‘’Batshuayi ve Henrique zamanı!‘’
Fenerbahçe gibi bir takımın teknik direktörü çok yönlü olmalı, çok yönlü düşünmeli diye düşünüyorum. Kesinlikle tutucu olmamalı, her durumda tüm ayrıntıların ayırdına varmalı misal.
Edin Dzeko 4, 7, 10'nuncu dakikakarda arkadaşlarının nefis ara paslarında topla buluşmakta sorun yaşadı, bir diğer deyişle geç kaldı her defasında. 40 ve artı 48 de kaleciyle karşı karşıyayken golü bulacak vuruşlar yapamadı keza. Oysa aynı Dzeko 33, 34 hatta 35 yaşlarında olsa bu olumsuzlukların hiç biriyle kahrolmazdı sarı lacivertli taraftarlar uzun süre. Suç kimin? Kesinlikle İsmail Kartal'ın. Çünkü, artık yeterince beyninin emirlerini yerine getiremiyor Dzeko'nun vucudu ne yazıkki. Yetmezmiş gibi benzer sorunları bulunan Dusan Tadiç de Dzeko'yla aynı anda sahada uzun süre yer alınca Fenerbahçe bir hatta bir buçuk kişi eksik kalıyor maalesef. Dolayısıyla ve en kötüsü de bu kadar önemli pozisyondan sonuç alınmayınca panik başlıyor ve hızlı oyunun yerini telaşlı tercihler avucunun içine alıyor sarı lacivertli futbolcuları deyim yerindeyse.
İşte biraz da bu nedenle neresinden baksanız enaz bir elin parmaklarından da fazla pozisyon bulan sarı lacivertliler ancak bir penaltı golüyle üç puana ulaşabildi. Hem de ikinci yarının tamamını bir kişi eksik oynamak zorunda kalmışken Başakşehir.
Halbu ki, İsmail Kartal'ın yanında oturan Lincoln Enriuque gibi uzaktan gollük vuruşlar yapabilen bir usta var. Keza solda Dusan Tadiç'ten daha yararlı olabilecek bir Joshua King var. Ama nedense Samsunspor maçında da yaptığı gibi işi oluruna bıraktı Sayın Kartal. Oysa herşey ayan beyan ortada. Misal, Tadiç'in yerine Lincoln Henrique, Dzeko'nun yerine de Michy Batshuayi bu takımın onbirinde sahaya çıkmalı artık.
Abdülkadir Bitigen oyuncu itirazlarına gereğinden fazla hoşgörülü davrandı bence. Keza, bazı faüllerde de öyle. Misal, ilk yarıda 17 ve 20'de Deniz Türüç'ün Ferdi Kadıoğlu'na yaptığı iki hareket var. İkincisini yolere edelim haydi, ama ilki net sarı kartı gerektiriyordu, fakat bizim gibi düşünmedi hakem maalesef.
‘’Hocanın tercihleri sorunlu!‘’
Fred eski Fred gibi oynayamıyor kaç maçtır. Keza Ferdi Kadıoğlu da performansıyla izleyenlere arattı eski Ferdi'yi. Szymanski'nin, Dzeko'nun ve Livakoviç'in güzel paslarında hep yanlış yerlerdeydi gurbetçi futbolcu.
Peki, ya Edin Dzeko'nun ilk yarıda kaleciyle karşı karşıya kaçırdığı pozisyona ne demeli. Farkı ikiye çıkarmak için ilk yarıda yakalanan en büyük şanstı oysa Dzeko'nun kaçırdığı, ki ikinci yarıda da çok net pozisyonda ne kaleyi tutturdu, nede sağındaki bomboş arkadaşını gördü Boşnak futbolcu.
Gerçeğin adını koyalım artık. Bir, Dzeko tüm iyi niyetine rağmen 70 dakika oyunda kalmayı hak etmiyor. İki, Fred ve Tadiç sezon başındaki kadar katkı vermekten uzaklar. Üç, Sayın İsmail Kartal oyuna müdahalede zaman ve isabet konusunda sorunlu maalesef. Misal, Szymanski'yi neye göre oyundan aldı, Lincoln Henrique'den neden yararlanmayı hiç düşünmedi, oyuncu değişiklikleri için neden 70 küsur dakika bekledi dün akşam?
Kadro geniş ve kaliteli. Bir takım için bu büyük bir avantaj. Ama, kadronun böylesini yönetmek, o kadrodan gereken verimi almak da çok önemli gördüğünüz gibi. Batshuayi ve Rade Kruniç daha erken oyuna alınsa, Fred, Tadiç ve Dzeko da daha önce kenara alınsa sonuç böyle olmazdı büyük olasılıkla.
İrfan Can Kahveci'nin golünün gelmesinde Szymanski'nin Dusan Tatiç'i görmesi önemliydi ama Tadiç'in aşırtması
ise tek kelimeyle mükemmeldi.
Dominik Livakoviç iyi bir kaleci. Ama soluna gelen ilk topu ancak içerden çıkarabildi ve iki puanın kaybedilmesine sebep olanlar arasına yazdırdı adını.
‘’Altın değerinde üç puan‘’
Çok zorlu bir deplasmandaydı dün akşam Fenerbahçe. Doğrusu çok da zorlu geçti maç. Gaziantepspor'un gömülü şekilde merkezden başlayarak ördüğü savunma duvarını aşmak için deyim yerindeyse dokuz doğurdu sarı lacivertliler. Özellikle savunmada sağ tarafından hayli zorlandı İsmail Kartal'ın öğrencileri.
Aslında şampiyon olmak istiyorsa Dusan Tadiç ile Edin Dzeko'yu mecbur kalmadıkça aynı anda sahaya sürmemeli Fenerbahçe diye düşünenlerdendir bu satırların yazarı. Ama Sayın İsmail Kartal böyle düşünmüyor veya bu gerçeği kabul etmiyor maalesef.
Dün akşam deyim yerindeyse özellikle Dzeko'nun performansından ötürü eksikti sahada Fenerbahçe. Dzeko 37'e boş kaleye topu gönderemedi. 38'de gereksiz faul yaptı, 40'ta rakip ceza saha içinde ayağındaki topu ne kaleye vurdu ne pasa dönüştürdü ve insanın gözlerine inanamayacağı şekilde avuta attı. Yetmedi, bir de penaltı kaçırdı.
Gaziantep'in ilk yarıda yarattığı tehlikelerin tamamı kendi solundan geldi. Neden? Çünkü, Cengiz Ünder takımının sağ tarafında sadece top ayağına geldiğinde varlık gösterirken, oyunun savunma yönünde gereken katkıyı sunamadı.
Aslına bakarsanız, daha ikinci yarıyla birlikte Cengiz'in yerine İrfan Can Kahveci'yle başlanması daha isabetli olurdu Fenerbahçe adına. Çünkü İrfan Can, oyunun iki yönünde de daha yararlı Cengiz Ünder'e oranla. Nitekim, sarı lacivertli takımın bu zorlu deplasmandan üç puanla dönmesinin iki aktörü var. Bu aktörlerden biri İrfan Can Kahveci'yse öbürü de biri ilk yarıda diğeri de maçın son dakikasında iki kritik kurtarış yapan kaleci Dominik Livakovic'tir kesinlikle.
Hakem Tugay Kaan Numanoğlu bu sezonun genelinde yaptığı gibi çok iyi bir maç yönetti.
‘’Fenerbahçe yağmurla yarıştı!‘’
Yağmur oldu yağdı Fenerbahçe dün akşam Konyaspor karşısında. Hem de Fred ilk kez çokça pas hatası yapmışken. Denilebilir ki ama Konyaspor'un çok önemli eksikleri vardı. Doğru, ancak Fenerbahçe de Rodrigo Becao ve Alexander Djiku gibi savunmanın bel kemiği iki futbolcusundan yoksun olarak çıktı sahaya, bunu da unutmayalım lütfen.
Edin Dzeko'ya yapılan hareket "Sana göre bana göre" değil, tartışmasız penaltıydı. Var, haklı olarak uyardı ve Sayın Kadir Sağlam da pozisyonu izledikten sonra haklı olarak beyaz noktayı gösterdi. Boşnak futbolcu da kendisine yapılan penaltıyı gole çevirirken, vuruş şekliyle kulaklarını çınlatmıştır her halde Dusan Tadiç'in.
Joshua King daha önce de dillendirdiğim gibi takıma değil kendine oynuyor son maçlarda. Bunu da bir golcünün bencilliğine ve gol atmak tutkusuna vermek lazım diye düşünüyorum. Üstelik hiçte aratmadı Dusan Tadiç'i oyununda kaldığı süre içinde. Gene de iki, hatta üç arkadaşı daha müsaitken keşke onları görmezden gelmese Norveçli futbolcu rakip kale önünde.
Mert Müldür de çok iyi oynadı dün akşam. İstanbulspor maçındaki görüntüsünün aksine çok iyi bir performans segiledi ve bir de gol attı gurbetçi futbolcu.
Dzeko'nun üçüncü golünde aslan payı Sebastian Szymanski'nin bence. Oyunun iki yönünde de müthiş katkı sunuyor Polonyalı yıldız futbolcu. Fenerbahçe'nin beşinci golünün altında da Szymanski'nin imzası var bildiğiniz gibi. Topu rakipten alışı, dönüşü ve vuruşu tek kelimeyle muhteşemdi Szymsnski'nin.
‘’Cengiz şov yaptı!‘’
Farklı kazandı Fenerbahçe maçı İstanbulspor karşısında. Elbette bu skoru belirleyen futbolcu tek kelimeyle Cengiz Ünder oldu. Öyle ki altı golün beşinde onun katkısı var. Dört gol takımı adına atarken, İstanbulspor'un tek golünde de yaptığı hatayla endirekt katkı sundu çünkü.
Şampiyonluğa oynayan hiç bir takım fizik güç açısından sorunlu olan iki futbolcuyu aynı anda taşıyamaz, taşımaya çalışır veya ısrar ederse telafisi zor sonuçlarla burun buruna gelmesi kaçınılmaz olur. Bu tartışılamaz gerçeği neden kabullenmiyor Sayın İsmail Kartal, anlayamıyorum.
Sarı lacivertlilerin soyunma odasına üç farklı önde gitmesi maçı izlemeyenleri yanıltabilir. Ama, Edin Dzeko ile Dusan Tadiç'in oyuna katkılarının yetersizliğinden dolayı topu ilerde tutamıyor, önde gerekli baskıyı kuramıyor sezon başındaki maçlar kadar artık Fenerbahçe. Dolayısıyla, skor 0-1 ve 1-1 ken İstanbulspor geriden gelip öne geçecek kadar bile net pozisyonlar buldu. Doğrusu bu periyot adına yatıp kalkıp Dominik Livakoviç'e dua etsin İsmail Kartal.
Yani adeta kontenjan senatörleri gibi Dzeko ve Tadiç. Görünen köy klavuz istemez. İkisi de artık eskisi kadar söz geçiremiyorlar vücutlarına. Örnek mi: Dzeko'nun 3, 43, 57 de kaçırdığı net pozisyonlar ve Tadiç'in üçüncü kez penaltı kaçırmadı. Dolayısıyla onlara da yazık ediyor Sayın İsmail Kartal bu gereksiz ısrarıyla.
Elinin altında Batshuayi var, Emre Mor var, Joshua King var, Ryan Kent var. Varoğlu var yani.
Volkan Bayarslan hiç zorlanmadı maçın tamamında ve tertemiz bir maç yönetti. Mert Müldür mü? Darılmak, gücenmek yok, kesinlikle Fenerbahçe'de oynayamaz bu performansıyla.
‘’Ne şiş yandı ne kebap!‘’
2023'ün en önemli debi maçında pozisyonu az ve kısır geçen bir 90 dakika izledik. Fenerbahçe maçın genelinde topu Galatasaray'a mı bıraktı yoksa bırakmak zorunda mı kaldı. Bence bırakmak zorunda kaldı.
İsmail Kartal'ın adaşı İsmail Yüksek'le yıldızı barışık değil galiba. Çünkü her fırsatta kızağa çekiyor Fred'den sonra oyunu iki yönlü en iyi oynayan Fenerbahçe'nin bu önemli değerini ne yazıkki. Sayın Kartal'ın dikkatimi çeken bir diğer özelliği de Dusan Tadiç konusunda bu kadar çok sabırlı davranmasıdır. Tadiç elbette saygıyı hakeden bir kariyere sahip, buna kimsenin itirazı olamaz. Ama haftalardır yerlerde sürünen bir performansla resmen yük oluyor ve bir kişi eksik oynatıyor takımını Sırp oyuncu. Bu gerçeğe rağmen 60, 70 dakika tutuyor sahada onu Sayın Kartal.
Dikkati çekmek istediğim bir diğer konu da Joshua King'deki olumsuz gelişmedir. Oysa hep takımı için onardı edkiden Norveçli futbolcu. Ama son bir kaç maçtır belirgin şekilde müsait durumdaki arkadaşlarını görmezden geliyor, kendine oynuyor sadece. Neden uyarmıyor hocası bilemiyorum.
Dün akşam sezon adına sahadındaki en etkisiz oyununu oynadı kanımca Fenerbahçe. Şut, korner, topa sahip olmak ve benzeri tüm istatistiklerde Galatasaray'ınkiler yanında cüce kaldı Fenerbahçe'ninkiler. Aklımda kaldığı kadarıyla Sebastian Szymanski'nin ikinci yarıda kaleyi tutmayan şutu dışında yarattığı bir tehlike olmadı 90 dakika boyunca Fenerbahçe'nin.
Gerçeği söylemek gerekirse Fenerbahçe de Galatasaray da maçı kazanacak kadar bir oyun oynayamadı dün akşam. Dolayısıyla derbinin adına yakışır oyun oynanmadı, dağ fare doğurdu ve kısacası ne şiş yandı ne kebap.
‘’Ne şiş yandı ne kebap!‘’
2023'ün en önemli debi maçında pozisyonu az ve kısır geçen bir 90 dakika izledik. Fenerbahçe maçın genelinde topu Galatasaray'a mı bıraktı yoksa bırakmak zorunda mı kaldı. Bence bırakmak zorunda kaldı.
İsmail Kartal'ın adaşı İsmail Yüksek'le yıldızı barışık değil galiba. Çünkü her fırsatta kızağa çekiyor Fred'den sonra oyunu iki yönlü en iyi oynayan Fenerbahçe'nin bu önemli değerini ne yazıkki. Sayın Kartal'ın dikkatimi çeken bir diğer özelliği de Dusan Tadiç konusunda bu kadar çok sabırlı davranmasıdır. Tadiç elbette saygıyı hakeden bir kariyere sahip, buna kimsenin itirazı olamaz. Ama haftalardır yerlerde sürünen bir performansla resmen yük oluyor ve bir kişi eksik oynatıyor takımını Sırp oyuncu. Bu gerçeğe rağmen 60, 70 dakika tutuyor sahada onu Sayın Kartal.
Dikkati çekmek istediğim bir diğer konu da Joshua King'deki olumsuz gelişmedir. Oysa hep takımı için onardı eskiden Norveçli futbolcu. Ama son bir kaç maçtır belirgin şekilde müsait durumdaki arkadaşlarını görmezden geliyor, kendine oynuyor sadece. Neden uyarmıyor hocası bilemiyorum.
Dün akşam sezon adına sahasındaki en etkisiz oyununu oynadı kanımca Fenerbahçe. Şut, korner, topa sahip olmak ve benzeri tüm istatistiklerde Galatasaray'ınkiler yanında cüce kaldı Fenerbahçe'ninkiler. Aklımda kaldığı kadarıyla Sebastian Szymanski'nin ikinci yarıda kaleyi tutmayan şutu dışında yarattığı bir tehlike olmadı 90 dakika boyunca Fenerbahçe'nin.
Gerçeği söylemek gerekirse Fenerbahçe de Galatasaray da maçı kazanacak kadar bir oyun oynayamadı dün akşam. Dolayısıyla derbinin adına yakışır oyun oynanmadı, dağ fare doğurdu ve kısacası ne şiş yandı ne kebap.
‘’Maçı kazandı, Fred'i kaybetti!‘’
Fenerbahçe maçı kazandı ama derbi öncesi Fred'in gördüğü kırmızı kartla büyük bir kayıp vererek döndü Kayseri deplasmanından.
Mücadele düzeyi çok yüksek maçta daha ikinci dakikada öne geçebilirdi Fenerbahçe, tabi eğer Fred'in akıl dolu pasına konsantre şekilde topa vurabilse Michy Batshuayi. Ama kaleciyle karşı karşıyayken kaleyi tutturamadı Belçikalı golcü.
Aynı Fred bu kez aynı kalitede pası bu kez 8 . dakikada Cengiz Ünder'e verdi. Geldiğinden beri sürekli haklı şekilde eleştiri alan Cengiz kontrolü, dönüşü ve vuruşu birinci sınıf kalitede gerçekleştirince gol düellosunun perdesini sarı lacivertliler açmış oldu. Dusan Tadiç'i hiç bu kadar düşük performansla oynarken görmemiştim. Deyim yerindeyse dün sadece kolunda taşıdığı kaptanlık bandına değil kendi klasına da ayıp etti aynı zamanda performansıyla.
Cengiz hem gol attı hem asist yaptı dün. Fenerbahçeliler tam takımlarının ilk yarıyı iki farklı önde bitireceğine inandırmışken Serdar Aziz azizlik yapınca Kayserispor farkı bire indirdi. Serdar Aziz'i anlamakta zorlanıyor insan. Topa rahatlıkla dokunabilecekken rakibe kafayı taktı, gerekçesi neydi acaba çok merak ediyorum doğrusu.
İkinci yarısı da heyacan doluydu dünkü Kayserispor Fenerbahçe maçının. Batshuayi kendisinin ikinci, takımının üçüncü golünü atarken oyundan kopmamanın, pozisyonun devamını izlemenin ödülünü aldı resmen.
Zorbay Küçük için üzüldüm. Belli bir standart yakalayamadı karar ve kartlarında. Misal, Djiku'nun eline değen topa haklı şekilde penaltı çaldı. Ama neredeyse birebir aynı olan Gökhan'ın eline çarpan topta pozisyona çok yakın olduğu halde kararı Var'a bıraktı nedense.
Gelelim Mert Hakan Yandaş'a. Takımı önde, maçın bitimine sayılı dakikalar var. Sonradan oyuna girdiğine göre daha sakin olması, arkadaşlarını gerginlikten uzak tutması gerekirken, itirazı abartıyor ve kırmızı kart görüyor. Büyük olasılıkla Mert Hakan kırmızı kart görmese Fred de o kırmızı kartı görmeyecekti. Yazık, gerçekten çok yazık.