‘’Fikstürü bilmeyen başkan, pes artık!‘’
Dursun Bey‘in Şansal Abi’yle konuşmalarını dinledim, içim rahatladı. Yanlış anlamayın vicdanım yani. Bugüne kadar fazlaca eleştirdiğimi sanıp zaman zaman üzülüyordum. Az bile konuşmuşuz.
Yahu Galatasaray Başkanı olmuşsun, “Ligin bitmesine 5 maçımız var” diyorsun. Pes! Hadi onu geçtik. Futbolcuya ceza veriyorsun uygulayamıyorsun, çünkü elin kolun bağlı. Hâlâ “Futbolcuya dayalı düzen yok” diyorsunuz, elini kolunu değil her tarafını kaptırmışsın çalışanına.
Tek sevindirici olay “Bir sonraki seçimde aday olma lüksüne sahip değilim” demişsiniz. İşte bugüne kadar gelinen çizgi. Ama yine de insanın kendini az da olsa bilmesi güzel bir şey. Tek doğrunuz seneye Ergin Ataman‘ın kalmasını istemeniz. Sanmıyorum ama umarım kalır...
‘’Eyvah eyvah 2018...‘’
Arena’da sessizlik. Fenerbahçe maçında kendini bilmez bir grubun yaptığını tüm taraftar ödeyecek!
Olacak iş mi? Zaten Galatatasaray alerjisi tüm branşlarda tavan yapmış durumda. Basketbolda da Ergin Ataman’a acımasızca verilen cezayı bir düşünün akıllara zarar. Ve bu kadar haksızlığa karşı sus pus bir yönetim. Dursun Bey geçtiğimiz günlerde açıkladı. ‘2018’e kadar koltuğumdayım, seneye aynı hataları yapmayacağız.’ Pes diyorum sadece pes! Demek ki önümüzdeki yıl da aynı filmi izleyeceğiz. Allah bu kulübe gönül verenlere sabır versin. Neyse iç dökme bölümünü bırakıp geçelim Kasımpaşa’yla oynanan maça...
Doldurulan toplar karavana
İyi başlayan ev sahibi. Yalnız 2. bölgedeki olumlu paslaşmalar, 3. bölgeye gelince arap saçı, klasik. İçeri doldurulan toplar karavana. Buna rağmen ilk yarıda ikisi Kasımpaşa kalecisi Ramazan‘ın kurtardığı, üç yüzde yüz gol pozisyonu bireysel ayaklı. 18. dakikada Bruma Tudor‘un yanında nedendir anlayamadık. Sakatlandı desen öyle görünmedi. Sırlar dünyası! Konuk takımın ilk 45‘te tek atağı Ahmet‘in zamanlama hatası, büyük ihtimal seneye Galatasaray forması giyecek Adem‘in yarattığı aksiyon ve Castro‘nun imzası top ağlarda...
Podolski ısrarı niye?
İkinci yarıda yine aynı senaryo top Floryalılar’da akıllı oynayan Kasımpaşa. Ama bu kez başrolde Özgür Yankaya. Hakem konuşmayalım diyoruz fayda getirmez diye ısrar ediyoruz ama gördüğümüz manzara karşısında susalım mı yahu. Galatasaray lehine verilmeyen kesin penaltı karşı atak bir kez daha top ağlarda konuk takım adına. Arkadan üçüncü imza yine Castro imzalı. Sneijder‘dan teselli. Tudor‘u anlamak zor sezon sonu gidecek Podolski ısrarı ne, 2-0 gerideyken oyuna girecek krampon Linnes midir? Eren‘i konu mankeni yaptınız ailecek. Sinan Gümüş nerede? Ve son sorum en tepedekine. Hala o koltukta oturacak mısınız. Yoksa eyvah eyvah 2018‘e kadar devam mı...
‘’Bay Tudor'a...‘’
Maç günü ilk satırlar, hafiften dertleşme alıştınız aldık. Hak verirsiniz ki Galatasaray maçlarında futbol adına yazılabilecek kelimeler karaborsa. Sürekli kahır mektubu yerine biraz seçme saçmalıklarla sizi güldürmeye çalışmak daha dogru geliyor bana. Mesala yönetimin geldiği günden şu ana kadar Florya da kaç hoca geldi bir düşünelim. Hoca öğütücü Özbekoğulları’nın bu sefer ki hedefi son kullanma tarihi geçmiş Lucescu. Rumen Hoca’nın Rusya’da ki durumu ortada. Olacak iş mi. Neyin mantığı bu! Galatasaray’ı bu kadar abuk idare etmeyi nasıl başarabiliyorsunuz. Pes ! Neyse güldürelim derken sinir bozmaya başladım, noktayı koyup geçelim maça...
Hızlı başlayan konuk takım, golü erken bulan da Bruma gayretli. Fenerbahçe maçında uygulanan 4- 2-3-1’e devam Bursa deplasmanında. Tudor bu saatten sonra müslüman mahallesinde salyangoz satmayı bırakması doğru. Denedi olmadı Riekerink’in yolunda devam çare yok bu takım aylarca bu dersi çalıştı çünkü, kurcalama işte bırak, böyle gitsin. Bir konu daha var anlam veremediğim Podolski niye oynar. Kalitesini tartışmam ama kardeşim bu arkadaş sezon sonu gitmeyecek mi. Çöpe giden bu seneyi bırakalım sezona senin Eren ve Sinan’a ihtiyacın yok mu. Eee ne bu Tudor bey. Bu arada bir gol daha, yine Bruma ayaklı...
En azından bu süreçte...
Sneijder’in zehir ortası Ahmet’ in imzası arkadan Podolski ve Yasin maçı bitiren skoru 5’liyen. Galatasaray istediğini zorlanmadan aldı. Bu kadar kötü bir Bursaspor karşısında ne kadar mutluluk verir taraftara onu ben bilemem. Yalnız ne olursa olsun yiğidi öldür hakkını yeme, Galatasaray iki haftadır ilk kez bu kadar doğru ve istekli oynuyor. Artı rakibine gram pozisyon vermeyen. Ayrıca Bruma’yı izlemek büyük keyif. Seneye Edirne ötesini görmek istiyorsanız önce Sabri, sonra Hakan Balta bu emekçilere ihtiyacınız var Bay Tudor en azından bu süreçte. Geçmiş bayramınız kutlu olsun...
‘’Sabır...‘’
Biraz dertleşelim isterseniz. Galatasaray’ı şu zamanda takip etmek eziyet tahmin ettiğiniz gibi. Özbekoğuları’ndan başlayalım. Kulübü Osmanlı Sarayı’na çeviren, Florya’yı bitiren iki kardeş. Düşünün Galatasaray’ın en tepesindeki, derbi öncesi taraftarına moral verip slogan atıyor; “Galatasaraylılar endişe etmesin kalemizde Muslera var!” Dursun Bey hangi kulübün başkanı olduğunun farkında değil. ‘Benim elimde Sneijder, Podolski, Selçuk, Eren ve Yasinim var’ diyeceğine, Muslera diyor... Bu ayıp tüm camiaya yeter. Gerçi o ana kadar 7 derbi kazanamayan bir kulübün başkanından ne beklersiniz ki? Sabır...
Eleştiriden korkmayın
Gelelim derbi sonrasına... Laflara bakın laflara... Maç sonrası ‘İyi ki Fenerbahçee’nin kalecisi Volkan vardı yuhlanmaktan yırttık.’ Düşünce bu. Bitmedi. Valiliğe yalvarıp ‘Aman Florya’daki tesislere gidiş yollarını taraftara kapatın tatsızlık olmasın.’ Niye korkuyorsunuz bu kadar eleştirilmekten niye. Aziz Yıldırım’a sallıyordunuz taraftarlarına yaptıkları için. Eee sizin yolunuz da o yol değil mi? Sabır... Taraftarı savunduk ama Ergin Ataman’ı protesto eden, hababam futbolcuları yuhalayan gereksizleri değil. Bakın her zaman söylüyorum ben 14 sezon 13 yıl şampiyonluk görmedim tüm öğretim dönemimde ama sizler gibi de hiçbir zaman çirkin ve nankör olmadım. 25 milyonmuş, 10 milyon olsun temiz olsun. Sabır...
Yönetim acilen gitmeli
Bitmedi... Dönüyoruz Şehzade Mehmet‘e. Size bazı sorularım olacak cevap veremeyeceğinizi adım gibi bildiğim halde. Futbolla ilginiz nedir? Yani çakar mısız meşin yuvarlaktan? Transfer yaparken oğlunuzdan akıl aldığınız doğru mu? Dembele’nin alınışına engel oldu mu? Oğlunuz hangi kriterlere göre Galatasaray E-Spor’un başına geçti? Ve en acısı Florya’ya ikamet etmeden önce hangi takımın sempatizanıydınız? Bunlara temiz cevap verirseniz sizden özür dilemeye hazırım. Bu yönetim acil gitmelidir. Tesismiş, borçları bitirecekmiş, UEFA ile arayı düzelteceklermiş. Hikaye. Gördük bugüne kadar olanları. Galatasaray ’ı Osmanlı yaptınız. Abi, kardeş, yeğen. Sabır...
‘’Taraftar olmak...‘’
Galatasaray için her maç kritik önümüzdeki sezonda Avrupa’da var olmak adına. Rakibi Adanaspor’un kümede kalmak için çabalaması daha da tehlikeli Floryalılar için. Ama önce biraz dertleşelim. Bakın ben çocukluğumda 14 sezon 13 sene şampiyonluk görmedim, Türkiye Kupası’yla idare ederek geçti yıllar mahallede. Ne yaptık pekii. Hocayı mı yuhladık, oyunculara mı küfür ettik. Galatasaraylılığımızdan bir şey mi kaybettik. Asla. Aksine sevgimiz her an daha da arttı. Kaldı ki şimdi ortada böyle bir durum da yok. Bazı taraftarlara bakıyorum işi gücü bırakmışlar hababam ya başkana ya futbolculara ya da basket maçlarında Ergin Ataman’a sallamakla geçiriyorlar vakitlerini. Olmaz böyle arkadaşlar, bu, taraftarlık değil. Yazık. Kusura bakmayın maça geçmeden bunları yazmak istedim affola...
Hastalık devam ediyor
Tudor’dan 4-4-2’ye dönüş eldeki kadroya göre mi bilinmez. Bana göre rakibe göre. Bakacağız. Oyuna hızlı giren önde baskı yapan ev sahibi. Al gülüm ver gülüm devri, açalım pas oyunu geçmişe gömüldü sanırım önce hedef. Genellikle Rodrigues tarafından bindirmeler. İlk imza o ana kadar maçın en istekli ikilisi Poldi ve Selçuk ortak yapımı. Tabii İtandje’ın da büyük hediyesi. Ama Galatasaray’ın birinci bölgesinde adam kaçırma hastalığı devam etmekte. Hele bir Cavanda var ki sormayın gitsin. Hakeme dua etsin maçın başında atılmadığı için... İkinci 45 Rodrigues’in imzasıyla başladı. Tabii akşamın sağlam kramponlarından Linnes’in golde katkısı büyük. Linnes coştu tutabilene aşk olsun, aldığı penaltı ve malumunuz Selçuk. Arkadan bir penaltı daha tartışılır, yine aynı isim. İyice rahatlayan ev sahibinden arka arkaya ataklar. Yalnız ilk onbirde Tudor’un Sneijder yerine Josue tercihi dün akşam tuttu ama hep böyle gider mi. Gitmezse baş ağrıtır benden söylemesi. Maç dört farkla bitti hâlâ taraftardan yönetim istifa anlamsız ve manasızca...
‘’Ersun hoca...‘’
İki ayrı takım ama aynı yolda olan izlendiğinde ikisi de keyif veren. Amaç değişim gelişim başarı. İkinci yarının lideri Trabzon, Tudor’la bambaşka bir kimliğe bürünen Galatasaray. İşimiz Floryalılar onlarla devam edelim. Yeni hocayla futbolcuya dayalı düzen bitti. Aşırı derece burnunu sokan yönetici kimliğinde ki arkadaşları da susturuldu. En azından fragman böyle. Umarım böyle devam eder. Etmeli! Her zaman söylüyorum bıkmadan usanmadan da yineleyeceğim Galatasaray ne olursa olsun Tudor’la devam etmeli. Çünkü yıllardır Hababam sınıfı olan Florya’yı düzeltecek göreceksiniz başka çare yok...
Poldi top çıkarıyor iyi mi!
Sakatların bolluğunda değişik bir 11 konuk takımdan birinci bölgede. 3’lü savunmada Carole ve Cavanda stoper olur mu büyük kumar bir kere güvenelim dedik sözümüz tutalım. Önce ilk 45 klasik olacak ama tam anlamıyla dar alanda kısa paslaşmalar iki takım adına. Hakim olan ev sahibi ilk maçın tam tersi. Durum böyle olunca imza gecikmedi. Poldi’nin çizgi üzerinden çıkaramadığı top gol oldu. Podolski diyorum top çıkarıyor diyorum. Nerden mi? Kendi kalesinden iyi mi. Tudor’u eleştirmeyecektik peki ikinci yarıyı bekleyelim...
Tolga ne iş?
İkinci 45’te Yusuf’un imzası gerçekten çok şık. Golleri hazım ettikten sonra kıpırdandı Floryalılar. Sneijder’i aldı Josue’yi soktu. Eyvallah ama Tolga arkadaş ne iş ben anlamıyorum anlayan söylesin. 0lmadı olamazdı da. Bu kadroyla sezon sonuna kadar sabır taşı. Aaa tabi Özbekoğullarıyla daha zor. Aslında bu maçın kaybedeni yok yazını başında dediğim gibi aynı yolda iki takım. Trabzon bir adım önde olduğunu dün akşam ispat etti. Ayrıca Ersun Yanal’a kucak dolusu tebrikler maçı konuşması gerekirken Çanakkale zaferimiz dedi bu vakitte çok duyulmayan. Çok yaşa hoca çok yaşa...
‘’Islıklandığın anda...‘’
Özbekoğulları sayesinde Hababam sınıfına dönen Florya’ya nihayet bir Mahmut Hoca bulundu genç versiyonlu. Yıllardan beri tembellik son sürat devam ederken birden Tudor ‘la gelen aşırı yüklemeler sonucu kramponlar aksamaya başladı. Sakatlıklar tavan. Eee ne demişler dinsizin hakkından imansız gelir (!) Baştan söyleyeyim bu süreçte sonuçlar ne olursa olsun hocanın yanındayım, sabredilirse ülkemizdeki futbol ilkelliğini bile değiştirecektir bilinmez. Bundan sonra her maç Galatasaray için deneme, yanılma ta ki yeni sistem oturana kadar. Bu sistemin adı koşmayana ekmek yok. Gençlerbirliği karşılaşması da bu hedeflerle başladı Tudor ve arkadaşları için...
Değişim fark ediliyor
Son derece keyifli bir ilk yarı. Tabii bunda başkent ekibinin pozitif futbolunun katkısı büyük. İlk 5 dakikada karşılıklı goller. Devre biterken de Poldi ‘nin müthiş imzası. Galatasaray’da değişim fark ediliyor olumlu anlamda. Öncelikle saçma sapan anlamsız paslaşmalar bitmiş. Yani yine paslaşma var ama bu kez futbolcuların yüzü öne dönük. Sürekli topu kenarlara taşıyıp orta yapıp, rakiplerini yormaları da daha önce görmediğimiz cinsten. Artı futbolcuya dayalı sistem bitmiş belli...
İkinci 45, ilk yarıya göre temposu düşük. Yeni sistemde yorgunlukların daha çabuk olması da etken ev sahibinde. . İsteseler de adale alışmamış, bünye kaldırmıyor. Alışacaklar pabuç pahalı artık. Bu arada maçın hakemi Fırat Bey öyle bir penaltı verdi ki ben anlamadım anlayan anlatsın. Muslera’nın kurtarışı, arkadan bir penaltı daha bu kez doğru karar. Penaltıya sebebiyet veren Tolga’nın yaptığına ne demeli yine anlamadım. Sonra Poldolski ‘nin kaçırdığı goller. Ve son dakika üstelik anlamsız bir şekilde taraftarın tarafından ıslıklandığın anda Selçuk’un imzası. Galatasaray için hayat devam ediyor aynı geçen hafta olduğu gibi ama bu kez Rodrigues kazancıyla...
‘’O da giderse...‘’
Galatasaray için hareketli ve hararetli bir hafta yaşandı. Baştan söyleyim bu maçın skoru ne olursa olsun Tudor doğru bir hamle. Ayağının tozuyla aldığı kararlar kimseyi şaşırmasın. Yorgun Hakan Balta ve Bruma’yı kadroya almaması son derece isabetli. Bruma demişken her defasında menajerini masaya oturtan ve inanılmaz para isteyen, verilmeyince küsen bir arkadaş. Bu şımarık çocuğa birilerinin ders vermesi gerekiyordu Tudor da bunu anında yaptı. Ayrıca maçlardaki egoist hareketleri de cabası... Başta Poldi olmak üzere tüm forvette oynayan arkadaşları Bruma’dan pas gelecek diye her maç göbekleri çatlıyor adeta...
Poldi’den gelen imza...
Takımın herşeyi Sneijder yine yok. Semih’in partneri bu kez Chedjou’ydu. Hiç şaşırmadım. Öncelikle belirteyim Muslera’nın en rahat 45 dakikası... Gerisini siz tahmin edin. Selçuk dışında herkes kendine çeki düzen vermiş. Tecrübeli krampon Riekerink döneminde kalmış hala al gülüm, ver gülüm, takım arkadaşlarının arzusunu görünce böyle düşünmemek imkansız. Mücadele var, topu kaptıran tabiri caizse tekrar kazanmak için yırtınıyor. Ev sahibi Rize takımı hücum edemiyor, bunun sebebi Floryalılar’ın bıktırıcı presi. Linnes ve Sabri’nin 3. bölgeye katkıları öncesine nazaran gece ile gündüz kadar farklı, olumlu yönde tabii. Yasin-Jouse işbirliği, Poldi’den gelen imza...
Çare olmadı!
Birinci yarı ev sahibi yavaştan gelmeye başlayınca Tudor, Josue’yi alıp Tolga’yı oyuna sürdü. Haklıydı hoca, o ana kadar parçalıların merkezi ilk 45’teki etkisini kaybetmişti. Çare olmadı. Bu kadar yaslanırsan golü de yersin. Özgür Çek’in nefis golü maça denge getirdi. Evet Tudor ilk maçında iki puan kaybetti ama geleceği düşünürsek durum artık pekte karanlık değil. Çünkü Galatasaray’ın artık kararlı bir hocası var. Riekerink gitti bir de Florya’nın başındaki şehzade giderse inanın her şey daha güzel olacak...