‘’Kritik viraj‘’
Başakşehir’in evvelsi gün öğlen şikayetlerle kapattığı Akhisar müsabakasından sonra kaybedilen 3 puan Beşiktaş’ı rahatlatmıştı. Ancak, haftaya oynanacak Trabzon maçı öncesi kritik Gençlerbirliği müsabakasını mutlak kazanmak zorundaydı. Nitekim ilk 40 dakika Gençlerbirliği sahaya oynamak yerine oynatmamayı düşünmesi Beşiktaş’ın işini zorlaştırıyordu. Ne yapmak lazım? Oyunu kenarlara taşımak lazımdı. Çünkü her iki kenarda oynayan Babel ve Quaresma son haftalarda farklı oynayarak golü getirdi. Bu durum,
Gençlerbirliği’ni biraz top oynamaya itti. Bundan sonra Beşiktaş’ta karşısında adam gibi top oynayan bir takım bulunca önce Talisca’nın mükemmel frikiği, ardından Babel’in şapka
çıkartılmıacak gol gelince Beşiktaş rahat bir nefes aldı. Şunu açıkça söylemek istiyorum.
Çok şey istiyoruz
Zamanında Ümit hoca çok beğendim bir insan, oyunu bu kadar çirkinleştirmemesi lazımdı. Şenol Güneş’e, hele Cenk’in pozisyonundan sonra üstüne yürümesi çok ayıptı. Ayıbın
büyüğüyle futbolcularına bu kadar agresif sürmesi yakışmadı. Gol gelene kadar Beşiktaş orta sahası sadece Atiba’ya yüklenmişti. Gerçi bu haftalardır böyle. Oğuzhan’ın artık kendine gelmesi lazım. Beşiktaş orta sahası ligin bitimine yaklaşılan bu müsabakalarda Tolgay’ı oyuna girdiği pozisyondaki gibi olmalı. Yani biri hamal, biri süpürücü biri de forvet arkası olmalı. Oğuzhan, hem defans yap, hem oyunu kur, hem hücuma katkı yap galiba çok şey istiyoruz.
Ayırt etmeli
Onun için Oğuzhan mürekkebimize takılıyor. Ve Serkan Çınar... Ligin başından beri MHK’nin prenslerinden. Ben kendisini de takdir ediyorum. Ancak, bu kritik müsabakada
faule bu kadar prim tanımamalı. Yani oynayanla oynamayanı ayırt etmeli. 20. dakikada Selçuk’a bir değil iki kırmızı kart göstereceği pozisyonda bir, iki, üç, dört deyip sarı kart
göstermesi son haftalardaki klasına yakışmadı.
‘’Astra maçının ardından...‘’
Astra maçının ardından... Haftayı boş geçmiştik. Sadece kaleci Fabri, Gökhan Gönül, Aboubakar ve Cenk yoktu. Beşiktaş, 77 dakika Atiba’sız oynadı. Şöyle trübünden bakınca Atiba’sız takım olmuyormuş onu gördüm. Gökhan İnler ve Tolgay izlediğim kadarıyla uzatmaları oynuyor. Uzatmaları derken kaleci Tolga Zengin’den de bahsetmek isterim. Tolga ne yaptı yaptı Cenk’i yedi ama dün akşam gördük ki yiyecek kimse kalmayınca kendini yedi bitirdi. Demek ki Marcelo, Atiba, Aboubakar ve tabi ki Quaresma bu takımın bütün yükünü çekiyormuş. 1 ay önce söyledim Beşiktaş’ın rakibi sadece kendisi diye. Aman Şenol hocam. Bu dörtlünün dışında takım kış uykusuna yatmış. Bunları ivedilikle Ümraniye’deki şok havuzuna sok.
Kongre fareleri ortaya çıktı
Ortada daha fol yok yumurta yok, takımın şampiyonluğa giderken bazı kongre fareleri Fikret Orman’ın yanına yanaşarak kulisler yapmak istiyor. Halbuki önce bu takımın başka hedefleri var. Hedef kongre değil. Fikret Orman zaten bir sezon daha bunu hak etmiş durumda. Lütfen! Sayın Orman’a ricam. Bu yanına yeni türeyen asalakları kaale alma. Her giden kuruş Beşiktaş’ın. Bir de madalyonun öteki yüzü var. Futbol Adamları Derneği Başkanlığı için pazar günü kongre vardı. Sinan Vardar 300 kişilik bir grubun olduğu ortamda Türkiye’nin her yerinden gelen futbol adamlarının oylarıyla tek başkan olarak seçime girdi. Ve herkes onun futbol adamlığı dışında Beşiktaş’ta bilhassa altyapıda -bunu en iyi bilen benimhizmetlerini ön plana çıkardı. Zaten o gün gelenlerin yüzde 90’ı Beşiktaş kongre üyesi, aynı zamanda futbol adamları üyesi.
Fikret Orman’dan ricam...
Beşiktaş’ın davetine gitmeyi buraya gelen kongre üyeleri Fikret Orman’ı değil, ona yalakalık yapan kişiler gibi olmayan gerçeği gören insanlar. Bunu şunun için söylüyorum. Hizmet varsa, başarı varsa zaten herkes yanında. Onun için sevgili başkan sen hizmetin de en iyisini yaptın, başarı da geliyor. Yine ricam senden, o etrafındaki kongre farelerine güvenme. Sen zaten kendin bir firmasın. Onların yalakalıklarına ihtiyacın yok. Aman başkan!
‘’Aşağıda bolluk‘’
Yıllardır mücadelesini verdik. Ama nedense çözemedik. Yöneticilerden adamını bulan, kapağı altyapıya atıyor. Metin Albayrak, çalışmaları ile son senelerde en beğendiğim yönetici... Fulya sadece tesis değil, tam bir aile yuvası... Her şey dört dörtlük... Ama; oyuncu sayısı, yani yatakhaneyi kullanan oyuncu sayısı 25 civarında... Dikkat... Abartmıyorum, altyapıda 12 hocanın rahatça başaracağı görevi 36 hoca yapıyor. En kötüsü ise bu kadronun -aylık 3 bin liradan- yıllık maliyetleri sigorta ve kıdem tazminatları dahil 2 milyon liranın üstünde... Şimdi Metin Albayrak’tan rica ediyorum. Sayın Albayrak, bu iş 10-12 kişi ile çözülür. Kulüp bu kadar borç batağındayken harcamalara lütfen dikkat...
Aboubakar nereye koşuyor!..
Son dönemde moda, delikanlılık! Herkes bu kelimenin arkasına gizleniyor. Kırmızı kart sevdalısı haline dönüşen Aboubakar için “at gitsin” diyorlar. “Artık çok oldu, kadro dışı bırakılması gerekir” şeklinde ahkam kesiyorlar. Ancak bilmiyorlar ki, Aboubakar Beşiktaş’ta kiralık oynuyor ve senede cebine 3.3 milyon Euro giriyor. Bu işi daha basit çöz. Adam büyük paraya oynuyor. Ver para cezasını... Çünkü profesyonel futbolcu senin ülkene Türkler’i sevdiği için değil, para kazanmak için geliyor. Bak o zaman nasıl süt dökmüş kedi gibi oluyor. Takımdaki alternatifi Cenk Tosun sahada yürüyor. Kalkmışsın sen golcünü kadro dışı bırakacaksın. Böyle bir şey hiç olmaz... Sizce!..
2. Futbol Şurası...
Futbol Şurası’nı televizyondan takip ettim. Ödül törenine kadar herşey mükemmeldi. Futbol ailesinin bireyleri olan başkanlar, yöneticiler, futbolcular, hepsi oradaydı. Ancak kürsüde asıl olması gereken futbolun ana unsurlarından hakemlerimiz ve saha komiserlerimizden eser yoktu. İsmi futbol şurası... Gazetelerin spor sayfalarını, televizyonların spor saatlerini izleyin, maçlarda birinci gündem maddesi hakemler... Üstelik Kulüpler Birliği Başkanı Göksel Gümüşdağ, yeni sezonda teknolojinin hakemlere nasıl yardım edeceğinden bahsetti, ancak buna rağmen hakemlere kürsüde yer verilmedi. Yusuf Namoğlu, Cüneyt Çakır, Fırat Aydınus, Hüseyin Göçek hakemler camiasını şurada temsil etti. Futbolun tüm unsurları Cumhurbaşkanı’nın elini sıktı. Ancak bu durum hakemlere çok görüldü... Sayın Cumhurbaşkanımız üstüne basa basa amatör futboldan geldiğini anlattı. Buna rağmen amatörler yine salonun en ucra köşesine yerleştirildi... Amatörlere verilen önem bu mu!.. Yine kaderlerine mahkum edildiler...
‘’Puan kaybı hakkını kullandı‘’
Peşindeki takımlardan Başakşehir, Galatasaray, Fenerbahçe puan kaybetmiş. Arayı açma günü... Ayrıca 114. yılın kutlaması da aynı güne denk gelmiş. Kısaca Antalyaspor kazan, tüm taraftarını sokağa dök. Gerçek şampiyon nasıl olur göster!.. Ama olmayınca olmuyor...
Yorgunluk belirtileri
İki yönlü bir mücadele seyrettik dün. İlk devre Beşiktaş, ikinci devre Antalyaspor baskın taraftı. İlk 45 dakika iki takım da birebir markaj yapıp, gol yememek için uğraştı, “beraberliğe eyvallah” dedi.
Beşiktaş sezon başından bu yana oyunu defanstan kurup, çok pasla rakibin üstüne gidiyordu. Bunu Antalyaspor maçında da uygulamak istedi. Ancak yorgunluk belirtileri buna engel oldu. Buna bir de son iki haftadır kendi çocukları ile mücadele etmek eklenince, işler arapsaçına döndü. Beşiktaş’ın iki efsanesi sırayla yapacaklarını yaptı. Geçen hafta Sergen Yalçın bu kez de Rıza Çalımbay, şampiyonluk yolundaki Beşiktaş’a iki darbe birden vurdu.
Kadro dışı bırakmak ceza değil
Hep savunduğum birşey var. Futbolcuyu kadro dışı bırakmak ceza değil, ödül olur. Bunun yerine para cezası vereceksin. Aboubakar, Şenol hocanın yumuşak yüzünü görmüş olacak ki, yine yaptı yapacağını. Her ne kadar ikinci sarı biraz ağır kaçsa da, Kamerunlu’nun o bölgede olmaması lazım. Atıldığı ana kadar tek kaldı, sağa, sola geriye koşarken, kafası karıştı, o da hıncını kaleci Ferhat’tan aldı.
Değişiklikler çözüm olmadı
Rıza Çalımbay’ın elinde iyi bir takım var. Koşuyorlar mücadele ediyorlar, rakibin oyununu bozuyorlar. Eto’o, Mbilla, Beşiktaş defansını adeta dağıttı. Şimdiye kadar bu ikili gibi hiç bir forvet Siyah-Beyazlı defansı baskı altında tutmamıştı. Son 30 dakika Quaresma-Cenk, Talisca-Necip değilikliği de çözüm olmadı. Son haftalardaki aşırı maç trafiği de buna eklenince, olağan bir düşüş yaşandı. Ancak bu dünyanın sonu değil. Şimdilik hedefe giden yolda kaybedilmiş birşey yok.
Bu arada şunu belirtmeliyim, Kerem Ersoy, genç FİFA Hakemlerimizden. 8 çok kritik bayrak kaldırdı. Hepsi de yerindeydi. Son haftalardaki hakem facialarını düşünürsek, böyle genç ve başarılı hakemlerimiz gelecek adına beni umutlandırdı.
‘’Beşiktaş 4 köşe‘’
14 sezon sonra ilk defa Beşiktaş, son 8’e kaldı. Şenol Güneş’in söylediği gibi ‘artık öyle bir atmosferdeyiz ki, maç maç düşünmek zorundayız’. Dün gece başka bir geceydi. Futbol adına her şey vardı. Asıl sıkıntı güzel giden müsabakaya Aboubakar’ın çomak sokması. Yere göge sığdıramadığım, Avrupa Kupaları’ndaki başarısıyla göz dolduran Aboubakar’ın, amatörce hatta amatörün bile yapmayacağı bir hatayla, topsuz alanda ve orta sahada rakibe sanki hakemin arkası dönükken görmez diye kafayı vurduğunu biz tribünden gördük.
Dördüncü ve yardımcı hakem de affetmedi, Aboubakar’ı 39. dakikada soyunma odasına gönderdi. Tam 35 dakika Babel’in golüne kadar Beşiktaş, kan kustu desek haklıyız. 59. dakikada Oğuzhan-Necip değişikliği bir derece olsun defansın önünde Atiba ile beraber takımın direncini artırdı. Skor 70’te Babel, 83’e Cenk’le 4-1 olunca, tribündeki 40 bin kişi oh çekti.
Cenk-Quaresma değişikliği...
Şenol Güneş, çarşamba günkü basın toplantısında ‘nisan sonuna değil, mayıs sonuna kadar huzurlu olmamız gerekiyor’ dedi. Müsabaka öyle bir atmosferde oynandı ki Beşiktaş, final yoluna kadar, Türkiye Ligi’nde ve Avrupa Ligi müsabakalarında maç maç düşünmek zorunda. Dünkü mücadele öncesi asıl sıkıntı Marcelo’nun yokluğunda Mitrovic neler yapabilirdi. Hiç sırıtmadı. Tosic de dün suya sabuna dokunmayınca, önce Atiba sonra Oğuzhan değişikliğinde Necip, bu bölgede Beşiktaş’a huzurlu bir gece yaşattılar. Haftalardır eleştirdiğim Cenk, Quaresma değişikliğinde çok akıllı bir gol atarak, bizleri utandırdı. Keşke biz utansak da Cenk’in, ayakta kalıp, dünkü gibi topun altına girip, attığı golleri bol bol alkışlasak.
Not: Geldiği günden beri en iyi futbolunu dün seyrettik. Adriano, büyük maçların adamı olduğunu gösterdi, Yer olmadığından Adriano’yu hafta içi değerlendireceğim.
‘’Veli nerede!‘’
Bu yazıyı içim kan ağlayarak yazıyorum. Vefalı Beşiktaş’a bu hiç yakışmadı. Dün akşam Beylerbeyi’nde kardeşim Erdal Ay’la otururken konuştuklarına şahit oldum. Üzüldüm, çok üzüldüm. Beşiktaş Yönetimi’nin bu kadar vefasız olduğunu bilmezdim. İyiyken dünya alem kulun, kötüysen ahirettir yolun! İki sene evvel, yüzünü dahi fotoğraflar dışında görmediğim Veli Kavlak kardeşimin iki sene içinde yaşadıklarını öğrenince böyle vefaya lanet olsun dedik. Böyle kenara atılmak, acıların en büyüğü. Üstelik belki bu satırlardan ilk defa öğreniyorsunuz. Yine sevgili kardeşim Acun Ilıcalı tarafından Fenerbahçe’ye gelmesi için servet akıtılan Veli Kavlak, konunun detaylarına bile girmeden medenice teşekkür etmiştir. Şimdi bu vefa mı oluyor.
Dört taraftan sarıldık!
Sevgili kardeşim Fikret, 8 yaşımdan beri beraberiz. Para, çocuğun hiç umrunda değil. Şu ana kadar da hiç bir yerde tek bir satır okumadık. Utanmalıyız. Fikret, senin insancıl yönünü çok iyi bilen biriyim. Beşiktaş aileni ve aileni herkesten iyi tanırım. Sen benim için çok özel birisin. Biliyorum Beşiktaş da senin için çok özel. Beşiktaş’ın bireyleri de çok özeldir. Lütfen Nevzat Demir’e bir git. Bu vefasızlık, ilerisi için çok şey ifade ediyor. Hep ne deriz, insan sağlığı her şeyden önemli. Neticeler, şampiyonluklar gelip geçici. Ah almayalım!... Hem de şu sıralar en çok ihtiyacımız olan şey. Dört taraftan sarılmış durumdayız. Beşiktaş’ın, Beşiktaş’tan başka dostu yok. Vefa, Vefa, Vefa.
Şenol hoca bu lafım sana
Başlığın altında sana bir şeyler söylemek istiyorum. Fikret Orman vefa, fedakarlık isterken, ilk olarak Veli geldi. Bu çocuğu bir sefer karşına alıp, “Neyin var, nasıl oldun oğlum” dedin mi? Bana ister kızın, ister sevin. Benim için önce Beşiktaş. Cenk Tosun sahada olana kadar, Veli ayakta dursa yeter. Kayseri maçı ve daha önceleri ne yaptı. İçinde Allah korkusu varsa - ki var biliyorum- adama yer arama, yerin adamını oynat. Altyapı’da U21 Takımı’nda Cenk’ten iyi oyuncular var. Bizim oyuncularımız, kiralandıkları takımda harikalar yaratırken, elimizdekiler nal topluyor. İşte Kayseri maçının yıldızı Erkan Kaş. 5 futbol topuna Beşiktaş’a almıştın. Bedava gönderildi. Önceki gün milyon Dolar’lar verdiğimiz adamların halini de gördük. Lütfen çiçeklerimize sahip çıkın. Şenol hoca Nevzat Demir’de yukardaki binadan her gün değil 15 günde bir aşağıya insin, daha ne çiçekler var görecek.
‘’Adını siz koyun‘’
Dünkü müsabakanın Beşiktaş açısından en büyük handikabı Sergen Yalçın faktörüydü. Siyah- Beyazlı takımı kafasını değil, aynı zamanda kalbine kazımış olan Sergen kardeşimiz, hiçbir antrenörün olmadığı kadar ezberindeydi Beşiktaş. Öğrencilerin kafasına maçtan önce kazımıştı, en büyük handikap da bu. Beşiktaş seyircisi bağırıyor, Sergen’e ‘ayağa kalkın adam gibi oynayın’ halbuki oyunu hiç çirkinleştirmeden kora kora bir mücadele vardı sahada. Üstelik rakip de oynadı. Bütün bunlar güzel Kayseri adına. Beşiktaş adına dönersek, tek Atiba sağa-sola-geriye oynuyor diye kızıyorduk. Ancak yanındaki Talisca ve Oğuzhan maalesef yürüdü. Kulübeye bakıyorsun Mitrovic, Atınç, Gökhan, Tolgay, Necip yetenekleriyle defans ağırlıklı tamam... Rahmetli Vedat Okyar’ın dediği gibi ‘Savunma bakanı vardır, saldırma bakanlığı yoktur’ tek bir oyuncu, o da Ömer Şişmanoğlu, oyuna alacağın oyuncu. Üstelik Babel, Tolgay ve sahanın en iyilerinden Marcelo, Mitrovic değişikliği hiç hayırlı olmadı.
Lütfen hocam...
55. dakikada Aboubakar’ın golüne rağmen tribünde sıkıntı çekiyorduk. ‘Acaba acaba’ diye Adriano, düne kadar, en az altı puanı kişisel yetenekleriyle aldı. Biz bunları notlarımıza alırken, önce beraberlik golü, sonra da ikinci gol. Fabri’ye yakışmadı. Üzülüyorum... Her hafta Cenk Tosun için güzel bir şeyler yazayım diye zorluyorum kendimi ama olmuyor olmuyor. Bu gidişle de olmayacak. Beşiktaş’ın 90 dakika 10 kişi oynamaya ya da oynatmaya hakkı yok. Şenol hoca bu laflarım sana. Lütfen hocam adama yer arama. Bu maç iyi bir ders olmuştur. İnşallah bu 1 puan şampiyonluğumuzu getirir. Ve hocama son bir defa soruyorum Quaresma yok, açık oynayan tek Babel var. Hangi akla kulübeye çekiliyor, Oğuzhan ve Cenk sahadayken.
‘’Eve huzurlu dönüş‘’
Yunan Ligi’nde arka arkaya üç maçı kaybeden Olympiakos, 59 yıl sonra Beşiktaş’ın karşısına yeni hocasıyla gelmişti. Hocası Vasilis Vouzas, namı diğer itfayeci, Bento’nun yangınını söndürmek için takımının başındaydı. Georgios Karaiskakis Stadı’nda oyunun yüzde 60’ında topu kendi ayağında tutan Beşiktaş, bilhassa son 15 dakikada turu burada koparabilirdi. Quaresma, Talisca ve müsabakada devamlı ayakta duran Aboubakar’ın attığı golün dışında kaçırdıklarını atsalardı Olympiakos maçının daha ilk ayağında işlem
tamamlanmış olacaktı. Fair-Play yani ‘dürüst oyun’. Dürüst oyun kimle oynanır? Hakemle. Hollandalı hakem Danny Makkelie’yi izleyen Türk hakemleri, biraz utanmışlardır umarım.
Ayakta kal Cenk!
İlk yarı Talisca, Tolgay ve Atiba’nın önünde oynar, ileride Quaresma ve Babel çizgilerine hakim olup içeri dalmazken, Aboubakar da yalnız kalıyordu. Şenol Güneş bunu
görmüştü. Oyunu rakip alana yıkmak için Oğuzhan’ı sağa, Tolgay’ı da yanına çekerek ikinci yarıdaki üstün oyunun mimarı oldu. Olympiakos, gerek Quaresma gerekse Babel’e alan markajı yaparak 3’er oyuncuyla tuttul. Zaten Aboubakar’da geri dörtlünün içinde tek başına kaldı. İşte bizim Cenk Tosun’a eleştirimiz burada. Oyunda kaldığı 80 dakika boyunca Aboubakar bir kere yere düşmedi. Cenk’ten istediğimiz ayakta kalması. Santrfor adam faul alır, faul yapmaz. Tosic’ten ben çok ümitliydim. Bir defans adamı, Beşiktaş’ın yediği golde ayağındaki topu rakibe verip böyle bir atak başlangıcına imza koymamalıydı. Ve 1-1’lik netice mutlu etmedi ancak Vodafone Arena’ya huzurlu dönme imkanını sağladı. Yine de dikkat etmek lazım. Bu tür maçların sağı solu belli olmaz.