olduğu hiçbir oyun adil değil!

06 Şubat 2023, Pazartesi 06:59
YAZININ DEVAMI

‘’Net bir imha!‘’

Okan Buruk, Başakşehir’i düzenden çıkarmayı amaçlamış. İlk yarıda ev sahibi, Galatasaray’ın 2 katı (272-137) fazla pas yapmasına rağmen tabelada yazan 0-3’ün nedeni bu plan.

Galatasaray, Başakşehir’in bildik şekilde sahaya yerleşmesine hiç izin vermedi. Üstelik Icardi, Mertens gibi ‘yıldız’ hücumcularla başardı bunu. Elbette Toreira’nın müthiş sezgileri, planı zirveye taşıdı.

Asıl presi ikinci bölgede yaptılar. Mahmut’u hiç döndürmeden. Merkezin en önemli ismini imha edince, Başakşehir’in tüm pas bağlantılarını kopardılar. Traore ve Chouair’i 63 ve 64’te kulübeye gönderen bir bezdiricilikle..

Goller geldikçe oyun planı iflas eden Başakşehir’de tüm bloklar dağıldı. Galatasaray için geniş alanlar varoldu. Bunun doğal sonucu olarak Kerem ve Rachica gibi iki driplingçi, hiç ummadığı bir hakeket alanı buldu. Icardi ve Mertens’in boş koşuları da Başakşehir’i hiçbir akını takip edemez hale getirdi. Emre Belözoğlu teknik adamlık kariyerinin en büyük çaresizliğini yaşamış olabilir.

Bu maçın bir mesajı daha var. Buruk, özellikle hücum oyuncularının meziyetlerini daha iyi kullanmaya başladı. Teknik adamlıkta ona zirve yaptıranın savunma değil, hücum olduğunu herkesten daha iyi biliyor. Yerli rotasyonuna çözüm bulduğunda bu sezon Jesus’a meydan okuyabilecek tek hoca konumunda.

13 Kasım 2022, Pazar 08:30
YAZININ DEVAMI

‘’Fenerbahçe için daha fazlası..‘’

Jesus’un Fenerbahçe’ye neler kattığı ve katabileceklerini örnekleyen harika bir maçtı. Her şeyin tüm çıplaklığıyla görüldüğü bir oyun oldu.

Bunun yanı sıra rakipleri tarafından doğru analiz edildiğinde, Fenerbahçe’nin yaşaması muhtemel handikaplar ortaya çıktı. Bu eksiği en son deplasmandaki Rennes maçında görmüştük. Yenilen gollerin başlangıç ve bitiş senaryosu ile.

Ömer Erdoğan’ın iyi analizine rağmen ortaya çıkan skorun ilk nedeni Fenerbahçe’nin erken öne geçişi. 2. gol için de çok beklememesi.

Skora rağmen, Jesus’un ileride oynama arzusu Ankaragücü’ne ofsayt kararlarıyla -ki ikisi de doğru- son bulan iki gol getirdi.

Skorun değişmemiş olması, Fenerbahçe’nin şansı.

Fenerbahçe savunmasının arkasını hızlı hücumcuları için fırsat gören Ömer Erdoğan, topu çıkarmak için de bir formül bulmuştu.

Baskıyı tam anlamıyla yemeden sürekli İrfancan’ın üzerinden, duvarı geçmek istediler.

İrfancan’ın 4 faulle (Fenerbahçe toplamı 15) oynaması, 16 ikili mücadelenin sadece 6’sını kazanabilmesi buradaki handikapı açıklıyor.

Jesus’un sihri de bu defolara rağmen ortaya çıkıyor.

İkinci yarının büyük kısmında savunmasını 5-6’lı dizip, orta saha çizgisinden 20 metre kadar geri çekti.

Sonrasında hızlı hücumcularını beslemeye başladı. Bu senaryoda dahi Valencia ve Pedro ile iki çok net pozisyon, Rossi ile de bir gol buldu.

Ankaragücü skor bulabilse, bu kez başka bir plan devreye girecekti. Karagümrük maçının bir benzeri olasıydı.

Görünen o ki Jesus, riskli planına sadık kalacak. Zira onun için gol yemek sorun teşkil etmiyor. Daha fazlasını atacak bir takım yaratmış durumda.

Fenerbahçe’yi yenmek için Karagümrük ve Ankaragücü’nün yaptıklarından daha fazlası gerekiyar.

18 Ekim 2022, Salı 09:10
YAZININ DEVAMI

‘’Teknik adam derbisi!‘’

Jesus’un bu kez çok net dizilen savunma dörtlüsü, Beşiktaş’ın hızlı kanatları ve Weghorst tehdidi için kurgulanmış gibiydi. Planın bu bölümü çok iyi işledi. Muleka - Redmond ikilisi ne dripling alanı ne de pas/orta imkanı bulabildi.

Savunmadan Weghorst’a ulaştırılan toplarda Gustavo-Serdar Aziz ikilisinin hava hakimiyeti, olası Beşiktaş akınlarının olgunlaşmasını engelledi.

Diğer yandan Jesus’a göre -maçtan bağımsız- daha endişeli olan Ismael, taraftarın itici gücüne rağmen çok cesur değildi.

Rosier ve Masuaku’yu, Redmond-Muleka ikilisinin üretemediği anlarda, oyunu genişleterek çizginin daha ilerisinde kullanmayı düşünmedi. Özellikle Valencia tehdidi, Rosier’nin, oyunun son 20 dakikasına kadar geride kalmasına neden oldu.

Planlar böyle olunca ortaya çıkan şey de finali olmayan atak denemelerinden ibaret kaldı.

Maçın temposu iki teknik adamın hamleleriyle arttı. Özellikle Beşiktaş lehine. Ghezzal’ın sahaya ayak basması, Rosier’nin de kendini ileri atmasını sağladı. Zaten pozisyonlar da öyle geldi. Ismael’in oyuncu değişiklikleri kadar Jesus’un 70’lerdeki tercihleri de ibreyi Beşiktaş’a çevirdi.

Genele baktığımızda Jesus istediğini almış, Ismael her şeye rağmen yeterince cesur davranamamış gibi görünüyor.

Fransız hoca futbolcuları bir tarafa, dün geceki tribünleri daha iyi kullanabilmeliydi.

Tersi bir senaryoda muhtemelen Jesus, oyuncuları ve taraftarıyla rakip kaleye saldırır olurdu.

03 Ekim 2022, Pazartesi 11:10
YAZININ DEVAMI

‘’Jesus&Lucescu‘’

İlk yarı bitmişken, Fenerbahçeliler’in hoşnutsuzluğu sosyal medyaya yansıdı. Oysa ki, rakamlar ezici şekilde Fenerbahçe lehineydi. Bu istatistiksel gerçeğe rağmen hoşnutsuzluk, oyun üzerinden yorumlandı. Belki bireysel anlamda birkaç futbolcu dışında ışık veren olmayışından. Çoğunlukla da Jesus ismimin bile çıtayı çok yukarı çekişinden.

Mevsimin bu döneminde kötü görünen bu oyunlar için klasik sözler sarfetmek kolay. Diğer yandan iyi taraflara bakmak lazım. Değişmesi için çabalanan mevzulara kafa yormalı. Sağ-sol beki Osayi ile Ferdi olan, doğrudan çift forvetle sahaya dizilen bir takım gördüğümüz. Yıllardır da tribünün özlediği hatta.

Dizilişler yanıltıcıdır. Kafa yorulması gereken, ne oynamaya çalıştığınız. Tek forvetle hücum, üç hücumcuyla savunma oynayabilirsiniz. Ama Jesus oynatmak istediği oyunda samimi. Dün geceden anladığımız o. Dizilişi destekleyecek planlar yapıyor.

Diğer yandan her şeyi bir anda değiştirmek mümkün değil. Dünkü oyunun büyük bölümü mevsimin bu dönemi için kilit kelimenin ‘sabır’ olduğunu hatırlattı.

Oyundan, skordan daha endişe verici olan ise Mircea Lucescu’nun varlığı!

Sanki tüm planlarını İstanbul’a göre yapmış hissi verdi. Fenerbahçe’yi deşifre etmek, zaten ev sahibi olmadığı bir maçın rövanşında sonuca gitmeyi amaçlıyor algısı yarattı.

Fenerbahçe bir hafta içinde muhtemelen biraz daha gelişecek. Endişe verici olan Lucescu’nun dün geceki soğukkanlı duruşu!

İki müthiş teknik adamın strateji savaşını izlemeye başladık.

21 Temmuz 2022, Perşembe 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Torrent ders çalışmış‘’

İnancım o ki Torrent, Adana’daki maçın kasedini izlemiş. Her ne kadar Montella’nın ekibi son haftalarda dip yapmış olsa da İspanyol hoca, tehdidin adresini belirlemiş. Vargas’ın Yunus’a çapraz, Balotelli’ye savumma arkası pasları..

Adana’da böyle bir kabus gecesi yaşandığını anlamış Torrent. Haliyle, çok da tedirgin çıktığı Aslantepe’de önce tedbiri almış. Özellikle merkez kurgusuyla. Pulgar ve Berkan, Vargas içeri dönüp kafasını kaldırdığında görüş açısını -benzetme yaparak söylüyorum- kapatmayı başardılar.

Vargas, Yunus ve haliyle Adana Demir 1.5 ay önceki standartlarının çok altında kalınca Galatasaray için cesaretli bir ortam varoldu.

Halil’in katkısı

Elbette sadece mental bir başkaldırı ile bu üretkenliği açıklamak mümkün değil. En önemli faktör merkez üçlünün en ucunda Halil’in oluşuydu. Bu sezon haksız yere çok kenarda kaldığını düşünüyorum. Halil’in hücumun kalbinde hem bir pas opsiyonu yaratması hem servis yapması hem de tehditkar şekilde ceza alanına girişleri.

Adana Demirspor’un bu kadar geride kalışının sebebi de oydu. Hücumdaki bu opsiyon, Gomis’e bir konfor alanı yaratmakla kalmadı, Adana Demir savunması düzensiz yakalandığında Kerem’in mumla aradığı alanları yarattı. Diğer yandan Babel’in çoğu isabetsiz olsa da sık orta yapması, Berkan’ın bir şutör olarak Adana savunmasını tedirgin edişi istatistikler arasındaki uçurumu yarattı.

Haliyle skor da Galatasaray lehine gelişti.

17 Mayıs 2022, Salı 06:58
YAZININ DEVAMI

‘’Çok vahim!‘’

Galatasaray, rakip merkezi hızlı geçebildiğinde tehditkar olabildi. Maçın başındaki enerjisiyle. Biraz da Başakşehir’in durumu bu şekliyle kabul etmesinden. Ne var ki, final yapamadılar. Başakşehir savunması geriye aynı hızda dönebildi. Boşluk/şut pozisyonu çıkmadı. İlk yarıda 5’te 1 şut isabeti ve sıfır korner! Final anları Galatasaray adına müthiş başarısız geçti. Başakşehir, belli bir sistematikte ve ısrarla planını uygulamaya çalıştı. Yani bir kenar ortasıyla pozisyona girmekse amaç, topu çizgiye indirdiler. Nelsson-Alparslan ikilisini bozmaksa niyet, Gulbrandsen sahte koşular yaptı. Girdikleri neredeyse hiçbir pozisyon anlık koşulların sonucu değildi. Tolga’nın mükemmel vuruşu ağları bulsa ekstra olacaktı.

Belözoğlu ve Torrent

Torrent’in saha içini değiştirmeden sadece oyuncu değişiklikleriyle çare arayışı yine hiçbir şeyi değiştirmedi. Mohamed/Gomis ya da diğerleri... Sahada kimin olduğu fark etmiyor artık. Plan değişmiyor zira. Kulübedeki tepkisizlik, doğaldır ki sezonun bu döneminde mental sebeplerle saha içinde de sürüyor. Tepki veren, bir başkaldırı çabasında olan kimse yok. Öyle ki, Başakşehir 60’tan itibaren saha içinde topu doğru çevirdikçe, Galatasaraylı oyuncular da izleyici konumuna dönüştü! Doğaçlama gelişen Boey, Gomis, Barış şutları dışında hiçbir aksiyona giremediler. Bir de Başakşehir’in büyük hatasıyla Pulgar’ın vuruşu. Emre Belözoğlu-Başakşehir birlikteliği ne kadar isabetliyse, Torrent-Galatasaray yol arkadaşlığı o derece başarısız. Bu 90 dakika çok net anlattı.

08 Mayıs 2022, Pazar 08:22
YAZININ DEVAMI