Fenerbahçe son dakikaları hariç ilk yarıda groki olmuş boksörler gibiydi deyi yerindeyse. Antalyaspor'un özellikle önalandaki presiyle iki pas yapamadı, hatları arasındaki iletişimi kuramadı maalesef. Dolayısıyla sarı lacivertlilerin soyunma odasına beraberlikle gitmesi şanstı kendileri adına.

Gerçeği söylemek gerekirse ilk yarıda kalitesinin çok çok altında kaldı Fenerbahçe. Ferdi Kadıoğlu, Becao ve Dzeko dışında yeteneklerinin gereği olan bir performans sergileyen futbolcu görmek mümkün olmadı dolayısıyla. Buna karşılık daha etkili olan taraf misafir takımdı ilk yarıda.

İlk yarıda dikkati çeken bir konu ise Antalyaspor kalecisinin maçtan en az 5 dakika çalmasıydı. Hem de hakemin gözlerinin içine baka baka yaptı bunu. Buna rağmen sadece 3 puancık ilave etti Halil Umut Meler ilk yarıya.

İkinci yarıya nispeten daha iyi başladı Fenerbahçe. Edin Dzeko tam bir kaptan gibi sorumluluk örneği sergiledi bir kez daha. İlk yarının son dakikalarında attığı golle takımını oyunun içinde tutan Bosna Hersek'in dünya çapındaki yıldızı bir de asist yaptı ve İrfan Can Kahveci de bu asistle kariyerindeki ilk kafa golünü atarak öne geçmesini sağladı Fenerbahçe'nin.

Ancak, dün akşam evlere şenlikti Fenerbahçe'nin savunma hattı ve anlayışı. İyi ki, Becao adında çok kaliteli bir savunma oyuncusu var. İlk yarıda aldığı sarı karta rağmen hiç panik yapmadı, her defasında bir itfaiyeci gibi söndürdü sarı lacivertli takımın kalesi önünde rakibin neden olduğu yangınları. Ancak, bir gerçek var; çok kaliteli bir defans oyuncusu bile takımının gol yemesini engelleyemez tek başına. Nitekim dün akşam da öyle oldu,

Becao'nun üst düzey oyununa rağmen Antalyaspor'un ilk golüne imza atan Buksa'nın ayağından ikinci golü de yedi Fenerbahçe.

Neyse ki, çok sayıda kaliteli futbolcusu var İsmail Kartal'ın. İlk yarıda bir türlü kalitesine denk düşen oyunu oynayamayan Sebastian Szymanski nihayet sahneye çıktı ve jeneriklik bir vuruşla takımına üç puan getiren golü attı.

Tamam, dün akşamki gol düellosunu kazanarak kayıpsız tamamladı dördüncü maçını da Fenerbahçe ligde. Ancak katetmesi gereken çok yol var önünde, bu gerçeğin altını da çizelim şimdiden.

Fenerbahçe dün akşam ilk yarıda bu sezon adına en olumsuz futbolunu oynadı. İrfan Can Kahveci, İsmail Yüksek ve hatta çok beğendiğim bir futbolcu olan Szymanski bile kalite, yetenek ve yükümlülüklerinin gereği olan bir performans sergileyemediler.

Dolayısıyla çok az pozisyon üretebildi İsmail Kartal'ın öğrencileri ve bu az sayıdakilerin en öneml
sini de dünya çapındaki büyük golcü Edin Dzeko gole dönüştüremedi ve böylece Dusan Tadiç'in "Al, ama at" pası çöpe atılmış oldu ve ilk yarı golsüz bitti.

İkinci yarıya da ilk yarıdaki gibi iyi başladı Fenerbahçe. Ama özgüvenli, cesur oynayan bir Ankaragücü varfı karşısında. Doğal olarak golü bulmak kara kumda altın aramak gibi bir şey oldu Dzeko ve arkadaşları için.
47'de Dusan Tadiç'in ortasında bir kez daha topla buluşan Dzeko'nun vuruşu bu kez iyiydi ama Ankaragücü kalecisi Gikiewicz gole izin vermedi.

54'de Dusan Tadiç kaleciyle karşı karşıya golü yapamayınca maçın kısır geçeceği, hatta atanın kazanacağı bir maça dönüştü Başkentteki karşılaşma.

İşte o gol de 61'de geldi. İlk yarıda net pozisyonu gole dönüştüremeyen Edin Dzeko nefis bir pasla Osayi Samuel'i kaleciyle başbaşa bırakınca Fenerbahçe'nin uzun süre beklediği o gol geldi. Ve bu golle de üç puan alan İstanbul'un sarı lacivertli ekibi biraz da İrfan Can Eğribayat'ın üstün performansıyla puan kaybı yaşamadan evine döndü. Dolayısıyla altın buldu bence bu galibiyetle İsmail Kartal ve öğrencileri.

İsmail Yüksek'in gördüğü ikinci sarı kartın ana nedeni kesinlikle Mert Hakan Yandaş'ın sorumsuzluğudur. Basit oynamak, tek topu tercih etmek varken işgüzarlık yapınca ayağındaki top serseriye dönüştü ve İsmail'e sarı kart olarak fatura edildi. Bu tercübedeki bir futbolcuya yakışmayanı yaptı Mert Hakan maalesef. Dilerim gereken dersi çıkarmıştır bu hatasından.

Fenerbahçe büyük bir avantajı cebine koyarak çıktı dün akşam Twente karşısına. Dolayısıyla daha sakin ve sabırlı olması gereken taraf sarı lacivertli futbolculardı. Ama ilk yarıda hiçte öyle olmadı. Serdar Aziz, Mert Hakan, İsmail Yüksek, Oostervolde ve Baceo, tam 5 futbolcumuz sarı kart gördü. Baceo'ninki tolere edilebilir belki, ama özellikle Mert Hakan, Serdar Aziz ve Oostervolde'ninkiler profesyonellikle asla bağdaşmıyor ne yazık ki. Mert Hakan Yandaş ve Serdar Aziz gördükleri bu sarı kartlardan dolayı hem uyarılmalı hem de maddi yaptırım uygulanmalı. Profesyonellik öncelikle öfke kontrolünü gerektirir zira.

Açıkçası maçın genelinde her sıkıntıda İrfan Can Eğribayat ve Rodrigo Becao imdadına yetişti Fenerbahçe'nin deyim yerindeyse. Dolayısıyla Twente'nin özellikle ilk yarıdaki ihtiraslı baskısı her defasında kayaya çarparcasına sonuçsuz kaldı. Bu arada Fred'in oyunun iki yönündeki gösterişsiz futbolu da öndmli bir katkı sundu tabi Fenerbahçe'nin dünkü performansına.
İtalyan hakem Fabio Moresca hiçte objektif davranmadı karar ve kartlarında. İlk yarıda Osayi Samuel'in kramponunu ayağından aldılar, adam faul bile vermedi. 76'da Becao'ya yapılan net sarı kartı atlamadı ise çok manidar geldi bana.

Joshua King'i penaltı aldığı penaltı çabasından dolayı kutlarım. Ama, 82'de sağdaki müsait arkadaşına pas vermek varken şut attığı için de kınıyorum, takımdaşlık adına yaptığını zararlı bence.

Dün akşamki maçta Fenerbahçe'nin deplasmandan da galibiyetle dönmesi hem kendisi hem de ülke puanı için çok değerli hiç şüphesiz.

Ama Twente tribünlerini dolduranların ilk maçta 5-1 yenilmişken kendi sahalarındaki karşılaşmada da 0-1 geriye düşen takımlarına destek vermelerinin çok çok önemli olduğunu düşünüyorum, ülkemizdeki her takımın taraftarına tebliğim olsun.

Fenerbahçe geride bıraktığımız pazartesi akşamı Samsunspor'a karşı çıkardığı 11'de dört değişikliğe giderek Twente maçına çıktı dün akşam. Sayın İsmail Kartal hesap kitap yapmadan, rakibi enikonu analiz etmeden böylesi bir rotasyona kalkışmazdı diye düşünüyorum.

İyi de rakip dün sahaya ideal sol bekinden yoksun olarak çıkmışken, Fenerbahçe ilk yarının büyük bölümünde neden hep kendi solundan, yani rakibin daha kuvvetli yanından karşı kaleye gitmeye çalıştı acaba? Üstelik Kent gibi topu ayağında tutabilen, rakip eksilten, dripling yapabilen ve dahası ardışık haraketletle penaltı alabilen bir sağ açığı varken. Dolayısıyla Kent kalitesinin karşılığı bir performansı sahaya yansıtamadı.

İlk yarıya sadece 2 dakika ilave edilmesi şaka gibi. Sadece 40'ta Mert Müldür'e yapılan faüle çıkan sarı kartın Var tarafından kırmızıya dönüştürülmesi süreci bile nerden baksanız 3 dakikaydı.
İlk yarı adına ısrarla altını çizmemiz gereken bir gerçek de İrfan Can Eğribayat'ın Fenerbahçe geriye düşmüşken gösterdiği üstün performans ve yaptığı inanılmaz kurtarışlardır.

İsmail Yüksek çok iyi bir takım oyuncusu. Ama keşke ekstra şeylere yeltenmese ve özellikle topu ayağından zamanında çıkarsa, çıkarabilse.
Fred dün akşam ziyadesiyle defansif bir katkıda bulundu takımına. İki gol atan İrfan Can Kahveci'yle de iyi anlaştı Brezilyalı yıldız futbolcu.

Twente daha ilk yarıda bir kişi eksik kalmasa skor böyle mi olurdu? Hiç birimiz bilemeyiz şüphesiz. Ama çok iyi bildiğimiz bir şey var; Fenerbahçe için ikinci maç çok kolay hale gelmiştir dün akşamki skorla.

İlk yarıda bal yapmayan arı gibiydi Fenerbahçe. Topa sahip olma oranı %66'yı buldu neredeyse. Diğer bütün istatistiklerde de ikiye katladı Samsunspor'u. Ama koca kırk beşte biri isabetli olmak üzere sadece 5 şut çekebildi ancak.

Birden fazla nedeni vardı şüphesiz bu üretimsizliğin. Ancak en önemli nedenlerinden birisi zeminin berbat olmasıydı kanımca. Ha, bir de Sebastian Szymanski'nin sahada olmamasıydı bence.

İkinci yarıda ilk ciddi tehlikeyi ev sahibi Samsunspor yarattı. Akabinde hemen cevap verdi Fenerbahçe. İkinci yarının başındaki bu iki ciddi tehlikeyi golle sonuçlandıramadı taraflar.

İkinci yarıda en dikkati çeken olgu, Cengiz Ünder ve FRED'in kalitelerine denk düşen bir performans sergilemeleriydi. Cengiz Ünder'in asiste dönüşen ortası bence Dzeko'yu çok iyi tanımasının sonucuydu.

Fred, Dusan Tadic, Dzeko, Ferdi Kadıoğlu ve İsmail Yüksek kesinlikle sakatlık olmadığı sürece kesinlikle oynamaları gerekir. Ama en bu beşli kadar Szymanski de sakatlık sorunu yaşamadığı sürece kesinlikle oynaması şart oğlu şarttır. Yabancı kontenjanı adına sorunu varsa Sayın İsmail Kartal'in çözümü çok kolay. Ferdi Kadıoğlu'nu savunmanın soluna, Mert Müldür'ü savunmanın sağına alınır ve Mert Hakan Yandaş'in yerine Szymanski oynar. Altını kalın çizgilerle çizmek istiyorum, sakatlık sorunu olmadığı sürece Polonyalı yıldız oynar, oynamalı da.

Dilerim, Mert Hakan Yandaş ve Oosterwolde ısrarından en kısa sürede vazgeçer Sayın İsmail Kartal.

Fenerbahçe resmen ezdi Maribor'u dün akşam. İrfan Can Eğribayat, Luan Peres, Samet Akaydın, Michi Batshuayi, İrfan Can Kahveci...Yedek kulübesinden tam beş kişiyi sahaya sürdü Sayın İsmail Kartal.

İrfan Can Eğribayat hem kurtardığı penaltı hem de maçın genelindeki performansıyla "Yabancı kaleci transferine gerek yok" dedi bence.

İrfan Can Kahveci'nin ise sadece mental desteğe ihtiyacı var. Profesyonellik adı altında senede milyon dolar kazanan bir kişi profesyonelliğin gereğini yapmak zorunda. Anlıyorum, yoğun bir psikolojik baskı altında. İyi de bu sorunu aşmanın yolu da profesyonelce düşünüp davranmaktan geçiyor herhalde. 

İsmail Yüksek'e bayıldım. Tadic mi? Tavır, davranış ve sorumluluk almak cüretiyle resmen Hagi'yi çağrıştırdı Sırp yıldız.

Dün akşam İsmail Yüksek, İrfan Can Eğribayat, Tadic hiç aksamadı Batshuayi tedirgindi ama ilk göldeki payı yadsınamaz

Son tahlilde ülke puanını yukarı çeken bir galibiyetle dönüyor Slovenya 'dan Fenerbahçe. Biraz abartılı olacak ama deyim yerindeyse şov yaptı dün akşam sarı kanaryalar. 

Dzeko tam bir kaptan gibi oynadı, davrandı, sorumluluk aldı. İlk golünü deyim yerindeyse kendi pişirdi kendi yedi. Yaptığı önalan presiyle takımına kazandığı topu Fenerbahçe'nin ilk golüne dönüştürdü 37'lik delikanlı.

Boşnak yıldızın ikinci golünde ise aslan payı tek kelimeyle Szymanski'nindi kesinlikle. Müthiş bir çevre görüşü ve doğru zamanda doğru yere topu atmak büyük bir maharet ister ve tam da onu yaptı Polonyalı yıldız Dzeko 'nun ikinci golü öncesi.

Mert Hakan Yandaş'in aidiyet duygusu ve sorumluluk almak çabasına saygı duyuyorum, ama daha sakin olması şartıyla.

Maxim'in her iki kartı da tartışılamaz. Ama bir futbolcunun daha önce aldığı sarı kart varken, hakemi alkışlayarak ikinci sarı kartı alması, takımını eksik bırakması her kulüp yöneticilerince enine boyuna tartışılması şart bence bu ülkede.

Odayı Samuel ekstra şeyler yapmaya yeltenmese keşke. Çünkü, o zaman daha yararlı şeyler yapıyor takımı adına.

Altay Bayındır özgüven kaybına uğramış, maalesef. Ama haksız da değil. Aylardır yerine yabancı kaleci alınacağı dillendiriliyor, yazılıyor. Bir futbolcunun (özgüveni ne kadar yüksek olursa olsun) ayları kapsayan böyle söylenti ve iddialardan etkilenmemesi mümkün değil.

Dusan Tadıc dün akşam biraz mahrum bıraktı izleyenleri kalitesinin gereklerinden. Penaltı kaçırmasından dolayı şekillenmedi bu tespitim. Oyunun genelinde de, sağ ve sol fark etmez her iki kanatta da yeteneğine denk düşen performans sergileyemedi Sırp yıldız.

İsmail Yüksek, Kent, Ferdi Kadıoğlu, Dzeko ve Szymanski harika oynadılar. Djiku ve Becao da öyle.

Sezonun ilk haftasını kayıpsız geçti Fenerbahçe, ama daha yürünecek çok yol ve alınması gereken bir o kadarda mesafe var bence. Dolayısıyla, gelin biz eksiklikleri sezon başı mazereti olarak kabul edelim.

İrfan Can Kahveci'nin bir sporcuya yakışmayan hayli tavrına, tepkisine tanık oldum defalarca. Ama eğri oturup doğru konuşalım, adamın asıl mevkii merkez orta saha, hadi bilemedin ön libero. İyi de İrfan Can Kahveci geldiğinden beri kanatlarda oynatılıyor Fenerbahçe 'de.
Dolayısıyla, büyük bir baskı altında oynuyor çoğunlukla. Zira, en küçük yanlış veya tercihinde tepki alıyor tribünlerden.

Yazıma "İki İsmail" başlığı koymamın nedeni biraz da bu yüzden .
Dün akşamki maçta sahadaki İsmail Yüksek alkışlık bir oyun oynadı resmen. Ama, yedek kulübesi patronu İsmail Kartal ise soru üstüne soru bıraktı tercihleriyle.

Sayın Kartal, Sebastian Szymanski gibi bir problem çözme ustası dururken neden Joshua King'de ısrar ettiniz o kadar uzun süre acaba. Hem adamı göndermek istiyorsunuz, hem de ondan medet umuyorsunuz, biraz garip değil mi?

Mha Zajc özellikle takım oyunu açısından çok önemsediğim bir futbolcu. Ama kalitesi ve mantelitesi ne kadar değerli olursa olsun, sezon başı kampına katılmamış sonuçta. Buna rağmen ondan üst düzey verim beklemek nasıl bir ön görüdür anlamakta güçlük çekiyorum.

Yani (ülke ve takım puanı açısından) bu kadar önemli bir maçta İlk onbirinizi sahaya sürerken üç büyük tercih hatası yapıyorsunuz.

Nitekim, ikinci yarıda Sebastian Szymanski'nin oyuna dahil olmasıyla maçı çözebildi problemi ancak Fenerbahçe gördüğünüz gibi.
Umarım, gereken dersleri çıkarmıştır Sayın İsmail Kartal dün akşamki maçtan.