‘’Olağanüstü‘’
Fenerbahçe ilk 15 dakika %80 topla oynayıp iyi bir ön alan baskısı yaptı. Özellikle kanattan oyun kurmayı seven Konya için işi zorlaştırdılar. Ancak Konya savunmasında Abdülkerim’in yerine Musa’nın forma giymesine rağmen, Mesut ve İrfan rakibin bu sorununu hiç kaşımadı. Bir kez Osayi stoper bek arasına koşu attı o da pozisyon oldu. Onun dışında sadece orta yaptılar. 15’ten sonra Hacıahmedoviç devreye girip takımını çıkarmaya başarınca alanı onlar iyi kullandı. Çünkü Fenerbahçe geri koşmak zorunda kaldıkça Mesut ve Irfan yoruldu. Osayi ve Szalai güvenle çıkamaz oldu. Crespo ve Zajc da bütün alanı kontrol etmek zorunda kaldı. Yine de savunma Kim başta, akan oyunda hiç hata yapmadı. Ancak bir taç atışında, yapılabilecek tüm hataları yaptılar. Szalai, Osayi Crespo…
Kuşkum yok
İsmail Kartal 2. yarıya Mesut’u çıkarıp İrfan ve Pelkas’ı Serdar Dursun’un yanına yollayıp defakto bir 3-5-2’ye döndü. Kontra savunması merkezdeki tehdidi oraya adam yanaştırarak kapatmak istedi ve hücumda çoğalma potansiyelleri düştü. İrfan ve Pelkas’ın agresif hücum pres çabaları geri kalanları rahatlattı. Ve Sehiç’e bu sezon en fazla şut kurtardığı maçı yaşattılar. Crespo gelen destekle olağanüstü oynadı. Pelkas’a yaptığı asist Zidanvari.
Maç sonunda taraftarın verdiği tepki izlediklerinden memnun olduklarını söylüyor. Konyaspor’un ligdeki gücünü bilen ama ev sahibinin bu sezonki dalgalı performansını bilmeyen biri dünkü maçı izleseydi, Fenerbahçe’nin iyi bir teknik direktörü var derdi. Kuşkum yok.
‘’Yazık oldu‘’
'Onlar maçı kısa tutmak isteyecekler, biz de uzatmak.' Torrent'in maç önü açıklaması, planı net olarak açıklıyordu.
Ben de 'maç ne olur?' sorusuna, öngörüden çok temenniyle cevap vermeye çalışmıştım: 0-0, penaltılarla Galatasaray...
İlk yarı Galatasaray'ın istediği gibi gitti. Barcelona'nın merkez oyuncularına tam da olması gerektiği gibi hep zamanında baskı yaptılar. Kanatlardaki önlü arkalı pozisyon değişimleri her defasında Barcelona ezberine karşı tam da olması gerektiği gibiydi. Gerçekten bu kadar hızlı bir şekilde bu oyun ezberini sindirmelerini alkışlamak lazım.
3 negatif performans
Bunun ne kadar değerli olduğunu ilk yarıda az da olsa, özellikle Gomis ve Cica yerlerini kaybedince daha net anladık. Anında sızmalar yaptılar. Birkaçında da bunu Boey yaptı. Zayıf halka bu oldu. Ve Pedri'nin hangi seviyeye çıktığını da gördük. Klas... Yani 3 negatif performans dengeyi bozmaya başladı. Rakip lehine.
Ancak yine de ilk yarı genel defansif güç olarak özeldi. Marcao'dan özellikle bahsetmek lazım, Terim'in sezon başında krizi doğru ele alışının getirisi transfer sezonunda özel sonuçlar doğuracak. Goldeki korner seti 10 numaraydı.
Zor bir görevdi
İkinci yarıda 3 negatif performansın üzerine özellikle, itinayla çalıştı Barça. Özellikle Boey'nin tarafına. Buradaki düşüş domino etkisiyle tüm defansif planı etkiledi. Kale içinden asist yaptı De Jong. Ekstra oyuncuları ceza sahasına sükunetle soktular. İlk maçtaki acele yoktu.
Feghouli'nin yokluğu, Omar'ın liste dışı oluşu Torrent'in değişiklik için beklemesi 1-2'yi getirince iş iyice zorlaştı. İlk kez geri düşmüş olmak. Karşı presi iyi yapan Barça'ya karşı oyun kurmakta zaten zorlanan Galatasaray. Zor bir görevdi. Sahaya eline geçirdiğini atan ileri zekalılar işi daha da zorlaştırdı. Olabilirdi. Yazık oldu.
‘’Fazlasıyla umutluyum‘’
Konya maçından sonra Barça'dan önce, hemen herkes gibi ben de oldukça endişeliydim.
Ancak Torrent'in rakibi kendi takımından daha iyi tanıması ve Terim'in Avrupa şablonlarını reddetmeyişi, bu endişeyi yok eden bir oyun ortaya çıkardı. Beğenir ya da beğenmezsin, ama gittikçe daha olgun bir görüntü çiziyor.
Maç planlamaları dışında, Beşiktaş maçı sonrası Kerem'i sırtına alışının da taraftar gözünde iyi bir intiba bıraktığını, aradaki buzları erittiğini söyleyebiliriz. Terim sonrası taraftarın ısınması kolay değil ama yol aldığı da kesin.
Çebi tuzağa düştügünü fark etti!
Tabii bu her şeyin çözüldüğü anlamına da gelmiyor. Yine kriz maçları yaşanacaktır. Bu tip bir kadroyla bu oyunu oturturken bunların yaşanması normal.
Galatasaray, hem Barça maçı hem de derbinin psikolojisini de iyi yönetti. Erteleme polemiğindeki sertlik, bütünleşmeye yol açtı. Barça maçı öncesi, görece önemsiz bir derbi, finale dönüştü.
Belki de devre arasında stadı terk eden Ahmet Nur Çebi, bu tuzağa düşmüş olmanın kızgınlığıyla bunu yaptı. Şimdi anlaşılıyor ki, psikolojiyi düşürmek konuk ekibin işine gelirmiş.
Takımın maça pencereleri yumruklayarak gelişi, Terim dönemi ritüellerinden... Bu havayı, bu psikoloji sayesinde yakaladılar.
6 beraberlikle Avrupa Kupası'na...
Şimdi sezonun en önemli maçı öncesi yine temel plana dönülecektir. Arada 72 saat var ve bir yorgunluk olacağını düşünmek bilime aykırı. Aksine, ritim bu tip maçlarda önemlidir.
Öte yandan Galatasaray savunması artık Xavi için bir sürpriz olmaktan çıktı. İlk maçta karşısına çıkan savunmayı beklemediğini söyledi zira. Dolayısıyla yeni bir plan geliştirerek maça çıkacaktır.
Ancak Torrent'in de neyle karşılaşacağına dair elinde bir manuel var. Galatasaray, 6 beraberlikle 3. Avrupa Kupası'na ulaşabilir. Bunun için elinde 7 maçtır tutan bir metot var. Sadece (umarım olmaz ama) geri düştüğünde ne yapacağına dair bir plan gerekiyor.
Üç gün sonra Real ile oynuyorlar
Deplasman golü uygulamasının kalkması an itibarıyla büyük avantaj. Ama asıl önemlisi, aslında kontrol edilmesi gereken 1 numaralı oyuncuları Kerem'i, Beşiktaş maçında 3 kez demarke şekilde pozisyona sokmuş olmaları. Bu, Xavi'yi düşündürecek.
Hemen arkasından El Classico'ya çıkmış olmak da...
İlk maç öncesinde endişeliydim.
Şimdi fazlasıyla umutlu.
Aynı umut, oyuncularda da var.
‘’Orta sahanın zaferi‘’
Atiba’yı bu kadar baskılayıp hataya zorlamak önemli bir iş. Bu Torrent’in tartıştığımız orta saha oyuncuları için ne kadar önemli bir zaferse, Önder hoca için de o kadar büyük bir hezimet. Can, Atiba, Alex orta sahasının bağlarını kökünden kopardılar. Mohamed’in orta sahasına verdiği destek Atiba’yı sürekli sırtında taşıması, gücü çok çarpıcıydı. Geldiğinde ondan beklenenin de üzerine çıktı. Böyle olunca Beşiktaş savunması için savunulması gereken alan büyüdü. Öyle ki en çok savunmanız gereken adam Kerem, en demarke, en rahat oyuncuya dönüştü. Önder Hoca 38’de iki oyuncu birden değiştirmek zorunda kaldı ama bu da hiçbir şeyi değiştirmedi. Kuşkusuz ilk yarıdaki oyunun psikolojik yönü de önemli. Barça maçında gelen güven üzerine Beşiktaş Yönetimi’nin aleyhlerine olacağı kesin bir laf dalaşına girişi, maçın atmosferini çok yükseltti. Ev sahibinin tüm unsurlarıyla yaşadığı ekstra motivasyon ateşine odun taşıdı.
Net şans üretilemedi
İkinci yarı biraz daha Barça maçı metoduyla oynandı denebilir. Marcao’nun hem alan savunmasının merkezi oluşu hem bireysel pres oyunu çarpıcıydı. Beşiktaş’ı sürekli merkeze yönlendirdiler ve oyun sıkıştı. Rıdvan oyuna girip sol kanata genişlik kazandırana kadar Xavi’nin de övdüğü savunma rahattı. Rıdvan sol öne geçince hücumda biraz olsun genişlik sağlandı. Tabii Galatasaray’ın yaptığı değişiklikler ve yorgunluk da bunda rol oynadı. Açıkcası maç Beşiktaş’a da döndü. Ancak Pena’nın hatasıyla gelen dışında net bir şans üretilemedi.
‘’Zirveyi bulması uzun sürmez‘’
Alanya’nın kaleciden itibaren ayağa pasla oyun kurma ve öne çıkan Fenerbahçe savunmasının arkasına direkt ve hızlı inme planının avantajları vardı ama dezavantajları daha fazla oldu. Mesut’un, Serdar’la kurduğu yakın ve başarılı bağın etrafına Rossi ve Osayi’nin yanı sıra orada saha ikilisi de katıldı. Mesut en iyi maçlarından birini oynadı. Rossi belki kariyerinin en iyi maçlarından birini. Eğer son vuruş kalitesi biraz daha yüksek olsa ilk yarıdan fark açılabilirdi. Farioli’yi bu yolu tercih ettiği için çok eleştirmesem de bu oyunu santrforsuz oynamaya çalışmak oldukça riskliydi. Hele de dün gece olduğu gibi geçmenin çok zor olduğu Altay kaledeyken. İkinci yarıda daha çok rakip yarı alanda oldular. Oyunu genişlettiler ve Fenerbahçe’nin zayıf karnı olan sağ kanadından, Ozan’ın pek dolduramadığı yerden daha net bir üretim yaptılar.
Arda başka...
Ancak bu onlar için yeterli olmadı. Bu kez de Fenerbahçe’nin özellikle sevdiği geçiş oyununda önce Rossi sonra Arda yıldızlaştı. İsmail hocayı bu iki oyuncuyu kullanış şekli sebebiyle ayrıca kutlamak lazım. Rossi satışı iyi olmayan ama akıcı bir futbol oynadığınızda çok kullanışlı. Hep doğru koşuları atıyor. Değerlendirebilirseniz, onu alarsanız çok değerli. Arda ise başka tabii. Dolduruşa gelip onu sürekli sahaya sürmek yerine en doğru şekilde yavaş yavaş kullanıyor. O da karşılığını veriyor. Sabırlı olmak lazım. Zaten zirveyi bulması çok uzun zaman almayacak.
‘’0-0 da zafer olabiliyor‘’
'Torrent rakibi, kendi takımından daha iyi tanıyor' demiştim. Avantajı buydu. Dün, Galatasaray'ın Avrupa macerasını da iyi analiz ettiğini gördük. Terim'in planını da iyi analiz etmiş belli ki. Bu onu sadece iyi değil, mütevazı ve olgun bir teknik adam da yapıyor.
Galatasaray kompakt savunmayı, Avrupa macerasının başından bu yana bütün maçlarda yaptı. Bu sene Avrupa Kupaları'nda ilk yarılarda kalesinde gol görmeyen tek ekip oluşları tesadüf değil. Belki hücumda çoğalmaktan taviz verdiler ama bu bir gereklilikti. Bu savunma konsantrasyonunu sahanın ilk 3'te birinde yapma kararıyla oyuna başlayınca, işleri bir anlamda daha kolay oldu. Konya maçında bu kompakt oyunu bütün sahada oynamak istemişler, rakibin ani yön değişimlerinde kopmalar yaşamışlardı.
Dün çıkışları sadece Babel ve Feghouli'nin ayaklarına bırakıp, Kerem ve Mustafa'yı koşturmak istediler. Bu özellikle Taylan ve Berkan'ın işini kolaylaştırdı. Hücum yönünde yaptıkları işler için tercih edilmiş iki hızlı bek de, bu yönlerini derin savunma için kullanınca iş daha iyi yürüdü. Merkezi kapatıp Barça'yı sürekli kenara yönlendirdiler.. Ve burayı da iyi kapattılar. Pena sızanlarda direnç noktası olunca sorun kalmadı. Bir pozisyon sürekliliği asla oluşmadı. Bazen 0-0 zafer olabiliyor işte. Gocunmamak; sevinmek, umutlanmak lazım.
‘’Ekstra oyun‘’
Trabzonspor’un savunma merkezi tedirginliği, İsmail Kartal’ın Kayseri’nin geçen hafta yaptığına benzer oyunu genişletme planı oyunu ev sahibine yaklaştırdı. Bu, 18’de gelen kırmızı sonrası dahi Fenerbahçe’nin oyunu domine etmesini sağladı. İlk yarıda Trabzonspor’dan 3 kat fazla xG’ye ulaşmaları bundan. Ancak diğer taraftan hem orta/hücum pası, hem de şut kalitesi açısından çok geride kaldılar. Oyuncuların ekstra bir motivasyonla sahada oluşları pres gücü açısından onları çok öne çıkardı ama Nwakaeme’nin goldeki sakinliğinin tam tersi bir acelecilik içinde olmaları, bu kalite sorununu ortaya çıkardı.
Baskıda geç kaldılar
Kırmızı kart yorumu istenecektir. Ben hakemin pozisyonu doğru süzdüğünü düşünüyorum. Ancak ağır çekimde izlediğiniz zaman buna kırmızıdan başka karar vermek zor. İkinci yarıda bu kez Trabzonspor topu sürekli geniş alana taşıyarak Fenerbahçe’yi yordu. Baskı için hep bir adım geç kaldılar. Ama orta sahanın savunma merkezi tedirginliği devam edince hücumda sayısal üstünlük sağlayamadılar. Min-Jae ve Serdar Aziz’in de ekstra oynadıklarını söylemek lazım.
Serdar Dursun çıkınca...
İlk yarıda orta oranı 10’da 1 olan Mert Hakan’ın Zajc’a attırdığı gol ise iki ekstra enerji harcayan oyuncunun ödülü oldu. Trabzonspor’un oyunu ilk kez alıp domine etmeye başlaması ise Serdar Dursun’un oyundan çıkmasıyla oldu. Golcü olarak olmasa da yaptığı baskı, haraketli oyun ve rakibi oyalayışı çok işe yaradı. Bersiha bunu yapamıyor. Trabzonspor açısından savunma eksiklerinin etkili olduğunu söylemek lazım. Onları çok etkiledi. 10 kişilik rakip karşısında dahi. Büyük bir avantajları var. Ama bunun sıkıntısını çekebilirler.
‘’Konya ders verdi‘’
Torrent’in gediğinden bu yana istediği oyunda kaydettiği ufak tefek ilerlemeler İlhan Palut’un takımı karşısında tamamen sıfırlandı. Şöyle bakın Skubiç - Amilton ve Guilherme - Bytyqi ikililerinin ahengine. Savunmada öndekiler çizgide hücumda onlar içeri giriyor bekler çizgiye çıkıyor. Kontrol edilmesi zor. 3’lü savunmalar lazım. Ama ani alan değiştiriyorlar. Hacıahmetoviç - Rahmanoviç ikilisi de bunda büyük rol oynuyor. Rahmanoviç hem santrfor hem orta saha. Soner her ikilinin üçüncüsü oluyor. Abdülkerim hem Gomis’in sürekli ensesinde hem de Adil harika bir görev yaylasında. Bir bakıyorsun 60 metre driplingle ceza sahasına giriyor. Birbirine dokunan hiçbir ikili vasatın altında değil. Sabırla Sehiç’ten başlatıyorlar oyunu… Savunmadan çıkarken ya da hücumda hiç acele yok… Hep ayağa, hep hareketli.
Konya'nın yaptığını yapmalı
Peki Galatasaray? Nelsson Marcao dışında hiçbir ikili yok. Arkasındaki 3’lü Gomis’i anlamıyor. Pulgar, Berkan ve Cica boğuluyorlar. Savunmada panik çıkarken panik. Hemen yetersiz kadro yorumları gerekecektir. Evet Galatasaray daha iyilerine alışıktır. Ama üç aşağı beş yukarı bundan sonra toplanabilecek kadrolar da bu seviyede olacak. O yüzden Konya’nın yaptığı yapmak şart. Kağıt üzerinde Hacıahmetoviç ve Skubiç dışında Galatasaraylılar'ın Konyalılar'a büyük bir bireysel üstünlüğü yok. Ama işte bazı pozisyonları tam doldurmazsanız geri kalan her şey çöküyor. Galatasaray maalesef orta sahasını dolduramadı. Olmayınca oyun kurulmuyor.