Arama

Popüler aramalar

‘’Beşiktaş ve Yıldırım Demirören …‘’

31 Aralık 2012 tarihi itibari ile 551 milyon 922 bin 761 lira borcu bulunan Beşiktaş Kulübü ’nde doğal olarak konuşanlar; ‘para ve Yıldırım Demirören!.. ’ Genel kurula katılan üyeler, 1 Ocak-27 Şubat 2012 dönemini idari ve mali yönden ibra etmeyince, Beşiktaş ’ta ‘sancılı süreç ’ baºlamıº oldu. Görevdeki yönetim kurulu veya kongre üyeleri, önümüzdeki bir aylık süre içinde ibra edilmeyen dönem nedeni ile eski baºkan Demirören ile yönetim kurulu üyelerini mahkemeye verip, ‘usulsüzlük’ araºtırması isteyebilecekler. Bu nedenle de 25 Mart tarihine kadar ya Yıldırım Demirören alacağından vazgeçtiğini resmi olarak beyan edecek ya da adli süreç baºlayacak. Futbol Federasyonu Baºkanı Yıldırım Demirören için bir baºka kötü haber ise yine kürsüde baºkan Fikret Orman ’ın ağzından çıktı. Orman, Beşiktaş ’ın geride kalan dönemdeki ‘Avrupa Yasağı ’ ile ilgili olarak,
“Geçen yıl lisans alınmıştır. Avrupa Kupaları ’na katılamama nedeni, gerçeğe aykırı beyandan dolayıdır …” Kulüp baºkanı Fikret Orman ’ın kulübün zarar görmemesi için, ‘yalan beyan’ ya da ‘evrakta sahtecilik’ cümlelerinden özenle kaçındığı fazlası ile belirgindi!

Bu arada yönetim kurulunun, 1 Haziran 2004 tarihinden itibaren görev yapanların bazı iş ve işlemleriyle ilgili olarak derneğin haklarını korumak amacıyla gerekli muhataplar hakkında her türlü hukuki işlemler için, hakem veya tahkime gidilmesi yönünde istediği tam yetkinin, üyeler tarafından oy çokluğuyla onaylanması, bir başka kaotik ortam doğurdu. Görünen o ki, Fikret Orman ’ın özenle sağlamaya çalıştığı ‘sulh ortamı ’ iºe yaramayacak. Yönetim kurulu üyeleri dursalar dahi, ‘bazı! ’ genel kurul üyeleri yargı yoluna gidecek! Beşiktaş ’ta radikal değişim ise Nisan ayındaki ‘Tüzük Tadil Kongresi’nde yaºanacak. Fikret Orman, bu kongreyi büyük olasılıkla ‘seçim kongresine’ dönüºtürecek ve 3 yıl için yeniden baºkan seçilirken, yönetim kurulunda büyük değiºim yapacak …

26 Şubat 2013, Salı 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Parayla saadet olmaz!‘’

Süleyman Seba’nın emekli maaşı dışında geliri mi vardı? Beşiktaş, tarihindeki en fazla kupayı Süleyman Seba döneminde kazanmadı mı? Beşiktaş futbol takımı söz konusu dönemde, yıllarca ligin en centilmen ekibi seçilmedi mi? ‘Parasız başkan Süleyman Seba’, Siyah-Beyazlı kulübe tarihindeki ilk tesisleri kazındırmadı mı? Sizlere benim mi hatırlatmam gerekli o klişe deyişi; ‘parayla saadet olmaz!’ At binenin, kılıç kuşananın…

Kaldı ki, ‘başkan’ koltuğuna kim oturursa otursun, şu andaki borç yükünün altından kalkması olası değil(di). Öylesine borç ki, ‘Yıldırım Demirören ve arkadaşları Beşiktaş’ın geleceğini ipotek altına aldırmış’ cümlesi, yetersiz kalır! Naklen yayın gelirinden, kombine satışlarına, taşınmaz mal varlıklarından, reklam panolarına kadar Beşiktaş’ın aktif tüm geliri, ‘faktoring’ denen ‘çağdaş tefeci’ şirketlerine önümüzdeki yılları kapsayan sözleşmeler ile satılıvermiş! Kuşkunuz olmasın, Roman Abramovich gelse, “Ben bu kadar borçla başkan olmam” der ve arkasına bakmadan kaçar gider(di). Bunca para nereye mi gitti? Sanırım yakın gelecekte Yıldırım Demirören ile arkadaşları bunu anlatacaklar! Bilindikleri yinelemenin anlamı yok ancak istem dışı, insanın ağrına gidiyor! Akla hayale gelmeyecek rakamların, ‘menajer’ adındaki ‘futbolcu simsarlarına’ fütursuzca dağıtılmasını kim, nasıl izah edebilir? İşin ilginç tarafı, Yıldırım Demirören ve arkadaşları Beşiktaş’ın milyon dolarlarını ‘babalarının parası’ gibi hovardaca dağıtırken, kulübün emektar çalışanları maaşlarını ya alamıyorlar, ya da gecikmeli alıyorlardı. Yaşamlarını Beşiktaş ile özdeşleştirmiş, yengide coşan, yenilgide hüzünlenen kimi zaman da hırçınlaşan fanatiklere sormak gerekli; “Fikret Orman’ın suçu ne?” Sizler değil miydiniz Süleyman Seba’yı ihtiyar, zamanı geçmiş diye gönderip Serdar Bilgili’yi getirenler, sizler değil miydiniz Hasan Arat yerine Yıldırım Demirören’i başkan seçenler? Şükredin, Fikret Orman çok şeyi göze alıp başkanlık koltuğuna oturduğu için. Ayrıca bana kalırsa. çiçeğinizi alıp gidip ve kendisinden özür dileyin. Maazallah size kızıp da kaza ile başkanlığı bırakırsa! Bu arada sakın ola ki, ‘Beşiktaş başkansız kalmaz’ cümlesine itibar etmeyin…

(Beşiktaş, Süleyman Seba’nın kadim dostu çok değerli bir ismi yitirdi. Eski yöneticilerden Ergun Gökalp, Beşiktaş aşkına sakat kalmış bir büyüğümüzdü. Ergun Ağabey huzur içinde uyu.)

21 Şubat 2013, Perşembe 19:20
YAZININ DEVAMI

‘’Drogba ve Niang‘’

Konuk Gaziantepspor’un son dakikalara kadar Beşiktaş’ı zorladığını söylemek elbette ki gerçek ile bağdaşmaz. Eksiklere karşın bu kez öyle olmadı, en azından son ana kadar! Savunma elemanları maçın büyük bölümünde hata yapmadılar ki bunda rakibin atak yapmaması önemli rol oynadı, önlerindeki ikili de beceriliydi. Orta alan pasları akılcı dağıttı, üretti ama ilerideki tek adam!.. Fernandes’in köşe atışında topu kafası ile ağlara gönderen Ersan Gülüm’ün golü, salt Beşiktaş’a değil Avustralya’da eğitim görmüş oyuncuya da nefes aldırdı, üzerindeki baskıdan kurtuldu, özgüveni ile barıştı. Holosko’ya dirseği ile vuran Gilles Binya ise kırmızı kartla oyun dışında kalırken hakem Barış Şimşek’e küsüverdi! Rakip sahada eksik kalınca Beşiktaş’ın yengisine kesin gözü ile bakıldı ama sahneye Dorge Kouemaha çıktı ve golünü kaydedip, Beşiktaş’ı, Beşiktaşlılar’ı ayaz gecede donduruverdi. Gözler, üç gol pozisyonunu ‘hovardaca’ harcayıp yorulan, yerini Muhammed’e bırakan Niang’a odaklandı.

Galatasaray’ın transferi Drogba’yı izleyen Beşiktaşlılar’ın Niang’dan beklentiler farklıydı doğal olarak. Niang, oyunda olduğu dakikaya kadar gerek koşullarıyla, gerekse rakip savunmayı dağıtmasıyla vasatın üzerindeydi. Ne var ki son vuruşlarda ‘saman alevi’ ile özdeşleşti. Eldeki kadro bu, bir yanda skor değiştirme yetisine sahip Drogba, diğer yanda zorunluluktan transfer edilen Niang. İbrahim Toraman’ın yokluğunda da gol yemeyi başaran Beşiktaşlı futbolcuları kutlamak gerekli!..

17 Şubat 2013, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Görkemli yengi‘’

"Siyah-Beyazlılar uzun süredir trajikomik goller yiyor ancak bu unutulacak nitelikte değildi! Holosko eşitlik golünü atana kadar ev sahibi Elazığspor, öylesine çok sayıda pozisyon buldu ki, çoğu Sinan Kaloğlu’nun, diğerleri de takım arkadaşlarının katkısı ile ‘hovardaca’ harcandı. Yılmaz Vural da haklı olarak zıvanadan çıktı! Samet Aybaba, bu kez genç Sinan Kurumuş’un üzerindeki baskıyı yüklenmekte güçlük çektiğini algıladı ve onu oyundan alıp Escude’yi sahaya sürüp, akılcı hamlesini yaptı. İkinci bölümde farklı Beşiktaş izledik. Neyse ki, Fernandes’in köşe vuruşu sonrası Sivok’un kafasını tamamlayıp takımını öne geçiren İbrahim Toraman golünü atıp, ‘muradına erdi!’ Beşiktaş durmadı, topu sürekli rakip alana taşıdı ve bol sayıda pozisyon üretti.

Kaleci İvesa, dayanabildiği kadar dayandı, ancak nereye kadar? Niang’ın oyunu katılımının hemen ardından Fernandez golünü atıp Beşiktaş’ın yengisini perçinledi. Gecenin özeti, Elazığspor iyi başladı kötü bitirdi, Beşiktaş kötü başladı ve üç puanı aldı. Dün gecenin en formsuz elemanı ise tartışmasız hakem İlker Meral’di. Gerek çaldığı-çalmadığı düdükler gerekse, gösterdiği ve göstermediği kartlar nedeni ile genç Mehmet Kurumuş’un böylesine baskıyı kaldırması şu an için olası değil. İleride sağlayacağı katkılardan en azından benim kuşkum yok...

10 Şubat 2013, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Samet bir zahmet Necati'yi arasan!‘’

Necati Yücel sonrası oluşturulan, ‘çağdaş sağlık kurulu’na karşın çok sayıda futbolcu sakatlıklarında soluğu Necati Yücel’in yanında alırdı. İlginci; Necati Yücel’in çarşıdaki mütevazi tedavi ofisine sadece Beşiktaşlılar değil nerede ise tüm futbolcuların gider ve sağlıklarına kavuşurdu. (Hala da öyle) Her nedense Beşiktaş’ta sakatlıkların ardı arkası kesilmiyor. Son ‘kurban’ ulusal takımda bu şanssızlığı yaşayan Necip Uysal... Sordum ‘çok bilenler!..’ Dediler ki, antrenman programı gelişigüzel yapılmaz. Maç programı esas alınır, yüklemeler ona göre yapılır... Deneyimli teknik adam Samet Aybaba elbette ki hepsini fazlası ile biliyordur.

Anlayamadığım Samet ve yardımcıları, Ulvi Güveneroğlu ile Recep Çetin ‘Necati Abi’lerinin yaptıklarını anımsayamaması! Yoksa, Türkiye’nin ilk diplomalı masörü ‘efsane’ Zeki Er’in tedrisatından geçmiş Necati Yücel’den yardım talep etmeleri zorlarına mı gidiyor? Dayanamadım, sevgili Necati Yücel’e sordum ve anlattı: “Ben Samet’i sezon başında uyardım. Bu sistemle ilerlersen sakatlık sorunu ile karşı karşıya kalırsın. Ne yazık ki kadrosu yetersiz. Sistem değişti artık her şey ilerledi. Samet beni dinledi, dinledi ve ‘tamam abi seni arayacağım’ dedi ama aradan geçen zamana karşın aramadı. Belki de taşın altına elini sokmak istemedi...” Necati Yücel’in ki sitem değil, sadece Beşiktaş sevgisi. Samet Hoca, sana zahmet olmazsa bir Necati Abi’ni arasan da, ‘Sakatlıklar için ne yapabiliriz?’ desen!

08 Şubat 2013, Cuma 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Adamı döverler!‘’

‘Adamı döverler!’ Beşiktaş’ın da Samet Aybaba’nın da kredisi tükendi. İşin kötüsü artık kefil de bulamazlar! Beşiktaş’ın kazandığı haftalarda dahi eleştirdiğimiz savunması, Karabükspor karşısında öylesine gedikler verdi ki dün gece... Mehmet Akgün’ün sağ kulvarda yetersiz kalışını mı, İbrahim Toraman’ın ortalarda olmadığını mı, Gökhan Süzen’in ‘cılızlığını’ mı, Ersan Gülüm’ün Lualua’ya attırdığı golü mü ön plana çıkarmalı, açıkçası kararsız kaldım. Yansızı; ‘tel tel dökündüler’...

Samet Aybaba’yı elindeki sınırlı kadro nedeni ile fazlaca eleştirmedim sezon başından bu yana. Sanırım artık zamanı geldi! Dentinho’yu oyuna sokarken Fernandes’den başka çıkaracak oyunca bulamadın mı? Beşiktaş’ı sırtlayan Fernandes oyundan çıkarken neden uzattığın elini sıkmadı? Beşiktaş, ‘takım olgusunu’ yitirdi mi? Sevgili Samet ciddi hatalar yapmaya başladın, bilmem farkında mısın? Yitirilen puanlar nedeni ile değil, yaşanan kaotik ortamın sorumlusu olduğun için! Yazının kurgusu Beşiktaş üzerine ne var ki, oyunun kurgusu Karabükspor, Mesut Bakkal ve Lualua üzerine. Bir futbolcu karşılaşmanın kaderini nasıl değiştirir Lualua gösterdi, bir teknik adam oyuncu değişiminde zamanlamayı nasıl tutturur Mesut Bakkal örnek verdi, bir takım sahada eksik kalmasına karşın iki farklı gerideyken karşılaşmadan nasıl puanla ayrılır Karabükspor sergiledi. Beşiktaş ayağına gelen fırsatı tepmekle kalmadı tepkileri de üzerine çekti. Oğuzhan, Sinan Kurumuş, Necip, Gökhan Süzen beklenenden çok uzak tabii bir de Samet Aybaba.

02 Şubat 2013, Cumartesi 11:00
YAZININ DEVAMI

‘’Çilek ve menemen…‘’

Elbette ki Emre Çolak’ın erken golü, söz konusu süreçte etkin rol oynadı ancak Galatasaray, ‘inanılmaz’ baskısı ile ‘çaresiz’ Beşiktaş karşısında golü o ya da bu şekilde zaten bulacaktı. Dün gece Beşiktaş’ı böylesine istemsiz ve de etkisiz kılan neydi? Bırakın kanatların çalışmasını, orta saha elemanları oyun kuramadı, ileri çıkamadı, savunma İbrahim Toraman’ın ‘göz çıkaran’ hataları nedeni ile fazlaca zorlandı ve Riera kendisini tutuyormuş gibi yapan Toraman’a karşın skoru iki farka taşıdı. İkinci bölümün hemen başında Fernandez-Sivok ortak yapımı gol, aradaki farkı tek sayıya indirdi ve Beşiktaş hareketlendirir gibi oldu. Ancak altını özenle çizelim sadece oldu! Felipe Melo, tükürdü mü, tükürmedi mi? Tartışma sürecek ne var ki tartışılmayacak, Galatasaray’ın sahada on kişi kaldığı gerçeği! Futbol tutkunları, oyunun son yarım saatlik diliminde Fatih Terim’in yitirmemek için yaptığı ‘garip’ hamlelere, Samet Aybaba’nın da çaresizliğine tanıklık etti. Emre’nin yerine Wesley Sneijder’i oyuna sokmayı anlayışla karşılarım da bir eksiğe karşın rakibine baskı yapmaya devam eden takımda iki ileri uç oyuncusu Umut ile Elmander’i dışarı alıp yerlerine Engin Baytar ile Hakan Balta’yı sürmenin mantığını anlayamam. Ancak kazanan her zaman haklıdır! Samet Aybaba’nın oyuncu değişimlerine söyleyecek söz bulamıyorum zira elinde ne varsa sahaya sürdü. Dentinho, Oğuzhan, Mehmet Akyüz… Buna karşın değişen bir şey olmadığı gibi eksik rakibi karşısında rakip sahaya gidemeyen Beşiktaş izledik ayaz gecede ve donduk! Dün geceki Beşiktaş, yanlı-yansız futbol tutkunlarının izlemekten keyif aldığı ekip değil sanki imitasyonuydu!

Bir tarafta ‘çilek’lerinin sayısını arttıran Galatasaray, diğer yanda
menemendeki yumurtaları çoğaltan Beşiktaş…Yol uzun ve sürprizler futbol tutkunlarını bekliyor…

27 Ocak 2013, Pazar 23:00
YAZININ DEVAMI

‘’Hugo Almeida'yı satın!‘’

1) Manuel Fernandes’in yokluğunda orta alanda takımı yönlendirecek yetiye sahip oyuncu mevcut değil. 2) Golcü kimliği ile örtüşen futbolcu ortalarda gözükmüyor. 3) Sol kanatta hücumda da savunmada da sorun aşılamıyor. 4) Savunmada ise İbrahim Toraman zaafı yaşanıyor...

Sırasıyla: Oğuzhan ilerleyen yıllarda orta alanda ‘dağıtıcılık’ görevini üstlenecek elbette ancak şu anda stajı süresini tamamlıyor. Veli koşuyor, çabalıyor aşırı top kaybı ile oynuyor. Necip ileri değil de geriye dönük oynadığı için doğal olarak ikilem yaşıyor. Beşiktaş’ın gol umudu Hugo Almeida kale önü yerine ‘sol’ kulvarda dolanıyor, asla rakibe baskı yapmıyor ve de top ayağına kafasına gelsin istiyor. Golü ya da golleri de kanat oyuncuları ile savunma elemanları kaydediyor. (Örnek; Sivok ve Olcay’ın golleri) Sol kanatta ne Uğur Boral ne de Olcay Şahan’dan tam randıman alınamıyor. Kaptan İbrahim Toraman ‘özgüven’ fazlası nedeni ile hatalar yapıyor! Çoğu zaman ona Sivok da eşlik ediyor. (Örnek; Samuel Holmen ile Doka’nın attığı goller.)

İnönü Stadı’nda skor 2-2 ve Beşiktaş’ın ‘üstün yetisi’ Manuel Fernandes son yarım saatlik dilimde Oğuzhan’ın yerine oyuna dahil oluyor, tribünler coşuyor... Ne var ki Beşiktaş, bir kez daha ‘Şeytanın bacağını kıramıyor’ ve İstanbul Büyük Şehir Belediyesi’ne takılıyor!

Siyah-Beyazlılar iki önemli puanı ve liderliği kaçırıyor üstelik kendi mabedinde. İstanbul BB’yi kutlamalı, her seferinde Beşiktaş’tan puan almayı başardıkları için. Beşiktaş yönetimi içinse not düşmeli! Sizden önceki yönetim kurulu Hugo Almeida’nın ‘golcü’ eleman olduğuna kendini inandırmıştı, hatanın neresinden dönseniz kardır! Sorunlu Batuhan bile bundan iyidir, üstüne üstlük çok daha ucuz...

20 Ocak 2013, Pazar 11:00
YAZININ DEVAMI