Arama

Popüler aramalar

‘’İyi sonuç!‘’

Geçen sezonun play-off, daha öncekinin lig şampiyonu Fenerbahçe, taraftarlarını ve şehir halkını oyalamayı en iyi beceren, şakacı ve konuşmayı çok seven bir başkanın takımını konuk etti dün akşam evinde! Karşılaşmanın en önemli özelliği ise şuydu; Aziz Yıldırım ‘Başkan’ olduğundan bu yana, Bordo-Mavililer’e hiçbir kategoride evinde yenilmemişti Fenerbahçe. Şu ana kadar yazılanlar, sporu sadece spor olarak ve oynandığı satıhta olup biten bir oyun olarak görebilenlere!

Maça gelince; bir futbolseverin keyif alıp, görmeyenlere anlatabileceği pek bir şey yoktu ilk 45 dakikada. Sadece birkaç Alex denemesi vardı, son anda amacına ulaşamayan.

Ha, bir de Sow vardı! Bildiğiniz ofsaytta, bildiğiniz fizik gücü hala yetersiz, birebirde etkisiz ve hala uyum sorunu var galiba; bu kadar zaman geçmesine rağmen, bu nasıl olabiliyorsa!

İkinci yarıda en azından ev sahibi adına değişen fazlaca bir şey yoktu. Sadece Real Madrid deplasmanında oynadığı artık belli olmuyordu! Bu nedenle birkaç kez rakibinin ani ataklarına maruz kalıyor, Kadıköy melekleri kalesini koruyordu.

Futbol öyle bir oyun ancak, dün akşam Fenerbahçe kazansa doğrusu çok büyük haksızlık olurdu. Çünkü, sadece Sow değil, Stoch, 10 dakikalık Semih, Baroni ve daha pek çok futbolcu fizik güç ve nefes bakımından Süper Lig’de değil!

Volkan, Gökhan, Yobo, Meireles ve Alex dışında kaç kişiden, “iyiydiler” diye söz edilebilir!

Öncelikle de şu çim sorununun halledilmesi gerekir. Kolayca yere düşenlerin, yani ayakta kalamayanların bir tarafları acımasın hiç değilse!

25 Eylül 2012, Salı 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’20 Eylül‘’

Nedense, ilk dört dakika sahaya çıkmış Kanarya değil de, sudan çıkmış balık görünümündeydi Sarı-Lacivertliler. Bu sürede rakiplerine iki net pozisyon hediye ettiler. Sonrasında dengelendi ve karşılıklı tehlikelerle hareketlendi ve keyiflendi oyun.

Bir Fenerbahçe klasiği olan bireysel ve çok kritik hatalar, en doğru hazırlanmış pozisyonlarda sağlıklı verilemeyen paslar ve etkisiz vuruşlar gündemdeydi yine. Bekir ve Sow için ayrı bir parantez açmak gerekir aslında da, hadi açmayalım yine! Onlardan sonra gelen etkisiz elemanlardan Hasan Ali ve Caner işbirliğiyle ulaşılan gol ise, futbolun ne kadar garip bir oyun olduğunu belgeledi yine. Çok çalışan, az aşınan, doğru koşular yapan, bitirici pasları vermeyi deneyen Topuz’un paslarındaki isabetsizlik ise, Sarı-Lacivert’e gönül verenlere saç-baş yolduran bir başka mesele! Alex’in golündeki pası, bir maçta birkaç kez başarabilse.
Krasiç’i hâlâ takıma ve sağ kanada katamayan, ne kadar gol de atsa Kuyt’ı bir türlü tam olarak oturtturamayan, hem nefes hem fizik güç bakımından Avrupalı birçok rakibinden geride olan Sarı Kanaryalar için, Avrupa Ligi’ne galibiyetle başlamak çok önemliydi.

Başta Yobo, arkasından Volkan, Meireles, Alex, Gökhan ve Mehmet Topuz dün akşamın en iyileriydi. ‘Büyük Usta’nın gol atması da, pek çok bakımdan önemliydi.

Sonra devreye Sayın Aykut Kocaman girdi. İleride topu tutabilecek oyuncularını çıkararak, bir galibiyete daha engel olmayı becerdi!

21 Eylül 2012, Cuma 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Aparkat!‘’

Gökhan’ın açık gardı, Topuz, Stoch ve Kuyt’ın isabetsiz denemeleri, üstünmüş gibi görünen Sarı-Lacivertliler’in arzuladığı indirici darbeleri bulamamasının ilk nedeniydi. Misafir her hamleye önlem almış, saldırmasa da savunarak ve tek yumrukla yakaladığı avantajla soyunma odasına gidebilme isteğindeydi. Ancak, son anda, yıllardır alıştığımız bir organizasyonla durum eşitlendi.

Karşılaşmanın ikinci yarısı pek de sert değildi. Her iki taraf da bırakın bitirici darbeyi vurmayı, bunu doğru dürüst denemedi. Birbirlerinin çevresinde dönüp durdular, kendilerini Muhammed Ali gibi dans ediyor sanarak!

Son anlar ise, nefesin, gücün ve gardların düştüğü, “biri sağlam vurursa nakavtla kazanır” dedirten cinstendi. Aparkat Baroni’den geldi! Ansızın, hiç beklenmedik derecede sert ve tam da yerineydi!

Evinde ve muhteşem taraftarının desteğiyle oynayan kazandı. Doğrusu, misafir olan beraberliği bile hak edecek bir oyun oynamadı!

17 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Devam...‘’

Mesela, Sarı-Lacivertliler’de Gökhan, Kuyt ve Sow’un yaptıkları! Allah korusun Kuyt’un kayıplarını Kadıköy’de Selçuk yapsa, polis korumasında terk etmek zorunda kalır sahayı! Bir de, fizik gücü bir türlü üst seviyeye çıkamayan Sow dağınıklığı var tabii! Bu savrukluğu yetmezmiş gibi, garip tavırlar içinde bu sezon Senegalli. Küçük dağları o yaratmışçasına ona azar, buna fırça! Bir de gerçekten öne çıkacak oyunlar oynasa, neler yapacak demek ki!

Fenerbahçe forvetinin hava toplarındaki yetersizliği dikkatinizi çekiyor değil mi! Çekmesi gerekenlerin özellikle! Geriden ve orta alandan topu ileriye olumlu bir şekilde taşıyacak bir oyuncunun olmaması da, dikkat çekiyordur herhalde!

Her sporcunun formsuz zamanları olur ve dinlendirilir. Peki, dün akşam Kuyt’ın 90 dakika sahada kalmasının anlamı ne! İkinci yarıda Sow’un ayağına top değdi de biz mi görmedik! Son 20 dakikada Fenerbahçe’nin gol atabilmesi için tek şansı duran toplardı. Neden Alex çıkarıldı önce!

71. dakika değişikliklerinden sonra Sivasspor’un nasıl geldiğini gördü mü görmesi gerekenler! Görmeleri mümkün mü sizce! Bizce mümkün değil! İnsanlık, şu ya da bu başka iş, beceri, yeterlilik başka iş!

Aslında, Fenerbahçe Spor Kulübü’nü yönetenler memnunsa futbol takımından, fazla ahkam da kesmemek gerekir. Bizi aşar, o da başka iş!


03 Eylül 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Susun!‘’

Para falan değildi mesele, geçen sezondan bir alacak vardı! Bu önemli karşılaşmaya, 4-2-3-1 sistemi ile çıktı Fenerbahçe. Henüz sezon başında, yeni sistem çalışması! “Geç şu turu, sonra dene yeni sistemi” dese biri, “haklısın” der misiniz? Ancak, saygı duymak gerekir tercihlerine, sonuçta karar hocanın tabii. Ben çok saygı duyuyorum mesela! Öyle, böyle değil!

Ne var ki, daha oyunun başında gol yediği için dağılan, sinirlenen bir takım için yönetimsel bir eksiklikten söz edilebilir. Bu desteği en azından sahada sağlamak için de, bir lider gerekir. Var mıydı böyle bir lider dün akşam ilk yarıda?

Koskoca bir 45 dakika böylesine feda edilirse, böylesine önemli bir oyunda, geri dönüş için de mucizeler gerekir.. Ve “Alex ne işe yaradı” diye soracaklara, o girdikten sonraki duran toplar işaret edilir!

Neyse, her sene Şampiyonlar Ligi’nde final oynayacak değil ya Fenerbahçe, bu sefer de böyle olsun. Maksat, ‘ağzı var dili yok’lar kadroda bulunsun!

İnsan dediğin, haksızlığa uğradığını düşünse de susmasını bilmeli! Sus bakayım Alex! Susun Fenerbahçeliler! Sus Tamer! Bu konuda, milletin geneline bir şey demeye gerek yok, onlar itina ile susuyor ya da susturuluyor zaten!

30 Ağustos 2012, Perşembe 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Yakışmadı!‘’

Gaziantepspor’un oyunun hemen başındaki tehlikeleri İbricic nedeniyleydi. Sahadaki en yetenekli oyuncuydu İbricic. Sarı-Lacivertliler’in en büyük eksikliği ise onun gibi ayak hakimiyeti tam olan bir futbolcusunun olmayışıydı. Aslında Alex de Souza diye bir Brezilyalı var da, gelmez O buralara! Şimdi biz de kandırmayalım Fenerbahçeliler’i, Fatih gibi! Ayrıca pek de koşmuyormuş zaten! Google’dan baktık, herhangi bir maraton yarışında dereceye girdiği bilgisine erişilemedi!

Sow’un hemen her pozisyon sonrası takım arkadaşlarına attığı fırçalar, direğe attığı tekme de dikkat çekiciydi! Acaba, yönetimsel anlamda bir disiplin sorunu mu var Kanaryalar’da!

Maçta en çok öne çıkan olay ise Sayın Aziz Yıldırım’ın maç içinde yaptığı anonstu! 3 Temmuz darbesine karşı en dik duran, stadı defalarca doldurup dünyada haber olan, Çağlayan, Silivri, Şişli Etfal, yürüyüşler, mitingler, sosyal medya ve hemen her yerde renklerine, kulübüne, başkanına, yöneticilerine kalkan olan Fenerbahçeli kadınlara fırça atmış gibi oldu sanki ve hiç yakışmadı!

Yazıyı bitirme zamanı: Aykut söyle, Alex nerede!

26 Ağustos 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Boru mu bu!‘’

Henüz sezon başı, hava futbol için sıcak, zemin rezalet, takımda eksik çok, kulübedekiler sahadaki onbiri rahat yener! Bu da başka mesele!

Ancak, diğer tüm branşlarda sürekli ileri giden, teknik ekipten sporculara kadar Avrupa’nın en iyi kadrolarını kuran, şampiyonluklar getiren Fenerbahçe Spor Kulübü yöneticilerinin, futbola da bu gözle bakması gerekmiyor mu sizce!

Çok mu ayıp olur acaba, son üç sezondur futbolda geriye giden Fenerbahçe’yle ilgili biri çıkıp, “Daum’un mirasından geriye kalan da artık bitmek üzere” dese!

Ne kadar eksik de olsa, bir futbol takımı işin gereği olarak öncelikle ekip olur. Hatta, ezberlenir bazı şeyler. Bilet fiyatlarında bile diğerlerine göre farklı muameleler gören, Türkiye’nin en popüler kulübünün taraftarının hak ettiği ekip bu mudur!

Fenerbahçe mi her bakımdan daha üstün olması, dahi iyi futbol oynaması gereken taraf, Sanica Boru mudur! Sarı-Laciverliler sezon başından bu yana, hazırlık maçları da dahil karşılaştıkları her rakipten daha güçsüz ve nefessizler, doğru mudur!

Bekir kendi tercihi ile mi bu kadar uzun pas atıyor, savunma ve orta saha neden genelde geri ve yana oynuyor, Çubuklu’ya gönül verenlerin, hatta tüm futbolseverlerin Fenerbahçe’den beklentisi bu mudur!
Krasiç’in oyuna girdiği 75. dakikadan sonra, Kanarya’nın hangi taktikle oynadığı dün akşamın en garip sorusudur! Verir birileri buna cevap; 4-6-0, 5-5-0, vs.. Bu mudur!

19 Ağustos 2012, Pazar 12:00
YAZININ DEVAMI

‘’Gevşek!‘’

2010-2011 sezonunun Süper Kupa finali ne oldu! Fenerbahçe Süper Lig, Beşiktaş Türkiye Kupası şampiyonu değil mi o sezonun! Sırada o maç varken, bu maç niye!
Bir de, ‘ebedi dost’ geyiği çıktı ortaya maçtan önce! Hangi dostluktan söz ediyorsunuz! Milli takım kalecisi sedye ile giderken, “oh oh” diye bağıranları duymadınız mı! Sahaya atılanları, tribünleri görmediniz mi! Engin Baytar’ı izlemediniz mi! Ya, geride kalan 13 ayı ne çabuk unuttunuz! Birileri özgürce yarışmak isterken, birileri yok etmek için uğraşmadılar mı var güçleriyle! ‘ebedi dost’ muhabbeti çoktan bitti, memleketin birçok değeri gibi, biline!
Ha ille de “dostluk” diyorsanız, Fenerbahçeli futbolcuların kendi gayret ve paslarıyla rakibi atağa çıkarışlarını alkışlayınız. Orta alanda, savunmanın sağ kanadında, özelikle çıkarken verilen öldürücü pasları!
Baroni’den söz etmeye gerek yok, çünkü o hem savunma hem hücumda dünyanın en etkili futbolcusu! Fenerbahçe şu kadroya transfer yapacaksa eğer, kaleye Alex bilgisi ve tekniğinde, oyunu geriden iyi kurabilecek birini almalı! Çünkü en çok pas kalecilere veriliyor artık Sarı-Lacivertliler’de!
Dünya hakemi Cüneyt Çakır’ın Türkiye’de de sonucu etkilemeyen maçlar yönetmesi ve 58. dakikada Kuyt’a yapılanın tekrarını izlemesi dileğiyle!

13 Ağustos 2012, Pazartesi 12:00
YAZININ DEVAMI