‘’TVF‘’
Arabadan indim yürüyorum.
Otelin janjanlı kapısından dönerek girerken,
Güvenlik önümü kesti,
Selamlaşma ve hemen, “Abi Beşiktaş maçı ne olur?”
“İnşallah iyi olur “dedim.
“Bu TVF ne? şurada yazan” dedi görevli genç arkadaş,
“Türkiye Futbol Vakfı…”
Ne yapar ki?
Futbolu bırakan, futboldan kopan, futbola emek veren yürek koyanları buluşturur,
Futboldan zannedildiği kadar çok para kazanamayanlara yardım elidir,
Bebesini okutmak zorundaki eski futbol adamının yardımında,
Sağlık sorunları yaşayan genç oyuncunun yanındadır.
İslam Çupi - Süleyman Seba - Turgay Şeren gibi isimlerin adı yazar temelinde,
1995 yılının Ağustosunda kurulmuştur.
Yıllarca maçlarda verilen “Stadyum” dergisine hayat verir.
Şaşkınlıkla dinliyordu beni.
“Canseli’yi tanır mısın?” dedim.
“Yok abi” dedi.
Anlatayım;
“1995 yılında antrenmanda rahatsızlanan 17 yaşındaki oyuncuyu Raşit Çetiner hemen hastaneye yollar. Teşhis acı verir. Lösemi. Babası futbolun ustalarına ulaşır yardım ister. Futbolun bu yüce gönülleri bir araya gelir, yardım eder. Ama Canseli yaşamdan kopar. Futbolun bağrında sönen bir yaşam olur. Yıkar bizi. Ama yardım ile bir araya gelen insanlar bu beraberliği daim kılmak ister ve tam 162 spor adamı buluşur ve derneği kurar”
Ne yapar bu dernek derken görevli, Şenol Hoca gözüktü kapıda…
“Bugün futbolun yıldızlarına ödül verecek. Toplanan paralar ile futbolun ihtiyaç sahiplerine ulaşacak. Diyarbakır’da mesela mahalle takımı projesine destek verilecek. Okul yaşamında sıkıntı yaşayan bebelerimiz rahat etsin diye çabalanacak. Hastalarımıza ilaç, geleceğimiz için bir adım olacak”
Gülümsedi. “İyiymiş”…
Futbolun tüm paydaşlarının buluşturan gece Kalede Fabri,
Savunmada Tosic,
Orta alanda Emre Belezoğlu,
Forvette Wagner Love,
Hakemlik koltuğunda Fırat Aydınus,
Teknik adam noktasında Şenol Güneş’i ödüllendirdi.
TVF’nin gecesine hepsi damga vururken,
Şenol Hoca, Abdullah Avcı ile geldi ödülü almaya ve;
“Bu ödülü benim çok taktir ettiğim bu özel isim ile almaya geliyorum. Biz gideceğiz bir gün ama onlar kalacak ve bayrağı taşıyacak” dedi. Salon yıkılırken, Abdullah Avcı; “Seneye ben sizi buraya davet edeceğim diyerek ödüle ve şampiyonluğa inancını alkışlar arasında aktardı.
Salon alkış ile inlerken,
Programı sunan bendenizin aklına, Şenol Hocamın 2002 yılında kendisini Türkiye Cumhuriyeti hava sahasında karşılayan jet pilotlarına söylediği söz geldi.
Baktım ve haykırdım;
Önemli olan neye sahip olduğun değil başarıları kimin ile paylaştığındır.
‘’Yaparsın...‘’
Elim ayağım heyecan bastı terliyor,
Böyle olmadım hiç,
Dünya kupası,
Avrupa şampiyonası,
Onlarca final,
Şampiyonlar liginde devlerin kupa heyecanı,
Avrupa Ligi finalleri.
Hepsini yaşadım.
Bu kadar son dönemde bir maçı heyecan ile beklemedim.
İçim kıpır kıpır.
Umutluyum bir tarafımda,
Ezmesinler diyor diğer tarafım da.
Ortada maymuna döndüm.
Çıkardım akıl kılıcımı sallıyorum olumsuz düşüncelerime.
Haykırıyor iç düşüncelerim Beşiktaşımız eleyecek B.Munih’i diye….
Ama nasıl?
Schalke maçını izledim.
2-1 kazandı B.Münih.
Böyle bir skor bize şimdiden verilse ikinci maça bu skor ile geleceksin dense,
Kabul edenler, etm…
Kabullll.
Schalke ne yaptı?
Bir kere deplasmanda kanatları çok iyi kullandı.
Onları kim besledi.
Orta sahada beyin rolünü alan Fransız Benjamin Stambouli
Maça damga vurdu. Oynadı ve oynattı. Özellikle bitirici ara pasları…
Hummels ağır kaldı. Boateng gününde değildi ve rakibin sert toplarında etkisiz gözüktü.
Santo ve Embolo uyumu takıma az kasın galibiyeti getirebilirdi.
Burada çok fazla bireysel hata yaptıkları için bu maçı kaybettikleri için altını çizmeliyim.
B.Münih kolay top çalan takım.
Bitirici oyuncuları olan ve güçlü son hamleye sahip takım.
Sol tarafı etkin kullanan takım.
Kısa pas yapan takım.
O zaman alan genişliğinde sorun yaşayacaklar ki öyle.
Çok şut.
Talısca vurmalı,
Caner, Atiba, Q7, Babel. Şut çok önemli.
Genişlik kazanan oyun ve ani reaksiyon zamanı ki 7-10 saniyeden uzun olmamalı.
Rakip uyuyor pas yüzdelerinde ilk çeyrekte 150 barajını geçince.
Kanat destekli.
Sol ve sağ bekler Babel ve Q7’ye yakın olmalı.
Çalım hatta adam eksilmeye yönelik şovsal yaklaşım bu maçta bozucu etki.
Makine gibi olmalı Beşiktaş.
Ayağa top.
Kontrollü top.
İkinci bölgede etkin pres. Kanatlara yayılmış bir yapı.
Yener miyiz? Kesinlikle tur için avantajlı ilk maç skoru alırız.
‘’OLİMPİYAT‘’
Olimpiyat açılış töreni
Dudaklarım kurudu,
Yüreğim yerinden çıktı,
1200 dronun havadaki muhteşem ahengi,
Dev bir snowboardcu oluşturdukları an,
Birbirlerine dokunmadan yapılan bu gösteri,
Muazzam bir yazılım ve sonrasında Olimpiyat halkaları.
Bitmeyen havai fişek gösterileri,
Çocukların umutların kapısından geçerken ortaya koydukları görsellik,
Barış ve sevgi teması,
Stadyumun içinde mükemmel ışık gösterisi.
Daha neler neler.
Ama en önemlisi Güney-Kozey Kore birlikteliği,
1988 Seul oyunlarından bu güne 30 yılda bir ülkenin büyümesine tanıklık ettik.
Dijitalleşmesine,
Dijitalleşmenin gelenekleri kaybettirmeyen anlayışına,
Sevginin her şeyin kilidi olduğuna,
Ama en önemlisi hayallerin en önemli kavram olduğunu öğrendik yine.
Hayal eden düşününe çalışan ve sınırları zorlayanların Olimpiyatı.
Pyeong Chang Kış olimpiyatları şu ana kadar gördüğüm en muhteşem açılışı yaşattı bana.
Daha iyisini izleyene kadar en iyisi bu.
Darısı bizim ahir ömrümüzde başımıza…
‘’Bayern Münih‘’
Padeborn maçını izledim.
Münih rakibini 6 gol ile geçerken hiç durmadı.
Press, kanat organizasyonları, dikine giriş ve topa reaksiyon hızı
Göbekten gelişlerde Robben ile ver-kaç denemeleri ders gibi.
Deplasman falan dinlemiyorlar,
Hele hele hatayı hiç affetmiyorlar.
Çok formda bir sol ayaklı tehlike Robben,
Vidal ve Rodriguez gibi iki orta saha dinomosu,
Müller ve Lewandowski gol makinaları,
Ama işi onlara dahi bırakmayan Coman gibi bir silah.
Bu maçın ardından Schalke ile evinde, Wolfsburg ile deplasmanda oynayacak,
Sonra Beşiktaşımızı ağırlayacak.
Bu aralar çok formdalar ama yok mu zayıf yönleri?
Var ofsayt taktiklerinde çuvallıyorlar,
Bireysel yetenekler karşısında savunmaları bocalıyor,
Ve ceza sahasına inen toplar hedefi bulursa pozisyon yaratmada rakibin etkinliğini kesemiyorlar.
BEŞİKTAŞ
Gençlerbirliği maçını izledim,
Love ile aşk güzel heyecan iyi çaba mükemmel ama Cenk nerede demeyen var mı?
Gol yükü savunmadan gelen destek ile hücum hattına binerken,
Orta alan oyuncuları yokları oynuyor.
Her sezon bir öncekini aratan Oğuzhan-Tolgay-Atiba ve sadece 1 gol 6 asist.
Savunmanın desteği orta alanı geride bırakıyor ama ileri çıkışlar hızlı hücumlarda sıkıntı veriyor.
Gol paylaşımına bakıldığında 35 golün 29'unda önde oynayan oyuncular olan Cenk Tosun (8), Babel (7), Talisca (7), Negredo (5), Lens (1) ve Quaresma'nın (1) imzası var.
Geri kalan 6 golün 5'i defans hattına Tosic (3), Pepe (1), Adriano (1)
Orta alan golünün 1 tanesi de Atiba ile orta sahaya ait.
B.Munih önünde çok koşan orta saha gerek.
Atiba, Oğuzhan, Tolgay ve zaman zaman Gökhan İnler’li orta saha çok çalışmalı.
Atiba yıldızı parlasa da B.Münih karşısında yetmez.
İKİ TAKIMA BAKTIK NE GÖRDÜK
Maçın kaderini orta alanlar yazacak.
Vida, Pepe oyunun kaderini Fabri’nin hamleleri ile çizecek.
Queresma günündeyse tarih yazar,
Robben günündeyse hüznü.
Babel ve Negredo uyumu çok önemli.
Müller-Lewo ve Vida üçgenlerine dikkat.
Medel form tutuyor ama Rodriguez’i tutabilir mi?
Özet ile;
Umutlarım taze-sıcak ve geçen yıllar ile sezon başı şampiyonlar ligi performansı ile diri.
Lakin Lig ve kupa maçları ile endişe sardı kalbimi.
Şu son viraj yarım kalmasın, dualarım dudaklarımda,
Zafer çığlığı hazır bekliyor boğazımda.
Bir ülke haykırmaya hazır dev bir takımın ardında.
O zaman haydi Beşiktaş toparlansana…
‘’NFL bitti, tadı kaldı‘’
Amerika Birleşik Devletleri
New York, Miami, La, Dallas hatta Montreal…
Tek konu 52. Super Bowl.
Sadece uzak diyardaki bu ülkenin değil dünyanın en müthiş spor organizasyonu.
Bu yıl ki reklam geliri 1 milyar dolara yaklaştı.
Bu tüm ülke reklam gelirlerinin yüzde 2.5’luk dilimi demek.
Elinden tuttuğu babasını, annesini, dayı ve teyzesini mağazalara sürükleyen bebeklerden tutun da,
Maç var diye; Pizza-Tavuk ve mısır stoklayanlar,
Binlerce dolar verip bilet bulan şanslı azınlık ile,
NFL Super Bowl’un 52. İçin harcanan para 14 milyar dolar…(On dört milyar dolar)
Bu paranın yüzde 80’i gıda için harcanıyor,
Yüzde 11’i ülkede bu maça yönelik ürünlere saldırıyor.
En önemlisi her 100 kişiden 8’i maç var diye televizyon alıyor.
Ve bu yıl 2005 yılının iki finalisti yine buluşuyordu.
Şubat 2005'te düzenlenen 39. Super Bowl'dan bu yana ilk defa NFL finalinde mücadele etmeye hak kazanan Eagles, bu tarihte yine Patriots ile eşleşmiş ve maçtan 24-21 mağlup ayrılmıştı.
Bu yıl farklı olur muydu?
Patriots'ın 40 yaşındaki oyun kurucusu Brady, 6'ncı Super Bowl zaferini elde ederek Amerikan futbolu tarihinde bunu başaran ilk oyuncu olmayı hedefliyordu
Bu başarılabilir miydi?
NFL tarihinde 10 kez
Super Bowl'a yükselen ilk takım olma başarısını gösteren geçen senenin şampiyonu Patriots, son 4 sezonda 3'üncü kez Super Bowl maçına çıkacak ve 6'ncı şampiyonluk için ter dökecekti ve döktü de,
Peki ne oldu?
Maç kafa kafaya başladı.
Philadelphia Eagles, as oyun kurucusu Carson Wentz'in sakatlandığı 10 Aralık'tan bu yana takımını sırtlayan yedek oyun kurucu Nick Foles önderliğinde izleyenlere keyif veren bir mücadele örneği gösterdi.
İki tarafta hedefi bulamayınca alan golleri ile sonuca gitti.
3-3.
Sonrası…
Nick Foles şov. 40 yardlık mükemmel bir pas ve uçarak top ile buluşan Jeffery ile gelen sayı.
9-3. (Alan golü haklarını kullanamadılar ve sayı bulamadılar)
40 yaşındaki Brady kenar hücumcularına harika toplar atsa da onların formsuzluğu 6.şampiyonluğunu arayan büyük oyun kurucusunu hayal kırıklığına sürükledi.
Sonrasında mükemmel 50-60 yardlık paslar,
Harika kesicilerin inanılmaz hamleleri,
Sayıya giden Touchdown ile sonuçlanan 40-50 yardlık koşular,
Hakem kararlarını bekleyen iki koçun heyecanı,
Bir tarafta Bill Belichick, diğer yanda Doug Pederson
Tartışmalı bir Touchdown kararı ile gülen Eagles’lı Pederson.
Brady ve Hugan ile farkı kapatma ilk zaferini arayan rakiplerini yakalama gayreti,
Ve hatta bir ara 33-32 öne geçen Patriots’ın, son 4 sezonda 3'üncü kez çıktığı Super Bowl maçında 6'ncı şampiyonluk için hayal kurma zamanı,
Ama Eagles’da Foles’ın mükemmel işleyen ritmi,
Radar gibi tarayıcı algıları açık, antenleri hedefi bulan yaklaşımı…
Ve Eatz ile gelen müthiş bir sayı.
Ardından Brady’nin kaptırdığı ve tackle yediği an.
Şampiyon belli olurken yaşanan büyük heyecan.
Ve ilk şampiyonluğuna 41-33 skor ile ulaşan Philadelphia Eagles.
Maçın ardından Philadelphia Eagles'ın quarterbacki Nick Foles ise maçın en değerli oyuncusu (MVP) seçilişi.
Bu kadar mı?
Elbette hayır;
Devre arasında mükemmel bir Justin Timberlake konseri.
Bu yıl Pink Belts ile dile gelen ABD marşı. Bu marş söylenirken işitme engelliler için ortaya konan dilsel anlatım yaşanasıydı. Tabi uçakların geçişi. Amerikalı bir arkadaşım biz ordumuza bu maçlar ile bağlılığımızı da gösteriyoruz derken aklıma geldi. Ordusuna bizden daha bağlı bir ülke var mı?
Mehmetçik benim her şeyim…
(Bence canım ülkemde büyük organizasyonlarda Ulusal marşımızı böyle çok özel isimler ile beraber söylemeliyiz. Bu görüntüleri bizde verebiliriz. Gücümüzün yansıması spor organizasyonları ile tüm dünyaya aktarılabilir. Ki öyle yapanlar açık gözüküyor. )
Özet ile nefis bir gece ve uzun soluklu 7 saati aşan bir yayın ile Ağustos ayında başlayan ve sadece 5 ay süren sezonu taçlandırdık.
Süper Bowl’un 52. çok güzeldi.
‘’İyi oynamasan da kazanmayı bilmelisin‘’
İlk 15 dakika Konyaspor ringde rakibini sağ aparkart-sol aparkart-direk ile abondene eden boksör gibi yarı sahasına gömdü. Takım o müthiş pas yüzdesinin ve orta alanda yapılan doğru etkileşimi yapamadı.
Emre Belezoğlu top ile buluşma şansı bulamadı. Konyaspor oyuna genişlik vermeye çalışan rakibi karşısında merkezden öyle aktı ki, 3 net pozisyon konuk ekibin kalesinde Volkan’ı çok zorladı. Maçın başında daha önceki maçlarda hiç pozisyon vermeyen Başakşehir’i Konya ovasında tırpanlama çabasındaki Jahoviç, daha akılcı vuruşlar yapsa adam paylaşım noktasında sıkıntı yaşayan ve rakibin savunmasını her geçtiğinde hedefi bulsa 4-0 olmuştu.
20 dakika biterken tüm dönüşler, tüm ikili mücadeleler, tüm reaksiyon zamanı ile dönen top hamleleri yeşil beyaz renkteydi. Ama Konyaspor gol kaçırma rekor için vardı sanki sahada. Başakşehir ilk 25 dakika bırak orta sahayı geçmeyi kendi ceza alanından çıkamadı. Kazanılan toplar için öyle cömert bir çizgi içinde yer aldı ki Konya oyuna genişlik verme çabasındaki Başakşehir karşısında her top ile gol bulabilirlerdi.
Mehmet Özdilek hocamın bu maçın videosunda takıma nasıl orta yapmaları gerektiğini anlatacağından hiç kuşkum yok. Orta alanı bu kadar hızlı geçen Konya şu oyunda farklı skora ve galibiyete gidemediyse taktiksel değil bireysellik yüzündendir. Ve Başakşehir iyi oynamadan da kazanmayı öğrenen bir ekip olmalı yoksa yara almaya devam eder. Bu durumda şampiyonluk yolunda sistem içindeki tüm takımlar birbiri için en ciddi rakip. Hele hele rakiplerin en önemli ikisinin 2+2 4 puan kaybettiği haftada 1 puan. Müthiş değerli bir kayıp daha. Ve Emre, Fenerbahçe maçı öncesi gördüğü bu kırmızı kart kaptana yakışmadı, en önemli rakip karşısında olmayacak. Bu kadar değerli bir isim böyle basit hatalar yapmamalı.
GECENİN SORUSU:
Başakşehir’in en önemli maçıydı bu. Fenerbahçe 2 puan bırakmış. Beşiktaş 2 puan bırakmış. Ve Başak ekstra isteklendirme bulmalıydı, peki maça bu kadar kötü başlamasının nedeni neydi? Ya Konyaspor bir az daha becerikli olsaydı? Ve neden sahtekârlık yaparız, Konyalı oyuncu sahada ceza sahası içinde koşamıyor, hamle yapamıyor topa dokunuyor, top rakibin göğsünde Konyasporlu oyuncu hakeme penaltı itirazında. O da biliyor penaltı olmadığını böyle gol, böyle kazanç, böyle puan arama. Hak yemek değil mi? Ve hep savunduğum Arda. Nerelerdesin dost?
MAÇIN STARI:
Tribündeki Eto. Adale problemi ve antrenman eksiği nedeni ile oynamadı. Ama bu takımın yani Konya’nın yıldızı olacaktır. Adabayor Arsenal sonrası M.City, Real Madrıd ve Tothenham dedi. Ardından boşa çıktı. Yıldız diye inleyen milyonları golcülere veren dev diye tanımlanan takımlar bu ismi nasıl göremediler. Crystal Palace’da oynarken de mi fark etmediler…Açık ara Adabayor maçın ismiydi. Savunmada her topa yerinde zamanlama ile müdahale eden ve rakibi zorlayan Clichy göz ardı edilmemeli. Son dakikada Orkan’ın direkten dönen topu bence maçın direğini bu karşılaşmanın yıldızlarından biri yaptı.
MAÇIN OLAYI:
Pankartlar ile başladı maç. Yine güzel mesajlar yine birlik beraberlik teması. Ama içlerinde Emre Belezoğlu’nun pazubantı çok anlamlıydı. Afrin’de ülke savunmasında mücadele eden ve alçak PKK –PYD-DEAŞ hedeflerini vuran Türk Hava Kuvvetleri pilotlarının amblemini taşıyan kaptanlık pazubandı kullandı. Ve Adebayor. Karekterli, adam gibi adam. Attı golü hiç sevinmeden Mehmetçik için çaktı selamı. Tribün durur mu? Aynı karşılığı verdi. Golün coşkusu bu kadar sessizlik yaratıp bu kadar kalplerde ses olabilirdi. Kan bağımız yok ama bence Türk oğlu Türk Adebayor. Eğil öpelim alnından dost.
KISA MESAJ:
Jahoviç’in hareketi net fauldü. Volkan yerde kalıp top ağlara giderken gelen gol tam yerindeydi. Tartışmaya gerek yok. Mücadele daha fazla tempo kazanabilirdi. O kadar çok faul düdüğü çaldı ki, 30 dakikada oyun temposu düştü. 4-2-3-1 düzeni ile oynayan iki takımın, ilk yarıda orta alan üstünlüğü ile oyun kurgusunu şekillendirme çabaları gösterdi ki, modern futbolda bireysel yetisi etkin olan orta alanlar ofansif kullanıldığında rakibi zorladıkları aşikar. Konyaspor’un aktif dinlenme diye tanımlanacak 30-45. Dakikalar arasındaki görüntüsü oyunun Başakşehir eksenine dönmesine neden oldu. Adebayor savunma arkasına akarken ve son vuruş becerisini mükemmel kullanırken Konyasporluların yapamadığını yaptı ve atamayana attı. Tabi Emre’nin mükemmel pası ile. İşte özel oyuncu olmak, bu oyunculara sahip olmak bu farkı getiriyor. Arsenal’de oynarken taraftar onun için; Adebayor, Adebayor, give him the ball, and he will score (Ver topu ona, yapsın skoru) derlerdi. Burada da farklı değil.
‘’Tez vurula kellesi‘’
Galileo,
Dünya dönüyor dedi ama sonra geri adım attı, tarih onu yazıyor kellesini isteyenler çalılıklar arasında kayıp,
Bruno,
O da bilime inandı fikrinden geri adım atmadı, yaktılar. İtibarı yıllar sonra verildi 1980’lerde.
Niceleri var.
Tarih onları yazarken, onlara cephe alan ve haykıranlar kayıp.
Sözleri kaldı bir tek; “Asın”-Tez kellesini vurun”-“Giyotinnn”
Lakin tarihe mal olacak isimlerin önünü kesenlerin adı bu zaman akışında yok, olmayacak.
Dik duranlar, hak arayanlar, işini doğru yapanlar yerini bulacak, hakkı verilecek.
Ülkemizde futbolun en önemli yansıması MHK ve hakemler bu yaşamları futbol tarihimizin ilk gününden beri tattılar.
Kelleleri istenmedi belki ama, meslekleri sevdikleri iş ellerinden alındı.
Neden diye kimse yazmadı?
Niçin diye sormadılar?
Bu kadar kolay kenara atıldılar ama sorun ne demediler?
2008 yılının en gözde isimleri;
Vedat Yüksel,
Cem Deda,
Bülent Demirlek,
Hakan Sivriselvi,
Zafer Önder İpek,
Sonrasında tek bir hata yaptı diye kopanlar,
Deniz Çoban,
Ali Aydın, (Bu isimlerden önce)
Mehmet Fatih Gökçe,
Neredeler.
Geçtiğimiz günlerde onlardan biri ile sohbet ettim.
Gözleri doldu,
Resimleri açtı,
Her resimde 1-2 dakika durdu,
Anlatmak istedi sesi çatallaştı,
Ayağa kalktı öndeki masaya yumruğunu sıkarak koydu gözleri çakmak çakmak oldu,
“Yediler bizi” dedi,
“Onun adam, şunun destekçisi diye bizi yok ettiler”
“Hatalara ilişkin değil, sadece doğru bildiklerimizi desteklediğimiz için yok edildik” dedi.
Dudakları titredi,
“Şerefim ile yaptım bu işi, namusum ile, bilerek asla yanlış yapmadım, evladımın yüzüne onur ile bakarım işimi hep doğru yapan biriydim, ben TFFHGD seçimlerinde sırf başka bir ismi desteklediğim için yok edildim. Benim gibi 5 arkadaşım da. Neden diye haykırmak istedim. Olmadı. Sustum. Ama şimdi suskunluğuma kızgınım. Kırgınım. 33 yaşında mesleğimin en iyi zamanında elimden aldılar bebeklikten beri adım adım büyüttüğüm tutkumu. Çamurlarda, aynı anda 3-4 maç yöneterek soğukta, adım adım üst liglere çıkarak geldiğim yerden bir gecede al aşağı ettiler. O dönemin değerli başkanı rahmet ile andığım Hasan Doğan sonradan biz bu çocukları üzmüşüz, yanlış yapmışız demiş. Rahmet dilerim nur içinde yatsın. ”
Konuşurken yumrukları masayı titretti.
Yerine otururken gözlerim aşağı kaydı,
İşini bugün mükemmel yapan 3000 kişiyi yöneten bu isim 22 kişi mi yönetemeyecek diye düşündüm.
İsme kaydı gözüm, sonra titre. Spor Daire Başkanı.
Sustum gözleri doldu onun da.
“Hakkımı helal etmiyorum başta Oğuz Sarvan olmak üzere” dedi.
Durdum.
Durdu.
Vay benim günahlarım dedi bedenim biri bana hakkını helal etmez ise ne olurum diye…
Bir borcu var MHK’nin bu gençlikte hakemlikten uzaklaştırılanlara,
Ödemeyi düşünürler mi?
‘’Kadınım‘’
"Kadınım", diye başlardı müzik,
Tanju Okan'ındı şarkı.
"Bir kadının suya değerken ayakları", derdi mısralar,
Orhan Veli’nindi şiir.
Kurtuluş savaşı canlanırken sayfalarda öğretmen Feride gelir karşına,
Reşat Nuri Güntekin’in eserinde romana hayat verir Feride.
Nazım Hikmet Ran'ın dediği gibi;
Yavrum, annem, karım, kız kardeşim, hayat arkadaşımdır.
Şimdi birde tüm bunlara maçtaki can dosttum eklendi.
Tanı, ya da tanıma, yan yana bağırırsın renkler için,
Statların en güzel yüzleri olurlar,
Bebeleri ile akarlar tribünlere,
Soluklarının sınırını zorlarlar,
Ofsaytı da bilirler,
Çift vuruşu da,
Oyunu bir okurlar sen heceleyemezken,
Ve futbolun bu güzel kadınları büyüsün derim hep.
Tribünlere anne eli, bacı eli, eş eli, dost eli değsin.
Değiyor da.
Passo Lig araştırması geçti elime,
Okudum,
O zaman yazalım dedim;
Tribünlerdeki kadın seyirci oranı, bu sezon iki katı artış göstererek yüzde 9,8 seviyesine,
Kadın taraftarların gönlündeki renklerin yansımasında;
Süper Lig'de Beşiktaş,
TFF 1. Lig'de ise Eskişehirspor lider.
4 büyükler arasında kadın taraftarların yaş ortalaması 29
Dört büyükler arasında en genç kadın taraftarların yer aldığı takım 27 yaş ortalaması ile Trabzonspor zirvede.
Özet ile hep yanımızda hep bizim ile olan hanımefendiler,
Statlarımızda mükemmel ahengin,
En güzel örneği,
Daha fazla olmanız dileği ile…
Belki statların eğlence mekanı olduğunu hatırlar,
En değerli varlıklara küfür eden,
Sonra da “maça geldik de-jarş olmayalım mı” diyen,
Aklını maçta, itidalini öfkede yitiren, birilerini ıslah ederler…