‘’Tercih doğru olmalı‘’
İki serbest 8 numara arkada Arao bu rakip için yeterli bir dinamizm yarattı. Kiev maçılarında önden ve geriden desteğin istenen seviyeye henüz çıkamayışı belli oranda sorun yaratıyordu. Şimdi burada belli oranda ilerleme sağlanmış durumda. Emre Mor’un, Kiev maçında oyuna alınıp sonra dışarı çekilmesinden sonra bu maça 11’de başlaması disiplin dengeleri açısından güzel. Jesus belli ki içeride lafını dinletiyor. Savunma göbeği açısından zorlayıcı bir maç olmasa da nadir hızlı kaçma çabalarına verilen reaksiyonun da Jesus’u memnun ettiğini gördük. Henrique-Szalai ikilisinin bekler tarafından desteklenişi yeterliydi. 4’lü, Arao’nun katılımıyla 5’li birbirini iyi süpürdü. Bu kompakt oyun Slovacko’nun derin savunmasını geçmeye yetti. Emre’nin 2. dalışında bulduğu gol şık. Hem vuruş hem kurulum açısından.
Lincoln'ü tamamlayacak biri...
Tabii Lincoln’dan da bahsetmek lazım. Güveninin yüksek oluşu son derece umut verici. Onu tamamlayacak oyuncuyu bulduğunda Jesus daha mutlu olacak. Bu köşeyi takip edenler Valencia’yı beğendiğimi bilir. Ancak bu oyunun ve bu kadronun ideal santraforu hâlâ Serdar Dursun. Onun pivot özellikleri rakibi bir 10 metre geri atıyor. Jesus rakip savunmayı biraz daha önde istediğinden Valencia’yı tercih etmiş olabilir. Bunu anlarım. Ve saygı duyarım. Ancak Fenerbahçe içeride ligde hemen hemen bütün rakipleriyle derin savunmada oynayacak. Tercihi doğru yapmak lazım.
‘’Etkileyici bir skor‘’
Bir süper kupa finali için gerçek anlamda etkileyici bir skor. Trabzonspor için ihtiyaç olan morale büyük katkı. Özellikle 2-0’dan sonra belki de ilk kez rakip alana yerleşip istedikleri gibi alan genişletebilmeleri önemli. Yoksa açık konuşmak gerekirse ilk yarıda akan oyunda pek bir varlık gösterememişlerdi. İlk yarıda ceza sahasında 5 kez topla buluşabildiler. Ancak duran top performansları çok iyiydi. Trezeguet ve Visca’ya sahip olunca bu konuda avantaj sağlanıyor tabii. Ama bu kadar değil. Ceza sahasına yayılışı ve topu indirdikleri yer açısından Sivas’ın uzun savunmasını açığa düşürdüler. Bu önemli. Belli ki duran toplar iyi çalışılıyor.
2-0'dan sonra vites artırmak çok önemli
Savunma merkezinde Dorukhan’ın tercih edilmesi de anlamlı. Kenarda Denswil ve Ahmetcan dururken Avcı'nın onu tercih etmesi muhtemelen Gradel-Uğur ikilisine bir önlem. Sivas çünkü sadece Gradel’e bakıyor. Ve Uğur da bundan fazlasıyla yararlanıyor. Dorukhan’ın mücadeleciliği ve koşuculuğu sanırım buna bir önlem. Larsen’le uyumluydular. Ömür’ün de buraya fazlasıyla yardımcı olduğunu söylemek lazım. Gradel’i kıpırdatmadılar. Sivas da böylece işler tek planını kaybetti. Öte yandan Trabzon eksiği fazla olsa da hücumda seçenekleri fazla bir takım olduğunu 2. yarıda gösterdi. Bakasetas’ın kendi vasatının çok gerisinde olduğu bir maçta bu skoru yakalamak önemli. 2 . yarıda 2-0’dan sonra geri çekilmek bir yana vites artırmak da çok önemli.
‘’Çözüm üretemediler‘’
Fenerbahçe’nin maç başındaki pres performansı ilk maçın da ötesindeydi. Pasla çıkmakta her şartta ısrarcı olan Kiev’e 6’lı hatta 7’li bir ekiple zamanlama hatası yapmadan harika bastılar. Gerçek bir güç gösterisiydi. Ama karşılığı gelmedi. Bunda tabii ki iki maçta da özel bir performans gösteren Bushchan’ın önemli bir rolü var. Ancak bu kadar değil. Baskı sonrası topu dinlendirmek, sahip olmak konusu neredeyse hiç gündeme gelmedi. Direkt kaleye inmek istediler. Ferdi ve Osayi çok iyi bindirirken hemen her seferinde santrfor arkası boş kaldı. Sanki Jorge Jesus bunu özellikle ister gibiydi. Arao ve İsmail ikilisi baskı konusunda mükemmeldi. Ama hücum ederken orada ‘Az’ kaldılar. İrfan ve Rossi’nin tersten girişleri az ve yetersiz kaldı. Dolayısıyla hem pas opsiyonu azdı hem de bir hücum sürekliliği yakalanamadı. Rakipten dönenleri hızla etkin hücuma döndürme konusunda eksik kalındı. Bütün omurga değişmişken bu çok anormal değil.
Kiev hakimiyeti...
Ve tabii son vuruş. Bushchan her ne kadar mükemmel olsa da, şut kalitesi yine istenen seviyede değil. Bütün bunlara rağmen İsmail oyundan atılana kadar kesin bir üstünlük vardı. Ondan sonra ise tam bir Kiev hakimiyeti. İsmail çok iyiydi ama her topa final topu gitmenin bu tip sonuçları olabiliyor. Penaltı ve duran top golü psikolojik olarak kazanç ama Kiev’in istediği gibi oyunu genişletmesine çare bulamamak çok üzücü. Bek arkasına/açığına atılan her uzun topun savunmayı afallatmasına bir çözüm bulunamadı. İlk maçta da yazmıştım. Her sil baştan bu tip sonuçları daha mümkün kılıyor. Olgunlaşmaya vakit bulunamıyor.
‘’Duygulara kapılmamak...‘’
Lucescu muhtemelen batılı perspektifle doğulu yaklaşımı harmanlayarak Türk futbolunun en iyi analizini yapmış kişidir. İtalyan gibi düşünen bir Rumen futbol düşünürü için bu çok zor değil.. Ve muhtemelen bu analizinde en önemli nokta özellikle evde oynanan final maçlarında plandan kolay kopma ve duygusal davranmaya yatkınlıktır. Dolayısıyla Lucescu istemediği bir skorla gelmiyor. Aylardır doğru düzgün maç yapmamış takımının bugün sadece plana sadık kalıp Fenerbahçe’nin tribünüyle birlikte duygularına kapılmasını bekleyecek.
Kaçınmak lazım
Bundan kesinlikle kaçınmak lazım. Deplasman golü dezavantajının olmadığını akıldan hiç çıkarmadan sakin ama efektif olmak sadece oyuncuların değil, tribünlerin de görevi.
Fenerbahçe ilk maça özellikle Arao ve King tercihleriyle beklenmedik bir dizilişle çıktı. Ön alan presini iyi yaptı. Arao-İsmail ikilisi destek alabildikleri sürece çok iyiydiler. Ancak stoper desteği veya Valencia’nın onlardan uzaklaştığı anlarda Kiev hızlı çıkıp baskıyı kırdı, takım boyumuzu uzattı. Bunu ortadan kaldıran ilk iş olmalı.
En iyi çözüm
Arao-İsmail geçen haftadan daha fazla birbirini tanıyor. Ama önden mutlak İrfan-Arda-Lincoln Zajc dörtlüsünden biriyle desteklenmeliler. Hele de Kim Serdar ikilisi tamamen devre dışı kalmışken. İşin sırrı omurgada yakın durmak. Önde Serdar’ın pivot özelliklerinden yararlanmak da hali hazırda en iyi çözüm gibi duruyor. Eğer bu olursa Rossi-Ferdi, Osayi-Bruma kanatlarıyla dahi maçı çözmek mümkün olabilir. Sakin kalmak, yıpratıcı pres ve özellikle Arao, İsmail ve Ferdi’nin uzun mesafeli yön değiştiren pasları kilit olur.
‘’Başlangıçta iyi noktada‘’
Fenerbahçe'nin hücumda kalabalık olmasını sağlayan yapı Dinamo Kiev'in hızlı çıkma girişimlerinde bir soruna da yol açtı. Orta saha merkezindeki ikilinin zaman zaman yer paylaşımında zorluk çekmesi Kiev'in hızlı çıkışlarında geniş alanlar bulmasına yol açtı. Bunun temel iki sebebi var: Önde doğal olarak pas otomatiğini istenen seviyeye çıkaramamış olmak, bu kalabalığın meyvesini vermedi.. Ve bu oyunun istenen yırtıcılıkta olmasını şimdilik engelledi. Aynı zamanda hücum ikilisinin orta sahaya dönüşmekte güçlük çekmesi... Bu da özellikle 2 bekin iyi oyuna iyi girişlerine rağmen özellikle İrfan'ın boşlukta kalmasına yol açtı. Bunlar beklenebilecek eksiklikler. Geçen yıl Zajc ve Crespo ile burayı oturtmuşken, bunu merkezi öndeki pivotla birlikte değiştirince bu durum doğal. Ayrıca savunma merkezinde Kim'in olmayışı da benzer bir eksiklik yaratıyor.
Sürekli sil baştan
Bunlara rağmen topa daha fazla sahip olmak, Rossi ile Osayi'yi iyi kullanmak artılar. Önce Tisserand sonra Lincoln'le iki yönden de orta sahayı güçlendirmek isteği mantıklı. Ama şunu söylemeden geçemeyeceğim. Hala önde bu rotasyonun en kullanışlı oyuncusu Serdar Dursun. Arda'yla birlikte oyuna girince Kiev savunması için kontrol edilmesi zor bir alan paylaşımı ve kullanımı ortaya çıktı. Özetle: Başlangıç aşamasında takım iyi bir noktada. Oyun otomatiğini oluşturmak için zamana ihtiyaç var. Bu aşamada Şampiyonlar Ligi'ne katılım şansı yakalamak kolay değil. Sürekli sil baştan yapmanın doğal dezavantajı da bu.
‘’Trezeguet Trabzon'da sınıf atlayabilir‘’
Abdullah Avcı’nın üzerinden kalkan şampiyonluk baskısı onu başka bir seviyeye çıkarabilir. Keza şehrin de. Şanslı bir kura ile gelecek Şampiyonlar Ligi gruplarının ise iki yönlü etkisi olacaktır. Ekonomik ve prestij olarak sınıf atlamak çok değerli. Diğer taraftan son 5 senede Devler Ligi’nde tercih edilen tempo oyunu çok yıpratıcı olabiliyor. Öncesinden takımların çoğunluğu kontrol oyununu tercih ediyor ve yıpratıcılık seviyesi bu derece olmuyordu. Ligdeki iki temel rakibin Avrupa’da olmayışı da işi zorlaştıracak.
Haji Wright doğru tercih
Ancak Avcı’nın planı da kadrosu da bu durumla başa çıkabilir. Nwakeme gibi temel bir anahtarın artık olmayışına Trezeguet ile çözüm bulmak akıllıca. O da telefon kulübesinde adam geçenlerden. Ligde ortalama 100 dakikada bir skora katkı veriyor. Ancak geçen sene onu dikkatle takip edenler biliyor ki; biraz daha doğru seçimlerle bunu çok daha fazla geliştirebilir. Kalırlarsa Bakesetas/Ömür ve Visca’nın sağladığı imkanla sınıf atlayabilir. İsmi geçen Haji Wright seviyesinden bir santrfor yedeklemesiyle Trabzonspor bütün kulvarlarda yürüme şansına sahip olur.
4 önemli konu var!
1- Uğurcan’ın bir yıl daha kalması hem onun Şampiyonlar Ligi performansıyla en üst seviyeye çıkması hem de takım açısından önemli.
2- Keza Abdülkadir Ömür’ün kalması ve yeniden en üst seviye umut verenlerden olması da.
3- Alınacak sağ stoper ise hazır bir güç olmalı. Vitor’un da ötesinde bir oyun kurucu Hamsik’in yükünü ve ön alana vereceği desteği yükseltir.
4- Doğucan, Dorukan ve Siopis’le orta sahada iyi bir dinamizm sağlandı. Ama bu yoğun fisktür için mutlak derinlik katmak lazım. En az bu seviyede ama oyun zekası yüksek bir dinamo şart. Sadece lig olsa sorun değildi ama bu sezon farklı. Bu sezon, oyun temposunu yükseltebilmek şart. Çünkü hem ligdeki temel rakipler bunu yapmak isteyecek hem de malum Şampiyonlar Ligi... Avcı bu durumun mutlak farkında.
‘’Okan Buruk'ta umut var‘’
Okan Buruk tercihinin avantajları var. Hiç kuşkusuz Terim gölgesinin en az olacağı seçenek bu. En yüksek seviyede bir yabancı getirseniz de en ufak bir takılmada tribün sorun yaratabilir. Terim sadece bir teknik adam değil. Çok daha fazlası. Onun olmadığı her senaryo aksak kalacak. Ama Okan Buruk’ta teknik adamlık perspektifi dışında da umut var. Evet ayrılma süreci doğru anlatılamadı ve oradan kalma bir kuruntu mevcut. Ancak genç yaşta bir Trabzon maçında ayağı kırıldıktan sonra olağanüstü bir futbolculuk kariyeri yaşamış bir altyapı oyuncusu o. Aynı zamanda şampiyon bir teknik adam. Bunların üstesinden gelmek en az onun için sorun olur. Peki Terim olmaz mıydı? Geçen senenin Galatasaray açısından tek kaybetmeyeni o. Kupadan Denizli’ye eleniş, ligdeki durum bir yana Terim’in Avrupa performansı onu canlı tuttu. Olası bir Barça elenişi ve sonraki durum onun için hikayenin sonu olabililirdi.
Her yerde seviye yükselir
Elmas’ın kararı durumu değiştirdi. Ancak hemen yeniden göreve gelip yaşanacak bir takılma hikayenin gerçekten sonunu getirebilir. Onun için yanlış zamanlı bir risk. Gelelim kadroya. Eldeki özel yeteneklere henüz resmi bir teklif yok. Dolayısıyla savunma göbeği ve Kerem’in kalacağını düşünmek hata olmaz. Dolayısıyla temel sorun hem hoca hem de yönetim açısından aynı perspektifte değerlendiriliyor olmalı. Galatasaray orta saha merkezine iki vasat üstü oyuncu bulmalı. Hem 6 hem 8 oynayabilecek iki garanti performans. Burada seviye yükseldikten sonra takımın her yerinde seviye yükselir. Hatta Berkan ve Taylan’da bile.
‘’Jesus'un metotları hızlıca sindirilmeli‘’
Yeni bir hocayla başlarken bu kadar erken sezon açmak bir dezavantaj da olabilir, bir ihtimal avantaj da… Avanataja çevirmek için, burada daha önce de belirttiğim tam teslimiyet en önemli unsur. Jesus’un peşine tüm unsurlar olarak takılmak şart. Metot hemen hızlıca sindirilmeli. Çünkü hemen her şey değişecek.
Özellikle yabancı hocalara karşı sıklıkla yaşadığımız direncin baştan giderilmesi lazım. Bir diğer önemli konu da en azından 6 numara, santrfor arkası ve santrfor transferlerinin mümkün olduğu kadar erken gerçekleştirilmesi. Bunun sınırı eleme maçı değil. Temmuz’un en geç ilk haftası olmalı.
Sanırım bu konuda ciddi gelişmeler de var. 4-5 haftalık programa girmeden makul bir form seviyesine çıkmak kolay değil. Hele de bilmediğiniz bir lig ve kulüpte. Ve tabii genç oyuncuların mutlak forma giymesi gerektiği fikri de üzücü olsa da bir takıntıya dönüşmemeli. Çünkü Jesus bunun tersi bir yol çizebilir.