‘’Korku dağları bekler‘’
Evet hakemin hatasından maç kaybedebilirsiniz ama hakemlerin yanlış kararlarından dolayı 3 puanı kaptığınız 90 dakikaların fazlalığı bağırıyorsa yapacak bir şey yok. “Korku dağları sardı” diyelim anlayanın anlayacağı kıvamda ve dün akşamki maça geçelim. Her iki takım için de hazırlık edasında bir karşılaşma. Öyle ya yarı finali garantilemiş Galatasaray ve Antalyaspor. Aa bir özellikleri daha var ara transfer döneminde biri 9, diğeri 10 yeni kramponu takımına katmış. Dolayısıyla yenileri deneme adına biçilmiş kaftan Olimpiyat’taki akşam... Florya’nın delikanlıları can siparane çıkmışlar meydana, pozisyonları yok ama canları sağolsun. Pirana gibiler yerlerinde duramıyorlar. Ligin başında en yaşlı takımın şu an yaş ortalaması 22.6 tabii bu maç için. Çıkar Aykut’la Eboue’yi, Yekta’yı saymıyorum bile, 20 kusür olsun iyi mi. Vallahi kıskanılacak tablo. Bu kardeşlerimizin çoğu fidan, büyüyüp yeşerecekler. İlk 45’e bakıyorum eyvallah oyun çok iyi değil ama pozitif enstanteneler yok da değil. Mesela abileri gibi rakipten darbe aldıklarında yerde yatıp dakikalarca kıvranmıyorlar. Faul yiyen en fazla 10 saniye sonra ayakta, hacı yatmaz misali, hoş. Açlar çünkü, başarıya hasret her an rüştünü ispat ve giydikleri formanın da ağır sorumluluğu. Umut gözüme çarpıyor bu devrede, bakın bu çocuğu izleyin ileride büyük işler başaracak. Ontivero’nun Tokat maçındaki havası yok ama bekleyin. Koray da sağlam, alfabe Almanya’dan ne de olsa, defansta Emre Can’a ağzımızı köpürterek dolu dolu bir aferin desek abartmayız sanırım... Ve Hamit’ e merhaba, yokluğunda değerini herkesin daha da fazla anladığı. Evet skor berabere, kazanılan fazla saymakla bitmez, servet adeta. 3 kulvarda yarış devam ediyor alkış ve son olarak Mancini’ye tebrik, günü kurtarmaya değil geleceğe yatırım yapıyor. Ben çok memnunum ya siz...
‘’İstikbal onların!‘’
Ama Mancini yine de 7 transferini ilk 11'e koyarak bir nebze de olsa gönülleri aldı ve bana göre maçın reytingini de arttırdı. Biz isterseniz bir değişiklik yapalım çiceği burnunda kramponları mercek altına alalım taktiği maktiği matematiğe yatırmadan.
Aslında Ontivero'nun inanılmaz golüyle başladı maç ama sayılmayan. Arjantinli oyuncu daha ilk dakikalarda dikkat çekti. Hızlı, hareketli rakibi bunaltan bir presi var ve topa nasıl vuracağını biliyor. Hajrovic'in attığı golün mimarı olması da bu performansının hediyesiydi adeta. İki sol ayaklının iş birliği ilk golü getirdi. Florya'ya ilk adım attğında 'Yeni Messi' diyorlardı Arjantinli için. Biz demeyelim ama bu bozuk sahada böyleyse, çok iyi transfer hatta ekmek kadayıfı duble kaymaklı Galatasaraylılar adına.
Yekta'nın imzası da devreyi iki farklı konuk takımın lehine bitmesini sağladı. Ben Veysel ve Alex'i de beğendim. Genelde ilk 45 Galatasaray'ın baskısıyla başladı öyle de bitti.
İkinci yarı Alex Telles hem defans hem de ofansta göz dolduran hareketlere imza attı. Yıllardır kanayan yara sol arkaya pansuman olabilir mi Brezilyalı? Bana sorarsanız olur. Çok erken diyebilirsiniz ama fragman doyurucu, oynayan film pek tat vermese de.
Evet maçın kalitesi gerçekten iyi değil, iki takım arasındaki güç farkı artı sahanın futbola pek elverişli olmaması bizi bu düşünceye itiyor, kimse kusura bakmasın. Bu yarı Hajrovic de, sınıfı geçen isimlerden. Arzusu kayda değer ve topu aldığında her daim rakip kaleyi düşünmesi artı puan.
Son anda transfer olan Burdisso'ya gelirsek; gördüğümüz ayağına hakim ve yüksek toplarda kafa hakimiyeti fena değil, ama zaman lazım. Zaten onun maçı değil daha denk maçlarda değenlendirebiliriz Arjantinli'yi.
Veysel Sarı oynadığı olumlu futboluna eklediği maçın ve takımın son golüyle taraftarlarına şık bir selam çaktı. Diğerleri de sırıtmadı açıkcası. Tokatspor da oynadığı temiz futbol ve zaman zaman girdiği gol pozisyonlarıyla alkışı hak etti. Galatasaray genci, tecrübelisiyle yoluna devam ediyor, sağlam, akıllı ve engel tanımadan, Mancini'nin takdir edilecek futbol zekasıyla...
‘’Olacak inanın...‘’
Geçelim günümüze öndekinin 3 puan bırakması Galatasaray-Bursaspor maçının önemi ikiye katladı. Kim ne derse desin ara transfer de doğru hamleler özellikle gençleştirme adına. Bakıyorum maçtan önce televizyon kanallarına bir takım gamlı baykuşlar bu hamleleri acımızca eleştiyorlar. Hatta ülkesinin de kulvarının en iyisi seçilen Alex Telles’e bile salladılar iyi mi. Ayıp yahu adam daha sahaya inmedi. Sahi neden inmedi hala bu da Ünal Aysal ve arkadaşlarının ayıbı desek yanlış mı olur acaba...
İstiklal marşında eller kalpte parçalılarda harika. Sabri ilk on birde. Yok efendim Mancini, Sabri’ye 3. lig futbolcusu demiş ama takımda. Kapak mı değmez yalancılara. Geçelim maça uzun zamandır böyle bir Galatasaray görmemiştik. İnanılmaz iştahlı, pres yapan, birbirlerine yardım eden kısaca son derece lezzetli tadından yenmez Mancini’nin takımı...
İlk yarı bitti 4 gol hepsi ev sahibinden ikinci 45 iki tane daha toplam 6. Melo resital, Sneijder rüya. 3-5-2’ymiş boş, 4’lü oynamış 3’lü ne fark eder. Şahane bir futbol uzun zamandır göremediğimiz. Fanatik Tv’ de yaptığım programda hep söyledim. Düne kadar fragmandı olacak, film yeni başlıyor diye. Mancini kalite, onun reçeteleri (ti ye alınan) daha çok işe yarayacak. En basiti Ceyhun’u kazandı basit olmayan cinsten. Diğer büyükleri çalıştıranların aldığı toplam maaşından fazla İtalyan Hoca’nın. Eee ne demiş birileri ucuz mal alacak kadar zengin değilim. Umuda yolculuk başladı olur mu, neden olmasın yeter ki böyle oynasınlar...
‘’3-5-2...‘’
Bana göre bu turnuvada son sekize kalan takımlar elenip katılamayanlara göre daha şanslı, aynayla yüzleşme adına. Neden derseniz en yararlı idman bile, maçı geçemez üstelik bu maç gayri resmi değilse daha da iyi. Özellikle en büyük hedefinin ligde şampiyonluk olduğunu düşünürsek, Galatasaray için bu turnuva Şam'da kayısı. Mancini'de böyle düşünüyor ki sürekli farklı bir kadro ve değişik taktikler. Melo'nun son adam oynaması, 3 - 5 - 2 ya da 4 - 1 - 4 - 1 gibi varyasyonlar...
Yalnız Fanatik Tv de taraftarların dertlerini dinlediğim Medya Cafe adlı programda İtalyan teknik adamın 3 - 5 - 2 taktiğini uygulaması onları tedirgin etmiş ki sürekli eleştiriler bu noktada da birleşiyor. Zaten Avrupa'da elit takımlar arasından sayarsak bu sistemi uygulayan 2 takım var biri Juventus diğeri de Galatasaray. Göreceğiz, hayırlısı diyelim geçelim maça.
Yine farklı bir onbir konuk takımdan Elazığspor önünde. Yeni transferlerden Umut kadroda hiç fena değil. Karar vermek için erken biliyorum ama balık baştan kokar misali tabi olumlu olarak, ben sevdim genç oyuncuyu. Kendine güveni, arkadaşlarıyla uyumu olumlu. Bu kez Mancini'nin göz bebeği Ceyhun son adam, Melo alıştığımız kendi yerinde. Aydın'ın sakatlanışı, pozisyona girdiği rakip takımdan arkadaşı Serdar'ın gözyaşları kelimelerin bittiği yer. Helal sana Serdar helal. Hani derler ya adamın önde geleni diye, sen dibisin be Serdar Özkan. Aydın'a da büyük geçmiş olsun. Hep eleştiririz ama bu başka içimiz yandı. Aydın'ın sakatlığı sonrası bir başka transfer Salih oyunda. Bu oyuncunun da Umut'tan kalır yeri yok. Onunda kendine güveni tam. Kaçak güreşmiyor ve cesur. Mücadelesi bol, koşanı çok, pozisyonunu kıt bir ilk 45'ti. Aydın'ın da sakatlığını katarsak sonuçta keyifsizdi...
İkinci yarı Elazığspor 'un baskısı. Önce Serdar Güller in yüzde yüzlük pozisyonu Aykut 'un kurtardığı. Bir dakika sonra penaltı, Riera 'nın gereksizliklerinden. İspanyol oyuncu istenmediğini biliyor neden bu ısrar. Dikkat edin sürekli faul yapan kimliğinde bir krampon. Eyvallah rotasyonda, buna duvara bıçak çekmek denir. Anlaşılmaz. Bir sözümüz de Drogba'ya . İki maçtır yaprak kıpırmadamıyor desek yalan olmaz performansını matematiğe vurursak dünya yıldızının. Sakatlıktan sonra bir türlü kendine gelemeyiş. Başta demiştik bu tür maçlar lige hazırlıktır diye. İstanbul 'a dönüş pek keyifli olmadı. Aslına bakarsanız bu sonuç benim için sürpriz değil. Yıllardır görüyoruz, uzun kamp dönemlerinin son günü bu tür sonuçlar beklenir özellikle büyük takımlar adına. Hasret başlar, sinirler bozulur, adaleler çekilir. Tabi mazaret değil. Yalnız Burak Yılmaz 'ın aldığı kırmızı kartı ben çözemedim hem de direk. Son olarak Okan Buruk ve ögrencilerini tebrik ediyorum sonuna kadar galibiyeti hak ettiler çünkü.
‘’Transferler yolda...‘’
Golllerle başladı konuk takım. Önce Melo mektubu yazdı, Sneijder kendine has stiliyle imzayı koydu. Hollandalı'dan biraz söz etmemiz gerek. Yüce medyamızın her daim bir yerlere transfer ettiği! Wesley, hepimize futbol keyfi yaşatıyor taraflı tarafsız, O'nu izlemek gerçekten bir şans. Ayrıca bir yere de gitmiyor duyurulur. Gelelim ikinci imzaya. Sonunda formasına kavuşan Bruma'nın pası, tartışmasız ülkemizin en iyi santrforu Burak'ın kafa vuruşu. Sağda, solda dolaştıktan sonra nihayet gerçek bölgesinde oynatılınca gerçek Burak Yılmaz'ı da izliyoruz duble keyifle. Bitmedi Melo çıktı sahneye skoru üçledi, bu kez asist Muslera'dan. Vallahi golleri yazmaktan maçın derinine giremedik. Sizce de girmeye gerek var mı? Parçalılarda herkes görevini yapmış, en ufak sırıtan krampon yok. Kayseri Erciyes'e gelirsek. Yeni hocaları Hikmet Karaman'ın işi çok zor. Tamam Galatasaray'la oynuyorsun da oyunu bu kadar kendi bölgende kabul etmene gerek var mı...
İkinci 45 bir frene basış ki, tam basma İstanbul takımı adına. 45 ve 60. dakikalarda ne yaptıklarını ben pek anlayamadım, anlayan varsa bana söylesin. Erciyes'te bu manzara karşısında yüklendikçe yüklendi, sonunda golü de buldular. Sen farkı bulup erken tatile çıkarsan başına geleceğin kaçınılmaz. Yenilen gol soğuk duş etkisi yaptı ama bir anlamda da toparlanış oldu misafir için. İlk yarıdaki senaryoya dönüş. Sürüsüne bereket pozisyon, atılması kaçırılmasından kolay olan, inanılmaz bonkörlük, parçalılardan. Ve tatil. Başta zor geçecek demiştik tutturamadık. Galatasaray için kolay bir kapanış oldu, maçın genelini matematiğe yatırırsak, zaman zaman Muslera'ya iş düşse de. Şimdi 3 kulvarın hesabı yapılmalı, yapılıyor da. Florya'dan tüten duman kalifiye kramponların yakında ülkemize geleceği. Alex tam isabet yeni transferler de yolda. Ne demiştik olacak, inanın...
‘’İşler değişti...‘’
Arena’da zemin düzelmiş. Kısa zamanda bu değişim için helal diyelim. Hep eleştirecek halimiz yok ya. Tribünler hatırı sayılır bir dolulukta, full bile denilebilir. Mancini, artık yavaş yavaş kemikleşen kadroya bu kez Yekta ve Sabri’yi eklemiş, hayırlısı...
Oyuna baskılı başlayan, galibiyet isteyen takım Galatasaray... Yalnız istemekle olmuyor... İlk 30 dakika o istek sadece düşüncelerde, pratikte yok. Sonrası kendine geliş ama saç baş. Yakaladın mı yazacaksın. Eyvallah başta Onur olmak üzere birbirlerinin hatasını kapatan çok başarılı bir defans. Kapanan Trabzon’u açacak bir çilingir krampon yok mu takımda! Sürüsüne bereket fakat olmadı. En azından ilk 45’te... Mustafa Hoca’nın öğrencileri, tüm umutlarını kontraya bağlamış haklı olarak. Bana göre başarılı da oldular. İki net gol pozisyonu, hele Colman’ın kaçırdığı, aklıllara zarar...
İkinci yarı baskıyı daha da artıran parçalılar. Özellikle Melo, Sneijder ve Galatasaray’ın olmazsa olmazı Selçuk’un ayak sesleri ve inisiyatif almaları... Ve gol, Muslera’nın inanılmaz kurtarışı dönen top Sneijder’in asisti, Burak’ın kaleyi bulan imzası... Olcan’la soğuk duş, yine Burak’la diriliş. İnanılmaz bir ikinci yarı. Her iki takımda oynadıkları oyunla keyif verdi. Kadro kalitesi daha zengin olan galibiyeti alan ve hak eden takım oldu Galatasaray. Mancini, doğru yolda ve artık Galatasaray’ı tanıyor. Yetmez ara tatide mutlaka takviye lazım. Hala eksikler var. Alex, bu takıma ilaç gibi gelecektir. Yine yetmez diyelim. Yerli oyuncu lazım yerli. 6 puanlık maçı alınca hedef büyüdü, işler değişti çünkü. Olur mu olur. Olacak da...
‘’Çok yakında...‘’
Evet Mancini rakipdaşlarının geçtiğimiz tur havlu atmasını önemsemiş ki bu kez de rotasyon, ama ölçülü, hiç değilse bir santrfor ne olur ne olmaz düşüncesiyle. Stat Olimpiyat, bilmeyenler için İstanbul sınırlarına komşu, sevimsiz futbola namüsait bir mekan. Belki ekşi sözlüğe yazıyor gibi olduk ama durumun aslı bu. 4 bin Galatasaraylı, bin misafir o kadar. Yapılacak bir şey yok Arena patates tarlası, tek adres orası. Ya peki benim kombinem olsa ne olacak, vallahi gereken her türlü hakkımı ararım. Sonuçta sezon başında koltuk satışı diye bangır bangır ilan ediyorlar eee sonrası Olimpiyat Korku Evi benim yüzümden mi...
Maça gelince... Uyduruk bir penaltı ev sahibine verilen ve akla gelen yine bin türlü soru işareti. Kalan reyting sahibi tek takım Galatasaray, o da elenirse yayıncı kuruluş biter hatta bu gidişle okeye bile dönebilir. Aman bir daha sürpriz olmasın yanarız! Bir tutam komplo teorisi, bir tutam da paranoya. Neyse ki ikinci yarıda gelen goller acemi hakemi de kurtardı. Emre Çolak’ın penaltı vuruşu ile bitmişti ilk 45. Sonra maçın tek göz zevkini okşayan Bruma’nın gayretleri sonuç verdi. Umut’a nefis bir mektup, top ağlarda, sonrası bir başka gayretli, Riera üç fark. Bruma ile perde kapandı, 4 oldu. Gruplara giriş karizmayı kurtarış. Mancini bu kez 4’lü savunmayla karşımıza çıktı, hayırlısı bundan sonra nasıl devam eder bize sormayın, Allah bilir, bir de İtalyan abi...
Maç erken bitti ama duyduklarımız Galatasaray için ligin henüz bitmediği. Yaklaşık üç ay önce gelmişti tüyosu, pek itibar etmemekle gayri. Yalnız artık herkes konuşmaya başladı. Susma hakkımı kullanıp konuşmayacağım ama şunu belirteyim, 4. yıldız için umutlar tükenmesin. Devre arasında kalifiye kramponlar Florya’nın yeni misafirleri olacak transfer adına. İkincisi ise az önce söz ettiğim konu, federasyon hiç istemeden bir karar alacak, o zaman ne olacak biliyor musunuz lig yeniden başlayacak. Galatasaraylılar için ne diyeyim, bundan iyisi Şam’da kayısı...
‘’Havlu‘’
İnanın ikinci şık daha zor. Adamların işi gücü Galatasaray'la uğraşmak. Drogba ve Ebuoe'ye yapılanlar yüz kızartıcı artı beyefendilerin sayesinde dünyaya rezil olduk. Yazık. Ama normal Floryalılar şampiyon oldukları zaman kupayı verirken ki, zahmet edip geldiklerinde hiç yüzlerini gördünüz mü ? Sanırsınız cenaze evinde taziye ziyaretindeler. Neyse tatil gününüzde sinirinizi bozmayım biz maça geçelim.
Hava buz, trübünlerde yer yer boşluk normal. Mancini ile gelen sistem değişikliği, bugüne kadar yarar getiren. 3-5-2 denilen aslında 3-1-4-2 olan. Umut'la başlıyorsan ki Umut ilk on irde o zaman merkezin daha da güçlü. Evet maça çıkarken bugünkü kramponlar Burak 'ın yerine Umut, Riera ' nın ise Hakan Balta. Golle başladı maç. Sneijder kaçırdı, Stancu attı. Akıllı oynayan uzun paslarla efansın arkasına atılan toplarla sonuç arayan takım Şifo Mehmet'in öğencileriydi. Özellikle Chedjou' nun kapadığı sağ taraf koridor oldu desek sanırım abartmayız. 25. dakikaya kadar bu eziyeti yaşadı misafir takım ta ki, Eboue ' nin arkadaşına yardım etmesi aklına gelene kadar. Mancini erken risk aldı gram puan kaybı opsiyonu kalmayan Galatasaray için haklı olarak Hakan Balta'yı çıkarıp, Burak'ı oyuna sürdü. İlk 45'te sonuç değişmedi. Başkent ekibi soyunma odasına 1- 0 galip gitti. Hakem Yunus Yıldırım için tek cümle. Acaba faul çalınması için birilerinin ayağı mı kırılması lazım...!
2.devre doğal olarak hücumu daha çok düşündü misafir. Drogba, Eboue'nin mektubunu mükemmel okudu. Beraberlik. Sonrası Mancini 'nin reçeteleri. Sürati bol Sabri ve Aydın' ı oyuna alış. Kaçan goller. Son dakikalar akla yeni düşen baskı. Çarşamba günü takımı ayakta tutan Selçuk'un inanılmaz tutuk performansı. Selçuk durursa takımda duruyor. Yalnız sormadan edemeyeceğim. Yahu benim bildiğim tekniği fakir olan futbolcular taç atışlarını kullanır, Galatasaray ise Sneijder. Hollandalının attığı iki taç atışı da rakibine pozisyon oldu iyi mi (!) hem de atak halindeyken.
Kayıp büyük iç hatlarda bir nevi havlu. 11 puan kapanır mı. Çok zor. Avrupa ' da yürüyorsun diye susma hakkımız yok. Sayın Aysal bir açıklama bekliyoruz baharı görmeden hem de bu mevsimde yarıştan kopmak ne demek. Lütfen bana bunun Türkçe mealini açıklar mısınız...