‘’Aziz Yıldırım'a tavsiyem!..‘’
Bir haftadır hasta yatağındayım. Aziz Yıldırım’ın Fenerbahçe Divan Kurulu’nda yaptığı açıklamalarını dinledim. Ancak o anda cevap verecek gücüm yoktu. Şimdi düzeldim, geç de olsa ona buradan seslenmek istedim...
Spor camiasında sayın Yıldırım’ı benden iyi tanıyan yoktur. Pardon bir de kardeşi Ali Yıldırım... Cemil ağabey (Turan) bile benden sonra tanıdı. O günden bu güne kadar çok zaman geçti. Aziz Yıldırım da Yemen Ekşioğlu da neler yaşadı neler!... Üsküdar Anadolu’dan başlamak üzere 19 senelik Fenerbahçe maratonunda, başkan olduğu gün dahil hep yanında oldum. Ama yıllar geçti, sayın Yıldırım’ın egosu patladı.
Koltuğu bırakmak bir erdemdir
Son Fenerbahçe Divan toplantısında, Beşiktaş Başkanı Fikret Orman ve futbolcu Quaresma hakkında yalan-yanlış, ispatı mümkün olmayan iddialar ortaya attı. Orman’ı, bunlara cevap vermediği için tebrik ediyorum. Yakışanı yaptı. Beyefendi kişiliği ile çok ince, dokunaklı mesajlar yolladı. Anlayan anlar!..
Bütün bu açıklamaların altında yatan gerçek, Fenerbahçe takımımın iddiasından uzaklaşması ve şampiyonluğu kaybetmesidir. Fenerbahçe bir şekilde düştüğü bu durumdan kurtulur. Ama şu anda bu mümkün değil. Kurtuluş reçetesi; sayın Yıldırım’ın koltuğu bırakmasıdır. Koltuğu bırakmak bir erdemdir. 4 sene önce bunu yapsaydı, çok makbule geçerdi.
Bundan 7 sene önce Antalya’da otel lobisinde beraberdik. Hatta Cemil ağabey de vardı. Süper Lig’e çıkma maçlarını seyretmiştik. O gün ‘bırakacağım’ diyerek serzenişte bulunmuştu. Etrafındaki birkaç yalaka, onu o gün o duygu ve düşüncelerinden vazgeçirdi. Halen aynı kişiler etrafında. Yani değişen bir şey yok.
Karşılıklı kurtuluş ancak vedayla olur
Çok üzülüyorum. Aslında biliyorum, içi kan ağlıyor. Bırakacak, bırakamıyor. Bu kadar borç varken, “kulübe şu kadar para verdim” diyor. Ya Fenerbahçe’den gidenler... 1 milyar Türk Lirası borç var! Bıraktığı an, bu borçlar için peşine düşecekler. Ama şu bir gerçek ki, Fenerbahçe’nin ve Aziz Yıldırım’ın kurtuluşu, birbirlerine bir an önce veda etmekle mümkün olur. Bu hem Fenerbahçe hem de Aziz Yıldırım için en hayırlısıdır. Eski bir dostu olarak söylüyorum. Spor hayatına benimle başlamıştın.
Artık zamanı geldi. Çekil köşene. Çoluğun çocuğunla mutlu bir yaşam sür... Yola çıktıklarınla, yolda bulduklarını değiştirme... Çünkü yola çıktıkların her zaman senin yanındadır...
‘’Beşiktaş nereye koşuyor‘’
Başakşehir’in 1 milyon Euro’ya almaya yaklaştığı futbolcuyu ne hikmetse Beşiktaş Kulübü 4 milyon Euro’ya transfer ediyor. Buradaki transfer başarısının (!) farkındasınız değil mi. Başakşehir, 1 milyon Euro’ya almıyor, Beşiktaş 4 milyon Euro vererek Mitrovic’i alıyor. Ne oluyor, nereye gidiyor Beşiktaş...
Şimdi madalyonun bir de başka yüzü var. Yıllardır, başta Fikret Orman olmak üzere bu konularda Beşiktaş Yönetimi’ni topa tutan bir abimiz, şimdi ne oldu da bu konulara sessiz kaldı. Beşiktaş kongre üyelerinin merakı bu... Her zaman söyleriz... Beşiktaş, büyük balıktır. Kılçıkları bir batar ki, kırk akıllı çıkaramaz.
Şenol hocayı anlamıyorum
Şu andaki transferlerin hiçbirine karışmayan Şenol hoca, ‘aman bana dokunmayan yılan bin yaşasın’ der gibi kafasını malzemecilere takmış. Ve sonunda da 20 senelik malzemecileri paketleyip gönderdi.
Buraya kadar tamam. Ama hiçbir şeye karışmayan hoca, Trabzon’a kadar uzanıp özel malzemeci getirdi. Hem de ne fiyata, dudaklarınız uçuklar... Bir futbolcunun transferi kadar... Hocam dikkat et lütfen çok ağır konuşuluyor. Hem futbolcular sevmiyor hem de çiftlik oldu deniyor. Kusura bakma eski bir arkadaşın olarak aman dikkat et.
‘’Ah Trabzonum ah!‘’
Trabzonspor’un son halini gördükten sonra bir Karadenizli olarak çok üzgünüm. Trabzonspor’un eğer başarısını istiyorlarsa bütün Trabzon’a sesleniyoruz. Şenol Güneş Stadı’nın açılışında şöyle bir baktığımız zaman 1970-1985 yılları arasında oynayan futbolcu kardeşlerimizin söylediği tek bir konu vardı. Trabzon’u, Trabzonlular’dan başka kimse kurtaramaz. Gelinen noktada harcanan paraların haddi hesabı yok.
O günkü başarılara baktığımızda kadroda 22 kişi içinde 20 tane Trabzonlu vardı. Bugünkü kadroya baktığımızda kadroda 2 tane Trabzonlu yok. Sonuç burada yatıyor.
Trabzon’a sahip çıkılmalı
Bugün Trabzon’un başında idari konularda Ali Kemal, Serdar, Necati, Giray Bulak, Turgay, Cemil ve diğerleri yani o gün Şenol Güneş Stadı’ndaki futbolcu kardeşlerimiz bir araya gelip Trabzon’un kurtuluşu için reçete sunsalar, çok ama çok daha faydalı olur. Bugün babadan, aileden zengin çocuklar, Trabzon’un ruhunu bilmeden yönetime geliyorlar. Ve harcanan paralara rağmen günlük başarıları bile yok. Trabzon’a, Trabzonsporlu’ya ve Trabzonlu’ya yazık ediyorlar. Reçete belli; Trabzon’a geçmişte olduğu gibi öz Trabzonlular sahip çıkmalı. Yoksa aksi takdirde ben Trabzonlu’yum diyen yönetime gelirse Trabzonspor’un ve Trabzonlu’nun mutluluğu yaşaması imkansızdır. Ali Kemal, Turgay, Necati, Mehmet Ekşi, Necdet Trabzon’un kurtuluşu sizlerde. Siz silkelenmezseniz, bağırmazsanız daha çok dizinize vurursunuz. Biz nerde hata yapıyoruz diye oturun bir düşünün.
‘’Babel'i dinlerken...‘’
Siyah-Beyazlılar’ın yeni transferi Babel’i dinlerken iki konuda düşünceleri çok hoşuma gitti. Öncelikle Reina’da yapılan katliamın çok üzücü olduğu yönünde ve Türkiye hakkındaki düşüncelerini dinlerken çok mutlu oldum. Bir yabancının bu şekilde konuşması beni çok mutlu etti. Asıl mutluluğum ise “Bir kanat forvetin ilk olarak yapması gereken santrforunu beslemektir. Goller bonustur. Kanat oyuncusunun işi asist yapmaktır” demesiydi. Yıllardır Beşiktaş santrforları oyun anlayışından dolayı hep yalnızları oynamıştır. Her iki açığın çizgide olması, Sosa’nın dışında yardımcı bir oyuncunun destek olmaması santrforları hep yalnız bıraktı. İşte bu konuda Babel’in takım oyuncusu olduğunu belirtip bu düşüncelere sahip olması beni çok mutlu etti.
Sen akıllı bir insansın...
Bir Ahmet Bulut efsanesi, Beşiktaş’ta yine yaşanıyor. Zaten hiç anlamıyorum. Bir kulüp, bir menacere senelerdir niye hep borçlu olur. Ne hikmetse yapılan bütün transferlerde başka menacer yokmuş gibi Ahmet Bulut ortaya çıkıyor. Artık Beşiktaş’ın, sırtından bu kamburu atması lazım. Şu anda Beşiktaş’ın birinci önceliğinin stoper olması lazım. Koca Beşiktaş Kulübü, Ahmet Bulut’un kuklası oldu. Borcumuz 2 trilyonu geçiyor. Büyük bir kısmı da menacerlere... Transfer komitesi değişti. Değişen başka bir şey yok. Menacer değişmedi, borç arttı. Kulüpteki amcalara ve yeğenlere sesleniyorum. Bu Ahmet Bulut sempatisinden kurtulalım. Bu, Beşiktaş’ın menfaatine. Duydum ki Babel’in de menaceri oymuş. Göreceksiniz alınacak stoperin menaceri de o olacak. Bu konuda son uyarımdır sevgili başkan... Sen akıllı bir insansın. Sana akıl verecek değilim. Ancak Allah rızası için Beşiktaş’tan bu menacer illetlerini kurtar. Bu konuda sana güveniyorum.
‘’Bambaşka iki yarı‘’
Bir takım küme düşüyor, bir takım şampiyonluk hesaplarında. Oyunda fark var mı? Yok. Bir 45 dakika düşünün. Koca Beşiktaş tek bir şut atmadı, pardon attı. O da Aboubakar... Beşiktaş bu kadar yan top oynamaz. Gökhan İnler’e kızıyorlar zaten uzun ve direk kaleye oynadığı için. Aslında tam onun maçıydı dün. Bu kadar yan top oynanan bir ilk yarı bugüne kadar seyretmedim. Gol de dahi, kaleci Gökhan yere yatmadı ilk yarıda.
Defans evlere şenlik
Ancak bu derece olumsuzluklara rağmen, bir iki Antep akınına Beşiktaş defansının müdehalesi evlere şenlik. Rhodlofo ile olmuyor, olmayacakta. Zaten Şenol Güneş 70. dakikada kementi attı. Aboubakar’a neler denmedi ki. ‘Saatçi’ dendi. Yaramaz bile dendi. Ancak ne hikmetse şapka çıkartılacak gollere imza atıyor. Yerli malımız Cenk’e bakıyorum. Saç baş yolduruyor. Attığı gollerin yarısından çoğu penaltıdan. Kaçırdıkları ise çuvalla. Penaltı bile attırmıyorlar artık. Keşke gol atsa da ona da yerli saatçi deseler. Biz bu düşüncelerdeyken 58. dakikada Gökhan İnler, Tolgay ile yer değiştirdi. Ve ilk kaleye şut da 62 dakikada geldi. Bundan sonra kaleye 3 şutun 3’ü de Gökhan İnler’den.
Değişiklik işe yaradı
İşte bizim söylemek istediğimiz bu. Mentalite farkı. Dakika 70, Rhodolfo’ya daha fazla dayanamayan Şenol Güneş, kementi attı. Beck defansın soluna, Tosic stopere Marcelo’nun yanına. İşte defans toparlandı. Sıkıntılı anda Barış’ın eli yetişti. Aboubakar’a yaptığı hareket penaltı. Serkan Çınar çaldı. Çalamayanlar utansın. Ama ne hikmetse sadece Quaresma Oğuzhan’a isyan etti. Kulübeden de bir itiraz yoktu.
‘’Umudun bittiği an‘’
Uzatmalarla beraber 15 dakika varken Tolgay-Atınç değişikliği benim için umutların da bittiği andı. Bu maç bir final maçı değil, bir viraj maçı. Bütün Trabzonlular’ın 7’den 70’e söylediği bir laf var. Şenol hoca son virajda... Maalesef. Bu lafı hiç sevmem aslında. Ancak, 46. dakika itibariyle 3 dakikada gelen iki gol tükenişliğin değil Beşiktaş’ın bittiği andı. Cenk Tosun, Aboubakar, Quaresma, Oğuzhan... Top Beşiktaş’tayken problem yok, iyi işler yapıyorlar. Ama finali iyi değil. Ancak top Kasımpaşa’dayken yoklar. İşte Beşiktaş’ın sıkıntısı burada başlıyor. Rakip, Beşiktaş defansının üstüne çok rahat gelebiliyor. 1-0’ı yakalamışsın. Tesadüfi bir golle. Dengeyi sağlaman lazım.
Bal yapamayan arılar gibi
Rhodolfo’dan çok şeyler beklemiyordum. Tosic’le bir türlü uyum sağlayamadı. Zaten Tosic, derli toplu bir defans adamı değil. Bir de Rhodolfo oraya girince Beşiktaş defansı dağıldı! Siyah-Beyazlılar’da Aboubakar ve Cenk’in sabit kalıp Quaresma’nın da topla oynaması maçı ölü toplara bırakmıştı. Ancak ölü toplarda da netice alamayınca Kasımpaşa takımının adına maçın kaderini iki hata, iki gol belirledi. Oğuzhan, Tolgay çok yapışık oynadılar. Adriano ve Gökhan Gönül de kenarlardan çıkar gibi gözükseler de sadece bal vermez arıydılar. Haftalardır söylüyoruz. Bu kadar rahat top kaybetmemeli. Hakem ümit veren hakemdi ama yönetimiyle Beşiktaş’ın umutlarını Kasımpaşa’ya gömen isim oldu. Benim için de Tolgay-Atınç değişikliği de Şenol Güneş’in de bittiği andı.
‘’Geç kalan huzur‘’
Arena’dan önce Nevzat Demir’deydim U21 Türkiye 1.’nin maçında. Utku, Muhammed, Fatih, Oğuzhan... Eslem niye yok diyeceksiniz! Maalesef o biraz şımarmış. Futbol tabiriyle havalanmış. 2-0 Sedat Şahintürk, Muhammed Enes’in golleriyle liderliği yakaladı. Ancak asıl mesele bu maçın niçin Arena’da oynanmadığı. Sezonda en az 10 maçın havası dünkü gibi öğrendim. Yöneticiler ve Şenol hoca istemiyor. Allah aşkına neyin altyapısını konuşuyoruz. Asıl sorun ne biliyor musunuz? U21 oyuncusu eğer A Takım kadrosunda yoksa, oynatılmıyorsa ne işi var bu saatten sonra Beşiktaş’ta.
Yazıklar olsun!
Hemen hemen her gün uğraşıyoruz seyirci yasağı kalksın diye. Bende bir hevesle maça gittim... Ancak dünkü seyirci değil, öyle seyircilere ne demeli...! Küfürün bini bin para yani maç o kadar tatsız tuzsuz başladı ki ama küfülü başladı! Şenol hocayı haftalardır, oynanan kötü futbol, Beşiktaş’ı defansa itmiş, yani çekilmiş. Gökhan İnler, Tolgay kulübede. Atiba, Oğuzhan, Necip ortada. Defanstakiler devamlı yan pas yapıyor ancak Hamza hocanın talebeleri çıkmıyor. Q7’ye kızıyoruz. Varlığı da ayrı bir dert yokluğu da ayrı bir dert. Dünkü gibi! Geride orta alanda bol yan pas! Ne zaman topun sibobunu bulan orta yapıyor.
Dünü kurtardı
Biraz Olcay, Aboubakar gerisini at bir kenara... (Cenk gol atmasına rağmen) Şenol hoca maçı kazanmak istiyorsa, oyuncu değişikliği yapmalıydı. Dakika 46... Oyunun karakteri tamamen değişti. Tolgay sağda, Gökhan-Adriano hücumda arka arkaya destek verince, yenen iki penaltı, birinde Gökhan’ın özverişi oyunu çözdü. Artık Beşiktaş özüne dönmüştü. Kendi oyun anlayışını, kişiliğini sahaya yansıtmaya başladı. Futbolda biraz risk almak, her iki oyuncu içinde geçerli. Kaliteli oyuncular, sahaya ağırlığını koyunca, Beşiktaş dünü kurtardı. Bu daha çok Hamza hocanın korkaklığı, oyunun baş faktörüydü.
‘’Hedef önce Beşiktaş olmalı!‘’
Fenerbahçe-Beşiktaş maçı... Siyah- Beyazlı futbolcuların bu zorlu maçta desteğini arkalarında hissetmek istediği tek kişi başkan Fikret Orman... Ama nedense Orman tribünde yok. Nereden mi biliyorum... Bunun mevzusunu yaparken, telefonuma bir resim geldi. Sevgili Fikret Orman, Serdal Güzelaydın, Umut Güner, Metin Albayrak, Şükrü Yazıcı özel bir uçakla yurtdışı seyahatine çıkmışlar. Merak ettim, sordum, soruşturdum. Futbolcu bakmaya gidiyorlarmış... Futbolcu araştırma bölümünden ne Fikret Demirel, ne Gökhan Keskin... Hiç biri uçakta yok... Bu arkadaşlardan Metin Albayrak ve Başkan Fikret Orman hariç, diğerlerinin kulüple ne alakası var. Haaaa, başka birşey varsa, onu bilemem. Başkanım çok rica ediyorum. Daha doğrusu yalvarıyorum. Daha önce bazı abilerimiz alınmasına rağmen, “Çevrendekilerden kurtul” derken bu durumlara işaret ediyordum. Benim bunları niçin dile getirdiğimi sen çok iyi bilirsin. Lütfen tek hedefin olsun. Şüphem yok ama bu hedef önce Beşiktaş olmalı...
Aziz Yıldırım ne istiyor?
Yine Fenerbahçe-Beşiktaş maçı... Protokol tribününde Bakan Volkan Bozkır, Milletvekili Osman Poyraz, TFF Yönetim Kurulu üyesi Nihat Özdemir ve Ali Düşmez var. Aziz Yıldırım ve şürakası, localarından protokol tribününe dönüp, buradan yazamayacağım şekilde hakaretlerde bulunuyor. Bu duruma en çok Fenerbahçe’nin eski yöneticisi Nihat Özdemir üzülüyor. Yıllarca Aziz Yıldırım’ın arkasını temizleyen oydu. Mehmet Aydınlar’a, Sadettin Saran’a dün ne yapılmışsa, şimdi de Özdemir’e yapılıyor. Neyi ispatlamaya çalışıyor, Yıldırım... Artık bu iş çiftlikten de çıktı. Ne dediğimi anlayan anlamıştır...
Aferin Yasin Sülün’e...
U-21 maçı, Dereağzı’nda erken saatlerde oynandı. 72. dakikada Beşiktaş 3-0 önde, Fenerbahçe üç oyuncusunu birden değiştirmiş. O anda ev sahibinde Alparslan sakatlandı. Zorunlu olarak ev sahibi sahada 10 kişi kaldı. Son 16 dakikada Beşiktaş’ın hocası Yasin Sülün, oyuncusu Sedat Şahintürk’ü oyundan alıp, takımları dengeledi. Bunun üzerine bazı işgüzarlar, ‘Efendim, sonuç 3-0 değil de 0-0 olsa, Yasin bu hareketi yapar mıydı” diye soruyor. Ben size söyleyeyim, Yasin Sülün futbolculuğunda da çok karakterliydi. Burada netice önemli değil, önemli olan ‘at izinin it izine karıştığı’ ortamda, Sülün’ün yaptığı Fair- Play’lik hareket, Beşiktaş altyapısında ne tür insanların görev yaptığını ve nasıl karakterli futbolcuların yetiştildiğini ortaya koyuyor. Başta Fikret Demirel ve Gökhan Keskin olmak üzere tüm Beşiktaş altyapısını kutluyorum, “böyle devam edin çocuklar” diyorum.