‘’Gevşeme ibareleri!‘’
Beşiktaş’ı Vodafone Arena’da bu derece etkisiz bir müsabakasını malesef izlememiştim. Çaykur Rizespor maçlarının benim için ayrı bir yeri var. Hep derim biri doğduğum yer, biri çocukluktan bu yana sevdiğim takım. Malesef doğduğum takım Rize çok zor durumda. Kurtulması kaf dağının arkasında. Hal böyleyken sevgili arkadaşım Hikmet Karaman’ın daha fazla ısrarcı olmaması gerek. Bir kan değişikliği şart. Kupada yürüyorum desen de Kasımpaşa’yı en az 3 golle geçmen lazım. Bu da imkansız. Demek ki bu sene Rize’ye geçmiş olsun, üzülerek güle güle derim.
Önemli bir düzeltme
Yazıma başlamadan malesef bir konuya da açıklık getirmek isterim. Çok tartışıldı. Kocaeli Birlik evliliğinden dolayı hafta içindeki yazımda Erdal Torunoğlulları’nın bu işi yaptığını söylemiştim. Hata yapmışım. Doğrusu bu evlilik Metin Albayrak’ın imzasıyla gerçekleşti. Bunu hatırlatmak şart oldu. O günkü yazımda dediğim gibi inşallah Bayrampaşa’da düşülen durumlar bir daha yaşanmaz.
Beşiktaş ne oynadı ki?
Beşiktaş seyircisi, tarihi anımsatarak başta hakemlerimize serzenişte bulunuyorlar. Yaşar Kemal Uğurlu’ya da bundan dolayı çok sitem ettiler. Ancak dünkü müsabakada Uğurlu için hiç bu tepkilere lüzum yoktu. Çünkü dört dörtlük bir müsabaka yönetti. Beşiktaş ne oynadı ki bu tepkide bulundular. Yukarıda da belirttiğim gibi 2 sezondur izlediğim en olumsuz maç. Acaba biraz garanti oldu diye gevşeme mi oldu? Defalarca söyledim. Aman ha! Marcelo-Atınç ve Gökhan Gönül takımın en iyileri dersek günü özetleriz. Ve biraz da Babel. Tribünde herkes bana söylüyor. ‘Abi bu Cenk’i niye yazıyorsun?’ diye. Dün maç bitti. Allah aşkına Cenk’i sahada gören var mı? Beşiktaş gol atarsa, Cenk’in farkına varıyoruz... Acaba bu Fenerbahçe ve Galatasaray ile ilgili fark Beşiktaş’ı gevşetiyor mu? Ancak şu da bilinmelidir ki Başakşehir takımı unutulmamalı. Üstelik korunma altındayken...!
‘’Keyfini çıkartın‘’
Pazartesi günkü derbiden oyun olarak memnun olmasak da netice olarak Beşiktaş ailesi mutluluk yaşadı. Ancak Fenerbahçe birbirine girdi. Orada ümit yok. Galatasaray ve Başakşehir peşinde... Şampiyonluk hesapları yapıp havaya girmemek lazım. 2004 senesinde 11 puan öndeyken huzursuzluk yaşadığımızı herkes bilir. Onun için keyfini çıkartın bu galibiyetin ancak abartmadan... Ve Şenol Güneş’i de ayrıca tebrik ediyorum. Önce adamlığından. Müsabakanın sonunda direkt soyunma odasına gittiğinden, daha sonradan yaptığı açıklamaları beni daha çok mutlu etti. Aşırı sevinilmemesi gerektiğini sadece bir derbiyi kazandığını belirtti. Derbide ölü evinde bayram yapılmaması gerektiğini herkese gösterdi.
Oğuzhan kayboldu!
Cenk Tosun ve Oğuzhan Özyakup... Derbide beni en huzursuz eden iki oyuncu. Cenk, bu sezon gol atıyor ama yeterli değil. Futbolcu önce ayakta kalmalı. Oğuzhan’a geldiğimizde ise sen bir kaptansın. Şöyle Beşiktaş tarihini bir incele, kaptanlığın ne demek olduğunu çok daha iyi anlarsın. Bir sene önceki Oğuzhan’ı arıyoruz. Buradan sesleniyorum. Beşiktaş futbolcusu ve kaptanı Oğuzhan Özyakup kaybolmuştur! Görenlerin 0212 310 00 00’dan Beşiktaş Kulübü’ne müracaatları rica olunur!
İnşallah Bayrampaşa olmaz
Şu sıralar Beşiktaş Yönetim Kurulu üyesi Erdal Torunoğulları, Kocaeli Birlikspor’la özel bir anlaşma yaptı. U21, Yasin Sülün’ün takımı burada cuk oturur. Hem takım iyi, hem de futbolcular adam gibi rakiplerle top oynarlar. Senelerdir bunu söylüyorum. Bu çocuklar emekli memurlar gibi Nevzat Demir’den çıkmıyorlar. Kulübe de zararları çok. Nevzat Demir’de emekli olup gidecekler. Bu açıdan bu evliliğe sıcak bakıyorum. Yeter ki her iki kulübün menfaatine olsun. Beşiktaş’ın bu birleşmede başta elindeki profesyonel futbolcular dahil teknik kadro ve yönetimden de sorumlu bir kaç kişiyi görevlendirmesi gerek. Eğer başına buyruk bırakılırsa sonu Bayrampaşa gibi olur. Yükselme yerine küme düşer, bu da hiç hoş olmaz.
‘’Defansın başarısı‘’
Maçtan önce sıkıntı vardı. Galatasaray taraftarı, Türk Telekom Arena’yı doldurarak acaba diye ümit içinde sahayı doldurdu. Ancak, Beşiktaş savunmasına takıldılar. Şimdi Oğuzhan’la başlamak istiyorum. Dünkü müsabaka Beşiktaş için çok şey ifade ediyordu. Bir yerde yüzde 50 lig bitiyordu. Ancak takım kaptanı Oğuzhan’a, yine aynı oynaması gereken bir maçta malasef Şenol Güneş bile artık sabredemedi, kementi attı. Aslında dünün yıldızı iki kişiydi. Atiba ve Marcelo... Önce Marcelo’dan başlamak istiyorum. Defansta Atınç’la beraber hatasız oynadı. Bruma’ya ve Podolski’ye sahada sıkıntı yarattılar. Marcelo tecrübesiyle, akıllı yapılması gereken pas trafiğini kullandı, hatta öne çıkarak kazandığı topları orta sahada Atiba ve Talisca’ya sağlıklı şekilde atkarıp, oynama imkanı sağladı.
Gönül beni yanılttı!
Atiba’nın, değişmeyen her oyundaki istikrarını sürdürüp kestiği bütün toplarda olumlu bir şekilde arkadaşlarına aktarması Beşiktaş’ın en iyi artısı. Tabii bunun yanında Adriano’yu tebrik etmek lazım. Hem defansta hem de Babel’le beraber hücumda olumlu çıkışlarıyla takdir topladı. Geldiği günden beri sol tarafta Olcay’ın gitmesini kafalardan silerek rakiplerine 90 dakika sıkıntı yarattı. Babel’ın bu kadar kısa zamanda takıma sağladığı katkı yönünü tebrik etmek lazım. Gökhan Gönül ile ilgili kafamda soru işaretleri vardı. Bruma’ya karşı ne yapabilirdi... Beni yanılttı. Hem defansta hem hücumda katkısı oldu.
Artık gevşemek yok
Oyunun sıkıştığı anlarda ilk defa Şenol Güneş’in, dışardan yaptığı katkılar ve çok sağlıklı oyuncu değişiklikleriyle imzası oldu. Gerek Tolgay gerekse Gökhan İnler, Galatasaray’ın son 15 dakikadaki baskısında Beşiktaş adına çok olumlu katkı yaptılar. Çok şey beklediğimiz Cenk dün yalnızları oynayınca Galatasaray defansının sezon başından beri Muslera ile beraber en iyi maçı oldu. Bütün bunlara rağmen 47. dakikada frikikten gelen gol Beşiktaş’ı şampiyonluk yolunda yalnız bıraksa da ben şunu söylüyorum. Aman dikkat gevşemek yok, aynı ciddiyetle devam.
‘’Hep Beşiktaş‘’
İsrail’de alınan 3-1’lik netice, Hapoel takımının İnter’i elemesi kafaları karıştırmıştı. Üstelik müsabakadan önce alınan tepkiler maalesef insanların sabrını taşırmıştı. Hem de bu tür emniyet tertibatları alınırken, kendi halkına gevur eziyeti yapmayacaksın.
Şenol Güneş, elindeki kadronun olabileceğinin en iyisini sahaya, vurucu timlerini de kulübeye yanına alarak, işi sağlama almak istedi. Nitekim, 70. dakikada oyuna giren Cenk Tosun, işlemi tamamladı. Çünkü bu dakikaya kadar maalesef sıkıntılı geçiyordu. Aboubakar’ın 14. dakikadaki golü sonrası ‘işte film koptu’ dedik. Artık tribüne de sahaya da huzur gelmişti. Ancak Valerenga hezimetini yaşayan biri olarak, kafamız yine karışıktı.
Biraz gevşedi!
İlk maçtaki neticeye rağmen 27 bin 350 seyirci müsabakada. Saat 21.00’de olmasına rağmen lig maçlarındaki görüntü dün akşam vardı. Necip, Gökhan İnler, Talisca’dan kurulu orta alanda önlerinde Babel, Aboubakar, Quaresma neticede bereketli olmasa bile oyun olarak da ilk 20 dakikanın dışında sıkıntı yaşadılar. Hani derler ya rahatlık mı battı diye Aboubakar’ın golünden sonra takım biraz gevşedi.
Aksi olsaydı...
Necip, Gökhan İnler, Marcelo takımda ayakta kalan isimler oldu. Quaresma-Tolgay değişikliği aslında benim Beşiktaş orta sahasında olmasını istediğim, fizik gücü yüksek, mücadele gücü ön planda olan bir görüntü. Müsabakanın Sloven hakemi ilk yarım saatte Hapoel’in penaltı kokan pozisyonlarında takdir hakkını Beşiktaş lehine kullandı. Aksi olsaydı ne olurdu bilmem! Yalnız bildiğim bir şey var... Bu oyundaki futbol anlayışı Galatasaray maçında çok baş ağrıtır. Ayaklar yere sağlam basmalı. Osmanlı ve Fenerbahçe elendi, hep Beşiktaş.
‘’Rüzgar döndü‘’
Cuma günü Medipol Başakşehir, cumartesi Galatarasaray, dün de Fenerbahçe 2’şer puan kaybedince, Beşiktaş, Akhisar’dan 3 puan alınca, 9 puan avantajla haftayı kapattı. Şenol hoca, defansta Atınç, orta alanda Oğuzhan ve Talisca’yı kullanarak hafif rotasyon yaparak, çıktığı Akhisar maçından zırlanmadan yürüye yürüye 3 puan aldı ve geçen hafta ters esen rüzgar dün doğruyu bulunca, Beşiktaş iyice rahatladı.
Sevginin karşılığı
Bu sezon Vodafone Arena’da kapalı gişe bütün müsabakalar olunca, Beşiktaş taraftarını düne kadar çok mutlu etti. 1980’den beri kar-kış izlediğim tüm maçlar küme düşme potasında bile diğer mücadeleler boş tribünlere oynanırken, Beşiktaş, tüm maçlarını kapalı gişe oynadı. Tam 2 sezonda Vodafone Arena’ya gelene kadar Ankara, Konya ve Olimpiyat arasında hep hatırı sayılır seyircisiyle sevgi dolu maçları izledik.
Oğuzhan nereye koşuyor?
Takım koşuyor, gol atıyor, mücadele ediyor ancak Oğuzhan’a bu sezon bir şeyler olmuş. Ne istiyor, nereye koşuyor bilmiyorum. Geçen hafta kulübeye çekilince çok üzgün olduğunu da biliyorum. Formayı kaptırmıştı. Şenol hoca yine bir şans verdi. Ancak Oğuzhan, bilmelisin ki daha gençsin, önünde kazanacağın itibar ve para maçları var, aman dikkat!
Atınç’a sevindim
Sezon başından beri Marcelo’nun yanında birçok oyuncu denedi. Önce Tosic, sonra Mitrovic, dün de rotasyon yaparak, Atınç’ı denedi. Hiç sırıtmadı. Boy avantajını Quaresma’nın nefis ortasıyla kullanarak, bir de güzel gol attı. Talisca, Quaresma, Marcelo ve haftalardır eleştirimize takılan Cenk Tosun bile dün hiç sırıtmadı. Haftaya Galatasaray maçı var. İşi sıkı tutmalı. 11 puan geriden gelerek, kaptırdığı şampiyonlukları yaşayan biri olarak, son haftaya kadar aynı ciddiyetle devam. Futbol oyunun pek şakaya gelmez.
‘’İstediğini aldı‘’
Fenerbahçe kupa mağlubiyeti, ardından Karabükspor yenilgisi, kupadan elendikten sonra Hapoel maçı itibar mücadelesi oldu. Hele Quaresma’nın mükemmel ortası, ardından Cenk’e topun çarpıp çarpmadığının tartışmasını yaparken, hemen 1 dakika sonra gelen beraberlik, soyunma odasına galibiyetle gitmeyi önlemişti. Şenol Güneş, son haftaların formsuz ismi Oğuzhan’ı yanına çekip, Tolgay ve Necip’i sahaya sürerek en azından İstanbul’a beraberlikle dönmek istiyordu.
İstediğini elde etti
Ancak gol ayağı Aboubakar, Beck ve Adriano’nun cezalı olması nedeniyle eldeki kadronun en iyisini sahaya sürmek isteyen Şenol hoca, istediğini de elde ediyordu. Zamana ihtiyaç vardı. Ancak bu kadar yan ve geri pas oynamak yanlış. İleride yalnız Babel, Cenk ve Quaresma 20-30 saniye topu tutsa, en azından defans da çıkacak. Beşiktaş, zamana baktığımızda topla çok oynayan bir görüntüdeydi. Ancak topla o kadar oynayınca, top kaybı da çok oldu. İlk yarının neticesi ikinci 45 dakika için az da olsa ümit veriyordu.
Eyyamsız maç
İkinci yarı başladığı anda Beşiktaş, İnter’i eleyen Hapoel’e karşı daha istekli ve daha arzulu olunca, 46. dakikada Marcelo ile rakip kaleyi yokladı. 60. dakikaya kadar eleştirdiğimiz Cenk Tosun, güzel bir vuruşla Beşiktaş’ı galip duruma getirdi. 35 yaşındaki Barda, Siyah-Beyazlılar’ın kalesini zorlayan tek isimdi. İşte o anda Fabri ortaya çıkıyordu. Bir gol yemesine rağmen sahanın en iyilerindendi. Ve tabii bir kişi daha vardı... O da müsabakanın İngiliz hakemi Martin Atkinson’du. İngiliz hakemi izlerken, bizim Türkiye’deki hakemlerimiz, heralde örnek almıştır, eyyamsız maç nasıl yönetilir diye.
‘’Artçı şoklar...‘’
Fenerbahçe maçının artçı şokları, Karabük’te ortaya çıktı. Beşiktaş’ın çok güvendiği Cenk, Oğuzhan ve Babel adeta sahada olmayınca ve Şenol Güneş de tribünde olunca dünkü sonuç yaşandı. Quaresma ve Babel, kanatlarda yoktular. Ortadan da hücum hattını destekleyen yoktu. İşte Beşiktaş’ın bu özelliği olmayınca skor da böyle oldu. Futbolda
kaidedir... Eğer hücum oyuncun, defans yapmazsa zaten kafadan rakibinin oyununu kabul etmiş olursun... Bunu şunun için söyledim. Haftalardır söylüyorum... Cenk Tosun, maalesef Beşiktaş’ın en büyük sıkıntısı. Hep yerde! Rüzgar gelse dahi... Babel sadece solda, Quaresma da sadece sağda kaldı. Bundan dolayı da Cenk; Dany, Gaman ve Barış’ın arasında kayboldu gitti.
Oğuzhan sahada yoktu!
Şenol hocanın, kulübede olması dahi Beşiktaş için artı bir güç. Burada Tamer hocaya bir laf söylemiyorum ama futbolcu kulübeye baktığı zaman elini kafasına götürüp bağırıp çağıran hoca olmayınca bildiğini yapıyor. Oğuzhan’a çok şaşırıyorum... Acaba o da Quaresma gibi sözleşme mi istiyor? Farkındaysanız geçen sezonun ortasından itibaren
Oğuzhan adeta yok! Mumla arıyoruz! Orta sahası kalabalık olan Karabük’ün karşısında Atiba çok yalnız kaldı. Oyuna Tolgay girmesine rağmen sıkıntı çözülmedi. Aslında Beşiktaş’ın puan kayıplarına tahammülü yoktu. Kesin kazanmak için çıktığı Karabük deplasmanında vurgun yedi. Ama dün gece gösterdi ki, eğer Beşiktaş bu
sorunları çözmezse başı daha çok ağrır.
‘’Böyle güzel, değil mi!...‘’
Beşiktaş’ın Fenerbahçe ile Vodafone Arena’da oynadığı kupa maçının artçı şokları sürüyor. Rahatsızlığım nedeniyle stada gidemedim, mücadeleyi televizyondan izledim. Bu da bana pozisyonları tekrar tekrar seyretme olanağı verdi. Her seferinde hayretler içinde kaldım. Fenerbahçe Başkanı Aziz Yıldırım, Türk sporcusunun ruh halini çok iyi bildiğinden ve medyayı da çok iyi kullandığından gündemi bir anda değiştirdi, Fenerbahçe’yi ortamdan uzaklaştırdı. Beşiktaş ise olayların içine adeta gömüldü. Hafta içinde sadece Beşiktaşlı futbolcuların ve Şenol Güneş’in yaptıkları gündeme getirildi.
Yıldırım da, ‘teneke’ demişti
Beşiktaş Başkanı Fikret Orman’ın, ‘Süt Kupası’ benzetmesi de işin tuzu biberi oldu. Aziz Yıldırım bu kupaya daha önce ‘Teneke’ derken, hiç bu kadar yangın olmamış, tepki gelmemişti. Orman bu değerlendirmesinde yerden göğe kadar haklı. Eğer böyle bir kupa statüsü ile kulüplerin karşısına çıkarsanız, olacağı budur. Halbuki Ziraat Türkiye Kupası’nda amatör takımlar bile kendilerine yer bulmuş, seslerini duyurma imkanı yakalamıştı. Kupanın bu yönü hiç anlatılmadı. Elemeler ve grup maçları adeta yok sayıldı. Herşey son 8 takıma indirgendi. Sanki kupa yeni başlıyormuş havası estirildi.
Marka değeri yükseltilmeli
40 senedir bu camianın içindeyim. Ancak bu güdük statü ile oynatılan Ziraat Türkiye Kupası hakkında ne yöneticilerden, ne teknik adamlardan, ne de futbolculardan olumlu bir söz duydum. Futbolseverler de bu kupaya pek inanmamış ki, bir kaç maç hariç tribünler boş kaldı. Şimdi TFF yöneticileri, şapkalarını önlerine koyup, “Bu kupanın marka değerini nasıl yükseltiriz”in çalışmalarını yapmalı. Yoksa kupa yine, ‘teneke’ ya da ‘Süt Kupası’ olarak anılır, marka değeri yerle bir olur.
Şenol Güneş’in yanlışı...
Spor camiasında efendiliği ile tanınan Şenol Güneş’in Fenerbahçe maçındaki tavırlarına bir anlam vermem mümkün değil. Bu kadar sinirlenmesi ve ardından yaptığı el hareketleri kendisine yakışmadı. Dönelim maça... Olayların başladığı ana kadar Beşiktaş rakip kaleye 6 şut çekmişse, 6’sı da Talisca’dan... Ben Güneş’in yerinde olsam, 10 futbolcuyu da çıkarır, Talisca’yı çıkarmazdım. Her zaman altını çizdiğim gibi, Güneş, kilit maçları çözemiyor, takımını doğru yönlendiremiyor.
Artık ağabeyin değilim
Ali Palabıyık sevdiğim bir hakemdin. Beşiktaş-Fenerbahçe maçındaki değerlendirmelerine hiç anlam veremedim. Beşiktaş’ın lehine vermen gereken 2 penaltıyı es geçtin. Tosic’e gösterdiğin kırmızıyı, Robin van Persie’ye göstermekten korktun. Cenk Tosun, hayatında ilk defa gerçek bir faulle penaltıya maruz kaldı. Ancak daha önceki maçlardaki aldatmaya yönelik hareketleri başına bela oldu. Kusura bakma Ali Palabıyık, artık senin ağabeyin değilim. Benim için yaşarken ölen bir insansın...