Arama

Popüler aramalar

‘’Oynayın, oynayın!‘’

Peşinen yazalım da, sonra unutmayalım! Elazığspor ceza sahası içi ya da girişinde Alper’e yapılan harekete devam, hemen ardından Fenerbahçe ceza sahası içinde Bekir’e yapılan çok daha hafif müdahaleye faul düdüğü! İşte, Türk hakemlerinin durumu bu! Sözde en iyisi Cüneyt Çakır zaten, fazla söze gerek yok!

İvesa’nın boyu 2 metre 1 santim. Daha önce de yazmıştık, tekrar yazalım da, onu havadan sıkça yoklayan futbolcuların ve teknik adamların haberi olsun!

Kuyt iş ahlakı yüksek, azimli, mücadeleci, terinin son damlasına kadar iyi bir sporcu. Pas kalitesi düşük biraz. Ne var ki, formsuz olduğunda bildiğin kazma!

Baroni içinse artık ne desek boş! Onunla maç kazanacağına, Salih’le fark yemeyi tercih eder bir teknik direktör. Baroni, Başkan’ın adamı kontenjanından mı oynuyor yoksa!

İkinci yarıda da Baroni hâlâ oyunda ve Melo kadar sempatik olmadığından 58’de kırmızıyla dışarıda! Hakem için söylenecek bir şey yok, ayıp olur yazılırsa! Tabii şunu belirtmek gerek, sempatik Melo’nun o dansı tüm Türk futboluna!

Yine unutmadan, Fenerbahçe’nin yediği golden sonra, “şike yapsana, şike yapsana Aziz Yıldırım şike yapsana” diye bağırdı bir takım Elazığlılar, oysa oyun apaçık ortada! Bu ülkenin insanları ‘hoca efendi’ ya da ‘beyefendi’ tarafından yönetilmeyi fazlasıyla hak ediyor aslında!

Fenerbahçe Spor Kulübü ise hâlâ oyunda. Neyse ki, vicdanımız rahat, “kapatın futbol şubesini” diye uyarmıştık 25 Temmuz 2011’de, “Bu oyunda yokuz” başlıklı bir futbol yazısında!

25 Şubat 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Mücadeleye devam!‘’

Fenerbahçeli yüzbinler öğleden sonra adalet için, paralellere ve paralellerin daha düne kadarki en büyük destekçilerine karşı yürüdüler. Akşam ise, onların zirve için yarattığı, 17 Aralık’tan bu yana maç kazanamayan Kasımpaşa’ya rakip olarak sahaya çıktı Çubuklular.

Eksikleri çoktu ve hücumu en umulmadık anlarda gol için şekillendirebilecek bir yaratıcıları da yoktu. Son iki maçtaki kayıplar nedeniyle gergin ve biraz da aceleciydiler sahanın tamamında. Rakiplerinden daha fazla mücadele ederek, daha fazla koşarak üstünlük kurabilirlerdi, ancak Kadlec ve Holmen’le iki kişi eksiklerdi sahada ve ne rakibin ofsayt taktiğine çözüm bulabildiler ne de topu rakip ceza sahası çevresinde çok fazla tutabildiler ilk yarıda.

İkinci yarıda Holmen-Baroni değişikliği ve Kerem’in kırmızı kart görmesiyle orta alan üstünlüğü tamamen Kanaryalar’a geçti. Rakibinden daha fazla direnen, bir anlamda direnme bağımlısı Fenerbahçe’nin tek eksiği herhangi bir şekilde bulacağı bir goldü.. Ve Emre eskiden çok önemli, maçın kaderini değiştirebilecek bir oyuncu olduğunu hatırladı. Ne var ki, Alves-Volkan ikilisi beraberliği sağladı! En sonunda da Bekir sonucu 2-1’e bağladı.

Gökhan, Bekir, Topal, Topuz, Emre ve Kuyt maçın çok çabalayanları olarak öne çıksalar da, maçın kahramanı bir başkasıydı.

Dün akşamın en parlak yıldızı, Fenerbahçe’nin Arjantin’den dün transfer ettiği, ayağının tozuyla maça çıkan Alper isimli sol kanat oyuncusuydu. Neden böyle değerli yetenekleri daha önce almazlar ki!

17 Şubat 2014, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Ali İsmail Korkmaz‘’

Üç orta saha oyuncusu var sahada. Ne var ki, Topal’ın savunma görevi dışında, üçü de yok oyunda yaratıcı anlamda. Holmen bir gün önce gelip sahaya çıkmış bir yabancı kıvamında, Kuyt gole rağmen eski formundan uzak, Sow hem etkisiz hem de şanssız bir akşamında. Caner sadece takımının değil, sahanın da en iyisi ilk yarı tamamlandığında.

İkinci yarıda orta alandaki mücadele dengelense de, misafir takım daha etkisiz kalandı yaratıcılık konusunda. Kuyt, kötü bir akşamda bile takımını iki kez öne geçirebilecek fırsatı yakalasa da kullanamadı, çok kötü vuruşlarla. Sow bu yarıda mecburen oynatılan oyuncu olarak yer aldı sahada. Çünkü bırakın yerliyi, yabancı bir forvet alternatifi bile yoktu artık Fenerbahçe’nin kenarda.

Tarık, Aytaç, Özgür, Hürriyet, Egemen ve Caner’in sanki biraz daha öne çıktığı ve hak eden tarafın kazandığı, mücadeleye rağmen hem sahada hem tribünde dostça geçen bir maç oldu.

Asıl konumuz futbol da olsa, Eskişehir’de insanlıktan nasiplenmemiş canilerin katlettiği Ali İsmail Korkmaz’ı anmadan olmaz, “Daha 19 yaşında, düşlerinde özgür dünya. Öptüğü çubuklu forma, yaşayacak anısında. Ali İsmail Korkmaz, Fenerbahçe yıkılmaz”

02 Şubat 2014, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Görüntüler var!‘’

Bu ataklardan birinde, topla ilk buluşan Gkekas’ın ofsaytta olduğu hücumda, Djalma ile öne geçtiler.
Savunmaya neredeyse hiç katkı veremeyen Baroni ve Meireles’in hücumlarda da son derece etkisiz kalması, Sow ve Kuyt’ın Emenike’ye çok uzak oynaması, tek çare olarak Nijeryalı’ya gönderilen uzun pasların hem yön hem de şiddet itibarıyla başarısız olması Çubuklular’ın umduğu fırsatları yakalamasına engel oluyordu.
Konyaspor ikinci yarıya da iyi başladı. Ancak, bu tıpkı ilk yarıdaki gibi yirmi dakika sürdü. Yeşil-Beyazlılar yine ani ataklar ararken, Sarı-Lacivertliler ekip halinde rakip kaleye yükleniyordu. Egemen, en yakın rakiple aradaki puan farkını 10’a çıkaran gole imza atıyordu. Baroni, Meireles, Sow ve Kuyt’ın etkisiz olduğu bir maçta savunmacılar, lideri galibiyete taşıyordu.

Bu sonuçla 3 Temmuz garabetinden bu yana ligde en çok kazanan takım yine Fenerbahçe oluyordu: 92 maçta, 56 galibiyet...
“Camide içki içtiler”, “Emenike’nin para sayma görüntüleri var” gibi vicdansız iftiraların tabii ki görüntüleri yok, ancak Türkiye’nin en büyük sivil toplum örgütünün futbol takımının bu galibiyetlerinin hepsinin görüntüsü var!

28 Ocak 2014, Salı 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Sen Fenerbahçesin‘’

Emenike’yi de, topu kaybedeceğini hissetmeden vermediği her pas için ödüllendireceksin. Bir de, birkaç metre sağa-sola kaçmak yerine rakip stopere yaslanıp beklediği ve bu nedenle topu kaybettiği her pozisyon için ödül!

Baroni’yi ise, savunmaya yeterince vermediği katkıdan dolayı ve tehlike haline dönüşme olasılığı yüksek fırsatları hatalı ya da dengesiz paslarla harcadığı için öpeceksin! Meireles’in Fenerbahçe öncesi kariyerine saygı gösterecek, Katar’a gitmesine izin vermeyecek, baklava, börekle besleyeceksin!

Volkan’a, Gökhan’a, Bekir’e, Egemen’e, Caner’e, Topal’a ve Kuyt’a ise haddini bildireceksin! “Artist misiniz siz, memleketi siz mi kurtaracaksınız, ne yırtıyorsunuz poponuzu!” diyeceksin! Sonra takım halinde oturup, dün akşamın ilk yarısını yeniden izleyeceksin.

Sen Fenerbahçe isen, sadece sezonun değil tüm zamanların lideri isen, tıpkı ikinci yarıdaki gibi isteyecek, Fenerbahçeliler’e “işte benim çubuklularım” dedirteceksin. Tabii ki maç kaybedeceksin, ancak her seferinde “helal olsun, ellerinden geleni yaptılar” diyenlerle sahayı başı dik terk edeceksin

30 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Orta sahasız!‘’

Sonrasında Fenerbahçe ilk yarı bitene kadar pas yaparak hakimiyeti eline aldı ve beraberlik geldi, hal böyle dönünce.

Pas yaparak yakaladığı beraberliğe rağmen, Gökhan’sız, savunmaya iyice gömülen Topal’sız, Alper’siz, tabii ki Baroni’siz, Sow’suz ve belki de ilk kez Kuyt’sız olunca ve özelikle orta sahasız oynayınca, oyunu tutması ve maçı kazanması olanaksızdı Beyazlılar’ın.

Yanal’ın sıkça tekrarladığı bu orta alansız oyun tercihi, Kuyt da etkisiz gününde olunca, Fenerbahçe’yi ikinci yarının tamamında, istekli ve etkili bir gününde olan rakibine karşı mahkum etti. Aslında rakibin isteğini ve etkisini artıran da, Yanal’ın orta alanı hiçe sayan oyun tercihiydi. Zaten ikinci yarıya sadece Volkan, Alves, Egemen ve Caner’le çıkmışlardı, ilk yarının isteklisi Emenike de artık sahada değildi. Bu yarıya ait tek tehlike de, onun bencilliği nedeniyle auta gitti!

Biraz şansı ya da son vuruş becerisi olsa farklı kazanmasıgereken rakibinin hiç geri yaslanmayarak, üzerlerine gelmeye devam etmesi ise, bu sezonun popüler geri dönüşlerini engelleyen başlıca nedendi. Tüm sorumsuzluklara rağmen, eğer Karabükspor da aynı hataya düşüp savunmaya dönse, dünkü kötü oyundan bile lider en azından bir puan çıkarabilirdi.

Karşılaşmanın sonucunu ne derece etkilerdi bilinmez ancak, 29. dakikada Emenike’nin attığı, ofsayt gerekçesiyle sayılmayan, buz gibi goldü. 64. dakikada Sow gole giderken uygulanmayan avantaj kuralı ise tam bir hakem rezaletiydi.

23 Aralık 2013, Pazartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Topal ve Kuyt‘’

Emenike için çoğu pozisyon, ‘üç kişinin arasından geçmeden pas vermek büyük bir günah’ gibi! Volkan kalede soğukla mücadele ederken, Alves zamanlama hataları ve motivasyon eksikliği nedeniyle sezonun başlarındaki kadar faulsüz top kazanamıyor sanki! Peki, o ana kadar hiç bir işe yaramamış, taze kuvvet Baroni dururken Kuyt’a penaltı kullandırmak sağlıklı bir tercih mi? Bir kişi eksik kalmış olması özellikle karşılaşmayı izlememiş olanları aldatmasın; zaten Akhisar’ın rakip kaleye gitmeye, oyunu ele geçirmeye gücü ya da en azından niyeti yok ki!

İkinci yarıda Topal, Kuyt ve Egemen’in yerine giren Bekir ile Fenerbahçe’deki ciddiyet devam etti. Oyunun artistik tarafını seven Sow ve Emenike gönül eğlendirirken, Baroni’nin oluşan bu ortamda bile bir şeyler üretememesi gerçekten garipti! Onun kalıp Alper’in çıkmasına kimse eleştiri getirmesin. Baroni gideceği olan bir futbolcu Sarı-Lacivertliler’de. Alper ise, Ersun Yanal’ın kendisinden çok şeyler beklediği ve bunu göremediği zaman kenara çektiği, geleceği olan biri.

Deplasmanlarda golü bile bulunmayan ve dün akşam da son derece yetersiz olan rakibine karşı, lider sezonun en rahat galibiyetini elde etti. Topal ve Kuyt’a alkış gönderirken, hasta olması muhtemel Volkan’a da şimdiden “geçmiş olsun” dileklerimizle...

14 Aralık 2013, Cumartesi 01:30
YAZININ DEVAMI

‘’Rize'nin işi zor!‘’

Baroni, Sow’a verdiği gol olması gereken bir pas ve bir de golle tamamladı ilk yarıyı. Bu, karşılaşmayı seyretmeyip sadece duyanlar için övülesi bir hikaye! Rakiplerini hiç rahatsız etmemesi, çıkarken kaptırdığı toplarla savunmasını delik-deşik etmesi ise, çok başka bir hikaye! Sow ile Emenike her zaman olduğu ve hep olacağı gibi, hem maç içinde hem de farklı maçlarda bir var, üç yok olacaklar bu böyle biline! İstisnalar dışında, Afrika kökenli futbolcuların genel özelliğidir bu, biline. Mesela, Webo da öyle. Bilmem kaç top kaybı sonrasında mükemmel bir kafa golü ile takımını üç puana taşıyandı Rize’de.
Egemen, Kuyt, çıkarılana kadar Alper Fenerbahçe’nin en iyileriydi. Gariptir, oyunun savunma yönü hariç, ikinci yarıdaki Baroni de takdire değerdi! Rizespor’un geleceği hele Kweuke de olmazsa pek iç açıcı değil, bizden söylemesi!

Maç bir tarafa, bu yazı “YÜCE ATATÜRK”ten dolayı pfdk’ya sevkedilen Fethiyespor’un teknik adamı Engin İpekoğlu’nun sözleriyle bitmeli, “..nasıl ki bizi yaratan Allah’ımıza şükrediyor, her gün dua ediyorsak, Türkiye Cumhuriyeti’nin kurucusu, Kurtuluş Savaşı’nda başkomutanlık yapan, bu ülkeyi bölünmenin eşiğinden döndüren Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü saygıyla anmamızın polemik konusu yapılması ayıp! Müsaade edin de arada bir kendisini saygıyla analım”

08 Aralık 2013, Pazar 01:30
YAZININ DEVAMI