Arama

Popüler aramalar

‘’Tek taraflı oyun‘’

İki kadro arasındaki farkı maç öncesi yazmayan yoktu. Bu öngörü 1. dakikadan itibaren kanıtlandı. Yusuf-Salih kanatları öylesine aksamaya başladı ki, Fenerbahçe’nin iştahı kabardı. Zaten ilk 45 dakika
boyunca ‘sazı eline alan’ ev sahibi, en az 5 pozisyon buldu. Rakibi en iyi tanıyan Ersun Yanal’ın hedefifi puandı. Ancak ev sahibinin bariz üstünlüğü ve Trabzon’un karta davetiye çıkaran sert futbolu hep gol sinyali verdi. Konuk takımın bulduğu tehlikeli iki şut kişisel becerilerdi, yoksa savunma ağırlıklı kafaların gol niyeti yoktu.

Yanal’ın, Sefa’yı çıkarıp, İshak’ı sol bek alması ve Yusuf’u forvete yollaması ilginç bir hamleydi. Sefa’nın sarısı tedirgin etmiş olabilirdi hocayı, ama bizce gerçek; Trabzon sol kanadının ‘kırmızı alarm’ vermesiydi.

İlk yarının golsüz tamamlanması, Fenerbahçe’nin son vuruş, daha doğrusu bu vuruşu yapacak kişinin eksikliği idi. Yoksa lider devrenin tartışmasız üstün tarafıydı.

Futbol oynayıp, gol kovalayan taraf ikinci 45’te de değişmedi. Zaten Belkalem’in, Özer ile değişimi Trabzon’un 1 puan hedefifinin belgesiydi. Emenike yine dağınıktı. Ama Kuyt’ın verimsizliği -ki, Sow ile
değişimi doğru karardı- kısırlığı çoğalttı. Aslında Gökhan ile Caner’in forvete fazla destek verememesi de Fener’de pek görülmüş iş değildi. Bu yüzden forvet baskıyı kuramadı. Diego, iyiler arasındaydı. Kenara gelmesi acele verilmiş bir karardı. O çıktıktan sonra forvet arkası verimi azaldı. Bunlara rağmen, ringde sürekli yumruk atıp, rakibini döven, ama yıkamayan Fenerbahçe’ye karşılık ayakta kalan Trabzon’un tek taraflı mücadelesi golsüz bitti. Karadeniz ekibinin puanlı gecesinin başrolünde ise kaleci Hakan vardı. En az 3 net pozisyonu kurtardı.

Bence sahanın galibi hakem Bülent Yıldırım’dı. Böyle bir ortamda tecrübesini konuşturdu, sakin kaldı, iyi yönetti. Doğrusu oyuncular da iyi niyetleriyle yardımcı oldular. Zaten Türk futbolu, hakemlerle oyunculara kalsa her yer güllük gülistanlık olur.

08 Şubat 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Yol ustası‘’

Fenerbahçe'nin tek dezavantajı Tolunay Kafkas'ın gidiş-dönüş biletiydi. Karabük yönetiminden aldığı güvenoyu ile belli ki hem kendisinin hem takımının motivasyonu artmıştı. Hırslı başlangıç bu yüzdendi.

Ama Fenerbahçe’nin, Kasımpaşa sınavında da olduğu gibi soğukkanlı duruşu, kanat etkinliği ve akıllı futbolu Selçuk’un golünü doğurdu. Zaten vuruş da akıl doluydu. Bu gol sonrası Karabük sallantıya girdi. Fenerbahçe’nin güveni arttı, tempo düşürmeye çalıştı. Topal ile Selçuk savunma yönünde hiç aksamadılar. Karabük’ün defans arkası planları da Egemen-Alves’e takıldı. Gökhan ile Caner de kanatları kapatınca oyun kilitlendi. Kuyt ve Diego’nun top kayıpları ise konuk ekibin eksileri idi.

Sonuçta; kalitenin düşük seviyede kaldığı ilk 45’te konuk ekip istediğini aldı. Fener’in savunma kurgusu, Karabük’ün gol niyetine karşın yine dimdik ayaktaydı. Üstelik ev sahibinin fazlaca risk almasının ilk sinyalini 48.dakikada kaçırdığı golle veren “yalnız adam” Emenike 58’de faturayı kesti. Caner’in 40 metrelik pasını mutlaka akıllara not etmeli... 75’teki Karabük golü ise adamını takip etmeyen Mehmet Topuz’un ikramıydı. Gökhan Gönül’ün kademesinde zorlanan Traore ortanın hakkını bu ikramla verdi.

Son 15 dakikadaki gerilime karşın 3 puanla gelen seri zaferler, Fener’in 4. yıldız savaşındaki yol ustalığını gösteriyor. Üstelik başta Emre olmak üzere kritik eksiklere rağmen kulübe katkısı umutları yeşertiyor. Selçuk’un katkısı her maçta büyüyor. Diego (nasıl bir uyum süresi ise bitmek bilmedi) ve Mehmet Topuz dışında takım tam istim üzerinde görünüyor. Kısacası Fenerbahçe koltuğu hak ediyor.

01 Şubat 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Açlık oyunları!‘’

15. dakikada Kuyt’ın enfes golüne kadar 5 korner, 8 ceza alanına orta ve topla oynama yüzdesinde açık arayı yakalayan Fenerbahçe çok istekliydi. Kasımpaşa’nın bireysel çabasına karşın, takım oyunu oynuyordu konuk ekip... Aslında merak edilenler Selçuk ile Diego’ydu. Selçuk, Topal’dan farksızdı. Diego ise devamlılık sorunu yaşıyordu, ama çabası pozitifti. Kenarlarda Caner ile Gökhan Gönül ideal futbolu oynayınca, Kuyt gezginliği, Meireles akıllı hamleleri, Alves-Egemen ikilisi ördükleri duvar ile Paşa’yı sıkıntıya soktular. Öyle ki, Babel ile Tunay kanat akınlarına set çekmek adına, belki de kariyerlerinde bu kadar çok defansa dönük oynamamışlardı. Devre sonu özeti şuydu; konsantrasyonu yüksek olan öndeydi. 59. dakikada Meireles’in sakatlanıp, kenara gelmesi ve Kasımpaşa’nın daha çok yüklenmesiyle Fenerbahçe tedirgin oldu. Hasan Ali’nin kanadı da aksayınca, ev sahibi cesaretlendi. Ancak konuk takım ilk yarıdaki konsantrasyonunun yanına aklını da eklemişti. Sakindi. Açık kolluyordu. O açık, Kuyt’ın ikinci golünde bulundu ve Kasımpaşa tehdidi yerle bir oldu. Artık oyun Fenerbahçe’nin istediği kıvama gelmişti. Caner’in golünün yanı sıra fark daha da artabilirdi. Fenerbahçe önemli bir virajı rahat dönerken, güvenoyunu da aldı. Egemen’in gelişi ile defansif sistem yerine oturdu. Selçuk genelde kulübeye abone olmasına rağmen niye bunca sene takımda kaldığını kanıtladı. Sahanın en iyilerindendi. Emenike çok yalnızdı, ama aklı selim futboluyla şaşırttı. Diego iki gol asisti ile moral buldu. Gökhan, Kuyt, Caner, Alper, Volkan kalitelerini, aslında takımın tamamı da futbol açlığını sahaya yansıttı. Zaten 3 puanın altında yatan gerçek de buydu.

25 Ocak 2015, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Cepteki yabancı!‘’

1984 yılında yabancı sigara ithalatını serbest bırakmıştı Turgut Özal... Yaşı 40’ın üzerinde olanlar o günleri hatırlar. Cepte para yoktu, ama yabancı sigara paketi mutlaka sarkardı gömleğin ön cebinden...
Herkeste bir heves ve harcama hırsı...

Ne oldu? Bu serbest ekonomi kafasıyla yerli tütün kendine çeki düzen verip, piyasayı mı salladı. Tabi ki, HAYIR...

Olan tüketiciye oldu, yabancıya esir oldu. O zamanın yabancı tütünü ile şimdinin cep telefonu çılgınlığı arasında fark var mı? Elbette YOK... İşte bu yüzden TFF’nin yeni yabancı kuralıyla bu kadar örtüşüyor yukarıdaki örnekler..

Kulüplerin cebi delik deşik... Kriter zorlamasıyla kemer sıkmaya çalışıyorlar. İyi de, alt yapıdan bir anda hazine fışkırmayacağına göre, önümüzdeki sezon nasıl rekabet edecekler rakiplerle ? Durumu iyi olanlar 11 yabancı ile çimene yerleşirken, onlar tribüne mi çıkacak?

Maalesef, tıpkı 30 yıl önce boş cüzdana rağmen gömlek cebindeki yabancı sigarasını vitrine çıkaranlar gibi borç alacaklar, kredi kullanacaklar, günü kurtarmak adına daha da batacaklar. Oysa Özal dönemini eleştirenler şöyle demişti o günlerde: Hızlı geçiş baş döndürür, zamana yaymak herkesi düşündürür. Atanmış Başkan’ın “yerli kuralı” dediği yeni uygulamanın kaosa neden olacağı bir gerçek...

Ne yani şimdi tüm kulüplerin alt yapıya para aktaracağını, yurt çapında tarama yapacağını, kadroyu birbirinden yetenekli yıldız adaylarıyla mı dolduracağını sanıyor sayın Başkan? İşte buna gülerim...

09 Ocak 2015, Cuma 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Çekirge yine sıçradı !‘’

Kuyt'ın daha 1. dakikada Mehmet Topal'a yaptığı "Çabuk oynayalım" uyarısı aslında tüm takımı kapsıyordu ve haklıydı. Çünkü Erciyes kilit isimlere birinci topta basıyor, hareket olanağı tanımıyordu. O zaman topu tek pasla hızlı dolaştırmak çözüm olabilirdi. Ama Fenerbahçe'nin genlerinde bu yoktu. Bu nedenle ev sahibinin tatlı sert ve markajlı oyunu konuk takımı sindirdi.

Fenerbahçe'nin kanat klasiği de çalışmıyordu. Emenike ilk 45'te bir ya da iki kez topla bulaşabildi. Kuyt da öyle... Sow biraz araştırıcıydı, ama yeterli değildi. Orta sahada kilitlenmiş gibi görünen oyun, iki takım için de forvette yanlış pas tercihlerini getirdi. Sonuçta koca devrede pozisyon denebilecek 3 enstantane vardı. Kalite ise yerlerdeydi. Hani gol atan kazanacak gibiydi.
Bu arada Fenerbahçe adına gözler sanki, dikine oynayıp, rakip defansın kurgusunu bozabilecek Alper'i aradı.

İkinci 45, ilkinin kopyası oldu. Erciyes taktik disiplinini bozmadı, hatta rakibinin üzerine daha çok gitmeye başladı. Fenerbahçe ise ne rakibini ısırabildi, ne de kazanmak için baskı kurabildi. 68. dakikada (aslında 46'da girmesi gereken) Alper'in oyuna dahil olmasıyla konuk takım ilk büyük tehlikesini yaşattı. Ama Emre, Meireles ve Kuyt'ın üretim zaafiyeti Fener'in önünü tıkadı.

Gol ise büyük bir hediyeydi.. Çünkü Fenerbahçe'nin penaltıdan başka çaresi kalmamıştı. Bizce de penaltıydı, zira o kol topun yönünü değiştirmişti.
Sonuçta bu deplasman da ucuz atlatıldı. Yani çekirge ikinci kez sıçradı. Üçte ne olur bilinmez, ama bu kafayla sezon sonu pek kolay gelmez.

BİR İKİ MERAK

* Emenike geçen sezon söylediğini iki gün önce de tekrarlıyor ve diyor ki; "Benim yerim santrfor. Kanatlarda yararlı olamayacağım, özür dilerim". Ve o Emenike dün santrfor çıkıyor, sıfır katkıyla 68'de çıkıyor. Acaba kararı kim veriyor ?
* Emre ve Volkan protestoları Anadolu'da sıklaşmaya başlıyor. Acaba Fenerbahçe yönetimi, bu iki oyuncuya sahip çıkmak adına, bir önlem almayı düşünüyor mu ?
* Beşiktaş Atınç (21) gibi bir yeteneği piyasaya sürerken, 30'un üstündeki Alves-Egemen ile gelecek nasıl planlanıyor ? Koca sarı lacivertli forma altında yıldız adayı bulunmadığı görülüp, sorgulanıyor mu ?

19 Aralık 2014, Cuma 21:00
YAZININ DEVAMI

‘’Kolay lokma‘’

İlk 15 dakikadaki 3 gol, 3 pozisyon, oyun kalitesinden değil, zincirleme hatalardan kaynaklanmıştı. Bekir’in golünde, pası aldığı Gökhan Gönül ofsayttı, yardımcı atladı. Aatıf’ın golünde Caner zeminin azizliğine uğradı, hatalıydı, ama Mehmet Topal’ın desteğine rağmen çıkış yaparak rakibin işini kolaylaştıran da Volkan’dı. Sow’un golünde ise Sivas’ın sanal (!) defansı başroldeydi. O defans 38. dakikada Kuyt’ın vuruşunda da derin uykudaydı. Aslında Ziya’nın yokluğunda sol kanadı “zayıf halka” olarak tespit eden ve yıpratıcı darbeleri için orayı kullanan Fenerbahçe bir süre sonra gördü ki, rakip her hattıyla dökülüyor. Ev sahibi, pres temposunu da hep üst düzeyde tutunca, bir iki sürpriz tehlike dışında Sivas’ı “esir” aldı, belki de sezonun en rahat ilk yarısını kapadı. Emre, Meireles ve Mehmet Topal bu yarının iyileriydi. Sivas son barutunu 60. dakika dolarken harcamıştı. Bu diriliş çabası Fenerbahçe’nin ekmeğine yağ sürdü. Rakibin geniş alanları ev sahibinin iştahını kabarttı, mücadele moral gecesine dönüştü. Duraklama devrinden sonra bu galibiyet ilaç gibi geldi. Fenerbahçe’de Meireles’in yükselişi sürüyor. Topal, Gökhan, Emre klasiği değişmiyor. Kuyt da, haksız eleştirilere inat, ders veriyor. Sadece Volkan riskli hareketleri, vurdumduymaz tavırlarıyla tansiyon yükseltiyor. Dip not: Fenerbahçe’nin geçen sezon seyirci ortalaması 34.800. Hadi bu sezon Passolig tepkisi var diyelim. İyi de tribünleri bomboş kalan bir kulübün, aslında müthiş bir proje olan 1 milyon üye beklentisi ne kadar gerçekçi olabilir? Belki son rakamlar açıklanırsa fikir sahibi olabiliriz.

13 Aralık 2014, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Can simidi!‘’

Fenerbahçe için kötü günleri atlatmak adına, böyle bir rakip ısmarlasanız, zor bulurdunuz herhalde. Balıkesir adeta can simidi gibiydi, öyle de oldu.

Aslında iki takımın nasıl bir anlayışla çıkacağını maç öncesi kime sorsanız, ilk 45'teki şablonu üç aşağı beş yukarı tarif ederdi. Çünkü Balıkesir'in, Fenerbahçe'nin etkili kanatlarını engellemek adına bulduğu formül 4-5-1 gibi görünse de, aslında ev sahibi 9-1 oynuyordu.

Açıkcası 35 dakika Balıkesir istediğini tutturdu. Gökhan Gönül ile Caner hücuma destek vermek istediklerinde hep önlerinde en az 3 kişiyi buldular. Zaten yumuşak olan saha zemininde pas trafiği de sekteye uğrayınca, sıkıcı bir idman maçı izlendi.
Burada merak edilen şu olabilirdi; 11 maçta, 10 gol atıp, 26 gol yemiş ve 5 puan toplayabilmiş bir takıma karşı İsmail Kartal'ın (son 5 dakika hariç) tek santrfor ısrarı, acaba oyunu tıkamış olabilir miydi ? Yani artık ezberlenen taktik anlayışı değişmeli miydi ?
Bizce öyleydi. Çünkü orta sahası kalabalık bir oyunu bu saha şartlarında çalım ve pasla aşmak pek kolay görünmüyordu. Çare kanat ortaları olabilirdi. Ama tek santrforu kontrol etmek daha kolay olduğu için Balıkesir özellikle kanatlara önlem alabiliyor ve rakibini kısırlaştırıyordu. Gol, sadece Meireles'in ortasıyla Emrullah'ın yapacağı büyük hataya benzeyen bir ensantane ile gelebilirdi. Öyle de oldu. Vasatı aşmayan devrede akılda kalan da bu goldü.

70. dakikaya kadar ilk yarının kopyası izlendi. Balıkesir risk için bu dakikadan sonrasını seçmişti kuşkusuz. Fener'de de değişiklik yoktu, pozisyon fakiriydi. Rahatlamış gibiydi, ama taraftarını rahatlatamamıştı. Zira ev sahibinin koyu defansı bırakmasıyla her türlü sürprize açık saha zemini konuk takımı riske atıyordu. Bu yüzden Selçuk-Alper hamlesi doğruydu.

Sonuçta 3 puan iyi bir pansuman Fenerbahçe için. Ama futbolu hergün ileri gideceğine duraklıyor. Eğer gerileme devri başlarsa, işi zor. Sanırız İsmail Kartal artık birden fazla plan yapmak zorunda. A planı yetersiz çünkü. Balıkesir ise belli ki, politik çekişmeler yüzünden girdiği bunalımdan pek çıkamayacak ve PTT'ye erken rezervasyonu yaptıracak.

Hatırlatma; Emre'ye herşeyi diyebilirsiniz ama, Türk futboluna katkılarını akla getirip, sahtekar damgasını yakıştıramazsınız. Emre'nin saha içi kimliğine onaylamak olası değil, ancak onun hırçınlığına yıllardır taviz veren hakemlerin bu görüntüde hiç mi payı yok?

06 Aralık 2014, Cumartesi 19:40
YAZININ DEVAMI

‘’Sezonun en iyisi‘’

3. dakikada Koray'ın kolla topun yönünü değiştirmesi penaltıydı. 7.dakikada topu kendi kalesine yollayan Kadlec, ofsaytı bozan Bekir'e siteminde haklıydı. Bu yaşananlar, doğrusu futbolda yine adalet terazisinin şaştığını gösteriyordu. Çünkü Fenerbahçe 1. saniyeden, 45. dakikaya kadar sezonun en iyi futbolunu oynuyordu.

Emre yoktu, yani çok şey eksikti, ama Diego yıldız formasını sırtına geçirmişti. Topal ve Meireles'le birlikte kanatları öylesine besliyordu ki devre bitmeden 20'yi aşan orta ve 7 korner bir takımın ideal
istatistikleriydi. Alper yırtıcı, Emenike akılcı, Kuyt akıcıydı, özetle ev sahibinin temposu baş döndürücüydü. Rize'nin piyango golle sahasına çekilmesi de Fener'i tetikliyordu. Yoksa eski evlat Serkan Kırıntılı'nın 6 can alıcı kurtarışı, topa aşırı hızlı gelip, hata yapan Kuyt'ın kaçan penaltısı ve Kadlec'in golü dışında devrenin skoru 1-1 olmamalıydı. Zira sahada tek takım vardı.

İsmail Kartal'ın Kadlec-Sow değişimi ile ikinci 45'e girmesi bize erken bir panik hamlesi gibi geldi. Zira ilk 45'teki şablon da futbol da çizgi ötesiydi. Ancak Kıvanç'ın kırmızısı Kartal'a bu konuda gelebilecek eleştirileri engelledi. Rize kapandı, Fener sazı eline aldı. İşte bu yüklenmelerden birinde Emenike'ye, Koray'ın yaptığı derslik penaltı hareketini sadece İlker Meral göremedi. Fenerbahçe bu skandal
kararla gerilmesine ve gecenin tartışmasız kahramanı Serkan Kırıntılı'nın sinir bozucu kurtarışlarına rağmen temposunu düşürmedi.

Rakibini adeta yedi, bitirdi. Webo'nun golü de bu güzel geceyi süsledi. Aslında ikinci 45'in gelişi, ilk 45'ten belliydi.

Fenerbahçe'nin 3 puan dışındaki en büyük kazancı Diego'ydu. Hem kendine hem de herkese güven aşıladı. Açıkcası ev sahibinde kötü oyuncu da yoktu.

09 Kasım 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI