‘’Göcek kararı iç açıcı değil‘’
Beşiktaş’ın matematiksel olarak şampiyonluk şansının bitmesi, Merkez Hakem Kurulu’nu fazlasıyla yüreklendirmiş ve cesaretlendirmiş olmalı ki, Hüseyin Göcek’i görevlendirdiler. Aslında Hüseyin Göcek’in derbi karnesi pek de iç açıcı değil. Hatta hiç değil desek yanlış olmaz. Daha öncesinde çok eleştirilen, kamuoyunun ve taraftarların çok fazla konuştuğu kararlara imza atmış bir hakem. Her şeye rağmen MHK, hakem rotasyonuna fazla güvenmeyip bu sezon içerisinde oynanan hemen hemen bütün derbileri Cüneyt Çakır’a vermişti. Herhalde fazlaca eleştiri aldıkları için Cüneyt Çakır’a alternatif olarak Hüseyin Göcek’i atadılar. Cüneyt Çakır’ın Şampiyonlar Ligi Finali’ni yönetecek olması da verilen bu kararda etkili olmuştur.
Ortada risk olabilir
Derbiyi, Fenerbahçe’yi de ilgilendiren bir maç olarak kabul edersek, ortada bir riskin olduğunu rahatlıkla söyleyebiliriz. Umarım Hüseyin Göcek üstün fiziğiyle tartışmalardan uzak kararlarıyla iyi bir yönetim sergiler. Dolayısıyla da kendisine bu fırsatı tanıyan Merkez Hakem Kurulu’nun güvenini boşa çıkartmamış olur.
‘’Sivas'ın penaltısı verilmedi‘’
Hakem Mustafa İlker Coşkun, maçın 11. dakikasında Semih’in vücudu ile Burhan’a ceza alanı içerisinde yaptığı faulde penaltıya hükmetmesi gerekirken, pozisyonu ceza alanı dışına taşıyarak serbest vuruş kararı verdi. Yani Sivas’ın net yüzde yüz bir penaltısını yemiş oldu. Ancak ilginçtir, 81. dakikada Yasin’e Cicinho’nun darbesi olmamasına rağmen bu kez Galatasaray lehine penaltıya hükmetti. Aslında bu pozisyonun öncesinde Semih, her ne kadar kolu vücuduna yapışık gibi görünse bile elini yumruk yapıp topla bilerek oynuyor. Yani Mustafa İlker Coşkun, hakem gibi maç yönetmiş olsaydı; vermiş olduğu penaltı kararını Sivas lehine kullanırdı. Elemeli bir maç olduğunu da düşünürsek 2-0 skor avantajı yakalamış, bir takımın hakem yüzünden avantajını nasıl kaybettiğini görmüş olduk.
‘’Melo'ya her şey serbest‘’
Maçın 24. dakikası Felipe Melo, Hleb’in ayağına çok net biçimde basıyor. Halis Özkahya yaklaşık 3-4 metreden pozisyonu açık olarak görüyor. Bu arada Melo sarı kart göreceğini anlayıp önce ters takla atmaya çalışıyor, sonra da her zamanki gibi elini kolunu sallayıp oynatarak hakemi kontrol altına alıyor. Bunun üzerine hakem, Melo’ya sarı kartı çıkaramıyor. Sarı karttan kurtulan Melo bu sefer 49. dakikada El-Kabir’in ayağına bir kez daha basıyor. Halis Özkahya da sözde pozisyonu daha iyi takip ediyormuş gibi kafasını ileri doğru uzatıp pozisyonu görmek yakalamak gibi bir davranış sergiliyor. Pozisyonu yine ilkindeki gibi kartsız geçiştiriyor.
Burak cezalı olacaktı
Aslında doğrusu sahada normal oyun kurallarını uygulayan bir hakem olmuş olsaydı Melo, 2. sarı kartı görüp oyundan ihraç edilirdi. Fakat göğüsünde FIFA kokartı taşıyan hakem kardeşimiz, ‘Melo’suz derbinin tadı tuzu olmaz’ diye düşünmüş olmalı ki kartına başvurmadı. Burak Yılmaz’ın da maçın 75. dakikasında avuç içiyle rakibinin yüzüne karşı temasının da sarı kart olması gerekirdi. Eğer Burak sarı kart görmüş olsaydı, Beşiktaş derbisinde cezalı duruma düşecekti.
Penaltı ve kırmızı
Oyunun ağırlığını kaldıramayan Halis Özkahya’nın, maçın 60. dakikasında Hakan Aslantaş’ın Umut’u omuz ve vücudundan ceza alanı içerisinde tutup çekmesinin karşılığını da, penaltı ve bariz gol şansına engel olmaktan kırmızıyla cezalandırılması gerekirdi. Sonuç mu? Hakemlerin maçların gidişatlarına ve skorlarına etki ettiklerini defalarca söylüyoruz. Bunu herkes görüyor bir tek MHK görmüyor.. Ve değişen bir şey olmuyor. Hata yapan hakemler aslanlar gibi maçtan maça gitmeye devam ediyor.
‘’Cenk Tosun'un golü ofsayt‘’
Cenk Tosun’un 90+5. dakikada iptal edilen golü bu maça bakıldığında hem futbol hem de hakem Bülent Yıldırım’ın yönetimdeki kararlarını kapsayan en kritik ve önemli bir pozisyondu. Zaman zaman hakem diliyle konuştuğumuzda şüpheli dediğimiz bir pozisyondu. Top kafadan sektiği anda Cenk Tosun santimlerle ölçülebilecek düzeyde rakibinin önündeydi. Bence de hakem Bülent Yıldırım ve yardımcıları doğru karar vererek ofsayt bayrağını kaldırdı. Mehmet Akyüz’ün golüne gelecek olursak, gol temiz ofsaytla alakası yok. Kadir Keleş’in, Olcay Şahan’ın ayak bileği üzerine tabanla yaptığı bir ters hareket var. Darbenin şiddetli olmadığını değerlendirip sarı kart gösterdi Bülent Yıldırım. Ancak şunu belirtmekte fayda var; ayağa basmanın ötesinde, bileğin üstüne yapılan bu tür darbelere hakemlere yapılan seminerlerde kırmızı kart gösterilmesi söylenmişti. Ancak Bülent Yıldırım sarı kart gösterdi.
‘’Penaltı yok, ofsayt yanlış‘’
Moussa Sow’un sayılmayan golü net ofsayt. Bunun haricinde maç içerisinde bazı kritik pozisyonlar oluştu. Bunların içerisinde ikinci devrede Gökhan Gönül’ün sarı kart gördüğü pozisyonda ceza alanı içerisinde endirekt serbest vuruş olması gereken pozisyonda Mete Kalkavan’ın devam kararı, yanlış oldu. Meireles’in ceza alanı içerisindeki Erciyesli oyuncuya müdahalesi var ama kesinlikle penaltı değil. Ancak maçın geneline baktığımızda standart kararlar vermeye çalışan Mete Kalkavan’ın bu pozisyonda devam kararı vermesini ben şahsen destekliyorum. Bunun haricinde özellikle maçın ikinci devresinde ve sonlarına doğru Fenerbahçe’nin yoğun baskısı ve taraftarının saha içerisine yapmış olduğu desteği de düşünürsek Mete Kalkavan’ın standart kararlar vermeye çalıştığını söylemek mümkün.
Kalkavan’ın performansı kabul edilebilir Belki 1-2 pozisyonda sarı kart uygulaması yanlış olabilir ancak genel yönetim tavrı içerisinde bunları kabul etmek mümkün. Bence psikolojik açıdan son derece zor ve stresli olan bu mücadelede geçen hafta UEFA tarafından, koşamadığı için görevlendirildiği turnuvadan gönderilen Mete Kalkavan’ın bu maçtaki performansı bence kabul edilebilir olarak değerlendirebilir. Diego, son dakikalardaki pozisyonda ayağını takarak düşüyor. Yan hakemin iptal ettiği Erciyes’in golü nizami. Net bir biçimde yüzde yüz gol. Mete Kalkavan’ın oyun içerisinde iyi götürmeye çalıştığı maçta yardımcı hakeminin büyük hatası, karşılaşmaya direkt etki etti.
‘’Özkalfa tam bir skandaldı!‘’
Hakem Tolga Özkalfa son derece kötüydü. Antep’in golü öncesinde Serdar’a faul yapıldı, Demba Ba’nın düşürüldüğü pozisyon da penaltıydı. Beşiktaş’ın puan kaybetmesinde ve zaman çalmada rolü büyüktü.
Tolga Özkalfa’yı zorla hakem yapmak isterseniz karşınıza, sahada bir maçı skandala dönüştürecek birini çıkarırsınız. Özkalfa da, böyle bir hakem. Hadi diyelim, 6. dakikadaki Beşiktaş golü öncesinde oyunun içerisinde kaldı. Top Beşiktaş lehine atağa dönüştü ve ev sahibinin golü geldi. Bunu acemiliğe ya da yer alamamaya bağlayıp geçersiniz. Peki 42. dakikada top Serdar’ın kontrolündeyken, yüzüne doğru rakibinin eliyle iki kez vurularak yapılan faulü net cepheden görmesine rağmen, çalmayan ve devamında Beşiktaş’ın gol yediği pozisyonda Özkalfa’ya ‘hakem mi’ denilmeli yoksa, ‘torpille forma giydirilip, sahaya sürülmüş bir hakem mi’ denilmeli? Beşiktaş’ın, puan kaybetmesinde büyük rol oynayan söz de hakem Özkalfa, zaman çalmada en fazla rol oynayan şahsiyetti.
Önlemi bir türlü alamadı
71. dakikada Sosa’yı bile serbest vuruş esnasında çıldırttı! 79. dakikada taç çizgisine açık biçimde terk edilmiş pozisyonda taç atışı yerine oyun devam edince Beşiktaş kalesinde neredeyse gol olacaktı. Bence ilk devre Demba Ba’ya yapılan harekette de net penaltıydı. Ba, tam pozisyon alıp topa vuracakken, arkasındaki Erdem, onu iterek pozisyonunu bozuyor. Maçta özellikle ikinci devre, Beşiktaş’ın hızlı ve tempolu oyununu kesmeye çalışan Antep takımına önlemi bir türlü almakta zorlandı. Bu yüzden Antep’e 7 sarı ve 1 kırmızı çıkardı. Ancak sahada hakemlik sadece kart göstererek yapılmıyor.
‘’Skandaldan dönüldü‘’
Büyük maç yönetmek, belli ki Barış Şimşek’te baskı oluşturmuş. 82’de Selim’e ikinci sarıdan kırmızı çıkardı. O pozisyonda yardımcı hakemi ofsayt konusunda ısrarcı olmasa, büyük bir skandala imza atmış olacaktı.
Galatasaray’ın, Torku Konyaspor’la oynadığı mücadeleyi yöneten Barış Şimşek, tartışmalı kararlar verdiği bir mücadeleyi geride bıraktı. Öncelikle bir hakem, karşılaşma sırasında kararından dönebilir mi? Evet dönebilir... Aynen 82. dakikada Konyasporlu Selim’e ikinci sarı ve kırmızı kart gösterdiği pozisyonda olduğu gibi... Barış Şimşek, uzun zamandır büyük takımların maçlarında görmediğimiz bir hakemdi. Belli ki bu durum onda bir baskı oluşturmuş. Yardımcı hakemi Serdar Diyadin, ısrarcı olmasa büyük bir skandala imza atmış olacaktı. Gördüğüm kadarıyla maç içerisinde telsiz irtibatında da sorun yaşadı. Ancak hem FIFA hem de profesyonel olan bir hakemin karar vermeden önce mutlaka yardımcılarına bakması gerekir.
Devam ettirmeliydi
Maçın içerisinde verdiği vermediği kararları tolere edilip hoşgörüyle bakılabilir. Ancak maçın son bölümünde vermiş olduğu kararlarda kontrolü elinden kaçırdı. Örneğin, 86. dakikada Melo, Mehmet Güven’le girdiği pozisyonda abartılı şekilde kendisini yere bıraktı. Halbuki pozisyonu devam ettirse, Galatasaray lehine önemli bir avantaj olacaktı. Sonrasında düdük çalıp Mehmet Güven’e sarı kart, Galatasaray lehine de serbest vuruş vermesi gerekirdi.
‘’Kırmızı ve penaltı verilmedi‘’
72. dakikada Fatih’in dirseğiyle Trabzonspor ceza sahası içinde Sivok’un burnuna vurduğu darbeye yorum olamaz. Bu hareketin karşılığı Beşiktaş lehine penaltı ve direkt kırmızı kart olmalıydı. Eğer Siyah-Beyazlılar, maçı kazanmamış olsaydı bugün herkes Cüneyt Çakır’ı konuşacaktı.
Cüneyt Çakır, son haftalarda nerede zor bir maç varsa hep o maçlarda görmeye alıştığımız bir isim haline geldi. MHK, sözde kendini ve günü kurtarma düşüncesinde yapılan hataları görmezden gelip sezon sonunu getirme uğraşı içerisinde. Durum böyle olunca bundan en fazla zarar görenler ve yıprananlar hakemler oluyor. Cüneyt Çakır’ın şu anda oyuncuların kabul ettiği bir hakem konumunda olması ve saygı görmesi onu üç gün önce Bursa’da dün de Trabzon’da maça çıkmak zorunda bırakmamalı. Gidişat ona karşı duyulan hoşgörünün azalması, yok olması yönünde ilerliyor. Maçın ikinci yarısında; tartışılacak, hem maçın gidişatını hem de skorunu etkileyecek çok ciddi, kritik hatalar oldu. Belki Beşiktaş ceza alanı içerisinde; Medjani, Deniz, Atiba ve Olcay arasında yaşanan itişme, tutma-çekmeleri ve yine Trabzon ceza sahası içinde Medjani’nin Atınç’ı kolundan çektiği pozisyonu yorum hakkını oynatmaktan yana kullanmış olmasını anlayabiliriz.
Beşiktaş, kazanmamış olsaydı...
Yalnız 72. dakikada Fatih’in Trabzonspor ceza sahası içinde Sivok’u bir gözüyle kollayarak topa yükseldiği anda dirseğiyle rakibinin burnuna vurmasına yorum yapılamaz. Bu hareketin karşılığı Beşiktaş
lehine penaltı ve doğrudan kırmızı kart olmalıydı. İlginç olanı, Cüneyt Çakır’ın, bu pozisyonda, Sivok’un aleyhine karar vermiş olmasıydı. Herhalde Sivok, bilerek kendi burnunu yaralayıp, kanatıp hastaneye gitmek için rakibine faul yaptı! Eğer Beşiktaş maçı kazanmamış olsaydı bugün herkes Cüneyt Çakır’ı, MHK’yi ve TFF’yi konuşuyor olacaktı.